Yaradılıştan bu yana erkek kısmısının pençesini bırakmayan bir problem friendzone. Erkeklerin de bunu kızlara yaptığı olur, ama kabul edelim kızlar söz konusu Çok iyi bir arkadaşsın :)))) tavrı olduğunda çok daha acımasız olabiliyorlar.
Peki friendzone nedir nasıl çıkılır bu işin içinden, biz ona bakalım.
Friendzone level lahana.
Böyle bir durumdaysanız, net friendzone.
Berkcan kişisi sevgiliyse, Ahmet sen bir friendzone kurbanısın dostum, hayırlı olsun.
Buyrun, friendzone.
Kısaca piç olmak diyelim.
Hoş çocuk stereotipi olarak tanımlayabileceğimiz bu klasmana mensup kişiler, hoşlanılan tarafın her istediğini yaparken kendi isteklerini lig dışı bırakırlar, jestleriyle sevap point kazandığını sanarken tek yaptıkları kız kısmısını piç çocuk tiplemesine altın tepside sunarlar. Kendi hislerini önemsemeden sadece karşı tarafa çalıştıkları için de kendilerini önemsiz gösterirler, bu da çılgın bir kısır döngüye neden olur.
Kendisi Hermioneyi götüren arkadaşımız.
O da işe yarar.
YourTango’dan Rebecca Jane Stokes, erkeklerin, karşılarındaki insanlarla arkadaş olduklarını nasıl belli ettikleri hakkında bilgi veriyor bizlere.
Friendzone nedir biliriz çoğumuz. Bilmeyenler için açıklayalım, siz karşınızdaki insana karşı bir şeyler hissedip çok güzel zamanlar geçirdiğinizi, onun da sizden hoşlandığını düşünürken, o size ‘ben seni arkadaşım olarak görüyorum.’ derse friendzone olmuşsunuz demektir. Yani ‘arkadaş alanı’ diyebiliriz.
Friendzone’lanmayın.
Söz konusu kadın erkek ilişkisi olduğunda, kadınlara erkeklerin etrafında dolanmadan, oyun oynamadan; erkeklere de direkt olaya atılmaları söylenir. Yani hoş mu, değil. Bu durum da böyle olmak zorunda değil zaten. Şimdi size açıklayalım.
Şimdi biri var. Siz bu kişiyle harika zaman geçiriyorsunuz. O arkadaşlıkla sevgililik arasındaki ince çizgi üzerinde dolanıp dolanıp duruyorsunuz. E böyle şeyler yaşanınca siz de karnınızda uçuşmak isteyen kelebeklere engel olamıyorsunuz tabii ancak karşınızdakinin de karnında kelebek var mı, yok mu bilemiyorsunuz.
İşin ucunda iki ihtimal var: üzülmek, hayal kırıklığına uğramak ya da dünyanın en mutlu insanı olmak.
Şimdi sizlere bir ilişkide böyle bir durumda kaldığınızda yapmanız gereken 15 şeyi listeledik. Siz de bu yönergeleri alın, uygulayın, karşınızdaki insanın tepkilerini tartıp karar verin. Ona göre karşınızdaki insana kalbinizi açın ya da kapatın.
Duyumlarıma göre ilk kural şu: sizin küçük detaylarınız, karşınızdaki insana görünmez olabilir Ya da size görünmez olan bir şey karşınızdaki insana göre bariz bir şey olabilir. Siz utandığınız için bazı şeyleri saklarken görünmez olabilirsiniz. O yüzden ilişkinin en azından en başında detaylardan kaçının. Küçük ayrıntıları karıştırmayın.
Biraz genelleme yapmış olacağız ama küçük detaylara bir erkeğin gözünden bakmaya çalışıp yorum yapmak genelde iyi sonuçlar doğurmaz. Sonra bir anda olayların gerçekliği yüzünüze bam diye patlayabilir. Eğer karşı taraftan apaçık bir şey görmediyseniz olayları drama haline getirmeyin.
Çoğu insan şöyle düşünür: Bir işareti yakalayıp onun ne anlama geldiği hakkında saatlerce kafa patlatacağıma, o işareti görmezden gelmeyi yeğlerim. Bana bakarken neden saçlarıyla oynuyor, yoksa arka masadaki çocuğa mı bakıyordu gibi gibi… Doğru sinyali yanlış şeye, yanlış işareti doğru şeye yorabilirsiniz. Kimseyi böyle bir şeyi düşünmeye yormayın. İşaretleriniz açık olsun. Direkt olun, dürüst olun. Yanlış anlaşılmaya mahal vermeyin.
Deneyimlerimize göre erkekler genelde kolay olan hedefleri yakalamaya eğilimli. Eğer karşınızdaki insana yeterince anlaşılabilir flörtüz davranışlar göstermiyorsanız, es geçilme ihtimaliniz oldukça yüksek.
Biri ile ilgilendiğiniz göstermenin en iyi yolu direkt olmaktır. Sizin için açık olduğunu düşündüğünüz ipuçlarını ortalığa bırakmanız bazen işe yaramayabilir.
Erkeklere göre, genelde bu pozisyonda onlar olduğu için, bir kadının ilişkiye yön vermesi hoşlarına gidiyor. Kadınlar için de aynı şey geçerli tabi. Yani aslında burada olay sizin içinizden geldiği gibi davranmanız. Teklifiniz mi var, yapın. Fikriniz mi var, paylaşın. Bazen siz yön verin, bazen de karşınızdakinin yön vermesine müsaade edin.
Bir keresinde kız arkadaşım, benim ona çıkma teklif etmemi beklerken illallah etmişti ve sonunda kendi etmişti. Hemen hemen on aydır birlikteyiz. Artık birlikte yaşamaya başladık. Bir kedimiz var hatta. Çok da mutluyuz. Eğer en başında beni bekleseydi, şu an olduğumuz yerde olmazdık. O yüzden beklemeyin. Bu günlerimiz tekrar gelmiyor.
Daha önce başvurduğunuz her işten kabul mu aldınız mesela? İlla ki reddedildiğiniz olmuştur. Ne yaptınız peki? Bir sonrakinde belki yine reddedilirim diye başvurmaktan mı vazgeçtiniz, hayır. İlişkinizde de böyle davranın. Evet, belki reddedilirsiniz, üzülürsünüz. Ama kabul edilirse teklifiniz, dünyanın en mutlu insanı olabilirsiniz. Vazgeçmeyin. Hislerinizin peşinden gidin.
Flört oyununda iki seçeceğiniz var. Birincisi aktif taraf olup, partnerini seçen olmak. Tabii bu seçenekte düşündüğünüzden daha fazla reddedilen taraf olma ihtimaliniz de var. Diğer seçeceğiniz ise pasif taraf olup size gelen teklifleri değerlendirmek. İkisi de olabilir misiniz, bilemiyoruz. Ya riskleri göze ipleri ele alacaksınız, ya da oturup bekleyeceksiniz. Tercih sizin.
Bizim düşüncemize göre arkadaşça yaklaşımlar oldukça iyi. Çünkü biri size hiçbir şekilde yaklaşmazsa, o zaman siz de ne düşüneceğinizi bilemezsiniz, nasıl davranacağınız konusunda arada kalırsınız. Aslında ihtiyacınız olan şey, karşınızdaki insanın size olan ilgisini kanıtlayacak yaklaşımlar ama bu da en başında öyle kolay kolay olacak değil ya. O yüzden her şey en başında daha arkadaşça başlayabilir, bunu sorun etmeyin. Yavaş yavaş ilerler böyle şeyler.
Arkadaşça yaklaşımların iyi olduğunu söyledik evet, aksini de düşünmüyoruz ancak çok fazla arkadaş takılıp da kendinizi bir anda friendzoneda bulmayın. O arkadaşlığı ilişkiye dönüştürmek de bir nevi sizin elinizde. Uğraşlarınızı durdurmayın.
Gözlerinizi onun gözlerine kitleyin, ona çıkma teklif edin. O da sizden gözlerini kaçıramayacak göreceksiniz.
Dışarda ne yapsak diye kara kara düşünmeyin. Sinemaya mı gitsek, acaba hangi tür filmleri sever; müze mi gezsek, acaba tarihi müzeleri mi sever, sanat müzelerini mi Böyle böyle düşüne düşüne işin sonunda hiç zaman geçiremez öylece kalırsınız. Teklif etmeniz gereken tek şey: Seninle bir kahve içelim mi? Seni daha yakından tanımak istiyorum.
Uzatmaya gerek yok, kalabalık gruplar içinde ne siz ne de karşınızdaki insan kafasını toparlayabilir. Baş başa daha çok zaman geçirmeye özen gösterin.
Eğer birini beğeniyorsanız, gidin söyleyin. Günümüzde herkes ilk adımı atmaktan çekinir oldu. İki taraf da çekindikçe işler yolunda gitmez. Aşkınızın peşinden gidin.
Kaynak: 1
Cevap vereyim: Hayır!
Friendzone demek istemiyorum ben Frienz10 diyeceğim nedeni de gayet açık sanırım. :)
Gelelim Friendz10 nedir onu konuşmaya. Kağıt kalem alın anlatıyorum.
"Dikkat ettiyseniz Friendzone dedim. Çünkü bahsedeceğim durum bizi şu an kapsamıyor ancak içeriğin devamında bizi kapmasa da Friendz10 diyeceğim"
DEVAM!
Friendzone, arkadaşlık içerisinde bulunan kişilerden birinin diğerina karşı olan platonik aşık olma/hoşlanma durumudur. Friendzone durumu genellikle kadınların erkeklere karşı aldığı bir tutumdur. Yani erkek ya arkadaşlıkları zedelenmesin diye söylemez ya da kızın fark etmesini bekler.
Ancak kadınlar, hoşlandıkları durumda karşılarındaki kişilere daha korkusuzca söyleyebilir ve hislerini dile getirebilirken erkekler 'reddedilme' durumunu yaşamaktan çekindikleri için daha geri planda kalırlar.
Genellikle bu duruma "Friendz10'a düşmek" denilir. Pekii gelelim asıl meseleye. Farkında olmadan Friendz10'a düşmüş olabilir misiniz?
Panik yapmayın be hemen sakin. Bir iki örnek veriyorum şimdi, gerisini siz tamamlayın.
"Ya sen nasıl iyisin, nasıl tatlısın. Canımsın sen benim. Acaba ben de senin gibi birini bulabilecek miyim yaaa?"
Geçmiş olsun Friendz10'a düşmüşsünüz. Bu cümleler tamamen arkadaşlık ve kankalık durumlarında kurulur.
Siz adım atmaya çalıştığınız an "İyi ki senin gibi bir arkadaşa sahibim" diyerek gelen savunma.
Beraber alışverişe çıktığınızda "Ne güzel ya beraber saatlerce alışveriş yapabiliyoruz" mesajları.
En kötülerinden biri de, siz mesaj attığında gelen bildirime sevinirken "Kankaaaaa beğendiğim çocuk beni eklemiiiş" yazısı
Geçmişleeer olsun GEÇ MİŞ LER OLSUN!
"Senin yanında kendimi çok iyi hissediyorum. Böyle güvende hissediyorum" cümlelerini bir düşünün bakalım.
Ya da şöyle diyelim: Kahve içmek için uzun uzadıya hazırlanılmıyorsa, anlık buluşmalar daha sık oluyorsa Hehee hoş geldin Friendz10 bebek.
Şöyle de bir zehir salayım kafanızı karıştırıp gideyim. Toroman olmak bunu gerektirir hehehe.
PEKİ YA BU HAREKETLERİN ÇOĞUNU HOŞLANDIĞINDAN YAPIYORSA?
Benden bu kadar. Öptüüüm!
"Sevgililik nedir?, Flört nedir?, Friendzone nedir?, Friendzone'a düşmek nedir?, Friendzone'a düştüğünü nasıl anlarsın?, Friendzone belirtileri nelerdir?, Friendzone'dan nasıl çıkılır?, Flörtten sevgililiğe geçiş nasıl olur?, Hangi hareketler flörtü temsil eder?, Hangi hareketler sevgililiği temsil eder?, Sevgili ve flört arasında farklar nelerdir?"
Friendzone[1][2][3] (veya friend zone), bir arkadaşlık ilişkisi içerisinde bulunan kişilerden birinin, diğer kişi ile romantik veya cinsel bir ilişki içine girmek istemesini, ancak diğer kişinin bunu istememesini tanımlayan bir durumdur.[4] Friendzone, genel olarak reddedilen kişi için istenmeyen bir durum olarak kabul edilir.
Bazı psikologlara göre, bir cinsiyetler arası arkadaşlıkta erkek şahsın kadın arkadaşına romantik veya cinsel bir ilgi duyması, kadın şahsın erkek kişiye ilgi duymasından daha olasıdır. Buna ek olarak erkek kişinin kadın arkadaşının kendisine duyduğu ilgiyi abartması ve olduğundan daha fazla görmesinin de daha yaygın olduğu belirtilmiştir.[5][6]
Kavram, kadınların ilgi duymadığı erkekler ile, bu erkekler sırf kendilerine iyi davrandıkları için onlarla cinsel ilişkiye girmeleri beklentisi oluşturması neden gösterilerek kadın düşmanı olmakla suçlanmıştır.[7][8]