fuzuli eserleri nelerdir / Fuzuli Kimdir? Hayatı, Eserleri Ve Şiirleri - En Son Haberler - Milliyet

Fuzuli Eserleri Nelerdir

fuzuli eserleri nelerdir

Yazdır!

Şairlerin Üstadı: Fuzuli Kimdir ?

Şairlerin Üstadı: Fuzuli Kimdir ?

Türk Edebiyatı, lehçe özellikleri göz önünde tutularak üç kısımda incelenir; Çağatay Edebiyatı, Anadolu Edebiyatı ve Azeri Edebiyatı. Fuzûlî, Azeri Edebiyatına mensup bir şairdir. Fakat Fuzûlî her ne kadar Azeri Edebiyatına mensup olsa da, ünü sınırlarını aşmış, tüm dünya tarafından tanınan bir şair olmuştur.

Fuzûlî, yüzyılda yaşamış bir şairdir. Fuzûlî&#;nin asıl adı mehmed ya da mehemmed&#;dir. Babasının adı Molla Süleyman&#;dır. Fuzûlî&#;nin adı kaynaklarda Fuzûlî Mehmed (Mehemmed) bin Süleyman olarak geçer. Bunların dışında Fuzûlî&#;nin doğum-ölüm yeri, tarihi hakkında bilinenler sınırlıdır. Riyazi Tezkiresi&#;ndeki &#;Çün hak-i Kerbelast Fuzûlî makam-ı men&#; cümleye dayanılarak Fuzûlî&#;nin Kerbela&#;lı olduğu söylenmiştir. Müverrih Ali, Künhü&#;l ahbar adlı eserinde Fuzûlî&#;nin Bağdat&#;lı olduğunu söyler. Hasan Çelebi ve Sadıki de tezkirelerinde Fuzûlî&#;nin Hille&#;li olduğunu söylerler. Sonuç olarak Fuzûlî&#;nin doğum yeri tam olarak bilinmese de Kerbela-Bağdat-Orta Doğu civarlarında olduğu anlaşılır.

Fuzûlî, eski bir Oğuz aşireti olan Bayat boyundandır. Ve Fuzûlî&#;nin Farsça Divan&#;ının öz sözünde belirttiğine göre ana dili Türkçe&#;dir.

Şairlerin Üstadı: Fuzuli Kimdir ?Fuzûlî&#;nin ne derecede bir öğrenim yaptığı tam olarak bilinmese de, Türkçe Divan&#;ının ön sözünde belirttiği üzere küçük yaşta okula başladığı, önce aşıkane şiirler yazdığı, sonra bunları sığ bulup bilime yöneldiğini, tüm bilimleri öğrenip şiirlerine temel olarak bilimi oturttuğunu ve şiirlerindeki ustalığı göz önünde tutarsak Fuzûlî&#;nin çok iyi bir eğitim aldığını anlarız. Fuzûlî, çocuk yaşta şiirler yazmaya başlamıştır ve ilk yazdığı şiirler aşıkane şiirlerdir. Daha sonra Fuzûlî kendi şiirlerine baktığında bu tamamen maddi aşka yönelmiş şiirleri beğenmemiş ve kendi deyimiyle hepsini yırtıp atmıştır. Daha sonra Fuzûlî ilim tahsiline yönelmiş, bütün akli ve nakli ilimleri öğrenmiş, şiirlerini bu doğrultuda şekillendirmiştir. Kaynakların Fuzûlî&#;yi Mevlana diye anmalarından ve eserlerinden de Fuzûlî&#;nin alim bir şair olduğu anlaşılmaktadır.

Fuzûlî, tüm ömrünü Hille-Kerbela-Necef-Bağdat arasında çok dar bir bölgede geçirmiştir. Bunu Türkçe Divan&#;ının ön sözünde şöyle açıklamıştır; &#;Menşe&#; ve mebde&#;im Irak-ı Arab olup, tamami-i ömrümde gayrı memleketlerde bulunmadığıma&#;.&#; Fuzûlî&#;nin yaşadığı topraklar o devirde Osmanlı ve İran orduları tarafından pek çok kez alınmış, elden ele geçmiş, pek çok savaş görmüştür. Bu karışık devirde Fuzûlî&#;nin bir koruyucu bulamadan (o devirde iyi ve tanınmış şairler, padişahlar, devlet büyükleri vs tarafından korunup kollanırlardı) yoksulluk içinde bir ömür sürdüğünü hem kendi eserlerinden hem de başka kaynaklardan anlıyoruz. Hatta bazı kaynaklarda Fuzûlî&#;nin türbe bekçiliği yaptığından, geçimini bununla sağlamaya çalıştığından söz edilir.

Şairlerin Üstadı: Fuzuli Kimdir ?Kanuni Sultan Süleyman&#;ın Bağdat&#;ı aldığı sıralarda Fuzûlî&#;nin biraz rahata kavuşmuş olduğu söylenebilir. Bu arada şair, padişaha &#;Geldi burc-ı evliyaya padişah-ı namdar&#; dizesinin bulunduğu kasideyi sunmuştur. Bununla kalmayıp padişaha birkaç kaside daha, İbrahim Paşa ve çeşitli devlet büyüklerine de kasideler, gazeller sunmuştur. Bu kasidelerin karşılığı olarak devlet büyüklerinden, özellikle bir çok kaside yazdığı Ayas Paşa&#;dan yardım gördüğü anlaşılıyor. Fuzûlî&#;nin, Hayali Beg ve Yahya Beg gibi tanınmış şairlerle tanışması da bu sefer sırasında olmuştur. Hatta Hayali Beg ve Yahya Beg Fuzûlî&#;yi Leyla ve Mecnun&#;u yazmasında teşvik etmişlerdir.

Fuzûlî&#;nin devlet büyüklerine sunduğu bu kadar kasideye karşlık Osmanlı&#;dan yeteri kadar ilgi görmediği, hayatını güvence altına alamadığı da açıktır. Hatta kendisine vakıf gelirlerinden bağlanan 9 akçe maaşını alamamış ve bunun üstüne Nişancı Celalzade&#;ye o ünlü &#;selam verdim, rüşvet değildür deyü almadılar&#;&#; beyitli Şikayetname&#;yi yazmıştır.

Fuzûlî ister isen izdiyad-ı rütbe-i fazl
Diyar-ı Rumı gözet terk- baki-i Bağdat et

Bu beyitlerden anladığımız üzere Fuzûlî çektiği geçim sıkıntısı sebebiyle Anadolu şairlerinin gördükleri saygı ve yaşadıkları rahat hayata imrendiği, vatanı olan Bağdat&#;ı bırakıp Osmanlı ülkesine gitmek istediğini anlıyoruz. Fuzûlî her ne kadar bunun için uğraşsa da hatta şehzade Bayezid&#;e mektuplar yazıp kendisini yanına aldırtmaya çalışsa da bunda başarılı olamamıştır.

Fuzûlî, devrin çeşitli şairlerinin tezkirelerinde &#;Göçdi Fuzûlî&#; tamlamasıyla verdikleri parçalara bakarak Fuzûlî&#;nin yılı civarlarında öldüğünü anlıyoruz.

Fuzûlî, &#;boş, gereksiz&#; anlamına gelen bu mahlası niye aldığını Türkçe Divanında açıklamıştır. Fuzûlî önceleri daha güzel mahlaslar almış ve bu mahlaslarla güzel şiirler yazmıştır. Fakat bu mahlasların bir çok şair tarafından da benimsenip kullanılmasından ve ortaya bir karışıklık çıkmasından korkmuş ve kendisine kimsenin beğenip almayacağı Fuzûlî mahlasını almıştır.

Fuzûlî, alim bir şairdir. Arap, Fars ve Türk dillerini ve bu dilin edebiyatını çok iyi öğrenmiştir. Zamanının bütün geçerli ilimlerini okumuş, bilgi sahibi olmuştur. Türkçe Divan&#;ının mukaddimesinde şiir hakkındaki düşüncelerini açıklarken şöyle demiştir: &#; ilimsiz şiir esası (temeli) olmayan bir divar (duvar) gibidir. Esassız divar gayette bi-itibar olur (yıkılır)&#;. Gençliğinde aşk şiirleri yazdığını, ama sonradan gençlik hevesiyle yazılmış bu şiirlerin uzun ömürlü olamayacaklarını ve şiirin ilimle beslenmesi gerektiğini anlayarak ilime yöneldiğini anlatır.

Şairlerin Üstadı: Fuzuli Kimdir ?Fuzûlî cahilliği asla bağışlamaz. Yine Türkçe Divan&#;ının mukaddimesinde üç türlü insandan yakınır. birincisi cahil katipleri ikincisi kötü şiir okuyanları üçüncüsü şair geçinenler.

Fuzûlî hemen hemen doğrudan hiçbir şairin etkisi altında kalmamıştır. Üstün ve yetenekli bir şairdir. Kendisinin de dediği gibi doğduğu çevreden çıkmamış, başka şairlerle pek fazla etkileşim kurmamıştır. Fakat bununla birlikte, Fuzûlî&#;nin her üç edebiyatı (Arap, Fars, Türk) da takip ettiği bellidir. Her şair gibi onun da beğendiği şairler vardır. Mesela Habibi Fuzûlî&#;nin beğendiği bir şairdir. Keza Necati Beg&#;de öyle. Fakat daha önce dediğim gibi Fuzûlî hiç bir şairden doğrudan etkilenmeyecek kadar üstün bir şairdir.

Fuzûlî&#;nin bu kadar üstün olmasının sebebi ne? Fuzûlî&#;yi diğer şairlerden farklı kılan ne? Bunları anlamak için Fuzûlî&#;nin şiirlerinin özelliklerine bakmalıyız. Fuzûlî&#;nin şiir özelliklerini şöyle sıralayabiliriz;

1) Fuzûlî, her şeyden önce bir aşk şairidir. Tüm şiirlerinde aşkını anlatmıştır. Bu aşk, maddi aşktan başlayarak ilahi aşka doğru gider. Fuzûlî&#;de aşkın böyle beşeri aşktan yavaş yavaş sıyrılıp ilahi aşka gittiğini en güzel Leyla ve Mecnun mesnevisinde görürüz. Leyla ile Mecnun&#;un aşkları okulda maddi aşk olarak başlar ve sonunda ilahi aşka dönüşür. Fuzûlî&#;nin aşkına konu olan sevgili, somut olarak kendini belli etmez.

Tasavvuf, Fuzûlî&#;nin şiirlerinde çok önemli bir unsurdur fakat Fuzûlî&#;de tasavvuf bir gaye değildir. Fuzûlî, tasavvufu sanat yönünden görmüştür. İlk amaç sanattır, tasavvuf bu sanatın içinde eritilmiştir. Yani Fuzûlî&#;nin şiirlerinde tasavvuf açıkta değil, şiirin derinliklerine gizlenmiştir. Bu durum Fuzûlî&#;nin eserlerinde benzersiz, girift bir yapı oluşturur. Anlaşılması için okuyucunun hazırlıklı olması gerekir.

2) Fuzûlî bir ızdırap şairidir. Aşkı hep hüzün, keder, acı yönüyle görür. Kavuşmayı, neşeyi, mutluluğu istemez. Acı çekmekten hoşlanır. Fuzûlî&#;ye göre çekilen acılar insanı olgunlaştırır. Bu durumun, yani Fuzûlî&#;nin bir ızdırap şairi olmasının nedeni, yaşadığı çevre ve hayat koşullarıdır. Fuzûlî&#;nin bu ızdırap yönü sayesinde, Türk Edebiyatında bir çok kez yazılan Leyla ve Mecnun hikayesin, en mükemmel şekilde Fuzûlî yazmıştır. Çünkü eserin konusu Fuzûlî&#;ye oldukça uygundur.

3) Mazmun bulmak ve kullanmadaki ustalığı, Fuzûlî&#;yi diğer şairlerden ayırır. Fuzûlî&#;nin bu konudaki ustalığı, mazmunları şiirinde bir hasırın telleri gibi örülmüş ve iç içe geçmiş girift bir yapıda kullanmasıdır. Fuzûlî&#;nin şiirlerine baktığımızda anladığımız bir ilk anlam vardır. Bunu çoğu kişi ilk bakışında anlar ve beğenir. Fakat şiirlerde bir de derinlere inildikçe anlaşılan, üzerine düşüldükçe idrak edilen başka anlamlar da vardır ki bu anlamları bulabilmek için konuya hakim olmak, belli bir bilgi birikimine sahip olmak gerekir. Yani her bilgi ve kültür düzeyindeki insan Fuzûlî&#;yi kendi seviyesine göre anlar ve sever. Herkes Fuzûlî&#;nin şiirlerinden kendine göre bir anlam çıkartabilir. İşte bu Fuzûlî nin şiirlerine benzersiz ve değerli kılar.

4) Fuzûlî&#;nin şiirlerindeki dil içten ve samimidir. Lirizm yüksektir. Fuzûlî&#;nin şiirleri anlam bakımından kusursuzdur fakat beyitlere ilk baktığımızda sanki üzerinde hiç düşünmeden, o anda aklına geldiği gibi söylenmiş gibi hissederiz. Bu sanata sehl-i mümteni denir.

Her büyük şair gibi Fuzûlî&#;nin de kendi devrinde ve daha sonra yaşayan şairler üzerinde şüphesiz ki büyük etkileri olmuştur. Şiirleri çok geniş kesimlere yayılmış, okunmuş ve benimsenmiştir. Çoğu şair kendi örnek olarak Fuzûlî&#;yi almış ve onun şiirlerine nazireler yazmıştır. Fuzûlî hiç şüphesiz ki geçmişten beri şairlerin ve şiir tutkunlarının en büyük üstadlarından biri olmuş, okunmuş ve sevilmiştir.

Son olarak Fuzûlî&#;nin bir kaç şiirine örnek verelim:

Şairlerin Üstadı: Fuzuli Kimdir ?Hansı gülşen gülbüni serv-i hıramanunca var
Hansı gülbün üzre gonce la&#;l-i handanunca var

(Hangi gül bahçesinin gül fidanı senin salınan selvi boyun kadar uzundur?
Hangi gül fidanındaki gonca senin gülen dudaklarına benzer)

Hansı gülzar içre bir gül açılur hüsnün kimi
Hansı gül bergi leb-i la&#;l-i dür-efşanunca var

(Hangi gül bahçesinde senin yüzün gibi bir gül açılır?
Hangi gül yaprağı senin inci saçan kırmızı dudağın gibidir?)

Hansı bağun var bir nahli kadün tek bar-ver
Hansı nahlün hasılı sib-i zenahdanunca var

(Hangi bağın senin boyun gibi meyveli bir fidanı var?
Hangi fidanın meyvesi senin çenenin elmasına benzer?)

Hansı huni sen kimi cellada olmuşdur esir
Hansı celladun kılıcı nevk-i müjganunca var

(Hangi idam mahkumu senin gibi bir cellada tutsak olmuştur?
Hangi celladın kılıcı senin kirpiklerinin ucu gibi sivri ve keskindir?)

Hansı bezm olmış münevver bir kadün tek şem&#;den
Hansı şem&#;ün şu&#;lesi ruhsar-ı tabanunca var

(Hangi toplantı senin boyun gibi bir mumla aydınlanmıştır?
Hangi mumun ışığı senin parlak yanağın gibidir?)

Hansı yerde tapılur nisbet sana bir genc-i hüsn
Hansı gencün ejderi zülf-i perişanunca var

(Sana benzeyen bir hazine nerede bulunur?
Hangi hazineyi bekleyen ejderha senin dağınık saçlarına benzer.)

Hansı gülşen-i bülbülin derler Fuzuli sen kimi
Hansı bülbül nalesi feryad-u efganunca var

(Fuzuli, hangi gülbahçesinin bülbülünün sana benzediğini söylerler?
Hangi bülbülün iniltisi senin haykırışın gibidir?

* * * *

Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem&#;i yanmaz mı

Kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan
Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı

Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
Uyarır halkı efgânım kara bahtım uyanmaz mı

Gûl-i ruhsârına karşu gözümden kanlu akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı

Gâmım pinhan tutardım ben dedîler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı

Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil
Beni tan eyleyen gafîl seni görgeç utanmaz mı

Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı

Diğer önemli eserleri ise şunlardır:
-Arapça Divanı
-Farsça Divanı
-Türkçe Divanı
-Şikayetname
-Leyla vü Mecnun
-Hadikatü&#;s Süeada
-Hef-Cam
-Su Kasidesi

Yazar :Gazanfer TUFAN

Fuzuli&#;nin Eserleri

fuzulinin eserleriAfyonla şarabın karşılaştırılıp şarabın üstün olduğu sonucuna varılan Beng-i Bade, aruzun &#;feilâtün mefâilün feilün&#; kalıbıyla yazılmış olup beyitten müteşekkildir. Safevî hükümdarı Şah İsmail&#;e sunulan eser, alegorik ve sembo­lik bir yapıya sahiptir. Hikâyedeki şahıslar bade, boza, arak, afyon, berş, nukl gi­bi mükeyyefat ve işret meclisinden seçilmiş sembolik kullanımlar içermektedir. Ancak bu sembolik kullanımlar hususunda farklı düşünceler ileri sürülmüştür. Bu yorumlardan biri Beng ü Bâde&#;rim sadece okuyucuyu eğlendirmek için yazıl­dığı, diğeri şarabın ve esrarın zevkini ve neşesini anlatmak için kaleme alındığı, bir başkası da tasavvufi bir anlamı olduğudur.

Bir iddiaya göre de, Badenin şiî Safevî hükümdarı &#;i, Beng&#;in ise Osmanlı padişahı Sultan II. Bâye-zid&#;i temsil ettiği, hatta bu hükümdarların kendilerini sembolize eden nesneleri kullandığıdır. Fuzûlî, eserinde şarabı üstün göstermekle Şah İsmail&#;i beğendiği­ni, onu Osmanlı hükümdarından üstün tuttuğunu göstermektedir. Kemâl Edib Kürkçüoğlu tarafından (Beng ü Bade, İstanbul ) yayımlanan eseri, Necati Lu-gal ve Oscar Recher ise Almancaya çevirmiştir .

Manzum bir kırk hadis tercümesi olan Tercüme-i Hadîs-i Erba&#;în, Molla Câmî&#;nin Hadîs-i Erba&#;în isimli eserinin aynı vezinle Türkçeye çevirisidir. Kü­çük bir mensur dîbâce ile başlayan eserde, her &#;hadis dörder mısralık birer kıt a ile tercüme edilmiştir. Eser Abdülkadir Karahan (&#;Fuzûlî&#;nin Tedkik Edilmemiş Bir Eseri: Kırk Hadis Tercümesi&#;, Selâmet Mecmuası, nr. 57, 59, 61, 63, 64, 65, İslanbul ) ve Kemâl Edip Kürkçüoğlu (Kırk Hadis Tercümesi, İstanbul ) tarafında&#; yayımlanmıştır.

Fuzuli&#;nin Belli Başlı Eserlerinin Listesi

Türkçe manzum eserleri

* Divan
* Beng ü Bade ( Beng ü Bâde)
* Leyla ile Mecnun (Dâstân-ı Leylî vü Mecnûn)
* Risale-i Muammeyat (Risâle-i Muammeyât)
* Kırk Hadis
* Su kasidesi
* Hz. Ali Divanı
* Şikâyetnâme

Türkçe mensur eserleri

* Hadikatü&#;s-Süeda (Hadîkat üs-Süedâ)
* Mektuplar (Mektubat)

Farsça manzum eserleri

* Divan
* Enis&#;ül-Kalb (Anîs ol-qalb)
* Heft Cam (sâkinâme)
* Resale-e Muammeyat (Resâle-e Muammeyât)
* Sehhat o Ma&#;ruz (Sehhat o Ma&#;ruz, Sıhhat u Maraz)

Farsça mensur eserleri

* Rind ü Zahid (Rend va Zâhed)
* Risale-i Muamma

Arapça eserleri:

Dîvan
Matlau&#;l-itikad

Meyvelerin birbirleriyle münazarasından oluşan Sohbetti&#;l-Esmâr mesnevi beyitten müteşekkildir. Fuzûlî bu eserinde meyveleri konuşturmak suretiyle dünya hâlini, insanların birbirlerine karşı olan tutum ve davranışlarını, bencil-ıklerini, kıskançlıklarını, geçimsizliklerini anlatmak istemiştir. Bu  eserden ilk a fa Emin Âbid bahsetmiş ve onun Fuzûlî&#;nin olduğunu belirtmiştir. Fuad Köp-iji Abdülkadir Karahan ve Şedit Yüksel, içinde Fuzûlî&#;nin ismi geçmeyen, kavnaklarda ve külliyat yazmalarında bulunmayan bu mesnevinin Fuzûlî&#;nin ol­madığı görüşündedirler.

Sâkî-nâme adıyla da anılan Heft-câın adlı Farsça mesnevîsi beyit olup aruzun &#;feûlün feûlün feûlün feûl&#; kalıbıyla yazılmıştır. Fuzûlî&#;nin tasavvuf! dü­şünceleri ile musikî hakkındaki bilgilerini ortaya koyan bu eser, bir mukaddime, yedi kısım ve bir hatime şeklinde tertip edilmiştir. Bir içki ve musikî toplantısı­nın anlatıldığı eserin her bölümünde şair, önce sakinin verdiği yedi câm (kadeh)&#;ı içer. akabinde kadehin verdiği neşeyle ney, def, çeng, ud, tambur ve kanun ile münazara eder. Baştan sona kadar tasavvufî olan Sâkî-nâme&#;yi Hasibe MazıoğluFarsça Dîvân&#;Yd birlikte yayımlamış (Fuzûlî. Farsça Dîvân, Ankara s. ), Ali Nihad Tarlan ise tercümesini Farsça divanın tercümesiyle birlikte neşretmiştir (Fuzûlî&#;nin Farsça Dîvânı / Tercümesi), İstanbul s. ). Muham­med Resul Mirza da. Sâkî-nâme&#;yi manzum olarak Çağatay Türkçesine çevir­miştir.

Fuzûlî&#;nin mensur eserleri arasında değerlendirilen Türkçe Mektuplar&#;ından ilki Nişancı Celâl-zâde Mustafa Çelebi&#;ye yazdığı mektup olup Şikâyet­name adıyla tanınmıştır. Fuzûlî bu mektubunda, Nişancı&#;nın kaleminden çıkmış olan bir &#;berât-ı hümâyûn&#; ile Bağdat vilâyeti gelirinin fazlasından kendisine de­vamlı verilmesi bizzat padişah tarafından emir buyurulan günde 9 akçeyi alama­dığını Nişancı&#;ya bildirmektedir. Fuzûlî&#;nin ikinci mektubu, Musul Mirlivası Ahmed Beg&#;in kendisine yazmış olduğu mektuba verdiği cevaptır. Bu mektup bir &#;iltifatname&#; ve &#;iştiyakname&#; mahiyetindedir.

Üçüncü mektup manzum ve mensur karışık olarak Ayaş Paşa&#;ya yazılmıştır. Manzum parçaların Farsça ve Arapça olduğu bu mektup, paşanın bir çocuğu olması üzerine kaleme alınmıştır. Dördüncü mektup yine manzum ve mensur karışık olarak Kadı Alâüddîn&#;e ya­zılmıştır. Son mektup ise, Kanunî&#;nin oğlu Şehzade Bâyezîd&#;in Fuzûlî&#;ye gön­derdiği anlaşılan mektuba cevaptır. Bu mektubun özellikle Fuzûlî&#;nin biyografi­si açısından önemli bir yeri vardır. Fuzûlî&#;nin bu mektupları Abdülkadir Karahan tarafından yayımlanmıştır (Fuzûlî&#;nin Mektupları, İstanbul ).

Rind ü Zâhid Fuzûlî&#;nin Farsça mensur bir eseri olup içerisine yer yer 75 rubaî, 54 kıt&#;a, 18 beyitlik bir mesnevî, bazı beyitler ve bir mısra serpiştirilmiş­tir. Eserin adı Kâtib Çelebi&#;nin Keşfü&#;z-zünûn&#;da Muhâvere-i Rind ü Zâhid, Le­ningrad Asya Müzesi&#;ndeki külliyatta ise Risâle-i Rind ii Zâhid olarak kayıtlıdır. Fuzûlî bu eserine tasavvuf! bir hava vererek dünya ve kâinata dair görüşlerini or­taya koymuş, kendi felsefesini Rind ile Zâhid&#;in ağzından dile getirmiştir. Eserin konusu Zâhid (baba) ile Rind (oğul) arasında geçen münazaraya dayanmaktadır.

Zâhid zahirî ilimlerin, Rind de batınî ilimlerin savunucusudur. Fuzuli o zamanki toplumda bulunan bu iki tipin, dolayısıyla bu iki tipin temsil ettiği dünya görü­şünün tartışmasını yapmıştır. Rind Fuzûlî&#;nin gönlünden geçenleri, zahid de dü­şüncesini ortaya koyar, sonunda şairin düşüncesi duygusunda birleşir. Eserin so­nunda Rind, Zâhid&#;in ibadet ve riyazetle uğraşıp dünya meylinden sakınma, na­siple yetinme, tasaya katlanma, heva ve hevesten uzaklaşma, çalışıp kazanma yolundaki öğütlerini tutarak tövbe eder; Zâhid ise kendisinin kesret Rind&#;in ise vah­dette olduğunu anlar. Riya tozundan temizlenir, aradan muhalefet kalkar, birlik ve anlaşma oluşur.

Fuzûlî son söz olarak: &#;Fânilik köyünde, akıllı ile deli birdir. Denizin dibinde taş ile inci danesi birdir. İyi ve kötü sayma işi ortadan kalkınca mescid ile meyhane birdir&#; der. Eser Tahran&#;da taşbasma olarak yayımlanmıştır d&#;nd ü Zâhid,Tahran ). Kemal Edib Kürkçüoğlu, Farsça metnini Mustafa Salim (Muhâvere-i Rind ü Zâhid, İstanbul ) ve Hüseyin Ayan (Rind İle Zahid, İstanbul ) ise Türkçeye çevirisini neşretmiştir.

Risâle-i Sıhhat u Maraz ve Rûh-nâme isimleriyle de anılan Hüsn ü Aşk, Sihâbeddîn-i Sühreverdî&#;nin Mûnisii&#;l-uşşâk adlı eserinden ilhamla Farsça olarak azılmıştır. Tasavvuf! ve alegorik bir eser olan Hüsn ü Aşk, aynı zamanda Fuzû­lî&#;nin tıbba dair bilgilerini de ortaya koymaktadır. Fuzûlî, ruhun beden ülkesine vaptığı yolculuğu anlattığı bu eserinde beden ülkesini o dönemki tıp ilmine göre açıklar. Eserde ruhun madde ile olan ilgisi, aslında güzellikten ayrı olmayan ru­hun hüsne âşık olarak onu beden ülkesinde araması, sonunda kendisini madde­den kurtararak hüsnü yani kendi kendisini bulması işlenmiştir. Görüldüğü gibi Fuzûlî bu eserinde, insan ruhunun çekmiş olduğu çeşitli acılar sonucunda temiz­lenerek nefsini öldürüp maddî hayattan uzaklaşması ve aşk sayesinde fenâfillaha ulaşmasını anlatmıştır.

Mesnevîde geçen bütün isimler tıbbî ve tasavvufî terim­ler olup bunlara kişilik verilerek maceraları anlatılmıştır. Eser Muhammed Ali Nasih tarafından yayımlanmıştır (&#;Sefer-nâme-i Rûh&#;, Mecelle-i Armağan, c. XI, Tahran, s. ). Eser Lebib Efendi tarafından Türkçeye çevrilmiş ve iki kere bastırılmıştır (Fuzûlî Merhumun Sıhhat u Maraz Risalesi, İstanbul ; Fuzûlî&#;nin Sıh­hat u Maraz Risalesi, İstanbul ). Lebib Efendi&#;nin bu çevirisi, Ahmed Hamdi tarafından yeniden gözden geçirilerek Trabzon&#;da tekrar neşredilmiştir (Fuzûlî Merhumun Sıhhat u Maraz Risalesi. seafoodplus.info ). Hüsn ü Aşk&#;m Türkçeye son çe­virisi Abdülbaki Gölpınarlı tarafından notlar ve açıklamalar ve Fransızcası ile Dirlikte yayımlanmıştır (Sıhhat ve Maraz Tercümesi, İstanbul ).

Risâle-i Mu&#;amma küçük bir Farsça risale olup Fuzûlî&#;nin &#;ister ad, ister addan başka bir şey olsun, reniz ve ima yolundan bir maksada delâlet eden ke­mdir&#; şeklinde tarif ettiği muammalarını ihtiva etmektedir. Eserde Farsça uamma yer almaktadır. Fuzûlî, eserinde yer verdiği bazı muammaların çözüm-&#;«de göstermiştir. Bu risale Kemal Edib Kürkçüoğlu tarafından yayımlanmıştır. Fuzûlî&#;nin Muamma Risalesi&#;, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, c. VII, , s. ).

Fuzûlî Arapça kaleme aldığı mensur eszrv Matla&#;u&#;l-i&#;tikâd fî Ma&#;rifeti&#;l- mebde&#; ve&#;l-me&#;âd&#;da insanın mebde&#; [=başlangıç] ve me&#;âdı [= sonu], nereden gelip nereye gideceğini bilmekle inancının doğacağı ve gerçekleri anlayarak Allah&#;a ulaşacağı kelâm ilmine göre anlatılmaktadır.

Fuzuli

Asıl adının Mehmet, babasının adının Süleyman olduğu bilinmekle beraber hangi tarihte ve nerede doğduğu hakkında kesin bilgi yoktur. Mevcut kaynaklar onun &#;te Bağdat civarında doğduğunu, &#;da vefat ettiğini kaydetmektedir. Bilindiği kadarıyla onun hayatı Kerbelâ, Hille, Necefve Bağdat&#;ta geçmiştir. Arapça ve Farsçayı bu dillerde kusursuz eser yazabilecek ve şiir söyleyebilecek derecede öğrenmiştir. Fuzûlî, Kanunî Bağdat&#;ı fethedince, padişaha kasideler takdim etmiş, ayrıca Bağdat seferine katılan şairlerden Hayalî Bey ve Taşlıcalı Yahya Bey&#;le de tanışmıştır.

Edebî Kişiliği

  • Kanunî daha Bağdat&#;tan ayrılmadan Fuzûlî&#;ye maaş bağlanacağına dair söz verilmiş, fakat sonradan bu maaş gündelik 9 akçe gibi onun azımsadığı bir miktardan ibaret kalmış, bunu üzerine şair ünlü &#;Şikâyetnâme&#;sini kaleme alarak memnuniyetsizliğini dile getirmiştir.
  • Âlim bir şair olan Fuzûlî şiir hakkındaki görüşlerini Türkçe divanının önsözünde &#;İlimsiz şiir temelsiz duvar gibidir, temelsiz duvar yıkılıp gider.&#; sözleriyle dile getirmiştir.
  • Fuzûlî&#;ye göre şiir, insanı yücelten ilâhî bir hediyedir.
  • Güzellik ve aşk anlayışıyla birlikte devrinin ruh ve bedenle ilgili düşüncelerini &#;Sıhhat u Maraz&#;da, tasavvufî nitelikte nasihatçiliğini &#;Rind ü Zâhid&#;de, tasavvuf felsefesiyle dünya ve hayat görüşünü ise başta &#;Leyla vü Mecnun&#; mesnevisi olmak üzere divanlarındaki çeşitli şiirlerde ortaya koymuştur.
  • Fuzûlî aşkı, ıstırabı, dünyevî zevk ve zenginliklerin boşluğunu ve ölüm düşüncesini olağanüstü bir lirizm ve sanat gücüyle ifade etmiştir. Bu yönüyle o, aşk ve ıstırap şairidir.
  • Kasidelerinde ağır ve külfetli olan dili gazellerinde ve Leyla vü Mecnun mesnevisinde sade, tabii ve yapmacıksız bir özellik gösterir. Bu sadeliği içinde dili sanatkârane kullanan Fuzûlî, kelime tekrarlarından ve zengin ses unsurlarından ustalıkla yararlanmıştır.
  • Fuzûlî, gazellerindeki derinlik, samimiyet, hissîlik ve lirizme mukabil kasidelerinde fikir ve söz oyunlarına çok başvurur.
  • Kasidelerinde söz sanatları, gazellerinde mâna sanatları hâkimdir.
  • Kasideleri, bütün yapı taşları görünen mimari eser gibi dört başı mâmur bir plastik güzelliğe sahiptir.
  • Fuzûlî kasideler de yazmakla birlikte en çok, gazel türünde şiirler yazmıştır.
  • O, aşk duygularının en iyi, gazel tarzıyla söyleneceğine inanmaktadır.
  • Manzum ve mensur birçok eseri vardır.
  • Fuzûlî, İslâm kültür ve edebiyatının üç büyük dili olan Arapça, Farsça ve Türkçeye hâkimdir.
  • Bu üç dille de şiirler yazmış, şiirleri ayrı ayrı divanlarda toplamıştır.

Eserleri:

Arapça Divan, Farsça Divan, Türkçe Divan, Leylâ vü Mecnûn, Beng ü Bade, Hadîs-i Erbain Tercümesi, Sohbetü&#;l-Esmâr, Hadîkatü&#;s-Süedâ, Mektuplar, Heft-câm (Sâkinâme), Rind ü Zâhid, Sıhhat u Maraz, Enîsü&#;l-Kalb (Kaside)

Leyla vü Mecnun

Türk, İran ve Arap edebiyatlarında Fuzûlî&#;ye asıl şöhretini sağlayan bu eser, Türk edebiyatının klasik döneminde yazılmış mesnevilerin en güzelidir. Eserde platonik aşk anlatılır. Beşeri aşktan ilahi aşka geçiş işlenir.

Ayrıca seafoodplus.info ile Mecnun Hakkında Ayrıntılı Bilgi

Beng ü Bade

Afyonla şarabın karşılaştırarak şarabın üstün tutulduğu beyitlik bu mesnevi Fuzûlî&#;nin mesnevi tarzındaki ilk denemesidir. Şah İsmail&#;e ithaf edilen eser, bazılarına göre Osmanlı Padişahı II. Bayezid ile Şah İsmail arasındaki mücadeleyi sembolize etmektedir.

Sohbetü&#;l-Esmar

Fuzûlî&#;ye ait olduğu henüz kesinlik kazanmamış beyitlik bir mesnevidir. Eserde bir bağda meyvelerin konuşmaları, kendilerini övmeleri ve tartışmaları anlatılarak insanların da gerçek değerlerini düşünmeden boş yere anlaşmazlıklara düştükleri alegorik bir şekilde ifade edilir.

Hadikatü&#;s-Süeda

Arada bazı manzum parçaların da yer aldığı mensur bir eserdir. Kitapta Hz. Hüseyin&#;in Kerbelâ&#;da şehit edilmesi anlatılmaktadır.

Mektuplar

Fuzûlî&#;nin Şehzade Bayezid başta olmak üzere değişik kişilere yazdığı beş mektubunu içerir. Bunlar arasında en tanınmışı &#;Şikâyetname&#; adlı mektubudur. Şair, bu mektubunda yüzyıl sosyal yaşamından kesitler sunar. Eserde devlet kuruluşlarındaki çalışma düzeni ve devlet memurlarının rüşvetçiliği, sahtekarlığı ve hırsızlığı ağır bir dille eleştirilir. Nükteli bir anlatımın olduğu eserde ağır bir dil ve sanatlı bir anlatım kullanılmıştır.

FuzûlîFuzûlî Edebi KişiliğiFuzûlî Eser ÖzetleriFuzûlî EserleriFuzûlî Hakkında Ayrıntılı BilgiFuzûlî Hayatı ve EserleriFuzûlî KimdirFuzûlî Şiirleri

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.