gebelikte selectra kullananlar / Hamilelikte SELECTRA kullanan var mı? | Kadınlar Kulübü - Kadın Sitesi

Gebelikte Selectra Kullananlar

gebelikte selectra kullananlar

SELECTRA 50 mg 28 film tablet Gebelik

Gebelik ve laktasyon

Genel tavsiye

Gebelik kategorisi C’dir.

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon) SELECTRA'nın çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli veri mevcut değildir. SELECTRA gerekli olmadıkça çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlarda kullanılmamalıdır.

Gebelik dönemi

SELECTRA'nın gebe kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli veri mevcut değildir. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalarda teratojenisiteyi gösterir bir kanıt bulunmamasına rağmen, sertralinin gebelikte güvenli olup olmadığı saptanmamıştır.

Tüm ilaçlarda olduğu gibi, sertralin ancak anne açısından potansiyel yararı fötusa olabilecek muhtemel risklerinden daha fazla ise gebelikte kullanılmalıdır.

Bir retrospektif vaka-kontrol çalışmasında, yenidoğanda dirençli pulmoner hipertansiyon gelişme riski, gebeliğin haftasından sonra SSRI’lerine maruz kalan bebeklerde maruz kalmayan bebeklere kıyasla yaklaşık 6 kat daha yüksek olmuştur.

Gebelikte SSRI’lerine maruz kalmayı takiben yenidoğanda dirençli pulmoner hipertansiyon riskiyle ilgili olarak halen destekleyici bir kanıt bulunmamaktadır.

Laktasyon dönemi

Sertralinin anne sütüne geçtiği bilinmektedir. Emzirilen bebekler üzerine etkisi henüz saptanmamıştır. Sertralin tedavisinin gerekli olduğuna karar verilirse, anne emzirmeye son vermelidir.

Ãœreme yeteneÄŸi /Fertilite

SELECTRA'nın üreme yeteneği üzerindeki etkisine ilişkin yeterli veri mevcut değildir.

 

Kasım de Antalya’ da a ,Psikofarmakolojı Derneği’nin,”Tedavi Güncellenmesi” Kongresine katıldım. Hamilelik ve süt emzirme dönemindeki ruhsal sorunlar ve tedavileri için kurs programımız vardı. Kursu; Türkiye Psikiyatri Derneği, “Gebelik Çalışma Birimi” Koordinatörümüz Prof. Dr. Nazan Aydın verdi.

Hamilelik döneminde fiziksel hastalıklar gibi ruhsal hastalıklar da görülebilmektedir. Psikiyatrislerin çoğu da dahil olmak üzere, hekimlerin çoğunluğu, hamilelik  ve süt emzirme döneminde ilaç kullanımına taraftar değiller. Gerekçe de:” bebekte bir anormallik yapabilir” kaygısıdır. Bu gerekçe anlaşılabilir. Fakat kaygının giderilmesi için bilimsel çalışma  verilerine müracat etmek gerekir. Ön yargıyla ve bilimsel verilere dayanmayan bilgilerle hamile insanları tedavisiz bırakmak etik değildir. Psikiyatrik sorunu olan  Hamilelerde insandır ve diğer insanlar gibi çocuk sahibi olmak ve varsa hastalıkları , tedavi olmak hakları vardır. Bütün dünyada bu konularda çalışmalar yürütülmekte ve bilimsel veriler paylaşılmaktadır. Bilinmektedir ki, tedavi gerektiği halde, tedavi edilmemiş bir gebenin ; yüksek stresse maruz kalmasından dolayı, bebeğinde  anomali çıkma riski artmaktadır. İlaç kullanılması  çok daha az risk taşımaktadıseafoodplus.info kişi gebe kaldığında ortaya çıkabilecek anormallik riski herhangi bir ilaç kullanımı olmasa bile % tür, yani her doğumdan iki ya da üçünde anormallik görülme ihtimali vardır. Antidepresan veya antipsikotik kullanan bir annede bu oran artmış değil yani bu ilaçları hamileliğinde kullanan annelerin bebeklerinde anormallik olma ihtimali normalde görülen % ten fazla değildir. Her gebeyi çok iyi değerlendirip kendi hastalığının özellikleri, ilaç içmezse ortaya çıkabilecek sonuçlar, tedavi edilmezse hastalığa bağlı olabilecek sorunlar yönünden ayrıca değerlendirmek ve ona göre bir strateji belirlemek gerekmektedir.

Hamilelik ve Süt emzirme dönemindeki ruhsal sorunlar için; kullanılan ilaçlar aşağıdaki gibidir:

1*Antidepresanlar

2*Anksiyete giderici ilaçlar

3*Duygu durum düzenleyiciler

4*Anti psikotikler

Antidepresanlar:

Üzerinde en çok çalışılan ilaç Fluoksetin ve daha eskiden daha çok kullanılan Trisiklik Antidepresan grubundan olan ilaçlardır (amitriptilin, klomipramin, nortriptilindir. İmipramin).   ,Şimdilerde  Sertralin, Paroxetin,Essitalopram, Duloksetin üzerinde de çalışmalar vardır.

Depresyon ve panik bozukluk ve diğer kaygı bozukluklarında bu ilaçlardan birisi MUTLAKA HEKİM ÖNERİSİ VE KONTROLUNDE OLMAK ŞARTIYLA kullanılabilir.

Süt verme döneminde ise:

En güvenilir olan ve süte en az geçenler; Sertralin sonra Paroksetindir. ,Essitalopram,Fluvoksamin, Reboksetin, Mirtazapin de süte oldukça az geçmektedir.  Citalopramdan uzak durulmalıdır. Venlafaksin, Fluoksetin süte nisbeten daha çok geçer, mümkünse tercih edilmememlidir ancak hasta bu ilaçlardan fayda görüyorsa da bebeği dikkatli bir şekilde gözleyerek kullanılabilir. Anne sütünden sadece ilaç kullanımı var diye vazgeçmeye gerek yoktur. Anne hem ilacını kullanıp hem de süt verebilir, özellikle bebek ilk aylarda ise doz mümkün olan en düşük dozda olmalı bebek huzursuzluk, aşırı ağlama, aşırı uyku, ishal, kusma, döküntü açısından gözlenmeli bunlar olursa doktoruna bilgi verilmeli ki ilaç ve  dozu ayarlanabilsin.

 

.

Genel nüfus içerisinde gebelerde  “malformasyon” görülme oranı % civarıdır. seafoodplus.infoçlardan Paroksetin ile bu anormalliğin kat arttığına dair çalışmalar vardır. Kalp-Damar sistemi anormalliklerinin riskini sadece paroksetinin bir buçuk katı kadar artırabildiğini gösteren çalışmalar vardır. Ancak böyle olmadığını, normalden fazla olmadığını gösteren çalışmalar da mevcuttur. Yani bu durum kesin değdir. Eğer anne sadece paroksetin aldığında şikayetleri geçiyorsa ilaç dozu mümkün olduğunca düşük tutularak kullanılabilir, bu etkiler doz ile de bağlantılıdır. oranı artırma yüzdesi ise %1,8 dir.

Kalp-Damar sistemi anormalliklerinin riskini ise bir buçuk katı kadar artırabilirler. Serotonin geri alım inhibitörleri, doğumdan hemen sonra bebekte  “Persistan Pulmoner Hipertansiyon” ve ‘’Çekilme Belirtileri’’   oluşturma risklerine seafoodplus.infotan Pulmoner Hipertansiyon normale göre % daha fazla görülebilir ama bu ilacı kullanan annelerin bebeklerinde sadece %1 oranında ,yani oldukça nadir görülür. Ayrıca bu durum annede hipertansiyon, preeklampsi, diabet, zor doğum olduğunda da görülebilecek bir durumdur. Korkulacak bir risk değildir.Ağır depresyona bağlı streslerde , bebekte anomali çıkma riski bunların kat kat üstündedir. Çekilme belirtileri doğumdan hemen sonra ortaya çıkıp ilk hafta içinde kaybolan belirtilerdir. Huzursuzluk, titreme, ağlamalar  şeklinde olabilir, korkulacak bir durum değildir. Bunu azaltmak için mümkünse son üç ayda ilaç azaltımı önerilir.

 

Anksiyete giderici İlaçlar ve Hamilelik-Emzirme:

Anksiyete çok çok ağır ve kontrol edilemez durumlarda ise benzodiyazepin grubu ilaçlara müracat edilebilir. Difenhidramin de kullanılabilir.

Hamilelik döneminde  gerekiyorsa düşük doz ve kısa süreli Klonazepam kullanılabilir.

Bir antidepresan olan Mirtazapinde özellikle; uykusuzluk, mide bulantısı, iştahsızlık  varsa  yarım tablet  gece kullanımı  önerilebilir.

Süt verme döneminde ise süte en az geçen Lorazepamdır.

Benzodiyazepinlerin haftada “yarık damak dudak yapma risklerini göz önünde bulundurmak gerekir.

Duygu Durum Düzenleyiciler:

Manik-depresif (İki Uçlu Mizaç Bozuklugu) hastalığının tedavisinde  ve bazı dirençli depresyon, şizofrenide arada kullanılan ilaç grubudur.

-Antiepileptikler

*Valproik asit

*Karbamezapin

*Lamotrojın

-Lityum Tuzu

Antiepileptik ve duygu durum düzenleyici ilaçlarda “nöral tüp defekti” yapma riski vardır .(ilk 5 haftada risk en fazladır) Normal popülasyonda bu oran binde birdir. Valproik asit için bu oran  yüzde beş ila seafoodplus.infoezapin yüzde bir, Lamotrojın yüzde bir artış oluşturabilir.

Lityum tuzunun Kalple ilgili “Ebsteain Anomalisi” yapma riski normalin 20 katıdır. Normalde bu anomalinin olma ihtimali yirmi binde birdir. Lityum kullananlarda , ikibin de birdir. Yani çok nadirdir.

Lityum kullanan   gebe  bir hastanın ; hafta aralığında “fötal Eko” yaptırması gereklidir.

Antiepileptiklerin riskleri için ise; Ultrasonla bebeğin ense kalınlaşmasına bakılır.(  hafta arası) Ayrıca anne kanında ve bebek amniyon sıvısında alfa föto protein bakılır. Yüksek çözünürlüklü ultrason %95 oranında bilgi verir.

Duygu durum düzenleyici kullanan gebelerin hamilelikten 3 ay önce ve hamilelik boyunca günde 5 mg Folik asit almaları şarttır. Genelde jinekologlar düşük doz folik asit verirler…Bu nöral tüp defekti için yeterince koruyucu değildir..

Lityum tuzu doğumdan 48 saat önce seafoodplus.infoğumdan sonra tekrar başlamalıdır.

Valproik asit ve karbamezapin alan gebelere ilk ve son tiremesterde ve doğum esnasında K vitamini vermek gerekir.

Duygu durum düzenleyicilerin süte geçme oranları %10 un altındaysa sorun yoktur. Oranlar aşağıdaki gibidir.

1-Valproik asit %

2-Karbamezapin %

3-Lamotrojin%20

4-Lityum tuzu%

Lityum kullanan annenin ve bebeğinin  serum lityum düzeyleri takip edilmelidir.

 

Antipsikotikler:

Tipik antipsikotiklerin süte geçme oranı %3 den azdır

Atipiklerin ise %5 den azdır.

Hamilelik ve süt emzirme döneminde  tedavide ilaç kullanımı ,gerekliyse yukarıdaki hususlar ve bilgiler dikkate alınarak ilaç kullanılabilir. Tedavisiz kalan bir hastalığın anne ve bebeğe hem hamilelik ve doğum sonrası dönemde hem de uzun sürede olumsuz etkileri çok fazladır. Ruhsal hastalığı olan annenin çocuğu, hastalık tedavi edilmezse ileride hem duygusal hem de bedensel hastalıklar açısından daha çok risk altında olur.

Not: Bu bilgiler Prof Dr. Nazan Aydın hocamızın kurs esnasında anlattıklarından derlenmiştir.

 

Uzm. Dr. Nihat KAYA

Related Posts

Gebelik ve Doğum Sonrası Depresyonda Tedavi

Depresyonla yaşamın her döneminde karşılaşmak mümkündür. Şiddetine göre oldukça yıkıcı sonuçlar doğurabilen, hatta ölüme bile götürebilen psikiyatrik bozukluklardan olan depresyon, gebelik ve doğum sonrası dönemde anne ve gelişmekte olan bebeğe olan etkileri nedeniyle tanı ve tedavide özel öneme sahiptir.

Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi olarak gebelik ve doğum sonrası depresyonlarda tedavi yaklaşımını özetleyerek danışanlarımızın ve hastalarımızın aklındaki sorulara yanıt verme amacındayız.
Gebeliğinde depresyonu olan kadının gebelik ve doğumla ilgili komplikasyonlara uğrama olasılığı artmakta, anne karnındaki bebeğin ileriki yaşam dönemlerinde ruhsal ve fiziksel hastalıklara yakalanma riski yükselmektedir.

Annede depresyon belirtilerinin erken fark edilmesi ve tedavinin zamanında yapılması gebelik ve doğum sonrası oluşabilecek sorunlar açısından çok önemli olup, tedavisiz kalmanın yaratacağı sorunlar ile seçilecek tedavi yönteminin oluşturabileceği riskler psikiyatrist tarafından aileye sunulmalı, ne yapılacağına birlikte karar verilmelidir. Özellikle kar zarar dengesini gözetirken ruhsal ve fiziksel açıdan sağlıklı olmayan annenin, bebeğinin de iyi ve sağlıklı olmasının pek mümkün olmadığı konusunda pek çok bilim insanının hemfikir olduğu göz önüne alınmalıdır.

Önceden depresyon geçirmiş, ailede depresyon öyküsü olan, travmaya uğramış, aile içi sorunları olan, yetersiz sosyal desteğe sahip ve sosyoekonomik düzeyi düşük kadınlar gebelik ve doğum sonrası depresyon riski açısından dikkatle değerlendirilmelidir.

Gebelikte psikotrop ilaç kullanımı anne babada çoğu kez büyük endişeye sebep olur. İlaç kullanımı bebekte malformasyon riskini bir miktar arttırsa da hiç ilaç kullanmama halinde bile bir miktar risk olduğu bilinmelidir.

Düşük yapma, erken doğum, yenidoğan konvülziyonu, kalp deformasyonları, pulmoner hipertansiyon gebelik döneminde antidepresan kullanımına bağlı gelişebilecek komplikasyonlardandır. İlaç kullanımı açısından en riskli dönem ilk 3 aydır.

Tedavi edilmemiş depresyonda düşük riskinde artma, rahim içi gelişme geriliği, erken doğum, düşük doğum ağırlığı, bebekte uyku problemleri, bebekte ileri yaşlarda depresyon ve otizm gelişme riski, büyüme ve gelişme geriliği, davranım bozuklukları ve suça yatkınlıkta artma, annede sigara ve madde kullanımına eğilimde artma, bedensel hastalıklara eğilim, doğum sonrası bebeğe bakım vermekte zorlanma, doğum sonrası depresyonu geçirme olasılığında artma riskleri de gebelikte ve/veya doğum sonrası ilaç kullanımına karar vermeyi aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık sarmalına sokmaktadır.

Hafif ve orta depresyonlarda ilaç dışı tedaviler önerilebilir. Kişilerarası psikoterapi ve bilişsel davranışçı terapi sıklıkla tercih edilen terapi yöntemleridir. Hareketsiz kalmamak, en basitinden günlük yürüyüş tarzındaki egzersizler bile depresyonun gerilemesine yardımcı olur. TMS (Transkraniyal Manyetik Stimülasyon) ve EKT (Elektro Konvülzif Terapi) gebelerde de kullanılabilir.
Aile ile görüşmede hasta ve yakınlarına hastalık ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verirken altın kural hiçbir zaman garanti bir doğru tedavinin olmadığıdır. Yarar zarar dengesi gözetilerek ortak bir tedavi şekline karar verilecektir.

Gebelik döneminde depresyon tedavisinde ilaç kullanmak gerekiyorsa en riskli dönemin ilk üç ay olduğu bilinmelidir. Gebeliğin ilk üç ayında mümkünse ilaç kullanımından kaçınmak, ilaç şartsa en düşük etkin dozda kullanmak uygun olur. İlaç kullanımı kadar tedavi edilmemiş depresyonun zararları da dikkate alınmalıdır. İlaç seçiminde klinik çalışmalarda görece daha güvenli olduğu saptanmış antidepresanlar tercih edilmelidir.

Gebede ya da yeni doğum yapmış annede daha önce psikiyatrik hastalık olup olmadığı, kaçıncı gebelik ve varsa önceki gebeliklerin nasıl seyrettiği, fetusun ya da bebeğin şimdiki sağlık durumu, ailede ruhsal hastalık öyküsü, ek tıbbi hastalıklar ve sosyal destek düzeyi soruşturularak risk düzeyi anlaşılmaya çalışılır.

Gebelik döneminde tedavisiz kalan depresyonun doğum sonu depresyon için en büyük risk etmeni olduğu bilinmelidir.

Doğum sonrası depresyonunda hastanın klinik durumu uygunsa emzirmeye devam edilmeli, tedavi planı buna göre yapılmalıdır.

Gebelik depresyonunda tedavi yaklaşımını özetlersek;

Temel prensip bireye özgü yaklaşımdır.

Hafif orta depresyonda psikoterapi, yaşamı düzenleme ve sosyal desteği arttırarak takip edilebilir. Gebe, daha önce ağır bir depresyon geçirmiş ise, şu anda hafif orta belirti gösterse bile antidepresan ilaç gerekebilir.

Orta ağır depresyonda ilaç tedavisi yanında psikoterapiler ve diğer tedavilerin birlikte kullanımı gerekli olabilir.

Kişi ilaç kullanmayı tercih ediyor, psikoterapi ve diğer müdahaleleri reddediyor ya da bunlara yeterli yanıt alınamıyorsa TSA, SSGİ veya SNGİ grubu bir antidepresana karar verilir. İlaç seçiminde kadının daha önceki tedavilerinde bu ilaçlara verdiği yanıt ve gebeliğin evresi, ilaçların gebelik ve fetus üzerinde bilinen olası etkilerine bakılır.

Doğum sonrası depresyonda tedavi yaklaşımını özetlersek;

Doğum sonrası dönem hem depresyon başlangıcı hem de mevcut depresyonun ağırlaşması bakımından riskli bir dönemdir.

Doğum sonrası depresyonu hafif belirtilerle seyrediyorsa psikoterapi ve sosyal destek ile tedavi sağlanabilir. Bunların yapılamadığı durumlarda belirtiler hafif bile olsa ilaç desteği verilmeli, psikotik bulgular ve intihar düşünceleri gibi belirtilerin varlığında yatış gerekebileceği bilinmelidir. Uyku düzeninin sağlanması tedavide şarttır.

Depresyon tedavisi görmekte olan kadınların da bebeklerini emzirmesi tercih edilir. İlaç kullanan kadınlarda da emzirmeye gerekli ilaç düzenlemeleri yapılarak devam edilebilir. RID dozu %10 ve altındaki ilaçlar emzirme döneminde güvenli sayılmaktadır. Antidepresanlardan sertralin ve paroksetin bu gruptandır. Ancak mutlaka risk/yarar analizi yapılmalı, ilaç kullanımı mutlaka psikiyatrist kontrolünde olmalıdır. Hiç kimse hekiminden habersiz ilaç kullanmamalıdır.

Gebelik ve doğum sonrası depresyon tedavisi:

1.) Psikososyal müdahaleler:

Kişilerarası ilişkiler psikoterapisi ve bilişsel davranışçı terapi gebelik ve doğum sonrası depresyon tedavisinde kullanılan temel psikoterapi yöntemleridir. Psikoterapiler tek başına ya da antidepresan ilaç tedavisi ile kombine olarak da kullanılabilir. Ortalama seans terapi uygulanır.
Eşle iletişim, ailenin sürece katılımı ve desteği önemlidir. Bu amaçla çift ve aile terapileri de gerekebilir. Bazı kliniklerde grup terapileri de tedavide etkin olarak kullanılmaktadır.

2.) İlaç tedavisi:

Orta/ağır depresyonlarda, depresyona intihar düşünceleri ya da psikotik belirtilerin eşlik ettiği durumlarda, sosyal desteğin zayıf olduğu hastalarda ilaç tedavisi gerekebilir. Doğumsal anomaliler nedeniyle gebeliğin ilk üç ayı ilaç kullanma açısından en riskli dönemdir.

İlaç seçiminde seçici serotonin gerialım inhibitörleri (SSGİ) birinci tercihtir. Gebelik döneminde sertralin, sitalopram ve essitalopram göreceli olarak daha güvenli kabul edilmektedir. Trisiklik antidepresanlardan amitriptilin, nortriptilin ve imipramin, ayrıca mirtazapin ve venlafaksin de tedavide yeri olan ilaçlardandır.
Gebelik ve doğum sonrası depresyon tedavisinde ilaç kullanırken ana prensip her zaman ''etkin en düşük doz'' kuralıdır. Çoklu ilaç kullanımından kaçınılmalıdır.

Antidepresan kullanan bir kadın bebeğini emzirmek istiyorsa yine en düşük etkin doz kuralı ve RID'leri güvenli sınırlarda olan ilaçlar seçilir. Sertralin ve paroksetin en güvenilir sayılmaktadır. Sitalopram da güvenli ilaçlar arasındadır. Annenin bol su içmesi önerilir.

3.) Somatik ve ilaç dışı tedaviler:

EKT gebelik döneminde öncelikli tedavi olmamakla birlikte gereğinde kullanılmaktadır.

TMS ile ilgili bilgiler tam yeterli değildir.

Egzersiz ve uyku düzenlemesi gebeler ve doğum sonu depresyonlarda tedavide mutlaka olmalıdır.
Asla yapılmaması gereken ise gebe veya doğum sonrası depresyonlu bir annenin tedavisiz bırakılmasıdır.

Altın kural bireye özgü tedavi şeklini yapmaktır. Her anne kendi içinde değerlendirilmelidir.

Doktorunuza danışmadan kesinlikle ilaç kullanmayınız.

Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi, Psikiyatri Uzmanı ve Psikoterapist Emine Filiz Uluhan.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir