Göbek düşmesi, toplumda sık karşılaşılan hastalıklardan biridir. Bu kadar yaygın bir hastalık olduğu için halk arasında farklı tabirlerle bilinmektedir. Göbek düşmesi hastalığı kendisini birtakım belirtilerle gösterir. Genellikle göbek çevresinde ağrı ve ağırlık hissi olur. Belirtiler sadece bunlardan ibaret değildir. Göbek düşmesi belirtileri nelerdir? konusunu madde madde ele aldık. Göbek düşmesi kendiliğinden geçer mi? İşte detaylar…
Göbek düşmesi halk arasında göbek kayması, göbek kaçması olarak bilinen doğuştan geldiği tahmin edilen hastalıklardan biridir. Göbek düşmesinin neden olduğu tam olarak bilinmemektedir. İnsanlar arasında çok yaygın olan bir hastalıktır. Erkeklere göre kadınlarda daha sık görülmektedir. Göbek düşmesini tetikleyen olayların başında; ağır kaldırma, aşırı hareketler, gebelik, ani hareket ve korku yer almaktadır.
Göbek düşmesi hastalığını anlayabilmeniz için bazı belirtiler göstermektedir. Eğer sizde de aşağıda sıraladığımız belirtilerin çoğu varsa göbek düşmesi olayını yaşıyor olabilirsiniz. Göbek düşmesi nasıl anlaşılır? Sorusunun yanıtı için işte o belirtiler:-
Göbek düşmesi hastalığı için hastanelerde gerekli tetkikler yapılmaktadır. Kalıcı ve kesin çözümü için cerrahi operasyonlar vardır. Detaylı karın muayenesi yapılarak hastalığa neden olan etkenler ortaya çıkarılır. Bu hastalığa neden olan patoloji bulunup ortadan kaldırılınca şikayetler artık sonra erer. Göbek düşmesi sonucu bağırsak ve diğer organların etkilenmediği sürece bu hastalıktan kolayca kurtulmakta mümkündür. Göbek deliğinde ağrı, kusma, uzun süre kabızlık, mide bulantıları, dışkıda kan görülmesi gibi durumlarda acil müdahale gerektirebilir. Bu yüzden en yakın sağlık kuruluşuna başvurmanız tavsiye edilir.
GÖBEK DÜŞMESİ NASIL GEÇER?
Göbek düşmesi durumunda hastanelerin genel cerrahi bölümünden randevu almanız gerekir. Devlet hastaneleri ya da özel hastanelerdeki bu bölümden randevu alabilirsiniz. Röntgen, ultrason, MR ve tomografi gibi tahliller yapılarak göbek düşmesine neden olan etkenler araştırılır. Ayrıca genel cerrahi uzmanı göbeğin durumunu elle muayene ederek fikir sahibi olur. Daha sonra uygulanacak tedaviler belirlenir. Göbek düşmesi nasıl düzelir? Diyorsanız bunlardan kaçınmalısınız:
Halk arasında karıştırılan olaylardan biri de göbek bağı düşmesi olayıdır. Göbek düşmesi ile göbek bağı düşmesi olayı aynı değildir, bu yüzden karıştırılmamalıdır. Göbek bağı bebeklerin dünyaya geldikten sonra ilk 45 gün içerisinde Göbek bağı doğum esnasında kesilir. Anne ile bebek arasındaki plasenta bağı kopmuş olur. Bebekte ufak bir göbek bağı kalır. Bu bağ yapışkan, jöle gibidir. Yaklaşık 20 gün içerisinden kahverengi ve siyah renge dönüşerek kendiliğinden düşer.
Apandisit, kalın bağırsağın başlangıç bölümünde yer alan 5 ile 10 cm boyutunda olan ve aynı zamanda apendiks olarak da bilinen bir kör bağırsak uzantısıdır ve genellikle apandisit iltihaplanması ile birlikte anılır. Apandisit, yarım santimetre genişliğindedir ve içinde lümen denilen bir uzantı bulunur. Apandisit iltihaplanması genellikle bu lümenin tıkanmasıyla birlikte ortaya çıkar. Lümenin, bağırsakla bağlantısının kapanması sonucu apandisit genişler ve dolaşımın bozulmasına bağlı olarak patlamaya neden olabilir. Apendiks veya apandisit, vücudun sağ alt tarafında yer alır ve ne işe yaradığı ya da görevinin ne olduğu tam olarak bilinmemektedir.
Apandisit iltihaplanması genellikle ergenlik döneminde ortaya çıkıyor olsa da çocukluk ve yetişkinlik dönemlerinde de sıklıkla karşılaşılan sağlık sorunları arasında yer alır. Apandisit belirtileri sıklıkla gastroenterit (bağırsak enfeksiyonu) veya idrar yolu enfeksiyonu ile karıştırılabilir. Bu nedenle genellikle çocuk hastalara yanlış tedavi uygulanır ve gastroenterit veya idrar yolu enfeksiyonu tedavisinde kullanılan antibiyotikler veya ilaçlar verilir. Uygulanan ilaç tedavisi apandisit üzerinde etkili olmayacağı için bir süre sonra patlayabilir. Çocuklarda apandisit sorunlarının teşhis edilmesi zor olduğu için, çocukluk çağında acil müdahale gerektiren durumların başında gelir.
Apandisit iltihaplanmasının farklı türleri bulunur:
Apandisit türleri arasında plastrone apandisit haricinde tüm türlerinin tedavisi cerrahi müdahaledir. Bazı durumlarda ise plastrone apandisit ve periapendiküler apse türünde cerrahi müdahale öncesinde ilaç tedavisi uygulanabilir.
Apandisit iltihaplanmasının en önemli faktörü kalın bağırsak ve ince bağırsağın arasında yer alan, kör bağırsağa bağlı lümen denilen uzantının tıkanmasıdır. Lümen tıkanmasına neden olabilen durumlar ise aşağıda sıralanmıştır:
Tıkanan lümen şişip büyüyerek patlayabilir. Apandisit patlaması hayati tehlike oluşturabilir, bu nedenle patlayan apandisite hemen müdahale edilmesi son derece önemlidir. Apandisit iltihaplanmasının bir diğer nedeni de bağırsağın çalışma sistemidir. Bağırsağın çalışma düzenine bağlı gelişen apandisit ise genellikle çocuk yaştaki hastalarda ortaya çıkar.
Apandisit belirtileri arasında en belirgin olan şiddetli karın ağrısıdır. Sağ alt karın bölgesinde ortaya çıkan karın ağrısı kişilerin yürüme, oturma, kalkma gibi günlük rutin hareketlerini kısıtlayacak kadar şiddetli olabilir. Çocuklar yaşadıkları karın ağrısını ifade etmekte zorluk yaşayabileceği için onlarda görülen apandisit belirtilerine çok dikkat edilmelidir. Apandisit belirtileri arasında;
Apandisit sorunları, farklı hastalıkların semptomlarıyla benzerlik gösterdiği için kimi zaman teşhis edilmeleri zor olabilir. Bu yüzden apandisit belirtileri böbrek taşının veya mesane, idrar yolu, safra kesesi ve yumurtalık hastalıklarının belirtileri ile karıştırılabilir ve apandisitle ilgili hastalık tanısını konması güçleşebilir. Apandisit tanısındaki en önemli faktörlerden biri de kişinin şikayetleridir.
Tanı aşamasında hekim, hastayı dinledikten sonra fiziki muayene yapar ve sağ alt karın bölgesini kontrol eder. Hekim, yaptığı fiziksel muayene sonrasında apandisitten şüphelenirse tanıyı netleştirmek için bilgisayarlı tomografi, MRI (manyetik rezonans görüntüleme) ve karın ultrasonu gibi görüntüleme yöntemlerine başvurabilir. Ayrıca, kandaki iltihap oranını gösteren beyaz küre değerindeki artışı kontrol etmek için de bazı kan testleri isteyebilir.
Apandisitten şüphelenilen durumlarda ya da apandisit patlamasında acil müdahale çok önemlidir. Apandisitin patlamasıyla birlikte içinde bulunan mikroplar karın içine yayılır ve bir süre sonra hastada karın ağrısı, kusma, mide bulantısı, kandaki iltihabın yükselmesi, halsizlik, yüksek ateş ve tansiyon düşmesi veya septik şok görülebilir. Bu nedenle apandisitin en kısa sürede vücuttan çıkarılması gerekir.
Apandisit sorunlarının tedavi yöntemleri arasında ilk tercih edilen yöntem apendektomi olarak da bilinen apandisitin cerrahi işlem uygulanarak çıkarılmasıdır. Apendektomi yöntemi kapalı cerrahi (laparoskopi) ya da açık cerrahi olarak iki farklı şekilde gerçekleştirilebilir. Hastanın sağlık durumuna göre hekim hangi cerrahi yöntemi seçeceğine karar verir. Apendektomi yönteminde iltihaplanan apandisit çıkarılır. Karın içine dolan iltihaplı bölge yıkanarak temizlenir ve bölge kapatılır. Ameliyat esnasında takılan ve diren adı verilen küçük cerrahi tüple, vücut boşluğuna dolan sıvı birikimi dışarı atılır. Apandisit ameliyatı olan hastalar genellikle 4 veya 5 gün içerisinde normal hayatına dönse de tam iyileşme süreci 3 ile 4 haftayı bulabilir.
Bazı durumlarda ise plasyona apendiks ve periapendiküler apse hastalarına ilaç tedavisi uygulanabilir ancak ilaç tedavisinin uygulandığı durumlar çok nadirdir. Plasyona apendiks türünde geniş antibiyotik tedavisi uygulanarak hastanın durumu gözlemlenir. Hastanın durumunda düzelme varsa, tedaviye aynı şekilde devam edilebilir. Eğer hastanın karın ağrısı, ateşi veya kan testlerinde bir anomali varsa hastaya acil olarak cerrahi operasyon uygulanır. Apandisit tanısının konmadığı ve tedavi edilmediği durumlarda apandisit patlaması kaçınılmaz olabilir.
Apandisit ameliyatı olan kişiler eğer herhangi bir komplikasyonları yoksa, hastanede bir gün yattıktan sonra taburcu edilir. Hasta, eğer açık ameliyat olduysa birkaç gün dinlenmeli ve ağır işlerden uzak durmalıdır. Ameliyat sonrasında ise hastada diren takılı değilse 1 veya 2 gün sonra duş alabilir. Ayrıca, operasyon sonrasında antibiyotik ya da ağrı kesici ilaçların düzenli kullanılması gereklidir. Hastaların beslenmelerine dikkat etmesi ve gaz yapmayan sindirimi kolay yiyecekleri tüketilmesi önerilir.