güçlü zayıf etkileşimler / Etkileşim Türleri Nelerdir? Kimyasal, Zayıf, Güçlü Etkileşim Türleri Nelerdir?

Güçlü Zayıf Etkileşimler

güçlü zayıf etkileşimler

Kendisi Zayıf, Etkisi Büyük: Moleküller Arası Etkileşimler

Tandi Plant - EyeEm / Getty Images

Üç milyar nükleotidden oluşan DNA, mikro ölçekteki hücre çekirdeğinin içine nasıl sığabiliyor? Kertenkeleler nasıl düz duvarda yürüyebiliyor? Su donarken neden genleşiyor? Bu soruların cevaplarının hepsi bir kavramla ilişkili: moleküller arası zayıf etkileşimler.

Moleküller arası etkileşimler lise eğitimi sırasında kimya derslerinde karşılaştığımız bir konu. Bu etkileşimlerin sayısal büyüklüğü çok yüksek olmasa da etkilerini çevremizde belirgin bir şekilde hissediyoruz. Peki moleküler ölçekteki bu etkileşimlerin nasıl ortaya çıktığını ve fark edebileceğimiz ölçekte hangi etkileri olduğunu öğrenmek ister misiniz?

İlk olarak atom ölçeğinde kimyasal türler arasında ne tür etkileşimler olduğunu açıklayalım. Çünkü moleküller arası etkileşimler bu konunun bir alt dalı olarak kabul edilebilir.

Atom ölçeğinde farklı türdeki tanecikler (örneğin atom, iyon, molekül, radikal) arasında farklı etkileşimler ortaya çıkabilir. Bu etkileşimleri kimyasal türler arası güçlü etkileşimler ve kimyasal türler arası zayıf etkileşimler olarak sınıflandırabiliriz. Kimyasal türler arası güçlü etkileşimler bir molekülü oluşturan atomları bir arada tutan kuvvetler yani kimyasal bağlardır. Kimyasal türler arası zayıf etkileşimler ise moleküller arasında ortaya çıkan kuvvetlerdir.

Kimyasal Türler Arası Etkileşimler

iStock

Kimyasal Türler Arası Zayıf Etkileşimler

Kimyasal türler arasındaki güçlü etkileşimlerin, molekülleri oluşturan atomların arasındaki kimyasal bağlardan kaynaklandığını daha önce açıklamıştık. Kimyasal türler arası zayıf etkileşimler ise moleküller arasında ortaya çıkar. Bu kuvvetlerin nicel değeri yüksek olmasa da etkilerini çevremizde belirgin bir şekilde fark edebiliriz.

Örneğin birçok maddenin yoğunluğu sıvı hâlden katı hâle geçerken artar. Ancak su, bu durumun istisnalarından biridir. Çünkü buzun yoğunluğu sıvı suyun yoğunluğundan düşüktür. Bu durumun nedeni, bir su molekülündeki hidrojen atomu ile komşu bir su molekülündeki oksijen atomu arasında oluşan hidrojen bağlarıdır. Hidrojen bağı, kimyasal türler arasında ortaya çıkan zayıf etkileşimlerden biridir.

Kimyasal türler arasında ortaya çıkan zayıf etkileşimleri temel olarak hidrojen bağı ve Van der Waals kuvvetleri olarak iki başlıkta ele alabiliriz.

Hidrojen Bağı

Hidrojen bağı; hidrojenin oksijen, azot, flor gibi elektronegatifliği yüksek elementlerle oluşturduğu moleküller arasında ortaya çıkar. Adında “bağ” ifadesi geçse de hidrojen bağı, bir kimyasal bağ türü değildir. Çünkü kimyasal bağlarda atomların değerlik elektronlarının alışverişi ya da ortaklaşa kullanılması söz konusuyken, moleküller arası etkileşimlerde değerlik elektronları yer almaz.

Hidrojen elektronegatifliği yüksek bir elementle kovalent bağ kurduğunda, bağ oluşumunda yer alan elektronlar elektronegatifliği yüksek elementin atomları tarafından daha fazla çekilir. Bu nedenle elektronegatifliği yüksek atomun üzerinde eksi yük yoğunluğu hidrojene kıyasla daha yüksektir. Sonuçta elektronegatifliği yüksek atom kısmen eksi yükle (𝛿-) yüklenirken, hidrojen kısmen artı yüke (𝛿+) sahiptir. Bu durum molekülün polar yani kutuplu olmasına yol açar. Polar moleküldeki kısmen artı yüklü (𝛿+) hidrojen atomu ile komşu moleküldeki kısmen eksi yüklü (𝛿-) atom arasında elektrostatik bir çekim kuvveti ortaya çıkar. Bu etkileşim hidrojen bağı olarak isimlendirilir.

Su molekülleri arasındaki hidrojen bağı

Jonas Reuel / iStock

Suyun ilginç ve kendine özgü birçok özelliğinin temelinde hidrojen bağı yer alır. Örneğin kaynama noktasının yüksek olması, donarken genleşmesi, ısı kapasitesinin -yani sıcaklığını 1 oC yükseltmek için gerekli olan ısı miktarının- yüksek olmasının nedeni suyun hidrojen bağı oluşturabilmesidir. Ayrıca hidrojen bağı, suyun yüzey geriliminin yüksek olmasına neden olur. Bu da su damlacıklarının küresel şekle sahip olmasına yol açar ve bazı canlıların suyun yüzeyinde yürüyebilmesini mümkün kılar.

Su molekülleri arasındaki hidrojen bağı sayesinde suyun yüzey gerilimi yüksektir.

Science Photo Library / Getty Images

Yüzey gerilimi, sıvıların yüzeyinde oluşan ve yüzeyin esnek bir zar gibi davranmasını sağlayan kuvvettir. Suyun yüzey gerilimi, su molekülleri arasında ortaya çıkan hidrojen bağları nedeniyle yüksektir.

Hidrojen bağlarının canlı yaşamın devam edebilmesinde birçok rolü var. Hidrojen bağı, proteinlerin kendilerine özgü üç boyutlu yapılar oluşturmalarını ve bu şekillerini korumalarını sağlar. Örneğin canlılarda genetik bilgiyi taşıyan molekül olan DNA’nın yapısında birbirine sarmal şekilde bağlı iki zincir bulunur. Hidrojen bağları iki DNA zincirinin birbirine tutunmasını sağlar.

İki DNA zinciri arasındaki hidrojen bağları, DNA'nın ikili sarmal yapıda bulunmasını sağlar.

Rujirat Boonyong / iStock

İki DNA zincirindeki azotlu bazlar arasında oluşan hidrojen bağları, DNA’nın ikili sarmal yapıda bulunmasını sağlar.

Hidrojen bağları en güçlü moleküller arası zayıf etkileşim türüdür.

Van Der Waals Kuvvetleri

Moleküller arası etkileşimler ilk defa Hollandalı fizikçi Johannes van der Waals tarafından yılında tamamladığı doktora tezinde kuramsal olarak ortaya kondu. Bu nedenle moleküller arasındaki etkileşimler van der Waals kuvvetleri olarak bilinir.

Van der Waals kuvvetlerinin farklı türleri vardır. Dipol-dipol etkileşimleri olarak isimlendirilen moleküller arası etkileşim türü, polar bir molekül ile başka bir polar molekül arasında oluşur.

Dipol-dipol etkileşimi

Bacsica / iStock

Polar moleküllerde elektron yük dağılımı dengeli değildir. Bu nedenle molekülün bir bölümü kısmen artı (𝛿+), bir bölümü ise kısmen eski (𝛿-) yüklüdür.

Örneğin hidrojen klorür polar bir moleküldür. Çünkü klor elementinin elektronegatifliği hidrojeninkinden büyüktür. Dolayısıyla hidrojen klorür molekülünde, klor atomları bağ oluşumunda kullanılan elektronları hidrojen atomlarına kıyasla daha fazla çeker. Bu nedenle hidrojen klorür molekülünde hidrojen atomları kısmen artı (𝛿+), klor atomları ise kısmen eksi (𝛿−) yüklüdür. Sonuçta farklı hidrojen klorür molekülleri bir araya geldiğinde zıt kutuplu atomlar arasında elektriksel bir çekim kuvveti ortaya çıkar. Buna dipol-dipol etkileşimi adı verilir.

Kertenkelelerin ayaklarında mikro ölçekte ince tüyler bulunur.

ePhotocorp / iStock

Kertenkelelerin ayaklarında mikro ölçekte ince tüyler bulunur.

Kertenkelelerin düz duvarda yürüyebilmesinin nedeni van der Waals kuvvetleridir. Kertenkelelerin ayaklarında temel olarak keratin proteininden meydana gelen ve setae adı verilen çok ince tüyler vardır. Bu ince tüylerin uçları duvara temas ettiğinde duvarla tüyler arasında van der Waals kuvvetleri oluşur. Bu sayede kertenkeleler kendi ağırlıklarını taşıyabilir.

Dipol-İndüklenmiş Dipol Etkileşimleri

Dipol-indüklenmiş dipol etkileşimleri ise polar bir molekül ile apolar yani polar olmayan bir molekül arasında ortaya çıkar.

Polar bir molekül, apolar bir moleküle yeterince yakınlaşırsa geçici olarak apolar moleküldeki elektriksel yüklerin dengeli dağılmasını engelleyebilir. Örneğin apolar moleküldeki eksi yükler polar molekülün kısmen artı bölgesine yakın olan kısımlarında yoğunlaşabilir ve kısmen eksi (𝛿-) yüklenir. Apolar molekülün, polar molekülün kısmen eksi olan bölgesine yakın kısımları ise kısmen artı (𝛿+) yüklü hâle geçer. Bu durum indüklenmiş polar olarak isimlendirilir.

Polar molekül ile indüklenme sonucu geçici olarak kutuplu hâle gelen apolar molekülün zıt kutupları arasında ortaya çıkan elektriksel çekim kuvveti dipol-indüklenmiş dipol etkileşimleri olarak isimlendirilir.

London Kuvvetleri

London kuvvetleri, moleküller arası etkileşimlerin en zayıf olanıdır. Polar ya da apolar olsun, tüm moleküller arasında ortaya çıkabilir.

Çekirdek etrafındaki elektronlar sürekli hareket hâlindedir. Bunun sonucu olarak zaman zaman atom ya da molekülün etrafında belirli bölgelerde yoğunlaşabilirler. Bu durumda elektronların yoğunlaştığı bölge kısmen eksi (𝛿-), diğer bölümler ise kısmen artı (𝛿+) yükle yüklenir. Elektriksel yük dağılımının dengesiz olduğu bu durumda, molekül başka bir moleküle yeterince yakınsa diğer molekülün yük dağılımının da geçici olarak dengesizleşmesine neden olabilir. Geçici olarak kutuplu hâle geçen iki molekülün zıt kutupları arasında oluşan elektriksel çekim kuvveti London kuvvetleri (London diopersiyon kuvvetleri olarak da bilinir.) olarak isimlendirilir.

London kuvvetleri, molekülleri oluşturan atomların elektron sayısı arttıkça büyür.

Kaynaklar:


paylaş

Kimyasal Türler Arası Etkileşimler Konu Anlatımı - Kimyasal Türler Arası Etkileşimler Nedir, Kaça Ayrılır?

Kimyasal türler arası etkileşimler çeşitlere ayrılmaktadır ve her biri kendine özgü haliyle ele alınır. Peki ya kimyasal türler arası etkileşimler nedir, kaça ayrılır? Bu konuda hala bilim insanları tarafından çalışmalar yapılmaktadır ve her geçen gün konu hakkındaki bilgiler çoğalarak artmaktadır. Tüm bunlara uygun olarak örnekler vermek de mümkündür. İşte kimyasal türle arası etkileşim örnekleri ve soruları…

Kimyasal Türler Arası Etkileşimler

Kimyasal türler arasında etkileşimler ikiye ayrılmaktadır. Bunlar güçlü ve zayıf etkileşimlerdir. Çekme ve itme kuvvetleri aynı zaman diliminde aynı anda gerçekleşir. Eğer çekme kuvveti itme kuvvetinden fazlaysa kimyasal bağ oluşumu gerçekleşir. Güçlü etkileşimler; kovelent bağ, metalik bağ ve iyonik bağ olarak bilinir. Güçlü etkileşimler aynı vakitte kimyasal bağ şeklinde de ifade edilebilir.

Bir diğer etkileşim türü olan zayıf etkileşimler de mevcuttur. Zayıf etkileşimler de fiziksel bağlar şeklinde bilinir. Kimyasal türler arasında oluşan itme ve çekme kuvveti aynı anda gerçekleşir.

Kimyasal Türler Arası Zayıf Etkileşimler

Kimyasal etkileşimin gerçekleştiği zaman zarfı içinde maddenin özelliklerini taşımakta olan farklı yapılar, bir araya gelerek maddeyi meydana getirmektedirler. Bu noktada zayıf veya güçlü etkileşim seçeneği kimyasal olarak ön plana çıkmaktadır. Van Der Waals kuvvetleri şeklinde de bilinen zayıf etkileşimler günümüz bilim dünyasında 3 farklı tür olarak ele alınarak ifade edilirler. Bunlar aşağıdaki gibidir.

  • Dipol Dipol bağları
  • London Bağları
  • Hidrojen Bağları

Moleküller sayesinde atomların bir arada durmasını sağlayan ve meydana gelen bu bağlar, kimyasal bağlamda zayıf olan etkileşim türleridirler. Her biri maddenin özelliklerini aktarmakla birlikte, aynı şekilde maddeyi etkin bir biçimde oluşturma imkanını da sağlamaktadır. Atomlar ile moleküller arasında iyon ve radikaller üzerinden ele alındığı zaman bunlar zayıf etkileşim türleri olarak öne çıkmaktadırlar.

Kimyasal Türler Arası Etkileşimler Konu Anlatımı

Kimya ayt konu anlatımı, Kimya tyt konu anlatımı , Kimya yks konu anlatımı… Merhaba arkadaşlar sizlere bu yazımızda Kimyasal Türler Arası Etkileşimler hakkında bilgi vereceğiz. Yazımızı okuyarak bilgi edinebilirsiniz..

Kimyasal türler arası etkileşimi anlatmadan kimyasal türler nelerdir onlara bir değinelim, özellikleri nedir bir anlatalım arkadaşlar.

Kimyasal Tür Nedir?

Bir maddenin bütün özelliklerini taşıyan yapı taşlarına kimyasal tür denir. Dört çeşit kimyasal tür vardır: atom, molekül, iyon, radikal.

Atom

Bir elementin fiziksel ve kimyasal özelliklerini gösteren en küçük birimine atomdenir.

&#;Atomlar fiziksel ve kimyasal yöntemlerle daha basit birimlerine ayrıştırılamaz.
&#;Nükleer yöntemlerle ayrıştırılabilirler.
&#;Proton, nötron gibi tanecikler çekirdekte; elektronlar ise elektron bulutunda yer alır.
&#;Atomlar boyutlarının çok küçük olması nedeniyle optik mikroskoplarla görüntülenemez ancak elektron mikroskobu gibi araçlarla görüntülenebilir.

Molekül

Aynı cins veya farklı cins bir kaç atomun bir araya gelmesiyle oluşan yapılara molekül denir.

&#;En küçük molekülü iki atomludur.
&#;Aynı tür atomların bir araya gelmesi sonucu element molekülü, farklı tür atomların bir araya gelmesiyle bileşik molekülü oluşur.
&#;Bileşikler kimyasal yöntemlerle kendini oluşturan bileşenlere ayrışabilir.
&#;Moleküller iki atomlu (diatomik), üç atomlu (triatomik) veya çok atomlu (poliatomik) olabilir.

İyon

Elektron sayısı proton sayısına eşit olmayan yapılara iyon denir.

&#;Bir atom, elektron verdiğinde verdiği elektron sayısı kadar pozitif (+), Pozitif yüklü iyonlara katyon denir.
&#;Elektron aldığında aldığı elektron sayısı kadar negatif (-) yükle yüklenir. Negatif yüklü iyonlara anyon denir.
&#;Birden fazla atomun tek bir atom gibi davrandığı yüklü atom gruplarına kök adı verilir.
&#;Bir atom elektron verip katyonuna dönüştüğünde çapı küçülür.
&#;Elektron alıp anyonuna dönüştüğünde ise çapı büyür.

Radikal

Oktedini tamamlamamış bir ya da birden fazla ortaklaşmamış elektron çifti içeren yüksek enerjili ve kararsız yapılardır.

&#;Radikaller zincirleme reaksiyonların gerçeklemesinde başlatıcı olarak görev yaparlar.
&#;İnsan vücudunda radikaller kendiliğinden oluşabilir ve vücuda zarar verebilirler.

Kimyasal Türler Arası Etkileşimin Sınıflandırılması

Kimyasal türler arasında meydana gelen etkileşimler güçlü etkileşimler ve zayıf etkileşimler şeklinde ikiye ayrılır.

Güçlü Etkileşimler

Kimyasal türler arasındaki itme ve çekme kuvvetleri aynı anda gerçekleşir. Çekme kuvvetleri itme kuvvetlerinden çok fazla olduğunda türler arasında bir kimyasal bağ oluşur. Kimyasal türler arasında kimyasal bağ oluşmasına neden olan bu tür etkileşimler güçlü etkileşimler olarak da adlandırılır.

Güçlü etkileşimler,

&#;İyonik bağ
&#;Kovalent bağ
&#;Metalik bağ olarak sınıflandırılır.

İyonik Bağ

Elektron alışverişi gerçekleştirerek oluşan bağlara iyonik bağ denir. İyonik bağın oluşmasını, atomların elektron çekme isteğinin (elektronegativite) farklı olması sağlar. Elektron çekme isteği daha fazla olan atomun elektron sayısı proton sayısını geçer ve böylece bileşiğin anyon kısmını, elektron veren kısım ise bileşiğin katyon kısmını oluşturur. Örneğin günlük hayatta sıklıkla kullandığımız sofra tuzu (NaCl) bileşiği iyonik bir bileşiktir ve bileşikte sodyum (Na) katyon (Na+), klor (Cl) anyondur (Cl–).

&#;İyonik bağlarda zıt yükler birbirini çektiği için diğer güçlü bağlardan genellikle daha sağlamdır. Bundan dolayı erime – kaynama sıcaklıkları yüksektir.
&#;İyonik bağda bulunan metaller katyonları, ametaller anyonları oluşturur.
&#;İyonik bileşiklerin katı halleri sert ve kırılgandır. İyonik katı üzerine çekiçle vurulduğunda iyonik kristalin düzenli yapısı bozulur ve kırılma olayı gerçekleşir. Fiziksel özellik bakımından seramiklere benzerler.
&#;İyonik bağlı katılarda iyonlar hareket etmediği için elektrik akımını iletmezler.
&#;İyonik katılar suda çözündüğünde elektrik akımını iletir. Örneğin tuzlu su.

Kovalent bağ

ovalent bağ, iki atom arasında, bir veya daha fazla elektronun paylaşılmasıyla karakterize edilen kimyasal bağın bir tanımıdır. Genellikle bağ, ortaya çıkan molekülü bir arada tutan ortak çekim gücü olarak tanımlanabilir. Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu bölgede (-) yüklü bir alan oluşturacaklardır. Bu alan, her iki çekirdeğe bir çekme kuvveti uygulayarak bir bağ oluşturur. Kovalent bağ, Polar Kovalent Bağve Apolar Kovalent Bağolmak üzere ikiye ayrılır.

Apolar Kovalent Bağ (Kutupsuz Kovalent Bağ): Bağı yapan atomların elektronegatiflikleri eşitse meydana gelen bağ çeşididir. Yani iki atomda elektronu aynı şiddetle çeker ve elektron üzerinde kutupsuz bir çekim meydana gelir. Aynı cins iki ametal atomunun birleşmesiyle meydana gelir. Apolar kovalent bağ örnekleri; iki oksijen atomunun elektronlarını ortaklaşa kullanarak meydana getirdikleri bağıdır.

Polar Kovalent Bağ (Kutuplu Kovalent Bağ): İki farklı cins atomun bir araya gelmesiyle oluşur. Farklı atomlar oldukları için oluşan elektronegativite farkı, atomlardan elektronegativitesi yüksek olanın kısmi negatif, diğerinin ise kısmi pozitif yüklenmesini sağlar. Örneğin suyu meydana getiren hidrojen ve oksijen moleküllerinin son orbitallerindeki elektronların ortak kullanılmasıyla polar kovalent bağ meydana gelir.

Metalik Bağ

Metalik bağ, esas olarak metaller arasındaki, bir ya da daha çok atomu bir arada tutan bir kimyasal bağ türüdür. Metal atomlarının latisindeki serbest elektronların yer değiştirmiş olarak paylaşılması esasına dayanır. Metalik bağ, kovalent bağ ve iyonik bağ ile birlikte üç güçlü etkileşimden(bağ) biridir. Kimyasal bir etkileşimdir.

&#;Aynı periyotta sağa doğru gidildikçe metal atomları arasında, metalik bağ kuvveti artar, erime noktası yükselir.
&#;Aynı grupta yukarı doğru gidildikçe metal atomları arasında, metalik bağ kuvveti artar, erime noktası yükselir.
&#;Elektron denizinde serbest dolaşan değerlik elektron sayısı arttıkça metalik bağ kuvveti artar.
&#;Metalik bağ metallerin elektrik akımını iletmesini, tel ve levha haline gelmesini ve işlenebilir olmasını sağlar.
&#;Metaller gelen ışığı yansıttığı için parlaktır.
&#;Oda şartlarında cıva hariç katı hâlindedirler. Cıva oda koşullarında sıvı hâldedir.

Zayıf Etkileşimler

Zayıf etkileşimler fiziksel bağlardır ve maddelerin molekülleri arasında etkilidir. Zayıf etkileşimler Van der Waals kuvvetlerive hidrojen bağları olmak üzere ikiye ayrılır.

Van der Waals Kuvvetleri

Van der Waals kuvvetleri, hidrojen bağları dışında kalan diğer zayıf etkileşimlere verilen addır. Bu kuvvetler adını Hollandalı fizikçi Johannes Diderik van der Waals&#;tan ( ) almaktadır.

Üç tür Van der Waals kuvveti vardır:
&#;Polar moleküller arasında meydana gelen dipol-dipol etkileşimleri
&#;Polar moleküller ve iyonlar arasında meydana gelen iyon-dipol etkileşimleri
&#;Apolar moleküller arasında meydana gelen London kuvvetleri

Dipol-Dipol Etkileşimleri: Kalıcı dipole sahip polar kimyasal türler birbirlerine yaklaştığında birinin kısmi pozitif (δ+) ve diğerinin kısmi negatif (δ–) kutbu arasında elektrostatik çekim kuvveti oluşur. Bu çekim kuvvetine dipol – dipol bağı (kuvveti)adı verilir.

H2S, CO, HCl, NF3 gibi polar karakterli moleküller arasında polar etkileşim vardır ve molekülleri arasında dipol – dipol bağları oluşur.

&#;Atomlar arasındaki; elektronegatiflik farkı arttıkçadipol-dipol bağlarının kuvveti artar.
&#;Dipol-dipol kuvveti arttıkça atomlar arasındaki bağı kırmak zorlaşır ve böylece maddenin erime ve kaynama sıcaklığı daha yüksek olur.
&#;Polar (dipol) yapıya sahip moleküller birbiri içinde çözünebilir.

İyon – Dipol Bağları: İyon ve polar bir molekül bir araya geldiğinde iyon ile polar molekülün kısmi yüklenmiş kutupları arasında etkileşim olur. Buna iyon-dipol etkileşimi denir.

Yemek tuzu (NaCl) iyon yapılı bir bileşiktir. NaCl tuzu kristali suya atıldığında H2O moleküllerinin kısmi pozitif “δ+” yüklü uçları ile Cl– iyonları arasında ve kısmi negatif “δ+” yüklü uçları ile Na+ iyonları arasında iyon – dipol bağı oluşur. Bu şekilde H2O molekülleri iyonları çevreler ve dağıtır. Böylece çözünme gerçekleşir.

London Kuvvetleri: Birbirine yaklaşan apolar moleküller ya da soy gaz atomları arasında geçici dipoller oluşur. Bu geçici dipoller arasında indüklenmiş dipol – İndüklenmiş dipol çekim kuvvetleri meydana gelir. İndüklenmiş dipol – İndüklenmiş dipol çekim kuvvetlerine “London Kuvvetleri” adı da verilir.

&#;Anlık sürelerde gerçekleştiği için London kuvvetleri moleküller arası etkileşimlerin en zayıfı olarak kabul edilir.
&#;Soy gazlarda ve halojenlerde atomlar veya moleküller arasındaki tek etkileşim london bağlarıdır.
&#;London kuvvetleri elektron hareketliliğine bağlı olduğu için elektron sayısı arttıkça etkileşimler de artar.
&#;Dipol-dipol bağlarının oluştuğu ortamlarda da london bağlarına rastlanır. Ancak london bağı yok sayılabilecek kadar etkisiz olduğu için hesaplamaya katılmaz (bazı kovalent maddelerde london bağları ihmal edilemeyecek kadar yüksek olur.

Hidrojen Bağları

Hidrojen bağı, bir molekül oksijen, azot veya flor gibi elektronegatif bir atoma bağlı hidrojenin kısmi artı yükle yüklenmesi sonucu, başka veya aynı moleküldeki elektronegatif atom ile yaptığı kuvvetli bağdır.

&#;Hidrojen bağı olabilmesi için molekülde kesinlikle H-O, H-N veya H-F bağları olmak zorundadır.
&#;Hidrojen bağı dipol-dipol ve london bağları ile kıyaslandığında, hidrojen bağları yaklaşık olarak 10 kat daha güçlüdür.
&#;Hidrojen bağı oluşturan maddeler birbiri içinde daha iyi çözünür. Bu yüzden etil alkol (C2H5OH) suda çok iyi çözünür.
&#;Bazı hidrojen bağları atomlar arasındaki kovalent bağdan daha güçlüdür. Örneğin glikoz bir kapta ısıtıldığında erimeye başlamadan önce molekül yapısı bozulur. Bu nedenle ısıtılan şeker önce karamelleşir ısıtılmaya devam edildiğinde ise kömürleşir.
&#;Hidrojen atomunun 1 elektronun ve 1 protonun olması, hidrojen bağının dipol-dipol bağına ek olarak elektrostatik bir kuvvetle de desteklenmesini sağlamaktadır.
&#;HF, H2O, NH3 bileşiklerinin kaynama noktaları, hidrojen bağları nedeni ile çok yüksektir.
&#;Buzun yoğunluğunun suyun yoğunluğundan az olmasının nedeni de hidrojen bağları ile açıklanmaktadır.

Kimyasal Türler Arası Etkileşimler, Kimyasal Türler Arası Etkileşimler Konu Anlatımı

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir