günümüz türk tiyatrosu / Modern Türk tiyatrosunun öncüsü: Muhsin Ertuğrul

Günümüz Türk Tiyatrosu

günümüz türk tiyatrosu

kaynağı değiştir]

  1. ^abcKaplan, Zehra Balı. "Türk Tiyatrosunda Trajedi". Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü yüksek lisans tezi, Erişim tarihi: 6 Eylül &#;
  2. ^abSevengil, Refik Ahmet. "Selçuklu Türklerinde Dramatik Eğlenceler". seafoodplus.info sitesi 25 Haziran ( tarihli Türk Tiyatrosu Tarihi 1 kitabından). 2 Şubat tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Eylül &#;
  3. ^abc"Batı Yaşam Tarzı ve Toplum Kimliğini Oluşturma ve Yaygınlaştırma Aracı Olarak Türk Tiyatrosunun Biçimlenmesi". Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı 33, Ağustos 24 Mart tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Eylül &#;
  4. ^abYiğit, Melih. "Türk İnkılâbı ve Sanat Düşüncesi İlişkisi: Türk Tiyatrosu Dergisinde Türk Tarih Tezi İzleri ()". Yıldız Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Cilt 01, Say 2 , Yıl 25 Mart tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Eylül &#;
  5. ^Buttanrı, Müzeyyen. "Türk Edebiyat›nda Tiyatro: Cumhuriyet Devri". 11 Ekim tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Eylül &#;
  6. ^"Türk Tiyatrosu- 7. Ünite Özeti". 22 Eylül tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Eylül &#;
  7. ^abErkoç, Gülayşe. "Çok Partili Dönemde Tiyatro Ortamı ve Kimlik Arayışı". Tiyatro Araştırmaları Dergisi Cilt 12, Sayı 12, Yıl 11 Ekim tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Eylül &#;
  8. ^"Türk Tiyatrosu- 9. Ünite Özeti". 23 Mart tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Eylül &#;
  9. ^"Türk Tiyatrosu- Ünite Özeti". 11 Ekim tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Eylül &#;
  10. ^abGöksever, Müşerref. "'li yıllarda Türkiye'de alternatif tiyatro hareketi ve alternatif tiyatro mekanları". Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü yüksek lisans tezi, 31 Temmuz tarihinde kaynağından arşivlendi.&#;
  11. ^Birkiye, Selen Korad. "İkibinli Yıllarda Türk Oyun Yazarlığı/Turkish Playwrighting in the New Millenium". 31 Temmuz tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Temmuz &#;
  12. ^Saban, Nedim. "NEREYE KADAR ALTERNATİF TİYATRO". 31 Temmuz tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Temmuz &#;
  13. ^abcdDüzgün, Dilaver. "Türkiye'de Geleneksel Tiyatro Çalışmaları". Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Sayı 52, Haziran 11 Ekim tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Eylül &#;
  14. ^Ay, Zehra Didem. "Elazığ köy seyirlik oyunları". Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü yüksek lisans tezi, Erişim tarihi: 7 Eylül &#;
  15. ^Erbil, Samet. "Geleneksel Halk Tiyatrosu". Erişim tarihi: 7 Eylül &#;
  16. ^Gökcan, Melike. "Küşteri Meydanında Zaman Yolculuğu Geçmişten Günümüze Karagöz Oyunlarının Toplumsal Boyutu". Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, ÖS -III, 26 Mart tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Eylül &#;
  17. ^Tuncel, Uğur. "Axel Olrik'in Halk Anlatılarının Epik Yasaları Bağlamında "Ağalık" Adlı Karagöz Oyunu Çözümlenmesi". İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi Cilt 48, Sayı 48, Yıl 25 Mart tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Eylül &#;
  18. ^ab"Somut Olmayan Kütürel mirasl Listelerinde Türkiye". UNESCO Türkiye Millî Komisyonu sitesi. 4 Nisan tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Eylül &#;
  19. ^Tülücü, Süleyman. "Meddah, Meddahlık ve Meddahlık Hikâyeleri". Atatürk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 24,Yıl 10 Temmuz tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Eylül &#;
  20. ^Sekmen, Mustafa. "Oyuncu Meddah Ya Da "Kendi ve Diğerleri" Mekanizması". Tiyatro Araştırmaları Dergisi Cilt Sayı , Yıl 13 Mart tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Eylül &#;
  21. ^abÜmit, Nazlı Miraç. "Çadırlardan Saraylara Türk Tiyatrosunun Sahneleri". Art-Sanat Dergisi, Sayı 1, Yıl: 25 Mart tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Eylül &#;
  22. ^Konur, Tahsin. "Ortaoyunu". Tiyatro Araştırmaları Dergisi Cilt 12, Sayı 12, Yıl: 13 Mart tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Eylül &#;

Ayrıca bakınız[değiştir

Kökleri pagan dönemlere kadar uzanan bir gösteri sanatıdır. Pek çok sanat dalı gibi kaynağını dinden alan, amaç, icra şekli ve mekân başta olmak üzere coğrafi ve kültürel farklılıklara bağlı olarak çeşitlilik gösteren bu sanatın günümüzde ulaştığı noktaya gelmesi ve modern tiyatro adını alması uzun bir süreç sonrasında gerçekleşmiştir. Başka bir deyişle modern tiyatroya gelinceye kadar tarihsel süreç içinde yürürlükte kalmış, bazı noktalarda birbirine benzeyen bazı noktalarda ise birbirinden ayrılan gösteri sanatları söz konusudur. Mesele Türk tiyatrosu açısından ele alındığında günümüzde büyük ölçüde ortadan kalkan ve “geleneksel” başlığı altında değerlendirilen meddah, Karagöz ve orta oyunu bu gösteri sanatlarının başında gelmektedir.&#;

Meddah, izleyici karşısında tek başına hikâye anlatan sanatçıdır. Okuma yazma ve kitap basma kültürünün yaygınlaşmadığı dönemlerde halkın hikâye, kıssa, masal ve lâtife ihtiyacı bu ürünlere vâkıf olan anlatıcılar yahut okuyucular tarafından karşılanırdı. Kabiliyetli, hâlden anlayan, konuşmasını bilen, kibar ve zarif olanların saraylarda ve konaklarda istihdam edildiği meddahlar sanatlarını çoğunlukla kahvelerde ve kıraathanelerde icra ederlerdi. Meddahların anlatı repertuarını ise daha çok klasik hikâyeler ile yüzlerce fıkra ve lâtife teşkil ederdi. Düz bir anlatım yerine, anlattığı hikâyeyi yaşaması ve izleyicileri hikâyenin dünyasına sokması, ustalıklı taklitler yapması meddahın başlıca özellikleridir. Günümüzde tek kişinin sahne aldığı oyunları yahut “stand-up denilen gösterileri şeklen meddahlıkla ilişkilendirmek mümkündür.&#;

Hayal oyunu yahut yaygın ismiyle Karagöz, ana tipleri Karagöz ve Hacivat olan, çubukların ucuna raptedilmiş suretlerin “hayalî” yahut “karagözcü” adı verilen sanatkâr tarafından beyaz bir perdeye aksettirilmek suretiyle icra edilen bir gösteri sanatıdır. Kurucuları arasında Şeyh Küşterî’nin yer alması ise bu oyunun sadece eğlence amaçlı düşünülmediğinin bir göstergesidir. Meddah gösterisinde olduğu gibi saray dahil olmak üzere kahvehaneler ve kıraathaneler Karagöz oynatılan başlıca mahallerdir. Karagöz gösterisi sadece perdeyle sınırlı kalmamış, bu oyun yüzyılda modern tiyatro sahnesine uyarlanmıştır.&#;

Başlangıcı sokak gösterilerine dayanan, yüzyılın ikinci yarısında yaygınlık kazanan orta oyununu ise Karagöz oyununun perdeden meydana inmiş şekli olarak düşünmek mümkündür. Özellikle başta Kavuklu ile Pişekar olmak üzere oyun kişilerinin Karagöz’le benzerlik göstermesi bu düşünceyi kuvvetlendirmektedir. Özellikle yaz aylarında mesire yerlerinde sınırlı dekor dairesinde icra edilen bu oyun tıpkı meddah ve Karagöz gibi modern tiyatroyu besleyen gösteri sanatlarından birisi olmuştur.

Herkesin doğruluğu noktasında ittifak ettiği düzeni korumak, toplumda görülen aksaklıklara işaret etmek, didaktik mesajlar vermek ve bu aksaklıkları düzeltmek, izleyicileri eğlendirmenin yanında her üç gösteri sanatının da ortak amacıdır.

Günümüzde gönül vermiş az sayıda sanatçının gayretleri doğrultusunda yaşatılmaya çalışılan geleneksel gösteri sanatları devlet tarafından himaye edilmektedir.

yüzyılın ikinci yarısında her alanda yoğunlaşan modernleşmeyle beraber yaşanan gelişmelerden birisi de kökeni Antik Yunan tiyatrosuna dayanan modern tiyatronun Türkiye’ye gelmesidir. Bu dönemde Dolmabahçe’de yapılan saray tiyatrosu örneğinde olduğu gibi gerek mekân açısından gerekse eser ortaya koyma noktasından devlet tarafından da desteklenen tiyatro sanatı, toplumu batılı anlamda dönüştürmek isteyen pek çok Tanzimat aydını tarafından önemsenmiştir. Modern tiyatronun ülke için yeni tarzda bir gösteri sanatı ve edebî tür olması dolayısıyla bu alanda telif eser noktasında sıkıntı yaşanmış, bu sıkıntı batılı yazarlardan yapılan tercüme ve adaptelerle aşılmaya çalışılmıştır. Bu dönemde adapte konusunda ön plana çıkan isim ise yaptığı Molyer uyarlamalarıyla döneme damgasını vurmuş isimlerden olan Ahmet Vefik Paşa’dır (ö. ).

Mekân açısından bakıldığında Tanzimat döneminde Türkiye’de modern tiyatro faaliyetlerine sahne olan semt Beyoğlu’dur. Burada yer alan ve İstanbul’a gelen yabancı oyun gruplarının da temsil verdiği tiyatrolar, hem tiyatro kültürünün oluşmasında hem de ihtiyaç duyulan oyuncuların yetişmesinde önemli roller ifa etmişlerdir. Beyoğlu’nda bulunan ve yılında çıkan yangında harap olan Naum Tiyatrosu her açıdan tiyatro tarihinde önemli bir yere sahiptir.&#;

Güllü Agop (ö. ) tarafından Gedikpaşa’da tesis edilen Osmanlı Tiyatrosu ise bu sanatın Suriçi İstanbul’da tanınmasını ve yaygınlaşmasını sağlayan en önemli teşebbüs olarak öne çıkmaktadır. Osmanlı Tiyatrosu’ndan başka, zaman içinde Aksaray, Beyazıt, Direklerarası ve Kadıköy gibi semtlerde yeni tiyatrolar kurulacaktır. Ermeni oyuncuların sahneye aldığı, müzikli gösterilerin öne çıktığı, repertuarın halka yönelik oluşturulduğu bu tiyatrolarda oynanan oyunlar ise ağırlıklı olarak komedi ve dram türündedir. Bir geçiş dönemi sayılması gereken bu dönemde orta oyununun tuluata evrilerek sahneye taşındığını görüyoruz. Bunun sonucu olarak tiyatro temsillerinde geleneksel gösteri sanatlarından yoğun izler ve etkiler söz konusudur. Nitekim bu etki komedi alanında uzun süre devam edecektir. Güllü Agop’tan başka Dikran Çuhacıyan’ın (ö. ) Opera Tiyatrosu, Kavuklu Hamdi’nin (ö. ) Hayalhane-i Osmanî’si, Mınakyan’ın (ö. ) Osmanlı Dram ve Opera Kumpanyası, Kel Hasan’ın (ö. ) Hayalhane-i Osmanî Kumpanyası, Ahmed Fehim Efendi’nin (ö. ) Osmanlı Tiyatrosu, II. Meşrutiyet’e kadar halkın büyük ilgi gösterdiği, içinde zaman zaman geleneksel seyirlik oyunlara da yer veren tiyatroların başında gelmektedir.

Tanzimat sonrası dönemde hemen hemen bütün yazarların bu türde az ya da çok eser verdiklerini söylemek mümkündür. II. Meşrutiyet’in ilk günlerinde tiyatro yazımında ve temsillerinde önemli artışlar olmuş, kısa süre sonra tekrar yürürlüğe konacak olan sansürün kaldırılmasıyla birlikte yaşanan matbuat patlamasına paralel olarak bu alanda da gerçekleşen başıbozukluğu önlemek, millî oyunlar yazdırmak ve eksikliği hissedilen alanlarda oyuncu bulmak için Müze Müdürü Hamdi Bey (ö. ) ve Recaizade Ekrem’in (ö. ) gayretiyle, devrin önemli isimlerinin katkı vereceği Sahne-i Osmaniye kurulmuş, lakin araya 31 Mart hadisesinin girmesi yüzünden teşebbüs akim kalmıştır.

Bu noktada başarıya ulaşan ve günümüzde Şehir Tiyatroları adıyla faaliyetini sürdüren teşebbüs ise yılında Darülbedayi’nin kurulmasıdır. İstanbul Belediyesi bünyesinde teşekkül eden Darülbedayi’nin öncelikli amacı oyuncu yetiştirmekti. Bu kuruluş daha sonra bildiğimiz anlamda faaliyet gösteren müstakil bir tiyatro hâlini almıştır. Meseleyi ciddiye alan Belediye ders vermek ve oyuncu yetişmesini sağlamak amacıyla ünlü Fransız tiyatrocu Antoine’ı İstanbul’a getirtmiştir. Mınakyan, Muhsin Ertuğrul (ö. ), Ahmet Fehim gibi isimlerin dersler verdiği Darülbedayi’nin edebi heyetinde ise Yahya Kemal (ö. ), Yakup Kadri (ö. ), Mehmet Rauf (ö. ), Ahmet Haşim (ö. ) ve Abdullah Cevdet (ö. ) gibi isimler yer almıştır. Birinci Dünya Savaşı sebebiyle Antoine’ın ülkesine dönmesi Darülbedayi’nin çalışmalarını sekteye uğratmıştır. Ancak faaliyetlerine devam eden Darülbedayi ülkemizde tiyatro dendiğinde ilk akla gelen ve önemli başarılara imza atan kurumlardan birisi olmuştur.&#;

Türkiye’de tiyatro faaliyetlerinin her alanda yoğunluk kazandığı dönem, Cumhuriyet dönemidir. Bu dönemde tiyatro, yurdun her yerine açılan Halkevleri vasıtasıyla yeni kurulan rejimin halka tanıtılması ve benimsetilmesi yolunda diğer sanat faaliyetleriyle birlikte devlet tarafından önemli bir vasıta olarak kullanılmıştır. Tiyatro tarihi açısından Cumhuriyet döneminde yaşanan iki önemli gelişme ise Alman Carl Ebert’in (ö. ) gelişiyle birlikte yılında bünyesinde tiyatro kısmı bulunan Devlet Konservatuarı’nın açılması ve ’yılında Muhsin Ertuğrul’un yönetiminde Devlet Tiyatrosu’nun kurulmasıdır. Oyuncu ve yönetmen yetiştirmek başta olmak üzere yerli, yabancı ve uyarlama metinlerden hareketle temsiller düzenlemek, oyun yazarlığını özendirmek, turneler gerçekleştirmek suretiyle tiyatroyu yurt geneline yaymak bu müesseselerin ana amaçları arasında yer almıştır. Bu arada İstanbul ve Ankara dışındaki şehirlerde hatta ilçelerde faaliyet gösteren özel tiyatrolar ve tiyatro toplulukları sayısında da artış gözlenmiştir. Dormen Tiyatrosu, Dostlar Tiyatrosu, Ankara Sanat Tiyatrosu, Kent Oyuncuları Topluluğu, Nejat Uygur Tiyatrosu özel tiyatro dendiğinde akla ilk gelen tiyatro topluluklarıdır.&#;

Cumhuriyet dönemi, tiyatro alanında dünyadaki gelişmeleri yakından takip etme gayreti, millileşme çabaları yanında tiyatro edebiyatı açısından da oldukça velut bir döneme işaret etmektedir. Musahipzade Celâl (ö. ), İbnürrefik Ahmet Nuri (ö. ), Halit Fahri Ozansoy (ö. ) ve Reşat Nuri Güntekin (ö. ) II. Meşrutiyet’te başladıkları oyun yazarlığını Cumhuriyet döneminde de sürdürmüşlerdir. Nazım Hikmet (ö. ), Necip Fazıl Kısakürek (ö. ), Ahmet Kutsi Tecer (ö. ), Nazım Kurşunlu (ö. ), Oktay Rıfat (ö. ), Melih Cevdet Anday (ö. ), Haldun Taner (ö. ), Turgut Özakman (ö. ), Oktay Arayıcı (ö. ), Behçet Necatigil (ö. ), Cumhuriyet döneminde diğer türlerin yanında oyun yazarlığı da yapan yahut sadece tiyatro edebiyatı sahasında ürün veren yazarlardan bazılarıdır.&#;

Ali Şükrü Çoruk

Kaynakça

Akı, Niyazi. Türk Tiyatro Edebiyatı Tarihi. İstanbul,

And, Metin. Geleneksel Türk Tiyatrosu. Ankara,

And, Metin. Türk Tiyatro Tarihi. İstanbul,

Nutku, Özdemir. Meddahlık ve Meddah Hikâyeleri. Ankara,

Sevengil, Refik Ahmet. Türk Tiyatrosu Tarihi. V cilt, Ankara, , , , ,

Şener, Sevda. “Tiyatro.” içinde Türk Edebiyatı Tarihi c. IV, İstanbul,

kaynağı değiştir]

Ana madde: Osmanlı İmparatorluğu'nda tiyatro

Türkler arasında çok eski devirlerden beri devam ettiği düşünülen dram sanatı; hafıza gücüne dayanan, daha çok meydanlarda, insan topluluklarının ortasında sürdürülen bir temsil sanatı idi. Osmanlı toplumunda tiyatro ihtiyacı gülmeye dayalı geleneksel meddah, Karagöz ve Ortaoyunu gibi Osmanlı halklarının kendi kültürlerinden beslenmiş hicvedici ve taşlayıcı kendine özgü türlerle karşılandı. Bu tiyatro türleri, Osmanlı Devleti'nin egemenlik kurduğu topraklardaki halkların hepsinin katkılarıyla, toplumlararası iletişimlerle, eski imparatorlukların mirasıyla gelişti.[3]

Geleneksel tiyatrodan farklı olarak meydanlarda değil, kendisine ait binalarda oynanan sahneli, dekorlu, metne dayalı tiyatroya kaynaklık eden, yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti'nde gerçekleşen Batılılaşma hareketi oldu.[1] Bu dönemde Batılı tiyatro tarzı ile uyumlulaştırılmaya çalışılan Ortaoyunu ise, sahne üstünde oynanan fakat yazılı metne dayanmayan ‘Tulûat’ adında yeni bir tarza dönüştü. Tulûat tiyatrosunda Ortaoyunu’nun eski metinleri değil, özellikle Batı tiyatrosunun komedi türündeki ünlü oyunlarının metinleri yine doğaçlama olarak oynanmaktaydı. Böylece tulûat giderek yerini batılı tarzdaki tiyatroya bıraktı.[3]

Tanzimat döneminde tiyatro

yılında Tanzimat Fermanı'nın ilan edilmesi ile resmen başlayan Batılılaşma hareketi sırasında kültür-sanat faaliyetleri içinde özellikle tiyatro ön plana çıkmıştı. Osmanlı yönetimi, saraya getirtilen yabancı tiyatrocular ile Batılı tarzdaki tiyatroyu başlattığı gibi, saray dışındaki tiyatro faaliyetlerini de destekledi. Tiyatro faaliyetleri başlangıçta ülkedeki yabancılar, daha sonra Osmanlı vatandaşı gayrimüslimler ve son olarak Müslüman tiyatrocular tarafından icra edildi. Ermeniler tarafından padişah fermanıyla kurulan Naum Tiyatrosu ile Güllü Agop'un kurduğu Gedikpaşa Tiyatrosu Osmanlı’nın Batılı anlamda ilk tiyatro örnekleri idi. Tiyatro hem halkın, hem de okur yazar olmayan halka ulaşma imkanı verdiği için edebiyatçıların büyük ilgisini çekti. Şinasi, Abdülhak Hamit, Namık Kemal gibi devrin önemli Müslüman edebiyatçıları Batı tarzı tiyatro edebiyatı örnekleri verdiler. Geleneksel tiyatronun güldürü ağırlıklı olmasının etkisiyle başlangıçta daha çok komedi türünde eserler verildi; aile, gençlerin eğitimi, imkansız aşklar, batıl inançlar, vatan sevgisi, batı hayranlığı gibi konuları ele alan eserler sahneye taşındı.

Meşrutiyet döneminde tiyatro

Müslüman tiyatro toplulukları II. Meşrutiyet döneminde yaygınlaştı. ’te Darülbedayi’nin kuruluşu ile tiyatro faaliyetleri kurumsallaştı. Darülbedayi Muhsin Ertuğrul'un sanat yönetmeni olduğu yılından sonra düzenli bir yönetime kavuştu.[4]

Cumhuriyet döneminde tiyatro[değiştir kaynağı değiştir]

İslamiyet'in kabulünden sonra doğum şenlikleri, sünnet düğünleri, evlilik törenleri, bayramlar, meslek şenlikleri, Mevlevî ve Bektaşî törenleri, savaş oyunları ve zafer şenlikleri ile ölümlerin arkasından yapılan dinî törenler Türk tiyatrosunun kaynakları arasında gösterilirler.[1]

asrın başında tiyatro sanatının Selçuklu Türkleri'nde oldukça ilerlediği, dinî niteliğinden sıyrılıp bir halk eğlencesi haline geldiği düşünülür. Selçuklu saraylarında, Bizans imparatorlarını taklidini yaparak sultanları eğlendiren mudhik (güldürücü) ve mukallidler (taklid edici) bulunduğu bilinmektedir.[2] Bizans prensesi Anna Komnini'nin, Bizans topraklarına Selçuklu Türkleri'in akınlarını durdurmak üzere babası imparator I. Aleksios'un düzenlediği seferden hastalığı nedeniyle vazgeçip geri dönmesinin Selçuklu sarayında aktörler tarafından alay edilerek canlandırıldığını Aleksiad adlı eserinde anlatmıştır. Osmanlılar'daki orta oyunu nun da Selçuklu saraylarında görülen bu tür temsillerin bir devamı olduğu iddia düşünülür.[2]

Osmanlı toplumunda tiyatro[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir