ihtiva ne demek hukuk / 3E Hukuk Bürosu

Ihtiva Ne Demek Hukuk

ihtiva ne demek hukuk

Ciro

Giriş 
TTK m. /I’de kıymetli evrakın devri için her halde senet üzerindeki zilyetliğin devrinin şart olduğu düzenlenmiş; aynı maddenin ikinci fıkrasında ise emre yazılı senedin zilyetliğinin devrinin yanında ciroya da gerek olduğu belirtilmiştir.

Anonim şirketlerde pay senedi, nama veya hamile yazılı olur. Emre yazılı pay senedi çıkarılamaz. Ancak, nama yazılı pay senetleri, emre yazılı senetlere özgü devir şekli olan ciro vasıtasıyla devredildiklerinden, kanunen emre yazılı senet sayılırlar. TTK m. hükmü ise şu şekildedir: “Bütün hallerde ciro, poliçenin cirosuna ilişkin hükümler uyarınca yapılır”. Kanun koyucu bono ve çeke ilişkin bölümlerde ciroya yönelik düzenlemelerde bulunmamış, bonoda aynen; çekte ise bazı değişikliklerle, poliçenin cirosuna ilişkin hükümlerin bono ve çekin cirosunda da uygulanacağı düzenlemiştir. Dolayısıyla bu çalışmada kanun koyucunun TTK’da öngörmüş olduğu sistematiğe uygun olarak poliçenin cirosu anlatılacak; yeri geldikçe bono ve çeke ilişkin özel düzenlemelere yer verilecektir.

Tanımı

Poliçenin cirosunu düzenleyen m. “ciro ve zilyetliğin geçirilmesi ile poliçeden doğan bütün haklar devrolunur” şeklindedir. Ayrıca TTK m. tahsil, m. ise rehin cirosu düzenlenmiştir. O hale ciroyu; “emre yazılı senetlerden doğan bütün hakları devir, tahsil veya rehinine yönelik soyut irade beyanıdır” şeklinde tanımlayabiliriz. 

Poliçeyi ciro edene ciranta denir. İlk ciranta lehtardır. İlk cironun lehtara ait olmaması halinde ciro zincirinde kopukluk var demektir.   

Hukuki Niteliği ve Özellikleri

Ciro ile ciro eden ciro edilene ilgili senetteki alacağı tahsil etme; senet borçlusuna da ciro edilene ciro edilen senetten doğan borcunu ödeme yetkisi vermektedir. Yani ciro, çifte yetki veren bir hukuki işlemdir. 

TTK m. /I uyarınca ciranta, ciro ve senet zilyetliğinin devri ile poliçeden doğan hakları devreder. Dikkat edilirse burada ciranta senetten dolayı sahip olduğu hakları değil; senetten doğan hakları devreder. Oysaki alacağın temlikinde temlik eden sadece gerçekten kendisinin sahip olduğu hakları devreder. Ciroda, kural olarak, kişisel defiler ileri sürülemezken, alacağın devrinde alacağı devralana karşı ileri sürülmesi mümkündür. TTK m. gereği kendisine başvurulan kişi ancak poliçeyi iktisap ederken kasten borçlunun zararına hareket eden hamile karşı, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasındaki doğrudan doğruya var olan ilişkiye dayanan def’ileri, ki bunlar şahsi def’ilerdir, ileri sürebilir.

Cironun Şekli ile Tam ve Beyaz ciro ayrımı

a) Cironun Şekli ve Çizilmesi

TTK m gereğince ciro, cironun poliçe veya poliçeye bağlı olan ve alonj denilen bir kağıt üzerine yazılması ve ciranta tarafından imzalanması suretiyle yapılır. Ciro kural olarak poliçenin arka yüzüne veya poliçeye bağlı olan alonjun üzerine yapılır. Senedin ön yüzüne de ciro yapılabilir; yeter ki ciro şerhi olduğu açıkça anlaşılsın. Çünkü TTK m. hükmü uyarınca muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere, poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır. 

TTK m. /I hükmü gereği, cironun kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Aksi halde ciro batıl olmayıp, ilgili şart yazılmamış sayılır. TTK m. /I hükmü gereği kısmi ciro ise batıldır. 

Cironun kısmen veya tamamen çizilmesi mümkündür. Cirantanın isim ve imzasını da kapsayacak şekilde ciro tamamen çizilirse hiç yazılmamış hükmündedir.

b) Tam ve Beyaz ciro ayrımı

Tam ciro lehine ciro yapılan kişinin ismen belirtildiği cirodur. Ciro edilenin belirtilmesi ile ciro edenin imzası ile ciro tamam olur. Yani tam ciro devreden ile devralanın gösterilmesi suretiyle olur. 

Beyaz ciro ise devralanın gösterilmediği cirodur. Beyaz ciro  yalnızca cirantanın imzasından ibaret olabileceği gibi, “……….. ödeyiniz” şeklinde de olabilir. Tam ciroda yalnızca lehine ciro yapılan kimsenin isminin çizilmesi tam ciroyu beyaz ciro haline getirir.  TTK m hükmü gereğince yalnızca cirantanın imzası suretiyle yapılan ciro mutlaka poliçenin arkasına veya alonj üzerine yazılmalıdır. Çünkü TTK m/II  uyarınca muhatabın ve düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi yazılır. Beyaz ciro ile senet hamiline yazılı senetler gibi tedavül eder; ancak hamiline yazılı senede dönüşmüş olmaz. Beyaz ciro ile senedi devralan kişi;

-Senedi cirosuz olarak devredebilir(Hamiline yazılı senetler gibi)

-Tekrar beyaz ciro ile devredebilir

-Tam ciro ile devredebilir

-Beyaz ciroyu başkası adına tamamlayabilir

-Beyaz ciroyu kendi adına tamamlayabilir.

Cironun Yapılabileceği zaman

TTK m’da vadenin geçmesinden sonra yapılacak cironun vadeden önce yapılan cironun hükümlerini doğuracağı; ancak, ödenmeme protestosundan veya bu protestonun düzenlenmesi için öngörülen sürenin geçmesinden sonra yapılacak cironun alacağın temliki hükümlerini doğuracağı düzenlenmiştir. TTK m/III’te protestonun ödeme günün izleyen iki iş günü içinde çekilmesinin gerektiği düzenlenmiştir. Dolayısıyla ödenmeme protestosu çekildikten veya vadeyi takip eden iki iş gününden sonra yapılacak ciro, geçersiz olmayıp, alacağın temliki hükümlerini doğuracaktır. 

Cironun Tarafları

İlk ciranta, her zaman, senedin lehtarı ve hamilidir. Poliçede adı yazılı olan lehtarın cirosu olmadan, poliçenin tedavüle çıkması söz konusu olmaz. Poliçeyi temlik cirosu ile devralmış hamil poliçeyi temlik, tahsil veya rehin cirosu ile poliçedeki hakkı devredebilir, poliçedeki alacağın tahsili yetkisi verebilir veya rehnedebilir. Ancak poliçeyi tahsil veya temlik cirosu ile devralan hamilin ciro hakları sınırlı olup bu kişilere ilişkin sınırlar aşağıda açıklanacaktır. 

TTK m. /III gereği ciro, üçüncü kişilere yapılabileceği gibi muhataba (kabul eden veya etmeyen), düzenleyene, ciranta veya avale de yapılabilir. TBK m. ’te alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi borcu sona erdiren sebeplerden biri olarak düzenlenmiştir. Oysaki kabul eden muhataba yapılan ciro borcu sona erdirmez; muhatap dilerse senedi tekrar tedavüle çıkarabilir.

VI) Cironun Fonksiyonları

Temlik Fonksiyonu

Yukarıda da belirtildiği üzere ciro ve senet zilyetliğinin devri ile devralan senetten doğan tüm hakları devralmış olur. Bu sebeple, devreden kimsenin poliçede nedeniyle sahip olduğu haklarla devralanın sahip olacağı haklar birbirinden farklı olabilir. Nitekim, bazı def’ileri ileri sürebilme açısından ikisi arasında fark vardır. Yukarıda da bahsedildiği üzere cirantaya karşı ileri sürülebilecek olan  kişisel def’iler ile senet metninden anlaşılmayan diğer itiraz ve def’ileri (örneğin irade fesadı, muvaaza vb. def’iler) ciro ile  devralan iyi niyetli hamile karşı ileri sürülemez. Poliçeyi ciro ve teslim ile devralan hamil, senetten doğan hakları iktisap ettiği için, senetten doğan  mutlak def’ileri de ciro edene ve her senet alacaklısına karşı ileri sürebilir( Şekil eksikliği, ehliyetsizlik, sahtelik gibi).

Teşhis Fonksiyonu

TTK m’ya göre son hamil, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, yetkili hamil sayılır. Son cironun beyaz ciro olması bu durumu değiştirmeyecektir Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse son ciroyu imzalayan kişi, poliçeyi beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır. Çizilmiş cirolar ise yazılmamış sayılır. 

Poliçenin miras, iflas veya haciz yoluyla el değiştirmesi veya sürekli beyaz ciroyla devredilmesi hallerinde , cironun teşhis fonksiyonundan söz etmek mümkün değildir.

Teminat Fonksiyonu

Teminat fonksiyonun asıl anlamı, her bir cirantanın senedin ödeneceğini (veya poliçelerde kabul edileceğini) kendinden sonra gelen hamile garanti etmesidir. Ciroyu alacağın temlikinden ayıran en önemli fark da budur. sayılı eski Borçlar Kanunu’nda temlik ivazlı ise alacağı devreden yalnız alacağın varlığından sorumlu; alacak ivazsız ise ne alacağın varlığından ne de borçlunun ödeme gücünden sorumluydu. TBK m. ’de ise alacak bir edim karşılığında devredildiği durumda, devredenin hem alacağın varlığından hem de borçlunun ödeme gücünden sorumlu olduğu düzenlenmiştir. TTK m. /I’de “Aksi şart edilmedikçe, ciranta poliçenin kabul edilmemesinden ve ödenmemesinden sorumludur” denmektedir. Yani ciranta poliçenin kabul edilmemesinden veya ödenmemesinden sorumlu olmayacağına ilişkin koyacağı kayıt ile sorumluluktan kurtulabilecektir. Ancak TTK m. gereği düzenleyenin poliçenin kabul edilmemesinden sorumlu olmayacağına ilişkin koyacağı kayıt geçerliyken, ödenmemesinden sorumlu olmayacağına ilişkin kayıt yazılmamış sayılır.

VII) Cironun Türleri (Amacı Bakımından)

Cirodan güdülen amaca göre; temlik, tahsil ve rehin cirosu olmak üzere üç şekilde yapılır.

Temlik Cirosu 

Poliçeden doğan tüm hakları devretmek için yapılan ciroya temlik cirosu seafoodplus.info cirosu, yukarıda bahsedilen, cironun temlik, teşhis ve teminat işlevlerinin her üçünü de ihtiva eder. Temlik cirosu, beyaz veya tam ciro şeklinde yapılabilir. Temlik cirosunda, cirodan sonra senedin devralana teslimi gerekir.

Tahsil Cirosu

  Senette mündemiç alacak hakkının tahsili amacı ile yapılan ciroya tahsil cirosu denir. Bir cironun tahsil cirosu olarak nitelendirilebilmesi için TTK m. /I hükmü uyarınca “bedeli tahsil içindir”, “vekaleten” veya sadece vekil etmeyi ifade eden bir kaydın içermesi gerekir. Tahsil cirosunun tam ciro şeklinde yapılması gerekir. Beyaz cirolarda tahsil cirosu mümkün değildir. Yine TTK /I hükmü uyarınca hamil poliçeden doğan tüm hakları kullanabilse de ; o poliçeyi ancak tahsil cirosu ile tekrar ciro edebilir. 

TTK m. /II hükmü, m. ’den farklı olarak, poliçeden sorumlu olanların, ancak cirantaya karşı ileri sürebilecekleri def’ileri hamile karşı dermeyan edebilecekleri şeklindedir.

Son olarak TTK m. /3 hükmü, TBK m. vd.’nda düzenlenen vekalet sözleşmesinden farklı olarak, “bu yetkiyi verenin ölümü ile sona ermeyeceği gibi, onun medeni hakları kullanma ehliyetini kaybetmesiyle de ortadan kalkmaz” şeklindedir. Bu hüküm poliçenin ticari hayattaki itibar ve tedavülünü arttırmak için konulmuştur. Oysa TBK m. ’te vekalet verenin ölmesi ve ehliyetini kaybetmesi vekalet sözleşmesini sona erdiren hallerden olarak düzenlenmiştir. 

Rehin Cirosu

Poliçeden doğan hakları rehnetmek amacıyla yapılan ciroya “rehin cirosu” denir. TTK m. /I hükmü uyarınca bir cironun rehin cirosu olarak nitelendirilebilmesi için “bedeli teminattır”, “bedeli rehindir” veya rehnetmeyi belirtilen herhangi bir kaydı içermesi gerekir. Anılan fıkranın son cümlesi gereği hamil, poliçeden doğan tüm yetkileri kullanabilse de kendisi tarafından yapılan ciro tahsil cirosu hükmündedir.

TTK m. /II hükmü yine m. /I hükmünden farklı olarak; poliçeden sorumlu olanların, kendileriyle cirantalar arasındaki kişisel def’ileri, hamil poliçeyi iktisap ederken bile bile zararlarına hareket etmedikçe, hamile karşı ileri süremeyecekleri şeklindedir.

                                                                                                                     Hazırlayan : Av. Mahir ERSOY

 Hasan Pulaşlı, Yeni Şirketler Hukuku Genel Esaslar, s.

 Hüseyin Ülgen, Kıymetli Evrak Hukuku, s.

 Hasan Pulaşlı,Kıymetli Evrak Hukuku’nun Esasları, s.

 Hasan Pulaşlı, Age, s.

 Tamer Bozkurt, Kıymetli Evrak Hukuku, s.

 İsmail Kayar, Kıymetli Evrak Hukuku, s. 94

 Hüseyin Ülgen, Kıymetli Evrak Hukuku, s.

 İsmail Kayar, Age, s. 94

 Hasan Pulaşlı, Age, s.

 İsmail Kayar,  Age, s.

 Age, s.

 Hasan Pulaşlı, Age, s.

 İsmail Kayar, Age, s.

 Hasan Pulaşlı, Age, s.

 Tamer Bozkurt, Age, s.

 Şaban Kayıhan, Kıymetli Evrak Hukuku, s.

 Hasan Pulaşlı, Age, s.

 Age, s.

KAYNAKÇA

PULAŞLI Hasan, Kıymetli Evrak Hukuku’nun Esasları, Adalet Yayınevi, Ankara

PULAŞLI Hasan, Yeni Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Ankara

KAYAR İsmail, Kıymetli Evrak Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Kayseri

BOZKURT Tamer, Kıymetli Evrak Hukuku, XII Levha Yayıncılık, İstanbul

Arı Zekeriyya ve Hayri BOZGEYİK, Kıymetli Evrak Hukuku, Mimoza Yayınları, Konya

BAHTİYAR Mehmet, Kıymetli Evrak Hukuku, Beta Yayıncılık, İstanbul

KAYIHAN Şaban ve Mustafa YASAN, Kıymetli Evrak Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara

 

ÜLGEN Hüseyin ve Mehmet HELVACI, Kıymetli Evrak Hukuku, XII Levha Yayıncılık, İstanbul

Maaş haczi nedir?

Maaş haczi, İcra ve İflas Kanunu’nun maddesi kapsamında ele alınmıştır:

Maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama müstenit olmayan nafakalar, tekaüt maaşları, sigortalar veya tekaüt sandıkları tarafından tahsis edilen iratlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir.

Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez.

Maaş Haciz Müzekkeresi Nedir ve Nasıl Gönderilir? Borçlunun Çalışıp Çalışmadığı Nasıl Tespit Edilir?

Borçlu hakkında başlatılan bir icra takibinin kesinleşmesinden sonra alacaklı tarafın İcra Müdürlüğü’ne talep dilekçesi ile başvurması neticesinde, borçlunun SGK nezdindeki sorgusu yapılmakta ve borçlunun çalışıyor olduğunun tespiti durumunda ise borçlunun çalışmakta olduğu kuruma/işletmeye İlgili İcra Müdürlüğü tarafından PTT aracılığıyla (elektronik tebligatı bulunan işverenlere fiziken tebliğ yapılması usule aykırıdır) “Maaş Haciz Müzekkeresi” gönderilmektedir.

Bu maaş haciz müzekkeresi ile birlikte borçlunun almakta olduğu maaşının ¼’ü üzerine İcra Müdürlüğü tarafından haciz konulmakta ve maaş üzerine konulan hacze ilişkin İşveren tarafından ücret kesintileri yapılarak İcra Müdürlüğü banka hesabına gönderilmektedir.

İcra ve İflas Hukuku alanında uzman bir avukata danışılarak bu sürecin hızlandırılması alacaklı tarafın menfaatine olacaktır.

İşveren Tarafça Maaş Haciz Müzekkeresine Kaç Gün İçerisinde Cevap Verilmelidir? 

İcra Müdürlüğü tarafından işverene gönderilen maaş haciz müzekkeresine tebliğden sonra 7 gün içerisinde cevap verilmesi gerekmektedir. İşveren tarafça tebellüğ olunan maaş haciz müzekkeresine 7 gün içerisinde cevap verilmez ise (bu cevap doğrudan ilgili icra dosyasına sunulmak durumundadır), alacaklının İcra Dairesine başvurması doğrultusunda işveren hakkında İİK md. ve İİK md. uyarınca işlem yapılacaktır.

İcra ve İflas Kanunu madde ve Hükümleri 

İcra ve İflas Kanunu – madde
Yukardaki madde hükümlerine riayet etmemiş olanların kesmedikleri veya ilk vasıta ile göndermedikleri para ayrıca mahkemeden hüküm alınmasına hacet kalmaksızın icra dairesince maaşlarından veya sair mallarından alınır.

Bunların borçluya kanun hükümleri dairesinde rücu hakkı vardır. Yukarki madde hükümlerine riayet etmiyen herhangi bir memur veya amir hakkında istenecek malümatın icra dairesine hemen verilmesi bunların mensup olduğu dairenin vazifesidir.

İcra ve İflas Kanunu &#; madde  
İcra dairesince kanuna göre yapılan tebliğ ve emirleri derhal yapmağa ve neticesini geciktirmeksizin icra dairesine bildirmeğe alakadarlar mecburdur. Makbul sebep haricinde tebliğ ve emirleri yapmıyanlar hakkında ait olduğu dairece tahkikatı evveliyeye hacet kalmaksızın Cumhuriyet Savcılığınca doğrudan doğruya takibat yapılır.

Maaş Haciz Müzekkeresinin Tebliğinden Sonra 7 Gün İçerisinde Cevap Vermeyen İşveren Hakkında Ne Yapılabilir?

Yukarıda izahatı yapılan İcra ve İflas Kanunu’ndaki maddeler neticesinde; İcra Müdürlüğü’ne başvuru yapılarak işverenin kesinti yapmadığı ücret miktarınca icra dosyasına borçlu sıfatıyla eklenilmesi talep olunabilir. Ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığı’na da bu hususta şikâyette bulunabilme imkânı yine Kanun çerçevesinde alacaklı tarafa tanınmış haklardan biridir. 

Maaş Haciz Müzekkeresinin Tekiden Gönderilmesi Ne Anlama Gelir? Tekit Nedir?

Tekit yazısı: Mahkemelerin ya da Müdürlüklerin yazmış olduğu müzekkerelerin, ilgilileri tarafından cevapsız ya da sürüncemede bırakılması durumunda yeniden/yinelenerek gönderilmesi anlamına gelmektedir. 

Maaş Haciz Müzekkeresinin Tekidi: Uygulamada, maaş haciz yazılarına cevap vermeyen işverenlere, İcra Müdürlükleri tarafından tekiden bir müzekkere daha gönderilmektedir. Bu yazı, işverene bir nevi uyarı mahiyetindedir.  Zira müzekkereye cevap verilmediği takdirde işveren hakkında işlem başlatılabileceği hususu bu yazı ile ilgilisine bildirilmektedir.

Maaş Haciz Müzekkeresine Cevap Vermeyen İşverenin, İcra Dosyasına Borçlu Olarak Eklenebilmesi İçin Tekit Müzekkeresi Gönderilmesi Zorunlu Mudur? 

Tekit Müzekkeresinin herhangi kanuni zorunluluğu bulunmamaktadır. Maaş haciz müzekkeresine cevap vermeyen işveren hakkında işlem başlatılabilmesi için tekit müzekkeresi de gönderilmesi gerektiği yönünde herhangi bir dayanak yoktur. Bu husus, uygulamada karşımıza çıkan bir prosedürdür. Yapılması zaruri olan bir işlem değildir. Alacaklı dilediği takdirde, tebliğden itibaren 7 gün içerisinde cevap vermeyen işveren aleyhinde işlem başlatılmasını talep edebilir.

Maaş Haczi Tekit Müzekkerelerinin Zorunlu Olmadığı Yönünde İÇTİHAT Metni

İzmir BAM H.D., Esas: /80 , Karar: /63, Tarih:  

“…Davacı alacaklı vekili tarafından davalı borçlu hakkında Dikili İcra Müdürlüğü’nün / sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibin kesinleşmesi üzerine borçlunun çalışmakta olduğu M. Gıda Meş. San. Ve Tic. Ltd. Şti’ne İİK’nun nci Maddesi uyarınca ayrıntılı maaş haciz müzekkeresi gönderildiği, müzekkerinin işverene tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği, işverenin yasal 1 haftalık süresi içinde herhangi bir cevap vermediği, maaş haczine dair bir kesintinin de gönderilmediği, bunun üzerine alacaklı vekilinin tarihinde icra müdürlüğüne müracaat ederek maaş haciz müzekkeresine riayet etmeyen işveren hakkında İİK’nun ve nci maddesi uyarınca işlem yapılmasını talep ettiği, İcra Müdürlüğü’nce aynı gün talebin “öncelikle tekiden yazı yazılmasına şimdilik talebin reddine” şeklinde karar verildiği, bu işlemin söz konusu yasa maddelerine aykırı olduğu, tekid yazılmasını gerektiren herhangi bir düzenleme bulunmadığı, dolayısıyla İlk Derece Mahkemesinin şikayetin reddine dair kararının da somut olarak uygun düşmediği bu suretle davacı vekilinin istinaf başvurusun kabulüne karar verilmesi gerektiği …”

Bu Yöndeki İcra-i İşlemlerin Takibi

İcra ve İflas Kanunu çokça prosedürün ve yasal sürenin mevcut olduğu, uzmanlık gerektiren özel bir mevzuattır. Dolayısıyla icra-i işlemlerin profesyonelce takip edilebilmesi büyük bir önem arz etmektedir. Uzman bir İcra Avukatına danışmakta ve İcra Dairesinde görülecek işlerin bu şekilde takip edilmesi tarafımızca tavsiye olunmaktadır. 

İhtiyati Tedbir Nedir? Tedbir Kararı Ne Anlama Gelir?

tarafından gönderildi admin

içinde : Bireysel Hukuk

Bir dava açılması ile beraber derhal netice alınması beklenemez. Gerek ülkemizdeki yargı yerlerinin iş yoğunluğu gerekse de görülecek işin niteliği buna izin vermeyebilir.

Davacı taraf her ne kadar davasının derhal sonuçlanmasını istese de davanın esasına ilişkin karar verilmesi uzun bir süre alabilir. Uzayan dava sürecinde, gecikme sebebiyle davacının zarar görmesi, hakkın elde edilmesinin zorlaşması ya da imkânsız hale gelmesi şeklinde mağduriyetlerin önüne geçmek maksadıyla kanun koyucu tarafınca, davanın başlangıcında ya da davanın açılmasından ilkin davacı lehine hukuki himaye tesis eden bazı tedbirlere hükmedilebileceği öngörülmüştür. Açılmış bir davanın sonucunun etkisiz hale gelmesini önlemeye yarayan bu geçici nitelikteki himayeye ihtiyati tedbir denmektedir.

Tedbir Nedir? (Özetlemek gerekirse)

Mahkeme tarafınca dava sonuçlanıncaya kadarki süreçte doğabilecek zararların önüne geçmek amacıyla davacıya sağlanan hukuki himayeye tedbir denir.

Tedbir Kararı Nedir?

Davanın açılmasından kati hükme kadarki süreçte bir hakkın elde edilmesinin zorlaşması, imkânsız hale gelmesi ya da bekleme sebebiyle zarar görecek olmasının öneme geçmek amacıyla mahkeme tarafınca davacı yararına hukuki himaye sağlanmasına hükmedilmesidir. Tedbir nafakası, tapuya konulacak şerh, bir aracının satışının yasaklanması şeklinde durumlar ihtiyati tedbir sonucuna örnek gösterilebilir.

İhtiyati Tedbir Nasıl Talep Edilir?

İhtiyati tedbir mahkemeden dilekçe ile talep edilir. Davacı dilekçesinde ihtiyati tedbir sebeplerini ve tedbir istediğini bildirmeli davanın esası yönünden haklılığını ortalama olarak ispatlamalıdır.

İhtiyati tedbir sonucuna hükmedilebilmesi için somut olayın belli başlı bazı şartları ihtiva etmesi gerekir. İhtiyati tedbire hükmedilebilmesi için;

  • Mevcut durumda meydana gelebilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesi zorlaşmalı ya da imkânsız hale gelmesi ihtimali ve
  • Gecikme sebebiyle ciddi bir zararın doğmasından kaygı edilmesi şartları aynı anda mevcut olmalıdır.

Bu şartların yanı sıra ihtiyati tedbir talep eden tarafın haklılığını ortalama olarak ispatlaması gerekir. Davacının haklı olduğuna ilişkin mahkemede ortalama olarak bir kanaat oluşmuş olmalıdır. Bu koşul gerçekleşmediği takdirde aleyhine önlem konan tarafa davayı yitirmiş şeklinde işlem yapılmış olacak ve şahıs hak yitirilmesine uğrayacaktır.

İhtiyati tedbir kararı verilirken ortalama kanıtlama kuralı arandığından davanın ihtiyati tedbir talep eden şahıs aleyhine neticelenmesi ihtimali daima mevcuttur. Bu süreçte davalının hak yitirilmesine uğraması gündeme gelecektir. İhtiyati tedbir kararı sebebiyle haksız olarak zarara uğrayan davalının zararının karşılanabilmesi için önlem talep edenden güvence göstermesi istenebilir. Dava ihtiyati önlem talep eden lehine sonuçlandığında dosyaya sunulmuş olan bu güvence davacıya iade edilir. İhtiyati önlem talebi kati bir delile, resmi bir belgeye dayanıyorsa ya da durum güvence gösterilmesini gerektirmiyorsa, talep eden adli yardımdan faydalanıyorsa mahkeme tarafınca güvence alınmamasına karar verilebilir.

İhtiyati tedbirler eda, güvence ve düzenleme amaçlı ihtiyati tedbirler olmak suretiyle üçe ayrılırlar. Eda amaçlı ihtiyati tedbire tedbir nafakası, güvence amacıyla ihtiyati tedbire tapuya şerh koydurularak taşınmazın devrinin önlenmesi, düzenleme amaçlı ihtiyati tedbire ise dövizle ödeme yapılacak hallerde kurun sabitlenmesi örnek gösterilebilir.

İhtiyati tedbir talepleri davanın görüldüğü mahkemede incelenir ve karara bağlanır. Davanın açılmasından ilkin talep edilecek olan ihtiyati önlem, esas hakkında yetkili ve görevli mahkemeden talep edilmelidir.

İhtiyati önlem sonucuna karşı sadece ilgili tarafın yokluğunda karar verilmişse itiraz edilebilir. İtiraz, tedbirin uygulanmış olduğu sırada ilgili hazır bulunuyorsa uygulamadan itibaren, bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır. Aksine karar verilmedikçe itiraz, ihtiyati tedbirin icrasını durdurmaz.

İhtiyati tedbir, üçüncü bir kişiye ilişik hakkı zedeliyorsa bu durumda üçüncü şahıs de tedbiri öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde tedbire itiraz edebilir.

İhtiyati önlem verildiği tarihten itibaren yedi gün içinde uygulamaya konmazsa önlem kararı kendiliğinden kalkar. Dava açılmadan ilkin ihtiyati tedbire hükmedilmiş olması durumunda iki hafta içinde esasa ilişkin davanın açılması gerekir. İki hafta içinde dava açılmazsa önlem kararı gene kendiliğinden kalkacaktır.

İhtiyati önlem sonucuna uymayan ve karara aykırı hareket eden kimseler disiplin hapsi ile cezalandırılır.

İhtiyati Tedbir Kararı Nasıl Uygulanır?

İhtiyati tedbir kararının uygulanabilmesi için, kararın verildiği tarihten itibaren kararı veren mahkemenin bulunmuş olduğu yargı çevresindeki icra dairesine başvurulmalıdır. Kararda belirtilmişse eğer ihtiyati tedbirin uygulanması için yazı işleri müdürü de görevlendirilebilir.

İhtiyati tedbir kararının uygulanması için gerektiğinde zor kullanılabilir. Tüm kolluk görevlileri, köylerde muhtarlar, yazılı müracaat üstüne tedbirin uygulanmasına yardımda bulunurlar.

İhtiyati Tedbir Ne Kadar Sürer?

sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun /2 hükmü uyarınca ihtiyati tedbir, nihai kararın kesinleşmesine kadar devam eder. Sadece mahkeme tarafınca bunun öncesinde tedbirin kaldırılmasına karar verilebilir.

İhtiyati tedbir kararı, kararın verildiği tarihten itibaren yedi gün içinde uygulamaya konmazsa kendiliğinden kalkar. Dava öncesinde verilmiş olan ihtiyati karara istinaden iki hafta içinde esasa ilişkin dava açılmaması halinde de ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkacaktır.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir