içki içtikten sonra namaz / İçki ya da haram olan şey yenilip içilince kırk gün dinimiz gidiyor mu? | Sorularla İslamiyet

Içki Içtikten Sonra Namaz

içki içtikten sonra namaz

Sual: Günahlarımız var, sevap da işliyoruz. Müslüman olarak ölenlerin sevaplarıyla günahları tartılıp, sevap kefesi ağır gelenler doğrudan Cennete gireceğine göre, şimdi günah işlesek mesela içki içsek veya kumar oynasak da, sonra bu günahları telafi edecek kadar hayır hasenat yapsak, çeşme yaptırsak, fakir giydirsek ve daha başka sevaplar kazansak, Cehenneme girmekten kurtulur muyuz?
CEVAP
Sevap işlemekle Cehenneme girmekten kurtulabiliriz, ama haramları karşılayacak çok büyük sevabların olması gerekir. Bin fakir giydirilip doyurulsa, bir vakit namazı kasten kazaya bırakma günahını ödeyemez, bir lira zekât borcu veya azıcık bir kul hakkı ödenmiş olmaz, çünkü farzların yanında nâfile sevaplar denizde damla değildir. Düşman uçağına tabancayla, tüfekle karşı konulmayıp uçaksavar gerektiği gibi, haramlara da, farzlarla karşı koymak gerekir.

Ayrıca, günaha devam edenin iyiliklerine sevap verilmez. Mesela, içki içen biri, oruç tutsa, namaz kılsa, oruç ve namaz borcundan kurtulur, fakat tevbe edip günahı terk etmedikçe, bu ibadetler için vadedilen büyük sevaplara kavuşamaz, çünkü dinimizde günahtan kaçmak ibadet etmekten önce gelir. Birkaç hadis-i şerif:
(Şarap [alkollü içki] içenlerin, tevbe etmedikçe, namazlarına, oruçlarına, haclarına, zekâtlarına ve sadakalarına sevap verilmez.) [Enis-ül-vaizîn]

(Küçük bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların [nâfile] ibadetleri toplamından daha iyidir.) [R. Nâsıhîn]

(Az bir haramdan kaçmak, 80 bin nafile hac sevabından efdaldir.) [Deylemî]

İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: Bir farzı kasten yapmayan veya bir haramdan kaçmayan, açıkça günah işleyen kimsenin yaptığı nâfile ve sünnetleri kabul olmaz, sevap verilmez, yani sevabı olmaz. [Yaptığı camilere, medreselere, hastanelere, hayır kurumlarına ettiği yardımlara sevap verilmez.] (1/29)

Muhammed Hadimî hazretleri de buyuruyor ki: Günah işlemeye devam edildikçe, yapılan ibadetlerin Hiçbirine sevap verilmez. (Berîka)

(Sevap verilmez) demek (Farzlar sahih olur, borçtan kurtulursa da, o ibadeti yapmakla hâsıl olacak büyük sevaplara kavuşamaz) demektir. Haram işlemeye devam edenin ve farz borcu olanın o konudaki nâfile ibadetlerine zaten hiç sevap verilmez. Bunun için, önce günahlardan sakınmalıdır.

Sual: Haram, günah işleyenlerin, yaptıkları ibadetler kabul olmaz mı?
Cevap: Haram işleyenlerin farzları ve sünnetleri sahih olur. Bunlar, borçlarını ödemiş olurlar ise de, sevap kazanmazlar. Hadîkada, (Bid'at sahiplerinin ibadetleri kabul olmaz) hadis-i şerifi anlatılırken;
“Günahlardan sakınmayan Müslümanların ibadetleri sahih olsa da kabul olmaz” buyuruluyor.

Alkol kullananın yaptığı ibadet
Sual: Alkol kullananın yaptığı ibadetler, kıldığı namazlar kabul olmaz mı?
Cevap:
Peygamber efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde;
(Bir yudum şarap içene, Allahü teâlâ üç gün gadab eder) buyurmuşlardır. Yani, buna tevbe etmedikçe, üç gün içindeki iyiliklerine sevap verilmez ve günahları affedilmez. Üç gün içinde ölürse, imansız gitmesinden korkulur. Bir kadeh içene, Allahü teâlâ kırk gün gadab eder.

Sarhoş olarak kılınan namaz sahih olmaz. Sarhoş olmayacak kadar az içkili olarak kılmak da mekruhtur. Çünkü, alkollü içkilerden herhangi birini keyif için bir damla bile içmek haramdır. Midesinde, elbisesinde azıcık haram bulunan kimsenin namazı mekruh olur. Gasbedilen yerde namaz kılmak da böyledir.

CEVAP:

Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de sarhoş edici şeyler içmeyi kesin olarak yasaklamış, şöyle buyurmuştur:

“Ey iman edenler! Sarhoş edici şeyler, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir. Bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.” (Mâide, 5/90)

Buna rağmen bir Müslüman haram olduğunu bilerek ve inkâr etmeden içki içerse günahkâr olur. Fakat bu, onun ibadetlerini yapmasına engel değildir. Allah Teâlâ bu konuda bir ölçü koymuştur. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır:

“Ey inananlar! Sarhoşken, ne dediğinizi bilene kadar (…) namaza yaklaşmayın.” (Nisâ, 4/43)

Buna göre içki içen bir Müslüman namaz kılmak isterse sarhoş olmamalı, ayakta durabilmeli ve ne söylediğinin farkında olmalıdır. İçki içen kişi işte bu şartları yerine getirene kadar namaz kılamaz.

İçki içen; ama namaz kılmak isteyen veya içkiyi bırakıp tevbe eden bir Müslüman namaz için kesinlikle kırk gün beklememeli, en yakın vakitten başlayarak namazlarını kılmalıdır.

İçki içen kimsenin 40 gün süreyle namazlarının kabul edilemeyeceğine dair hadis kitaplarında yer alan bir rivayet şöyledir:

Abdullah b. Ömer’den rivayete göre Resûlullâh şöyle buyurmuştur:

“İçki içen kimsenin kırk gün namazı kabul olmaz. Tevbe ederse Allah tevbesini kabul eder. Yine içki içmeye dönerse Allah kırk gün onun namazını kabul etmez. Tevbe ederse Allah yine tevbesini kabul eder. Yine içki içmeye dönerse Allah kırk gün onun namazını kabul etmez. Tevbe ederse yine tevbesini kabul eder. Dördüncü sefer içki içmeye devam ederse yine kırk gün o kimsenin namazını kabul etmez tevbe etse bile tevbesini de kabul etmez ve ona Cehennemde Habal nehrinden içki içirir.” Bunun üzerine Ey Ebû Abdurrahman Habal nehri nedir? Diye soruldu. O da dedi ki: Cehennemliklerin irinlerinden meydana gelen bir ırmaktır.” (Tirmizî, Eşribe, 1; Ebû Dâvûd, Eşribe, 5; İbn Mâce, Eşribe, 1)

İmam-ı Azam Ebû Hanife’nin bu rivayetle ilgili yorumu şöyledir:

“(Ben bu) sözün açıklamasını bilmiyorum. Söz sahiplerinin sözlerinin, hakikate kesin olarak aykırı olduğunu bildiğimiz bir açıklama yapmadıkları sürece, onları yalanlamam. Biz biliyoruz ki Allah, kulunu işlediği günahtan dolayı cezalandırır veya günahını affeder. Allah, kulunu işlemediği günahtan ötürü cezalandırmaz, kulun işlediği farzları hesap eder, günahlarını da yazar. Mesela, bir kimsenin malının zekâtından, daha fazla vermesi gerekirken elli dirhem verdiğini kabul edelim. Bu durumda Allah onu verdiği miktardan dolayı değil, vermediği miktardan dolayı cezalandırır. Verdiği miktarı kul lehinde değerlendirir. Keza bu kimse oruç tutar, namaz kılar, hacca gider ve adam öldürürse, bu hususta iyilikleri hesap edilir, kötülükleri ise aleyhine yazılır. Allah bu konuda Kur’an’da şöyle buyurur:

Kazandığı iyilik kendi lehine, yaptığı kötülük de kendi aleyhinedir.” (Bakara, 2/), “Bir iş yapanın amelini ben, elbette boşa çıkarmam.” (Âl-i İmrân, 3/), “Yalnız işlediklerinizin karşılığı ile cezalandırılacaksınız.” (Yasin 36/54), “Ancak işlediklerinizin cezasını göreceksiniz.” (Tahrîm, 66/7), “Kim zerre miktarı iyilik işlerse karşılığını görür, kim de zerre miktarı kötülük işlerse karşılığını görür.” (Zilzâl, 99/), “Küçük, büyük her şey yazılıdır.” (Kamer, 54/54)

Bu duruma göre iyilik ve kötülükler az bile olsa Allah tarafından yazılmaktadır.

“Biz kıyamet günü adalet terazilerini koyacağız. Hiçbir kimse hiçbir şeyle haksızlığa uğratılmayacaktır. Hardal tanesi ağırlığınca olsa da biz onu hesaba katacağız. Hesap gören olarak Biz yeteriz.” (Enbiyâ, 21/47)

Bütün bunların aksini iddia eden kimse Allah’ı zulümle tavsif etmiş olur. Oysaki Allah zulmetmeyeceği hususunda kullarını temin etmiştir:

“Hiçbir kimse hiçbir şeyle haksızlığa uğratılmaz.” (Enbiyâ, 21/47), “Ancak işlediklerinizin cezasını görürsünüz.” (Sâffât, 37/39), “Kim bir zerre miktarı iyilik işlerse onun mükâfatını, kim de zerre miktarı bir kötülük işlerse onun cezasını görür.” (Zilzâl, 99/) âyetleri bu hususu belirtmektedir. Allah, iyiliklere mukabelede bulunduğu için, kendisinin şekûr olduğunu ifade etmiştir. O, merhametlilerin merhametlisidir.

İyiliklere gelince, onları üç şeyden biri boşa çıkarır:

Bunların birincisi, Allah’a şirk koşmaktır. Bu konuda Allah “Her kim imanı inkâr ederse, bütün işledikleri boşa gider.” (Mâide, 5/5) buyurmuştur.

İkincisi, bir kimseyi azad etmek veya sıla-i rahimde bulunmak yahut Allah rızası için bir malı sadaka olarak verdikten sonra gazaplanmak veya gazap haricinde iyilik yaptığı kimseyi minnet altında bırakmak için “Ben sana sıla-i rahimde bulunmadım mı?” ve benzeri şeyler söyleyerek başa kakma durumudur. Bu ve benzeri durumlarda o kimsenin sevabı suratına çarpılır. Zira Yüce Allah “Sadakalarınızı, başa kakma ve eza vermek suretiyle iptal etmeyin.” (Bakara, 2/) buyurmaktadır.

Üçüncüsü, başkalarına gösteriş yapmak için, amel işlemektir. Riya için yapılan salih ameli Allah kabul etmez. Bu üç günahın ötesindekiler, iyilikleri yıkıp boşa çıkarmazlar.” (İmam-ı Azam Ebû Hanife, İmam-ı Azam’ın Beş Eseri, Tercüme: Mustafa Öz, İFAV Yayınları, İstanbul, , “al-Âlim ve’l-Müteallim”, s: )

Cevabın yayımlandığı yer için bkz: Yahya Şenol-Enes Alimoğlu, İnsanlık Tarihi Boyunca O Namaz, Süleymaniye Vakfı Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, , s.


Etiketler:

  • 40 gün namaz kılmamak,
  • 40 gün namaza yaklaşmama,
  • alkol alanlar namaz kılabilir,
  • içki içenin namazı,
  • içki içenler namaz kılamaz mı,
  • içki içmek ve namaz,
  • içkiliyken namaz,
  • içkiliyken namaz kılmak,
  • içkiliyken namaza yaklaşmak,
  • İnsanlık Tarihi Boyunca O Namaz,
  • O Namaz,
  • sarhoşken namaz kılmak,
  • Yahya Şenol Enes Alimoğlu


İçki İçen Namaz Kılabilir mi?

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir