Halk dilinde Elemneşrahleke olarak da bilinen İnşirah Suresi sıkıntılı zamanlarda, keder ve üzüntü gibi durumlarda okuyabileceğiniz bir suredir. İnşirah Suresi anlamı nedir? İnşirah Suresi Türkçe okunuşu ve fazileti
İNŞİRAH SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillahirrahmânirrahîm.
Elem neşrah leke sadrek
Ve vada'na 'anke vizreke
Elleziy enkada zahreke
Ve refa'na leke zikreke
Feinne me'al'usri yüsren
İnne me'al'usri yüsren
Feiza ferağte fensab
Ve ila rabbike ferğab
İNŞİRAH SURESİ ANLAMI
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
Senin için bağrını açmadık mı?
İndirmedik mi senden o yükünü?
O sırtında gıcırdamakta olan (ve bu şekilde sana eziyet veren) yükünü?
Senin şanını yüceltmedik mi?
Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık var.
Evet o zorlukla beraber bir kolaylık var!
O halde boş kaldığında yine kalk yorul!
Ve ancak Rabbinden ümit et, hep O'na doğrul!
İNŞİRAH SURESİ FAZİLETLERİ
İç sıkıntısı yaşayanlar, bunalanlar, daralan kişiler, yaşadığı sorunlardan kurtularak selamete çıkmak için bu sureyi her gün 70 kez okumaya devam etmelidir.
Her gün 7 kez okumaya devam edenlerin Allah'ın izniyle kalp sıkıntısından kurtulacağı ve bol rızka kavuşacağı belirtilmektedir.
5 vakit namazdan sonra bu sureyi okumaya devam edenlerin Allah tarafından tüm işleri kolaylaştırılır ve rızıkları çoğaltılır denilmektedir. Sıkıntılarından halas oldukları gibi umulmadık yerden rızıklandırılacakları belirtilmektedir.
Tpk Hz. Peygamber gibi, dünya içerisinde skntl ya da kederli bir duruma düen Müslümanlara teselli olabilme nitelii tayan nirah Suresi faziletleri bakmndan da slam gelenei içerisinde öne çkarlmtr. nirah Suresini tam anlamyla idrak edebilmek; bir nevi Rasulullah'n üzüntüsüne ve sevincine ortak olabilmektir. Müslümanlara her güçlükle beraber bir kolaylk olduunu hatrlatan bu sure, slam dünyas için bir teselli ve ümit hüviyetindedir. te nirah Suresi meali, Türkçe okunuu ve nirah Suresi fazileti
nirah Suresi okunuu açsndan incelendiinde, surenin Kur'an- Kerim'de bulunan pek çok sure gibi son derece ahenkli ve ölçülü bir yapya sahip olduu görülecektir. Arap alfabesini okuyamayanlar için nirah Suresi Türkçe okunuunu aada paylatk. Elem nerah ifadesi ile balayan sure, halk arasnda Elem Nerah Suresi olarak da bilinmektedir.
Bismillahirrahmânirrahîm.
1- Elem nerah leke sadrek
2- Ve vada'na 'anke vizreke
3- Elleziy enkada zahreke
4- Ve refa'na leke zikreke
5- Feinne me'al'usri yüsren
6- nne me'al'usri yüsren
7- Feiza ferate fensab
8- Ve ila rabbike ferab
nirah anlam itibar ile genilemek, açlmak ya da ferahlamak gibi ifadelere sahiptir. Dolaysyla nirah Suresinin anlamn bilmek, Rasulallah'n içinde bulunduu keder ve sknty anlamak için de önemlidir. nirah Suresi Diyanet meali ile surenin Türkçe halini okuyarak anlamn daha iyi bir biçimde idrak edebilirsiniz.
Rahmân ve Rahîm olan Allah'n ismiyle.
1- Senin için barn açmadk m?
2- ndirmedik mi senden o yükünü?
3- O srtnda gcrdamakta olan (ve bu ekilde sana eziyet veren) yükünü?
4- Senin ann yüceltmedik mi?
5- Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylk var.
6- Evet o zorlukla beraber bir kolaylk var!
7- O halde bo kaldnda yine kalk yorul!
8- Ve ancak Rabbinden ümit et, hep O'na dorul!
nirah Suresinin faydalar ve fazileti slam gelenei içerisinde pek çok kaynakta ilenmi ve öne çkarlmtr. Birçok slam alimi, nirah Suresini her gün 7 kere okumakta kararllk gösteren kimselerin skntlarndan kurtulacana ve Allah tarafndan bol rzka kavumasna imkan salanacana iaret etmitir.
Ayrca be vakit namazn ardndan nirah Suresini okumann, kiinin her iini kolaylatraca ifade edilmitir. Kederli bir hal içerisinde ise ferahla çkaca, beklenmedik ikramlara mazhar olaca ve kalbinin daima rahatlk içinde bulunaca belirtilmitir.
Göüs darl gibi çeitli hastalklardan muzdarip olan kimselere nirah Suresi okumas tavsiye edilmitir. Bu sayede Allah'u Teala'nn o kiiyi bu hastalklardan kurtaracana inanlmaktadr.
nirah Suresini bir kada yazarak bir bardak suyun içinde beklettikten sonra bu suyu içmenin Kur'an- Kerim'i ezberlemeyi kolaylatracana dair rivayetler mevcuttur.
nirah Suresi önce Peygamber Efendimiz ardndan O'nun ümmeti olmak üzere bütün Müslümanlar Rabbinden ümit etmeye çaran mukaddes bir suredir. Rasulallah'n skntl bir döneminde inen sure, O'nun ahsnda tüm slam alemi için bir teselli olmutur.
nirah kelimesi Türkçe'de genilemek, açlmak, ferahlamak gibi anlamlarla karlanabilir.
8 ayetten oluan nirah Suresi, Kur'an- Kerim'de bulunan surelerin pek çouna göre ksa saylabilir.
Ksa olduu için bazen baka bir surenin parças zannedilebilen nirah Suresi; Kur'an- Kerim içerisinde bulunan ayr, müstakil surelerden biridir.
nirah Suresinin Mekke döneminde indirildii hususunda kesin bir ittifak vardr. Hatta Kur'an- Kerim içerisinde srada olsa da nüzul sras ile bakldnda sure olan nirah Suresi, slam'n görece erken dönemlerinde nazil olmutur. Rivayet edildiine göre Fecr suresinden sonra bir süre vahiy gelmeyince mürikler Peygamber Efendimiz'e "Rabbin sana darld ve herhalde seni terk etti." diyerek satamaya balamlardr. Rasulallah'n bu sözlerden duyduu üzüntü üzerine nirah Suresi inmitir.
Halk arasnda nirah duas olarak da isimlendirilen sure, müriklerin söz ve alay etmeleri sonucunda Peygamber Efendimizin hüzünlenmesine karlk inmitir. Surede genel olarak, Allah'n Rasulallah' çocukluundan beri nasl himaye ettiinden bahsedilmektedir.
lk ayetteki kalbi açp geniletmek ibaresi Ragb el-sfahani tarafndan kalbin ilahi bir nur ile huzur, sükunet ve rahatlk bulmas için geniletilmesi olarak açklanmtr. Buna ek olarak kimi alimler bu ibareyi, Zümer Suresinin ayetini de göz önüne alarak Rasulullah'n idrak kapasitesinin daha geni bir hale getirilmesi, bu sayede vahye muhatap olabilmesinin salanmas eklinde anlamlardr. Ayrca bu ayetlerden önce Rasulullah'a bir süre vahiy gelmemitir. Dolaysyla baz slam kaynaklarnda bu ifadeler, Rasulullah'n yeniden ayet gelmesine sevinmesi ile de ilikili görülmütür.
nirah Suresinin herhangi bir zamanda okunmamas yönünde bir kstlama yoktur. Dolaysyla bir zaman ya da uygunsuz olmad sürece bir mekan kstlamas olmakszn okunabilmesi mümkündür. "nirah Suresi ne için okunur?" sorusuna karlk olarak ise slam alimleri genellikle, surenin konusu ile de balantl bir biçimde gönül darl çekildii skntl zamanlarda okunmas yönünde tavsiyeler vermilerdir.
Kur'an- Kerim'de bulunan dier sureler gibi nirah Suresi de ezberden okunduu sürece abdestsiz bir biçimde okunabilir. Ancak Kur'an- Kerim'e abdestsiz bir halde iken el sürmek slam geleneince ho karlanmamtr. Dolaysyla mushaf üzerinden nirah Suresi okumak için abdestli olmak gerekir. Ayrca namaz içerisinde zamm- sure olarak nirah Suresi okunacaksa ayn ekilde namaz abdesti alm olmak arttr.
nirah Suresi ezberleme açsndan bakldnda Kur'an- Kerim'in ksa sureleri arasnda kabul edilebilir bir uzunluktadr. 8 ayetten oluan sure yeterli miktarda okuma, dinleme ve tekrar gibi pratiklerle son derece kolay bir biçimde ezberlenir. Özellikle zorlanan kimseler, kelime gruplarn ezberlemek ya da ezberlemeye sondan balamak gibi çeitli ezberleme tekniklerinden faydalanabilir. Buna ek olarak nirah Suresi, slam gelenei içerisinde Kur'an- Kerim'i ezberleyerek hafz olabilme yolundaki önemli anahtarlardan biri kabul edilmektedir.
nirah Suresini ezberlemekte zorlanan kimseler, nirah yerine herhangi bir sureyi okuyabilir. Daha çok skntl bir dönemden geçen insanlar için dua maksad ile de okunan sure, bu bakmdan slam geleneinde önemlidir. nirah Suresi bilmeyen kimseler eer buna benzer bir manay ihtiva eden ayetler biliyorsa Allah'a o ayetler ile yönelebilir. Ancak böyle ayetler de bilmiyorsa herhangi bir sure ya da Türkçe dualar ile Allah'a yakarmakta bir saknca yoktur. Bu noktada Allah'n halis dualar geri çevirmeyeceinden ümidi kesmemek önemlidir.
ANASAYFAYA DÖNMEK ÇN TIKLAYINIZ
İnşirah suresi, Mekke döneminde nazil olmuştur. İnşirah suresi 8 ayettir. İnşirah; açılmak, genişlemek demektir.
اَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَۙ وَوَضَعْنَا عَنْكَ وِزْرَكَۙ اَلَّذ۪ٓي اَنْقَضَ ظَهْرَكَۙ وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَۜ فَاِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًاۙ اِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًاۜ فَاِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْۙ وَاِلٰى رَبِّكَ فَارْغَبْ
(*Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için aramalarda çıkmak için sitemize eklenmiştir.)
Bismillâhirrahmanirrahim.
Ve vada’nâ ’anke vizrek. Elleziy enkada zahrek.
Feinne me’al’usri yüsrâ. İnne me’al’usri yüsrâ.
Feizâ ferağte fensab. Ve ila Rabbike ferğab.
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
Belini büken yükünü senden alıp atmadık mı?
Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.
Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel.
1. Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
Yüce Allah, Habîb-i Ekrem’ine olan lutuflarını sayarak, onun bir taraftan risâletin ağır yükü, diğer taraftan da müşriklerden gelen aşırı baskılar altında daralan gönlünü teselli ediyor, ferahlatıyor, huzura kavuşturuyor.
Burada Efendimiz (s.a.s.)’e ihsan edilen üç büyük ilâhî nimet hatırlatılır:
2. Cenâb-ı Hak onu şerh-i sadra nâil kılmıştır.
اَلشَّرْحُ (şerh), açma, genişletme; اَلصَّدْرُ (sadr) göğüs anlamındadır. “Şerh-i sadr” ise, göğsü açıp genişletmek demektir. Allah tarafından bahşedilecek gönül rahatlığı, ilâhî bir nûr ve ruh ile onu geniş hale getirmektir. Şerh-i sadr’dan asıl maksad, neticesi mârifet ve itaat olan manevî bir genişlemedir. Bu yolla kalpten Allah rızâsından başka bütün tasa ve düşünceler çıkar. Böylece kalp, ne dünyalık bir şey umar, ne de dünya ile alakalı bir şeyden korkar. Bilindiği üzere kalbin dünyaya arzu duyması onun, aileye, çoluk çocuğa, onların faydasına olan şeyleri elde edip zararına olanları defetmeğe bağlanıp kalmasıdır. Korkusu ise, düşmanlarından korkmasıdır. Allah kulun kalbini genişletince onun gözünde dünyalık her şey değerini yitirir; bunların sivrisinek kadar kıymeti kalmaz. Böylece ne onlara rağbet eder, ne de onlardan korkar. Allah’ın dışında her şey, onun gözünde adeta yok hükmünde olarak kalbi bütünüyle Allah’ın rızâsını kazanmaya yönelir. Şu hadis-i şerif bu hakikati anlatır:
Bir gün ashâb-ı kirâm Efendimiz (s.a.s.)’e:
“− Ey Allah’ın Rasûlü! Göğüs açılır mı?” diye sordular. Peygamberimiz (s.a.s.):
“− Evet” buyurdu. Onlar:
“− Alameti nedir?” diye sorduklarında ise Efendimiz:
“− Aldanma yurdundan uzaklaşmak, ebediyet yurduna yönelmek ve gelmeden önce ölüm için hazırlık yapmaktır” şeklinde cevap verdi. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, VIII, 37)
Buna göre “şerh-i sadır”dan maksat, Peygamberimiz (s.a.s.)’in göğsünün mânevî bir inşiraha kavuşmasıdır. Resûl-i Ekrem (s.a.s.), peygamberliğin ilk sıralarında karşılaştığı şiddetli düşmanlıklar ve engellemeler yüzünden göğsü daralmış, insanlar ve cinlerle uğraşmak önce ona zor ve ağır gelmişti. Fakat Allah Teâlâ ona yardım ve inâyetini gönderdi. Göğsünü genişletti. Böylece o, bütün zorlukları aşma gücü ve imkânı buldu. Yüklenmiş olduğu her meşakkat gözünde küçüldü. Kalbinden bütün keder ve düşünceler çıktı. Orada tek düşünce olarak yalnız Rabbini razı etme düşüncesi kaldı. Şu halde “göğsün genişletilmesi”, Efendimiz’in, dünyanın değersizliğini ve esas hayatın âhiret hayatı olduğunu tam olarak bilmesidir. “Allah, kimi doğru yola erdirmek isterse onun göğsünü İslâm’a açar…” (En‘âm 6/) ayeti de bu mânadadır. Bu sebepledir ki, İbn Abbas (r.a.) “Elem neşrah” ayetini, “Allah onun göğsünü İslâm’a açtı” şeklinde tefsir eder. (bk. Buhâri, Tefsir 94)
3. Belini çatırdatan yükü kaldırmıştır.
Burada kullanılan اَلْوِزْرُ (vizr) kelimesinin hem “günah”, hem de “ağır yük” mânası vardır. Efendimiz (s.a.s.)’in hâline uygun olanı “ağır yük” olarak anlaşılmasıdır. Çünkü Resûlullah (s.a.s.)’in peygamberlik öncesi hayatı da çok nezih geçmiştir. Asla putlara tapmamış, İslâm’ın günah saydığı hiçbir iş yapmamıştır. Nübüvvetten sonra, Kur’ân-ı Kerîm’de de zaman zaman işaret edildiği üzere bazı ictihat hataları olmuşsa da, bunlar günah değil, ecir ve sevap vesilesidir. Dolayısıyla burada Efendimiz (s.a.s.)’in sırtından kaldırılan yük, arasında yaşadığı toplumun inanç ve ahlâk yönünden içine düştüğü fecî durumdan dolayı duyduğu ıstıraptır. Cenâb-ı Hak, ona gönderdiği vahiyle bu yükü onun sırtından kaldırmış, ona ne yapacağını öğretmiştir. Ayrıca Peygamberimiz İslâm’ı tebliğ ederken düşmanların çok şiddetli tepkileriyle karşılaşıyordu. Bâtıla karşı verdiği bu çetin mücadelede birçok ilâhî yardım ve inayete mazhar kılınarak, belini çatırdatan o ağır yük hafifletilmiştir.
4. Şan ve şerefini yüceltmiştir.
Allah Resûlü (s.a.s.), peygamberlikten önce toplum içinde yaşayan diğer fertlerden bir fertti. Tanınmış, meşhur biri değildi. Allah Teâlâ ona nübüvvet ve risâlet vererek şânını yüceltti. Kısa zamanda ünü arttı. müslümanların sayısı arttıkça onun ünü de arttı. Henüz hayattayken tüm Arabistan halkının gönlünde onun muhabbeti çarpmaya başladı. Vefâtından sonra da şanı şöhreti tüm dünyaya yayıldı. Gün geçtikçe ona inananlar artmakta ve onun emsalsiz şahsiyeti daha iyi anlaşılmaktadır. Dünyada iki milyara yakın müslüman her namazda ona salavat okumakta, namaz dışında da ona milyonlarca salât ve selâm göndermektedir. Günde beş vakit dünyanın her bir yerinde aralıksız okunan ezanlarda Allah Teâlâ’nın ismiyle beraber onun ismi de ufuklarda çınlamaktadır. Kelime-i şehâdette Rabbimizin zikriyle onun zikri de büyük bir iman, saygı ve edeple tekrarlanıp durmaktadır. Kur’an ona itaati Allah’a itaat saymıştır. (bk. Nisâ 4/80) Onun âlemlere rahmet olarak gönderildiğini ilan etmiştir. (bk. Enbiyâ’ 21/) Gökyüzünde melekler, yeryüzünde müminler tarafından hürmetle anılmaktadır. (bk. Ahzâb 33/56) İşte ona nasip edilen bu cihanşumûl şeref, tâzim ve muhabbet, Allah’ın ona büyük bir lütfu ve rahmeti, “onun zikrini yüceltmesi”nin pek hayırlı bir neticesidir.
Öyleyse şunu hatırdan çıkarmamak gerekir ki:
5. Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır
Her zorlukla beraber elbette bir kolaylık bulunduğu iki kez tekitle vurgulanır. Bu ilâhî müjde, zorluklara göğüs germe, sabretme ve tahammül gösterme açısından mü’min gönülleri teselli, gayret, aşk ve muhabbetle doldurur. Nitekim bu âyetlerin indiği zamanda Allah Resûlü (s.a.s.) ve beraberindeki bir avuç sahabî, müşriklerin bin bir türlü eziyet, işkence ve baskıları altında ıstırap çekiyorlardı. Bu hal hem Efendimiz (s.a.s.)’i hem de müminleri üzüyordu. Yüce Allah bu müjde ile onlara, şimdi pek çok sıkıntılarla ve zorluklarla karşılaşsalar da sonunda İslâm davasının başarıya ulaşacağını, bu zorlukların ardından kolaylıkların geleceğini müjdelemektedir.
Bu sûre nâzil olunca Resûlullah (s.a.s.), her zorluğun yanında mutlaka bir kolaylığın da bulunacağının iki kez zikredilmesinden hareketle, mü’minlere: “Müjdeler olsun! Size kolaylık geldi; artık bir zorluk iki kolaylığa asla galip gelemez!” buyurmuştur. (Muvatta, Cihad 6)
Efendimiz (s.a.s.)’in bu müjdesini şâir şu beyitleriyle ne güzel terennüm eder:
“Zorlukların ve sıkıntıların içinde boğulduğun zaman İnşirâh sûresi üzerinde derin derin tefekkür et. Çünkü orada «bir zorlukla beraber iki kolaylığın olduğu” müjdelenmektedir. Bunu düşünüp anladığın zaman ferahlarsın.”
Bu mânevî ve ruhî gerçekleri dikkate alıp:
6. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.
Her zorlukla beraber elbette bir kolaylık bulunduğu iki kez tekitle vurgulanır. Bu ilâhî müjde, zorluklara göğüs germe, sabretme ve tahammül gösterme açısından mü’min gönülleri teselli, gayret, aşk ve muhabbetle doldurur. Nitekim bu âyetlerin indiği zamanda Allah Resûlü (s.a.s.) ve beraberindeki bir avuç sahabî, müşriklerin bin bir türlü eziyet, işkence ve baskıları altında ıstırap çekiyorlardı. Bu hal hem Efendimiz (s.a.s.)’i hem de müminleri üzüyordu. Yüce Allah bu müjde ile onlara, şimdi pek çok sıkıntılarla ve zorluklarla karşılaşsalar da sonunda İslâm davasının başarıya ulaşacağını, bu zorlukların ardından kolaylıkların geleceğini müjdelemektedir.
Bu sûre nâzil olunca Resûlullah (s.a.s.), her zorluğun yanında mutlaka bir kolaylığın da bulunacağının iki kez zikredilmesinden hareketle, mü’minlere: “Müjdeler olsun! Size kolaylık geldi; artık bir zorluk iki kolaylığa asla galip gelemez!” buyurmuştur. (Muvatta, Cihad 6)
Efendimiz (s.a.s.)’in bu müjdesini şâir şu beyitleriyle ne güzel terennüm eder:
“Zorlukların ve sıkıntıların içinde boğulduğun zaman İnşirâh sûresi üzerinde derin derin tefekkür et. Çünkü orada «bir zorlukla beraber iki kolaylığın olduğu” müjdelenmektedir. Bunu düşünüp anladığın zaman ferahlarsın.”
Bu mânevî ve ruhî gerçekleri dikkate alıp:
7. Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul.
İnsan ömrü o kadar kısa ve âhiret hayatı için o kadar mühimdir ki, onun bir saniyesini bile boşa geçirmek akıl kârı değildir. Zira bir insanın hiçbir şey yapmadan boşu boşuna oturması yahut gerek dünyevî olsun gerek uhrevî olsun hayrına olmayan lüzumsuz bir işle meşgul olması, onun düşüncesinin bozukluğuna, aklının kıtlığına ve derin bir gaflet içinde bulunduğuna işarettir. Nitekim âyet-i kerîmede, “Kurtuluşa erecek o mü’minler, her türlü boş söz ve faydasız işlerden yüz çevirirler” (Mü’minûn 23/3) buyrulur. Bu sebeple hayatın her ânını, her dakika ve saatini Allah Teâlâ’nın râzı olacağı ibâdet, taat, hizmet, cihad ve tebliğle doldurmak gerekir. Mesela farz bittiyse nâfileye, namaz bittiyse duaya, dua bittiyse Kur’an kıraatine, o bittiyse zikre ve tefekküre geçmek; o bittiyse fayda verecek bir başka mühim işe, o bitince de bir başka mühim işe sarılmak lazımdır. Böylece ibâdetin ve hayırlı işlerin zorluklarına katlanınca, bunlara müjdelenen kolaylık da artarak devam edecektir. Ancak gelen kolaylık tembelliğe sebep olmamalı, daha çok çalışmaya teşvik etmelidir. Nitekim bir şâirimiz de başarıya erişmek için usulüne uygun tarzda devamlı ve ciddi çalışmanın gereğini ifade sadedinde şöyle der:
“Şem’-i ikbâlini târ eylemesün derse felek
Kişi yaktığı çerâğ üstüne pervâne gerek.” (Veysî)
“Bir insan, saadet ve ikbâlini muhafaza etmek istiyorsa, dâimâ işinin, eserinin başında bizzat bulunmalı, bir pervâne gibi onun etrafından ayrılmamalıdır.”
8. Yalnız Rabbine yönel.
Dolayısıyla bu âyetlerle her anı, ebedi hayatta pişmanlık sebebi olmayacak, bilakis rızâ ve hoşnutluk vesilesi olacak hayırlı niyet, söz, fiil ve amellerle değerlendirmek öğütlenir. Bu işleri yaparken de kulun Allah’tan gâfil olmaması, gönlünü hep O’na yöneltmesi, O’nun rızâsını ve muhabbetini araması ve ne istiyorsa O’ndan istemesi talep edilir. Çünkü kula yardım edecek olan, başkası değil, sadece Allah’tır.
Duhâ ve İnşirâh sûreleri, özellikle Resûlullah (s.a.s.)’in Hak katındaki şerefini bildirip tebliğ ettiği İslâm’ın tüm dünyaya yayılacağını, dolayısıyla nimetten o nimeti bahşedene geçerek yalnız Allah’a yönelmek gerektiğini hatırlattı.
İnşirah suresi, Mekke döneminde nazil olmuştur. İnşirah suresi 8 ayettir. İnşirah; açılmak, genişlemek demektir.
İnşirah suresi, Mushaftaki sıralamada doksan dördüncü, iniş sırasına göre on ikinci sûredir. Duhâ suresinden sonra, Asr suresinden önce Mekke’de inmiştir.
İnşirah “açılıp genişlemek, huzura kavuşmak” anlamlarına gelmektedir. İlk âyetinde aynı kökten olan fiil kullanıldığı ve Hz. Peygamber’in (s.a.s.) gönül ferahlığına ve huzura kavuşturulduğu bildirildiği için sûre “İnşirah” adını almıştır. Ayrıca “Şerh, Elem neşrah” adlarıyla da anılmaktadır.
Sûrede Yüce Allah’ın Hz. Peygamber’e (s.a.s.) mânevî lutufları özetlenmekte, her güçlükle birlikte mutlaka bir kolaylığın olduğu bildirilerek Mekke’de putperestlerin baskısı yüzünden sıkıntı çeken Resûlullah ile Müslümanlara teselli ve ümit verilmekte; onlardan Allah’a ibadet ve itaatlerini sürdürmeleri istenmektedir.
Kaynak: seafoodplus.info
İslam ve İhsan