Farz, Allah’n kesin emirleridir. Farzlar usulüne uygun ve Allah rzas için samimiyetle yerine getirilirse kii büyük sevap kazanr. Vacip kelimesi ise Allah’n emirlerini ifade eder. Fakat bu defa kii bu vacip davranlar ikinci derecede yapmak zorundadr. Vacip davranlarn kesinlii farz kadar açk deildir. Vacip olan davranlar, sünnet davranlardan daha üstündür.
Kurban kesmek farz m sünnet mi sorusu da akllara gelebildii için dini açdan sünnet nedir ona da deinelim. Sünnet kelimesinin sözlük anlam yol ve adettir. slam hukukçularna göre ise sünnet; Peygamberimizin Kur’an dnda olan sözleri ve davranlardr.
Peki, kurban kesmek kimlere düer? Kurban kesmek Diyanet açklamasna göre: Akl sal yerinde, bülua ermi (ergen olmu), dinen zengin saylacak kadar mal varlna sahip ve mukim olan her müslümann görevidir.
Kurban kesmek mezhep görülerine göre kimi zaman farz kabul edilir kimi zaman da vacip. Dini kaynaklarda yer alan bilgilere göre Hanefi mezhebine göre kurban kesmek vaciptir. Bu durum ise u hadisle açklanmtr:
“Kim genilik ve imkân bulur da kurban kesmezse, bizim namazgahmza yaklamasn.”
Kurban kesmek ile ilgili Din leri Yüksek Kurulu açklamas aynen u ekildedir:
Kurban ibadetinin mahiyeti ve hükmü nedir?
Sözlükte yaklamak, Allah’a yaknlamaya vesile olan ey anlamlarna gelen kurban dinî bir terim olarak, Allah’a yaklamak ve O’nun rzasna ermek için ibadet maksadyla, belirli artlar tayan hayvan usûlüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvan ifade eder (bn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, IX, ).
Kurban bayramnda kesilen kurbana udhiyye, hacda kesilen kurbana ise hedy denir.
Akl sal yerinde, hür, mukim ve dinî ölçülere göre zengin saylan mümin, ilâhî rzay kazanmak gayesiyle kurbann kesmekle hem Cenab- Hakk’a yaklamakta, hem de maddi durumlarnn yetersiz olmas sebebiyle kurban kesemeyenlere yardmda bulunmaktadr (Serahsî, el-Mebsût, XII, 8; bn Nüceym, el-Bahr, VIII, ). Bu ibadetin ruhunda Hakk’a yaknlk ve halka fedakârlkta bulunma anlay vardr. Kurban, bir müslümann bütün varln, gerektiinde Allah yolunda feda etmeye hazr olduunun bir nianesidir.
Mezheplerin çouna göre udhiyye kurban kesmek sünnettir (bn Rüd, Bidâye, I, ). Hanefî mezhebinde ise tercih edilen görü, kurbann vacip olduudur (Merînânî, el-Hidâye, VII, ). Kurban, -fkhî hükmü ne olursa olsun- müslüman toplumlarn belirli simgesi ve iar saylan ibadetlerden biri olarak asrlardan beri özellikle milletimizin dinî hayatnda önemli bir yer tutmaktadr.
Din leri Yüksek Kurulu
Kurban kesmek, maddi durumu yerinde olan kiilere düen bir dini görevdir. Kiinin borçlar çoksa ve maddi durumu ancak evini geçindirmeye yetiyorsa kurban kesmekle görevli deildir. Hanefi dnda kalan mezheplere göre de kurban kesmek sünnet olarak kabul edilmektedir. Gücü yetenin kurban kesmesi gerektii ifade edilir. Hatta u hadisler de mezhep görülerini desteklemektedir:
“Peygamber (a.s.) ile birlikte duruyorduk. Onun öyle dediini iittim: “Ey insanlar! Her aile halfana her sene bir kurban düer.”
Hacda kurban kesmek farz m diye düünenler de olabilir. “Temettu veya kran haccna niyet edenlerin kurban kesmesi gerekir.” açklamas Diyanetten gelen bir açklamadr. Kurban kesme imkan yoksa oruç tutulur. Hac ibadetindekilerin udhiye yani Kurban Bayram içinde kesilen kurban kesmeleri ise vacip deildir.
Peki, doan çocua kurban kesmek farz m? Kurban kesmek birçok niyetle olabildii gibi çocua ükür niyetiyle de yaplabilmektedir. Yeni doan çocuk için kesilen kurbana akika kurban denir ve akika kurban sünnettir. Kurban çeitleri arasnda adak kurban kesmek farz m sorusuna cevap verelim. Adak kurban kesmek vaciptir.
Her kutsal dinde olduu gibi slamiyet inancnda da ibadet etmenin belirli artlar, usulü vardr. Allah’a yaknlamann, emirlerini yerine getirmenin sevabna nail olabilmek ve hayrl bir kul olabilmek adna inananlar yapacaklar ibadet esnasnda bu görev hakknda aratrma yaparlar. Biz de, kurban kesmenin artlar hakknda en çok merak edilenleri derledik:
Kurban kesmenin artlar ile ilgili Din leri Yüksek Kurulu açklamas aynen u ekildedir:
Kimler kurban kesmekle yükümlüdür?
Kurban kesmek, akl sal yerinde, bülua ermi (ergen olmu), dinen zengin saylacak kadar mal varlna sahip ve mukim olan her müslümann yerine getirecei malî bir ibadettir (Merînânî, el-Hidâye, VII, ).
Temel ihtiyaçlarndan ve borcundan baka gr altn veya deerinde para ya da eyaya sahip olan kimselerin kurban kesmesi gerekir (Mevslî, el-htiyâr, IV, ; bn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, IX, ). Ayrca kurban mükellefiyeti için aranan nisabn üzerinden, zekâtn aksine bir yl geçmesi art deildir.
Din leri Yüksek Kurulu
Bu bilgilerden hareketle kurban kesmenin artlar u ekilde özetlenebilir:
Kurban kime düer? Kurban kesmek maddi gücü yerinde olan, akl salna sahip ve Müslüman kiilere vacip görülür. Maddi durumunun yeterli olmas ise u ekilde belirtilir:
Kurban kesmek fazileti öncelikle maddi durumu kurban kesmeye yeterli olmayan, yeterince et tüketemeyen dar gelirli insanlar insanlar için etkilidir. Müslümanlarn Allah’a yaklamasn, inancna kar balarn kuvvetlendirmesini salar; ayrca kulluk bilincini pekitirmi olur.
Kurban kesme artn karlayabilen, dinen varlkl saylan fertler kurban kesip kurban etlerini yaknlarna ve ihtiyaç sahiplerine paylatrdnda kurban kesmenin fazileti vücut bulmu olur.
Kurban kesmek farz m Diyanet kurbann dini dayanana dair ne diyor diyenleri aydnlatmaya çalalm. Diyanet’in açklamasndan ksa bir kesit öyledir: “Kurban, Kur’an- Kerim, Sünnet ve icmâ ile sabit bir ibadettir. Kurbann meru bir ibadet olduuna dair Kur’an- Kerim’de deliller mevcuttur.”
Kurban kesmek Kur’an’da var m? diye soran okurlarmz için bu soruyu ayetlerle açklamak daha doru olacaktr. Kurban kesmekle ilgili ayetler:
lginizi çekebilir: Kurban Bayram Namaz Saat Kaçta? Nasl Klnr?
Kurban Ba Kabul Eden Güvenilir 9 Vakf
Kurban Kesme Duas Nasl Yaplr? Ayeti, Türkçesi
Kurban Bayram Hakknda En Çok Merak Edilen 20 Bilgi
Kurban Bayram Nedir, Nasl Ortaya Çkt? Anlam, Önemi
Kurban Nasl Kesilir? slami Kurallara Uygun Kurban Kesimi
Yemin, dinî bir kavram olarak, bir kimsenin Allah’ın ismini veya bir sıfatını zikrederek, söylediği sözü pekiştirmesi, kuvvetlendirmesi anlamına gelmektedir. İslam dininde önemli bir yer tutan yemin mevzu, söz konusu kişiye dini bir vecibe yüklemektedir. Mesela “Vallahi (Allah’a yemin ederim ki) şu işi yapmam”, “Billahi (Allah’a yemin ederim ki) şu yere gitmeyeceğim” şeklinde söylenen sözler bunu kapsamaktadır.
Yemin etmek aslında mubah bir davranıştır. Ancak gereksiz yere yemin etmek ve yemini alışkanlık hâline getirmek dinen doğru değildir. “Yerine getirilmesi mümkün olan bir şeyi, ileride yapacağına veya yapmayacağına yemin eden kişi, bu yeminini yerine getirmelidir.” (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, V, ) Kısacası yerine getirilmesi mümkün olsa bile Allah’ın adını zikrederek bir şeyin üzerine söylenen yemin sözü, yerine getirilmesi gereken bir duruma dönüşmektedir.
Kur’an-ı Kerim’de, konu hakkında “Yeminlerinizi koruyunuz (yerine getiriniz)” (Mâide, 5/89), “Allah adına yaptığınız ahitleri yerine getirin. Allah’ı kefil tutarak kuvvetlendirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızı bilir.” (Nahl, 16/91) buyurulur.
Bir Müslümanın gereksiz sözden kaçınması ve yemin konusunda dikkatli olması gerekmektedir. Yemin etmek, verdiğimiz sözlere Allah’ı şahit tutmak demektir. Bu sebeple Allah yeminlerin yerine getirilmesini emretmiştir. Kişi yemin etmişse yeminine bağlı kalmalıdır. Bu, dini bir gereklilik halini almasından kaynaklanmaktadır.
Allah’ın adını zikrederek sözünü kuvvetlendiren -yemin eden- ve sonrasında bozan kimselerin yemin kefareti ödemeleri gerekir. Yemin kefareti sırasıyla; on fakire birer fitre (fıtır sadakası) miktarı veya bir fakire on ayrı günde her gün birer fitre miktarı para vermek veya on yoksulu sabah akşam doyurmak ya da giydirmektir. Buna gücü yetmeyenlerin ise, ara vermeden üç gün oruç tutmaları gerekir. Bu kefaret ve sıralama Kur’an-ı Kerim’de belirtilmiştir (Mâide, 5/89).
Kişi geçmişte yemin edip bozması sebebiyle kefaretini ödediği bir konuyla ilgili tekrar yemin ederse ve bu yemin de tekrar bozulursa tekrar yemin kefareti ödemesi gerekir. Zira yemini bozmak kefaret için sebep olur (Mâide, 5/89; bkz. Kâsânî, Bedâi‘, III, ). Ancak kişi bir konuda yemin edip kefaretini ödemezse ve aynı konuda tekrar yemin ederse, ikinci yeminini bozsa bile hepsi için tek kefaret ödemesi gerekir.
Yemin kefareti hesaplanırken öncelikle kefaretin nasıl yerine getirildiğine bakmak gerekir. Bakıldığında üç yol öne çıkmaktadır. İlki, on fakire birer fitre (fıtır sadakası) miktarı vermektir. Bir fitre miktarı yılı Ramazan ayı itibarı ile 40 TL olarak belirlenmiştir. Bu hesaba göre yemin eden bir kişinin yemin kefareti için ödemesi gereken miktar TL’dir.
Bir diğer yol ise on yoksula on ayrı günde her gün birer fitre miktarı para vermektir. Bu hesaba göre ise yemin eden bir kişinin yemin kefareti için ödemesi gereken miktar on gün boyunca her gün 40 TL’dir. İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin belirttiği görüşe göre ise bir diğer kefaret bedeli, on yoksulu sabah akşam doyurmak ya da giydirmektir. Yetim giydirme, yoksula kıyafet yardımı gibi bağışlar ile bu kefaret yerine getirilebilmektedir. Yemin kefaretleri bağış olarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırılabilir.
Yemin kefareti on fitre miktarına tekabül eder. Bu fiyat ise Ramazan ayına göre TL’dir.
Yeminini bozan kişinin yapması gereken yemin kefaretini ödemesidir. Kişi farklı on kişiye birer fitre yahut bir kişiye on fitre verir. Buna gücü yetmeyenlerin ise ara vermeden üç gün oruç tutması gerekir. Yemin kefareti ihtiyaç sahipleri için bağış yaparak da yerine getirilir.
Yemin, söze Allah’ı şahit tutmaktır. Dinimizde, edilen yeminin yerine getirilmesi gerekir. Yerine getirilmediği takdirde yemin kefaretinin ödenmesi kişiye vacip olur.
Not: Bağış yaparken açıklama kısmına “Yemin Kefareti” yazmayı unutmayınız.