“Son birkaç yıldır obezite tedavisi ile gelişmeler hız kazanmıştır. Daha önce tablet tedavileri verilirken günümüzde mide balonu, mide botoksu ve subkutan (deri altı) iğne tedavileri de başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. Artık daha çok tecrübeye sahip olduğumuz bu tedavi şekillerinden iğne tedavisi ile hastalarımız hem girişim olmadan ameliyatsız bir şekilde hem de çok fazla yan etki olmadan ideal kilolarına kavuşabilmektedir. Aslında bir şeker ilacı olan bu ilaç mide boşalmasını yavaşlatarak ve iştahı azaltarak kişinin zayıflamasına yardımcı olmaktadır. Uygun obez hastalarda kullanıldığında oldukça başarılı bir zayıflama yöntemidir.”
“Bu iğne genel olarak BMI endeksi 30’un üzerinde olan veya 27 ve üzerinde eşlik eden kronik hastalığı olan kişilerde uygulanabiliyor. Bu kronik rahatsızlıklardan bazıları kardiyovasküler hastalık, diyabet, hipertansiyon ya da kalp krizi hikayesi olabilmektedir.
İlaç insülin iğnesi gibi toplamda 6 ay boyunca her gün kullanılıyor. Günde 1 kez uygulanıyor. İlacın dozu haftadan haftaya yavaş yavaş arttırılıyor. İlaç iştahı keserek mideyi yavaşlatıyor ve tokluk hissi veriyor. Fakat hastalar mutlaka bu ilacı 6 ay kullanmalıdır diyemeyiz. Hasta, örneğin 3 ayda ideal kilosuna ulaşıyorsa ilaç kullanımını kesebilmektedir. “
“İğne ile kısa sürede 20 kilo verilebilir”
“Hastalar iğneyi kullanmaya başladıktan sonra iştahlarının kesilmeye başladığını net bir şekilde görebiliyor. İki-üç ay içerisinde 20 kilo verebilen hastalara şahit oldum. Hasta zaten kullandığı ilk haftadan itibaren zayıflamaya başlıyor. Zayıflama miktarı hastadan hastaya değişiyor. Bazı hastalarda ilk haftalarda çok kilo verilebilirken bazılarında ise tedavinin sonlarına doğru kilo verme hızlanıyor. İlaç bırakılırken birden kesilebilmektedir.”
“Fakat şunun anlaşılması gerekir, bu bir yol arkadaşıdır. Yani tedavi alan hasta, ilaçla birlikte kilo verirken edindiği yemek düzeni alışkanlığını ilaçtan sonra da sürdürmelidir. Zaten beden bu noktada 6 ay içerisinde bu yeme düzenine alışacaktır ama hasta ilaçtan sonra tekrar eski alışkanlıklarına dönerse verdiği kiloları kaçınılmaz bir şekilde alacaktır. İlaç, hastanın yemesi durumunda kalıcı bir etki bırakmamaktadır. Burada önemli olan kilo veremeyen kişilere kilo verdirip onları bu sağlıklı beslenme düzenine alıştırabilmektir.”
Obezitenin hayati tehlikeye sebep olan birçok hastalığa yol açtığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Oral, bu tedavinin dolaylı olarak birçok hastalığın da önüne geçtiğini belirtti:
“Obezite yani çağımızın hastalığının dünyada görülme sıklığı her yıl giderek artmaktadır. Ülkemizde de buna benzer olarak her yıl daha fazla obez ortaya çıkmaktadır. Obeziteyi sadece fazla kilo olarak değerlendirmek büyük bir hata olur. Obezitenin birçok hastalıkla ilişkisi bulunmakta veya birçok hastalığın gidişatını kötüleştirebilmektedir. Obezite ile ilgili hastalıklara bakıldığında;
Diyabet ve İnsülin direnci: Obezitenin sebep olduğu hastalıkların başında gelmektedir. Obez kişilerde yağ miktarının artması nedeniyle insülin duyarlığı azalıp insülin direnci ortaya çıkmakta ve bu da diyabete yol açmaktadır.
Hipertansiyon: Obez kişilerde obez olmayanlara göre hipertansiyon sıklığı kat daha fazladır.
Koroner arter hastalığı: Yapılan çalışmalarda obez kişilerin olmayanlara daha sık kalp krizi, kalp yetmezliği veya damar hasatlıklarına sahip oldukları ortaya konmuş.
Felç (inme): Obeziteye bağlı hipertansiyon ve insülin direnci damarın yapısını bozarak beyini besleyen damarlarda hem kanamaya hem de tıkanmalara yola açar. Bunun sonucunda felç durumları ortaya çıkabilmektedir.
Kanserler: Obezite ile kalın bağırsak, yemek borusu, böbrek, mesane, pankreas ve meme kanseri arasında ilişki olduğu bilinmektedir.
Astım: Tıkayıcı solunum hastalığı olarak bilinen astım obez kişilerde obez olmayanlara göre daha ağır seyreder.”
“Obezitenin tanısı beden kütle endeksi (BMI) ile konur. BMI’ya göre kişinin durumu aşağıdaki gibi belirlenir:
BMI’si 18,5 altı olanlar zayıf; 18,,9 arası normal; ,9 arası fazla kilolu; ,9 arası obez, ,9 arası ciddi obez ve 40 üzeri morbid obez olarak değerlendirilir.
Obezitenin tedavisi, obezite tedavi edildiğinde birçok metabolik hastalığın veya kanserin önüne geçileceğinden halk sağlığı açısından çok önemli yer tutmaktadır. Diyet, yaşam tarzı değişikliği, hareketli yaşam ve egzersiz bazen yeterli olmamaktadır. Bu aşamada medikal tedaviler yardımcı olabilmektedir. Cerrahi işlem olmadan medikal tedaviler yardımıyla da hastalar kilo verebilmekte ve sağlıklı kilolarına dönebilmektedirler.”
Glucomannan, konjak kökünden (Asya şeytanının dili olarak da bilinir) elde edilen suda çözünür bir liftir. Glucomannan, su veya diğer sıvılarla şiştiğinde hacmini birçok kez artırma özelliğine sahiptir. Bu, tokluk hissini çok daha erken tetikler.
Ek olarak Glucomannan'ı alarak, normalden daha küçük bir bölümden sonra doluyorsunuz. Ve harika olan şey, ortaya çıkan tokluk hissinin normal bir yemekten çok daha uzun sürmesidir.
“Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi” EFSA bile, Sağlık Hasarları Yönetmeliğinde, glukomannanın aşırı kilolu kişilerde vücut ağırlığının azaltılmasına yardımcı olabileceğini belirtti.
Sanhelios - 'ten beri doğal kalite
SÜRDÜRÜLEBİLİR: En yüksek kalitede hammaddeler için tavizsiz kalite standartlarımız, sürdürülebilir ve çevre dostu üretim Almanya'da belirlenen standartların çok ötesindedir. Tabii ki, hem başlangıç ürünleri hem de bitmiş kollajen içme ampulleri bağımsız Alman laboratuvarları tarafından test edilmiştir.
AYRICA DEFARMANIZDA MEVCUTTUR! Sanhelios, 'ten beri Almanya'da doğal ilaçlar ve takviyeler üretmektedir ve her eczanede mevcuttur. Geleneğe dayalı kalite!
PaylaşFacebook'ta paylaşTweet'leTwitter'da tweet'lePin eklePinterest'te pin ekle