Memedeki kalsifikasyonlar (kireçlenmeler), mamogramda memenin yumuşak doku arka planında parlak beyaz lekeler veya noktalar olarak görünen küçük kalsiyum birikintileridir. Kalsiyum, mamogramdaki X ışınlarını kolayca emer. Kalsifikasyonlar tipik olarak ultrasonlarda görünmez ve meme MR görüntüsünde asla görünmezler. Kalsifikasyonlar mamogramlarda sık görülen bir bulgudur ve özellikle menopozdan sonra yaygın görülmektedir.
Memedeki kireçlenmeler beslenirken fazla kalsiyum almanızla bağlantılı değildir. Ayrıca meme kanserine dönüşemezler. Kalsifikasyonlar daha ziyade, meme dokusunda meydana gelen kanserin altında yatan bazı süreçler için bir belirteçtir. Çoğu durumda, kalsifikasyonlar iyi huyludur (kanserle ilişkili değildir). Örneğin, insanlar yaşlandıkça, kireçlenmeye yol açabilecek iyi huylu hücre değişiklikleri için daha fazla fırsat vardır. Bazen memenin glandüler hücreleri kanallara kalsiyum salgılayabilir. Mamogramlarda kireçlenmeye yol açabilecek diğer iyi huylu süreçler şunları içerir:
Ancak bazen kalsifikasyonlar, altta yatan kanser gelişiminin bir göstergesi olabilir. Bu kalsifikasyonlar, kanalın içi ile sınırlı erken evre bir kanser olan duktal karsinoma in situ (DCIS), hatta çevreleyen meme dokularına yayılmış invaziv duktal karsinom (IDC) varlığı ile ilişkili olabilir.
Memede anormal hücreler kontrolsüz büyüdüğünde, hücreler sayı olarak o kadar artar ki bazıları ölür ve vücut onları temizleyemez. Bu durumda, ölü hücreler sertleşebilir ve kalsiyum alanları oluşabilir. Bu kalsifikasyonlar bir mamogramda göründüğünde, genellikle daha fazla araştırma gerektiren şüpheli özelliklere sahiptirler.
Mamogramınızda yeni bir bulgu olarak kalsifikasyonlarınız varsa, görüntülerinizi okuyan doktorunuz, bunların altta yatan bir kanseri düşündüren herhangi bir özelliği olup olmadığını belirleyecektir. Doktorunuz kalsifikasyonların kanser ile ilişkili olabileceğini düşünürse, ek test gereklidir. Yine de kalsifikasyonların iyi huylu bir sürecin sonucu olma ihtimali yüksektir.
Memedeki kalsifikasyonların belirli özellikleri, doktorunuzun bunların iyi huylu, muhtemel iyi huylu veya muhtemel kanser olan bir süreçten kaynaklanıp kaynaklanmadığına karar vermesine yardımcı olabilir. Bu sınıflandırmalar büyüklük, görünüm ve kalsifikasyonların memede nasıl dağıldığı ile ilgilidir.
Genel olarak, kalsifikasyonların aşağıdaki durumlarda iyi huylu bir sürece işaret etmesi daha olasıdır:
Aşağıdaki durumlarda kalsifikasyonların kanserli bir süreçle ilişkilendirilmeleri daha olasıdır:
Kalsifikasyonlar kanser açısından şüpheli ise, daha ileri testlere ihtiyaç vardır.
NOT: Kireçlenmeler meme dokusunun kendisinde değil de ciltte bulunuyorsa, daha fazla test yapılmasına gerek yoktur. Durumun böyle olduğunu doğrulamak için ek mamografi görüntüleri alınması gerekebilir. Bazen ciltte toz veya deodorant kalıntıları kireçlenme olarak ortaya çıkabilir. Ayrıca kireçlenmeler açıkça memenin kan damarlarının içindeyse de daha fazla teste gerek yoktur.
Boyutlarına göre kalsifikasyonlar tipik olarak şu şekilde sınıflandırılır:
Bazen makro ve mikro kalsifikasyonlar birlikte görülebilir.
Kalsifikasyonlar standart bir görünüme sahipse, yani boyut ve şekil olarak çok fazla farklılık göstermiyorsa, iyi huylu bir sürecin belirteci olma olasılıkları daha yüksektir. Örneğin, şeffaf merkezleri olan iyi tanımlanmış küreler olarak görünen makrokalsifikasyonlar, 50 yaş üstü kadınlarda yaygındır. Bunlar genellikle yağ nekrozu (ölü yağ hücreleri) veya kalsifiye kist gibi iyi huylu durumların bir işaretidir.
Büyük, kaba, "patlamış mısır benzeri" makrokalsifikasyonlar, fibroadenom adı verilen iyi huylu bir meme tümörü ile ilişkilendirilebilir.
Genellikle her iki memede olmak üzere kanalları tek tek dolduran düz, çubuk benzeri (doğrusal) kireçlenmeler, meme ucuna giden kanalların büyüyüp sıvıyla dolduğunda ortaya çıkan meme kanalı ektazisinin bir işareti olabilir. Yağ nekrozlu kalsifikasyonlar, meme bölgesine yapılan cerrahi veya radyasyon sonucu olabilir.
Boyut ve şekil olarak değişen mikrokalsifikasyonlar daha fazla şüphe oluşturur ve pleomorfik kalsifikasyonlar olarak adlandırılabilir. Bunlar memenin belirli bir bölgesinde kümelenmiş olabilir. Bunlar bazen duktal karsinoma in situ (DCIS) varlığını işaret edebilir.
Kalsifikasyonlar birlikte kümelenmişse veya memenin bir bölümünde yoğunlaşmışsa, meme kanseri açısından daha fazla şüphe oluştururlar. Belirli bir kanal sistemi içinde gelişiyor veya memenin bir bölümünde toplanıyor gibi görünebilirler. Tüm bir memeye veya hatta her iki memeye dağılmış olmaları ise daha az endişe vericidir.
Bazı radyologlar, bir kümedeki beş veya daha fazla kalsifikasyonda altta yatan bir kanserden şüphelenebilmektedir. Ancak, bu kesin bir sınır sayı değildir. Yine, mikro kalsifikasyonlar daha şüpheli olsa da, kümelenmiş makro kalsifikasyonların - veya mikro ve makro kalsifikasyonların bir karışımının - kontrol edilmesi gerekir.
Dağılım, sayı, görünüm ve boyut söz konusu olduğunda meme kanseri riskinin keşfinde kesin kurallar yoktur. Siz ve doktorunuz mamografi görüntülerine ve radyoloji raporuna göre bir karar vereceksiniz.
Mamogramınızda kireçlenmeler görülürse, radyolog, sonuçlarınızı önceki mamogramlarınızla karşılaştırarak bunun yeni bir bulgu olup olmadığını veya daha önce kireçlenme geçirdiyseniz, sayı veya boyut olarak değişip değişmediğini araştıracaktır. Tek kalsifikasyonların ve kümelerin özellikleri hakkında daha fazla bilgi sağlayabilen büyütme mamografisi ile test yapılmasını önerebilir. Bu özel mamografi tekniği, memenin belirli bir bölgesinin daha odaklı görünümlerini sağlar. Ayrıca, memenin ilgili alanını düzleştirmek için küçük kürekler kullanan nokta sıkıştırmayı da içerebilir ve bu da daha görüntüye izin verebilir.
Doktorunuz kalsifikasyonları şu şekilde yorumlayacaktır:
Çoğu durumda doktorunuz, kanser riskini araştırmak için bölgedeki küçük bir doku parçasını çıkaran bir iğne biyopsisi isteyecektir. Cerrah veya radyolog, hissedilemeyecek kadar küçük olduklarından, kalsifikasyonların konumuna bir iğne yönlendirmek için sıklıkla mamografi kullanmak zorundadır. Buna stereotaktik iğne biyopsisi denir. Herhangi bir rahatsızlığı en aza indirmek için memeniz lokal anestezi ile uyuşturulacaktır.
Belirli durumlarda doktorunuz bölgeyi önce ultrason veya MR kullanarak inceleyebilir. Bu görüntüleme testlerinde kireçlenmeler tipik olarak görülmese de, testler kanseri düşündürebilecek doku değişikliklerini tespit edebilir. Bu, biyopsi için daha fazla rehberlik sağlamaya yardımcı olabilir.
Doktorunuz, kalsifikasyonlarda herhangi bir değişiklik olup olmadığını kontrol etmek için 6 ay sonra başka bir mamografi için tekrar gelmenizi önerebilir. Veya yıllık taramalara devam etmenizi önerebilir. Bu öneriler biyopsi sonucunun özelliklerine, kişisel durumunuza ve meme kanseri için risk faktörlerine sahip olup olmadığınıza bağlı olabilir.
Biyopsi anormal görünümlü hücreler (atipi) bulursa, doktorunuz cerrahi biyopsi yapabilir. Bu, hiçbir şeyin kaçırılmadığından emin olmak için daha büyük bir doku parçası alır. Meme kanseri bulunursa, teşhisinize göre tedavi başlanır.
Geçmişte meme kanseri geçirdiyseniz veya ailenizde meme kanseri varlığı, genetik bir mutasyon nedeniyle yüksek meme kanseri riski altındaysanız, mamogramınızda kalsifikasyon olması sizi endişelendirebilir. Bu durumlarda bile, çoğu kalsifikasyon iyi huylu bir sürecin belirteçleridir. Ameliyat, rekonstrüksiyon ve radyasyon tedavisi gibi kanser tedavileri doku hasarına, yara izine neden olabilir ve bu da mamogramda kireçlenmelere neden olabilir.
Yine de durumunuz göz önüne alındığında, doktorunuz herhangi bir kireçlenmeyi iyice araştırmalıdır. Kanser riskiniz yüksekse veya önceden meme kanseri geçirdiyseniz kireçlenme varlığında sizden biyopsi alınması olasılığı ortalama meme kanseri riski olduğu düşünülen bir kadına göre daha yüksek olabilir. Ayrıca doktorunuz mamografiye ek olarak meme MR ile tarama önerebilir. Daha ileri testler ve biyopsi hakkında kararlar verirken risk faktörleriniz dikkate alınmalıdır.
* Asist.; SB Ankara Eğit. ve Araş. Hast. Radyoloji Bölümü
** Başasistan; SB Ankara Eğit. ve Araş. Hast. Radyoloji Bölümü
*** Klinik Şefi; SB Ankara Eğit. ve Araş. Hast. Radyoloji Bölümü
Meme kanseri kadınlarda en sık görülen meme patolojisidir. Kadınlarda kansere bağlı ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sıradadır. Mamografik tarama ile sağlanan erken tanı mortaliteyi % oranında azaltmaktadır. Bu nedenle mamografi meme kanserinin tanısında "altın standart" olarak kabul edilir. Tarama amaçlı mamografinin yaşlar arasında yılda bir, daha sonra yılda bir uygulanması önerilir. Bu nedenle mamografinin meme kanserinin erken tanısındaki yeri konusunda bilinçli olunması ve meme patolojilerine yönelik algoritm içerisinde diğer inceleme yöntemlerinin tamamlayıcı nitelikte olduğunun bilinmesi önemlidir.
Meme kanseri kadınlarda memeyi etkileyen en önemli patolojidir. ABD'de 54 yaş altındaki kadınlarda kansere bağlı ölümlerin en sık nedeni meme kanseridir. Ülkemizde yapılan istatistiklerde kadınlarda kansere bağlı ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sırayı meme kanseri almaktadır. ABD'de her sekiz kadından birinin yaşamı sırasında meme kanserine yakalanacağı, her otuz kadından birinin meme kanseri nedeniyle öleceği tahmin edilmektedir. Yine ABD'de 40 yaşından büyük kadınlarda yılda bir kez yapılan mamografi her yıl meme kanserine bağlı ölümü önleyebileceği bildirilmiştir. Meme kanseriyle ilgili tanımlanan risk faktörleri etiyolojiyi aydınlatmakta yetersizdir ve korunma henüz olanaklı değildir. Bunun yanında meme kanserinde hastanın on yıl yaşama şansı metastaz yapmamış küçük tümörlerde daha yüksek orandadır. Bu nedenle meme kanserinde erken tanı çok önemlidir.
Mamografik tarama ile sağlanan erken tanının mortaliteyi % oranında azalttığı bildirilmiştir. Bütün bu nedenlerden ötürü tüm hekimlerin mamografinin meme kanserinin erken tanısındaki yeri konusunda bilinçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. |
Meme hastalıklarının araştırılmasına yönelik yaklaşım içerisinde mamografi en etkin radyolojik yöntemdir. Diğer tanı yöntemleri, gerektiğinde mamografiyi tamamlayıcı olarak kullanılmalıdır. Mamografi kullanımı tanı ve tarama amacına yöneliktir. Otuz yaşından büyük, belirtileri olan kadınlarda meme muayenesinden sonra tanı amaçlı bilateral mamografi yapılmalıdır. Palpasyonda malign kitle bulguları olan ve bu nedenle biyopsi planlanan hastalarda da palpe edilen bölgenin kitleden ayrı bir kistik patoloji bulunma olasılığı nedeniyle mamografik inceleme önerilir. Tarama amaçlı mamografi ise meme kanserine ilişkin yakınması ya da bulgusu olmayan kadınlarda uygulanan, klinik olarak gizli kalmış meme kanserinin tam ya da yüksek bir iyileşme olasılığının olduğu bir dönemde tedavi edilebilme şansının araştırılmasını amaçlayan ve erken tanıda yararı gösterilmiş tek görüntüleme yöntemidir. Ancak meme muayenesi olmadan yapılan mamografik değerlendirmede duyarlılığın % oranında azaldığı hesaplanmıştır. Tarama amaçlı mamografik incelemeye başlama yaşı konusunda farklı görüşler olmakla birlikte genel olarak 40 yaşında başlanması, yaş arasında yılda bir, daha sonra yılda bir uygulanması önerilmektedir.
1. Mamografi Tekniği
Mamografik taramanın benimsenmesi konusunda inceleme sırasında meme dokusunun yüksek doz radyasyona maruz kaldığı inancı önemli bir sorun oluşturmaktadır. Ancak henüz mamografi nedeniyle kanser olan kadın bulunmamaktadır. Mamografi tekniğinin gelişmesine paralel olarak meme dokusunun inceleme sırasında maruz kaldığı doz azalmaktadır. Mamografinin klasik röntgenden en önemli farkı düşük dozda daha yüksek görüntü kalitesi elde etmesidir. Teknik olarak kaliteli bir mamografide memenin tümü ya da olabildiğince fazla meme alanı yüksek kontrast ve optimum görüntü ayrıntısı ile görüntülenmelidir. İnceleme sırasında en önemli nokta memenin yeterince sıkışırılmasıdır. Bu, kimi zaman hastalarda rahatsızlık yaratabilir, ancak yeterli sıkıştırma ile memenin alacağı radyasyon dozu azalır. Aynı zamanda meme dokusunun üst üste gelen kısımlarının ayrılmasıyla var olan bir kitle gözden kaçırılmamış olur ve yalancı kitle görünümleri kaybolur.
Rutin mamografi incelemesi için meme sıkıştırılarak mediolateral oblik (MLO) ve kraniokaudal (KK) grafiler alınır. Uygun alınan bir MLO grafide pektoral kas yaklaşık meme başı düzeyine kadar üçgen şeklinde görüntülenmelidir. Bu grafi iki temel pozisyondan en çok meme dokusu içeren ve en önemli olanıdır. Ayrıca memede en sık karşılaşılan kanser yerleşim yeri olan üst dış kadran ve aksiller kuyruk diğer pozisyonlara göre daha iyi görüntülenir. KK grafide subareolar bölge, santral ve medial meme dokusu daha iyi görüntülenir. Her iki grafide ince, lineer çizgiler keskin olmalı, küçük radyoopasiteler ve mikrokalsifikasyonlar görülebilmelidir. Hastaya uygun pozisyon verilmesi önemlidir ve meme başının opasitesi tam profilden görüntülenmemişse meme dokusuyla çakışarak yalancı kitle görüntüsü verebilir. Standart grafilerin alınmasından sonra tek bir projeksiyonda alınan dansitelerin gerçek olup olmadığının anlaşılması amacıyla ek projeksiyonlarda grafiler alınabilir. Teknik olarak yeterli olduğuna karar verildikten sonra mamografide lezyon olup olmadığı araştırılmalıdır. Genellikle bilateral meme dokusunun dağılımı simetriktir. Bu nedenle asimetrik görünümün algılanabilmesi için iki tarafın yan yana asılarak her iki memenin simetrik olarak değerlendirilmesi gerekir. Grafilerin -eğer varsa- daha önce alınan grafilerle karşılaştırılması, olası benign ya da malign patolojilerin stabilitesinin değerlendirilmesi bakımından önemlidir.
2. Mamografi ve Normal Meme
Memede yer alan üç temel dokudan yağ dokusu radyolüsen, bağ dokusu doğrusal bantlar şeklinde radyodens, glandüler doku ise orta derecede opasiteler şeklinde izlenir. Genellikle parankim dokusunun fizyolojik dağılımına bağlı olarak üst dış kadranlarda opasite artışı izlenir. Meme derisi düzgün olup ortalama mm'yi geçmeyen ince bir bant olarak izlenir. Deri opasitesinin hemen altında ise deri altı yağ dokusuna ilişkin düzgün radyolüsen görünüm vardır. Meme dokusu miktar, bileşim ve dağılım açısından bireyden bireye ve aynı bireyin yaşamı boyunca dönemler arasında farklılıklar gösterebilir. Bu durum "normal" olarak değerlendirilebilecek meme dokusunun farklılıklar göstermesine neden olmuştur. Memede temel dokuların birbirlerine oranları meme paternini ve meme dansitesindeki artış ya da azalmayı belirler. Genç kadınlarda hemen hemen tüm memeyi kaplayan glandüler doku nedeniyle adeta homojen bir opasite sözkonusudur. Böyle dens memelerde değerlendirme yapmak daha zordur. Kırk yaşına doğru memenin iç yarısından başlayan ve daha sonra hızlanma gösteren involüsyonda glandüler dokunun yerini yağ dokusu almaktadır. Bu nedenle menopozda ve postmenopozal dönemde memede hipodens ağırlıklı bir görünüm ortaya çıkar. İnvolüsyon memede değerlendirme yapmayı kolaylaştırır ve tam olarak involüsyona uğramış yağlı bir memede mamografinin duyarlılığı %'e yaklaşır.
Mamografilerin değerlendirilmesinde yağ dokusu ve fibroglandüler dokunın oranlarına dayalı olarak meme parankim paternleri tanımlanmıştır. Son kabul gören sınıflandırmaya göre Patern 1'de hemen hemen tüm doku görünümdedir. Yağ dokusu içerisinde dağınık yerleşimli fibroglandüler dansitelerin oluşturduğu görünüm Patern 2'yi oluşturur. Patern 3'de ise fibroglandüler dansitelerin oranı %25'in üzerindedir. Başlıca yüksek yüzdede fibröz bağ dokusundan oluşan ileri derecede dens memeler ise Patern 4 olarak tanımlanmıştır. Dens memelerin yüksek kanser riski taşıdığını bildiren çalışmalar bulunmaktadır. Ayrıca dens memelerde küçük kanser odaklarının ayırt edilme güçlüğünden söz edilmektedir. Normal memede zaman içerisinde dansite artışı görülmesi seyrektir. En çarpıcı patern değişiklikleri kilo değişiklikleri nedeniyle oluşur. Dansite artışı ikinci neden hormon replasman tedavisidir.
3. Meme Patolojilerinde Karşılaşılan Mamografik Bulgular:
a. Kitle,
b. Yapısal distorsiyon,
c. Asimetrik dansite,
d. Kalsifikasyon,
e. Deri, meme başı ve trabekülasyonda izlenen değişiklikler,
f. Aksiller lenf nodu patolojileri.
Kitle lezyonları meme kanserlerinin en sık görülme şeklidir. Kitle komşu meme parankiminden bir sınırla ayrılan ve iki farklı projeksiyonda yer kaplayan lezyon olarak tanımlanmıştır. Lezyon tek bir projeksiyonda izleniyorsa dansite olarak tanımlanmalıdır. Kitlenin morfolojisi tanısal yaklaşımda önem taşır. Kitlenin malignite kuşkusunun değerlendirilmesinde şekil, kenar yapısı ve dansite özellikleri birinci derecede önemlidir. Kitleler şekil bakımından yuvarlak, oval, lobüler, irregüler olarak sınıflandırılabilir. Lobülasyon kenar yapısındaki ondülasyonlarla belirtilir. Mikrolobüle ya da irregüler şekilli kitlelerin malignite olasılığı fazladır. Kitlenin çevre dokuyla arasındaki kenar keskinse iyi sınırlı olarak tanımlanır. Kitle kenarından çevreye ışınsal tarzda uzanımlar izleniyorsa spiküler tanımı kullanılır. Kitlenin çevre dokuyla üst üste gelmesi durumunda örtülmüş kenar yapısı ortaya çıkar. Kapsül ve iyi sınırlı kitleleri çevreleyen 1 mm kalınlığındaki radyolüsen alan olarak belirtilen halo işareti genellikle benign lezyonlarda saptanır. Kitlenin x-ışını geçirgenliği dansite olarak belirtilir. Radyolüsen lezyonlar hemen hiçbir zaman malign değildir ve ileri değerlendirme gerektirmeksizin benign kabul edilir. Düşük dansitede radyoopak lezyonlar fibroadenom ve kisttir. Yüksek dansitede radyopak lezyonlarda malignite olasılığı akla getirilmelidir. Daha önce alınan mamografilerde saptanan ve izleme alınan iyi sınırlı nodüler lezyonlarda morfoloji ve boyut değişikliği gözlenirse malignite riski yüksek olduğundan ileri inceleme gereklidir. Lezyon sayısı ayırıcı tanı yönünden iyi bir kriter olmamakla birlikte benzer morfolojik özellikler sahip lezyonların çok sayıda ve bilateral olması malignite riskini azaltır.
Resim 1. Memede fibroglandüler doku içerisinde yuvarlak, düzgün sınırlı, homojen dansite izlenmektedir (KK grafi). Yapılan US incelemede tanımlanan lezyonun kist ile uyumlu olduğu saptanmıştır.
Mamografide en sık saptanan iyi sınırlı kitle lezyonları kist ve fibroadenomdur. Kistler genellikle kırklı yaşlardan sonra görülür. Menopozla birlikte gerileme gösterebilir. Mamografik olarak oval ya da yuvarlak, iyi sınırlı lezyonlardır (Resim 1). Sıklıkla bilateral ve multipl olup boyutları değişkendir. Kistlerde yumurta kabuğu biçiminde çevresel kalsifikasyonlar izlenebilir. Kistlerin ayırıcı tanısında Ultrasound’un rolü büyüktür. Fibroadenom memede en sık karşılaşılan solid, benign tümördür. Genellikle otuz yaşından önce ortaya çıkar ve yuvarlak, oval ya da lobüle kenar yapısı gösterir. Hormonal etkenler bağlı olarak morfolojik değişim izlenebilir; menopoz sonrasında dejeneresyona bağlı olarak "patlamış mısır" tarzında kaba kalsifikasyonlar saptanabilir (Resim 2).
Resim 2. Memede göğüs ön duvarına yakın yerleşimli, tipik kaba kalsifikasyonlar içeren, oval dansite (fibroadenom).
Benign intramamarian lenf nodları tüm mamografilerin %5'inde izlenebilir. Genellikle memenin üst dış kadranında yerleşim gösterir ve orta kesimde karakteristik radyolüsen görünüm ya da periferal çentik saptanabilir.
Meme kanserlerinde komşu dokulara infiltrasyon nedeniyle kenar yapısı net olarak izlenemeyebilir. Erken dönemde meme kanserinin tipik spiküler görünüm yerine belirsiz ve bulanık kenar yapısı gösterdiği bildirilmiştir. Meme kanserlerinde kitlenin dansitesi çevre fibroglandüler dokuya göre daha fazladır ve lezyonun ortasına doğru artış gösterir. Spiküler lezyonlar lezyon kenarından çevreye ışınsal tarzda uzanan ince opasitelerle karakterizedir (Resim 3).
Resim 3. Yağ dokusu ağırlıklı meme parankiminde kolaylıkla seçilen ve yüksek oranda malignite kuşku taşıyan spiküler lezyon.
Yağlı meme parankiminde kitle kolaylıkla ayırt edilir. Spiküler lezyonlar meme kanseri yanında postoperatif skar, yağ nekrozu ve radial skar gibi benign patolojilerde de izlenebilir. Meme kanserinde görülen spiküler lezyonda orta kesimdeki kitle görünümü daha belirgin olup spiküler uzanımlar daha kısadır. Kesin tanı için mamografi tek başına yeterli değildir ve biyopsi gerekir.
Yapısal distorsiyon meme kanserine eşlik edebilen önemli bir bulgudur. Normalde meme başına yönelim gösteren parankim yapısında değişiklik olması olarak tanımlanmıştır.
Asimetri sık karşılaşılan fokal mamografik bulgulardandır. Normalde iki meme arasında boyut farklılığı görülebilmekle birlikte iç yapıları arasında belirgin bir simetri vardır. Asimetri pozisyon ya da sıkıştırmadaki farklılıktan da kaynaklanabilir. Gerçek asimetriler üç boyutludur ve farklı pozisyonlarda alınan grafilerde izlenir. Asimetri simetrik olmayan meme dokusuna bağlı olabileceği gibi kitle nedeniyle oluşmuş olabilir. Asimetrik dansite içerisinde yağ dansitesi izlenmesi normal asimetrik meme dokusunun kitleden ayırt edilmesinde yardımcıdır. Kuşkulu asimetrik dansitede alan meme dokusundan daha küçük ve yuvarlaktır ve dansitesi ortasına doğru artış gösterir. Ayırıcı tanı için ek pozisyonlarda alınmış özel grafiler gerekebilir.
Memede kalsifikasyonlar sıkça saptanır. Enflamasyon, travma gibi benign nedenlerle oluşabileceği gibi meme kanserine de eşlik edebilir. Lüsen merkezli deri kalsifikasyonları, vasküler kalsifikasyonlar, fibroadenomlarda görülen kaba kalfikasyonlar, yağ nekrozu ya da kistlerde görülebilen çevresel kalsifikasyonlar benign tiptedir. Erken dönem kanseri haber veren küme yapmış kalsifikasyonlar araştırılmalıdır. Kitle görülmeksizin meme dokusunda küçük bir bölgeyi (1 cm3) kaplayan, irregüler, heterojen morfoloji gösteren, genellikle mm'nin altındaki, sayıca dörtten fazla, küme yapmış kalsifikasyonlar kuşku uyandırmalıdır.
Memede ödeme neden olan enfeksiyon, enflamasyon, tümör infiltrasyonu gibi nedenlerle dermal lenfatiklerin tıkanması sonucu deride ve parankim trabekülasyonunda değişiklikler gözlenebilir. Meme başı ve deride çekilme ise meme kanserinin geç döneminde saptanabilir.
Normalde 2 cm'nin altında ve ortası lüsen görünümde olan aksiller lenf nodları yağ replasmanında ileri derecede büyürler. cm'den büyük, ortasında lüsen alan izlenen lenf nodları reaktif hiperplazi nedeniyle oluşabileceği gibi meme kanserinin geç döneminde metastaza bağlı da görülebilir ve araştırılması gereklidir.
Dene - Yanılma
1. Kadınlarda kanserden ölüm nedenleri arasında hangisi akciğer kanserinden sonra gelir?
a) Meme kanseri b) Over kanseri
c) Endometrium kanseri d) Lenfoma
e) Hiçbiri
2. Meme kanserinin tanısında "altın standart" olarak kabul edilen inceleme yöntemi hangisidir?
a) Mamografi b) Ultrasonografi
c) Bilgisayarlı Tomografi d) Manyetik Rezonans
e) Hiçbiri
3. Kistik kitlelerin tanısında en değerli inceleme yöntemi hangisidir?
a) Mamografi b) Ultrasonografi
c) Bilgisayarlı Tomografi d) Manyetik Rezonans
e) Hiçbiri
4- Memede en sık karşılaşılan kanser lokalizasyonu hangisidir?
a) Alt - iç kadran b) Üst - dış kadran
c) Subareolar bölge d) Üst - iç kadran
e) Hiçbiri
5- Hangi meme parankim paterninde mamografik değerlendirme daha zordur?
a) Patern 1 b) Patern 2
c) Patern 3 d) Patern 4
e) Hiçbiri
1- Demirkazık FB; Mamografi ve Meme Görüntülemenin Temel İlkeleri. Hacettepe Tıp Dergisi , 28(1):
2- Kopans DB; Breast İmaging. Lippincott-Raven. Philadelphia.
3- Memiş A; Meme Lezyonlarında Mamografik Değerlendirme. Türkiye Klinikleri Radyoloji , 1(1):
4- Sevinç E; Meme Patolojilerinin Tanı ve Tedavisinde Gelişmeler. Mine Ofset. Ankara
5- Üstün E; Tarama Mamografisinde Son Yaklaşımlar. Türkiye Klinikleri Radyoloji. , 1(1):
6- Üstün E; Meme Radyolojisi. Ege Üniversitesi Basımevi. İzmir.
Soru : Metehan Bayindir /Meme Hastalıkları Teşhis Ve Tedavisi
Meme Hastalıkları Teşhis Ve Tedavisi
:hocam anneanneme bu teşhis kondu ameliyatsız yaşı gereği buna yardımcı olunurmu DİGİTAL BİLATERAL MAMOGRAFİ, BİLATERAL MEME ve BİLATERAL AKSİLLER ULTRASONOGRAFİ İNCELEMESİ Bilateral meme cilt kalınlıkları normaldir. Her iki meme yağ dokusundan zengin parankim yapısandadır (tipa meme). Her iki memede benign natürde kalsifikasyonlar izlenmiştir. Her iki memede vasküler cidar kalsifikasyonları izlenmiştir. Sol meme üst iç yarı orta eksende, 1/3 posteriorda 26x22 mm boyutunda keskin sınırlı kitle izlenmiştir, US de tanımlanan malignite açısından kuşkulu kitleye karşılık geldiği anlaşılmıştır. Her iki memede patolojik kalsifikasyon kaydedilmemiştir. İnceleme dahilindeki her iki aksiller alanda patolojik boyutta büyümüş lenf nodu veya kitle saptanmamıştır. .
Cevap : tarihinde seafoodplus.info Mehmet Mahir Atasoy tarafından cevaplanmıştır.
Sakın ihmal etemyin hemn biyopsi yapılması gerekiyor. İstanbul iseniz kliniğimizde sişze yardımcı olabiliriz.
Dr. Atasoy Kliniği
Meme kirelenmeleri, meme dokusundaki kalsiyum birikmesidir. Mamogramda beyaz lekeler veya benekler olarak grnrler ve genelde o kadar kktrler ki onlar hissedemezsiniz.
Meme kirelenmeleri ou kadnda yaplan mamogramlar esnasnda grlebilir ve zellikle menopoz sonrasnda yaygndr. Meme kirelenmelerinin genelde kanserli olmamasna ramen dzensiz ekilli youn kmelemeler gibi belli kirelenme ekilleri meme kanserini iaret edebilir.
Mamogramda meme kirelenmeleri, geni beyaz noktalar ve izikler (makrokalsifikasyon) ile tuz tanelerine benzer dz beyaz benekler (mikrokalsifikasyon) eklinde grnebilir. Makrokalsifikasyonlar neredeyse her zaman iin kanserli deildir ve daha fazla test yaptrmaya veya takip etmeye gerek duyulmaz. Mikrokalsifikasyonlar genelde kanserli deildir ama belli ekilleri kanser iareti olabilir. Eer kalsifikasyonlar pheliyse byterek grntleyen mamogramlar veya meme biyopsisinin de iinde olduu daha ileri aamal testleri yaptrmak gerekebilir.
Baz kirelenmeler meme kanserini iaret ederken, kirelenmelerin olumasna neden olabilen birok kanserli olmayan (iyicil) meme sorunlar vardr. Meme kirelenmesinin nedenleri arasnda aadakiler yer alr:
Normal yalanma, iltihaplanma, ilgili yerde gemite yaanan bir travma gibi bir dizi faktr, kadnlarn gsnde kirelenmeye neden olabilir. Besinlerden saladnz kalsiyum, meme kirelenmesine neden olmaz.
Kirelenme aadaki durumlardaysa doktorunuz baka testler yaptrmanz isteyebilir:
Testlerin iinde kirelenmeyi byterek grntleyen mamogramlar kadar ultrason grntlemesi veya biyopsisi de yer alabilir. Ayn zamanda radyolog byk ihtimalle karlatrmak ve kirelenmelerin yeni mi olduunu veya say ve ekil olarak deiiklik gsterip gstermediini belirlemek iin daha nce ektirdiiniz mamogram grntlerinizi isteyecektir. Baz kadnlardan meme kirelenmesinin grntsnde herhangi bir deiiklik olup olmadn kontrol edecek bir baka mamogram ektirmek iin yaklak alt ay iinde yakn izleme amacyla geri gelmeleri istenir.
Meme kirelenmesi, tortularn rutin bir gs muayenesi srasnda hissedilemeyecek kadar kk olmalarndan dolay belirtilere neden olmaz. Genellikle meme kirelenmesi ilk mamogramda fark edilir.
Makrokalsifikasyonlarnz varsa, daha fazla test veya tedavi olmanz gerekmez nk size bir zarar vermezler. Eer mamogramda mikrokalsifikasyonlar grlrse, sz konusu yeri daha detayl incelemek iin baka bir mamogram ektirmek gerekebilir. Kirelenme ya "iyicil", "muhtemelen iyicil" veya "pheli" olarak snflandrlacaktr.
yicil kirelenme zararsz kabul edilir. Daha fazla test veya tedaviye gerek yoktur.
Muhtemelen iyicil kirelenmede kanser olma riski yzde 2''den azdr. Dier bir deyile yzde 98''den fazla ihtimalle "muhtemelen iyicil" olan kirelenmeler kanser deildir. Genel olarak, muhtemelen iyicil kirelenmeler, en az bir yl boyunca izlemeye alnr. Bir yllk takipten ve yeni bir deiikliin olmadnn anlalmasndan sonra, doktorunuz senede bir kez rutin olarak mamogram ektirmenizi tavsiye edecektir.
pheli kirelenme, iyicil veya kanserin erken bir evrede olduunun bir iareti olabilir; bu nedenle doktorunuz biyopsi yaptrmanz tavsiye edebilir. Biyopsi srasnda kirelenme ieren kk bir miktar gs dokusu alnr ve kanser hcrelerinin tetkik edilmesi iin laboratuvara gnderilir. Eer kanser varsa tedavi, kanserli memenin alnmas iin ameliyat, geriye kalan kanserli hcreleri ldrmek iin de radyo-veya kemoterapiyi ierebilir.
Doktor bey merhabalar annemin mamografi sonucunu değerlendirebilirsiniz yas her iki meme parankimi st dış katralarda izlenen az miktardaki parank devamı