Kavimler göçü, Orta Asya'nın steplerinde yaşayan Türk ve İran kökenli halkların Batı'ya doğru hareket etmesiyle başladı. Bu hareket, 4. yüzyılda Hunların Batı'ya saldırmasıyla ivme kazandı. Avrupa'daki Germen kabileleri, Roma İmparatorluğu'nun batısına doğru göç etti. Bu göç, Roma İmparatorluğu'nun çöküşüne neden oldu. Göç eden kabileler, eski Roma eyaletlerindeki kentleri yağmaladılar ve yeni krallıklar kurdular. Göç eden kabileler arasında Vizigotlar, Hunlar, Germen kabileleri, Ostrogotlar, Slavlar ve Avarlar vardı.
Kavimler göçü, eski Roma İmparatorluğu'nu batı ve doğu olarak ikiye ayırdı. Batı Roma İmparatorluğu çöktü ve yerine Germen krallıkları kuruldu. Batı'da Franklar, Gotlar ve Vandallar gibi kabileler krallıklar kurdular. Doğu Roma İmparatorluğu ise ayakta kalmayı başardı. Doğu'daki Bizans İmparatorluğu, kavimler göçü sonrasında Avrupa'nın politik haritasını belirleyen güçlü bir devlet oldu.
Kavimler göçü, eski Roma İmparatorluğu'nun kültürünü değiştirdi. Batı Avrupa'da Latin kültürü yerine Germen kültürü hakim oldu. Latin dili, Avrupa'da yavaş yavaş kaybolurken, yerini Fransızca, İspanyolca, İtalyanca ve diğer Latin dillerine bıraktı. Göç eden kabileler, yeni topraklarda yeni bir kültür oluşturdu. Avrupa'da, farklı etnik kökenlere sahip halklar arasında karışım başladı.
Kavimler göçü, Avrupa'nın ticaretini de etkiledi. Roma İmparatorluğu'nun çöküşü, Akdeniz ticaretinin durmasına neden oldu. Göç eden kabileler, ticaret yollarını engelledi ve ticaretin yerini yağma ve talan aldı. Avrupa'da, yeni ticaret yolları açıldı ve kabileler arasında ticaret başladı. Kavimler göçü sonrasında, feodalizm adı verilen bir sosyal yapı ortaya çıktı. Krallar ve soylular, topraklarını korumak için askerî birlikler kurdular. Köylüler, soyluların topraklarında çalışmaya başladılar ve bu topraklar karşılığında koruma ve barınma hizmetleri aldılar.
Kavimler göçü, Hristiyanlık dininin yayılmasında da etkili oldu. Roma İmparatorluğu'nun çöküşü, Hristiyanlığın Avrupa'da yayılmasına fırsat tanıdı. Göç eden kabileler, Hristiyanlığı benimsediler ve yeni krallıklarında Hristiyan kiliseleri inşa ettiler. Hristiyanlık, Avrupa'nın kültürü ve sanatı üzerinde derin bir etki bıraktı. Gotik mimari, Romanesk mimari gibi tarzlar, kavimler göçü sonrasında ortaya çıktı.
Kavimler göçü, Antik Dünya'nın eğitim ve bilim alanlarında gerilemesine neden oldu. Roma İmparatorluğu'nun çöküşü, Antik Yunan ve Roma'nın bilim ve felsefesine son verdi. Avrupa'da, okulların çoğu kapatıldı ve bilim adamları ve filozoflar zor zamanlar geçirdi. Ancak, Hristiyanlık kültürü, yeni bir bilim ve felsefe akımının başlamasına yol açtı. Orta Çağ'da, Hristiyan teologlar ve filozoflar, Aristoteles felsefesini yeniden keşfettiler ve bu felsefe, Rönesans'ın başlamasına yol açtı.
Klasik tarih anlatısına dayanarak kavimler göçü siyasi ve askeri bir olaylar bütünü olarak açıklanmıştır ve üzerinde çokça durulmuştur zira Kavimler Göçü günümüz Avrupa'sının temelini atan, Akdeniz'in kaderini sene belirleyen bir adımdır. Çağlar boyunca bilgeler ve modern asırlardan bu yana tarihçiler Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşüne de neden olan bu olayı sadece tarihi kaynaklar ve arkeolojik materyaller üzerinden değerlendirmiş ve Batı Akdeniz'deki otorite kaybını ani bir çöküş, katastrofik son olarak adlandırdılar. Son yıllarda özellikle doğa bilimlerinin de toplum bilimleri ile ortak çalışması sonucu tarihçiler antik çağ sonunu ani bir yıkım, bir felaket olarak değil aşamalı bir geçiş öngörmektedirler. Doğal süreçlerin toplum yaşamı, insan medeniyeti üzerindeki etkisini hesaba katma eğilimi otaya çıkmıştır. Artık çok yönlü çalışmalar sonucu tarihçiler Kavimler Göçü'nün aşamalı bir çöküş dönemine sebep olduğu, ama daha da önemlisi kavimler göçü'nün de sadece askeri bir temelde gelişmediği ve sebeplerinin arkasında iklim değişikliğinin yattığı tezi ortaya atılmıştır. asrın sonunda Edward Gibbon, anıtsal eseri 6 ciltlik “The history of the decline and fall of the Roman Empire" Batı Roma'nın yıkılışı için çok önemli bir bakış açısı ortaya koymuştur. Bu geniş ve yapısalcı bakış açısı sayesinde kavimler göçü'nün de altında yatan farklı ve dışsal nedenler gündeme getirildi. Giderek soğuyan Kuzey Doğu Avrasya bozkırlarının halklarının sistematik şekilde Akdeniz havzasına akın etmesi ve bu baskının gücü zaten Akdeniz'deki iklimsel dengesizlikle bozulan Roma'yı aşama aşama çöküşe götürmesi artık daha çok kabul gören bir yorum. Yaklaşık bir asır önce, İngiliz meteorolog Hubert Lamb, Akdeniz ve Kuzey Avrupa'yı kapsayan bir çalışma ile çok sayıda paleoklimatolojik bulgu topladı ve yorumladı. Sonuçlar bir hayli şaşırtıcıydı, zira geç Holosen'de yani son yıl içinde iklimsel duraylılığın olmadığı göstermişti ve bu da yoğun olarak çevresel etkilere maruz kalındığını ortaya koymuştur. Özellikle yapılan çalışmaların tarihlendirilmesi ve tarihsel verilerle karşılaştırılması sonucu özellikle Roma'nın gücünün zirve yaptığı dönemlerin sıcak periyotlara rastladığı görülmüştür (Roman Warm Period). Yüksek ve stabil solar aktivite ve buna mukabil zayıf volkanik aktivite Roma için ciddi olarak istikrarlı bir hüküm dönemi sağlamış ve müreffeh bir toplum ortaya konmuştur. Son yıllarda tarihçiler bu paleoklimatik verileri değerlendirmeye başlamışlardır. Bu konuda bir örnek, Yaşlı Plinius'un notlarında yer almıştır. Romalı doğa bilimci Plinius, MS. seafoodplus.info'da çevresel bir tasvirinde kayın ağaçlarıyla kaplı yüksek dağlardan bahseder, ki kayın ağaçları alçak rakımlara özgüdür. Bu örnek bile iklimsel sıcak dönemi göstermesi açısından bir kanıttır. Paleoklimatik verilere göre, MS. arası da iklimsel dengesizlik dönemi olarak kabul edilmiştir ve Kavimler Göçü'nün tetiklendiği dönemi kapsar, bu geçiş periyodu ise MS. ile MS. arasındaki mini buz çağı'na kavuşur ve sık sık kuzeyden ve doğudan göçer kitlelerin Avrupa içlerine girişine tanıklık edip klasik Orta Çağ'ı başlatacaktır. Uzun dönemli iklim değişikliği sonucu Kavimler Göçü denen kitlesel hareketler sık sık tekrarlanmıştır, zira Gotların göçünü müteakip, Alanlar, Alemanniler, Frank grupları bu kitlesel hareketi gerçekleştirmiştir. Kısacası disiplinler arası çalışmaların yoğunlaşmaya başladığı çağımızda kavimler göçü gibi tarihsel olaylara sadece siyasi ve askeri yönlerden değil de sosyal, ekonomik ve en temelde doğal etkiler üzerinden bakmak çok daha sağlıklı ve gerçeğe yakın yorumların önünü açabilir.[5]
Kavimler Göçü Nedenleri
Kavimler Göçü Sonuçları
ile yılları arasında gerçekleşen Kavimler Göçü sonuçları şu şekilde listelenebilir:
Kavimler Göçünün Kültürel Sonuçları
Birinci ve İkinci Kavimler Göçünün ortaya çıkardığı en önemli kültürel sonuç, günümüz Avrupa milletlerinin temelinin atılmış olmasıdır. Örneğin bu göç hareketinin yaşanmasıyla; İspanya’ya göç eden Vandallar oranın yerel halkı ile kaynaşarak İspanyolları, Britanya’ya göçen Anglus ve Saksonlar da oranın yerel halkı ile kaynaşarak İngilizleri meydana getirmiştir.