kemal yıldırım makro iktisat kitabı / KIRGIZİSTAN'DA SON GELİŞMELER: DÜN, BUGÜN, YARIN - orsam

Kemal Yıldırım Makro Iktisat Kitabı

kemal yıldırım makro iktisat kitabı

История Османской империи (1299 - 1922 гг.)

A

Подробнее

Analiz Basım Yayın Tasarım Uygulama Ltd., 1999. — 256 s. İçindekiler 1908 Devrimi'nden Önceki Durum Meşrutiyet İdaresi ve 1909 Karşıdevrimi İttihat ve Terakki Cemiyeti ve Ordu Meşruti lshalat Dönemi Muhalefetin Güçlenmesi İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Gerilemesi, Çöküşü ve Yeniden Canlanması Cemiyet'in Gücünü Sağlamlaştırması İttihat ve Terakki'nin Siyaseti Kim kimdir...

  • №4
  • 9,55 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Analiz Basım Yayın Tasarım Uygulama Ltd., 1996. — 213 s. İçIndekIler genç türk devrimi doğmakta olan bir burjuvazinin öncüsü: genç türkler'in sosyal ve ekonomik politikasi 1908-1918 genç türkler'in tarim politikasi 1908-1918 İttihatçilarin, osmanli İmparatorluğundaki rum, ermeni ve yahudi cemaatleriyle olan İlişkileri 1908-1914 ittihatçilar ve osmanli rum cemaati İttihatçilar ve...

  • №5
  • 4,14 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Slat Lake City: The university of Utah Press, 2014. — 191 p. A Note on Sources. Introduction: The Nineteenth-Century Background. The Armenian Community, 1908–1914. The Ottoman Greeks, 1908–1914. The Albanians. The Greeks and Armenians, 1914–1918. The Ottoman Jews. The Arabs. Postscript: Ottoman Defeat and the Aftermath. Notes.

  • №6
  • 1,28 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

London: Picador, 2007 The story of the Ottoman Empire's slaughter of one million Armenians in 1915—a genocide still officially denied by the 83-year-old modern Turkish state—has been dominated by two historiographical traditions. One pictures an embattled empire, increasingly truncated by rapacious Western powers and internal nationalist movements. The other details the attempted...

  • №8
  • 715,53 КБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

London: Picador, 2007 The story of the Ottoman Empire's slaughter of one million Armenians in 1915—a genocide still officially denied by the 83-year-old modern Turkish state—has been dominated by two historiographical traditions. One pictures an embattled empire, increasingly truncated by rapacious Western powers and internal nationalist movements. The other details the attempted...

  • №9
  • 704,69 КБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Zed Books, London & New York, 2004. - 288 p. This book is the first attempt by a Turk to understand the genocide from a perpetrator's, rather than victim's, perspective, and to contextualize the events of 1915 within Turkey's political history and western regional policies. Turkey today is in the midst of a tumultuous transition. It is emerging from its Ottoman legacy and on...

  • №10
  • 1,79 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Istanbul: Hilal Matbaası, 1990. — 655 s. bu II. cildi, II. Bayezid Devri Kanunnameleri'ne tahsis olunmuştur. Beş bölüm halinde tanzim olunan kitabın. Bölümü, Merkezi Ve Umumi Kanunnarnelere ayrılmıştır. 2. Bölüm, Anadolu Eyiileti Kanunniimeleri'ne; 3. Bölüm, Karaman Eyiileti Kanunnamelerine; 4. Bölüm, Rum Eyaleti Kanunnameleri'ne ve S. Bölüm ise, Rumeli Eyiileti...

  • №14
  • 29,04 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Istanbul: Hilal Matbaası, 1992. — 774 s. Anadolu Eyaleti Kanunnamelerini inceledik. Bağdild E yilieti Kanunnamelerini ineeledik ve fıkıh kitaplannda haraci arazi olarak ilan edilen bu Eyalette, şer'! hükümlerden hiç aynlınmadığnı müşilhede ettik. Basra Eyaleti Kanunnamelerini ineeledik ve tamamen öşıi arazi ile alakah şer'! hükümlere uygun olduğunu gördük. Budin Eyaleti...

  • №19
  • 26,47 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

İstanbul: Cihan Matbaası, 1994. — 733 s. Bu ciltte IIL Murad devrine ait 60 ve III Mehmed devrine ait 6 Kanunnarneyi neşredeceğiz. Bundan sonraki ciltlerde her Padişah devrine ait ancak ve ancak bir iki tane Kanunname olduğunu göreceğiz. Kısaca, Osmanlı Devletinin yükselme, duraklama, gerileme ve yıkılına dönemlerini, Kanunnarnelere ve hukuki mevzil'ata bakarak tesbit etmek...

  • №21
  • 17,41 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Ankara, 1997. — 393 s. Birinci Bölüm'de Belgeler Işığında Divânı İşrâdan Sayıştay'a başlığı ile Sayıştay Tarihi anlatılmaya çalışılmıştır. Bu Bölüm içinde Osmanlı Devletinden önceki müslüman Türk devletlerinde Sayıştay'ın vazifesini ifa eden Divân'ül İşrâf; Osmanlı Devletinde Divân'ül lşrâf'ın tam karşılığı olmasa bile önemli ölçüde Sayıştay'ın vazifelerini yürüten Başbaki Kulu...

  • №22
  • 2,90 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Stanford University Press, 2018. — 288 p. The Ottoman Empire was unprepared for the massive conflict of World War I. Lacking the infrastructure and resources necessary to wage a modern war, the empire's statesmen reached beyond the battlefield to sustain their war effort. They placed unprecedented hardships onto the shoulders of the Ottoman people: mass conscription, a...

  • №23
  • 1,79 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Cambridge University Press, 2008. — 234 p. Author’s note Abbreviations Maps Introduction: pursuing sovereignty in the age of imperialism The intellectual and emotional climate after the Balkan Wars 1914: war with Greece? The Ottomans within the international order The Great War as great opportunity: the Ottoman July Crisis Tug of war: Penelope’s game Salvation through war?...

  • №24
  • 2,51 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Brill Academic Publishers, 1995. — 253 p. This study of the life and milieu of a statesman, utilizing a wide array of hitherto unused chronicle and documentary material, offers new insights into many aspects of Ottoman eighteenth-century society. Subjects touched upon include career development and patronage in the central bureaucracy, increasing knowledge and interest in...

  • №25
  • 5,35 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Istanbul: The Isis Press, 2004. — 261 p. Part one: Contacts Ottoman Sources of Information on Europe in the Eighteenth Century Ottoman Political Writing, 1768-1808 Is There a Turk in the Turkish Spyl Choiseul-Gouffier at the Porte, 1784-1792 An Ottoman Portrait of Frederick the Great Locating the Ottomans Among Early Modern Empires Breaking the Spell of the Baron de Tott:...

  • №26
  • 5,75 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Second Edition. — Routledge, 2021. — 372 p. — (Modern Wars In Perspective). Originally conceived as a military history, this second edition completes the story of the Middle Eastern populations that underwent significant transformation in the nineteenth century, finally imploding in communal violence, paramilitary activity, and genocide after the Berlin Treaty of 1878. Now...

  • №27
  • 13,42 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Istanbul: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., 1997. — 160 s. TBMM'nin Kurulması, İç Savaş ve Sevr Antlaşması Düzenli Ordunun Zafer Yolu Büyük Zafer ve Saltanatın Kaldırılması Lozan Antlaşması ve Cumhuriyetin İlanı Hilafetin Kaldırılması ve Laiklik Devrim ve Karşıdevrim Kültür Devrimi Ön Düzleme Geçiyor Siyaset ve İktisatta Gelişmeler Atatürk'ü Değer endirmek İnönü...

  • №28
  • 1,38 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

İmaj Yayıncılık , 2000. — 331 s. Osmanlı Öncesi Türkler Klasik Osmanlı Toplum Düzeni Klasik Osmanlı Düzeninin Değişimi Osmanlı-Türk Kültür Hayatının Bazı Sorunları Tanzimata Gidiş ve Tanzimat Islahat Fermanı ve Yeni Osmanlılar Meşrutiyet ve Büyük Bunalım Abdülhamit Dönemi İttihat ve Terakki'nin Yapı Özellikleri, 31 Mart Olayı 31 Mart'tan 1913'e Değin İT'nin Denetleme İktidarı...

  • №29
  • 1,79 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Routledge, 2023. — 180 p. This book is about the conflict which resolved the Greek–Turkish War of 1919–1922: the Great Offensive. On 26 August 1922, the army of the GNA executed the Great Offensive against the Greek defence line extending from the Bay of Gemlik to the Meander River. The Turkish Forces split the Greek Army into two large groups, annihilated one of the groups in...

  • №30
  • 17,85 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Anadolu University, 2013. — 197 s. Icindekiler Onsoz Meşrutiyet’in ilan ve Kanun-i Esasi Idari Reformlar, Yıldız Burokrasisi ve Bab-i ali Askerf Duzenlemeler (1876-1918) Egitim Sistemi ve Egitimde Yapılan Reformlar İktisadi ve Mali Reformlar Tasra Teskilatı ve Anadolu Islahat Basin, Kamuoyu, Boykot ve işçi hareketleri Toplumsal Yapı ve Degişimi

  • №36
  • 7,57 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Istanbul: Tercuman, 1995. — 175 s. Kaptan-ı derya Seydi Ali Reis'in Çağatayca mensur ve manzum şekilde yazdığı eseridir. İlk seyahatname olma niteliği taşıyan Mir’atü'l-Memalik, 1554 civarında yazmıştır. Hint seferine gemiyle giden Seydi Ali Reis, donanmasını kaybedince Bağdat'a kara yoluyla döner. Bu dönüş sırasında gezdiği yerleri anlatan kitabını, Mir'atü'l-Memalik, yazar.

  • №37
  • 7,52 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

İstanbul: Tarih düşünce kitapları, 2004. — 217 s. Enderun Birun Harem Teşrifat Müessesesinin Teşekkülü Tarihçesi Teşkilatı Biat Töreni Cülus Töreni Cülus Bahşişi Deniz Yoluyla Gidiş Kara Yoluyla Gidiş Divan-ı Hümayun Teşrifatı Arza Girme Töreni Ulufe Dağıtımı ve Elçi Kabulü Uluf e Dağıtımı Elçi Kabulü Elçinin Sadrazam Tarafından Kabulü Elçinin Padişah Tarafından Kabulü Ayak...

  • №38
  • 11,68 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

İstanbul : Muallim Ahmed Halit Kitaphanesi, 1932. — 56 s. İstanbulun eski adı. Roma Şark imparatorluğu. Selçuk Oğulları ve Bizanslılar. Osman Oğulları ve Bizanslılar. Istanbulun birinci muhasarası (1396). İstanbulun ikinci muhasarası (1412). İstanbulun üçüncü muhasarası (1423). Istanbulun dördüncü muhasarası ve Türkler eline geçmesi (1453).

  • №41
  • 4,47 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Stanford University Press, 2020. — 224 p. The Ottoman Empire enforced imperial rule through its management of diversity. For centuries, non-Muslim religious institutions, such as the Armenian Church, were charged with guaranteeing their flocks' loyalty to the sultan. Rather than being passive subjects, Armenian elites, both the clergy and laity, strategically wove the...

  • №44
  • 2,90 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Cambridge University Press, 2018. — 342 p. In the late fifteenth century, the north-eastern Balkans were under-populated and under-institutionalized. Yet, by the end of the following century, the regions of Deliorman and Gerlovo were home to one of the largest Muslim populations in southeast Europe. Nikolay Antov sheds fresh light on the mechanics of Islamization along the Ottoman...

  • №45
  • 6,82 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Cambridge University Press, 2020. — 304 p. The first study to explore the lives of female slaves of the Ottoman imperial court, including the period following their manumission and transfer from the imperial palace. Through an analysis of a wide range of hitherto unexplored primary sources, Betul Ipsirli Argit demonstrates that the manumission of female palace slaves and their...

  • №46
  • 3,73 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Ankara, 2002. — 391 p. Editorial notes Turks and the armenians Cultural relations The political milieu The population of Ottoman armenians Realities behind the location The Armenian question The armenian problem problem and the international law

  • №48
  • 18,72 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Cambridge University Press, 2017. — 271 p. During the early Ottoman period (1300-1453), scholars in the empire carefully kept their distance from the ruling class. This changed with the capture of Constantinople. From 1453 onwards, the Ottoman government co-opted large groups of scholars, usually over a thousand at a time, and employed them in a hierarchical bureaucracy to fulfill...

  • №49
  • 1,43 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Sivas, 2015. — 224 s. İçindekiler Osmanlı devleti ileri gelen aileler ve ayanlık müessesesi 1740-1850 Sivasra ayan aileleri tarihinde Sivastaki ayan ailelrin siyası sosyal ekonomşk ve kültür faaliyetleri Sonuç Bibliografya Ekler

  • №50
  • 32,37 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Paraf Yayınları, 2010. — 313 s. Binlerce yıllık Türk tarihinde kurulan birçok devlet veya imparatorluk, bağımsızlıklarını koruyabilmek için ismi ne olursa olsun sonuçta istihbaratla uğraşan basit veya gelişmiş teşkilatlara sahiptiler. Bütün milletlerde olduğu gibi Türklerde de istihbarat ve istihbaratçılarla ilgili kavramlar vardır. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılış...

  • №51
  • 1,17 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Oxford University Press, 2019. — 216 p. This book is the first study of late Hanafism in the early modern Ottoman Empire. It examines Ottoman imperial authority in authoritative Hanafi legal works from the Ottoman world of the sixteenth to nineteenth centuries CE, casting new light on the understudied late Hanafi jurists (al-muta'akhkhirun). By taking the madhhab and its...

  • №52
  • 2,74 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Istanbul: Edebiyat fakuktesi yayinevi, 1992. — 217 s. Önsöz. Kısaltmalar. İlk Osmanlı tarihleri ve Tevarih Al-i Osman. Nüshaları. Muhtevası. Metin.

  • №53
  • 11,29 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано
B

Подробнее

Translated from the German by Ralph Manheim ; edited, with a pref., by William C. Hickman. — Princeton, N.J. : Princeton University Press, 1978. — (Bollingen Series Book 96). — xx, 549 p. From the famous siege of Constantinople in 1453 through the numerous other campaigns that securely established the Ottoman Empire, the events in the life of the emperor Mehmed II are the...

  • №54
  • 63,41 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Ankara: Kültür Bakanlığı, 1992. — 521s. İçindekiler Çevirenin önsözü Yazanim önsözü En önemli kısaltmalann listesi Giriş Osmanlı Tarih Yazıcılığının Başlangilan Osmanli Tarih Yazarlan Yazar adı dizini Doğrulamalar ve Eklemeler Kitap adı dizini Özel adlar dizini

  • №55
  • 15,58 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Ed. by Suraiya Faroqhi and Halil Inalcik. — Leiden; Boston: Brill, 2010. — 432 p. — (The Ottoman Empire and its Heritage 44). — ISBN 978-90-04-18205-9. Introduction and Review of the Sources Ottoman and Turkish Sources Turkish Official Military History Dissertations and Theses in Turkish Sources in Russian Sources in Other Languages The Origins of the War Overview of the...

  • №56
  • 165,13 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Oxford University Press, 2008. — 345 p. Introduction: Conversion of Self, Others, and Sacred Space, Inauspicious Enthronement, A Decade of Crisis, Enjoining Good and Forbidding Wrong, Islamizing Istanbul, Conversion to Piety: Mehmed IV and Preacher Vani Mehmed Efendi, Converting the Jewish Prophet and Jewish Physicians, Conversion and Conquest: Ghazi Mehmed IV and Candia,...

  • №58
  • 1,90 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Stanford University Press, 2010. — 359 p. Following the Jewish Messiah Turned Muslim, 1666–1862 Ottoman salonika Keeping It Within the Family, 1862–1908 Religious and Moral Education: Schools and Their Effects Traveling and Trading bet ween empire and nation-state Making a Revolution, 1908 Choosing Between Greek Thessaloníki and Ottoman Istanbul, 1912–1923 Istanbul Losing a...

  • №59
  • 1,45 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Istanbul: Paradoks Kitap, 2011. — 329 s. Neden Kanuni'ye muhteşem Süleyman denildi? Kanuni Hürrem' e gerçekten aşıkmıydı? Osmanlı nın devlet yapısı eğlenceye mi yoksa hizmetemi dönüktü? Harem hayatı nasıldır? Şehzadelerin katledilmesinde Hürrem sultanın etkisi olmuşmudur? Bu ve benzeri birçok sırlarla dolu sorunun gerçek cevapları bu kitapda sizlere ışık tutacaktır.

  • №60
  • 6,52 МБ
  • добавлен
  • описание отредактировано

Подробнее

Edinburgh University Press, 2016. — 245 p. What did Islamic law mean in the early modern period, a world of great Muslim empires? Often portrayed as the quintessential jurists’ law, to a large extent it was developed by scholars outside the purview of the state. However, for the Sultans of the Ottoman Empire, justice was the ultimate duty of the monarch, and Islamic law was a...

"Azerbaycanın Bagımsızlık Sonrası Uluslararası Maliye Kurumları ile ilişkileri",

Türkiye’de kadına yönelik şiddetin psikolojik boyutu gelişerek en uç noktası olan kadın cinayetlerinin, gün geçtikçe arttığı görülmektedir. Ataerkil toplumlarda kadın cinayetinin artmasının en büyük sebebi kadının toplumsal cinsiyet kimliği ve erkeğe verilen tahakküm hakkıdır. Toplumsal cinsiyet; kadını erkeğe bağımlı ve muhtaç kıldığından, erkek kadına karşı cinayete varacak kadar bir güç ve otorite kurma hakkını kendinde görmektedir. Bu cinayetlerin oluşmasında, her geçen gün artmasında ve yeniden üretilmesinde hiç kuskusuz en etkin araçlardan birisi de medyadır. Toplumu etkileme, dönüştürme ve değiştirme gücüne sahip olan medya; olaylara bakış ve çözümlemede kanaat oluşturabilmektedir. Burada dikkat çeken konu medyanın şiddet ve cinayet haberlerini okuyucuya nasıl bir söylemle ilettiğidir. Cinsiyetçiliği benimseyen ve meşru kılan söylemleriyle günümüz medyası; faillerin suçlarını, gerekçelendirerek adeta suçu meşrulaştırmaktadır. Cinsiyetçi söylemi yeniden üreten medya; eril dil söylemlerine sık sık başvurmakta ve erkek iktidarını pekiştirici örnek teşkil etmektedir. Diğer bir deyişle, medyanın dilinin özellikle bu tür haberlerde kullanımı doğurduğu sonuçlar bakımından önemlidir. Dolayısıyla bu çalışmanın amacı kadın cinayeti haberlerinde kullanılan haber başlıklarını medya dili bağlamında analiz etmek ve medyanın kadın cinayeti sorununa yaklaşımını ortaya koymaktır. Bu anlamda 2019 yılında işlenen kadın cinayeti haberleri çalışmanın örneklemini oluşturmaktadır. Bir yıl içinde işlenen kadın cinayeti haberlerinin manşetleri ve failin bu başlıkta tanımı söylem analizi yöntemiyle çözümlenecektir. Bu çalışmanın kadına şiddet ve kadın cinayeti haberlerine ve medya diline dikkat çekmesi ve bir farkındalık oluşturması düşünülmektedir. Çalışmanın şiddet ve cinayet konuları üzerine temellenmesi şiddet olgusuna karşı, toplumun tüm kesimlerinde sorumluluk bilincinin artmasının gerekliliğidir.

KIRGIZİSTAN'DA SON GELİŞMELER: DÜN, BUGÜN, YARIN - orsam

ORSAM Rapor No:26<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL<br />

Rapor No: 5, Ocak 2011<br />

KIRGIZİSTAN’DA <strong>SON</strong> <strong>GELİŞMELER</strong>:<br />

<strong>DÜN</strong>, <strong>BUGÜN</strong>, <strong>YARIN</strong><br />

СИТУАЦИЯ В КИРГИЗИИ:<br />

СОСТОЯНИЕ, ТЕНДЕНЦИИ, ПРОГНОЗЫ<br />

THE RECENT DEVELOPMENTS IN KYRGYZSTAN:<br />

PAST, PRESENT AND FUTURE<br />

ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ<br />

CENTER FOR MIDDLE EASTERN STRATEGIC STUDIES<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL CENTER FOR RESEARCH AND DIALOGUE<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL<br />

ORSAM<br />

CENTER FOR MIDDLE EASTERN STRATEGIC STUDIES


KIRGIZİSTAN’DA <strong>SON</strong> <strong>GELİŞMELER</strong>:<br />

<strong>DÜN</strong>, <strong>BUGÜN</strong>, <strong>YARIN</strong><br />

СИТУАЦИЯ В КИРГИЗИИ:<br />

СОСТОЯНИЕ, ТЕНДЕНЦИИ, ПРОГНОЗЫ<br />

THE RECENT DEVELOPMENTS<br />

IN KYRGYZSTAN: PAST, PRESENT<br />

AND FUTURE<br />

ORSAM Rapor No: 26<br />

The Black Sea International Rapor No: 5<br />

Ocak 2011<br />

ISBN: 978-605-5330-54-5<br />

Ankara - TÜRKİYE ORSAM © 2011<br />

Bu raporun içeriğinin telif hakları ORSAM’a ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak<br />

makul alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, yeniden yayımlanamaz. Bu raporda yer alan<br />

değerlendirmeler yazarına aittir; ORSAM’ın kurumsal görüşünü yansıtmamaktadır.


ORSAM<br />

ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ<br />

STRATEJİK BİLGİ YÖNETİM, ÖZGÜR DÜŞÜNCE ÜRETİMİ<br />

ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ<br />

Tarihçe<br />

Türkiye’de eksikliği hissedilmeye başlayan Ortadoğu araştırmaları konusunda kamuoyunun<br />

ve dış politika çevrelerinin ihtiyaçlarına yanıt verebilmek amacıyla, 1 Ocak 2009 tarihinde Ortadoğu<br />

Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) kurulmuştur. Kısa sürede yapılanan kurum,<br />

çalışmalarını Ortadoğu özelinde yoğunlaştırmıştır.<br />

Ortadoğu’ya Bakış<br />

Ortadoğu’nun iç içe geçmiş birçok sorunu barındırdığı bir gerçektir. Ancak, ne Ortadoğu ne de<br />

halkları, olumsuzluklarla özdeşleştirilmiş bir imaja mahkum edilmemelidir. Ortadoğu ülkeleri,<br />

halklarından aldıkları güçle ve iç dinamiklerini seferber ederek barışçıl bir kalkınma seferberliği<br />

başlatacak potansiyele sahiptir. Bölge halklarının bir arada yaşama iradesine, devletlerin<br />

egemenlik halklarına, bireylerin temel hak ve hürriyetlerine saygı, gerek ülkeler arasında gerek<br />

ulusal ölçekte kalıcı barışın ve huzurun temin edilmesinin ön şartıdır. Ortadoğu’daki sorunların<br />

kavranmasında adil ve gerçekçi çözümler üzerinde durulması, uzlaşmacı inisiyatifleri cesaretlendirecektir<br />

Sözkonusu çerçevede, Türkiye, yakın çevresinde bölgesel istikrar ve refahın<br />

kök salması için yapıcı katkılarını sürdürmelidir. Cepheleşen eksenlere dâhil olmadan, taraflar<br />

arasında diyalogun tesisini kolaylaştırmaya devam etmesi, tutarlı ve uzlaştırıcı politikalarıyla<br />

sağladığı uluslararası desteği en etkili biçimde değerlendirebilmesi bölge devletlerinin ve halklarının<br />

ortak menfaatidir.<br />

Bir Düşünce Kuruluşu Olarak ORSAM’ın Çalışmaları<br />

ORSAM, Ortadoğu algalımasına uygun olarak, uluslararası politika konularının daha sağlıklı<br />

kavranması ve uygun pozisyonların alınabilmesi amacıyla, kamuoyunu ve karar alma mekanizmalarına<br />

aydınlatıcı bilgiler sunar. Farklı hareket seçenekleri içeren fikirler üretir. Etkin<br />

çözüm önerileri oluşturabilmek için farklı disiplinlerden gelen, alanında yetkin araştırmacıların<br />

ve entelektüellerin nitelikli çalışmalarını teşvik eder. ORSAM; bölgesel gelişmeleri ve trendleri<br />

titizlikle irdeleyerek ilgililere ulaştırabilen güçlü bir yayım kapasitesine sahiptir. ORSAM,<br />

web sitesiyle, aylık Ortadoğu Analiz ve altı aylık Ortadoğu Etütleri dergileriyle, analizleriyle,<br />

raporlarıyla ve kitaplarıyla, ulusal ve uluslararası ölçekte Ortadoğu literatürünün gelişimini<br />

desteklemektedir. Bölge ülkelerinden devlet adamlarının, bürokratların, akademisyenlerin,<br />

stratejistlerin, gazetecilerin, işadamlarının ve STK temsilcilerinin Türkiye’de konuk edilmesini<br />

kolaylaştırarak bilgi ve düşüncelerin gerek Türkiye gerek dünya kamuoyuyla paylaşılmasını<br />

sağlamaktadır.<br />

www.<strong>orsam</strong>.org.tr


İçindekiler<br />

Takdim........................................................................................................................................................ 5<br />

Özet............................................................................................................................................................. 7<br />

Ekonomik Durum.................................................................................................................................... 9<br />

Sosyal Süreç ve Eğilimler........................................................................................................................ 12<br />

Kırgız Toplumu ile Milli Elitin Yapısal Karakteri............................................................................... 13<br />

Kabile Yapısı.............................................................................................................................................. 14<br />

Siyasi Sistem ve Siyasi Partiler............................................................................................................... 15<br />

Seçimler Öncesi Siyasi Güçlerin Durumu ve 10 Ekim 2010 Parlamento Seçimlerinin<br />

Neticeleri.................................................................................................................................................... 16<br />

Seçim Öncesinde Yapılan ve Sonrasında Geçerliliğini Koruyan Koalisyon İhtimalleri............. 17<br />

1. Ata Meken Partisi................................................................................................................................ 17<br />

2. Kırgızistan Sosyal Demokrat Partisi................................................................................................ 18<br />

3. Ata-Jurt Partisi..................................................................................................................................... 18<br />

4. Ak Şumkar Partisi................................................................................................................................ 19<br />

5. BEK Bloku............................................................................................................................................. 19<br />

Medya......................................................................................................................................................... 19<br />

Dış Faktörler, Süper Güçlerin Çıkarları, Bölgedeki Durum............................................................ 19<br />

Bölgelerin Kontrolü................................................................................................................................. 21<br />

Etnik Gruplar Arasındaki İlişkiler, Eğilimler, Oş ve Celalabad İllerindeki Krizin Durumu...... 21<br />

Özbek Cemaatinin Durumu.................................................................................................................. 21<br />

Kırgızistan Hükümeti’nin ve Yerel Yönetim Organlarının Siyaseti................................................ 22<br />

Özbekistan ve Tacikistan’ın Kırgızistan’a Sınırı Olan Bölgelerindeki Durum............................. 22<br />

Partner Ülkeler İçin Tavsiyeler.............................................................................................................. 23<br />

Dış Müdahale İhtimali............................................................................................................................ 23


Prof. Dr. Aleksandr Knyazev<br />

20 Ekim 1959’da doğdu. 1983’te Kırgız Devlet Üniversitesi Tarih Fakültesi’nden mezun oldu. 1989’da ise<br />

Yüksek Komsomol Okulu Gazetecilik Bölümü’nü bitirdi. 1988-1989 yıllarında Komsomolets Kirgiziyi adlı<br />

gazetede muhabir olarak çalıştı. 1989-1991 yılları arasında Literaturnıy Kirgizistan adlı dergide görev yaptı.<br />

1992-2001 yılları arasında Rusya Devlet Televizyon-Radyo Kurulu’nun Orta Asya Ülkeleri’nden sorunlu<br />

özel muhabir olarak çalıştı. 2001-2004 yıllarında Kırgız-Rus Slav Üniversitesi’nde uluslar arası gazetecilik<br />

bölümünde doçent unvanıyla ders verdi. Günümüzde aynı üniversitede siyaset bilimi ve uluslararası<br />

gazetecilik bölümünde profesör olarak çalışmaktadır. Moskova’daki BDT Ülkeleri Enstitüsü’nün Bişkek<br />

Şubesi’nin müdürlüğünü yapmaktadır. Dört belgesel film çekmiştir: Cumhurbaşkanı Akayev’e Rusya<br />

Sorusu” (1994); “Uzun Bir Hatıra, Çeçenistan” (1996); “Asya Kavşağı” (2002); “İşte böyle yaşıyoruz…”<br />

(2004). İki fotoğraf sergisi düzenlemiştir: “Benim Afganistan” (2002); “Benim Afganlılarım” (2003).<br />

1999-2000 yıllarda ilmî çalışmalarına ağırlık vermiştir. 2002’de “Afgan Savaşı Tarihi (1990’lı yıllar) Çerçevesinde<br />

Kırgızistan ve Orta Asya’da Güvenlik Sorunları” adlı yüksek lisans tezini, 2004’te de “Afganistan<br />

Krizi’nin Orta Asya Güvenliğine Etkileri (1990-2000) adlı doktora tezini savunmuştur.<br />

Rusya Coğrafya Cemiyeti üyesi. Beş kitap ve yüzlerce makalenin yazarı. Afganistan ve Orta Asya’nın<br />

Güvenliği ve Orta Asya’da Rusya ve Ruslar adlı yıllık dergiler çıkarmaktadır. Okul kitaplarının müellifi.


TAKDİM<br />

Kırgızistan, Orta Asya’da yaklaşık 5 milyon nüfuslu eski bir Sovyet cumhuriyetidir. Sanayisi ve doğal<br />

kaynağı yoktur. Bu iki olumsuzluğa siyasi istikrarsız ve belirsizlik eklenince hem eğitimli ve hem de<br />

genç nüfus hızla ülkeyi terk etmektedir. Üstelik, Çin ve Afganistan’dan Kırgızistan üzerinden Batı’ya<br />

uzandığı iddiaları bulunan kaçakçılık ve önlenemeyen uyuşturucu ticareti iddiaları ülke dinamiklerini<br />

zorlamaktadır.<br />

Bütün bu olumsuz koşullara rağmen, Kırgızistan’da Orta Asya’da var olmayan parlamenter demokrasi<br />

denenmektedir. Nitekim, 10 Ekim 2010 tarihinde yapılan parlamento seçimleri demokratik ortamda sona<br />

ermiştir. Üstelik, Batı ülkelerini aratmayacak ölçüde renkli seçim kampanyaları, seçimlere halkın yoğun<br />

ilgisi ve seçim sonucunun tahmin edilemeyerek 2010 Nisan ayında halk ayaklanması ile iktidardan uzaklaştırılan<br />

güçlerin partilerinin seçimden başarı ile çıkması dikkat çekmiştir. 120 sandalyeli parlamentoda<br />

güvenoyu alabilmek için en az üç partili koalisyona ihtiyaç duyulmuştur. 10 Ekim’de yapılan parlamento<br />

seçimlerinin ardından ilki başarısızlıkla sonuçlanan koalisyon hükümeti Aralık 2010’da kurulabilmiştir.<br />

Kırgızistan Sosyal Demokrat Partisi (SDPK), Respublika (Cumhuriyet) ve Ata-Jurt Partisi’nin oluşturduğu<br />

koalisyon hükümeti parlamentodan güvenoyu almıştır. Kırgızistan Sosyal Demokrat Partisi lideri Almazbek<br />

Atambayev başbakan seçilmiştir.<br />

Kırgızistan’da siyasi istikrarın tam olarak sağlandığını söylemek için oldukça erken. Kırgızistan’da seçmenin<br />

2/3’ü parlamentoda temsil edilmemesi ülkede kaybolmuş olan sosyal barışın tekrar sağlanmasını<br />

zorlaştırmaktadır. Bu nedenle, koalisyon hükümetinin uzun ömürlü olup olmayacağı tartışılmaktadır.<br />

Kırgızistan ile etnik, dil ve tarih bağları bulunan Türkiye, Kırgızistan’da Rusya Federasyonu, Kazakistan<br />

veya ABD kadar sistemi etkileyecek güçte değil. Ancak, Türkiye söz konusu bağlarından dolayı<br />

Kırgızistan’ı bağımsızlığını kazanmasından beri karşılıksız desteklemektedir. Türkiye, Orta Asya’da çatışmacı<br />

değil, uzlaşmacı bir ortak gelecek için çabalıyor.<br />

Doç. Dr. Hasan Ali Karasar<br />

The Black Sea International<br />

Koordinatörü<br />

Hasan Kanbolat<br />

ORSAM Başkanı


ORSAM Rapor No: 26<br />

The Black Sea International Rapor No: 5, Ocak 2011<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL<br />

ORSAM<br />

ORSAM<br />

ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ<br />

Hazırlayan:<br />

Prof. Dr. Aleksandr Knyazev<br />

Orta Asya Uzmanı (Bişkek)<br />

KIRGIZİSTAN’DA <strong>SON</strong> <strong>GELİŞMELER</strong>:<br />

<strong>DÜN</strong>, <strong>BUGÜN</strong>, <strong>YARIN</strong><br />

Özet<br />

• Haziran 2010’da ülkenin güneyinde meydana gelen olaylar, ekonomik dengeleri alt üst etmiş,<br />

zaten az gelişmiş olan üretim sistemi tamamen bozulmuş, güney bölgelerinde ve genel<br />

olarak ülkenin tamamında ekonominin gerilemesine sebep olmuştur.<br />

• Kırgızistan hükümetinin uluslararası donör kuruluşlarından istediği miktar 1.160 milyon<br />

dolardır. Bu miktar, Kırgızistan’ın yıllık devlet bütçesi seviyesindedir.<br />

• Bundan sonraki süreçte minimum amaç, yeniden yapılandırma sürecini hızla gerçekleştirmek<br />

olmalıdır. Maksimum amaç ise sadece gerilemeyi durdurmak değil, çok yönlü üretimi<br />

başlatmak olmalıdır.<br />

• Haziran 2005-İlkbahar 2006 ve Sonbahar 2006-İlkbahar 2007 dönemleri, iç çatışmalara<br />

sahne olmuştur. Bütün bunlar aslında klanlar arasındaki münasebetlerin yeniden yapılandırılmasından<br />

ibaretti. Yeniden yapılandırmanın temelinde de “iktidar-mülkiyet” gibi Orta<br />

Asya’ya has bir unsur yatmaktadır. Bu tür durumlarda “iktidar eşittir yönetim” formülü devre<br />

dışı kalıyor ve iktidar, kişisel zenginleşme sürecinden ibaret hâline geliyor.<br />

• SSCB’nin yıkılışından sonra toplum münasebetlerinde yarı feodal sistem yeniden canlanmıştır.<br />

‘Boy’lar faktörü ve boylara (uruk) bölünme toplumda çok önem kazanmıştır. Bu husus,<br />

gayriresmî sosyal garantilerin faktörü olmuştur.<br />

• Yeni Kırgız klanı, herhangi etkili aile veya aileler grubu olmayıp, bölgesel bir oluşumdur<br />

(birlik). Bu oluşuma dayanarak ve bu oluşumun çıkarlarına hizmet ederek siyasetçiler, siyasi<br />

mücadelede yer alıyor ve iktidarda pay sahibi olmaya çalışıyorlar. Böyle bir münasebetler sistemi,<br />

bütün Orta Asya cumhuriyetlerine has “himaye” münasebetlerini içermektedir. İktidar<br />

piramidinin yakın çevresinin akraba veya hemşerilerinden oluşmasını, onlara iş verilmesini ve<br />

güven altına alınmasını öngörmektedir.<br />

• Gerek siyasi iktidar elitin, gerekse de muhalefetin oluşmasında Kırgızistan’da aşağıdaki<br />

faktörler ön plana çıkmaktadır: Bir adayın belirli mali çevreler tarafından desteklenmesi; Her-<br />

the black sea ınternatıonal<br />

Rapor No: 5, Ocak 2011<br />

7


ORSAM<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL CENTER FOR RESEARCH AND DIALOGUE<br />

hangi bir klana aidiyet veya aile-akraba bağlarına sahip olması; Adayın angajeliği (patronuna<br />

hususi sadakat ve mevcut siyasi elite olan bağlılık); Bölgesel aidiyet.<br />

• Farklı yöntemlerle yürütülen propagandalar sayesinde, güneyli klanlar, hep dargın ve hakkı<br />

yenmiş olarak tasvir edilmişlerdir. Gerçekte ise ülkedeki en zengin kesim bunlardır.<br />

• Bölgesel yapıların kaldırılması ve ülkede farklı bir idari yapının belirlenmesi, merkezin bölgeler<br />

üzerindeki hâkimiyetini arttırabilir ve ülkenin bölgelere parçalanmasını engelleyebilir.<br />

• Kırgızistan’da yeni partilerin oluşumu ise siyasi elitlerin toplum hayatını değiştirmeye yönelik<br />

düşünce farklılıkları ile değil, ayrı siyasetçilerin ya da klanların iktidarı ele geçirme ya da<br />

ellerinde tutma isteğiyle ilgilidir.<br />

• Medya organları, Kırgızistan’daki devrimlerin gerçekleşmesindeki en büyük araçtır. Ancak,<br />

ülke liderleri medyanın ülke güvenliği konusunda oynadığı rolü bir türlü kavrayamamışlardır.<br />

• Kırgızistan’ın neredeyse bütün liderleri, önde gelen küresel ve bölgesel ülkeler arasında denge<br />

siyaseti izlemenin taraftarıdır. Ancak, öncelliği yine de Rusya’ya tanımaktadır.<br />

• Kırgız seçmenlerinin Rusya yanlısı eğilimleri, Rusya’nın yapacağı ekonomik yardım ve sosyo-ekonomik<br />

alandaki farklı imtiyazlarla ilgilidir. Bu beklentileri bütün Kırgız siyasetçiler kullanmaktadır.<br />

• 7 Nisan 2010 olayları ve sonraki istikrarsızlık, entegrasyonu öngören bölgedeki kuruluşların<br />

(Şanghay İşbirliği Örgütü, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü) acizliğini göstermektedir.<br />

Hâlbuki bu kuruluşların resmi amaçları, bölgesel güvenliği sağlamak, ülkeler arasında ekonomik<br />

işbirliğini arttırmaktır.<br />

• Kırgızistan’daki iç istikrar, sadece Kırgızistan’ın iç meselesi değildir. Ülke öyle bir durumdadır<br />

ki, güvenliğin sağlanması için ülke ekonomisine dış yardımın yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.<br />

• Özbek siyasetçiler ve önde gelen cemiyet liderleri arasında günümüzde bütün Özbek halkını<br />

temsil edebilecek, Kırgızistan devlet organlarıyla Özbekler adına bir takım görüşmeler yapabilecek<br />

bir lider henüz yoktur. Aynı zamanda başta dinî hareketlerin önde gelenlerinden olmak<br />

üzere yeni liderleri ortaya çıkarma süreci -gizli olarak- başlamıştır.<br />

• Bişkek’in siyasi çevresinde güçlü konuma sahip siyasetçilerin stratejik amacı, Özbek cemiyetini<br />

ülkenin sosyo-ekonomik hayatın dışına itmektir. Dolayısıyla, Mart-Nisan 2011’de<br />

Kırgızistan’ın tekrar karışabilme ihtimali bulunmaktadır.<br />

• Kırgızistan’da Amerikan ve Rus askerî üslerinin bulunması ise süper güçler arasındaki rekabetin<br />

bir parçasıdır. Ancak, rekabet önümüzdeki dönemde çok farklı boyutlarla gündeme<br />

gelebilir.<br />

8<br />

the black sea ınternatıonal<br />

Rapor No: 5, Ocak 2011


KIRGIZİSTAN’DA <strong>SON</strong> <strong>GELİŞMELER</strong>: <strong>DÜN</strong>, <strong>BUGÜN</strong>, <strong>YARIN</strong><br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL<br />

ORSAM<br />

Ekonomik Durum<br />

7 Nisan 2010 sonrasındaki dönemi, Kırgızistan<br />

için ekonomik bütün göstergelerin düştüğü<br />

bir dönem olarak nitelendirmek mümkündür.<br />

Bunun en büyük nedeni hiç şüphesiz<br />

siyasi alandaki gelişmeler ve bu gelişmelerin<br />

ekonomiyi, zar zor ayakta durmaya çalışan ve<br />

bir şekilde üretim yapmayı başaran sektörleri<br />

doğrudan etkilemesidir. Bundan dolayıdır ki<br />

düşüşün sınırları da tam olarak belirlenmemiştir.<br />

Ülke içerisindeki siyasi durum istikrara<br />

kavuşmadıkça ülke ekonomisi, belirsizliğini<br />

devam ettirecektir. Bu belirsizlik hiç şüphesiz<br />

yeni kurulan hükümetin ekonomi alanındaki<br />

siyasetin, zararın ölçülerinin ve ihtiyaç duyulan<br />

dış yardım miktarlarını da içermektedir.<br />

Bölgedeki durum göz önünde bulundurulduğunda<br />

söz konusu risklerin her geçen gün<br />

arttığını görüyoruz. Bunların artışı hükümetin<br />

ekonomi alanındaki politikasını açıklamasıyla<br />

dahi engellenemeyecektir. İş adamlarının<br />

genel olarak siyasi elit ve bizzat da Almaz<br />

Atambayev Hükümeti’ne olan güvensizliği<br />

göz önünde bulundurulursa, yukarıda belirttiğimiz<br />

husus daha iyi anlaşılacaktır.<br />

Milli ekonominin var oluşunu belirleyen ikinci<br />

faktör ise iş alanındaki şartlar, yani hukukî<br />

düzenlemelerdir, daha da doğrusu ülkede<br />

uygulanan hukuktur. Bu hukuk mevcut olan<br />

kanunlar çerçevesinde oluşmayıp, mevcut kanunlara<br />

zıt olan ve geçici hükümetin yürürlüğe<br />

koyduğu bazen mantıken anlaşılmayacak<br />

maddelerden ibarettir. Hukuk mekanizması<br />

“belirli olayı yönetme” seviyesine inmiş bulunmaktadır.<br />

Yani, belirli amaca ulaşma yolunda<br />

çıkan belirli sorunları çıktığı anda kısa vadeli<br />

çözümü öngören bir uygulama mevcuttur.<br />

Çok partili bir meclisin kuruluşu, ülke mülkiyetinin<br />

yeniden bölünmesi riskini de beraberinde<br />

getirmektedir. “Ata-Jurt” liderleri birçok<br />

kez 2010 Nisan-Kasım aylarında Geçici Hükümet<br />

tarafından “millileştirilen” mülkiyetlerin<br />

statülerinin gözden geçirilmesi gerektiğini<br />

açıklamışlardır. Büyük ihtimalle de bu tür<br />

konular ülke kanunlarına ve anayasasına göre<br />

değil de kulis çalışmaları neticesinde görüşülmeye<br />

devam edilecektir. Bu husus da hukukî<br />

nihilistiğin hâkimiyetinin devam etmesini<br />

sağlayacaktır. Bu durumda sorunlar “bugün<br />

kim güçlüyse” onların istediği şekilde çözülecektir.<br />

Bir başka sorun da yeni hükümetin belli ve<br />

açık ekonomik programa sahip olmamasıdır.<br />

Geçici Hükümet böyle bir programa sahip<br />

olmadığı gibi, Atambayev Hükümeti’nin de<br />

böyle bir programı olmayacaktır. Hükümetin,<br />

profesyonellik ilkeleri doğrultusunda değil de<br />

Atambayev’e yakınlığı veya onun çıkarları için<br />

gerekli kimselerden oluşturulması da buna<br />

işaret etmektedir. Yukarıda üzerinde durduğumuz<br />

üç husus, bir araya getirildiğinde ülkedeki<br />

iş alanları ve ekonomik gelişim (devlet<br />

ve özel sektör) için risk oranını ve belirsizliği<br />

arttırmaktadır. Bütün bunlar ekonomi alanındaki<br />

istikrarsızlığa olduğu gibi, ekonomik<br />

göstergelerin düşüşüne de neden olmaktadır.<br />

Kırgızistan’ın Gayrisafî Yurtiçi Hâsılası da<br />

(GSYİH) her geçen gün azalmaktadır. Bunun<br />

da birçok nedeni mevcuttur.<br />

İlk nedeni, milli ekonomik sistemin zayıf olmasıdır.<br />

Nisan olayları öncesinde dahi köy<br />

ekonomisi, elektrik enerjisi gibi alanlarda<br />

büyük krizler yaşanıyor, doğal kaynakları<br />

kullanma ve genel olarak yönetim sorunları<br />

mevcuttu.<br />

İkinci neden ise siyasi rejim değişikliği ve buna<br />

bağlı diğer faktörlerin değişmesi. Üçüncü<br />

neden ise dış faktördür. İhracat-ithalat operasyonları<br />

ile milli pazarda iş faaliyetlerinin<br />

azalması (özellikle BDT ülkeleri ile ticarette),<br />

ekonomik göstergelere önemli ölçüde etki<br />

yapmaktadır. Eylül 2010 itibariyle dış ticaret<br />

gelirleri, 2009 yılı ile kıyasla yüzde 50 oranında<br />

azalmıştır. Eylül-Ekim 2010’da ihracat<br />

işlemlerin yüzde 40’ı durdurulmuştur. Gümrük<br />

Birliği’nin üçüncü ülkelere karşı uyguladığı<br />

ihracat siyasetinin üzerinde de durmakta<br />

fayda vardır. Bu bağlamda, Kırgızistan için en<br />

sorunlu konuların başında yakıt-yağlama kay-<br />

the black sea ınternatıonal<br />

Rapor No: 5, Ocak 2011<br />

9


ORSAM<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL CENTER FOR RESEARCH AND DIALOGUE<br />

naklarına olan gümrük vergisi tarifeleri konusudur.<br />

Bu tarifeler, Kırgız ekonomisinin bütün<br />

alanlarını ve enflasyon oranını yakından etkilemektedir<br />

(Nisan ayından itibaren benzin fiyatları<br />

litre başı 7-8 soma artmış, yani üç ayda<br />

benzine yapılan zam yüzde 10-16 oranındadır).<br />

İhracat işlemlerinin azalması neticesinde<br />

döviz gelirleri de azalmıştır. Bu husus ise<br />

Kırgız parasının değer kaybetmesine ve Milli<br />

Banka’nın milli rezervlerinin azalmasına neden<br />

olmuştur. Haziran 2010’da Kırgızistan<br />

Milli Bankası’nın döviz pazarındaki müdahalesi<br />

(amaç: som kursunu dengeli tutmak) 24<br />

milyon dolar seviyesinde olup, adeta bir rekor<br />

kırmıştır.<br />

Haziran ayında ülkenin güneyinde vuku bulan<br />

olaylar, ekonomik dengeleri alt üst etmiş,<br />

zaten az gelişmiş yeniden üretim sistemi tamamen<br />

bozmuş, güney bölgelerde ve genel<br />

olarak ülkenin tamamında ekonominin gerilemesine<br />

sebep olmuştur. Ayrıca yapılan<br />

yıkımlar, zarar gören alt yapı, iş yerleri ve<br />

konutların yeniden kullanılabilir şekle getirilmesi<br />

ile ilgili bir takım sorunlar yaratmıştır.<br />

Güney bölgelerin GSYİH’deki oranı yüzde 15<br />

oranındadır. Haziran olaylarından sonra Oş<br />

şehrindeki hizmet alanlarının büyümesi yüzde<br />

48,9; sanayi ve tarım alanlarının büyümesi<br />

yüzde 5,5-18,6 oranında azalacaktır.<br />

Bütçe açığı sadece gizli maddeler itibariyle<br />

yaklaşık 700 milyon dolar seviyesindeydi.<br />

Öyle bir durum oluştu ki, bütçenin giderler<br />

bölümü birçok kat artmış (devamlı artmakta),<br />

gelirler bölümü ise azalmıştır. Ülke, gizli<br />

bir ekonomik kriz ile karşı karşıyadır. Bütçe,<br />

artık sosyal alandaki masraflar ile askerî alandaki<br />

zorunlu harcamaları karşılayacak güçte<br />

değildir.<br />

Elektrik ve enerji sektörleri de günümüzde<br />

kronik bir kriz içinde olup, bu sektörün temel<br />

fonlarının yıpranmışlığı, farklı değerlendirmelere<br />

göre yüzde 80-90 oranındadır. Enerji<br />

sistemindeki bütçe açığı 2010 yılı itibariyle<br />

1,52 milyar som (yaklaşık 33 milyon dolar)<br />

seviyesindeydi. Aynen diğer alanlarda olduğu<br />

gibi yaz aylarında durumu değiştirebilecek<br />

herhangi bir adım atılmamıştır.<br />

Güney bölgelerinde tarım alanları Haziran<br />

olayları dolayısıyla büyük kayıplar görmüştür.<br />

Ekim işlemleri tamamlanamamıştır. Bundan<br />

dolayı, en yakın dönemde ülkede iaşe sorununun<br />

yaşanması ihtimal dâhilindedir. Doğal<br />

afetler yüzünden komşu ülkelerde de tarım<br />

ürünleri konusunda sorun yaşanmaktadır. Bu<br />

husus, hiç şüphesiz Kırgızistan’daki durumu<br />

olumsuz etkilemektedir.<br />

Sanayi alanındaki durum da tarım alanındakinden<br />

farklı değildir. Hafif sanayi, gıda endüstrisi<br />

ve yapım endüstrisi gibi iş yapabilen<br />

alanlar bir şekilde ayakta kalabiliyorsa da bu<br />

alanlarda da üretim oranı azalmaktadır. Muhtemelen<br />

gıda sanayisi alanında önümüzdeki<br />

dönemde iyileşmeler olacaktır. Konfeksiyon<br />

endüstrisinin temsil ettiği hafif sanayi alanının<br />

ise ürünlerini Gümrük Birliği ülkelerine<br />

satmak için desteğe ihtiyacı olacaktır (bu<br />

ürünler artık Kırgızistan malı olacak, Çin<br />

veya diğer ülkelerden ithal edilip ihraç edilmeyecektir).<br />

İnşaat alanı da ülke ekonomisinin<br />

istikbal vaat eden alanlarından biridir. Bu<br />

alandaki yatırımların büyük bir kısmını devlet<br />

ve uluslar arası kuruluşlar yapmaktadırlar ki,<br />

bundan dolayı bu alanda belirli bir canlanmanın<br />

yaşanacağını söylemek mümkündür.<br />

Makine mühendisliği ve sanayinin diğer alanlarında<br />

ise durum çok kötü olduğu gibi, herhangi<br />

bir iyileşmeyi beklemek için de sebep<br />

yoktur. Bu alanların tekrar canlanması için<br />

büyük yatırımlara ihtiyaç vardır.<br />

Her sanayi kolunun sahip olduğu değerler, aslında<br />

büyük rakamlarla ölçülmektedir. Tabii<br />

ki bu alanların tekrar canlandırılması için de<br />

büyük yatırımların yapılması gerekmektedir.<br />

Örneğin, sadece doğalgaz çevrim santralinin<br />

modernleştirilmesi ve işler hale getirilmesi<br />

için 300 milyon dolara ihtiyaç duyulmaktadır.<br />

Ayrıca, bütün alanlardaki yatırımların teorik<br />

olarak dahi aynı zamanda yapılması mümkün<br />

değildir. Sanayi kolları, birbirlerinden çok<br />

10<br />

the black sea ınternatıonal<br />

Rapor No: 5, Ocak 2011


KIRGIZİSTAN’DA <strong>SON</strong> <strong>GELİŞMELER</strong>: <strong>DÜN</strong>, <strong>BUGÜN</strong>, <strong>YARIN</strong><br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL<br />

ORSAM<br />

farklı konumlarda bulunmaktadırlar. Dolayısıyla<br />

yatırımların da plan-program çerçevesinde<br />

kollara göre belirlenerek yapılması gerekmektedir.<br />

Ekonominin bütün alanlarında<br />

aynı zamanda yatırımlarda bulunmak ise yukarıda<br />

da belirttiğimiz gibi normal ülkelerde<br />

dahi mümkün değildir. Kırgızistan gibi siyasi<br />

istikrarsızlığın hâkim olduğu bir ülkede bundan<br />

söz etmek bile yanlıştır.<br />

27 Temmuz 2010 tarihinde yapılan donörler<br />

konferansı olumlu sonuçlar vermiştir. Bu<br />

konferansta, uluslararası mali kredi kuruluşları<br />

(IMF, Asian Development Bank vs.) ülkenin<br />

ihtiyaçlarını karşılamayı kabul etmişlerdir.<br />

Ancak, donör ülke ve kuruluşları yapacakları<br />

yatırımların miktarını açıklamamaktadırlar.<br />

Sadece Asian Development Bankası 40<br />

milyon dolar gibi bir yatırımda bulunacağını<br />

açıklamıştır. Ayrıca, Rusya ile Kazakistan da<br />

Kırgızistan’a yakıt, inşaat malzemesi, tarım<br />

ürünleri yardımında bulunmaktadırlar. Kırgızistan<br />

hükümetinin uluslararası donör kuruluşlarından<br />

istediği miktar ise 1.160 milyon<br />

dolardır. Bu miktar, Kırgızistan’ın yıllık devlet<br />

bütçesi seviyesindedir.<br />

Her şeye rağmen, Kırgızistan’ın ekonomisinin<br />

düzeltilmesi, hiç şüphesiz ihtimal dâhilindedir.<br />

Ancak, bunun için dengeli dış ve ekonomi<br />

politikaları izlenmeli, dış yardımlar akıllıca<br />

kullanılmalıdır. Bu süreçte, iş yapabilen ve<br />

gelir getirebilecek sanayi kollarına daha fazla<br />

yatırım yapılmalıdır. Gelirlerin elde edilmeye<br />

başlanmasıyla da bu gelirler diğer sanayi kollarının<br />

gelişmesi için harcanmalıdır. Bu çok<br />

uzun vadeli bir süreç olmakla birlikte bu sürecin<br />

bir an başlatılması gerekmektedir. Çünkü,<br />

kriz ne kadar uzun sürerse o krizden çıkış da<br />

o kadar uzun ve ağır olacaktır.<br />

Kırgızistan için bazı paradoksal gerçekler<br />

mevcuttur. Bağımsızlık elde edildiğinden itibaren<br />

(20 yıl) ülke devamlı ekonomik kriz içerisindedir.<br />

Bu krizin ağırlık derecesi dönemlere<br />

göre değişmektedir. Bazı durumlarda kriz,<br />

küresel çapta olmamış ve belirli sorunlar çözülmüştür.<br />

Ancak, bu sorunların kökleri çok<br />

derindir. Bunun da birçok nedeni vardır. En<br />

büyük neden ise daha SSCB döneminde oluşturulan<br />

ekonomi sistemidir. Örneğin, cumhuriyet<br />

bütçesinin üçte biri, SSCB merkez<br />

bütçesinin tahsisatından oluşuyordu. 1991 yılında<br />

Kırgızistan, bağımsızlığını kazandığında<br />

söz konusu eksik kalan 1/3’lük bölüm, çeşitli<br />

mali kuruluşlarla uluslararası kuruluşlar tarafından<br />

karşılanmaya başlanmıştır.<br />

Ekonominin yapısına gelince, bağımsızlığından<br />

itibaren cumhuriyet, üç farklı ekonomik<br />

sisteme sahiptir. 1991’de Kırgızistan, sanayizirai<br />

ülkesiydi, yani ülkede sanayi üretimi hâkim<br />

durumdaydı. 1995-1996 yıllarında ise ülke<br />

tarımsal sanayi sistemine geçmiştir. 2000’de<br />

ise Kırgızistan, tarım ülkesi hâline gelmiştir.<br />

Rekabet edilebilirlik açısından gerileme belirgin<br />

hâl almıştır. Bu açıdan bakıldığında ülke<br />

ekonomisinin hiçbir zaman sağlıklı olmadığı<br />

anlaşılmaktadır. Bugünkü ekonomik gerilemeyi<br />

sadece siyasi olaylara bağlamak doğru<br />

değildir. Dış faktörler ise sadece yavaş ilerleyen<br />

süreçleri hızlandırmıştır. Bu bağlamda<br />

minimum amaç, yeniden yapılandırma sürecini<br />

hızla gerçekleştirmek olmalıdır. Maksimum<br />

amaç ise sadece gerilemeyi durdurmak<br />

değil, çok yönlü üretimi başlatmak olmalıdır.<br />

Önemli hususlardan biri de bağımsız<br />

Kırgızistan’da tarih boyunca milli sistemde<br />

köklü bir değişikliğe gidilmemiş olmasıdır.<br />

Yani, teknik araçlar (gerek sanayi, gerekse de<br />

hizmet alanı) yenilenmemiş, ekonomik sistemin<br />

teknik ve maddi temelleri modernleştirilmemiştir.<br />

Bu konuda ancak süt üretimini<br />

istisna olarak gösterebiliriz. 2000’li yılların<br />

başında bu alana yatırımlar yapılmış, ortak<br />

şirketler kurulmuştur. Sebze ve meyveleri işleme<br />

endüstrisinde de modern teknolojiler<br />

kullanılmakta, Batılılarla ortak şirketler kurulmaktadır.<br />

Kırgızistan’ın ekonomik sisteminin<br />

diğer olumlu yanları ise demokratik,<br />

hür iş çevrelerinin olması, müsait yatırım<br />

ortamının mevcudiyeti, orta ve küçük ölçekli<br />

işletmelerin gelişmiş olmasıdır. Ancak, siyasi<br />

ve mali risklerin arttığı günümüzde yukarıda<br />

saydığımız hususlar, ne makro ne de mikro<br />

the black sea ınternatıonal<br />

Rapor No: 5, Ocak 2011<br />

11


ORSAM<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL CENTER FOR RESEARCH AND DIALOGUE<br />

seviyelerinde gelişmelerin gerçekleşmesi için<br />

yeterli değildir.<br />

Bankacılık sektörü ile mali sektörün de ülkede<br />

çok gelişmiş olduğuna dair bir kanı vardı.<br />

Ancak, finans sektörünün yapısının tek taraflı<br />

olduğu tespit edilmiştir. Bütün kaynaklar tek<br />

banka biriminin elinde yoğunlaştığında söz<br />

konusu bankanın sorun yaşadığı dönemde<br />

finansal riskler artmaktadır. Nitekim, Asya<br />

Universal Bank olayı da bu duruma iyi bir örnek<br />

teşkil etmektedir. Günümüzde bankacılık<br />

sistemi ağır darbeler almıştır. Sadece, millileştirme<br />

ve dış yönetime tabii tutulmayan bankaların<br />

hisseleri korunmuştur. Ancak, sonuç<br />

itibariyle yine de mali işlemlerin ve mali faaliyetlerin<br />

oranı çok düşüktür.<br />

Kırgızistan’da iki büyük borsa mevcuttur.<br />

Bunlar, geçmişte hisse ve kıymetli kağıtlar alıp<br />

satıyorlardı. 2009 yılının sonunda bu alandaki<br />

göstergeler, önceki dönemlerle kıyasla en<br />

yüksek seviyedeydi. Ancak, yukarıda bahsettiğimiz<br />

mali riskler sayesinde borsada da bir<br />

takım sorunlar yaşanmaktadır.<br />

Şimdiki siyasi durum ile istikrarsızlık şartlarında<br />

ülkenin iflasının ilan edilmesi, şimdi<br />

oluşmakta olan kırılgan siyasi yapıyı daha<br />

fazla olumsuz etkileyecektir. Siyasi elite siyasi<br />

güvenlik sağlandığı takdirde hipotetik olarak<br />

borçlar yeniden yapılandırılmalı, özellikle güney<br />

bölgelere yardım etmek üzere kısa vadeli<br />

ve imtiyazlı (indirimli) şartlarda dış yardıma<br />

(yatırım ve donör yardımı dâhil) başvurulmalıdır.<br />

Ekonominin gelişmesi için ihtiyaç duyulan<br />

yatırımlara gelince burada tam tersine açık<br />

ortaklık siyaseti izlenmelidir. Hayata geçirilebilen<br />

yatırım projelerinin yer alacağı alanlara<br />

da devletlerarası işbirliği ile yatırımlar yapılabilir.<br />

Yani, farklı ülke ya da farklı ülkedeki<br />

şirketlerin kurdukları ortaklıklar üzerinden<br />

yapılan yatırımlar hayata geçirilebilir. Bu tür<br />

projeleri özel şirketler doğrudan yapabilecekleri<br />

gibi, devletin katkısı ve garantilerini alarak<br />

da hayata geçirebilirler.<br />

Yatırımlar bütün alanlarda olmalıdır. Dolayısıyla<br />

her seviyede maksimum düzeyde (iş<br />

çevreleri ile devlet arasında, iş çevreleri ile yabancı<br />

ortaklar arasında, devlet ile yabancı ortaklar<br />

arasında, dostlar ve komşular arasında<br />

vs.) şeffaflık olmalı, anlaşmalara uyulmalıdır.<br />

Ancak, bu şartlarda belli bir sonuca varmak<br />

mümkündür.<br />

Herhangi bir şirkete küçük yatırımda bulunmak<br />

dahi küçük de olsa bir sonuç verecektir.<br />

Ancak, istikrarsız ekonomik şartlarda bu sonuç<br />

enflasyon oranı ile siyasi ve mali riskler<br />

dolayısıyla etkisizleşebilir. 2010 bütçesi eski<br />

hükümet tarafından 65 milyar som olarak belirlenmişti.<br />

Resmî olarak bütçe açığı 20 milyar<br />

som olarak açıklanmıştır. Ancak, söz konusu<br />

bütçe açığı 2010 sonunda yüzde 60 seviyesine<br />

çıkabilir. Söz konusu açık, ‘korunan’ alanları<br />

(kolları) dahi kapsayacak ve ödemeler yapılamayacaktır.<br />

Bu husus hiç şüphesiz en başta<br />

halk kitlelerini etkileyecektir. Bunların sonucunda<br />

ise sosyal istikrarsızlığın ve memnuniyetsizliğin<br />

artması kuvvetle muhtemeldir.<br />

GSYİH’in düşüşü yüzde 2 ile yüzde 9 arasındadır.<br />

Resmî rakamlar daha açıklanmamıştır.<br />

Kırgızistan’ın iç ticaret hacmi 2010 yılının ilk<br />

altı ayında 2009 yılına kıyasla yüzde 9,3 oranında<br />

azalmış ve 60.740.200.000 som seviyesinde<br />

olmuştur.<br />

Günümüzde Kırgızistan’ın dış borcu 2 milyar<br />

600 milyon dolar seviyesindedir. Tahminlere<br />

göre, yıl sonuna kadar (2010) dış<br />

borçlar GSYİH’in yüzde 66’sına denk gelecektir.<br />

IMF’nin tahminlerine göre ise ülkenin<br />

GSYİH’si 2010 yılında yüzde 3,5 oranında azalmıştır.<br />

Yatırım beklentisi dolaysıyla IMF’nin<br />

tahminlerine göre, 2011 yılında Kırgızistan’ın<br />

GSYİH’si yüzde 7 oranında aratacaktır.<br />

Sosyal Süreç ve Eğilimler<br />

Nisan 2010’daki olayların öncülüğünü, cumhuriyetin<br />

yönetimine katılmak isteyen siyasi<br />

yapıları oluşturan ve çok sayıdaki sivil toplum<br />

kuruluşlarıyla angaje olmayan bölgelerin<br />

marjinal halkı üstlenmiştir. Bu harekette kısmi<br />

12<br />

the black sea ınternatıonal<br />

Rapor No: 5, Ocak 2011


KIRGIZİSTAN’DA <strong>SON</strong> <strong>GELİŞMELER</strong>: <strong>DÜN</strong>, <strong>BUGÜN</strong>, <strong>YARIN</strong><br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL<br />

ORSAM<br />

de olsa siyasi elitlerin yenilenme potansiyeli<br />

mevcuttur. Ancak, ağır etno-merkeziyetçiliğin<br />

tehlikeli unsuru da mevcuttur. Yazar Gustav<br />

Le Bon’a göre, “Halk kuruluşlarını yönlendiren<br />

düşünceler, çok uzun bir evrim sürecinden<br />

geçmektedirler. Bu düşünceler çok yavaş<br />

oluşmakla birlikte çok yavaş kaybolmaktadır.<br />

Aydın kimseler için belirgin yanılgı hâline gelmelerine<br />

rağmen onlar halk kitleleri için daha<br />

uzun bir süre tartışılmaz gerçek olmaya ve cahil<br />

halkı da etkilemeye devam etmektedirler.<br />

Yeni düşünceleri kabul etmek, zor bir süreç<br />

olduğu gibi, eskileri silmek de o kadar zordur.<br />

İnsanlar, daima ölü düşünceler ve ölü tanrılara<br />

bağlı hâlde kalmaktadır.” SSCB sonrasında<br />

yetişen kuşağa aşılanan ‘Büyük Kırgız Devleti’<br />

fikrinin toplum içerisindeki konumu çok güçlüdür.<br />

Sovyet döneminde yetişen kuşakların<br />

dünya görüşleri, Kırgız etnosunu kurtarmak<br />

için Sovyet sonrasında yeni entegrasyon süreçlerini<br />

öngörebiliyorken, genç nesiller çok<br />

farklı ideolojileri (İslam devletinden Rus eyaleti<br />

statüsüne kadar) benimseyebilirler.<br />

Kırgız Toplumu ile Milli Elitin Yapısal<br />

Karakteri<br />

15 yıllık Akayev liberalizmi ile Batı yanlısı<br />

sivil toplum örgütlerinin faaliyetleri, Kırgız<br />

toplumuna çok farklı özellikler kazandırmıştır.<br />

Büyük çaba sarf etmesine rağmen Bakiyev,<br />

‘süper cumhurbaşkanlığı’ rejimini oluşturamadı.<br />

Siyasi süreçte de değişiklikler gerçekleştirilemedi.<br />

Haziran 2005-İlkbahar 2006 ve<br />

sonbahar 2006-ilkbahar 2007 dönemleri, iç<br />

çatışmalara sahne olmuştur. Bunun nedeni,<br />

Bakiyev ve yakın çevresinin siyasi alandaki<br />

temel mekanizmaları ve devlet yönetimini tekellerine<br />

almaya çalışmalarıdır. Bütün bunlar<br />

aslında klanlar arasındaki münasebetlerin yeniden<br />

yapılandırılmasından ibaretti. Yeniden<br />

yapılandırmanın temelinde de “iktidar-mülkiyet”<br />

gibi Orta Asya’ya has bir unsur yatmaktadır.<br />

Bu tür durumlarda “iktidar eşittir yönetim”<br />

formülü devre dışı kalıyor. İktidar, kişisel<br />

zenginleşme sürecinden ibaret hâline geliyor.<br />

Kırgızistan şartlarında bu durum, Sovyetler<br />

Birliği’nin son döneminde ve Sovyet sonrasında<br />

oluşan toplumsal münasebetler şekliyle<br />

ağırlaşmıştır. Sovyet dönemine has ve daha<br />

1980-90’lı yıllarda hâlâ mevcut olan geleneksel<br />

Sosyalistleşme sürecinin dönüşümü<br />

ile aynı dönemde boy ve klan yapılarının da<br />

reanimasyonu yapılmıştır. Kırgızistan devriminin<br />

iç siyasi faktörü, en başta milli elitin<br />

işlevselliğinin özellikleri ile bağlantılıydı. En<br />

başta iktidarın zayıflığı ve başta dinî açıdan<br />

olmak üzere Kırgız elitinin heterojenliği söz<br />

konusudur.<br />

Sovyetler döneminde Kırgızistan’da boylar<br />

arasındaki münasebetler dondurulmuştur.<br />

1990’lı yıllarda ekonomi ve siyasi liberalleşme<br />

döneminde bu süreç devam etmiştir. SSCB’nin<br />

yıkılışından sonra toplum münasebetlerinde<br />

yarı feodal sistem yeniden canlanmış ve boy<br />

faktörü yüksek bir seviyeye çıkmıştır. Boylara<br />

(uruk) bölünme insanlar için büyük önem<br />

kazanmıştır. Bu husus, gayrıresmî sosyal garantilerin<br />

faktörü olmuştur. Klan veya boy<br />

içerisinde yüksek rütbeli bir devlet adamının<br />

mevcudiyeti o boyun otoritesini artırmakta,<br />

söz konusu devlet adamının görevden alınması<br />

ise o boyun otoritesini azaltmaktadır. Yeni<br />

Kırgız klanı, herhangi etkili aile veya aileler<br />

grubu olmayıp, bölgesel bir oluşumdur (birlik).<br />

Bu oluşuma dayanarak ve bu oluşumun<br />

çıkarlarına hizmet ederek siyasetçiler, siyasi<br />

mücadelede yer alıyor ve iktidarda pay sahibi<br />

olmaya çalışıyorlar. Böyle bir ilişkiler sistemi,<br />

bütün Orta Asya cumhuriyetlerine has ‘himaye’<br />

münasebetlerini içermektedir. İktidar piramidinin<br />

yakın çevresinin akraba veya hemşerilerinden<br />

oluşmasını, onlara iş verilmesini<br />

ve güven altına alınmasını öngörmektedir. Bu<br />

tür münasebetler ağı, toplumun bütün tabakalarına<br />

yayılmaktadır.<br />

Kırgızistan’da nüfusun büyük bir kısmı için<br />

kabile aidiyeti önemli bir rol oynamaktadır.<br />

Bu aidiyetin ‘bizden’ ya da ‘öteki’ yakınlaştırması<br />

yaptığı Kırgızistan şartlarında, grupsal<br />

özdeşliğin kullanımı, yarar getirebileceği gibi<br />

zararlara da yol açabilir. Örneğin, bir siyasetçiyi<br />

desteklemek için yapılan izinsiz gösteriler,<br />

Kırgızların boy/kabile aidiyetlerini kullanmalarının<br />

tipik örneklerinden biridir. Bu tür gös-<br />

the black sea ınternatıonal<br />

Rapor No: 5, Ocak 2011<br />

13


ORSAM<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL CENTER FOR RESEARCH AND DIALOGUE<br />

teriler çok dar siyasi amaçla ve genellikle de<br />

devletin çıkarına (örneğin güvenlik ve düzen<br />

alanında) zarar veren uygulamalardır. Bu tür<br />

olaylarda desteğin neden istenildiğine bakılmaksızın<br />

desteklenen siyasetçi, destek veren<br />

kişilerle aynı soydan ya da aynı bölgedendir.<br />

Bu tür olayları organize ve finanse edenler<br />

kendi amaçlarına ulaşmak için insanları sokaklara<br />

çıkartarak hem ülkede istikrarı isteyen<br />

halk kitlelerinin çıkarlarına ters hareket<br />

etmekte, hem de Kırgızların boy/kabile kimliklerini<br />

Kırgızistan Devleti’ne karşı kullanmaktadır.<br />

Kabile Yapısı<br />

Kırgızlar eskiden beri temelinde geç ortaçağ<br />

göçebe topluluğunun etnik ve siyasi oluşumunun<br />

yer aldığı düalizm yapısı etrafında birleşmişlerdir.<br />

Ancak, böyle bir yapının oluşumu<br />

bir anda olmamış, tam tersine farklı boy ve<br />

kabilelerden oluşmuş ve zaman zaman tarihî<br />

olaylara/gelişmelere bağlı hâle gelmiş ya da<br />

onlara ayak uydurmuştur. Başlangıçta etnik<br />

birlik, siyasi düşüncelerle tek Kırgız etnosunun<br />

etrafında buluşan farklı halkların birleşiminden<br />

oluşuyordu. Böyle bir birliktelik, etnik<br />

ve siyasi özelliklere eşit oranlarda sahipti.<br />

Ancak, daha sonra etnik içerik ağır basmıştır.<br />

Kırgızlar nihai olarak şimdiki yapılarını benimsemiş<br />

ve eski boy/kabile sistemlerini korumuşlardır.<br />

Bu yapı, Ortaçağ Kırgızlarının<br />

siyasi yapılandırmasıyla veraset bağlarıyla<br />

bağlıdır.<br />

Düalist (çift başlı) yapının ilk şekli, ataerkil<br />

sistemin temelinde oluşmuştur. Burada,<br />

boy ve kabileler arasında dahi ikiye bölünme<br />

prensibi mevcuttur. Dolayısıyla, günümüzde<br />

Kırgızistan’daki münasebetleri incelerken sadece<br />

boy/kabile yapısını değil, aynı zamanda<br />

Kırgız halkının büyük kısmının bilincinde var<br />

olmaya devam eden düalizmi de göz önünde<br />

bulundurmak gerekmektedir. Etnik birliğin<br />

olmadığına işaret eden diğer önemli gösterge<br />

ise sık sık boy/kabile bölünme ile örtüşen bölgeciliktir.<br />

24 Mart 2005 tarihinde gerçekleştirilen devrime<br />

kadar iktidarda bulunan Çuy-Kemin klanı,<br />

‘Sarıbagış’ boyunun temsilcilerinden oluşuyordu.<br />

Bu boy/kabile halkı, Çuy vadisinin doğu<br />

kesimlerinde (Aksar Akayev de buralıdır)<br />

ve Narınskaya ilinde yaşamaktadır. Neredeyse<br />

bütün Sovyetler Birliği dönemi ve Sovyet sonrasında<br />

bu boyun temsilcileri, Kırgızistan’da<br />

önemli makamlarda bulunmuşlardır. 1991 yılına<br />

kadar Sarıbagışların en meşhuru, Turdakun<br />

Usubaliyev idi. Usubaliyev, yaklaşık çeyrek<br />

yüzyıl Sovyet Kırgızistanı’nı yönetmiştir.<br />

Yine A. Akayev’in yakın çevresinde bu boydan<br />

kimseler bulunuyordu. Bunların başında Milli<br />

Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri’nin yardımcısı<br />

Bolot Canuzakov, Olağanüstü Haller Bakanı<br />

Temirbek Akmataliyev, Anayasa Mahkemesi<br />

Başkanı Çolpon Bayekova gelmektedir.<br />

Bölgesel prensibe göre oluşturulan ve Çuy-Kemin<br />

klanından daha zayıf olmayan Talas klanı<br />

ise Kuşçu ve Saru boylarının temsilcilerinden<br />

oluşmaktadır. Talas klanının en meşhur kişisi<br />

ise Cengiz Aytmatov’dur. En etkili kimsesi de<br />

Kuşçu boyundan gelen eski cumhurbaşkanın<br />

eşi Maryam Akayeva’dır. Akayev dönemindeki<br />

Kuşçu boyundan gelen ünlü siyasetçiler<br />

ise şunlardır: Talas, Issık-Köl ve daha sonra<br />

da Çuyskaya ilinin valisi ve cumhurbaşkanı<br />

yönetim dairesi başkanı Toyçubek Kasımov,<br />

Milli Banka eski müdürü Kemelybek Nanayev,<br />

Kırgızaltın şirketinin eski müdürü Dastan<br />

Sarıgulov ve kardeşi Devlet Mülkiyetleri<br />

Fonu’nun başkanı Aksar Sarıgulov, Milli Radyo<br />

Televizyon Kurulu eski başkanı Amanbek<br />

Karıpkulov.<br />

Diğer kuzey klanlarının başında Issık-Köl klanı<br />

gelmektedir. Bu klanı ülke yönetiminde Bugu<br />

boyu (Issık-Köl’ün güneydoğusu, Tüpskiy,<br />

Ak-Suyskiy, Cetı-Oguzskiy ve Tonskiy ilçeleri)<br />

temsil etmektedir. Bugu boy/kabilesi, özellikle<br />

ilim, kültür ve sanat alanlarında temsil<br />

edilmektedir. Eski Dışişleri Bakanı Muratbek<br />

İmanaliyev, Cellalabad’ın eski valisi Sultan<br />

Urmanayev, Seçim Kurulu Başkanı Süleyman<br />

İmanbayev de Bugu boyundan gelmektedirler.<br />

Sayak boyu temsilcileri ise Issık-Köl’ün<br />

14<br />

the black sea ınternatıonal<br />

Rapor No: 5, Ocak 2011


KIRGIZİSTAN’DA <strong>SON</strong> <strong>GELİŞMELER</strong>: <strong>DÜN</strong>, <strong>BUGÜN</strong>, <strong>YARIN</strong><br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL<br />

ORSAM<br />

kuzey-batısında, Narın ilinin Aktalinskiy ve<br />

Cumgalyskiy ilçelerinde ve kısmen de olsa<br />

Çuyskiy, Oş ve Celalabad illerinde yaşamaktadırlar.<br />

Üst yönetim organlarında fazla temsil<br />

edilmedilerse de toplumun orta kesimlerinde<br />

hep istikrarlı bir konuma sahip olmuşlardır.<br />

Boy/kabile ve buna bağlı bölgeler arasındaki<br />

münasebetler, cumhuriyetteki siyasi hayatın<br />

en önemli faktörüydü. Yönetim organlarının<br />

oluşmasında yavaş yavaş maddiyat ve hususi<br />

sadakat da önemli rol oynamaya başlamaktadır.<br />

Bu husus, toplum ve genel olarak devlet<br />

içi ilişkilerin kriminal bir hâl almasına neden<br />

olmaktadır.<br />

Gerek siyasi iktidar elitin, gerekse de muhalefetin<br />

oluşmasında Kırgızistan’da aşağıdaki<br />

faktörler ön plana çıkmaktadır: Bir adayın<br />

belirli mali çevreler tarafından desteklenmesi;<br />

Herhangi bir klana aidiyet veya aile-akraba<br />

bağlarına sahip olması; Adayın angajeliği<br />

(patronuna hususi sadakat ve mevcut siyasi<br />

elite olan bağlılık); Bölgesel aidiyet.<br />

Askar Akayev’in en aktif ve kalabalık rakibi<br />

ise Oş ve Celalabad ve güneydeki klanlar idi.<br />

Güney bölgelerinin temsilcileri iki ayrı gruba<br />

ayrılmaktadır: İçkilik ve Otuz Uul. İçkilik<br />

boyu, Oş ve Batkensk illerinde ve kısmen de<br />

Celalabad ilinde, Otuz Uul boyu ise daha çok<br />

Celalabad ili ve kısmen de Oş ilinde yaşamaktadır.<br />

Tarihte iki kez İçkilik boyuna mensup<br />

kişiler, cumhuriyeti yönetmişlerdir. Bunlardan<br />

ilki 1930’da İshak Razzakov’du. Razzakov<br />

Taşkent’te büyümüş ve orada eğitim almış ve<br />

dolayısıyla klan-bölge vatanseverliğinden çok<br />

uzaktı. 1986-1990 yıllarında Kırgızistan Komünist<br />

Partisi’nin başında Absamat Masaliyev<br />

bulunmuştur. 1990 meşhur Oş olayları da<br />

onun döneminde meydana gelmiştir.<br />

Otuz Uul boyu ise ülkenin siyasi ve toplumsal<br />

hayatında çok pasiftir. 1990’ların sonunda<br />

ve 2000’li yılların başında Aksar Akayev’e<br />

muhalefet eden grupların liderleri de İçkilik<br />

boyundandılar. Bunların başında K. Bakiyev<br />

de yer almaktadır. Yine Akayev’in taraftarları<br />

arasında İçkilik boyuna mensup olanlar vardı.<br />

Bunların arasında parlamentonun üst kanadının<br />

eski başkanı Abdıganı Erkebayev, eski<br />

başbakan ve Celalabad’ın eski valisi Kubanıçbek<br />

Jumaliyev de vardı.<br />

Farklı yöntemlerle yürütülen propagandalar<br />

sayesinde, güneyli klanlar, hep dargın ve hakkı<br />

yenmiş olarak tasvir edilmişlerdir. Gerçekte<br />

ise ülkedeki en zengin kesimler, bunlardır. Ülkenin<br />

topraklarından geçen uyuşturucu trafiğini<br />

Taşkent kriminal grupların himayesinde<br />

güneyli klanlar kontrol altında tutmaktadırlar.<br />

2005 yılındaki ‘güneylilerin protestosunun’ en<br />

önemli kısmını Kırgızistan’ın güney bölgeleri<br />

ile Özbekistan’ın Fergana bölgesindeki kriminal<br />

grupların faaliyeti oluşturmuştur. Bu<br />

faaliyet ise Kırgızistan’ın kuzey bölgelerinden<br />

Kuzey-Kırgız ve Kazak (Çimkent) kriminal<br />

grupların uzaklaştırılmasını öngörüyordu.<br />

Askar Akayev’in cumhurbaşkanlığı döneminde<br />

Sovyet dönemindeki Oş ilinin üç bağımsız<br />

ile (Batken, Celalabad, Oş) bölünmesinin<br />

amacı güney eliti parçalamaktı. Ancak, neticede<br />

bu elit daha az yönetilebilir hâle gelmiş<br />

ve siyasi hayatın büyük bir kısmı, gayrıresmî<br />

nitelik kazanmıştır. Aksar Akayev’in en büyük<br />

hatası ise kuzey ile güney arasındaki hem<br />

ekonomi hem de ülkenin karşı karşıya kaldığı<br />

tehditler açısından arz ettiği farkı, doğru bir<br />

şekilde anlayamamış olmasıdır. Kırgızistan’ın<br />

kuzeyi her zaman Kazakistan’ın çıkar alanının<br />

içerisinde idi. Ülkenin güneyi ise bütün Fergana<br />

vadisi gibi geleneksel olarak Özbekistan’a<br />

(ve kısmen de Çin’in Sincan Uygur bölgesinin<br />

güneyine) yönelmiştir.<br />

Siyasi Sistem ve Siyasi Partiler<br />

Kırgızistan, uniter ve parçalanamaz bir bütün<br />

olarak değerlendirilemez. Bundan dolayı siyasi<br />

alan da birbiriyle rekabet eden çevrelerden<br />

oluşmaktadır. Söz konusu rekabet, devlet organlarında<br />

hem yönetim çevreleri arasında,<br />

hem de bu çevrelere (cumhurbaşkanı ve başbakan)<br />

yakın çevreler arasında sürmektedir.<br />

the black sea ınternatıonal<br />

Rapor No: 5, Ocak 2011<br />

15


ORSAM<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL CENTER FOR RESEARCH AND DIALOGUE<br />

Partilere dayalı her yönetim sistemi, bütün<br />

görevlere partiye yakın kimselerin atanmasını<br />

öngörmektedir. Tek partili sistemde böyle bir<br />

uygulama istikrarlı bölgesel klanların ve kontrol<br />

mekanizmalarının oluşmasını sağlamaktadır.<br />

Kırgızistan’da son dönemdeki tek partili<br />

sistem (Bakiyev’in Ak Yol Partisi) aslında bu<br />

tür gelişmeler için müsait bir ortamı hazırlamıştır.<br />

Günümüzde siyasi süreç elitlerin devleti ele<br />

geçirmek için verdikleri mücadele şeklinde<br />

gelişmektedir. Çünkü, gerek resmî gerekse de<br />

gayriresmî yapıları yakından ilgilendiren siyaseti<br />

hayata geçirme sürecinde hazır resmî<br />

devlet yapıları kullanılmaktadır (örnek olarak<br />

Azimbek Beknazarov’un ya da Oş belediye<br />

başkanı Melis Mırzakmatov’un durumunu<br />

gösterebiliriz). Bizim ele aldığımız olayda<br />

‘devleti ele geçirme’ süreci, oyunun asıl kanunlarını<br />

kanunsuz bir şekilde resmî şahıslara<br />

yapılan ödemeler için kullanılması anlamına<br />

gelmemekte, burada doğrudan bütün seviyelerdeki<br />

devlet kurumlarını ele geçirmek anlamına<br />

gelmektedir. Bu süreç, orta vadede de<br />

olsa sistemi muhafaza edecek (bütün seviyelerde<br />

klanlara dayalı yapılar ortaya çıkmaktadır)<br />

ancak kısa vadeli istikrarın kaynağı olmayacaktır.<br />

Çünkü, iktidar çevreleri hem aşağı<br />

tabakalar tarafından hem de ikinci plana itilmiş<br />

diğer klanlar tarafından baskı görmektedir.<br />

Yerli elitlerin merkeze baskısı daimi değildir.<br />

Çünkü, bütün oyuncular neticede büyük<br />

oranda devlete bağlı olup, kendi konumlarını<br />

da riske atmak istememektedirler.<br />

Kırgızistan’dakine benzer siyasi-ekonomik<br />

ademi merkeziyetçilik, farklı seviyelerde de<br />

olsa bütün Sovyet coğrafyasında mevcuttur.<br />

Parlamenter sisteme geçiş hiç şüphesiz 7 Nisan<br />

2010’dan sonra iktidara gelen siyasi elite,<br />

hâkimiyeti koruma hakkı tanıyacaktır. Ayrıca,<br />

güçlü bölgesel üst düzey oyuncular da yönetim<br />

sistemine dâhil edilerek mevcut iktidara<br />

önemli kesimlerin desteğini sağlamaktadır.<br />

R. Otunbayeva’nın Oş Belediye Başkanı M.<br />

Mırzakmatov’un itaatsizliğine karşı sessiz<br />

kalması ve sorunu çözmek için anlaşma yollarını<br />

araması bu hususla açıklanmaktadır. Bu<br />

bağlamda, yeni sistemde parlamento, bölgeleri<br />

yönetim sürecinde güçlü bir araç değildir.<br />

Parlamento, artık bölgesel açıdan çok farklı<br />

bir yapıya sahip ve bölgesel siyasi ve iş çevrelerinin<br />

çıkarlarını savunmaktadır.<br />

Ancak, eğer konsensus halinde kararlar alınmadığı<br />

hâlde birleşmiş bölgesel klanlar, en<br />

üst seviyede (cumhuriyet, hükümet ve cumhurbaşkanlık)<br />

iktidar mücadelesine karışabileceklerdir.<br />

Bölgesel yapıların kaldırılması ve<br />

ülkede farklı bir idari yapının belirlenmesi,<br />

merkezin bölgeler üzerindeki hâkimiyetini<br />

arttırabilir ve ülkenin bölgelere parçalanmasını<br />

engelleyebilir.<br />

Kırgızistan’da yeni partilerin oluşumu ise siyasi<br />

elitlerin toplum hayatını değiştirmeye yönelik<br />

düşünce farklılıkları ile değil, ayrı siyasetçilerin<br />

ya da klanların iktidarı ele geçirme<br />

ya da ellerinde tutma isteğiyle ilgilidir. Birçok<br />

partinin temel unsuru, tek bir bölgenin ya da<br />

tek bir klanın temsilcilerinden oluşuyor olmasıdır.<br />

Örneğin, Ata Meken Partisi’nin temelini<br />

Oşlu siyasetçiler oluşturmaktadır. Gerçi parti<br />

lideri Omurbek Tekebayev’in zengin siyasi biyografyası,<br />

kuzeyde de, en azından Bişkek’de<br />

partisine destek kazandırmıştır.<br />

Seçimler Öncesi Siyasi Güçlerin<br />

Durumu ve 10 Ekim 2010 Parlamento<br />

Seçimlerinin Neticeleri<br />

Günümüzde Kırgızistan’daki bütün siyasi partiler,<br />

daha çok lider temelli partilerdir. Bunlar<br />

arasında program ve ideolojik açıdan çok az<br />

farklılıklar mevcuttur. Bunlar daha çok bölgesel<br />

oluşumlar olup, siyasetçiler bu partilerin<br />

desteğiyle bölgesel elitlerin çıkarına çalışmakta<br />

ve iktidarda pay sahibi olmaya çalışmaktadırlar.<br />

Dolayısıyla partilerin potansiyellerinin<br />

değerlendirilmesi, önemli liderlerinin kabiliyet<br />

ve özellikleri göz önünde bulundurularak<br />

yapılmaktadır.<br />

Ağustos 2010 tarihi itibarıyla kayıtlı 145 partiden<br />

mecliste temsil hakkını ancak 5 parti<br />

16<br />

the black sea ınternatıonal<br />

Rapor No: 5, Ocak 2011


KIRGIZİSTAN’DA <strong>SON</strong> <strong>GELİŞMELER</strong>: <strong>DÜN</strong>, <strong>BUGÜN</strong>, <strong>YARIN</strong><br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL<br />

ORSAM<br />

kazanmıştır. Hâkim partilerle yaşanan eski<br />

sorunları çözmek için 27 Haziran 2010 tarihinde<br />

yapılan referandumda anayasaya yeni<br />

maddeler eklenmiştir. Bunlara göre birinci<br />

partinin meclisteki çoğunluğu, yüzde 50 artı<br />

5 milletvekili ile (yani 120 milletvekilinden<br />

oluşan mecliste 65 milletvekili ile temsil edilecek)<br />

sınırlandırılmıştır.<br />

Daha seçim süreci resmî olarak başlamadan<br />

önce partiler, iki gruba bölünmüştür. Bu gruplarda<br />

da seçim süreci sırasında çeşitli yapısal<br />

değişiklikler gerçekleşmiştir. En başta geçici<br />

hükümette yer alan siyasetçilerin başkanlığını<br />

yaptığı grup mevcuttur. Ancak, geçici hükümetin<br />

otoritesi halk nezdinde zayıf olduğundan<br />

dolayı, bu grup, halk tarafından pek desteklenmemiştir.<br />

Bu gruptaki bütün partilerin<br />

önemli bir sorunu vardı: ‘Güney sorunu’. Güneyde<br />

geçici hükümetin otoritesi çok zayıftı.<br />

İkinci grubu ise eski partilerin otoritesinin<br />

düşüşünden yararlanan yeni partiler oluşturmaktadır.<br />

Ağustos 2010’da ülkenin önemli siyasi partilerinin reytingi şöyleydi:<br />

- Ata Meken (O. Tekebayev, B. Şer) % 20,3<br />

- Ar Namıs (F. Kulov) % 8,9<br />

- Ak Şumkar (T. Sariyev) % 7,8<br />

- Kırgızistan Sosyal Demokrat Partisi (A. Atambayev) % 7,7<br />

- Ata-Jurt (K. Taşiyev, A. Keldibekov) % 7,6<br />

- Respublika (O. Babanov) % 6,1<br />

- Bütün Kırgızistan (A. Madumarov) % 4,9<br />

- Akıykat (A. Cekşenkulov) % 3,7<br />

- Sodrujestvo (V. Nifadyev) % 2,7<br />

- Komünist Parti (İ. Masaliyev) % 2,3<br />

- Liberaylyno-Progressivnaya (M. Kunakunov) % 2,0<br />

- Zamandaş (M. Omurakunov) % 1,9<br />

- Aykel El (E. Baysalov) % 1,8<br />

- El Armanı (M. Niyazov) % 1,3<br />

- BEK (A. Beknazarov) % 0,8<br />

- ErK (Tursunbay Bakir Uulu) % 0,6<br />

- Can Kırgızistan (M. Kayıpov) % 0,6<br />

- Edinstvo i Sodrujestvo (A. Mavlyanov) % 0,5<br />

- Kırgız Jeri (Ş. Sadıbakasova) % 0,5<br />

- Glas Naroda (B. Maripov – J. Bayguttiyev) % 0,5<br />

- Aalam (A. Maliyev) % 0,3<br />

- Egemen Kırgızistan (B. Asanov) % 0,2<br />

Seçim Öncesinde Yapılan ve Sonrasında<br />

Geçerliliğini Koruyan (Seçim Sonrasında<br />

Oluşturulan Kırgızistan Sosyal Demokrat<br />

Partisi, Respublika Partisi ve Ata-Jurt Partisi<br />

Koalisyonu’nun Feshi Durumunda (Bu<br />

koalisyonun 3-4 ay içerisinde dağılması<br />

kuvvetle muhtemeldir) Koalisyon İhtimalleri<br />

1. Ata Meken Partisi (% 20,3), Ar Namıs Partisi<br />

(% 8,9) ile birlik olma tecrübesine sahiptir.<br />

O. Tekebayev ile F. Kulov 2000 yılında yapılan<br />

cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında (F.<br />

Kulov’un tutuklanmasına kadar) başarılı bir<br />

şekilde birlikte çalışmışlardır. Bu birlikteliğin<br />

potansiyeli çok yüksektir. O. Tekebayeva’nın<br />

Roza Otunbayeva ile yararlı ilişkileri göz<br />

the black sea ınternatıonal<br />

Rapor No: 5, Ocak 2011<br />

17


ORSAM<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL CENTER FOR RESEARCH AND DIALOGUE<br />

önünde bulundurulduğunda bunlara Aykel El<br />

Partisi (% 1,8) de katılabilir. Bu partinin lideri<br />

Edil Baysalov, R. Otunbayeva ile yakındır.<br />

Ar Namıs’ın ana destekçisi Bişkek, Çuyskaya<br />

ilinin büyük kısmı, Talas ilinin bir kısmı<br />

(Kara-Buurinskiy ilçesi), dağınık bir şekilde<br />

de Issık-Köl ile Narınskaya illerinin ilçeleri.<br />

Bölgelere bakılmaksızın ülkedeki Rus kökenli<br />

nüfus da Ar Namıs’ı desteklemektedir. Yine<br />

parti, güneyde, Özbekler arasında da kısmı<br />

desteğe sahiptir.<br />

Ata Meken ise aşağıdaki bölgelerden oy toplamaktadır:<br />

Celalabad ilinin Bazar-Korgonskiy<br />

ilçesi, Celalabad ve Oş, Oş ilinin Suzakskiy<br />

ilçesi. Ayrıca, Bişkek’in şehir halkı ile kuzey<br />

bölgelere göç eden güneyliler de bu partiyi<br />

desteklemektedirler. Parti lideri O. Tekebayev,<br />

büyük ölçüde ‘bölgesel desteğin’ sınırlarını aşmıştır.<br />

Parti, güneyde Özbek nüfusu arasında<br />

da yüksek bir reytinge sahiptir. Başka hiçbir<br />

Kırgız partisi, Özbekler arasında önemli bir<br />

desteğe sahip değildir. Tekebayev’in kendisi<br />

de Özbek cemiyetinin liderleri ile iyi münasebetlere<br />

sahiptir.<br />

Aykel El Partisi’ni destekleyen seçmenlerin<br />

başında ise sivil toplum örgütlerinin etkisi<br />

altında kalan şehir gençleri gelmektedir. Son<br />

aylarda O. Tekebayev’in Kazakistan’daki muhalefet<br />

ve Kazakistan’daki yabancı sivil toplum<br />

örgütlerinin temsilcilikleriyle iletişimi<br />

artmıştır. Tekebayev’in iktidarı, Batılı sivil<br />

toplum örgütleri tarafından Kazakistan muhalefetinin<br />

etkisinin artışı olarak algılanırken,<br />

Kırgızistan’da genel olarak bölgede demokrasi<br />

imkânlarının arttığı bir arena olarak nitelendirilmektedir.<br />

2. Kırgızistan Sosyal Demokrat Partisi (%<br />

7,7): Kırgızistan Sosyal Demokrat Partisi’nin<br />

lideri Almazbek Atambayev, anlaşmalara en<br />

az yanaşan siyasetçilerden biri olarak tanınır.<br />

Aynı zamanda oldukça kibirli olarak bilinir.<br />

Dolayısıyla, onun başka partilerle koalisyona<br />

girmesi ihtimali çok düşük görünüyordu.<br />

Partiyi destekleyen seçmen ise Bişkek yakınlarındaki<br />

Alamedinskiy ve kısmen de İssıkatinskiy<br />

ve Çuyskiy ilçelerinin halkıdır. Partiyi<br />

destekleyen seçmen oranı çok büyük değildir.<br />

Ancak, Atambayev’in Çuyskiy’deki mafya örgütleriyle<br />

olan bağlantısı olduğu iddiaları göz<br />

önünde bulundurulduğunda Kırgızistan Sosyal<br />

Demokrat Partisi’nin ülke içerisinde her<br />

türlü karışıklık çıkarma potansiyelinin olduğu<br />

iddiaları bulunmaktadır.<br />

3. Ata-Jurt Partisi (% 7,6): Son dönemde en<br />

hızlı büyüyen partilerin başında gelmektedir.<br />

Parti liderleri olan Kamçibek Taşiyev ve<br />

Ahmatbek Kaledibekov, K. Bakiyev’in yakın<br />

çevresinden olan Celalabadlı siyasetçilerdir.<br />

Bunlar, en başta bölgesel elitin çıkarlarını savunuyor,<br />

partilerinin ideolojisinde de Güney<br />

Kırgızları arasında güçlü olan Kırgız milliyetçiliği<br />

önemli yer tutuyor. Bu husus muhtemelen<br />

bu partiyi Adaham Madumarov’un Bütün<br />

Kırgızistan Partisi (% 4,9) ve Can Kırgızistan<br />

Partisi’ne (% 0,6) yakınlaştıracaktır. Can Kırgızistan<br />

Partisi’nin asıl lideri, K. Bakiyev’in<br />

eski danışmanı Usen Sıdıkov (Oş ilinin Nookenskiy<br />

ilçesi), tutuklu bulunmaktadır. Partinin<br />

liderliğini ise şimdilik eski Adalet Bakanı<br />

Marat Kayıpov (Oş ilinin Alayskiy ilçesi) yapmaktadır.<br />

Kayıpov, tutucu milliyetçi görüşleriyle<br />

ün kazanmıştır. Aynı bölgesel prensibe<br />

göre Ata-Jurt Partisi ile Komünist Partisi (%<br />

2,3) ile Egemen Kırgızistan Partisi (% 0,2)<br />

birleşebilirler. Bu koalisyona eski Savunma<br />

Bakanı İsmail İsakov’un başkanlığını yaptığı<br />

Azattık Partisi de katılabilir. Yeni partiler arasında<br />

Ata-Jurt Partisi, hiç şüphesiz en güçlülerindendir.<br />

Bu parti birkaç yıldır ülkenin siyasi<br />

hayatında önemli rol oynamakla birlikte<br />

asıl Haziran olaylarından sonra Kırgızistan’ın<br />

güneyine yardım malzemeleri göndermesiyle<br />

ün kazanmıştır. Faaliyetleri, bilinmeyen<br />

kaynaklarca desteklenmektedir. Basında bu<br />

kaynakların K. Bakiyev ailesince ve Bişkek’in<br />

eski belediye başkanı Nariman Tüleyev’den<br />

geldiği yönünde haberler yayımlanmaktadır.<br />

Yine parti liderleri, Kazakistan Halk Bankası<br />

Nurtay Abıkayev’in himayesi altındadırlar.<br />

Dolayısıyla parti, Kazakistan tarafından da<br />

desteklenmektedir.<br />

18<br />

the black sea ınternatıonal<br />

Rapor No: 5, Ocak 2011


KIRGIZİSTAN’DA <strong>SON</strong> <strong>GELİŞMELER</strong>: <strong>DÜN</strong>, <strong>BUGÜN</strong>, <strong>YARIN</strong><br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL<br />

ORSAM<br />

4. Ak Şumkar Partisi (%7,8): Geçici hükümetin<br />

başbakan yardımcılarından Temir Sariyev’in<br />

başkanlığını yaptığı Ak Şumkar Partisi’ne<br />

destek veren bölgelerin başında Çuyskiy ilinin<br />

batı ilçeleri gelmektedir. Bu parti, kendisini<br />

Moskova’nın partisi olarak göstermeye<br />

çalışmaktadır. Hâlbuki Moskova’nın bu<br />

partiyi desteklediğine dair hiçbir açık belirti<br />

yoktur. Bu parti, yukarıda adı geçen partiler<br />

kadar güçlü olmasa da lideri, geleceği olan bir<br />

siyasetçi olarak kabul edilmektedir. Bu partinin,<br />

istikrarlı seçmen çevrelerine sahip olmayan<br />

Omurbek Babanov’un başkanlığındaki<br />

Respublika Partisi (% 6,1) ile işbirliği yapması<br />

kuvvetle muhtemeldir. Söz konusu iki parti<br />

ile de Rus sivil toplum örgütlerinin uzmanları<br />

çalışmaktadır.<br />

5. BEK Bloku (% 8): Bu blokun fikir babası,<br />

Azimbek Beknazarov (Celalabad ilinin Aksıyskiy<br />

ilçesinden), kendisini Birleşik Halk<br />

Hareketi’nden saymaktadır. Bu hareket, Bakiyev<br />

döneminde muhalefet koalisyonunu oluştururken,<br />

bugün ayrı bir parti olarak faaliyet<br />

göstermektedir. Beknazarov’a oy veren seçmenler<br />

ise onun hemşerileri, Bişkek’in siyasi<br />

marjinal nüfusu ve Bişkek civarında yaşayan<br />

güneyli göçmenlerdir. Parlamento seçimleri<br />

öncesinde, seçimleri kazanamayacağını bildiğinden<br />

dolayı seçimlere katılmayacağını<br />

açıklamış ve seçime kadar geçici hükümetin<br />

başbakan yardımcılığı görevini devam ettirmiştir.<br />

Güney bölgelerin siyasetçileri ve mafya<br />

örgütleriyle yakın temaslarda bulunduğu<br />

şeklinde iddialardan dolayı etkili bir siyasetçi<br />

olarak kalmaya devam etmektedir.<br />

Medya<br />

Basın yayın organları, devrimin gerçekleşmesindeki<br />

en büyük araçtı. 2005 yılındaki parlamento<br />

seçimleri arifesinde Kırgızistan öyle<br />

bir durumdaydı ki, ülke içerisinde hep olumsuz<br />

haber ve bilgi yayılıyordu. Bununla birlikte<br />

ülkede bu tür gelişmelere cevap verebilecek<br />

veya engelleyecek yapılar oluşturulamamıştır.<br />

Bunun en büyük nedeni cumhurbaşkanının<br />

yakın çevresinin yeteneksizliği ve Askar<br />

Akayev’in medyanın ülke güvenliği konusunda<br />

oynadığı rolü kavrayamamasıdır. Ayrıca,<br />

Kırgızistan ve liderlerinin rantabl imajının<br />

oluşturulması ve desteklenmesi ancak yeni<br />

teknolojilerin kullanımı ile mümkündür. Ancak,<br />

Kırgızistan bu iş için para bulamamıştır.<br />

Medya propagandasının hedefinde ise az<br />

eğitilmiş köy nüfusu, öğrencilerin büyük bir<br />

kısmı da dahil olmak üzere şehir nüfusunun<br />

marjinal kısmı ve efsaneler dünyasında yaşamaya<br />

alışık olan milliyetçi entelektüeller<br />

vardır. İstikrarsızlaştıran teknolojilerin kullanımı,<br />

olumsuz haber ve sosyal fobilerin<br />

yayılması, objektif gerçeklerin gerçekdışı bir<br />

şekilde algılanmasına neden olmaktadır. İnsanlar,<br />

gerçekleri yanlış bir şekilde algılamaya<br />

ve medya organları vasıtasıyla yarattıkları<br />

kendi dünyalarında yaşamaya başlamaktadırlar.<br />

Halk kitlelerini bu şekilde etkileme süreci,<br />

çok etkileyici bir yaklaşım olup, yöneticinin<br />

işine yaramaktadır.<br />

Dış Faktörler, Süper Güçlerin<br />

Çıkarları, Bölgedeki Durum<br />

Kırgızistan’ın neredeyse bütün liderleri, önde<br />

gelen küresel ve bölgesel ülkeler arasında<br />

denge siyaseti izlemenin taraftarı olup, daha<br />

sonraki süreçte ise dış oyunculardan biriyle<br />

tek taraflı bağlılıktan uzaklaşmaktadır. Bu<br />

bağlamda tek istisnayı Rusya ile münasebetler<br />

teşkil etmektedir. Çünkü, siyasiler de ülke<br />

içerisinde Rusya yanlısı havanın oluştuğunun<br />

farkındadırlar. Bişkek’te onlarca siyasi kuruluş,<br />

Rusya’nın desteğini elde ettiklerinden<br />

bahsetmektedir. Mevcut güçlü siyasetçilerden<br />

hiç biri Rusya karşıtı açıklamalar yapmamaktadır.<br />

Kırgız seçmenlerinin Rusya yanlısı<br />

eğilimleri, Rusya’nın yapacağı ekonomik yardım<br />

ve sosyo-ekonomik alandaki farklı imtiyazlarla<br />

ilgilidir. Bu beklentileri bütün Kırgız<br />

siyasetçiler kullanmaktadır. Kırgız siyasetçileri<br />

ayrıca bu tutumlarıyla Rusya’dan seçim<br />

propagandası için yardım almayı düşünmektedir.<br />

the black sea ınternatıonal<br />

Rapor No: 5, Ocak 2011<br />

19


ORSAM<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL CENTER FOR RESEARCH AND DIALOGUE<br />

Bütün krizler de olduğu gibi 7 Nisan olayları<br />

ve sonraki istikrarsızlık entegrasyonu öngören<br />

bölgedeki kuruluşların acizliğini göstermektedir.<br />

Hâlbuki bu kuruluşların resmi amaçları,<br />

bölgesel güvenliği sağlamak, ülkeler arasında<br />

ekonomik işbirliğini arttırmaktır.<br />

22 Mayıs 2010 tarihinde Taşkent’te yapılan<br />

ŞİÖ (Şanghay İşbirliği Örgütü) Dışişleri Bakanları<br />

Toplantısında taraflar, ŞİÖ’nün kurucu<br />

üyesi Kırgızistan’daki Nisan ayındaki olayları<br />

görüşmüşlerdir. Özbekistan Dışişleri Bakanı<br />

Vladimir Norov, bütün ülkelerin Kırgızistan<br />

halkıyla yaşanan olaylar karşısında aynı<br />

duygulara sahip olduklarını, Kırgızistan’ın<br />

bağımsızlığından ve toprak bütünlüğünden<br />

yana olduklarını ve bundan dolayı da<br />

Kırgızistan’a yardım etmeye hazır olduklarını<br />

belirtmiştir. Çin Dışişleri Bakanı Çen Gopin<br />

ise Kırgızistan’daki olayların, Kırgızistan’ın<br />

içişlerini ilgilendiren olaylar olduğunu ve<br />

Kırgızistan’ın mümkün olduğu kadar hızlı bir<br />

şekilde tekrar hukuk devlet yapısına dönmesi<br />

gerektiğini vurgulamıştır. ŞİÖ Genel Sekreteri<br />

Muratbek İmanaliyev ise Kırgızistan’ın<br />

ŞİÖ üyeliğinin devam edeceğini ve bütün faaliyetlere<br />

katılacağını dile getirmiştir. Bununla<br />

birlikte eskiden ŞİÖ’yü tehdit eden klasik<br />

tehlikelerin yanı sıra artık sosyal güvenliği<br />

sağlama gibi yeni bir tehdidin ön plana çıktığı<br />

görülmektedir. Çok hızlı gelişen olaylar karşısında<br />

ŞİÖ üyeleri doğru kararlar almalıdır. En<br />

dinamik bir şekilde gelişen uluslararası projelerden<br />

biri olan ŞİÖ, temel faaliyet alanını ve<br />

örgütün önceliklerini iyi belirlemelidir.<br />

Buna benzer şeyleri diğer bölgesel örgüt<br />

olan Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü<br />

için de söylemek mümkündür. Bu örgüt her<br />

ne kadar son dönemde faaliyetlerini arttırsa<br />

da faaliyetleri, terör ve uyuşturucu trafiği ile<br />

mücadele ile sınırlıdır. Örgüt, üye ülkelerinin<br />

temsilcileri, devamlı örgütün faaliyet alanının<br />

çok sınırlı olmasından şikayetçidir. Ancak, örgütün<br />

kuruluş belgeleri, kutsal kitap olmayıp<br />

bölgedeki gelişme ve hayat gerçeklerine göre<br />

düzenlenmişlerdir. Dolayısıyla örgüt, daha<br />

büyük ve gerçek tehlikelere de koyabilecek<br />

güçte olduğunda faaliyet alanını ve amaçlarını<br />

da genişletebilir. Esneklik ve tehditlere karşı<br />

hızlı cevap verme mekanizma gibi özellikler,<br />

modern devletlerarası yapıların başarılarının<br />

göstergeleri olup, örgütle ilgili geleceğe dair de<br />

belli ipuçları vermektedir. Örneğin, Avrasya<br />

Ekonomi Topluluğu’nun zayıflığı ve hareketsizliği,<br />

Özbekistan’ın bu örgütteki varlığının<br />

durdurulmasına neden olmuştur. Bu husus<br />

ayrıca Gümrük Birliği gibi ekonomi alanında<br />

yeni entegrasyon örgütlerinin oluşturulmasını<br />

gerektirmektedir.<br />

Kolektif Güvenlik İşbirliği Örgütü’nün genel<br />

sekreteri Nikolay Bordüja, Kırgızistan olaylarından<br />

sonra şöyle bir açıklama yapmıştır:<br />

“Kırgızistan’a örgütümüzün askerî gücünün<br />

müdahalesi için bugün ihtiyaç yoktur. Bugünkü<br />

olaylar, Kırgızistan’ın iç meselesidir. Örgüt<br />

askerî gücünü ise üye ülkelerinden birine dışarıdan<br />

yapılan bir saldırı durumunda müdahale<br />

edecektir.” Resmî olarak genel sekreter<br />

tamamen haklıdır. Çünkü, iktidar değişimini<br />

isteyen vatandaşlar, terörist ve saldırgan değillerdir.<br />

Ayrıca, örgütün gücünü herhangi bir<br />

yerde kullanması için konunun üye ülkelerin<br />

hükümetleri ile görüşülmesi gerekmektedir.<br />

Kırgızistan örneğinin de gösterdiği gibi, örgüt,<br />

üye ülkelerin içerisinde istikrarı sağlayacak<br />

güçte değildir. Bununla birlikte iç istikrar,<br />

sadece Kırgızistan’ın iç meselesi değildir. Ülke<br />

öyle bir durumdadır ki, güvenliğin sağlanması<br />

için ülke ekonomisine dış yardımın yapılmasına<br />

ihtiyaç duyulmaktadır. Bu dış yardımı da<br />

özellikle Kırgızistan’ın istikrarına ihtiyaç duyan<br />

Kazakistan, Rusya ve Kırgızistan’ın tehdit<br />

ettiği diğer komşuların yapması gerekmektedir.<br />

Dolayısıyla egemenlik kısmen de olsa yitirilecektir.<br />

ŞİÖ ile Kolektif Güvenlik Antlaşması<br />

Örgütü’nün sorumlu olduğu bir bölgede<br />

Kırgızistan’ın istikrarsızlık alanına dönüştürmesi,<br />

yani Kırgızistan’ın Afganistanlılaştırılması,<br />

söz konusu bölgesel örgütlere üye<br />

ülkeler için uzun süreliğine büyük sorunlar<br />

yaratabilir ve bu ülkeleri de doğrudan olumsuz<br />

etkileyebilir.<br />

20<br />

the black sea ınternatıonal<br />

Rapor No: 5, Ocak 2011


KIRGIZİSTAN’DA <strong>SON</strong> <strong>GELİŞMELER</strong>: <strong>DÜN</strong>, <strong>BUGÜN</strong>, <strong>YARIN</strong><br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL<br />

ORSAM<br />

Bölgelerin Kontrolü<br />

Günümüzde Kırgızistan’ın karşı karşıya kaldığı<br />

en büyük sorun, devletin küçülmesi ve<br />

mal kaybına uğramasıdır. Ülkedeki bütün siyasi<br />

süreçler, ülke nüfusunun azaldığı bir ortamda<br />

gerçekleşmektedir. Ülke gündeminde<br />

ise merkezin bölgeleri kontrol altında tutma<br />

çabası yer almaktadır. Ayrıca kriminal grupların<br />

da Kırgızistan’ın sadece ekonomik hayatında<br />

değil, siyasi hayatında önemli paya<br />

sahip olma isteği, güncelliğini korumaktadır.<br />

Kırgızistan’daki sistem krizi son dönemde<br />

artmıştır. Çünkü, mevcut hiçbir sorun çözülmemiştir.<br />

Ayrıca, söz konusu sorunların (kriz<br />

ortamlarının) sayısı her geçen gün artmaktadır.<br />

Ülkede yeni bir ‘iktidarın feodalleştirilmesi’<br />

süreci yaşanmaktadır. Bunun en büyük göstergesi<br />

de devlet yönetiminin fonksiyonlarının<br />

otonomileştirilmesidir. İktidarın güneyde<br />

parçalanma süreci her yerde yaşanmaktadır.<br />

Her geçen gün derinleşen krizlerin bütünlüğü<br />

ise ülkede milli bir felakete yol açabilecektir.<br />

Etnik Gruplar Arasındaki İlişkiler,<br />

Eğilimler, Oş ve Celalabad İllerindeki<br />

Krizin Durumu (Ekonomik Alan)<br />

Güney bölgelerinde yardımların ihtiyaç duyanlara<br />

dağıtımı şehir ve il (Oş ve Celalabad)<br />

yönetim organları tarafından yapılmaktadır.<br />

Ancak, söz konusu dağıtım sürecinde etnik<br />

kriterler de göz önünde bulundurulmaktadır.<br />

Özbek ve Kırgız ailelerine yapılan yardımlar<br />

1/5 oranındadır. Özbekler, yöneticilerle bir<br />

araya gelmeye dahi çekinmektedir.<br />

Hükümete bağlı olarak kurulan Oş ve Celalabad<br />

şehirleri restore komitesinin (başkanı<br />

başbakan yardımcısı Cantoro Satıbaldiyev)<br />

faaliyetleri eski başbakan yardımcısı Azimbek<br />

Beknazarov tarafından kontrol edilmektedir.<br />

Bir nevi bütçe kaynaklarının kullanımını öngören<br />

kriminal bir mekanizmadan ibarettir.<br />

17 Ağustos’ta Kırgızistan Hükümeti tarafından<br />

oluşturulan krizle mücadele planına göre,<br />

ülkenin güneyinde harap olan binaların restorasyonu<br />

ve inşaatı için 138 milyon dolara ihtiyaç<br />

duyulmaktadır. Oş’ta 627, Oş ilinde 707<br />

ve Celalabad ilinde 614 olmak üzere toplam<br />

1948 ev inşaatı planlanmaktadır. Ayrıca, Oş<br />

ile Celalabad’da çok katlı 8 apartmanın (her<br />

apartmanda 75 daire) ve diğer amaçlı 333 binanın<br />

inşaatı söz konusudur. Özbek cemiyetleri,<br />

tarihî Özbek mahallelerinin yerine çok<br />

katlı apartmanların inşaatına karşı çıkmaktadırlar.<br />

Ayrıca, Özbekler, Kırgızlarla karışık<br />

bir şekilde aynı yerde yaşamayı da kabul etmemektedir.<br />

Resmî olarak onlara tazminat<br />

olarak 5 ve 10 yıllığına 5 bin dolar teklif edilmektedir.<br />

Bununla birlikte bu rakamlar ihtiyaç<br />

duyulan miktarın ancak yüzde 10-15’ini<br />

karşılamaktadır. Söz konusu şahsi inşaatlar<br />

için teklif edilen paraların kaynağı da bilinmemektedir.<br />

Hükümet temsilcileri konuyla<br />

ilgili hiçbir açıklama yapmamaktadır. Genel<br />

olarak inşaat ve restorasyon ile ilgili konular,<br />

daha görüşme aşamasındadır. Bu alanda faaliyete<br />

geçilmemiştir. Bu husus hiç şüphesiz<br />

her iki etnik grubun yeni ayaklanmalarına yol<br />

açacak ve Haziran olayları sonrasında zaten<br />

bozulan halkın psikolojisini daha da kötü etkileyecektir.<br />

Ülkenin güneyinde yaşayan 100<br />

binden fazla kişinin psikolojik desteğe ihtiyaç<br />

duyduğu belirtilmektedir. Bu durum, hem<br />

Kırgızlar, hem de Özbekler arasında sosyal<br />

memnuniyetsizliklere yol açmaktadır. Kırgız<br />

halkı, siyasetçilerin popülist sözlerine ümit<br />

bağlamaktadır. Özbekler ise devlet ve devlet<br />

kurumlarından ümidi kesmişlerdir. Devlet organlarının<br />

hareketleri halk arasındaki memnuniyetsizliğin<br />

artmasına neden olmaktadır.<br />

Bu protestoları hukuki normlarla kaldırma<br />

şansı olmadığından dolayı başta gençler olmak<br />

üzere Özbekler arasında radikalleşme<br />

süreci hızlanmaktadır.<br />

Özbek Cemaatinin Durumu (Göçler)<br />

Kırgızistan’ın güneyinde yaşayan etnik Özbeklerin<br />

yüzde 40-70’i (50 yaş ve altı) daha çok<br />

Rusya olmak üzere başka yerlere göç etmeye<br />

hazırdır. Nitekim, şimdi de bütün erkekler,<br />

gençler ve çocuklar Rusya’ya göç etmektedirler.<br />

Bazı genç aileler üçüncü ülkeler üzerinden<br />

the black sea ınternatıonal<br />

Rapor No: 5, Ocak 2011<br />

21


ORSAM<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL<br />

THE BLACK SEA INTERNATIONAL CENTER FOR RESEARCH AND DIALOGUE<br />

Pakistan’a göç etmektedir. Kazakistan ve diğer<br />

ülkelere de göç vardır.<br />

Aynı zamanda, etnik Özbeklere Haziran<br />

olaylarına karıştıkları iddiasıyla suçlamalar<br />

DİL, EDEBİYAT VE EĞİTİM ÇALIŞMALARI

Azerbaycan halk tiyatrosu modern Azerbaycan tiyatrosunun teşekkülünde önemli rol oynamış, geçmişle gelecek arasında bir köprü olmuştur. Azerbaycan’da modern tiyatro 19. yy’ın ortalarına rastlamaktadır. 19. yüzyılın başlarında Azerbaycan’ın siyasi hayatında radikal değişikler olmuş, Çarlık Rusya Kafkasya’ya inmiş, Azerbaycan’ı kontrolü altına almaya çalışmıştır. 1828’de İran’la yapılan Türkmençay antlaşmasıyla Azerbaycan kuzey ve güney olmak üzere ikiye ayrılmış, Kuzey (bugünkü) Azerbaycan Çarlık Rus’un, Güney Azerbaycan (İran Azerbaycan’ı) İran’ın tahakkümü altına girmiştir.Çarlık idaresinin eyalet merkezi olan Tiflis, resmi dairelerin ve mekteplerin açılmasıyla diğer şehirlere nazaran daha gelişmiş bir durumdaydı. Avrupai hayat tarzının Tiflis’te Rus tesiriyle başlaması, birtakım içtimai hareketlenmeyi de beraberinde getirmiştir. Gayrimüslimler bu yeni yaşam biçimine kısa sürede ayak uydurmuşsalar da Müslümanlar (çoğunluğu Türk) dinleri dolayısıyla uzun süre bu durumu kabullenmemişlerdir. Azerbaycan araştırmacısı Yavuz Akpınar tiyatroyla ilgili olarak Tiflis muhitinin o dönemki görünümünü şöyle açıklamaktadır: Ahundzade’nin 1849’dan itibaren komediler yazmaya başlaması doğrudan doğruya Tiflis’teki kültürel değişmelerle yakından alakalıdır… Yolların yapılması, şehirlerdeki hızlı nüfus artışı, özellikle Tiflis’in süratli gelişmesi, ticaretin büyümesi kültürel hayatın bu şehirde canlanmasına ve olgunlaşmasına imkân hazırlamıştı. Tiflis’te devlet daireleri kurulmuş, birçok okul açılmış matbuat gelişmeye başlamıştı. Avrupai hayat tarzı yaygınlaşıyor, güçleniyordu. İşte bu gelişmelerin tabii bir neticesi olarak tiyatro binasına ihtiyaç duyuldu. Ruslar, Gürcüler ve Ermeniler arasından yerli aktörler çıkmaya başlamıştı, tiyatro toplulukları oluşturuluyordu. Avrupai hayat tarzının Kafkasya ve Azerbaycan dolaylarında yerleşip yayılmasını bu bölgenin Şark’a ait hususiyetlerinden, atmosferinden koparılmasını kendi sömürgeci emelleri için de yararlı gören Çarlık hükümeti, Rusların ve diğer gayrimüslimlerin Tiflis’te tiyatro, opera, müzik, modern eğitim ve öğretim, matbuat sahalarındaki faaliyetlerine gereken dikkati gösteriyor, bunları himayeden geri kalmıyordu… Vorontsov’un hususi bir tiyatro binası yaptırmasının başka sebepleri de vardır: Mesela Tiflis’te gittikçe büyüyen Rus kolonisi için alıştıkları eğlence hayatını ihdas etmek, geliştirmek medeni bir ihtiyaç haline gelmişti (Akpınar,1988). Çarlık Rus idaresinin umumi valisi Knyaz Vorontsov, 1849’da Tiflis’te Rus tiyatro binasının temelini attırmış ve 1851’de tiyatro binası hizmete açılmıştır. Bu durum daha sonra Vorontsov’un Türk, Gürcü ve Ermeni aydınlarını tiyatro eseri yazmaya teşvik etmesiyle daha ileriye taşınmıştır. Böylece Müslüman-Türk dünyasının ilk tiyatro yazarı Mirza Fetali Ahundzade, 1850’de ilk komedisi Hekayet-i Molla İbrahimhalil Kimyager’i yazmıştır. Ahundzade aynı yıl Mösyö Jordan, LenkeranHanının Veziri tiyatrolarını, 1852’de Hekayet-i Hırs-ı Guldurbasanı, 1853’te Hacı Gara’yı, 1855’te Mürafaa Vekilleri’ni yazmıştır (Akpınar, 1994). Eserler Azerbaycan Türkçesiyle yazılmışsa da ilk olarak 1853’te Tiflis’te Rusça basılmış ve ne yazık ki Rusça oynanmıştır. Bunun nedenini Abdulvahap Yurtsever, Azerbaycan’da henüz tiyatroyu icra edecek aktör kadroların olmaması olarak belirtilir (Yurtsever, 1951). Ahundzade’nin eserleri başta Rusya olmak üzere Fransa, İngiltere’de de sahnelenmiştir. Akpınar, 19. asrın ikinci yarısında Batı Avrupa’da en çok tanınan Şarklı yazarın Ahundzade olduğunu söyler (Akpınar, 1994).1880’den sonra tiyatro hayatında bir canlanma görülmüş, Gori Muallim Mektebini bitiren gençler, öğrencileri etrafında toplayarak bazı tiyatro eserlerini sahneye hazırlamışlardır. 1880 yılında profesyonel denebilecek tiyatro topluluğu Nahçivan’da oluşturulmuştur. Bu topluluğun içinde Memmedtağı Sıdkı, Celil Mehmetkuluzade, Elekber Mehmetguluoğlu, Ekber Molla Beyeloğlu, Eyneli Bey Sultanof gibi tiyatro heveskârları, 1882’den itibaren de Azerbaycan Türkçesini iyi bilen Ermeni aktör ve aktrisleri Elmas Hanım, Stepan Safrazyanlar Azerbaycan’ın birçok şehrinde (Bakü, Gence, Tiflis, Nuha) tiyatro gösterileri düzenlemişlerdir. Ahunzade’nin komedileri başta olmak üzere Ermeni yazar Vasak Medetov’un Azerbaycan Türkçesiyle yazdığı eserleri oynamışlardır (Akpınar, 1994). Elmas Hanım Türk sahnesinde yer alan ilk kadın sanatçıdır. 1886’dan itibaren Azerbaycan tiyatrosu Bakü’de gelişmeye başlamıştır. İnkılap Kerimov, Bakü’de tiyatronun canlanmasını, Sultanmecit Genizade, Habib Bey Mahmutbeyov ve Necefoğlu Bey Veliyev’in tiyatro heveslilerini bir araya getirerek gösterdikleri mücadeleye dayandırır ve bu durumu şöyle açıklar: “… Bu şahısların tiyatro yolunda çektikleri azap, uğraştıkları birçok tahkirat, sövüşlerin hiçbiri anlatılamaz. Kapı kapı gezip bilet satmakla tiyatrolar verip özleri için bir kuruş götürmeyip ihza ettikleri paraları yeni tür mektep uşaklarına gönderirdiler… Bu şahısların tiyatro yolunda zahmetleri çok büyük ve tiyatro tarihine adları yazılmalıdır.” (Kerimov, 1923) Yukarıda belirtilen isimler her ne kadar tiyatro konusunda büyük eserler vermemişse de rejisörlük ve aktörlük alanlarında tiyatronun ağır yükünü üzerine almışlardır. Habib Bey ve Sultanmecit Genizade 1887’de yüksek tahsil için Bakü’ye gelmiş, burada öğretmenlik yapmaya başlamışlardır. Habib Bey ve Genizade’nin büyük çaba göstererek Bakü’de açtığı Rus-Tatar Mektebi2 maarif ve medeniyet yolunda önemli ilerleme kaydetmiştir. Aralarına Necefoğlu Bey Veliyev’in de katılmasıyla Bakü’de tiyatro alanında hareketlenme başlamıştır. Açılan mektebin öğrencilerinin tiyatroya olan ilgileri arttırılmış, dönemin ünlü tiyatro oyuncularından Hüseyin Araplinski ve Mirmahmut Kazımovski de ilk defa bu mektebin öğretmenlerinin yönlendirmesiyle sahneye çıkmıştır.Bakü’de bu hareketlerle canlanan tiyatro hayatı profesyonelleşmek adına hükümet izniyle truppalar (tiyatro toplulukları) oluşturulmaya çalışılmıştır. Bununla ilgili ilk adım 1896’da Azerbaycan’ın önemli aydını Hasan Bey Melik Zerdabi tarafından atılmış; fakat Bakü hükümeti tarafından izin verilmemiştir. Daha sonra Nerimanov’un gayretleri olumlu sonuçlanmış ve nitekim aynı yıl “Birinci Müslüman Truppası” adı altında tiyatro topluluğu kurulmuştur.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir