Sindirim sistemi, gıda tüketimi ile birlikte peristaltizm adı verilen hareketi gerçekleştirir. Yemek borusundan sindirim kanalının sonuna kadar besinlerin iletilmesini sağlayan bu hareket, besin maddelerinin emilimi için gereklidir.
Midede yer alan besin içeriği bazı hallerde ters yönde peristaltik hareket yaparak önce yemek borusuna oradan da ağıza ve vücudun dışına çıkabilir.
Midede hissedilen rahatsızlık hissi ve bu hisse eşlik eden gastrik içeriği çıkarma isteği, mide bulantısı olarak isimlendirilir.
Birçok farklı rahatsızlık ya da duruma bağlı olarak mide bulantısı ortaya çıkabilir. Bazı duyarlı kişilerde hareket esnasındaki sinyallerin beyinde yorumlanması ile ilgili problem oluşabilir ve taşıt tutması ya da deniz tutması gibi sebeplerle mide bulantısı meydana gelebilir.
Kadınlarda menstruasyon (adet) döngüsü sırasında vücutlarında meydana gelen hormonal değişiklikler nedeniyle mide bulantısı şikayetine sıklıkla rastlanır. Mide bulantısına ağrı ya da ateş gibi diğer belirtilerin eşlik etmesi halinde altta yatan neden dismenore, endometriozis veya premenstrual sendrom gibi diğer jinekolojik hastalıklar olabileceği için ileri araştırma gerekli olabilir.
Mide bulantısının en sık karşılaşılan nedenleri arasında sindirim sistemi ile ilgili problemler, bakteri ya da virüslere bağlı olarak meydana gelmiş enfeksiyon hastalıkları ve diğer sağlık durumları ile ilgili kullanılan ilaçlar yer alır:
Bazı sindirim sistemini ilgilendiren sorunların varlığında kişide mide bulantısı oluşabilir. Reflü, mide bulantısına neden olabilecek sindirim sistemi rahatsızlıklarının başında gelir. Bu rahatsızlıkta mide içeriği özefagusa (yemek borusu) doğru hareket eder. Asitli besin içeriğinin bu hareketi sonrasında oluşan yanma hissi mide bulantısını tetikleyebilir.
Mide ve ince bağırsaklarda oluşan ülserler (yara), mide bulantısının sindirim sistemi nedenlerinden biridir. Özellikle öğünlerin sonrasında ülsere olan bölgelerde meydana gelen ağrı ve yanma hissi mide bulantısının oluşmasına neden olabilir.
Bakteriler ve virüsler mideyi etkileyerek bulantı hissinin meydana gelmesine neden olabilir. Bakteriler ile enfekte olan gıdaların tüketilmesi besin zehirlenmesi olarak isimlendirilen hastalık tablosu ile sonuçlanabilir.
Birçok ilacın kullanımı sonrasında yan etki olarak mide bulantısı ortaya çıkabilir. Özellikle kanser hastalarında kullanılan kemoterapi ilaçları çok güçlü bir mide bulantısı hissine neden olabilir.
Herhangi bir sağlık sorunun tedavi planlaması içerisinde hekim tarafından reçetelendirilen hiçbir ilaç, o hekimin bilgisi olmadan hastanın kendi kararı doğrultusunda kesilmemelidir. İlaçların olası yan etkileri hakkında ilacı reçetelendiren hekimden bilgi alınmalıdır.
Bu durumlar dışında birçok farklı nedenle mide bulantısı şikayeti oluşabilir:
Mide bulantısının altında yatan neden yaşa bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Yetişkinler için en sık olarak karşılaşılan bulantı nedeni viral hastalıklar, besin zehirlenmeleri, ateşli hastalıklar ve taşıt tutmasıdır. Çocuklarda ise aşırı beslenme, öksürük ve ateşli hastalıklar mide bulantısının sebebi olabilir.
Bebeklik çağında nadir de olsa sindirim kanalında meydana gelen tıkanıklıklar sonucu bulantı ve kusma oluşabileceği için dikkatli olunmalıdır.
Mide bulantısı bazı ciddi sağlık sorunlarının da belirtisi olarak ortaya çıkabilir. Bu hastalıklar arasında:
Dehidrasyon (sıvı kaybı), bir diğer önemli mide bulantısı nedenidir. Bu durum için çocuklar yetişkinlere göre daha büyük risk altındadır. Çocuklarda dehidrasyona dair oluşabilecek belirtiler arasında kuru dudak ve ağız içi, göz küresi çöküklüğü ya da hızlı soluk alıp verme yer alabileceği için dikkatli olunmalıdır.
Elimizdeki bütün maddeleri birleştirecek olursak, mide bulantısı nedenleri şu şekilde toplanabilir;
Mide bulantısı, mide ve bağırsak sisteminde hissedilen huzursuzluk ve kusma isteğinin oluşması olarak tanımlanabilir. Bu anlamda mide içeriklerinin dışarı çıkarılması (istifrağ) durumunun öncül belirtisidir. Mide bulantısı çok farklı nedenlerle meydana gelebildiğinden, oluş mekanizması da buna göre çeşitlilik arz eder. Bu anlamda meydana gelmesinde işleyen mekanizmalar şu şekilde sıralanabilir:
Mide bulantısına tanısal yaklaşımda bu şikayeti olan kişilerin sağlık kuruluşlarına başvuruları sonrasında hekim tarafından gerçekleştirilen fizik muayeneleri ve tıbbı öykülerinin alınması en önemli aşamalardır. Muayene ve öykü alımı sayesinde mide bulantısının altında yatan nedenin psikiyatrik, endokrinolojik (hormonal) ya da ensefalit ve menenjit gibi merkezi sinir sistemini ilgilendiren rahatsızlıklar olmadığı anlaşılabilir.
Fizik muayenenin ilk aşaması hastada mide bulantısının nedeninin elektrolit (mineraller) ile ilgili herhangi bir dengesizlik ya da sıvı kaybı olmadığı dışlanmaya çalışılır. Kişinin parmak uçları incelenir ve kendi kendine yapılan kusma işlemine dair mide asidi ile temasa bağlı oluşan nasır gibi izlerin olup olmadığı incelenebilir.
Hastanın şikayetleri ve fizik muayene bulguları ışığında hekim mide bulantısına tanısal yaklaşımın diğer aşamalarını kişiye özel olarak belirler. Genel olarak mide bulantısı tanısına basit laboratuvar testleri ve radyolojik görüntüleme yöntemleri ile altta yatan önemli bir sağlık sorunu olup olmadığının dışlanmasına devam edilebilir.
Tam kan sayımı (hemogram), elektrolitler, eritrosit sedimentasyonu, pankreas ve karaciğer enzimleri, gebelik testi, tiroid hormonları ve bulantıya neden olabilecek çeşitli kimyasallara maruziyet, hekim tarafından istenebilecek laboratuvar testleri ile değerlendirilebilir.
Radyolojik yöntemlerden karın filmi istenilerek sindirim sisteminde herhangi bir tıkanıklığın olup olmadığı değerlendirilebilir. Endoskopik girişimler ile yemek borusu ve devamında herhangi bir ülsere lezyon olup olmadığı incelenebilir. Karın ultrasonografisi (USG) ile kişide safra kesesi, karaciğer ya da pankreas rahatsızlığı olup olmadığı değerlendirilmeye çalışılır.
Mide bulantısının nedeni olarak kafa içi bir kitle ya da lezyon düşünülen durumlarda ise bir diğer radyolojik görüntüleme yöntemi olan manyetik rezonans görüntülemeye (MRI) başvurulabilir.
Mide bulantısının tedavisi kişinin bu şikayetinin ciddiyetine ve altta yatan nedene bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Örnek olarak antihistaminikler ve antikolinerjikler olarak sınıflandırılan ilaç grupları taşıt ve deniz tutması gibi durumlarda kendisini gösteren mide bulantısına karşı hekimler tarafından reçetelendirilebilen ilaçlar arasındadır. Bir diğer mide bulantısı nedeni olabilen reflü hastalığında ise mide asidini düzenleyici ilaçlar fayda sağlayabilir.
Mide bulantısı tedavisi genel olarak 2 kategoriye ayrılır. Bulantıyı ve kusmayı direkt olarak santral sinir sistemi üzerinde etki göstererek bastırmayı hedefleyen ilaçlar antiemetikler olarak isimlendirilir ve mide bulantısı şikayetine yönelik olarak kullanılabilecek ilk ilaç kategorisini oluşturur. Diğer grup ilaçlar ise sindirim sisteminin hareketlerini düzenleyici etki gösteren ve prokinetik olarak sınıflandırılan ilaçlarlardır.
İlaç tedavisi dışında hekimin bilgisi ve önerisi dahilinde gerçekleştirilebilecek bir takım mide bulantısına karşı yapılabilecek uygulamalar mevcuttur:
Ameliyatlardan, radyoterapiden ya da kemoterapi tedavisinden sonra kişilerde bulantı ve kusma meydana gelmesi sık karşılaşılan bir durumdur. Bu sebeplerden biri nedeniyle meydana gelen mide bulantısının kontrol altına alınmasında serotonin antagonistleri olarak sınıflandırılan ilaçlar katkı sağlayabilir.
Tüm bunların yanında mide bulantısının meydana gelmeden önlenmesi ve bireysel alınabilecek çeşitli tedbirlerle giderilmesi mümkündür. Buna göre aşağıda sıralanan tedbirlerin uygulanması mide bulantısı şikayetinin ortadan kalkmasına ve sağlığın korunmasına yardımcı olacaktır:
Bulantı ile beraber yoğun kusma şikayeti varlığında mutlaka sıvı alınması gereklidir. Vücudun kaybettiği sıvının geri alınması sağlığın korunması için çok önemlidir. Ayrıca bulantı varlığında katı gıdaların alımından kaçınılarak sıvı gıdalara ağırlık verilmelidir.
Bulantı sonrası yeniden gıda alımına başlanacağı zaman muz, pirinç, tost gibi kolay sindirilebilen ve bulantıya neden olmayan gıdalar tercih edilmelidir.
Bulantıya neden olabilecek sıcak ve nemli ortamlar, deniz seyahatleri, parfüm veya pişen gıdaların oluşturduğu güçlü kokular gibi etkenlerden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Araç tutması durumunda, araçla seyahat öncesi bulantı ilacı kullanılması (skopolamin gibi antihistaminik ilaçlar) hareket hastalığını önleyebilir.
Beslenme alışkanlıkları değiştirilerek yeterli ve dengeli beslenmeye gayret edilmelidir. Buna göre sık ve az miktarda yenmeli, yavaş ve çiğneyerek yenmeli, yemek sonrasında yoğun egzersiz gibi davranışlardan kaçınılmalıdır. Ayrıca çok baharatlı ve fazla yağlı gıdalar tüketilmemelidir.
Mide bulantısı şikayetiniz olduğunda yukarıdaki tedbirleri uygulamanıza rağmen şikayetiniz geçmediğinde, uzman bir hekim tarafından değerlendirilmek üzere size en yakın sağlık kuruluşuna başvurabilirsiniz.
Hamilelik, anne adaylarında fiziksel ve psikolojik yönden birçok farklı değişimin yaşanabildiği bir süreçtir. Dünyaya yeni bir birey getirmenin sorumluluğu ile heyecan, mutluluk ve endişe gibi duygular oldukça yoğun hissedilir. Hamileler bu yeni sürece ruhsal anlamda adapte olmaya çalışırken, vücutları da gebelik hormonlarının etkisi ile aynı adaptasyonu kurmak için uğraşır.
Bu uyum sağlama çalışmaları, birçok farklı belirtinin ortaya çıkmasına yol açar. Hamileliğin ilk belirtileri arasında alışma evresinin ilk adımları görülür: Göğüslerde hassasiyet, yorgunluk, ani duygu- durum değişimleri, iştah ve kilo ile ilgili durumlar gibi. Ancak anne adaylarını en olumsuz etkileyen durumlar arasında mide bulantıları ve hamilelikte koku hassasiyeti yer almaktadır. Çünkü koku hassasiyeti, gebeliğin ilk zamanlarında oldukça sık görülen bir belirtidir.
Peki kokulara karşı oluşan bu duyarlılığın aslında sebebi nedir? Hamilelikte koku hassasiyetini önlemenin yolları var mı?
Bazı kişilerin koku alma duyusu, diğer insanlara nazaran daha gelişmiş olabilir. Fakat genellikle kokulara duyarlılık, hamilelik döneminde çok daha sık karşılaşılan bir durumdur. Vücuttaki hormonal değişimler ve artan kan hacmi, koku reseptörlerini çok daha aktif duruma getirebilir. Böylelikle hem güzel hem de kötü kokular, hamileler tarafından daha kolay ayırt edilebilir hale gelir. Tek başına koku hassasiyeti için “Hamilelik belirtisidir.” demek doğru olmayacaktır. Ancak bu duruma iğrenme, öğürme isteği ve mide bulantısı da eşlik ediyor, rahatsızlık bu boyuta ulaşıyorsa, gebelik varlığından şüphe edilebilir. Zaman kaybedilmeden bir idrar veya kan testi yardımıyla gebelik testi yapılmalıdır.
Anne adayları, “hamilelikte koku duyarlılığı neden olur?” sorusunun cevabını merak edebilirler. Çünkü bu duyu sadece güzel kokuları algılarken değil, rahatsız edici kokuları da kolay algılamanıza yol açar. Bunun sonucunda mide bulantıları ve kusma isteği tetiklenebilir.
Bilimsel anlamda hamilelikte artan koku hassasiyetinin belli bir nedeni saptanamamıştır. Fakat bazı durumların koku duyarlılığını artırdığı yönünde görüşler bulunmaktadır.
Östrojen, progesteron ve Beta-hCG gibi hormonlar, gebeliğin en bilinen ve en etkili hormonları arasındadır. Annenin rahmini bebeğin tutunabilmesi için hazır hale getiren de, bebeğin gelişimini destekleyen de, annelerin yaşadığı değişimlerin ana nedeni de bu hormonlardır. Aniden yükselen östrojen ve Beta-hCG hormon seviyeleri, hamile bir kadının fizyolojik belirtiler yaşamasına sebep olabilir. Özellikle östrojen hormonunun gebelikte koku duyarlılığını artırdığı düşünülmektedir. Bu nedenle bir kadın, aniden sevdiği bir kokudan bile rahatsız olmaya başladıysa bu durum gebelik hormonlarından kaynaklı olabilir.
Bir bebeğin varlığı ile birlikte anne adayının vücudundaki kan hacminde artış ve kan akışında hızlanma meydana gelir. Bunun nedeni, bebeğin ihtiyacı olan besin ve oksijenin sağlanması ve bebeğe daha kolay taşınmasıdır. Fakat bu artış ve hızlanma, aynı zamanda koku reseptörlerinin de daha duyarlı olmasına yol açar. Burundaki reseptörler hassaslaşarak kokuyu daha hızlı algılarlar. Hızlı kan akışı sayesinde sinyaller beyine çok daha hızlı ve yoğun şekilde iletilir. Beyindeki koku ile ilgili olan bölümler bu durumu daha yoğun algılar.
Bir diğer görüş ise, tiksinme ve öğürme reflekslerinin anneye sinyal verdiği düşüncesidir. Bir anne adayının kanındaki atık maddelerin vücuttan uzaklaştırılabilmesi için vücudun işaret verdiği, bebeğe zararlı olabilecek gıdaların ve maddelerin anneye kötü kokarak anneyi tüm bunlardan uzak tutmaya çalıştığı düşünülmektedir. Sigara, alkol, yoğun baharat kokularına olan hassasiyet, bu şekilde açıklanmaktadır.
Gebe bir kadın, özellikle hamilelik hormonlarının etkisi ile kokulara karşı çok daha hassas hale gelebilir. Güzel kokuları daha net fark edebildiği gibi normal zamanda rahatsız etmeyecek düzeydeki kokulardan bile aşırı bir rahatsızlık duyabilir.
Anne adaylarının en sık şikâyet ettiği koku türleri şu şekildedir;
Normal bir kişiyi dahi rahatsız edebilecek etkide olan bu kokuların yanı sıra anne adayları için sevdikleri kokular da bu dönemde hassasiyet oluşturabilmektedir.
Hamilelik belirtileri, gebeden gebeye farklılık gösterir. Her belirti her anne adayında mutlaka ortaya çıkacak diye bir kural yoktur. Bazı kadınlar özellikle hamileliğin ilk aylarını oldukça rahat geçirirken bazıları ise gebelikte koku sorununu ve buna bağlı olarak ortaya çıkan bulantıları daha yoğun yaşayabilmektedir.
Hamileliğin ilk tirmesterı, koku hassasiyetinin en yoğun olduğu dönemdir. Bu duyarlılık genellikle hamileliğin ilk günleri ile başlar ve seafoodplus.info sonra azalarak ortadan kalkar. Nadir de olsa bazı kadınların gebelikleri boyunca belirli aralıklarla koku hassasiyetinin devam ettiği de gözlemlenmiştir.
Çoğu hamilelikte ilk 3 aydan sonra yani birinci trimesterın bitimiyle beraber kokulara karşı duyarlılıkta azalma görülür. O vakit gelinceye kadar hamilelerin sabırlı olması gerekir. Fakat bazı günlerde bu sıkıntı, günlük hayatınızı olumsuz etkileyerek keyfinizi kaçırabilir. Gebelikte artan koku hassasiyeti, birtakım önlemler ile kısmen de olsa azaltılabilir ve rahatsızlık hissi ortadan kaldırılabilir.
Kokulara olan duyarlılığı azaltabilecek önlemler, şu şekilde sıralanabilir;
Hamilelikte koku hassasiyeti, çoğu zaman oldukça kısa süreli bir belirti olarak ortaya çıkar. Bu durumun geçici olduğunu kendinize hatırlatarak sevdiklerinizden size bu süreçte destek olmalarını isteyebilirsiniz.
İLK HAFTA HAMİLELİK BELİRTİLERİ – “HAMİLE MİYİM?” Konulu makalemizi okumak için aşağıdaki bağlantıya tıklayın!
İLK HAFTA HAMİLELİK BELİRTİLERİ – “HAMİLE MİYİM?” seafoodplus.info