kürd caps / Von Stefan Bradl signierte Bridgestone Caps zu gewinnen! @ seafoodplus.info

Kürd Caps

kürd caps

HDP önündeki evlat nöbeti sürüyor: Bu Kürt davası değil bunlar Kürt’ün çocuğunu imha ediyor!

Çocuklarına kavuşma ümidiyle 2 yıldır Diyarbakır’da eylem yürüten Muşlu aileler, HDP Muş İl Başkanlığı önünde nöbetlerini sürdürüyor. Parti önünde çocuklarının kaçırılmasını protesto eden aileler, "Halk düşmanı parti", "Evlatlarımızı vereceksiniz", "Ha HDP ha PKK", "Türk Kürt kardeştir, HDP kalleştir" ve "Halkı dolandıran parti" dövizleri açarak tepki gösterdi. Dağa kaçırılan çocuklarının fotoğrafları ile HDP önünde eylemini sürdüren gözü yaşlı aileler, çocukları gelene kadar eylemlerine devam edeceklerini ifade etti.

“Hain PKK terör örgütü öncelikle Kürtlerin düşmanıdır”

Annelere destek için HDP önüne gelen STK temsilcileri, ailelerin her zaman yanında olacaklarını belirtiler. Muş Kardeşlik Platformu adına konuşma yapan Akil Gençler Platformu Doğu ve Güneydoğu Bölge Başkanı Adnan Demir, Muş Kardeşlik Platformu olarak Muş annelerinin yanında olduklarını söyledi.

Hain PKK terör örgütünün öncelikle Kürtlerin düşmanı olduğunu ifade eden

Demir, “Onların Allah belasını versin. Bu annelerin çocuklarını bir hiç uğruna,

Ermenilere, Siyonistlere yardım etmek için dağa götürdüler.

Bu ülkeyi bölemezler, yapamazlar, edemezler. Kürt ve Türk’ün arasına ayrım sokan gerçekten kalleştir. HDP kalleştir. Buna sevinenlerin hepsi haindir, hepsi terör örgütü mensubudur.

"Kanımızla, canımızla buradayız"

Biz gençler olarak annelerimizin ölene kadar, çocuklarını alana kadar onların yanında bulunacağız inşallah. Bu ülkeye kimse elini uzatamaz, kimse de aklından geçirmesin. Annelerimiz de her zaman bizim başımızın tacıdır. Annelerin nöbeti devam ettiği sürece kanımızla, canımızla buradayız, her zaman yanlarındayız” dedi.

"Çocuğum gelene kadar gitmeyeceğim"

Eyleme devam ettiğini belirten annelerden Şahinaz Özcan da, “HDP’nin önündeyim. Çocuğumu HDP’den istiyorum. Dört yıldır çocuğum kayıp ve hiçbir haber alamıyoruz. Burada çocuğum gelene kadar eyleme devam edeceğim” ifadelerini kullandı.

Oğlu yılında dağa kaçırılan baba Şemsettin Özcan da, HDP’nin önünde çocuklarını istediğini belirtti. “Diyarbakır’dayız, Muş’tayız, Siirt’teyiz, Van’dayız, hepimiz ayaktayız” diyen baba Özcan, “HDP bizden ne istiyor? Çocuklarımızı götürdüler ne yapıyorlar? Bu Kürt davası değil. Biz de Kürt’üz. Bunlar Kürt’ün çocuğunu imha ediyor, götürüyor Amerika’ya veriyor, İsrail’e veriyor. Kime veriyor bizim çocuklarımızı?

Hiçbir haber, bilgi yok. Çıksınlar ‘sizin çocuklarınız falan yerde yaşıyor ya da ölüdür’ desinler. Bu HDP’yi ortadan kaldırın” diye konuştu.

“Sen neden devletteki çocuğunu istiyorsun da PKK’daki çocuğunu istemiyorsun”

Selahattin Demirtaş’ın HDP ile beraber olduğunu ve cezaevinde bulunduğunu ifade eden baba Özcan, “Selahattin Demirtaş’ın annesi diyor ki; ‘benim çocuğumu niye bırakmıyorsunuz?’ Ben de o anneye soruyorum sen neden devletteki çocuğunu istiyorsun da PKK’daki çocuğunu istemiyorsun? Senin çocuğun şimdi nerede? PKK’yla birlikte dağın başında. Biz istiyoruz ki herkes bize destek versin. Şehit ailesi de gelsin bize destek versin. HDP’den kim zarar görmüşse gelsin. Bu Kürt davası değil, Kürtlere diyorum uyanın” şeklinde konuştu.

yılında oğlu dağa kaçırılan anne Gülbahar Teker ise “Ben eyleme devam ediyorum ve kimseden korkmuyorum. HDP kapatılsın. Bizim çocuklarımızı getirsin. HDP bizden ne istiyor? Bu çocuklar dağda ne yapıyor? Çocuklar gelmeyene kadar biz buradan gitmiyoruz. Allah devletten razı olsun bize bu kapıyı açtı” dedi.

Öte yandan Fransızların pasifizmiyle dalga geçmeleri biraz daha ciddi. Niye? Bir kere bunun tarihsel bir boyutu var (2. dünya savaşında Nazi işgali). İşbirlikçi Vichy Rejiminin neden olduğu suçluluk duygusu + direnişçilerin (La Résistance) hatırlanmamasının neden olduğu gıcıklık, bu stereotipin hazmını zorlaştırıyor.

Tarihsel boyutun dışında, bu şakaların günümüz politikasına da bir izdüşümü var: Amerikan sağcıları, sosyalist gördükleri fransızları aşağılayarak, kendi grup kimliklerini tazeliyorlar (şahin, kapitalist, bireyci). Bu da doğal olarak Amerikan liberallerini gıcık ediyor. Grup içi, grup dışı

Bu iki örneğe ırkçılık diyeni bulmak zor olacaktır. Oysa aynı Amerikalı, tıpkı o sağcı Fransızın yaptığı gibi, zencileri maymun olarak resmederse kıyamet kopar. Çünkü bu stereotipin tarihsel boyutu (kölelik), pasifizm örneğine kıyasla katbekat daha yoğun. Ayrıca güncel izdüşümü de mühim (siyahlara karşı orantısız polis şiddeti, zencilerin yüksek hüküm giyme oranları, ırksal ekonomik adaletsizlik, vs). Bunlar halen kanayan yaralar, bu konular hakkında çıkarları olan ve mücadele eden gruplar var. Dolayısıyla "sadece şakanın" etrafında anında mevziler oluşuyor.

Daha önemlisi, ilk iki örneğin aksine, maymun stereotipi doğrudan insanlık vasfına saldırıyor (dehumanize ediyor). Bunun tehlikesi şu: şeytani insanlar, her türlü şeytanlık yapacaklar zaten, onun kaçışı yok. Ama iyi/normal insanların kötülük yapabilmeleri için, kurbanlarını daha az bir şeye indirgemeleri lazım.

sene önce Fransa'da insan hakları bildirgesini yazan ama bir türlü köleliği kaldırmayan insanlar şeytani değildiler. Devrim öncesi Fransız ekonomisi o kadar bataktaydı ki, Yunanistan'ın AB'yi muhasebe hileleriyle kandırmasına benzer biçimde, dönemin maliye bakanı Necker'in yalanları sayesinde borç bulabiliyorlardı (compte rendu). Bu kıtlıkta, köle emeğiyle çalışan sömürgeler altın değerindeydi. Mecazi olarak tabii, yoksa aslen altından da değerliydiler, zira Haiti'nin şeker tarlaları, İspanyol sömürgelerindeki altın madenlerinden bile daha fazla para getiriyordu.

Bu ekonomik ve etik açmazı gören binlerce insan, çoğumuzun o şartlarda yapacağını yaptı ve çıkış yolu olarak zenci köleleri, insanla hayvan arasında bir konuma koydu. Bunları destekleyen kitaplar yazıldı. Beyaz ve siyah evliliklerinden doğan çocukları derecelik bir renk skalasına oturttular mesela. Ve elbette, sadece şaka olmayan şakalar yapıldı bu mulattolar hakkında.

kaynağı değiştir]

Genç yaşta Sosyalist İktidar Partisi üyesi oldu. Bu partide ve devamında kurulan Türkiye Komünist Partisinde çeşitli sorumluluklar üstlendi. İstanbul örgütünde etkinlik gösterdi, partinin İstanbul il sekreterliğini yaptı, Örgüt Bürosu ve Merkez Komitesi içinde yer aldı.[7]

1 Şubat 'da yapılan Türkiye Komünist Partisi 9. Kongresinde genel başkanlık görevini bırakan Aydemir Güler yerine genel başkan seçildi.[8]

'te Türkiye Komünist Partisinde yaşanan bölünme sonrasında Halkın Türkiye Komünist Partisi (HTKP) tarafında yer aldı ve HTKP genel sekreteri oldu.[9]

'de Türkiye İşçi Partisi'ni kurdu.[10] Türkiye genel seçimleri için Halkların Demokratik Partisi'nden (HDP) milletvekili adayı oldu.[11] genel seçimlerinde milletvekili seçildi. 11 Ekim tarihinde Barış Atay ile birlikte HDP'den ayrılarak yeniden Türkiye İşçi Partisi'ne geçti.[12]

Kapitalizmi ve güncel sorunları ele alan Yaşamak için Sosyalizm adlı kitabı 'de yayımlandı.[13]

Özel yaşamı[değiştir kaynağı değiştir]

Dış bağlantılar[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir