memede fibrokist büyümesi / Fibrokistik Meme Hastalığı | Bahçeci Tüp Bebek

Memede Fibrokist Büyümesi

memede fibrokist büyümesi

Memede Fibrokistik Değişiklikler

Ağrı, yanma hissi ve memede kitlelerin ele gelmesi ile kendini gösteren fibrokistik değişiklikler, memede en sık görülen rahatsızlıkların başında geliyor. Yaklaşık tüm kadınların yarısı, hayatlarının bir döneminde fibrokistik değişikliklere bağlı yakınmalar ile hekime başvurmaktadır. Yakınmalar bazı kadınlarda çok hafif olabilir; adet öncesi görülen bir miktar ağrı gibi. Bu kadınların muayenelerinde ellerine kitle de gelmeyebilir. Bazı kadınlarda ise bulgular çok şiddetlidir; ağrı günlük yaşamı etkileyecek kadar fazladır. Adetlerden sonra bile azalmadan devam edebilir.

 

 

Fibrokistik meme ve fibrokistik meme arasında fark var mıdır?
Hayır İkisi ayanı anlama gelir. Geçmişte bu bulgular hastalık olarak kabul edilirken günümüzde bunun bir hastalık olmadığı ve normal yapının değişimi olarak kabul edilmektedir. Meme displazisi, kronik kistik mastit, gibi isimlerde fibrokistik değişiklikler için zaman zaman kullanılan terimlerdir.

 

 

Memede fibrokistik değişikliklerin sebebi nedir?
Meme bir süt bezidir ve süt üreten bezlerden, sütü meme başına taşıyan kanallardan ve bu yapıyı destekleyen destek dokusundan oluşur. Süt bezlerinde aynı rahimde olduğu gibi adet döneminin başlangıcından itibaren östrojen ve progesteron gibi hormonların etkisi ile gebeliğe hazırlık yapılır. Süt üreten hücrelerde artış ve gelişme gözlenir. Adet sonuna doğru memelerde görülen gerginlik sebebi budur.

 

 

Gebelik gerçekleşemez ise rahimde artan ve gelişen hücreler adet dönemi sonunda kanama ile atılır. Memede ise artan ve gelişen hücreler adet sonunda gebelik gerçekleşmediği içen yıkılırlar ve bu hücrelerin bir kısmı ölür. Ölen hücreler çevreden gelen iltihap(inflamasyon) hücreleri tarafından yok edilirler. Bu süreç içinde aktive edilen bazı kimyasal salgılar rol alır. Ölen hücrelerin temizliği sırasında gelişen bir dizi kimyasal olay sırasında süt bezleri ve kanallarında da bazı hasar ortaya çıkabilir; bu hasarın tamiri sırasında yara dokusunun iyileşmesi olan fibrozis gelişebilir.

 

 

Memedeki süt bezleri süt üretmedikleri zamanlar bile salgı işlevlerini sürdürebilirler. Normalde salgılanan sıvı süt kanallarında tekrar geriye emilir. Fibrokistik değişiklikler sırasında bu kanallarda ve bezlerde hasar geliştiği için bu sıvı geriye emilemez; bazen sıvı salgılanmasında aşırı artış olabilir ve sıvı birikir ve kist denilen için sıvı dolu keler gelişir. Bu sıvı keseleri mikroskopik büyüklükte olabildiği gibi cm çapında büyük makrokistlerin oluşması ile sonuçlanabilir.

 

 

Tüm bu olayların sonucu memede gelişen değişikliklere fibrokistik değişiklik denir. Bu olaylar her adet döneminde tekrarlanır ve bir süre sonra kalıcı değişikliklere yol açabilir. Ölen hücre artıklarının miktarı, bu artıkların temizlenme sürecinin yeterliliği, inflamasyonun derecesi her kadında farklı olabildiği gibi, her iki memede veya aynı memenin farklı yerleşimlerinde farklılık gösterebilir; aydan aya farklılık gösterebilir.

 

 

Fibrokistik değişiklikler hangi yaş grubunda görülür?
Daha çok 30 yaşlarından sonra görülmeye başlanır; çünkü yukarıda bahsettiğimiz olaylar yıllarca tekrarlanır ve kalıcı değişiklikler oturmaya başlar. 50 yaştan sonra menopoz dönemi başladığında ise son bulur.

 

 

Fibrokistik meme kansere dönüşür mü?
Genelde sanılanın tersine fibrokistik değişiklikler meme kanseri gelişmesinde bir risk oluşturmaz; fakat meme kanseri teşhisi konmasını güçleştirebilir, kanser bulguları ile karışabilir.

 

 

Fibrokistik memenin başlıca bulguları nedir?
Memede fibrokistik değişikliklere bağlı olarak en sık görülen yakınma ağrıdır. Bu ağrılar genellikle adet döneminin ortasına doğru başlan ve adet görmeye başlayınca azalır veya kaybolur. Bu tip ağrının sebebi adet dönemi içinde vücuttaki meydana gelen hormonal değişikliktir. Adet döneminin ikinci yarısında memelerde su tutulmaya başlanır. Dolgunluk ve şişlik hissi ile birlikte ağrılarda artış gözlenir. Adetin başlaması ile birlikte memelerde tutulan su çözülür ve ağrı azalır, kaybolur. Bazı olgularda ağrı süreklilik gösterebilir.

 

 

Fibrokistik değişikliklerin sık görülen bir diğer bulgusu da memede ele gelen kitlelerdir. Çoğunlukla ele gelen bu kitleler kisttir. Kist içi su dolu bir kesedir. Adetin ikinci yarısında daha da büyür ve ağrıya sebep olur. Genellikle adet bitimi ile küçülürler.

 

 

Fibrokistik memenin getirdiği en önemli sorun nedir?
Bu tip yakınmalar ile hekime başvuran kadınlarda klinik muayeneyi takiben duruma göre mamografi ve meme ultrasonografisi çekilir. En sık karşılaşılan sorunlardan birisi de bu tetkiklerde saptanan bazı bulguların meme kanseri bulguları ile karışmasıdır. Böyle durumlarda mutlaka memenin sorunlu bölgesinden parça alınarak patolojik incelenmesinin yapılması gerekir. Bu da kadında çok önemli bir stres sebebidir.

 

 

Fibrokistik meme ve meme kanseri
Hormon ve hormon benzeri maddelerin sürekli ve değişen etkileri sonucu süt bezleri ve süt kanallarını döşeyen hücrelerde bazı değişiklikler olabilir. Bu hücreler diğerlerinden farklı bir görünüme sahiptir ve bunlara atipik hücre denir. Bazen bu hücrelerde artış saptanır ve buna da atipik hiperplazi denir. Atipik hiperplazi bulunan memelerde meme kanseri gelişme riski daha yüksektir; çünkü bu hücrelerin genetik yapılarında bozulmalar başlamıştır ve ortaya çıkan genetik bozuklukların tamiri yetersiz kalmaya başlamıştır.

 

 

Bir memede fibrokistik değişiklik bulunması meme kanseri riskini artırmaz. Sadece fibrokistik değişiklikler ile birlikte atipik hiperplazi bulunursa meme kanseri riski artar. Bu artış fibrokistik değişiklik bulunmayan kadınlardan kat daha fazladır. Atipik hiperplazi teşhisi ancak buradan biyopsi ile doku örneğinin alınıp incelenmesi ile konur. Atipik hiperplazi, fibrokistik memelerde % 5 oranında görülür.

 

 

Fibrokistik meme değişikliği saptanan kadın ne yapmalıdır?
Fibrokistik değişiklik saptanan kadının takip altında bulunması gerekir.

 

 

1. Her ay adetin bittiği ilk hafta kendi kendisini muayene etmesi gerekir.

 

 

2. Her yıl bir uzman tarafından muayene olması gerekir. Eğer risk faktörleri yüksek ise ( aile hikayesi, atipik hiperplazi varsa, vb) 6 ayda bir muayene öneriliyor.

 

 

3. 40 yaş üzerinde ise her yıl mamografi 40 yaş altında ise her yıl ulrasonografi ile kontrol edilmelidir. Risk faktörleri yüksek ise ( aile hikayesi, atipik hiperplazi varsa, vb) 6 ay ara ile bu tetkikler yapılabilir.

 

 

Bu tetkikler sıranda şüpheli bir gelişme saptanırsa biyopsi yapılarak parça alınarak incelenmesi gerekir. Fakat her fibrokistik değişiklik saptanan hastada biyopsi yapılması gerekli değildir; ancak tetkiklerde şüpheli gelişme saptandığında biyopsi önerilmektedir.

 

 

Fibrokistik değişikliğin tedavisi var mıdır?

 

 

1. Yakınmaların azaltılması
Öncelikle ağrı yanma gibi yakınmalar için ağrı kesici ve antienflamatuar ilaçlar kullanılabilir. Memeye uygun beden sütyen giyilmesi de rahatlama sağlamaktadır.

 

 

Bazı vitaminler önerilse de bu etkilerini destekleyen bir bilimsel çalışma bulunmuyor. Sadece E vitamini ile ilgili bazı çalışmalar olumlu etkisi olduğunu bildiriyor.

 

 

Evening Primrose oil bazı esansiyel yağ asitleri içermektedir ; en az 6 ay süre ile günde 3 gram alındığında olumlu etkileri bildirilmiştir.

 

 

2. Hormonal Bozuklukların Düzeltilmesi
Düzensiz adetlerin hastanın meme yakınmalarının artırdığı görülmüştür. Bu hastaların doğum kontrol hapları ile adet bozukluklarının düzenlenmesinin faydalı olduğu ileri sürülmektedir.

 

 

Tiroid bozuklukları ve şeker hastalığı gibi hormonal bozuklukların de şikayetleri artırdığı görülmüştür. Bu hastalıkların da tedavi edilmesi ile yakınmalar azalmaktadır.

 

 

Bazı fibrokistik değişikliklerde östrojen hormonunun normalden yüksek olduğu saptanmaktadır; bu hastalarda östrojen hormonunun meme üzerine olan etkilerini azaltmak amacı ile progesteron hormonu verilmesi önerilmektedir.

 

 

3. Yaşam biçimi ve diyet değişiklikleri
Kafein alınmasının fibrokistik değişiklikleri artırdığı bildirilmektedir. Kahve, çay, kolalı içecekler, çukulata gibi yiyeceklerin kesilmesi ile kafein alımı sınırlandırılabilir; bira peynir şarap gibi mayalı gıdalar azaltılabilir.

Memedeki Kitleler

Memede ortaya çıkan kitleler, iyi huylu pek çok oluşumdan biri olabileceği gibi, kanser belirtisi de olabilir. Ancak hemen paniğe kapılmaya gerek yoktur. Eğer memenizde elinize gelen bir kitle veya kızarıklık, şişlik, derisinde değişiklik gibi bir takım belirtiler varsa doktorunuza görünmenizde fayda vardır.

Memedeki Kitleler Nelerdir

&#; Fibrokistik değişiklikler

&#; Kistler

&#; Fibroadenomlar

&#; Meme enfeksiyonu(Mastit)

&#; Memedeki travmalar (Yağ nekrozu)

&#; Bağ dokusu tümörü

&#; Süt kanalında papillom

-Kanser

Aşağıda, her birinin nedenleri ile teşhis ve tedavileri ile ilgili bilgileri bulacaksınız.

Fibrokistik Değişiklikler

Hayatı boyunca bütün kadınların yarısının memesinde, fibrokistik değişiklik dediğimiz şiş ve hassas kitlelere rastlarız. Bunlar memedeki bez ve fibröz doku arasında çoğalmış hücreler topluluğudur. Fibrokistik değişikliklerin arasında, kist dediğimiz içi sıvı dolu yapılar da bulunabilir. Bu kistler ise varolan kitlelerin kanallara baskı yapıp dışardan tıkamasıyla oluşmuştur. Fibrokistik dokulara bası yapıldığı zaman yerinden biraz hareket edebilir. Biraz hassasiyet ve dolgunluk hissedilir. Ayrıca adet veya menopoz dönemlerinde,hormon düzeylerinin artıp azalmasına bağlı olarak da değişiklik gösterebilirler. Menopozdan sonra östrojen ve progesteron hormonlarının azalmasıyla fibrokistlerde de azalma gözlenir. Fibrokistik değişikliklerin tedavisi hayat stili değişiklikleri ve ilaç tedavisi şeklinde olur. Bazı araştırmalarda kafeinin fazla tüketiminin sıvı tutulmasına yol açtığı bulunmuştur. Bu yüzden kola, kahve ve çikolata gibi kafein içeren maddelerin tüketiminin kısıtlanması istenir. Destekleyici sutyenlerin kullanımı tavsiye edilir. Hassasiyet varsa ağrı kesiciler kullanılabilir. Şikayetler fazla ise doğum kontrol hapları veya başka hormon ilaçları verilir.

Kistler

Genişlemiş kanalların oluşturduğu, içi sıvı dolu keselerdir. Kistler oval veya yuvarlak, düzgün şekillidirler. Üzerine basılınca yavaşça hareket ederler. 40 lı yaşlarda, menopoza yakın dönemdeki kadınlarda, hormon düzeyindeki değişiklik nedeniyle sıklıkla tespit edilirler. Kistler oluşup, daha sonra kaybolabilirler. Dokunmaya karşı hassas ve ağrılı olabilirler. Adet kanamasından iki hafta önce oluşup, adet kanamasından sonra kendiliğinden kaybolabilirler. Kistler kaybolunca ağrı da gider. Sadece meme muayenesi ile kist olup olmadığı anlaşılamaz. Bunun için daha ayrıntılı tetkik gereklidir. İnce bir iğne ile kist şüphesi olan yere girilerek sıvı gelip gelmediği kontrol edilir. Sıvı gelirse tetkik için patolojiye gönderilir. Bu işlem sırasında genelde ağrı hissedilmez, ayrıca içerden sıvı alındığı için hem kistin kendisi kaybolur hem de önceden olan ağrı azalır. Altı haftaya kadar da oluşmaz. Bu yüzden başka tedaviye gerek yoktur. Ancak kendi kendine kaybolmaz veya iyileşmezse cerrahi olarak çıkarılır.

Fibroadenomlar

Bez ve bağ dokusunun aşırı büyümesine bağlı olarak oluşmuş, yuvarlak, düzgün şekilli lastik kıvamındaki kitlelerdir. Küçük bir erik tanesi kadar büyüyebilirler. Genelde ağrısız ve iyi huylu tümörlerdir. Üzerine bastırılınca hafif yerinden oynayabilir veya kayabilirler. Fibroadenomlar, hormonal değişikliklerden etkilenirler. Gebelik sırasında büyüme eğilimi gösterirler. Menopozdan sonra ise küçülürler. Kadınların her döneminde görülebilirler. Ancak en sık olarak 20 ve 30 lu yaşlarda rastlanırlar. Sadece muayene yaparak memedeki kitlenin fibroadenom olduğunu söylemek oldukça güçtür. Teşhis için mamografi ve meme ultrasoundu yapılması gereklidir. Ancak kesin teşhis biyopsi ile konur. Biyopsi sırasında kitlenin tamamının da alınması mümkündür. Fibroadenomların bir kısmı kendiliğinden kaybolabilir. Eğer büyür ve sizi rahatsız ederse ameliyatla alınabilir.

Meme Enfeksiyonları (Mastit)

Mastitler genelde emzirme döneminde, meme dokusuna bakterilerin girmesi nedeniyle oluşur. Mastitin arkasından apse gelişirse, memede bir kitle veya ciltte kalınlaşmış bir alan hissedebilirsiniz. Menopoz döneminden sonraki kadınlarda da mastit gelişebilir. Bilinmeyen nedenlerle meme ucuna yakın yerdeki süt kanalları şişer ve kızarır. Bu da süt kanallarını genişleterek memede şişlik, ağrı ve akıntıya neden olur. Hafif durumdaki mastitlerin tedavisi için antibiyotik kullanmak yeterlidir. Ancak mastit ileri durumdaysa ve antibiyotik tedavisi yeterli gelmediyse cerrahi işlem gerekli olabilir. İleri yaştaki kadınlarda antibiyotiğe cevap alınamadıysa, kanser olmadığından emin olmak için araştırma yapmak gereklidir.

Travma (Yağ Nekrozu)

Meme dokusundaki travma ve diğer yaralanmalarda yağ nekrozu dediğimiz durum gelişebilir. Yuvarlak, düzgün şekilli ve oynak bir nedbe dokusundan oluşmuş bir kitleye neden olur. Yaralanma yeni ise ağrı vardır ve cilt üzerinde çürüme izleri görülür. Eğer yaralanma eski ise bu kitle ağrısızdır. Yağ nekrozları genelde kendi kendine iyileşirler. Eğer iyileşme olmazsa kanser açısından araştırmak gerekli olur.

Bağ Dokusu Tümörleri

Memedeki bağ dokusundan oluşan ağrısız kitlelerdir. Çoğu zaman iyi huyludurlar. Ancak nadiren kötü huylu da olabilirler. İyi huylu olanlar hızla büyüyerek çok geniş hacme ulaşabilirler. Muayene ile fibroadenomdan ayırmak oldukça güçtür. Hatta  görüntüleme teknikleri ve biyopsiden sonra bile ayırmak zor olabilir. Ancak fibroadenomlar daha sık görülürler ve bağ doku tümörleri hızlı büyümeleri ile fibroadenomdan ayrılabilirler. Bağ doku tümörlerinin tedavisi ameliyatla çıkarılması şeklinde olur. Ameliyattan sonra tümörün tekrarlama olasılığı vardır.

Süt Kanalında Papillom

Süt kanalındaki küçük, kanser olmayan bir büyümedir. Meme başının kenarına yakın memenin arkasında küçük kitle şeklinde hissedilir. Meme başından sıkılması akıntıya neden olabileceği gibi kendiliğinden gelen bir akıntı da gözlenebilir. Bu akıntı genelde kanlı olur. Teşhis için mamografi ve meme ultrasoundu yardımcı olur. Tedavide etkilenmiş kanal ameliyatla alınır ve kanser açısından kontrol edilir.

Kanser

Memedeki kötü huylu kitleler, genelde ağrısız, sert ve düzensiz şekilli olurlar. Meme dokusundan farklı hissedilirler. Eğer kitle, alttaki kas dokusuna tutunmuşsa, üzerine basıldığı zaman hareket ettirilemez. Üzerindeki cilt dokusu kızarmış veya çökmüş olabilir. Diğer bulgular ise şunlardır;

&#; Meme başından kendiliğinden gelen temiz veya kanlı akıntı

&#; Meme başının çekilmesi veya içe çökmesi

&#; Meme şeklinde ve boyutlarında değişiklik olması

&#; Meme cildinde düzleşme veya çökme olması

&#; Meme cildinde portakal kabuğu gibi nokta nokta çökmeler olması

Tedavi; Kanserin tipine, evresine ve kanser hücrelerinin mikroskoptaki görüntüsüne göre değişecektir. Ameliyat, radyoterapi, kemoterapi ve hormon tedavisi yapılan tedaviler arasındadır. Meme kanserinin, düzenli meme muayenesi ve mamogram ile erken dönemde tespit edilmesiyle başarılı bir tedavi şansı artacaktır.

Memede her adet dönemi öncesi ortaya çıkan gerginlik, hassasiyet, acıma ile seyreden, birkaç gün sürebilen ve bazen ilaç alınmasını gerektiren premenstrüel (adet öncesi) sendrom oldukça sıktır. Yine gebelik sırasında süt üreten bezlerde ve taşıyan kanallardaki gelişmeler, memede değişikliklere neden olur.

Memede ortaya çıkabilecek hastalıkları şu şekilde sıralayabiliriz:

FİBROKİSTİK MEME

  • Kadınların %80’inden fazlasında görülen meme yapısıdır.
  • Değişik sayı ve boyuttaki kistler (yuvarlak ince bir zar içinde sıvı birikimi) ve bağ dokusu artışı ile kendini belli eden nodüler yapılardan oluşur.
  • Kistler, genellikle takip gerektirmeyen özelliksiz basit kistlerdir:
    1. Özellikle regl öncesi memedeki ödemin ve kistler içindeki sıvının artmasına bağlı batma, zonklama, dolgunluk tarzında ağrılar olabilir. Bazen bu ağrılar tüm ay boyunca devam edebilir. Meme ağrısı her zaman bir meme cerrahı tarafından değerlendirilmeli ve memede ağrıya neden olan farklı bir yapı olmadığı uygun radyolojik tetkiklerle belirlenmelidir.
    2. Memede çok sayıda kist varlığında, yeni oluşan kitleler fark edilmeyebilir ya da kist olduğu zannedilerek ihmal edilebilir. Bu nedenle kadının kendi meme yapısını tanıması ve yeni oluşumları fark edebilmesi için ayda bir kendi kendine meme muayenesi yapması ve senede bir kez de doktor muayenesi ve radyolojik görüntüleme ile takip edilmesi önerilmektedir.
  • Bazen kist duvarında kalınlaşma, kist içinde farklı bir lezyon, ya da içindeki sıvının kıvamında artış tespit edilir. Komplike ve kompleks kistler olarak adlandırılan bu kistlerin varlığında daha yakın takip ( ay gibi), biyopsi yapılması ya da lezyonun tamamının çıkartılarak histopatoljik değerlendirme yapılması önerilir.
  • Fibrokistik meme yapısında kistlerin iç yapısını en iyi ultrasonografi gösterir. Gerektiğinde manyetik rezonans görüntüleme (MRI) gibi ek tetkikler önerilebilir. 40 yaş üstü bayanlarda mamografik değerlendirme de gerekir.

BENİGN (İYİ HUYLU) MEME LEZYONLARI

Fibroadenom:

  • Memenin en sık görülen iyi huylu tümörüdür. Kansere dönüşüm beklenmez.
  • Çoğu zaman radyolojik görüntüsü tanı koymak için yeterlidir. Radyolojik ya da klinik şüphe halinde iğne biyopsisi ya da cerrahi biyopsi ile tanı konur.
  • Hastanın yakın akrabalarında kanser varsa, fibroadenom boyutları büyükse, takipte büyüme ya da şekil değişikliği saptanmışsa, memede estetik kusur oluşturan deformiteye neden oluyorsa ve hasta, takip etmek istemiyorsa cerrahi olarak çıkartılır.
  • Bunun dışında, biyopsiye gerek görülmeyen vakalarda 6 ay ara ile en az 2 yıl ultrasonografi ile kitlenin takip edilmesi, takipte büyüme ya da şekil değişikliği saptanması halinde cerrahi olarak çıkartılması önerilir.

Memenin filloid tümörü (sistosarkom filloides):

  • Özel bir grup oluşturur. Hızlı büyür ve tüm meme dokusunun yerini alabilir. İyi huylu olanları geniş çıkartılmalıdır, yoksa tekrarlar. Kötü huylu olanlarda patoloji sonucuna göre risk analizi yapılır.

Duktal Ektazi:

  • Süt kanallarının genişlemesidir. Başta emzirmiş kadınlar olmak üzere sık görülür.
  • Eşlik eden lezyon ve genişleyen kanalın duvarında başka lezyonlar olup olmadığı ultrasonografi ile değerlendirilir.
  • Meme başından akıntı ve ağrı gibi yakınmalara neden olabilir.
  • Eşlik eden lezyon varlığında ve yakınması olan hastalarda, genişlemiş kanal ya da meme başı arkasındaki tüm kanallar çıkartılarak tedavi edilir.

Memenin İltihabi Hastalıkları (Mastit):

  • Memede kızarıklık, şişlik, sıcaklık ile karakterizedir.
  • Emziren kadınlarda süt birikimine bağlı gelişir. Çoğu zaman memenin pompa ve emzirme ile boşaltılmasını takiben tedaviye gerek kalmadan geriler.
  • Emzirme ya da gebelik dönemi dışında gelişen mastitler mutlaka cerrah tarafından değerlendirilmeli ve radyolojik tetkiklerle nedeni ortaya konmalıdır.
  • Çoğu zaman iltihabi hastalıklara bağlıdır ancak bazı durumlarda meme kanserinin bir bulgusu olarak karşımıza çıkabilir.

Jinekomasti:

  • Erkekte meme büyümesidir.
  • Vücutta östrojen/testosteron oranının bozulması ile ortaya çıkar.
  • Çeşitli ilaçların yan etkisi olarak görüldüğünde ilacın kesilmesi ile kaybolur. Ancak bazen karaciğer hastalığı, tetis tümörü ve tiroid bozuklukları gibi durumlarda da görülebilir.
  • Erkekte meme büyümesi varsa mutlaka bir cerrah tarafından değerlendirilmeli ve bunun kitle nedeniyle olmadığı (erkek meme kanseri) anlaşılmalıdır.

Gerektiğinde radyolojik tetkiklerle tanı doğrulanır. Sonrasında endokrin uzmanı tarafından nedene yönelik araştırma yapılır. Neden bulunursa
tedavisine gidilir, neden yoksa operasyon önerilebilir.

Lipom/hamartom/radial skar/intraduktal papillom:

  • Lipomlar (yağ bezesi) iyi huyludur, şüphe uyandırmıyorsa biyopsi yapılması ya da çıkartılması gerekmez.
  • Hamartomlar memenin ender görülen iyi huylu tümörleridir. Kitle oluştururlar. İçinde meme dokusu bulunduğu için bu lezyonlarda kötüye dönüşüm olabilir. Tedavi lezyon bütün olarak çıkartılmasıdır.
  • Radial skar, memenin klinik ve radyolojik olarak meme kanseri ile karışabilen lezyonlarıdır. Meme kanseri ile birlikte görülebilir, Cerrahi olarak çıkartılması önerilir.
  • İntraduktal papillom memedeki süt kanalları içinde oluşan ve çoğu zaman meme başından kanlı akıntı ile karakterize lezyonlardır. Genellikle iyi huyludur, ancak memede özellikle çevresel yerleşimli ve çok sayıda olanlarda eşlik eden kötü huylu lezyonlar olabilir. Klinik/radyolojik şüphe halinde ve meme başı kanamaları can sıkıcı bir hal aldığında cerrahi olarak çıkartılmalıdır.

MALİGN (KÖTÜ HUYLU) MEME LEZYONLARI

Proliferatif meme lezyonları

  • Patolojik incelemede özellikle “atipi” saptanması halinde kanserleşme potansiyeli artar. Eşlik eden kötü huylu lezyonlar olabilir. Cerrahi olarak çıkartılmalıdır.

Lobuler karsinoma in situ

  • Varlığında her iki memede ve herhangi bir odakta meme kanseri gelişme riski vardır. Meme taraması ve takibi iyi yapılmalıdır. Akrabalarında yoğun kanser hikayesi olan kişilerde kanser gelişimini önlemeye yönelik ilaç kullanımı ya da cerrahi (bilateral önleyici mastektomi) önerilebilir.

Duktal karsinoma in situ

  • Çıkartılmazsa kansere dönüşür. Eşlik eden kanser yoksa cerrahi olarak çıkartılması yeterlidir.
  • Tedaviye radyoterapi eklenmesi tekrarlamayı önler.

Meme kanseri

  • Meme kanserinin en sık bulgusu memede kitledir. Bu nedenle her kadın ayda bir kez kendi kendine meme muayenesi yapmalı ve memesini tanımalıdır. Memesinde farklılaşma hissettiğinde mutlaka muayene için cerraha başvurmalıdır.
  • Meme kanseri taramasına 40 yaşında başlanır. Bazı özel durumlarda daha erken yaşlarda başlanabilir. Taramada mamografi de kullanılır. Mamografi ile elle muayenede ve ultrasonografide tespit edilemeyen meme kanserinin öncü lezyonları henüz kansere dönüşmeden ya da kanser çok erken evrede saptanabilir.
  • Kanser tanısı biyopsi ile ya da çıkartılan lezyonun ameliyatta ya da ameliyat sonrası histopatolojik incelenmesi ile konabilir.
  • Klinik ya da radyolojik şüphe varlığında iğne biyopsisi sonucu temiz de çıksa memedeki lezyon cerrahi olarak çıkartılmalı ve tamamı incelenmelidir.
  • Uygun cerrahi yöntemle tedavi edilir. Ameliyat öncesi kitleyi küçültme amaçlı kemoterapi uygulanabilir, cerrahi sonrası ışın tedavisi ve/veya kemoterapi ve/veya hormon tedavisi uygulanması gerekebilir.
  • Tedaviler bittikten sonra hastalık nüksünü değerlendirmek için belli aralarla takibe devam edilir.

MEMEDE KANSER TARAMASI

  • Memede kanser taraması mamografi ile yapılır.
  • Yüksek riskli kadınlarda 40 yaşından önce taramaya başlanabilir. Tarama yöntemi olarak genç ve yoğun meme yapısı olan kişilerde ve meme protezi takılmış kadınlarda manyetik rezonans görüntüleme (MRI) de kullanılabilir.
  • Risk faktörü olmayan kadınlarda taramaya 40 yaşında başlanır, senede bir uygulanır. Klinik ya da radyolojik gereklilik halinde mamografiye diğer radyolojik tetkikler eklenebilir.
  • Öncesinde mukayese amaçlı baz mamografi çekilebilir.
  • Senede bir kez mamografi çekilmesi ile alınan radyasyon oranı düşüktür.
  • 20 yaşından itibaren her kadın ayda bir kez kendi kendine meme muayenesi yapmalıdır ve 30 yaş üzerinde doktor muayenesine başlanmalıdır.
  • Meme kanseri riski yaşla arttığı için kişi tarama merkezine gelebildiği sürece taramaya devam edilmesi önerilmektedir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir