mesh çorabı caiz mi / ÇORAP ÜZERİNE MESHETMEK | Sorularla İslamiyet

Mesh Çorabı Caiz Mi

mesh çorabı caiz mi

ÇORAP ÜZERİNE MESHETMEK

Çorap, Arapça "cevreb"in Türkçe söylenişidir. Bu kelime Farsça "kevreb" kelimesinin Arapça'ya geçmiş şeklidir. Çoğulu "cevârib"dir. Müfredi, "ayak sargısı" anlamına gelir (Ibn Manzûr, Lisânü'l-Arab, Beyrut , I, ). Örfte sargı sözcüğü dikişsiz olana tahsis edilmiştir. Çorap, dikişli ve örgülü şeylerden olup, mest gibi ayağa giyilir. Acaba çorap, mest hükmünde midir? Onun üzerine meshetmek caiz midir?

Ayağa giyilen ve "mest" denilen veya mest hükmünde bulunan şeyler üzerine abdest alınırken mesh edilmesi caizdir. Bu, dinin gösterdiği bir kolaylıktır.

Hanefîlere göre ayağa giyilen bir şeyin mest sayılması için şu özellikleri taşıması gerekir:

1) Mestler, bağsız olarak ayakta durabilecek derecede kalın olmalıdır.

2) Ayağa giyilen bir mestle en az bir fersah, yani üç mil kadar yol yürümek mümkün olmalıdır.

3) Mestler dışarıdan aldığı suyu hemen içine çekerek, ayağa ulaştıracak incelikte olmamalıdır.

4) Ayakları topuklarıyla birlikte her taraftan örtmüş bulunmalıdır.

Hz. Peygamber'in abdest alırken deriden yapılmış mestler üzerine meshettiği sağlam Hadislerde nakledilmiştir. (Buhârî, Vudû, 35, 48, Salât, 7, Meğâzî, 81; Müslim, Tahâre, 72, 73, 75, 80; Ebû Dâvud, Tahâre, 12, 60, 61, 63, 66). Şîa ve Hâricîler dışında bütün fakihler bu konuda görüş birliği içindedirler. Arapça mest, "huffe" karşılığıdır. Huffe de yukarıda şartlarını belirttiğimiz "mest"i ifade eder. Ancak bunun dışında Allah Rasûlü'nün çorap üzerine meshettiği de olmuştur. Muğîre (r.a.) şöyle der:

"Allah Rasûlü abdest aldı, iki çorabı ve iki pabucu üzerine meshetti."(Ebû Dâvud Tahâre, 61; Tirmizî, Tahâre, 74, 75; Ibn Mâce, Tahâre, 88; Ibn Hanbel, IV, ).

Islâm bilginleri, abdest alınırken, üzerine deri kaplanmış veya altlarına pençe vurulmuş olan çoraplara meshetmenin cevazında görüş birliği içindedir. Ancak bu nitelikte olmayan âdi çoraplar üzerine meshetmenin hükmü konusunda görüş ayrılığı vardır. Ebû Hanife, Mâlikî ve Şafiîler bunun caiz olmadığını söylerler.

Ebû Hanife deri ile kaplanmamış veya altına pençe vurulmamış olan çoraba meshi caiz görmez. Çünkü çorap, mest anlamına gelmez. Onunla, altına pençe vurulmadıkça uzun yol yürümek mümkün olmaz. Çorap üzerine meshe cevaz veren hadis buna hamledilir. Ancak Ebû Hanife'nin ömrünün sonuna doğru aksi görüşte olan Ebû Yusuf ve Imam Muhammed'in ictihadına döndüğü nakledilir. O, hastalık günlerinde çorapları üzerine meshetmiş ve öğrencilerine şöyle demiştir: "Insanları menetmekte olduğum şeyi yaptım". Bu, onun önceki görüşünden döndüğüne delil sayılmıştır.

Ebû Yusuf ve Imam Muhammed'e göre çoraplar kalın olur ve altını göstermezse, üzerlerine meshetmek caiz olur. Çünkü Nebî (s.a.s.) çorapları üzerine meshetmiştir. Çorap kalın olunca, onunla yol yürümek mümkün olur. Günümüzdeki kalın, keçeleşmiş yün çoraplar gibi. Buna göre, hanefilerde kalın çorapla bir fersahtan fazla yol yürümek mümkün olduğu, kendi koncu üzerinde durabildiği ve altını göstermediği, ya da altına hemen suyu geçirmediği için meshin cevazına fetvâ verilmiştir. (el-Kâsânî Bedâyiu's-Sanâyî', I, 10; Ibnü'l-Hümâm, Fethu'l-Kadîr, I, vd.; Ibn Rüşd Bidâyetü'l-Müçtehid I,19; Ibn Kudâme, el-Muğnî, I, ; Vehbe ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-Islâmî ve Edilletühü, I, , , ; Seyyid Sâbık Fıkhu's-Sünne, Kahire , I. 53; Ibn Abîdîn Tercümesi, Istanbul , I, ; Bilmen, Büyük Islâm Ilmihali, Istanbul , s. 82, 83)

Çorap üstüne mesh etmek caiz midir?

Değerli kardeşimiz,

1.Mestler üzerine meshin caiz olmasının şartları arasında; mestlerin bağsız olarak ayakta durabilecek kadar katı olması, içine su almaması ve normal yürüyüşle beş km. veya daha fazla yürüyüşe dayanıklı olması yer almaktadır. Bu şartları taşıyan çorapların üzerine meshetmek caizdir. Bu nitelikleri taşımayan çorap üzerine meshedilmez.

Bunun yanında, mestler üzerine giyilen çoraplar, ince olup abdest alırken üzerine meshedildiğinde altına ıslaklığı geçirirse, üzerine meshedilmesinde sakınca yoktur. Mest üzerine giyilen çorap altına ıslaklığı geçirmediği takdirde üzerine meshedilmesi caiz değildir.

Böyle bir durumda önceden mest giymenizi ve mest üzerine mesh etmenizi tavsiye ederiz. Çünkü çaresi olan bir konuda abdesti geçersiz kılan bir şey yapılamaz.

2. Eğer ayağınızda mest yoksa ve ayağınızı da yıkama imkanı bulamıyorsanız, size birisinin yardımcı olması gerekir. Yardımcı olacak hiçbir kimse olmaz ve siz de ayaklarınızı yıkama imkanını bulamıyorsanız, namazın kazaya kalma durumu varsa, o zaman durum değişir. Yapabildiğiniz kadarından sorumlu olursunuz.

Diğer bir konu ise, ayakları bol su ile yıkamak şart değildir. Az bir su ile de olsa kuru yer kalmayacak ve bir kaç damla bile olsa su damlayacak şekilde yıkamak da yeterlidir. Çaresi olan şeylerde aciz kalmak doğru değildir.

Durumunuzu bunları dikkate alarak değerlendirmenizi ve ona göre karar vermenizi tavsiye ederiz.

İlave bilgi için tıklayınız:

- ÇORAP ÜZERİNE MESHETMEK

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

Sual: Fıkıh kitaplarında şöyle diyor: "Bir veyâ iki ayağı mestden çıkınca, abdesti, o ânda bozulmaz. Abdestin bozulması şimdi ayaklara sirâyet eder. Yalnız ayaklarını yıkasa, mesh ederek almış olduğu abdesti temâmlamış olur. Mesh müddeti bitince de, yalnız ayaklarını yıkar. Fekat, her iki sûretde de, yeniden abdest almak dahâ iyi olur denildi. Çünki, muvâlât hanefîde sünnet, mâlikî mezhebinde ise farzdır." Burada mesh çıkar çıkmaz yıkamak kastedilmeyip, aradan zaman geçmesi durumunu kastederek tekrar abdest almak iyi olur mu denilmek isteniyor? Çünkü ayaktan meshi çıkardığı gibi ayaklarını yıkasa abdest sahihtir. Eğer anladığım kastediliyorsa o halde abdest ibadetini belli bir zaman diliminde yapmasak da abdest almış olacağımız anlamı çıkmıyor mu? Bir kişi ayaklar hariç bütün abdest azalarını yıkasa, aradan 1 saat geçse sonra ayaklarını yıkasa bu kişi Hanefî'de abdest almış olur mu?

Cevab: Bir kimse bütün azalarını yıkayıp, mesela ayaklarını bir saat sonra yıkasa abdesti sahihtir. Ancak muvalat sünnetini terk etmiş olur. Şâfiî de Hanefî gibidir. Mâlikî’de ancak unutmuşsa, hatırladığı zaman hemen yıkarsa sahih olur.

21 Haziran Pazartesi

Çorap Üzerine Mesh Edilir mi?

Çorap üzerine mesh etme konusunda ise farklı görüşler mevcuttur. Makalemizin ilerleyen bölümlerinde mezheplerin konuyla ilgili görüşlerine değinilecektir. Çoraba meshetme konusunda farklı görüşlere medar olan rivayet şu şekildedir:

عَنْ الْمُغِيرَةِ بْنِ شُعْبَةَ قَالَ تَوَضَّأَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَمَسَحَ عَلَى الْجَوْرَبَيْنِ وَالنَّعْلَيْنِ

Muğire b. Şube (r.a) anlatıyor: “Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem abdest aldı ve hem çorapları hem de na’linleri üzerine meshetti.” (Ebû Davud, Tahâre 62)

Rivayetlerde geçen “cevreb” kelimesinin ne olduğu üzerinde durmakta fayda var. Zira rivayetlerde zikredilen çorapla bugünkü çoraplar aynı mahiyette mi yoksa çorap kelimesiyle kastedilen başka bir şey midir sorusunun cevabı, çorap manasına gelen “cevreb” kelimesinin iyi bilinmesine bağlıdır. Çorabın mahiyeti anlaşılmadığı takdirde, bugün günlük hayatta kullanılan ince çorapların da hadisin hükmüne dâhil olduğu zannedilecektir. Nitekim böyle bir zandan dolayı, bugün bazı insanların abdest alırken günlük giydikleri ince çorapların üzerine meshettikleri görülmektedir ki bu caiz değildir.

Hadis-i şerifte geçen ve “çorap” diye terceme ettiğimiz “cevreb” kelimesinin manası, pamuk veya yünden mest şeklinde örül­müş bir ayakkabı\ayak örtüsüdür. Mübârekfûrî, yukarıdaki hadisin şerhinde “cevreb” kelimesini açıklarken Ebu Bekir İbni Arabî’nin Tirmizî şerhinden naklen şöyle demektedir: “Çorap, ayakları sıcak tutması için yünden yapılmıştır ve ayakları örter.”

Mübarekfûrî, eserinde çorap kelimesinin tahlillerini çeşitli eserlerden alıntılar yaparak geniş tutmuş ve şöyle demiştir: Firuzâbâdî Kâmus&#;da, Ebu’l Feyz Murteza Tacü&#;l Arûs&#;ta “Cevreb, ayak­kabıdır” derken, Tîbî,  &#;deriden mamul bir ayakkabıdır, dize doğru uzanır ve mest diye bilinir&#; demekte, Aynî ise, çorabı; kuvvetli ve eğrilmiş yünden imal edilir ve Şam halkı, şiddetli soğuklardan korunmak maksadıyla giyer şeklinde tanımlamıştır.[2]Mübarekfûrî, Tuhfetu’l-Ahvezî, 1\ Fîrûzabâdî de eserinde Mübârekfûrî’nin açıklamalarına yakın ifadelerle çorap kelimesini tanımlamaktadır.[3] Fîrûzabâdî, Avnu’l-Mabûd, 1\

Çorap hem bugün hem de tarih boyunca, ülkelere göre değişen özellikleriyle, insanlar tarafından kullanılagelmiştir. Bundan dolayı fıkıh kitaplarına baktığımızda umumi manadaki çorabın tanımından ziyade, üzerine mesh edilecek çorabın özelliklerinin verilmiş olduğunu görürüz. Bu özelliklere baktığımızda &#; aşağıda geleceği üzere-, mestin özellikleriyle ortaktır. Öyleyse diyebiliriz ki, çorap diye isimlendirilin şey, önceki dönemlerde mestle aynı manada tanımlanır. Çünkü şartları aynıdır.[4] Serahsî, Mebsût, 1/; Kâsânî, Bedaiu’s-Sanâî, 1/10

Çoraptan Mest Olur mu?

İslam âlimleri, Peygamber Efendimiz’in (s.a.s) genellikle seferlerde ayağına mest giydiği ve bunun üzerine mesh ettiği yönündeki sahih rivayetlere (Buharî, vudu’ 48; Tirmizî, tahâre 72,73) bakarak mest üzerine mesh etmenin caiz olduğunu söylemişlerdir.

Sahabe arasında deriden yapılan mestler üzerine mesh edildiği gibi “na’leyn” ve “cevreb” adı verilen ayak giyimleri üzerine de meshedildiği rivayetlerden anlaşılmaktadır. Dönemin teknik imkânları da dikkate alındığında, giyilen çorap veya na’linlerin; insan elinde çıkrık yardımıyla eğrilmiş yün veya keçi kılı, hayvan derisi gibi hayvan ürünlerinden, yine elde, tığ vb. şeylerle dokunmuş olması muhtemeldir. Makineleşmenin olmadığı o dönemde, bu mamüllerin belirli bir kalınlıkta ve dayanıklılıkta olduğu, gerektiğinde, ayakkabılık yaptığı ve belirli mesafelere onlarla gidildiği anlaşılmaktadır.[5] Doç Dr. Nihat Dalgın, Gündemdeki Tartışmalı Dini Konular, s. Bundan dolayıdır ki mezhepler bu rivayetlerde geçen “cevreb” “na’l” gibi kelimeleri yorumlamışlar ve bunların hepsini “mest” adı altında toplamışlardır. Hukukta objektiflik esas olduğu için de mezhepler, mest kavramını çerçeveleyen şartlar ve kurallar belirlemişlerdir.

Kösele ile kaplanmamış veya başka bir ek işlem görmemiş olan çoraplar üzerine mesh etmenin caiz olup olmaması meselesinde Ebu Hanife, Şafiler ve Malikiler, “caiz değildir” demişlerdir. Hanbelîler ve Hanefilerden İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed çorabın sık dokunulmuş olması, ayakları ve arka taraflarını göstermeyecek derecede kalın olması halinde üzerine mesh etmenin caiz olduğunu söylemişlerdir. Hanefilerin mezhep görüşü ise İmam Muhammed ve İmam Ebu Yusuf’un görüşüdür.[6] Merginanî, Hidaye, 1/30

Evet, kalın, dayanıklı ve yolda yürünebilecek şekilde sağlam çoraplar üzerine mesh caizdir. Keçeden dikilmiş mest üzerine de meshetmek caizdir. Suyu geçirecek derecede ince çorap üzerine meshetmek icmaen caiz değildir. [7] Serahsî, Mebsût, 1/; Kâsânî, Bedaiu’s-Sanâî, 1/10

Bu söylediklerimizden anlaşıldığı üzere; esas önemli olan şey, çorabın üzerine mesh edilip edilmeyeceğinden ziyade o gün çorap denilen şeyin ne olduğu ve bunun mest özelliği taşıyıp taşımadığıdır. Yukarıda zikredilen şartları taşıdıktan sonra bu şey çorap da olsa başka bir şey de olsa mesh etmek caizdir. Yoksa tarih içerisinde kendisinden farklı manalar anlaşılan çorap kelimesi bugün giymiş olduğumuz ince ve günlük çoraplara şamil kılınarak, mest hükmünün bu çoraplar üzerine de uygulanması doğru olmaz. Hadislerde “cevreb” kelimesinin geçmesiyle o kelimeyi, o cinsten olan şeyin bütün nevilerine şamil kılmak bizi hataya sevk eder.

Çölde, dağlarda yürümek, savaş zamanında savaşmak, sefere çıkmak gibi faaliyetlerin, bugün bizim kullandığımız basit bir çorapla olamayacağı mantıken bellidir. Öyleyse o zaman çorap denilen şeylerin bir nevi mest özelliği taşıdığı rahatlıkla söylenebilir. Zaten, cevreb ve na’lin gibi giyimler için sayılan kalınlık, suyu geçirmezlik, yürünebilirlik gibi özellikler genel itibariyle mestin de özelliğidir.

Mestin genel şartlarına geçmeden önce ayakları meshetmekten ziyade ayakları yıkamanın azimet olduğunu, meshetmenin ise ruhsat olduğunu belirtelim. Yani mest üzerine mesh etmekten ziyade ayakları yıkamak daha faziletlidir. [8] İbn Âbidîn, Mestler Üzerine Mesh Bâbı

Genel olarak mestin şartlarını şöyle özetleyebiliriz:

1) Mestler, ayağa abdest için ayaklar yıkandıktan sonra giyilmiş olmalıdır. Bir özürden dolayı çıplak ayak veya sargı üzerine mesh edilmiş bulunması yıkama hükmünde olup, bundan sonra giyilmiş mestler üzerine de mesh edilebilir.

2) Mestler, ayakları topuklarıyla birlikte her taraftan örtmüş bir halde bulunmalıdır. Topuklardan kısa mestler, potin, terlik ve benzerleri üzerine mesh yapılmaz.

3) Ayağa giyilmiş mestler ile en az üç mil kadar (Yaklaşık 5 km.) bir yol yürümek mümkün olmalıdır.

4) Mestlerin topuktan aşağı kısmında, ayağın küçük parmakları ile üç parmak miktarı kadar yırtık veya sökük bulunmamalıdır. Yırtık veya sökük konuşunda her iki mest ayrı kabul edilir.

5) Mestler, bağsız olarak ayakta durabilecek derecede kalın olmalıdır.

6) Mestler dışarıdan aldığı suyu hemen içine çekerek ayağa ulaştıracak bir halden uzak bulunmalıdır.

7) Her ayağın ön tarafından en az küçük el parmağı kadar kısım mevcut olmalıdır. Bu yüzden bir veya iki ayağının ön tarafı bulunmayan kimse, mestlerine mesh edemez. Ancak bir ayağı tamamen bulunmayan kimse, diğer ayağına giydiği mestine mesh edebilir.[9] Kâsânî, Bedaî, 1\10; İbn Âbidin, 1/; el-Fetâvâ&#;l-Hindiyye, 1/ ; Mehmed Zihnî Efendi, Nimet-i İslâm, ; Ö. Nasuhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihali,

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir