Öğüt verici bir olayı anlatan uzun şiirlerdir. Her çeşit konu işlenebilir. Roman ve öykünün yerini tutan bir nazım şeklidir. Mesnevilerin genel özellikleri şunlardır:
Edebiyatımızda yazılmış ünlü mesneviler şunlardır:
Ayrıca Bkz. Aşk Konulu Mesneviler
İnsanlık tarihine baktığımız zaman her toplum ve milletin, kendi dil ve edebiyatına büyük önem verdiği görülür. Genel olarak diğer bazı önemli kültür değerleri ile birlikte dil ve edebiyat, kişi ve toplumların hayatını biçimlendiren unsurların en başında yer alır.
Türk milletinin can damarlarından birini teşkil eden dil ve edebiyatının çok eski devirlere kadar uzanan bir geçmişinin olduğunu biliyoruz. Yapılan bilimsel araştırmalar, Türk şiirinin temellerinin, aa bb cc kafiye düzeniyle eski Türk dilinin önemli bir safhası olan Uygur döneminde atıldığını göstermektedir. Türk milletinin, İslami dönem öncesindeki Uygur evresinde aa bb cc kafiye düzeniyle yazdığı şiirlerin, Arap edebiyatından aldığı mesnevi nazım biçimi ile aralarındaki yakın benzerlik sebebiyle İslami dönemde hiç yabancılık çekmeden mesnevi nazım şeklini kullandığı ve hatta bu nazım biçimini zaman içinde daha da geliştirerek dünya çapında eserler ürettiği bilinir.
Başka bir ifade ile İslami dönem Türk edebiyatında mesnevi formunun, daha çok Fars mesnevilerinden değil de öncelikle Uygur dönemi Türk şiiri yanında Arap şiirinden etkilenerek yoğun bir şekilde kullanıldığı görülür. Türk milleti, İslamiyet’in kabulünü takip eden ilk dönemlerden itibaren hem Araplarla içli dışlı olmuş hem de onlarla birlikte yaşayarak bazı değerleri onlarla paylaşmıştır. Bu bağlamda Türklerin, Abbasi edebiyatının oluşmasına da önemli ölçüde katkılar sağladıkları bilinir. Bunun yanında Türk milleti, kendi edebî geleneğinde eski dönemlerden beri zaten var olan ve kendi öz şiir tarzına benzeyen mesnevi formunu Arap ve Fars edebiyatında görünce hiç yadırgamadan bu şekli kullanmaya başlamış ve bu alanda dünya çapında eşine az rastlanan mesneviler üretmiştir. Türkçenin yanı sıra Arapça ve Farsça şiir söyleyen Türk şairleri, hiç zorluk çekmeden yeni duruma adapte olmuş ve mesnevi nazım şekliyle Türkçenin yanında Arap ve Fars diliyle çeşitli eserler de kaleme alarak bu nazım şeklinin gelişmesine de önemli katkılar sağlamıştır.
Fars edebiyatında ilk mesneviyi Firdevsî’nin yazdığı bilinir. Firdevsî’nin eserini şekil, vezin, tertip ve muhteva bakımından mükemmel hâle getiren Türk asıllı Genceli Nizâmî’dir. Daha sonra Hindistanlı Türk Emîr Hüsrev-i Dihlevî’nin Hindistan coğrafyasında kaleme aldığı mesnevileriyle bu nazım şekline bazı yenilik ve önemli katkılar sağladığı bilinir. Ayrıca bu iki şair; Türk, Fars ve Hint asıllı şairler üzerinde etkili olmuş, eserleri pek çok şair tarafından örnek olarak alınarak benzer eserler yazılmaya çalışılmıştır. Hatta Nizâmî’nin mesnevilerinde konulara göre seçtiği vezinler de takipçisi şairler tarafından aynen kabul görmüştür.
Bütün bunlar, Türk milletinin edebî geleneğinde eski dönemlerden beri var olan ve aşina olduğu mesnevi nazım şekline hiç zorluk çekmeden uyum sağladığını, onu Arapça, Farsça ve Türkçe kaleme aldıkları şiirlerinde kullandıklarını, ona çeşitli yenilikler getirerek özellikle Anadolu’da verilen örneklerle tam anlamıyla özümsediklerini gösterir.
Hâlen Osmangazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı ve öğretim üyesi olarak görev yapmakta olan, Türk dili ve edebiyatı camiasının yakından tanıdığı Prof. Dr. Ahmet Kartal hocamız tarafından kaleme alınan Doğunun Uzun Hikâyesi Türk Edebiyatında Mesnevi adlı eserin, Türk dili ve edebiyatı alanında önemli bir boşluğu doldurarak bu alana katkılar sağladığı aşikârdır.
Prof. Dr. Ahmet Kartal daha önce, Türk Edebiyatı Tarihi, Türk Dünyası Edebiyat Tarihi, Tuhfe-i Remzi, Klasik Dönem Osmanlı Nesri, Eski Türk Edebiyatı Tarihi Metinleri gibi önemli kaynak eserleri edebiyat dünyamıza kazandırmıştı. Yazar, temel kaynak ihtiyacına cevap veren bahsi geçen eserlerinin yanı sıra mesnevi edebiyatı alanında da önemli bir boşluğu doldurduğuna inandığımız bu yeni kaynak eseriyle özellikle bu alanda çalışan genç bilim adamları için örnek ve yol gösterici bir çalışmaya imza atmıştır.
Prof. Dr. Ahmet Kartal, son olarak Doç. Dr. Mehmet Mahir Tulum’la birlikte özellikle eski Türk edebiyatı mütehassıs âlimi, şerh edebiyatı ve klasik Türk edebiyatı tarihi yazıcılığının önemli ismi Ahmet Atillâ Şentürk Armağanı kitabını yayıma hazırladı. Bu eserde, başta günümüz şerh edebiyatının önemli ismi Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan olmak üzere, Prof. Dr. H. Dilek Batislam, Prof. Dr. İlhan Genç, Prof. Dr. Mahmut Kaplan, Prof. Dr. Bilal Kemikli, Prof. Dr. M. Fatih Köksal, Prof. Dr. Nihat Öztoprak ve Prof. Dr. Cihan Okuyucu gibi klasik Türk edebiyatı alanında temayüz etmiş ünlü bilim insanlarının yazıları yer almaktadır. Bizim de bir yazımızın yer aldığı Ahmet Atillâ Şentürk Armağanı kitabı, toplam 40 bilim insanının çeşitli konulardaki yazılarından müteşekkil olup toplam sayfadan oluşmaktadır. Eser, Akademik Kitaplar tarafından yılında yayımlanmıştır. (ISBN ). Edebiyat dünyamıza bu denli önemli kaynak eserleriyle önemli katkılarda bulunan saygıdeğer hocamızı tebrik eder, yeni çalışmalarında başarılar dileriz. Benzer veya farklı alanlardaki çalışmalarının devamını dilerken kendilerine sağlıklı ve bereketli uzun ömürler dileriz. Kalem ve yüreğine sağlık…
Ahmet Atillâ Şentürk Armağanı kitabının tanıtımı, İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan, Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cihan Okuyucu ve emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Atillâ Şentürk’ün de katılımları ile Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde 21 Mayıs tarihinde yapıldı.
Özellikle eski Türk edebiyatı alanında önemli bir ihtiyacı karşıladığına inandığımız, uzun ve yorucu bir çalışmanın neticesi olan bu eser, önsöz-giriş kısmının ardından dört ana bölüm (Mesnevi ve Türkçe Mesnevilerin Tertip Özellikleri, Türk Edebiyatında Mesnevi, Mesnevi Özetleri, Mesnevi Literatürü)den oluşmaktadır. Eserin bahsi geçen bu dört bölümünde şu alt başlıklar yer alır:
Yüksek lisansını Prof. Dr. Cihan Okuyucu, Doktorasını da T.C. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri ve Eski Türk edebiyatı alanında yaptığı birbirinden değerli çalışmalarla daima adından söz edilen Prof. Mustafa İsen Hocamızın danışmanlığında yapan başarılı araştırmacı ve bilim adamı Prof. Dr. Ahmet Kartal Hocamızın da ifade ettiği gibi:
“Bizim medeniyet dairemizi oluşturan; Arap, Fars ve Türk Edebiyatında böyle bir çalışma yoktur. Bu eser, yılından itibaren 13 yıl içinde dünyada yayımlanan mesnevi ve onun ötesinde adı bilinen ama henüz elde bulunmayan yaklaşık mesnevi incelenerek meydana getirilmiştir. Bilindiği gibiArap ve Fars edebiyatlarının yanında Türk edebiyatında da çok sayıda örneği olan mesnevinin bizdeki gelişmiş ilk örneği Kutadgu Bilig’dir. Bu eser, klasik mesnevi tertibini yansıtması, aruzun Türkçeye başarılı bir şekilde uygulanması ve Türk dilinin şiirde başarılı bir şekilde kullanılmasıyla dikkat çekmektedir. Bu durum Türklerin hem mesnevi nazım şekli ile aruz veznini tanıdığını ve onu özümsemeye başladığını ve Türk dilinin şiir dili özelliği kazandığını göstermektedir. Kutadgu Bilig’in, her yönden mükemmel bir eser oluşu, onun birdenbire kaleme alınamayacağını göstermektedir. Bu da Türklerin, geçmişi çok eski zamanlara dayanan ve belli bir birikim ve tecrübeden hareketle buluşturdukları nazım geleneği ile güçlü eserlerinin varlığını göstermektedir.’’
yılında Doğu Kütüphanesi tarafından yayımlanan ve oldukça hacimli olan bu eser, toplam sayfadan oluşmaktadır. 15,5 x 23 cm. boyutlarında ve numaralı bu eserin dış kapağı kartondandır. Prof. Dr. Ahmet Kartal, Doğu’nun Uzun Hikâyesi Türk Edebiyatında Mesnevi adlı yeni kitabının tanıtımını 9 Nisan Salı günü Eskişehir Osmangazi Üniversitesinde yaptı. Bu önemli eserin, edebiyat anlayışımıza, özellikle eski Türk edebiyatı ana bilim dalında mesnevi sahasına yeni bakış açısı ile önemli katkılar sağlıyacağına inanmaktayız.
Mesnevi, ikişer ikişer anlamına gelen ve bir konu bütünlüğü içeren yazılar olarak bilinir. Aruz ölçüsüyle yazılmasından dolayı dili daha ağdalı ve daha ağır olarak bilinir.
Mesnevi Nedir?
Mesnevi, İran edebiyatında ortaya çıktığı bilinen ve Fars, Osmanlı ve Arap edebiyatında da önemli yer tutmuş yazılar olarak bilinir. Kendi aralarında uyaklı olan beyitlerden meydana gelen bu yazılan ölçüsü aruz ölçüsü olarak bilinir. Aruzun özellikle kısa kalıpları ile yazılan ve beyitlerin kendi aralarında bir kafiye ve uyum içerisinde olduğu bilinir. Uzun manzum bit tür olarak bilinen mesnevi, bölümlere ayrılan bir yazı biçimidir. Nabi, Türk edebiyatında bu alanda en çok eser vermiş sanatçı olarak bilinir.
Mesnevi Özellikleri Nelerdir?
Mesnevi özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
1. Konu sınırlamasında bir sınır söz konusu değildir. Konu ne olursa olsun fark etmeksizin bir masalsı bir hava ile anlatılır.
2. Savaş, mizah, aşk, tasavvuf, dini gibi her türlü konuda yazılmış olan mesneviler vardır.
3. Olayların bulunduğu yer ve ne zaman olduğunu belirten zaman kavramı belirsiz bir şekilde okuyucuya aktarılır.
4. Çevrenin betimlenmesi gerçekle ilişkili değildir, doğaüstü ve olağanüstü davranışlar bulunur.
5. Akıl ve mantık çerçevesinde değil, bu kavramlara uymayan konular söz konusudur.
6. Hikayede cadı, peri, cin, melek gibi motifler sık sık işlenmektedir.
7. Aynı şair tarafından yazılan beş tane mesnevi adına hamse adı verilir.
8. Öğüt verici hikayeler içerisinde yer alır.
9. Beyit sayısı açısından herhangi bir kısıtlama yoktur.
Her beyit kendi içerisinde kafiyeli ve uyaklıdır.
Mesnevi Örnekleri Nelerdir?
Türk edebiyatında yer alan mesnevi örnekleri ise şu şekilde sıralanabilir:
1. Şeyh Galip - Hüsnü Aşk
2. Nabi - Hayrabat
3. Aşık Paşa - Garipname
4. Ahmedi - İskendername
5. Şeyhi - Harname
6. Fuzuli - Leyla ile Mecnun
7. Süleyman Çelebi - Mevlid
8. Şeyhi - Hüsrevü Şirin
9. Fuzuli - Bengü Bade olarak sıralanabilir.
Şeyhi Kimdir Hayatı Biyografisi Eserleri Kişiliği On beşinci yüzyılda oluşumunu tamamlayan divan şiiri, kuralları, kalıpları ve mazmunlarıyla gelişimini sürdürmeye devam etmiştir. Bu yüzyılın tanınmış büyük şairlerinden olan Şeyhi’nin asıl gerçek adı Yusuf Sinaneddin’dir. Asıl mesleği tabiplik olduğundan dolayı Hekim Sinan olarak şöhret kazanmış, Hacı Bayram-ı Veli’ye bağlı olması sebebiyle de Şeyhi mahlasını kullanmıştır. Şeyhi, Anadolu’da divan edebiyatını ana hatlarıyla ortaya koyan ilk divan şairlerindendir. Kütahya'nın o dönemdeki Germiyanoğulları Beyliği sınırları içinde, yaklaşık olarak yılları arasında doğduğu tahmin edilen Hekim Sinan, aslen
Babür Şah Kimdir Hayatı Eserleri Hakkında Kısaca Özet bilgi (O) Şâir, yazar. Fergana'da doğdu. Timur'un torunlarından Ömer Şeyh Mirza'nın oğludur. Annesi Cengiz Han'ın oğlu Çağatay Han'ın torunlarından Yunus Han'ın kızı Kutluğ Nigar Hanım'dır. Fergana emîri olan babasının ölümünden sonra tahta geçmiş (), uzun mücâdelelerden sonra Kuzey Hindistan'da bir Türk devleti kurmayı başarmıştır. Kabil, Semerkand ve Buhara'yt zaptetti. seafoodplus.infoını da yenerek sınırlarını Bengal'e kadar genişletti. Ölümünden sonra yerine oğlu Hümâyûn tahta geçti. Kabil'de öldü. Babur Şah, hayatının son dönemlerinde yaşlanmış olsa da sık
Mevlana'nın Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri Mevlana'nın soyu bugün Afganistan ve Özbekistan sınırlarının kesiştiği alanlarda bulunan Belh şehrine dayanmaktadır. Kendisi de bu şehirde dünyaya gelmiştir. Belh şehri, Horasan'ın önemli yerlerinden biridir. Merv, Nişabur, Herat ve Belh şehirlerinden oluşmaktadır Horasan. Bu bölge İslam dininin kabulüne kadar Türklerin hakimiyetinde bulunmuş ve asrın başlangıcından Moğol istilasının yaşandığı dönemde; Türk, Arap ve Fars kültürlerinin etkileşiminde olmuştur Horasan. yıl önce bir güneş gibi - başka bir alemi aydınlatmak üzere
() Dîvan ve mesnevi şâiri. yüzyıl divan şairlerinden biridir. Enderun mektebinde yetiştiği için bu lakabı alan sanatçı, Osmanlı Dönemi’nde toplatılan ilk kitap olan Zenanname (Kadınlar kitabı) adlı eseri yazmıştır. Tüm düşüncelerini açıkça dile getirmekten çekinmemiş, kadınlardan zevk almadığını sürekli tekrarlayarak tüm eserlerinde bu konuyu ele almıştır. Akkâ civarında Safd'da doğdu. Asıl adı Hüseyin'dir. Babası Ali Tâhir'in öldürülmesi üzerine İstanbul'a getirilmiş, Enderun'a alınmış, orada eğitilip öğretilmiştir (). Bir aşk macerası sebebiyle Enderun'dan uzaklaştırılınca uzun yıllar ( sene) sefil bir hayat yaşamıştır. Halep
Nabi kimdir hayatı eserleri şiirleri kişiliği hakkında bilgi Dîvan ve mesnevi şairlerindendir. Urfa'da doğdu. Asıl adı Yûsuf. Memleketinde medrese öğrenimi gördü. yılında İstanbul'a gelip Musahip Mustafa Pasa'nın dîvan kâtipliğini yaptı. Bir ara hac görevini yerine getirmek için Hicaz'a gitti ve döndü (). Mustafa Paşa yılında ölünce Nâbî Haleb'e gidip yerleşti, evlendi. Baltacı Mehmed Pasa'nın daveti üzerine 'da tekrar İstanbul'a geldi. Darphane emîri ve başmukabeleci oldu. İstanbul'da öldü. Karacaahmet Mezarlığı'nda Miskinler Tekkesi yakınına gömüldü. Divan edebiyatında ekol sahibi olan nâdir şairlerdendir.
Kaygusuz Abdal Kimdir Hayatı Eserleri Kişiliği Şiirleri (?- ) Zamanının bütün ilimlerini öğrenen Kaygusuz Abdal, genç yaşında Elmalı’daki Abdal Musa’ya bağlanarak Kaygusuz adını almış ve uzun süre Abdal Musa’nın hizmetinde bulunmuştur. yıllarında Mısır’a giderek orada bir tekke kurmuş, Mısır’da tarikatını yerleştirdikten sonra hacca gitmiş; Hicaz, Suriye ve Irak’ı dolaşarak Anadolu’ya dönmüştür. Güney ve Batı Anadolu’da bir süre dolaşmıştır. tarihleri arasında Rumeli’ye geçmiş; Edirne, Yanbolu, Filibe ve Manastır’da bulunmuştur. Bundan sonra tekrar Anadolu’ya (belki de Mısır’a) dönen Kaygusuz, tahminen
Aşık Paşa kimdir hayatı eserleri şiirleri kişiliği Mutasavvıf bir şairdir. Yapıtlarında sade bir dil kullanmış ve Türkçenin Anadolu’da bir edebiyat dili olarak yerleşmesinde önemli katkılarda bulunmuştur. Asıl adı Ali olan sanatçının mahlası Âşık’tır. Türkiye Türkçesini ilk kullanan tasavvuf şairlerinden biridir. Halka tasavvufu öğretmek amacıyla hem aruz hem heceyle şiirler yazan sanatçı, özellikle didaktik tarzda eserler ortaya koymuştur. Aşık Paşanın Eserleri Garipnâme: Anadolu Türklerine tasavvufu öğretmek amacıyla yazılan bu eser, beyitten oluşan, mantık ve düşünceye dayanan sanatsal yönü zayıf öğretici bir mesnevidir. Fakrnâme:
Ahmedi kimdir Hayatı Eserleri Kişiliği Şiirleri yüzyılın en büyük divan şairlerinden biridir. Sanatçı; eserlerinin tamamında aşk, eğlence, tarih, tabiat temalı din dışı şiirler yazmıştır. Hayatının çoğunu Bursa’da saray çevresinde rahat bir hayat sürerek geçiren sanatçının; şairliği yanında ansiklopedik bir bilgin yönü, doktorluğu ve hattatlığı vardır. Türk şiirinde kurulan milli söyleyiş geleneğinin temelini atan Ahmedi, kendinden önceki sanatçılara göre ağır bir dil kullanmıştır. Ahmedi'nin Eserleri Türkçe Divan İskendername: Nizâmî-i Gencevî İskendernamesi’ne yazılan ilk naziredir. Sanatçı, bu eserinde Büyük İskender’in yaşamını ve savaşlarını ele almıştır.
yüzyılın mutasavvıf şairidir. Düzgün ve ahenkli bir dili olan Nesimi’nin oldukça coşkun ve pervasız bir üslubu vardır. Lirik şiirleriyle tanınmıştır. Hurufilik tarikatının bir üyesi olan Nesimi, şiir ve düşüncelerinin şeriata aykırı olması sebebiyle Halep’te derisi yüzdürülerek öldürülmüştür. (Hurufilik: Evrenin ve insanın oluşunu maddeye dayandıran, her varlığı 12 harfle açıklamaya çalışan, harflere esrarengiz anlamlar yükleyen düşüncedir.) Farsça ve Türkçe iki divanı vardır. Dîvan şâiri. Azerî sahasında yetişen Türk şâiridir. Asıl adının Imâdeddîn olduğu, Bağdat civarında Nesîm kasabasında doğduğu söylenir. Hayâtı hakkında
() Divan şairi. İstanbul'da doğdu. Bilginlerden Rr Mehmed Azmî'nın oğludur. Medresede okuyup genç yaşta müderris oldu. Şam (), Kahire (), Bursa () ve İstanbul () kadılıklarında bulundu. Anadolu ()ve Rumeli Kazaskeri (), Mısır'da vali kaymakamı oldu. İstanbul'da öldü. Çeşitli il ve ilçelerde kadılık görevinde bulunan Haleti, alimliği yanında şairliği ile de tanınır. Gazel ve kasidelerinden çok rubaileri önemlidir. Şair, tasavvufi konuları rubailerinde oldukça başarılı şekilde ele almıştır. Hâletî, rubaileri İle tanınır. Şiirlerinin temasını aşk teşkil eder. İslâm hukukuna dair eserleri, mensur
Dîvan şâiri. Malkara'da doğdu. Asıl adı Yahya'dır. Pîr Ali'nin oğludur. İstanbul'da Davutpaşa Medresesi'nde öğrenim gördü. Gelibolu ve İstanbul medreselerinde müderrislik ve II. Murad'ın oğlu Mustafa ile başka şehzadelere hocalık yaptı, istanbul'da öldü. Vefa Camiî bahçesinde gömülüdür. Gazel şairi olmasına rağmen kasideleriyle Önlenmiştir. Şiirlerinden süsten uzak, kolay anlaşılır ve akıcı bir dil kullanmıştır. Nataicu’l Fünun, Hasb-ı Hal, Neva-yı Uşşak önemli eserleridir. Arapça, Farsça ve Türkçe ile eser veren âlim divan edebiyatı şairlerindendir. Edebiyatımızda sâde dilli ve samimî duygular bulunduran gazelleri ile tanınmıştır. Âşıkane
Divan edebiyatışairlerindendir, istanbul'da doğdu. Asıl adı Süleyman. Abdurrahman Efendi'nin oğludur. Önce Yeniçeri Kalemi'nde çalışmış, 'de memur olarak Mısır'a gitmiştir Iran elçisi Mehmed Paşa'nın yanında İran'a, Avusturya Elçisi İbrahim Pasa'nın yanında da Avusturya'ya elçi katipliği görevi ile gitmiş, Şıkk-ı Sânî defterdarı iken İstanbul'da ölmüştür. Mezarı Topkapı dışında, Maltepe Caddesi üzerindeki mezarlıktadır. Nahifi, Mevlananın Mesnevisini nazmen Türkçe'ye çevirmesinden sonra tanınmıştır. Biri Hz. Peygamber'e yazdığı naatler, gazeller ve rubailerden meydana gelen, diğeri gazellerden oluşan iki dîvânı vardır. Âşıkane gazellerinden ince hayalli, güzel ve sade
Divan şairlerindendir. Priştine'de doğdu. Asıl adı İsa. Genç yaşta İstanbul'a gelip Medrese öğrenimi görmüş, Hadım Ali Paşa'nın divân kâtipliğini yapmıştır. Paşa'nın ölümünden sonra Bosna'da ufak bir tımar elde etmiş ve aynı şehirde ölmüştür. XV'inci asrın en başarılı şairlerindendir. Divan şiirinin kurucularındandır. Şiirlerinde halk arasında yaygın olarak kullanılan deyimler ve atasözleri görülür. Bahariye'si Fransızca, Almanca, Latince ve İngilizce'ye tercüme edilmiştir. Sehrengiz türünün mûcitidir. Eserleri: 1. Divân (el yazması halinde), 2. Sehrengîz (Edirne'nin güzellerinden ve güzelliklerinden bahseder, mahalli hayat, gelenek ve görenekler hakkında bilgi
Şâir, yazar. Bursa'da doğdu. Asıl adı Mahmud'dur. Defterdar Osman Çelebi'nin oğludur. Muradiye Medresesi'nde okumuş, İslâmî ilimleri öğrenmiştir. Daha sonra Şeyh Seyid Ahmed Buharî'nin dervişi olmuştur. M. Bayezid, Yavuz Sultan Selim, Kanunî Sultan Süleyman ve II. Selim dönemlerinde yaşamış, bu sultanlardan yardım görmüştür. Adı geçen sultanlara eserler ithaf etmiştir. Sultan Selim, şaire 35 akçe yevmiye bağlamış, Lâmiî de bununla yetinerek ömrünü ilim ve ibâdetle geçirmiştir. Bursa'da öldü. Nakkaş Ali Paşa Mescidinin avlusuna gömüldü.Lâmiî, manzum ve mensur 30'dan fazla esere sahiptir. Bunların
() Divan ve mesnevi şairi. İstanbul'da doğdu. Kazasker Salih Efendi'nf oğludur. Medrese öğrenimi görmüş, İmparatorluğun çeşitli vilâyetlerinde kadılık yapmıştır. Mert, dürüst tabiatlı ve açık sözlü bir kimse İdi. Siyâsî tercihleri sebebiyle birkaç defa sürgün edilerek İstanbul'dan uzaklaştırılmış, son sürgününde, Sivas'ta ölmüştür. 'da kemikleri İstanbul'a nakledildi. İzzet Molla, divan şiirinin son us falarından dır. Şiirlerinde duygu ile nükteyi birleştirmiş, mahallî hayâtı aksettiren bilgiler vermiştir. Mevlâna ile Şeyh Gâlİb'İn tesiri altındadır. Eserleri: 1. Dîvan-Bahârn Efkâr ('de tertip edildi, gençlik şiirlerini topladığı kitap, 'de Bufak'da basıldı), 2.
(XV'inci asır) Mesnevi şairi. Hayâtı hakkında fazla bilgi yoktur. Asıl adı Mehmed'dir. Honas kalesinde doğmuştur (Muhtemelen 'de). İznik medresesinde müderrislik yapmıştır. Mevle-vî'dir. yılları arasında öldüğü sanılıyor. Hatiboğlu çok sâde dil ile, sanat gayesi gütmeyen, dil ve kültür tarihi bakımından önemli olan eserler yazmıştır. Eserleri: 1. Bahrii'l-hakayık [Dinî, öğretici bir eserdir. Bâzı âyetler açıklanır. da yazıldı. "Mefâilün mefâilün feû-lün" vezni ile yazılmış beyitlik mesnevî. Hacı Bektâş-ı Velî'nin Arapça mensur Makalât'ının manzum tercümesidir, f. H. Ertaylan bu mesnevînin tıpkı basımını bir önsöz
(V) Şair. Safevî hânedânı hükümdarlarındandır. Dedesi Uzun Hasan'ın ölümünden sonra İran ve Azerbaycan'da meydana gelen kargaşadan istifâde ederek 'de kendini şah ilan etti. Türkmen aşîretlerinin yardımı ile Azerbaycan, İran ve Irak'ı ele geçirdi. Özbek Hanı Şeybânî'yi yenerek sınırlarını genişletti. Yavuz Sultan Selİm'e yenilince (Çaldıran, ) Irak'ı kaybetti. Erdebil'de öldü, babası Şeyh Haydar'ın yanına gömüldü. Hatâ'î, hem Farsça, hem Türkçe ile dîvan ve halk şiiri tarzında manzumeler, ilâhiler söylemiştir. Şiirlerinde hurûfîli-ğin ve Nesîmî'nin izleri görülür. Halk dili ve millî nazım şekilleri ile söylenmiş
(XIV'üncü asır) Mesnevi şairi. Altın Ordu sahasında yaşamış, eserini Altın Ordu hükümdarı Canıbek Han'ın sarayında görevli olan Mehmed Hoca Big'e sunmuştur. Şâir Farsça da bilmektedir. Muhabbet-nâme isimli mesnevisi aruzun "mefâîlün me-lâilün mefâîlün feûlün" vezni ile yazılmış on mektuptan ve eserin arasına serpiştirilen gazellerden meydana gelmiştir. Harezmi, Kıpçak Türkçesi ile eser veren büyük bir şâirdir. Gazeller de yazmıştır. Şöhreti, asrının Türk dünyasına yayılmıştı. Muhabbetnâme'nin Britlsh Museum'da (Londra) ve İstanbul Millet Kütüphânesi'nde birer elyazması nüshası vardır. Gazelleri de bilinen tek nüshası Leiden Akademi Kü-tüphânesl'nde
() Divan ve mesnevi şairi. Göynük'de doğdu. Şeyh Ak Şemseddin'in küçük oğludur. Medrese tahsili görmüş, kuvvetli bir edebiyat kültürü elde etmiştir. Bir süre Bursa'da Çelebi Mehmet Medresesi'nde müderrislik yaptıktan sonra Göy-nük'e çekilmiştir. Burada babasının halîfesi İbrahim Tennûrî'ye derviş olmuş, eserlerini yazarak kanaatkarca bir hayat sürmüştür. Göynük'te öldü. Dîvanı ve hamsesi vardır. Türk edebiyatındaki en güzel Yusuf u Züleyhâ mesnevîsini Hamdi yazmıştır. Eserleri ile Türk dili ve edebiyatının gelişmesine hizmet etmiştir. Çağının en verimli şairlerindendir. Eserleri: 1. Dîvan (Tevhid, münacat, nât, kaside ve gazellerden
Mesnevi şairi. Hayâtı hakkında fazla bilgi yoktur. İstanbul'a Diyarbakır veya İran'dan geldiği sanılıyor. İstanbul'da ölmüştür. Halîlî'nin dîvan tarzında şiirleri ve Firkat-nâme adlı bir mesnevisi bilinmektedir. Firkat-nâme, şâirin başından geçmiş gibi yazılan bir aşk hikayesidir (mesnevidir). Dîvan tarzındaki şiirlerinde Nesimî tesiri görülür. Habibi üzerinde de Halîlî'nin tesiri vardır. [Halîlî hakkında F. A. Tansel'in İslâm Ansiklopedisi'ndeki Halîlî maddesinde ve Muharrem Ergin'in Câmiü'l-meânî'deki Türkçe Şiirler isimli makalesinde (Tük Dili ve Edebiyatı Dergisi, C. III, İst. ) geniş bilgi vardır.]