mezar neden kokar / Ölümün ardından insan vücudunda neler oluyor? İşte cevabı… – Sözcü

Mezar Neden Kokar

mezar neden kokar

Ölümün ardından insan vücudunda neler oluyor? İşte cevabı…

Ölüm her canlının yaşayacağı doğan bir olaydır. Ölümün sonrasında neler olacağını herkes merak eder. Ölümün ardından bedenin ne hale geleceğini hiç düşündünüz mü?

Yayınlanma:

Ölümün ardından insan vücudunda neler oluyor? İşte cevabı…

İşte öldükten sonra bedeninize olacak olanlar…

Ölümün ardından ilk 30 dakika da neler olur?
Öldükten ilk yarım saat sonrasında tüm refleksler kaybediliyor. Göz kapakları kapanmazken, kaslar gevşiyor, boşaltım sistemi tamamen kendisini salıyor. İdrar ve sperm ve salya akıntısı görülüyor.

Vücut tamamen kaskatı kesiliyor
Ölümün ardından ortalama 10 saat içerisinde vücut tamamen kaskatı kesiliyor. Eğer mücadele esnasında ölüm gerçekleşmişse bu katılaşma anında gerçekleşiyor. Savaşta ölen insanların vuruldukları şekilde katılaşmalarının sebebi de bundan dolayıdır.

Vücut ısısı her saat 1 derece düşüyor
Ölüm sonrası ceset her bir saat ortala 1 derece soğuyor. Soğuma işlemi şişmanlarda daha geç gerçekleşirken, çocuk ve zayıflarda ise daha hızlı gerçekleşiyor.

Ölüm lekeleri evresi
Sırada livor mortis yani ölüm lekeleri evresi var. Ölümden 3 saat sonra görülmeye başlar ve saat içinde kan, yer çekimi etkisi ile yavaş yavaş büyük damarlardan vücudun yere yakın kısımlarındaki küçük damarlara, kılcal damarlara toplanır.

Deri su kaybetmeye başlıyor…
Derinin su kaybı sebebiyle saç ve tırnakların uzadığı yanılgısına düşülür. Vücudun ölmesiyle birlikte tüm eylemler bittiği için tırnak ve saç uzaması söz konusu değildir.
Tırnakların uzaması için yeni hücrelerin üretilmesi gerekir. Aynı şey saç için de geçerlidir. Folikülün altındaki saç matriksi hücreleri çoğalarak saçın uzamasını sağlar ve bunun içinde oksijen gerekir.

gün içinde vücudunuz korkunç şekilde korkmaya başlayacak!
Hücre proteinlerinin bakteriler tarafından sindirimi, vücut dokularını zayıflatır. Proteinler sürekli daha küçük bileşenlere ayrışır. Bakteriler, fonksiyonel grup putresin ve kadavenin aminleri gibi gaz ve organik bileşikler salgılar.

İki ya da üç gün sonra, vücudunuz inanılmaz derecede kokmaya başlar. Başlangıçta, çürüme gazları vücut boşlukları içinde kısıtlanırlar. Karnınız, bu andan itibaren yeşil renge döner. Gaz birikmeye başlar ve kalmış olan en küçük bir atığı da dışarı atmaya çalışır. Sonrasında bu gazlar dolaşım sistemi içine ve oradan da komşu dokulara geçerler.
İlerleyen günlerde yüzünüz tanınmaz hale gelecek

2–3 gün: Karın derisinde renk değişikliği görünür. Gaz nedeniyle karın şişmeye başlar.
3–4 gün: Renk yayılır ve renksiz damarlar görünür hale gelir.
5–6 gün: Karın belirgin şekilde şişer ve deride kabarcıklar gözlenir.
2 hafta: Karın şişkinliği; İç gaz basıncı maksimum kapasite yaklaşır.
3 hafta: Dokular yumuşar. Organlar ve dokular patlar. Tırnaklar düşer.
4 hafta: Yumuşak dokular sıvılaşmaya başlar ve yüz tanınamaz hale gelir.
Ölüm sonrası vücud neden şişer?

Şişmenin başlaması ölümden sonraki gün içinde başlar. Ölüm sonrasında, oksijen alımı ve enerji üretimi durduğu için hücrelerin işlevleri aksar ve atık maddelerden kurtulamayan hücreler şişer. İlk çürüyen yerlerden olan mide ve bağırsaklarda bakteriler yoğun çalıştıkları için hızla gaz ortaya çıkar. Bu gaz, karın bölgesinin şişmesine sebep olur. Vücutta biriken sülfür yüzünden renk siyaha dönmeye başlar. Günden güne şişen karın patlar ve göğüs çöker. Bu olay mezar üstünden duyulabilecek kadar sesli olabilir.

İnsan vücudunda çürüme ilk nereden başlar?

Ve çürüme zamanı geldi. Ölümün gerçekleşmesinden 24 saat sonra vücut çürümeye başlar. Solunumun durması bakteriler için işarettir ve işlerine koyulurlar. İlk çürüyen organlar göz, beyin, mide ve bağırsaklar. En geç çürüyen kısımlar ise kalp, mesane, böbrek ve rahim. Rahmin çürümesi aylarca sürüyor.

Vücudumuz ne zaman iskelet haline gelir?

İskeletleşme bu evrelerin son aşaması. Bu süreç sonunda cesedin tüm yumuşak dokuları ortadan kalkarak geriye kemikler kalır. İskeletleşme süreci tropik bölgelerde haftalar içinde olurken, tundra bölgelerinde, ya da sıfırın altındaki sıcaklıklar devam ederse hiç olmayabilir. Ama normal şartlar altında ortalama 4 yıl içinde geriye sadece iskeletiniz kalıyor.

beyinÇocukÖlümsözsperm

Arşiv Bağlantısı
  • How Stuff Works. What Causes The Smell After Rain?. (4 Mayıs ). Alındığı Tarih: 4 Mayıs Alındığı Yer: How Stuff Works Arşiv Bağlantısı
  • N. Wonders. How The Smell Of Rain Happens. (15 Ocak ). Alındığı Tarih: 4 Mayıs Alındığı Yer: BBC Zaten Destekçiyim

  • Ünlü Türk şair Turgut Uyar'a atfedilen (ama ona ait olmayan[1]) bir şiirde, şöyle sorulduğu söylenir: "Toprak, sevdiklerimizi aldığı için mi böyle güzel kokar?"

    Bu, edebi anlamda kulağa hoş gelse de, bilimsel olarak da oldukça ilginç bir sorudur; çünkü toprak kokusunu, hele ki yağmur sonrası toprak kokusunu hepimiz deneyimlemişizdir. Edebiyatta insanı duygulara itme gayesi bir yana, bilimde sorunun cevabı oldukça nettir: Hayır, toprağa o kendine has kokusunu veren, "sevdiklerimizin/ölülerin içerisinde yatması" değildir; daha ziyade, bakteri ve mantarların atıklarının kokusudur. Hem de üreme amacıyla ürettikleri bir kimyasal atığın kokusudur!

    Petrikor: Yağmur Sonrası Toprak Kokusu!

    Genellikle yağmurdan sonra deneyimlenen taşsı/topraksı kokuya petrikor denmektedir. Bu kelime, Yunancadaki πέτρα yani "taş/kaya" ile ἰχώρ yani Yunan mitolojisinde tanrıların damarlarından akan sıvıya verilen isimden türetilmiştir. Toprağa düşen yağmurun yarattığı topraksı kokuya işaret etmek için kullanılmaktadır.

    Geosmin

    Aslında yağmurun kendisi, su gibi, kokusuzdur. Ancak yağmurdan sonra burna gelen kokuya sebep olan ana kimyasal, (4S,4aS,8aR)-4,8a-dimetiloktahidronaftalin-4a(2H)-ol isimli bir kimyasaldır. Daha basit adıyla geosmin olarak bilinen bir kimyasal maddedir. Bu madde, mavi-yeşil algler olarak da bilinen siyanobakteriler (özellikle de Anabaena, Phormidium ve Planktothrix gibi), Actinomyces sınıfından filamentli bakteriler (özellikle de Streptomyces) ve bazı mantarlar tarafından üretilen bir atıktır. Yani bu madde, sözünü ettiğimiz bu canlıların normal biyolojik fonksiyonlarının bir yan ürünü olarak üretilir.[2], [3]

    Özellikle de Streptomyces türü bakteriler, üremekte kullanacakları sporları üretirken geosmini de yan ürün olarak üretir ve dışarı atarlar.[4] Bu bakteriler, aynı zamanda bütün doğal antibiyotiklerimizin (antibakteriyel, antiparazitik ve antifungal ilaçların) %70 kadarını ve kimi durumda insanlar için hayati olan, savunma sistemi baskılayıcı (immünosupresan) ilaçları üretmekte kullanılmaktadırlar.

    Geosmin, yağışsız zamanlarda sürekli olarak toprakta birikir. Ne zaman ki yağmur yağar, işte o zaman toprak, ıslanır ve nemlenir. Yağmur damlaları toprağa düştükçe, çarpmanın şiddeti ve yağmur damlalarının nemi nedeniyle toprakta halihazırda çökelti şeklinde birikmiş sporlar ve diğer aşırı ufak toz parçaları aerosol etkisi ile havaya karışır. MIT'de yapılan bir çalışma, bunun nasıl olduğunu kameraya kaydetmeyi başarmıştır:

    Bu aerosolün içinde bulunan kimyasallardan birçoğu, özellikle de geosmin ve 2-methylisoborneol (MIB) gibi moleküller, burnumuzda yer alan koku tomurcuklarımızı uyarır. Burnumuz, özellikle de geosmine karşı aşırı duyarlıdır: Havadaki 1 trilyon koku parçacığından sadece 5 tanesi geosmin olsa bile bu kokuyu algılayabiliriz![5]

    Neden Desteğe İhtiyacımız Var?

    Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor. Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak Daha fazla göster

    Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

    Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

    Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

    Destek Ol

    İşte yağmurun bakteri sporlarıyla bezenmiş toprak üzerine düşmesiyle başlayan bu süreç sonucunda, "toprak kokusu" veya "yağmur kokusu" olarak algıladığımız, üzerine şiirler ve kitaplar yazılan, aşk hikayelerinin vazgeçilmezi olan, toz pembe rüyalara dalmamıza neden olan kokuyu duyarız. Halbuki kokladığımız, çoğu mikroskobik olan canlıların biyolojik faaliyetleri sırasında üretilen bir yan üründür; bir atıktır!

    Fırtınalar ve Ozon

    Ancak yağmurla ilişkilendirilen tek koku geosmin kaynaklı değildir. Örneğin bazı insanların yağmur yağmadan önce bile yağmur kokusunu alabilirler. Bu kişilerin aldığı koku, geosmin değildir. Ozondur.

    Özellikle ağır bir fırtınadan sonra "temiz" kokusu, ozondan kaynaklanır. Ozon, Yunancadaki "ozein" sözcüğünden türetilmiştir ve bu sözcük, "kokmak" anlamına gelmektedir. Ozon, üç oksijen atomunun birbirine bağlanmasıyla oluşan bir moleküldür ve bu yüzden trioksijen olarak da bilinir. Ozonun bizde yarattığı koku algısı özellikle "keskin bir koku" olarak tanımlanır ve genellikle havuzlardan aşina olduğumuz klorin kokusuna benzetilir (halbuki havuz kokusu da klor kokusu değil, idrar kokusudur).

    İşte daha fırtına başlamadan önce, insanların yağmuru koklayabilmesinin nedeni bu ozon molekülüdür.[6] Bir fırtınadan kaynaklı yağışlar başlamadan önce de çakan şimşekler, bazen ortamdaki azot ve oksijen moleküllerini parçalara ayırabilir. Buna bağlı olarak bir miktar ozon oluşur ve rüzgarlarla yaklaşmakta olan fırtınaların oluşturduğu bu ozon burnunuza ulaşabilir. Ayrıca atmosfere çarpan ultraviyole ışık da O2 moleküllerini paröalayabilir ve bazen bu serbest oksijen atomlarından biri, diğer bir oksijen molekülüne bağlanarak ozon oluşturabilir.

    İnsan burnu, tıpkı geosmin gibi ozon kokusuna da oldukça duyarlıdır: Ortalama bir insan burnu, ozonun belirgin kokusunu, 1 milyarda 10 parçacık seviyesinde bile tespit edebilir.[7]

    Birçoklarına hoş ve temiz gelen bu kokusuna rağmen, saf ozon aslında oldukça tehlikeli bir moleküldür ve nispeten yüksek konsantrasyonlarda, akciğerlerinizdeki hücreleri yok edebilir. Neyse ki, bir fırtınanın öncesi veya sonrasında ozon konsantrasyonun, size kalıcı bir zarar vermesi muhtemel değildir.

    Bitki Salgıları

    Yağmur sonrası aldığımız kokuya katkı sağlayan bir diğer faktör de oldukça çeşitli bitkiler tarafından salgılanan yağlardır. Bu yağlar, tıpkı geosmin gibi zamanla toprakta birikir ve yağmur yağdığında, yağları oluşturan bazı kimyasallar, genellikle geosmin ile birlikte atmosfere saçılır. Bu da yine aşina olduğumuz ve cezbedici o kokuya katkı sağlar.

    Yağmur kokusuna katkıda bulunan yağları oluşturan tüm maddeler henüz tam olarak keşfedilmiş değildir; ancak bu maddelerden birinin, 'lerde Nancy Gerber tarafından izole edilen ve izole haldeyken oldukça yağmur gibi bir kokuya sahip olan 2-izopropilmetoksi-pirazin olabileceği düşünülmektedir.

    Nancy, 'lı yıllarda Avustralyalı iki kimyager Isabel Bear ve R. G. Thomas tarafından bu konuda yapılan araştırmaları takip ederek bu kimyasalı izole etmiştir. 'te, Bear ve Thomas, kili kurutarak ve kil içinde bulunan yağları izole edip analiz ederek, ayırt edici yağmur kokusuna neyin sebep olduğunu keşfetmeye çalışmışlardır. Her ne kadar bunun sebebini tam olarak çözememiş olsalar da kaynağın "yağmurdan sonra kokular gibi kokan, yağlı ve sarı bir malzeme" olduğunu tespit edebilmişlerdir. İşte bu, bitkiler tarafından salgılanan yağlara aittir; ancak içeriği halen muammadır.

    Bu Koku Neden Hoşumuza Gidiyor?

    Bu koku bize güzel gelir, çünkü bu canlılar (dolayısıyla da petrikor), biz evrimsel tarih sahnesine çıkmadan çok önceleri de oradaydı ve benzer kimyasallara sahiplerdi. Hele ki atalarımız, ormanlarda yaşarken sıklıkla bu kokuyla iç içelerdi. Dolayısıyla, 6 milyon yıl önce başlayan evrimimiz sırasında, bu kokuya evrimsel bir yakınlık duymamız son derece normaldir.

    Atalarımız, yağışın olduğu zamanlara muhtaç olarak evrimleşmiştir; bu yağışlar, onlara hayat vermiştir. Dolayısıyla çok uzaklarda yağan yağmurdan saçılan petrikoru bile algılamak, oraya yönelerek su bulma ihtimalini artırarak, evrimsel süreçte avantaj sağlamış ve bu nedenle bu kadar hassas bir geosmin hassasiyetine sahip olmamıza neden olmuş olabilir.[8]

    “Bazen bilim insanlarının romantik olmadıkları, bir şeyin nedenini anlama tutkularının hayatın güzelliğini ve gizemini yok ettiği söylenir. Ama evrendeki her şeyin gerçekte nasıl işlediğini anlamak heyecan verici değil mi? Beyaz ışığın bütün renklerden oluştuğunu anlamak, ışığın dalga boyunu algılama şeklimizin rengi oluşturduğunu anlamak, şeffaf olan havanın ışığı yansıttığını, ışığı yansıttığından dolayı dalgaları ayrıştırdığını anlamak ve günbatımının kırmızı olmasının nedeni ile gökyüzünün mavi olmasının nedeninin aynı olduğunu anlamak? Günbatımı hakkında ufak birkaç bir şey bilmek, onun romantikliğini bozmaz.”Carl Sagan ()

    Yani yağmur kokusunun pek de "romantik" bir sebebi yok diyebiliriz. Hatta toprak kokusunun ardındaki sebep, kimilerine "erotik" bile gelebilir, kim bilir?

    Alıntı Yap

    Okundu Olarak İşaretle

    Paylaş

    Sonra Oku

    Notlarım

    Yazdır / PDF Olarak Kaydet

    Bize Ulaş

    Yukarı Zıpla

    İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

    Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

    Soru & Cevap Platformuna Git

    Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?

    Kaynaklar ve İleri Okuma

    batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir