misafirperverlik ile ilgili hadisi şerifler / Kültürümüzdeki misafirperverlik sünnetten geliyor - Milli Gazete

Misafirperverlik Ile Ilgili Hadisi Şerifler

misafirperverlik ile ilgili hadisi şerifler

Açıklama


Bu hadis-i şeriflerde bir kimsenin evine gelen bir misafire ikram etmekle mükellef olduğu ifade edilmektedir. Ulemanın bu hadisler üzerinde yaptıkları açıklamalardan anlaşıldığına göre, misafir­ler hakkındaki bu hüküm zengin, fakir, müslüman, kâfir, salih, fâsık her misafir için geçerlidir. Bu hükmün, "Yemeğini müttakî kimselerden başkası yemesin"[28] mealindeki hadise aykırı olduğu söylenemez. Çünkü bu hüküm misafirler içindir. Sözü geçen hadis-i şerîfse misafirlerin dışındaki kimselere yedirilen yemeklerle ilgilidir.
3749 numaralı hadis-i şerifteki, "Üç günden sonraki misafirlik ise (ev sahibi için misafire) bir sadakadır" cümlesine bakarak Ahmed b. Hanbel; "Bir misafiri üç gün ağırlamanın farz, üç günden sonra ağırlamanın da na­file olarak verilen bir sadaka hükmünde olduğunu, binaenaleyh bir kimse­nin misafirini üç gün ağırlamasının üzerine farz olduğunu, bu görevi yerine getirmekten kaçınamayacağım; üç günden sonra ise eğer ağırlarsa sevabını alacağını, ağırlamadığı takdirde ise sorumlu olmayacağını" söylemiştir.
Nitekim bir sahâbînin, akşamleyin evine gelen misafire evinde bulunan yemeği ikram edip, çocukların sofraya oturmamaları için yemekten önce onları uyutması bu görüşü te'yid etmekte ise de, ulemanın çoğunluğu, üç gün üst üste misafir ağırlamanın farz oluşunun îslâmın ilk yıllarındaki uygulamaya mahsus olduğunu, bu hükmün neshedildiğini söylemişlerdir.[29]

Misafirperverliğin farz olmayıp sünnet-i müekkede olduğunu söyleyen cumhur ulemaya göre ise, metinde geçen "üç günden fazla olan misafirlik bir sadakadır" cümlesi, misafirperverliğin farziyyetini ifade etmek için de­ğil, halkı bir evde üç günden fazla misafir olmaktan nefret ettirmek için söy­lenmiştir.

Misafir ağırlamanın hükmünü şu şekilde hulasa edebiliriz:
"Misafirperverlik Peygamberin sünnetlerindendir. Yalnız sıfatında ih­tilâf olunmuştur. İmam Azam ile Mâlik, Şafiî ve cumhur ulemaya göre mi­safir kabul etmek farz değil sünnettir. İmam Ahmed ile Leys; bir gün bir gece misafir kabul etmeyen kimseden misafirin hakkı zorla alınır, bu husus­ta köylü ile kasabalının farkı yoktur, demişlerdir. İmam Ahmed, misafir kabul etmenin hassaten bedevilere vacib olduğunu belirtmiştir. Ona göre şehirde yaşayanlara bu İş farz değildir. Mücâhid'den bir rivayete göre, bîr geceliği­ne misafir kabul etmek farzdır."[30]
3751... el-Mikdâm Ebû Kerîme (r.a)'den rivayet olunduğuna gö­re; Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmuştur:
"Herhangi bir kimse bir kavme misafir olur da (orada ikram­dan ve ağırlanmaktan) mahrum olarak sabahlarsa, (bu misafirin en azından) bir gecelik yiyecek hakkını alacak kadar ona tahılından ve (diğer) mal(lar)ından yardım etmek (orada bulunan) her müslüman üze­rine (düşen) bir görevdir."[31]
3752... mUkbe b. Âmir (r.a)'den rivayet olunmuştur; dedi ki: (Biz Hz. Peygambere):

Ey Allah'ın Rasûlü, sen bizi (bazen bir yere) gönderiyorsun, biz de bir kavme misafir oluyoruz. (Fakat) onlar bizi ağırlamıyorlar. (Bu hususta) ne buyurursun? diye sorduk. Rasûlullah (s.a) bize şöyle buyurdu:

"Eğer bir kavme misafir olur da sizin için (yapılması gereken ikram ve ağırlama ile ilgili) işleri(n yapılmasını hizmetçilerine) emre­derlerse bunu kabul edin. (Bunu) yapmazlarsa kendilerine yaraşan mi­safir hakkını onlardan alın."
Ebû Dâvûd dedi ki: Bu (hadis, bîr kimsenin hakkı olan bir şeyi alabileceğine dair kuvvetli bir delildir.[32]


Eser: Ebu Davud

Ebu Davud

 

Son eklenen ruyalar

Üye girişi

Fetvalar.COM

Guncel

Günün Sözü

"Günün Sözü."

- fetvalar.com

Kültürümüzdeki misafirperverlik sünnetten geliyor

Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa Efendimiz buyuruyor, “Bir misafir, bir insanın ya da bir kavmin yanına geldiği zaman rızkıyla gelir. Misafir olduğu kişilerin günahlarıın affına vesile olur, günahlarını alır öyle gider.” Peygamber Efendimiz’in bu Hadis-i Şerif’i misafiri ağırlama konusunda. Bu aziz millet 926 yılında, Karahanlılar döneminde, Satuk Buğra Han zamanında Müslüman olmuştur. Satuk Buğra Han, ‘Ben İslam dini inceledim ve Ehl-i Sünnet üzere Müslüman oldum, siz de Müslüman olun’ diyerek halkına İslam’a davet etmiştir.  Türk boyları da toptan Müslüman olmuşlar ve samimiyetle İslam’a bağlandıkları için de Yüce Allah da kapılarını açmıştır. İmam-ı Azam Ebu Hanife, İmam Buhari ve birçok âlim de o dönemde yetişmiştir. Daha sonra kurulan medreselerde de Ehl-i Sünnet itikadı okutulmuş ve Hanefi mezhebi öğretilmiştir. Selçuklu dönemi ve Osmanlı döneminde de aynı yoldan gidilmiştir. Peygamber Efendimiz’in ve Kur’an-ı Kerim’in aktardığı İslam’a dair esaslar bu şekilde bin yılı aşkın bir süre bu topraklarda yayılmıştır. İşte bu husulardan birisi de misafirlik üzerinedir.  Bizim Anadolu topraklarında bir insan misafir olarak geldi mi el üstünde tutulur.

MİSAFİRİN DUASI KABUL OLUR

Bir başka Hadis-i Şerif’te ise Resulullah Efendimiz, “3 kabul olmuş dua varıdr. Zalimin zulmüne maruz kalan mazlumun bedduası, misafirin duası ve babanın çocuğuna duası ret olunmaz” buyuruyor. Bizim geleneklerimizde ve kültürümüzde de misafire büyük bir önem verilir, misafir çok sevilir. Misafirin duasının kabul edildiğini hiçbir zaman unutmayalım. Çünkü bizler de misafir ağırladığımız kadar misafir olabiliyoruz. O yüzden bir insana, bir eve ya da bir beldede misafir olursak hayır duasını eksik etmeyelim. Bizi güzel ağırlamalarının vesilesiyle bizler de onlar için Allah’tan güzel şeyler isteyelim. Bir başka Hadis-i Şerif’te Peygamber Efendimiz, “Misafir gelirken kapıda karşılanır, giderken kapıya kadar uğurlanır. Bu benim sünnetimdir” diye buyuruyor. Bunların hepsi bizim âdetlerimizde, gelenek-göreneklerimizde var. Demek ki atalarımız çok sağlam Müslümanlarmış. Bizim hal ve hareketlerimiz, deyimlerimiz, atasözlerimiz arasında Peygamber Efendimiz’in sünnetine uygun çok fazla şey vardır.

MİSAFİR EVİN DE, SOFRANIN DA BEREKETİNİ ARTIRIR

Yine Peygamber Efendimiz buyuruyor, “Allah’a ve ahiret gününe inanan misafirine ikram etsin.” Bu kadar önemli. Allah’a inanan, ebedi âleme ve hesap gününe inanan için burada güzel tavsiyler var. Biz Müslümanlarda yaptığımız her şeyin en ufak ayrıntısına kadar hesap vereceğimiz gün için misafire hürmet çok önemlidir. Peki ne kadar süre için misafirlik hakkı geçerlidir. Bunu da Peygamber Efendimiz bir Hadis-i Şerif’te bize anlatıyor. İlgili Hadis-i Şerif’te, “Gelen misafire ziyafet ve ağırlama üç gündür. Bundan sonrası sadakadır” buyuruluyor. Misafir hususu gerçekten çok önemlidir. Ben birçok âlimden ders aldım, onların yanında uzun süreler geçirdim. Hiçbirisi sofraya misafirsiz oturmazdı. Bir misafir evin de, sofranın da bereketini artırır. O yüzden Müslüman kişinin misafir konusunda çok hassas olması gerekiyor.

“O 7 ŞEY GELMEDEN GÜZEL AMELLER İŞLEYİNİZ”

Peygamber Efendimiz buyuruyor, “Beklemekte olduğunuz şu 7 şey  gelmeden acele edin. O 7 şey gelmeden güzel ameller işleyiniz. Fakirlik, zenginlik, hastalık,  yaşlılık, ölüm, Deccal ve kıyamet gelmeden önce salih ameller işleyiniz.” Fakirlik bir imtihan sebebidir. Bir kimsenin hali vakti yerindedir ama bir anda malını mülkünü kabedip fakir olabilir. Fakirlik sıkıntı demektir. O kul belki bir günah işledi ve Yüce Allah da hesabının öteki tarafa kalmaması için onu imtihan ediyor. Zenginlik de aynı şekilde bir imtihandır. Allah’ın ona verdiği rızka güvenip hadsizlik ediyor. Parasıyla fakirleri ya da güçsüzleri eziyor. Nefsinin ve şeytanın parayla gözünü boyamasına izin veriyor ve adeta paraya tapıyor. İşte o kişi bir imtihandadır. Allah, onu parayla imtihan ediyor. Hastalık da çok zordur. Yapmak istediğin bir işi hastalığın yüzünden yapamıyorsun, elin ayağın tutmuyor. Yaşlılık da hastalık gibi zor bir durum. Aklın eskisi kadar iyi değil, elin ayağın güçsüz ve başkasına muhtaç bir durumdasın. Yaşlılık geldikten sonra da yapmak istediğin birçok şeyi yapmazsın artık. Ölüm konusu da çok önemli. Ne zaman öleceğimizi bilmediğimiz için ölüme en güzel şekilde hazırlanmak gerekir. Deccal de bir kıyamet alametidir. Ancak şimdi bazıları Deccal çıktı falan diyerek insanların aklını karıştırıyor. Deccal çıktığı zaman namaz bile kılamayacaksın, öyle kötü bir ortam olacak yani. Şu anki ortam da kötü ama henüz namaz kılamayacak duruma gelmedik. Son olarak da kıyametin geleceğini söylüyor bize Peygamber Efendimiz. Kıyametin geleceğine inanmak Kur’an-ı Kerim’de bizlere farz kılınmıştır. Kıyamet, dünyanın sonu olacak ve biz o sonun ne zaman olacağını bilmediğimiz için salih ameller işlemeliyiz.

Sual: Ev sahibi, misafire karşı nasıl hareket etmeli? Misafire ikram şart mı?
CEVAP
Evet şarttır. Ev sahibinin gözetmesi gereken hususlardan bazıları:

1- Misafir gelince, rızkımız azalır sanmamalıdır! Bu, şeytandan gelen bir düşüncedir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Şeytan, [hayra harcatmayıp] fakir olursunuz diye korkutur, cimriliği [ve hayra harcamamayı] telkin eder. Allah ise, [hayra harcayana] mağfiret, lütuf, bolluk vaad eder.) [Bekara 268]

Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:
(İblis, en azgın militanlarını malını hayra sarf edenlere gönderir.) [Taberani]

Mümin, iyi kimsedir. Bir hadis-i şerif meali:
(Müminlerin imanca en olgunu, ahlakça yüksek olanıdır. Herkes bunun yanına rahatça gelebilir, geleni gideni çok olur, başkaları ile ülfet eder, hem de kendisi ile ülfet edilir. Ülfet edemeyende [geçimsiz olanda] hayır yoktur.) [Taberani]

Misafire yedirmekle, sadaka vermekle, insanın eli daralmaz. Peygamber efendimiz, yemin ederek, (Sadaka vermekle mal azalmaz) buyurdu. (Tirmizi)

Cimrilik çok kötüdür. Misafir kabul edip cimrilikten kurtulmaya çalışmalıdır!
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Zekâtını veren, misafirlerini ağırlayan, darda olanlara yardım eden kimse, cimri sayılmaz.) [Taberani]

(Ancak şerli, kötü kimseler, misafir kabul etmez.) [Beyheki]

2- Misafir bereket getirir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Misafir rızkı ile gelir, ev halkının günahlarının affına sebep olur.) [İ.Sünni]
(Misafir, bin bereket ve bin rahmetle gelir.) [Nisâb-ül ahbâr]

3- Hak teâlânın bir hediyesi olan misafire ikram etmeli. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allah’a ve kıyamete inanan, misafirine ikram eylesin!) [Buhari]

İmam-ı Evzâi, (Misafire ikram, ona karşı güler yüzlü ve tatlı dilli olmaktır) buyurdu. Misafire ikram çok sevaptır. Misafiri nimet ve ganimet bilmeli. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ hayır murat ettiğine hediye olarak misafir gönderir.) [E. Nuaym]

Her nimet bir külfet karşılığıdır! Külfetsiz nimet olmaz. Misafirin sıkıntısı olabilir. Yüksünmeden, yumuşaklıkla ve lütufla hizmet etmelidir!

4- Her zaman misafir gelmesini arzu etmeli. Peygamber efendimiz, (Misafir istemeyende hayır yoktur) buyurdu. (İ.Ahmed)

5- Misafir gelmezse üzülmeli. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Misafir girmeyen eve, melekler de girmez.) [Şir’a]
(Misafirle yenilen yemekten sorgu-sual olmaz.) [Deylemi]

6- Külfete girmemeli, hazırda ne varsa onu vermeli, çeşitli ve pahalı yemekler getirmemeli! Allahü teâlâ, külfete girenleri sevmez. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Misafir için külfete girmeyin, misafir bundan rahatsız olur. Misafirini üzen Allahü teâlâyı üzmüş olur.) [İbni Lâl]

Hazret-i Ali, (Arkadaşın en kötüsü, külfete giren, kendisinin idare edilmesine seni mecbur kılan, seni özür dileyici işlere itendir) buyuruyor. [Külfet; Lüzumundan fazla ikram, zahmetli iş, sıkıntı.]

7- Misafire ikram ederken, herhangi bir menfaat düşünmemeli, sırf Allah rızası için hizmet ve ikram etmelidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Garip, yatacak yer bulamayan bir misafire yardım etmek, yemek yedirmek müslümanlar üzerine borçtur.) [İ.Asakir]

İbrahim aleyhisselam, misafir olarak gelen mecusiye, (Müslüman olursan sana çok ikramda bulunurum) buyurdu. Mecusi darılıp gitti. Allahü teâlâ, Hazret-i İbrahim’e, (Neden onu misafir etmek için dinini değiştirmeyi şart koştun? O beni tanımadığı halde, ben onun yetmiş yıldır rızkını veriyorum) buyurdu. Hazret-i İbrahim, koşup mecusiyi buldu. (Bana misafir ol) diye ricada bulundu. Mecusi hayret etti. Hazret-i İbrahim, olayı anlattı. Mecusi, (Demek ki Allah, bana karşılıksız nimet veriyor. O halde bana İslamiyet’i öğret, müslüman olayım) dedi. Hazret-i İbrahim ona gerekli dini bilgileri öğretti. O da kelime-i şehadet getirip müslüman oldu.

8- Misafirden hizmet beklememelidir! Peygamber efendimiz, (Misafirden hizmet beklemek, aklın noksanlığına alamettir) buyurdu. (Deylemi)

9- Dini inanışı, siyasi görüşü farklı olsa da, misafiri üzecek sözler söylememelidir!

10- Misafire hizmet edene büyük sevaplar vardır. Hazret-i Ömer, misafirine bizzat kendisi hizmet ederdi. Hizmet edenler mevcut iken niçin kendisinin hizmet ettiği sorulduğunda, (İçinde misafir bulunan evde, melekler ayakta durur) hadis-i şerifini nakledip, (Melekler ayakta dururken oturmaktan haya ederim) buyurdu.

Misafir rızkı ile gelir
Misafire ikram etmek, güzelce ağırlamak gerekir. Misafire yedirilecek şeylerden korkmamalı, misafire ikram etmeyi ganimet bilmelidir! Atalarımız, (Misafir on kısmetle gelir, birini yer, dokuzunu bırakır) demişlerdir. Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Misafir rızkı ile gelir.) [Şir’a]
(Misafir girmeyen eve, melek girmez.) [Şir’a]

(Sofra misafirin önünde bulunduğu müddetçe, melekler ev sahibi için istigfar ederler.) [Taberani]

(Kişi, dostlarla yediği yemekten hesaba çekilmez.) [İ.Gazali]

Evde bulunan şeyleri bolca ikram etmeli, misafire verilen çok yemeği israf saymamalıdır. Allah için olan şey, çok olsa da israf olmaz. Allah için olmayan şey, az olsa da israftır.

Misafire (ye) diye üçten fazla teklif etmemeli. Hele (Allah aşkına ye) diye zorlamamalı. Böyle zorlamalar misafiri gücendirebilir.

Hikmet ehlinden birini yemeğe davet ederler. O da, (Şu üç şartla kabul ederim der:
1- Yediğimi zehir etmezseniz,
2- Sizin çok sevdiğiniz ama benim rahatsız olacağım birini yanıma oturtmazsanız,
3- Kendimi zindanda yani mahkum gibi hissettirmezseniz.)

Teklife razı olurlar. Ev sahibi misafirin yanına küçük çocuğunu oturtur. Çocuk zararlı şeyler yapar. Ev sahibi de yemesi için ısrar edince misafir, (Verdiğin sözü bozdun. Üç şarta da uymadın, gidiyorum) der. Yine aynı zatı davet ederler. Yine üç şart ileri sürer: (Tekellüf, zulüm ve hıyanet olmazsa kabul…)der.

Tekellüf: Evinde bulunmayan şeyi zahmet ve masrafa girerek getirmek.
Hıyanet: Evinde olanı misafire ikramdan sakınmak.
Zulüm: Evde bulunan her şeyi misafire verip çoluk çocuğu aç bırakmak.

Hazret-i Ali, yemeğe davet edilince (Üç şartla kabul ederim. Bir şey almak için çarşıya gitmeyeceksiniz. Evinizde olanı da esirgemeyeceksiniz. Benim yüzümden çoluk çocuğunuzu da aç bırakmayacaksınız) buyurdu.

Yemeği acele hazırlayıp getirmelidir! Misafirleri bekletmek uygun olmaz. Davetlilerin ekseriyeti gelmişse, bir iki kişi beklenilmeden yemeğe başlanır. Gelmeyen fakir ise veya kalbi kırılacak biri ise beklenebilir. Yalnız beş şeyde acele etmek sünnettir. Bunlardan biri, misafire yemek hazırlamakta acele etmektir.

Sofraya et ve tatlı da getirmelidir! Çünkü yemeklerin iyisini yedirmek, Allahü teâlânın rızasını celbeder. Yemekte iyi su bulundurulmalıdır! (Serin su içmek, Allahü teâlâya şükrü gerektirir) buyurulmuştur. Sofrada sirkeli salata bulundurulması iyidir. Çünkü sirke ve yeşillik hadis-i şerifle övülmüştür. Yeşil sebzelerin bulunduğu sofrada melekler hazır olur.

Yemeklerin iyisini önce getirmelidir! Arzu edenler bunlardan çokça yer. Diğer yemeklere lüzum kalmaz. Halbuki midesine düşkün olanlar çok yiyebilmek için, önce diğerlerinin, sonra da nefis yemeklerin sofraya konmasıyla lüzumundan fazla yemek yemiş olurlar. En iyisi bütün yemekleri ortaya koymalı, herkes arzu ettiğini yiyebilmelidir.

Misafir, güler yüz, tatlı dil, hoş sohbet ister. Bunlar yapılınca memnun olur. Misafiri kapıya kadar uğurlamalıdır! Hadis-i şerifte (Misafiri 7 adım geçirene, Cehennemin 7 kapısı kapanır. 8 adım geçirene, 8 Cennet kapısı açılır ve dilediği kapıdan girer) buyuruldu. (Şir’a)

Misafiri uğurlarken, (Memnun ettiniz, şeref verdiniz, her zaman bekleriz) gibi güzel sözler söyleyip, uğurlamalı, onun da dua etmesini ganimet bilmelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Misafirin duası makbuldür.) [Beyheki]

Misafirin de giderken veya yemekten sonra (Evinizde oruçlular iftar etsin, yemeğinizi iyi insanlar yesin!) gibi dua etmesi sünnettir. (Tirmizi)

Sual: Bir çeşit yemek yemenin sünnet ve sıhhat için daha iyi olduğu söyleniyor. Misafirlere çeşitli yemek vermek israf olur mu?
CEVAP
Misafirlere çeşitli yemekler ikram etmek israf olmaz. Misafirperver, mürüvvet sahibi bir zat, sofraya getireceği yemek çeşitlerini yazar misafirlere arz ederdi. Bir âlim buyuruyor ki: Misafirler için sofrada çeşitli yemekler bulundurmak çok hoş olur. Çünkü her insanın tabiatı da farklıdır. Bunun gibi, Allahü teâlânın, insanların istek ve arzularına göre Cennette vereceği nimetlerden onu şöyle:

1- Manzara hayranları için (Altlarından nehirler akan Cennetler) [Talak 11]

2- Giyimi, kuşamı sevenler için (Cennetteki elbiseleri ipektir.) [Hac 23]

3- Ziyneti sevenler için (Orada, altın bilezikler takarlar.) [Kehf 31]

4- Et gibi yiyecekleri sevenler için (İstedikleri cinsten kuş etleri) [Vakıa 21]

5- İçecekleri, sütleri, temiz şerbetleri sevenler için (Cennette temiz su ırmakları, tadı bozulmayan süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları, süzme bal ırmakları vardır.) [Muhammed suresi 15]

(Tertemiz şarap içerler) [İnsan 21]

Kur'an-ı kerimde, Cennet ehline verilecek Şeraben tahura diye buyurulan "Temiz şarap" tan maksat, temiz bir içecektir. Türkçe şurup, meşrubat denebilir. Alkollü olan şarap ile bir alakası yoktur. Kur'an-ı kerimde alkollü içki haramdır. (Maide 90) Arapça şarap, içilen şeylere denir.

Cehennemdeki zakkum ile dünyadaki zakkum ağacının da bir benzerliği yoktur. Sadece isimleri aynıdır. Cennetteki altın, gümüş, süt, su gibi şeylerin dünyadakilerle yalnız isim benzerliği vardır.

6- Hizmet edilmekten hoşlananlar için (Çeşitli hizmetçiler onların etrafında divan dururlar.) [Tur 24]

7- Mağfireti sevenler için (Sizi, mağfiret etmek için çağırıyor) [İbrahim 10]

8- Meyveleri sevenler için (Canlarının istediği meyveler vardır.) [Mürselat 42]

9- Allahü teâlânın rızasını isteyenler için (Allah’ın rızası ise en büyüktür.) [Tevbe 72]

10- Arzusu Allahü teâlâyı görmek olanlar için (Güzel amel işleyen müminlere Cennet ve bir de fazlası [Allah’ın cemalini görmek] var.) (Yunus 26) [Şir’a]

Sual: Misafirlikte yenilen yemekten misafire mi, ev sahibine mi hesap yoktur?
CEVAP
Her ikisine de hesap yoktur.

Sual: Dinimizde eve gelen misafirlere, her gün ziyafet vermek şart mıdır?
Cevap: Gelen misafire ziyafet konusunda Mâ-lâ-büdde kitabında buyuruluyor ki: “Gelen misafire üç gün ziyafet vermek, müekked sünnettir. Sonraki günlerde ise müstehabdır.”

Misafire hizmet etmek
Sual: Eve yatılı misafir geldiği zaman, bu misafire hizmet konusunda dinimiz ne tavsiye etmektedir?

Cevap: Konu ile alakalı olarak Süleyman bin Cezâ hazretleri, Eyyühel Veled kitabında buyuruyor ki:
“Evine gelip-geçici salih bir misafir gelirse, onun hizmetini iyice yap! Hemen yemeğini ver, belki acıkmıştır. Yanında fazla da oturma, belki yorgundur. Yatmadan önce, kıbleyi, helayı, seccadeyi ona göster. Abdest suyunu, abdest havlusunu ve diğer ihtiyaçlarını temin eyle! Sabah olunca, sabah namazına kaldır ve cemaat hâlinde beraberce sabah namazını kılınız! Erkence yemeğini hazırla, gideceği yol belki uzundur. Giderken de, kendisine bir din kitabı hediye eyle!”

Sual: Eve gelen misafirlere, su ve benzeri şeyler ikram ederken, misafirler arasında bir sıra takip etmek gerekir mi?
Cevap: Birkaç kişiye su verirken, önce âlimlere, sonra yaşlılara, en son çocuklara verilir. Yerken, yürürken, otururken de, bu sıra gözetilir. Hizmet eden, su içecekse, ikram ettikten sonra içmelidir. Yanında oturanlara bir şey verirken de, kendi sağında olandan başlanır. Sonra, onun sağındakine olarak devam edilir. Sağdakinin izni ile önce soldakine verilebilir. Hadis-i şerifte;
(Günahı çok olan, çok su dağıtsın!) buyuruldu.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir