You May Also Like
Kenan Doğulu - "Kurşun Adres Sormaz ki"Yine de sen tek bildiğim Yollarına aşk tohumları serdiğim Bu can buna hayran Sevişine kurban Alıştırmasaydın insafsız Bu can sana hayran Gülüşüne kurban Şimdi vazgeçemem ben inan Kurşun adres
Sıla - "kalksın uyuyanlar"İlk iş kalktım sigara yaktım Belki tütündedir çaresi Ne kadar ayrılık şarkısı varsa dinledim Anladım herkesin aynı yerde yaresi Kim bilir, bugün bi' şeyler değişir Zamansız şarkılar döner evine
Model - "Pembe Mezarlık"Tenin sinmiş yastığıma Dün gece terk etmeden önce İçimde bıraktığın acıyla Kokunla uyudum bu gece Pembe bir mezarlık gördüm rüyamda Aşık cesetler şekerden tabutta Gezinirken ciğerim doldu bir anda
Teoman - "N'apim Tabiatım Böyle"Kapıları kaparım, ardıma bakarım Hayatım böyledir bir yol ararım Yanarım bir sigara gibi küllerim dağılır Sönerim çünkü ateşim izmarite dayanır Napim tabiatım böyle vura vura dip oldum Ona buna dert
Duman - "Her Şeyi Yak"Beni yak kendini yak her şeyi yak Bir kıvılcım yeter ben hazırım bak İster öp okşa istersen öldür Aşk için ölmeli aşk o zaman aşk Aşk için ölmeli aşk o zaman aşk Seni içime çektim bir nefeste Yüreğim
Sözleri Attilâ İlhana, bestesi Ahmet Kayaya ait olan O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız dizesiyle akıllarda yer eden Mahur Beste adıyla tanınan Mahûr adlı parçayı duymamış olamazsınız Bugünkü konumuz, Mahûrda zikredilen Müjgânın kim (ya da ne) olduğu
Çoğu okuyucu ya da dinleyici, şiirde ya da şarkıda geçen Müjgânın bir kadın olduğunu algısına kapılır. Ancak, işin aslı başka
Aslında Müjgânın kimliği ya da akıbeti meçhûl değil.
Öncelikle şiiri ve parçayı aktaralım
Attilâ İlhanın Tutuklunun Günlüğü kitabında yer alan Mahûr adlı şiirin dizeleri şu şekilde:
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız.
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız.
Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız.
Bitmez sazların özlemi daha sonra, daha sonra
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız.
Ahmet Kaya Mahûr başlıklı şiiri besteleyerek Nisan `te çıkan Tedirgin albümünde seslendirmişti.
Gelelim şiirin yazılış öyküsü ve Müjgânın kimliğine
Attilâ İlhan, yılında çıkardığı Tutuklunun Günlüğü adlı şiir kitabında İncesaz başlıklı bölümde başlığını çeşitli makamlardan alan şiirlere yer vermiştir. Ferâhfezâ, Nihâvent, Muhayyer, Sabâ ve Sultan-ı Yegâhın yanı sıra Mahûr adlı şiiri de bu bölümde yer almaktadır.
Farsça kökenli olan mahûr sözcüğü Klasik Türk müziğinde bir makamdır. Yine Farsça kökenli olan Müjgân sözcüğü de bilindiği üzere bir kadın ismi olup, kirpik anlamına gelmektedir.
İlhan, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslanın asılarak idam edildiğini öğrendiği 6 Mayıs günü sabahı İzmirde vapurda iken bu şiiri kaleme almıştır. Çoğu kişinin bir kadın olarak düşündüğü Müjgân ismi aslında Attilâ İlhanın kirpikleridir. Attilâ İlhanın “müjganla ağlaşmak”la kastı idam edilen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın arkasında döktüğü gözyaşlarıydı. Müjgân Attila İlhanın kirpiklerini, güneşten ışık yontan sert adamlar ise Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnanı yansıtmaktadır. Böylelikle Attilâ İlhan Mahûr başlıklı şiirinde yaptığı birçok atıfla tevriye sanatını icra etmiştir.
Attilâ İlhan, Tutuklunun Günlüğü adlı şiir kitabında yer alan Meraklısı İçin Notlar başlıklı bölümde İncesaz şiirleri hakkında şu ifadeleri kullanmıştı:
12 mart sonrasının bunalımlı günleriydi, onun için de şiirlerin bütününe hem o bunalımın karamsarlığı, hem de o ara günlük bir gerçek halinde duyulan ölüm düşüncesi egemen oldu. Türk müsikisi makamlarından en çok sevdiklerimin, biraz da ritimlerinden esinlenerek yazılmış şiirlerdir. içerikleri bir yandan kişisel diyalektiğin getirdiği çelişkileri, bir yandan geleneksel şarkı düzeninin rindliğini, bir yandan da çağdaş o günler için belki de hatta güncel sorunların heyecan ve üzüntülerini kapsar.
Mahûrun yazılış hikâyesini Attilâ İlhanın şu şekilde de aktardığı dile getirilmektedir:
“12 Mart sonrasının kahır günleriydi. Bir sabah radyoda duyduk ağır haberi: Deniz’lere kıymışlardı. Karşıyaka’dan İzmir’e geçmek için vapura bindim. Deniz bulanıktı; simsiyah, alçalmış bir gökyüzünün altında hırçın, çalkantılı… Acı bir yel esintisinin ortasında aklıma düştü ilk mısra… Vapurda sessiz bir köşe bulup yüksek sesle tekrarladım. Vapurdan indikten sonra da rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürüdüm”
Mâhur adlı şiirin hikâyesini 6 Mayıs de İzmirde vapurunda Attilâ İlhan ile birlikte olan Okan Yüksel’den dinleyelim:
‘’Denizler’in asıldığını radyodan dinlediğini aktardı.
Sesi titriyordu.
Sık sık bulanık dalgalı denize bakıyordu.
Gözlüklerini düzeltip dedi ki;
‘Okan!
Bu şiiri ilk sen dinliyorsun.
Adını; Mahur koydum.
Ve ‘şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız’ diye dizeleri okumaya başladı.
Hıçkıra hıçkıra ikimiz de ağlıyorduk.
Şiirdeki herkesin bir kadın ismi sandığı Müjgan,
Farsça’da -kirpik- anlamına geliyordu.
Mahur, faşizmin kıydığı Denizler’in ardından bir ağıttı!’’
Gazeteci ve yazar Okan Yüksel, 24 Mart tarihli Attilâ İlhân Olmak ve Mahur başlıklı yazısında Mahûr Bestenin Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan için yazıldığını şöyle aktarmıştı:
Daha sonraları Ahmet Kaya’nın bestesiyle dillerden düşmeyen “Mahur Beste”
6 Mayıs’ta yazılmıştı ve 68 Kuşağının önderlerinden Deniz için yazılan ilk şiirdi.
Attila İlhan gözündeki yaşı ile Mahur Besteyi okurken kaldı aklımda.
Üstünden yıllar geçse de Mahur Beste ne zaman çalınsa kulağıma ben hep 6 Mayıs de vapurunda Attilâ İlhânla hüzünler içinde kaldığımız o günü yaşıyorum.
Attilâ İlhanın Mahûr adlı şiiri bestelenmesinin ardından Ahmet Kayanın şüphesiz en sevilen şarkılarından biri hâlini aldı.
Attilâ İlhanın bestesini Ahmet Kayaya veriş sürecini anlattığı 15 Kasım tarihli köşe yazısında Can Dündar, İlhanın şiiri yazış sürecini de kendi ağzından şöyle aktarmıştı:
Ahmet Kaya lafa girmeden Attilâ İlhan, Dur ben sana bu şiiri nasıl yazdım onu anlatayım demiş:
12 Mart sonrasının kahır günleriydi. Bir sabah radyoda duyduk ağır haberi: Denizlere kıymışlardı. Karşıyakadan İzmire geçmek için vapura bindim. Deniz bulanıktı; simsiyah, alçalmış bir gökyüzünün altında hırçın, çalkantılı Acı bir yel esintisinin ortasında aklıma düştü ilk mısra Vapurda sessiz bir köşe bulup yüksek sesle tekrarladım. Vapurdan indikten sonra da rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürüdüm.
bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
gittiler akşam olmadan ortalık karardı.* * *
O anlattıkça ıslanmış kirpikleri Gültenle Ahmetin
Bir kadın ismi sandıkları Müjganın eski dilde kirpik anlamına geldiğini orada öğrenmişler. Şairin müjganla ağlaşmaktan kastını da orada çözmüşler.
Ahmet Kaya Nota Kitabı-3 (Gam Yayınları, , İstanbul, Sf: ) adlı kitapta, şarkının ve şiirin öyküsü şöyle aktarılmaktadır:
Attilâ İlhan’ın deyimiyle “deli kara çocuk”, yani Ahmet Kaya, en koyu hüzünlerden birini bu şarkıyı yaparken yaşamıştır…
Hep olduğu gibi, bu şarkıyı da önce yapmış, sonra dinletmiştir Attilâ İlhan’a. Şairin mekanı yine Taksim’de Café Pandrossa’dır. “Attilâ Bey seni benden daha çok seviyor Gültencim, valla dolayısıyla, şarkının haberini Usta’ya vermek yine sana düşüyor” der Gülten’e… Telefon görüşmesinden sonra, bir sabah kalkıp şaire giderler Gülten’le. Bu defa şair anlatır kendi yaratı öyküsünü:
12 Mart sonrası kahır günlerinde, bir sabah radyodan ağır ve kıyıcı bir haber duyar. Deniz’lere kıyılmıştır… Karşıyaka’dan İzmir’e geçmek için vapura bindiğinde, deniz bulanık, hırçın ve çalkantılıdır. Simsiyah ve alçalmış bir gökyüzünün altında acı bir yel esintisinin ortasında gelir şiirin ilk mısraları. Vapurda sessiz bir köşe bulup, her zamanki alışkanlığı ile ilk mısraları yüksek sesle tekrarlar. Vapurdan indiğinde, rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürür.
O anlattıkça, Gülten ve Ahmet’in gözlerindeki ıslaklık büyür. Müjgan’ın, bir kadın ismi değil, eski dilde kirpik anlamına geldiğini de öğrenirler.
Attilâ Bey anlattıkça ‘deli kara çocuk’ an’dan uzaklaşır ve ilk gençliğine yürür… 12 Mart’tan anımsadığı karanlık günlere… Çevresindeki herkes; “bu çocuklar karıncayı bile inciltmediler ki” demekte, o sıralar ergenlik günlerini sürmekte olan Ahmet olanı-biteni, dev gibi gençlerin bulunduğu yerden anlamaya çalışmakta, içi acımakta, içinde hırs büyütmektedir bu haksızlığa karşı…
Attilâ Bey’le yaşadıkları doyumsuz sohbetin sonuna geldiklerinde, bu şarkıyı yaparak, sembolikte olsa bir vafa borcu ödemiş olmanın huzuru ile ayrılırlar oradan.
Bu şarkıya çekilen video klibin senaryosunu, Attilâ İlhan’nın önerisi ile, ortak dostları sevgili Ülkü Karaosmanoğlu yazmıştır.
Ahmet Kaya yılında bir mahkemede yaptığı savunmasında Mahûr adlı parçasında geçen müjgân sözcüğünün kirpik anlamında kullanıldığını şöyle belirtmişti:
Bir başka şarkımda; O mahur beste çalar, müjganla ben ağlaşırız (ki müjgan burada kirpik anlamında kullanılmıştır) biçimindeki sözleri Aytenle ben ağlaşırız. biçiminde değiştirerek söyleyebiliyorken bundan böyle söyleyemeyeceğim anlaşılıyor. Peki, size göre kendimi böyle daha mı özgür hissedeceğim?
Atillâ İlhanın kedisinin adının da Müjgân olduğu belirtilmektedir.
Mahûr Beste atfının ise Deniz Gezmişin idamından önce son arzusu olarak dinlemek istediği Rodrigonun Gitar Konçertosunu karşıladığı iddiasına dair teyit edici bir bulguya erişemedik.
Attilâ İlhan
Sabit Kemal Bayıldıran, Attila İlhanın Claude Diye Bir Ülkesi başlıklı yazısında Mahûru ele alırken ne Müjgânı ne ağlama sebebini doğru kavrayamadığını ortaya koymuş (Birikim Dergisi, 35, Sf: 57):
"Şair ve sevgilisi, o mahûr bestenin dağılmış şenliği hatırlatması yüzünden ağlaşmaktadırlar. Burada A. İlhan, biçimin tuzağına düşmüş; eski bir biçimi kullanırken, eski içerikten kendisini sıyıramamıştır."
Şabit Kemal Bayıldıranın Mahûr şiiri hakkında hatalı değerlendirmede bulunduğu yazısından ilgili bölüm
Hürriyette köşe yazıları yayımlanmış olan yazar Tuna Kiremitçi, 11 Ekim tarihli paylaşımında Müjganın akıbetinin belirsiz olduğundan dem vurmuştu
Gökhan Özcan, Yeni Şafaktaki Bir Mâhur beste çalar başlıklı yazısında (18 Ağustos ) Biri bir mâhur beste çalsın artık Müjgan, çok dolduk ikimiz de! ifadelerini kullanmıştı.
Aklımı Yerinde, Durduramam Ki
Kalbime Hükmedeyim
Yerlere Göklere Sığdıramaz Ki
Bu Delim, Yüzünü Sevdiğim
Yanağının Orta Yerinde Ki Gamzesi
Gözünün Kirpiğinin Güzelliği Peki
Öyle Bir Müjgan Yok…
Gördüğümüz Geçirdiğimiz Dendir
Çok Uzatmadık,
Ne Esmerler Ne Kumrallar Dan Sırayı Saldık
Başımı Döndürünce Zekice
Üst Çizgide Yürürüz Sandık
Yandık Ya Yandık..
Hey Yavrum Hey
Sen Insan’san Diğerleri Ney..
Sen Insan’san Diğerleri Ney..
Aklımı Yerinde, Durduramam Ki
Kalbime Hükmedeyim
Yerlere Göklere Sığdıramaz Ki
Bu Delim, Yüzünü Sevdiğim
Yanağının Orta Yerinde Ki Gamzesi
Gözünün Kirpiğinin Güzelliği Peki
Öyle Bir Müjgan Yok…
Gördüğümüz Geçirdiğimiz Dendir
Çok Uzatmadık,
Ne Esmerler Ne Kumrallar Dan Sırayı Saldık
Başımı Döndürünce Zekice
Üst Çizgide Yürürüz Sandık
Yandık Ya Yandık..
Hey Yavrum Hey
Sen Insan’san Diğerleri Ney..
Sen Insan’san Diğerleri Ney..