Müze araştırmacısı olmak için adayların üniversitelerin 4 yıllık Sanat Tarihi, Antropolog, Antropoloji, Hititolog, Etnolog, Tarih, Sümerolog ve Filolog bölümlerinden mezun olmak şartları yer almaktadır. Kamuda görev almak isteyen adayların ise KPSS sınavına girmeleri gerekmektedir.
f) (Ek:RG-2/3/) Müze araştırmacısı: Üniversitelerin Sanat Tarihi bölümlerinden mezun olan ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün müzelerinde ve taşınır ve taşınmaz kültür varlığı ile ilgili birimlerinde fiilen görev yapan kişileri, ifade eder.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak. Müzecilik, Sanat Tarihi veya Arkeoloji Bölümünden mezun olmak. Kamu Personeli Seçme Sınavı’ndan (KPSS) geçerli bir puan almak.
Müze Araştırmacısı Meslek Tanımı : Taşınır kültür varlıklarının müzelere kazandırılması, tasnifi, tescili, envanteri, katalog fişlerinin düzenlenmesi, sergilenmesi, depolanması, korunması, mekanik temizliği, tanıtımı, yayımı, güvenlik tedbirlerinin alınmasını sağlama bilgi ve becerisine sahip nitelikli kişidir.
Madde 7 — Müze müdürü, üniversitelerin dört yıllık eğitim veren arkeoloji, prehistorya, sanat tarihi, etnoloji, antropoloji, sümeroloji, hititoloji, klasik filoloji, klasik şark dilleri, tarih bölümlerinden mezun olan ve en az iki yılı Bakanlıkta olmak üzere toplam sekiz yıl Devlet memurluğu yapanlar arasından
Müze Araştırmacısı Atamaları KPSS Taban Puanları
Atama Dönemi | Kadro Adı | TabanPuan |
---|---|---|
/ 2 | Müze Araştırmacısı | 88, |
Müze Uzmanı
Taşınır kültür varlıklarının müzelere kazandırılması, tasnifi, tescili, envanteri, katalog fişlerinin düzenlenmesi, sergilenmesi, depolanması, korunması, mekanik temizliği, tanıtımı, yayımı, güvenlik tedbirlerinin alınmasını sağlar.
Müzelerin etnografya, tarih, saray-müze, sanat müzesi, arkeoloji müzesi olmasına göre iş grupları değişse de temelde müzeci bir müzede her işi yapandır. Asıl işi son yıllara kadar eser kayıtlarını tutmak ve envanter çıkarmak, tanıtıcı yayınlar yapmak, eserlerin sergilenme koşullarını denetlemek, uygun teşhir şartlarını
Yeni zamlarla birlikte en düşük memur maaşı 4 bin liradan 5 bin liraya, en düşük memur emeklisi aylığı 3 bin liradan 4 bin 37 liraya çıktı. Bununla birlikte 9. derece 4. kademe bekçi maaşı 5 bin TL’ye 9. derece 4. kademe imam maaşı 6 bin ’ye, 1. derece 4. kademe öğretmen maaşı ise 7 bin TL oldu.
Müzelerin girişinde ve içerde el antiseptiği bulundurulmalı. Müze giriş ve çıkışlarında sosyal mesafe kurallarına en az 1 metre olacak şekilde uyulmalı. Beklenmesi gereken alanlar aralarında en az 1 metre mesafe olacak şekilde belirlenmeli. Müzeye gelen ziyaretçi ve çalışanların ateşi ölçülmeli.
Müze Asist (Müze Rehberi) Kullanımı
İçerisinde müzelerin listesi, çevrenizdeki müzeler ve müze profilleri bulunan uygulamamız, müzelerin eserlerine ait profesyonel sınıflandırmalar ve mekanlara ait bilgiler bulundurmaktadır.
Müze’nin Diğer Bölümleri
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü – T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı
Taşınır kültür varlıklarının müzelere kazandırılması, tasnifi, tescili, envanteri, katalog fişlerinin düzenlenmesi, sergilenmesi, depolanması, korunması, mekanik temizliği, tanıtımı, yayımı, güvenlik tedbirlerinin alınmasını sağlama bilgi ve becerisine sahip nitelikli kişidir.
Madde 1- Bu Yönetmeliğin amacı, Kültür Bakanlığı, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğüne bağlı müzelerin görevlerini, işleyişini, personelin nitelikleri ile görevlerini belirtmektir.
İşbu Kullanıcı ve Gizlilik Sözleşmesi (Bundan sonra kısaca “Sözleşme” olarak anılacaktır), MERSİS numaralı SICPA TURKEY ÜRÜN GÜVENLİĞİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Bundan sonra kısaca “SICPA Türkiye” olarak anılacaktır.) ile SICPA Türkiye tarafından işletilmekte olan seafoodplus.info adresini (Bundan sonra kısaca “Web Sitesi” olarak anılacaktır) ziyaret edecek internet kullanıcıları (Bundan sonra kısaca “KULLANICI” olarak anılacaktır) arasında akdedilmiştir.
Müze müdürü nedir, ne iş yapar, müze müdürü nasıl olunur? Müze müdürü, Kültür ve Turizm Bakanlığını tarafından, Ulusal kültür mirasının korunması için atanan kişilerdir. Müze müdürleri aslında müzelere başkan olarak atanarak görev yaparlar. Ülkemizin Ulusal Kültür değerlerinin sergilendiği müzelerde çalışan görevlilerin yönetim işlerinden mesul olarak müze sorumluluğunu üstlenirler. Ulusal nitelikli müzelere atanan müze müdürü görevli olduğu müzeye ait kültürel varlıkların kayıtlarını, defterlerini, belgelerini, taşınır ve ya taşınmaz değerli olan müze eşyalarının korunması gibi sorumlukları ile müze görevlilerinin yönetmeliğini yapan kişilerdir.
Ulusal nitelikli müzelere sorumlu olarak Kültür Ve Turizm Bakanlığı tarafından yetkilendirilerek, müzelerde görev ve sorumluluk alan kişilere Müze Müdürü denir. Ulusal kültür mirasının korunması ve sergilenerek görücüye çıkarılması için devlet tarafından kurulan müzelerde görev alan müze müdürü aynı zamanda müze görevlilerinin sorumluluklarını da üstlenerek müzelerde pek çok faaliyetlerde bulunurlar.
Kültür ve turizm bakanlığı tarafından atanarak görev alan yetkili kişi müze müdürüdür. Müze müdürü olarak görev alan yetkili kişinin üstlendiği sorumluluklar şunlardır:
Müze müdürü nasıl olunur? Müze müdürü olmanın şartları arasında arkeoloji bölümünden dört yıllık lisans eğitiminin tamamlanmış olması gerekiyor. Müze müdürü olma şartları şunlardan oluşuyor:
Reklamlar
Müze müdürü nasıl olunur? Müze müdürü kültür ve turizm bakanlığı tarafından atanarak görev alırlar. Kültür ve turizm bakanlığı müze müdürü olarak atanacakları kişilerin şu niteliklere sahip olmasını istiyor:
Kültür ve turizm bakanlığı yukarda saydığımız niteliklere uygun olan kişiler tarafından müze müdürü kadro açılan müzelere tayin ederek görevlendirir.
Kültür ve turizm bakanlığı tarafında yetkilendirilerek görev alan müze müdürü maaşı görev aldığı müzenin konumuna ve müzenin bulunduğu şehre göre farklılık gösterebilir.
Müze müdürleri devlet tarafından atandığı için devlet memuru olarak aldıkları maaş yaklaşık olarak TL ile TL arasında değişebilir.
Reklamlar
Müze müdürü iş olanaklarıiçinde çok fazla bir senek yok. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gerekli şartlara sahip olan kişiler içinden seçilerek müze müdürü olarak görev alırlar. Bu sebeple müze müdürlerinin çalışmak istedikleri müzeleri seçme şansları olmadığı gibi görev almak istedikleri ilerlide kendileri seçemezler. Sadece Kültür ve Turizm bakanlığı müze müdürü olmaya uygun olan kişileri seçerek kadro açığı olan müzelere atama yapar.
Reklamlar
İntihar olayı sonrası gözlerin çevrildiği Gaziantep Müze Müdürlüğü'nde 30 yıl çalışan arkeolog Fatma Bulgan Yanık, müntehir arkeolog Merve Kaçmış gibi mobing gördüğünü belirterek, müzelerde eser zimmetleme ve müdürlerin görevlendirilme yöntemlerine dair eleştirilerini açıkladı.
Gaziantep Müze Müdürlüğü'nde görevli arkeolog Merve Kaçmış, arkasında bir yığın soru işareti bırakarak Diyarbakır’da ziyaret ettiği ağabeyi Ozan Kaçmış’ın evinde yaşamına son verdi. Ailesi, Merve’nin eksik tarihi eserleri usulsüz şekilde üzerine geçirmesi konusunda, Müze Müdürü Emine Öztürk’ün mobingine maruz kaldığını iddia etti.
Merve’nin geride bıraktığı notta iş yerinde yaşanan olaya ilişkin “Ben yapmadım, masumum. Her yerde kameralar var, izleyince göreceksiniz” diye başlayan cümleleri herkesi derinden etkilerken, gelinen süreçte müze müdürü ile birlikte iki müze uzmanı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından görevinden uzaklaştırıldı.
İddiaların merkezindeki Gaziantep Müzesi’nde yaklaşık 30 yıl çalışan Arkeolog Fatma Bulgan Yanık, müzelerde yaşanan zimmet sorunuyla ilgili Gazete Duvar'dan Nuray Pehlivan'a anlattı.
Fatma Bulgan Yanık: Gaziantep Müzesi’nin hafızasıydım.
Müzede hizmet süreniz ne kadar? Bize müzecilik geçmişinizi anlatır mısınız?
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nden yılında mezun oldum. O yıllarda sınavlar, yazılı ve mülakat şeklinde sadece lisans alanınızla ilgili sorulardan oluşurdu. Şimdiki KPSS sınavında olduğu gibi ilgisiz alanlardan sorularla muhatap olmazdınız. Mülakat jürisi de alanında uzman kişilerden oluşurdu. Böyle iki aşamalı bir sınavı geçerek Topkapı Sarayı Müzesi’nde göreve başladım. 3 yıl sonra ailemin yaşadığı şehir olan Gaziantep’e gittim. Gaziantep Müzesi bir okuldu benim için; 30 yıla yakın bir süre çalıştım. Dolayısıyla hem arazide hem de müzecilik anlamında birçok işe imza attım. Örneğin, ’lerde kurulmuş olan müzenin arkeolojik eserlerini yılında ilk kez ben sayıp, güncellemiştim. Tabii böyle bir çalışma müzedeki eserleri de yakından tanımamı sağlamış, sorunları çözme anlamında verimli bir çalışma olmuştu. Arkeolojik eser zimmeti, yılına dek üzerimdeydi. Ben sorunsuz devretmiştim. 30 yıla yakın süreyle bir müzede çalışınca, oranın hafızası oluyorsunuz. Sanırım ben Gaziantep Müzesi’nin hafızasıydım.
Fatma Bulgan Yanık: Emine Öztürk müzede terör estiriyordu
Müze Müdürü Emine Öztürk’ün mobing uyguladığına dair çok sayıda iddia konuşuluyor. İş yerinde siz nasıl tanıdınız onu? Bu tür baskılar uyguladığına şahit oldunuz mu?
Yeni göreve başlayan meslektaşlarımla her türlü bilgiyi paylaşarak, onların yetişmesine katkı sağlayan ve meslekte geçirdiğim süre birçoğunun yaşı kadar olan biriydim. Ama Emine Öztürk’ün teröründen ben de nasibimi aldım. Emine Öztürk’le yılından, yılında Kilis Kültür Müdürlüğü’ne isteğim dışı tayin edilinceye kadar ki 7 yıllık süreçte birlikte çalıştım. O dönemdeki müdür, Emine’nin idareci olması için girişimde bulunduğunda liyakatı olmayan bir uzmana müdür yardımcılığı verilmesinin yanlış olacağı konusunda tepkimi koymuştum. Ancak ne yapıp edip, valilik onayı ile müdür yardımcılığı vekaleti unvanını aldı. Bu sırada ben Kilis’e isteğim dışında bir tayine maruz kaldım, müze müdürü de başka bir ile sürgün edildi. Böylece Emine Öztürk, müdür yardımcısı vekilliğinden, müdür vekilliğine zıpladı. Ben üzerimdeki zimmeti Hülya Kayaöz’e devretmeye başladım ve her gün İl Kültür Müdürü’nün baskısı Emine Öztürk tarafından mobinge dönüştürülerek, ciddi sıkıntılar yaşamamıza neden oldu. Tıpkı Merve gibi sayımın hızlandırılması üzerinden mobing yaşamaya başladık. Bu dönemde teftiş kuruluna iletmek üzere mobing evraklarını biriktirdim. Tam o esnada yeni bir asil müdür tayin edildi.
Yeni müze müdürü, kısa zamanda sorunların kaynağının personele acımasızca davranan Emine Öztürk olduğunu anlayarak, onu pasifize etti. Bu süre zarfında valilik onayı ile müdür yardımcılığı vekaleti verilmiş olan Emine Öztürk’ün bu ünvanı defalarca iptal edilmeye çalışıldıysa da valilik direnç gösterdi. yılında ani bir operasyonla müze müdürü batıdaki bir ilçeye, ben de Kilis İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne tayin edildim ve müze yeniden Emine Öztürk’e teslim edildi. O süreçte uzakta da olsam personelin uğradığı mobing kulağıma geliyordu. Terör estiriyordu müzede. Hatta iki uzman arkadaşımız da koruma kuruluna tayinlerini istediler. En çok ezayı görenler ise güvenlik görevlileriydi. Bunları duyup, üzülüyordum.
Emine Öztürk’ü önce sınava ihtiyaç duyulmadan müdür olunabilen Restorasyon ve Konservasyon Müdürlüğü’ne asil müdür olarak atadılar. Eğer bir kişi sınavsız müdür yapılmak isteniliyorsa basamak olarak daima bu yöntem kullanılır. Burada çalıştığı 6 aylık dönemde de yine terör estirdi. Ardından Gaziantep Müzesi’ne asil müdür yaptılar. Merve’nin de aynı bizlerin maruz kaldığı gibi mobbinge maruz kaldığına kesinlikle inanıyorum. Ben müzeden ayrıldıktan sonra göreve başladığı için kendisini şahsen tanımıyorum. Ama naif, sessiz ve içine kapanık birisi olduğunu duyardım.
Fatma Bulgan Yanık: Maalesef her müze kendine göre bir yol tutturmuş gidiyor
Merak edenler için genel olarak müzelerde ve Gaziantep Müzesi özelinde “eksik eser” konusuna da değinebilir misiniz?
Elbette, birçok müzede zaman zaman problemler yaşanabiliyor. Bu problemler kimi zaman dikkatsizlikten kaynaklanırken, kimi zaman da art niyetli müzecilerden dolayı olabilmektedir. Bir de tabi ’larda kurulan müzelerde envanter problemleri, eksik ve yanlış envanterler görülebilmekte, hatta envantere girmemiş muhteşem eserlerle karşılaşma olasılığı dahi olabilmektedir. O dönemlerde müzelerin milli eğitime bağlı olması ve yeterli sayıda uzman olmaması, dönemin sorunlarının günümüze kadar taşınmasına neden oldu. Envanter kayıtlarında ciddi sorunlar var. Eksiklikler de olabiliyor. Gaziantep Müzesi’nde de kayıp olduğu halde zimmete verilmeye çalışılan eserler bir trajediye neden oldu, ne yazık ki, gencecik bir can gitti.
Müzelerdeki envanter kayıtlarına dair sorunların çözümü kolay olmamakla beraber, imkansız değil. Bir çok müzede komisyon marifetiyle, sabırla ve itinayla eserlerin envanter kayıtlarının güncellenmesi gerekiyor. Ancak, bu çalışmaların tüm müzelerde aynı şablonla yapılması sağlanmalı. Müzecilikte eser envanterine yönelik belgeleme çalışmaları da, eser sayımının nasıl yapılacağına dair işler de önemsenerek, tüm müzelerde aynı sistemin uygulanması gerekiyor. Bütün müzelerin güncellenmeye ihtiyacı var. Depo düzenleri de, envanter şablonları da aynı olmalı. Peki, şimdi öyle mi? Maalesef her müze kendine göre bir yol tutturmuş gidiyor, ben bunun doğru olmadığını düşünüyorum. Kayıtlarınız, belgeleme çalışmalarınız eksikse, eser eksiğiniz de olur, vitrinde numarası olmayan fazla eseriniz de…
Fatma Bulgan Yanık: Sorunların kaynağı korunaksızlık bence.
Müzelerde düşük maaşlarla çalışan arkeologlara, değeri trilyonları bulan binlerce eser zimmetleniyor. Bu zimmetin karşılığında herhangi bir tazminat verilmediği gibi eseri korumakla yükümlü tutulan arkeologlara kaybolduğunda, hem eserin bedeli ödetiliyor hem de çeşitli yollarla cezalandırılıyor. Uzun yıllar müzelerde görev yapmış bir arkeolog olarak, siz bu konuda neler söylemek istersiniz?
Zimmet almak stresli bir iş. Ben ilk zimmetimi Topkapı Sarayı Müzesi’nde almıştım. Üç uzman hazine dairesinin zimmetini aldık. Daha sonra Saatler Seksiyonu’nun zimmetini aldım. Üzerinde kıymetli taşların olduğu saatleri yeni depoya taşırken ya bir taş düşer de kaybolursa diye yaşadığım stresi unutamam. Sondaj kazısında teslim almak zorunda kaldığım arkeolojik eserlerin sayımını yaptığımda, kartal başlı bir kulpu günlerce aramış, bulamamıştım. Bakacak tek bir yer kalmıştı; üst üste yığılmış, etütlük eserler. Evet, ben o kulpu günler sonra o yığının içinde bulmuştum. Buna benzer pek çok durum olabiliyor müzelerde. Bu strese kimi insan dayanabiliyorken, kimi de Merve gibi baş edemiyor. Çünkü zimmetinizdeki bir esere bir şey olduğunda işin ucunda direkt hırsızlıkla suçlanmak var. Bu insanı geren, huzurunu kaçıran, çok ağır bir yük aslında.
Üstelik depo açma-kapama işleri tüm müzelerde bir disiplin içinde yapılmıyor. yılında Gaziantep Müzesi’nde göreve başladığımda zimmet sorumlusu elini kolunu sallayarak tek başına deposuna girebiliyordu. Kapılar mühürlenmeden kapatılıyordu. Gaziantep Müzesi’nde depolara 3 kişi ile girilmesi ve çıkışta tutanakların imzalanarak, kurşun mühürle mühürlenmesi kuralını ben uygulamaya sokmuştum. Elbette bu özenin sebebi daha önce büyük bir müzede çalışmış olmaktan kaynaklanıyordu. Şimdi depolarımızı teknolojiyle koruyoruz ama ben hala mühürle dahi kapatılmayan depolar olduğunu düşünüyorum. Sorunların kaynağı korunaksızlık bence. Müzecilerin bu konularda mutlaka eğitilmesi ve problemleri bertaraf etme yöntemlerini öğrenmesi gerekiyor.
Dolayısıyla zimmet, müzelerin kanayan yarası… Zimmet alan herkese mutlaka ek bir tazminat verilmesi gerek diye düşünüyorum. Bu uygulama esere sahip çıkma konusunda mutlaka artı bir değer katacaktır. Ya da zimmet olayı tamamen ortadan kaldırılarak, zimmet verilmeden de çözüm yolları bulunabilir. Ama tabi bunu yaparken sorumluluğun yok edilmemesi gerekiyor ki, eserler kötü niyetli insanların kurbanı olmasın. Dolayısıyla Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok, yurt dışında bu sorun nasıl çözülmüşse o örneklerden feyiz alınabilir.
Fatma Bulgan Yanık: Müzede çalışan arkeologlar konusunda da sınıfta kaldığımızı düşünüyorum.
Son olarak müzelerdeki genel işleyişe dair değerlendirmeleriniz neler?
Müzelerimiz yöneticileri konusunda sıkıntılı bir profil çiziyor. Ben müze müdürlerinin sınavla atanmasını doğru bulmayanlardanım. Sınavla müdür olunmaz. Hele Emine Öztürk örneğindeki gibi hiç olunmaz. Müdürlük yani geniş anlamıyla idarecilik, öncelikle iyi, güzel olan birçok kişilik özelliğini içinde barındırmalıdır. Sadece bilgi sahibi olmak, iyi dereceler almış olmak yeterli değildir. Liyakat mutlaka olmalıdır. Ki liyakat, sınavla tespit edilemez.
Müzede çalışan arkeologlar konusunda da sınıfta kaldığımızı düşünüyorum. Çünkü pıtrak gibi açılan arkeoloji ve sanat tarihi bölümlerinde eğitimde illaki aksamalar oluyor. Buralardan eksik eğitimle mezun olanlar bir müzede göreve başladıklarında, aldıkları sorumlulukla doğru orantılı başarı gösteremiyorlar. Bu da müzelerimizin gelişmesini önemli ölçüde engelliyor. Müzecilerin iç hizmet eğitimleri önemsenmeli, mezun olmadan mutlaka müzelerde ve kazılarda staj yapmaları sağlanmalı. Müzeler bilim yuvaları ve bu bakış açısıyla bakılması gerekiyor. Kısacası müzelerimize bu şekilde muamele edilmemeli!
Nuray Pehlivan - seafoodplus.info