namaz kılmayanın ameli kabul olur mu / BEŞ VAKİT NAMAZ KILMAYANIN HİÇBİR AMELİ KABUL OLMAZ MI? - Kerem Önder Resmi Sitesi

Namaz Kılmayanın Ameli Kabul Olur Mu

namaz kılmayanın ameli kabul olur mu

Namaz kılmayanın amelleri boşa gider mi?

Gerek çocukların namazla emredilmeleri, gerekse Peygamber Efendimiz&#;in namazın edası ile ilgili vasiyetleri namazı terk etmenin ağır yükümlülüğünü hatırlatmaktadır. Şu olay namazın önemini ve faziletini ortaya koymaktadır: Bir adam gelmiş ve “İslâm’a girdikten sonra Allah katında en sevimli amel hangisidir” demiştir. Resulullah, o kişiye şu cevabı vermiştir: “Vaktinde kılınan namazdır. Kim ki bilerek namazı terk ederse onun dini yoktur, çünkü namaz dinin direğidir.”1

“Sahabe, Resulullah’tan böyle öğrendiği için, namazı kılmamanın dışında bir ameli terk etmeyi küfür olarak görmemişlerdir.”2Hazreti Ömer de bu anlayışın bir yansıması biçiminde şöyle demiştir: “Namazı terk eden bir kişinin İslâm’dan (zerre kadar) nasibi yoktur.”3

“Namazı hafife alan ve ona gereken değeri vermeyen İslâm’ı da hafife alıyor ve değer vermiyor demektir. Bir insanın İslâm’dan nasibi, namazdan aldığı nasip kadardır. İslâm’a olan rağbeti de namaza olan rağbeti kadardır”4 sözü de yine Hazreti Ömer’e aittir.

Namaz perdedir

Sahabeden Hazreti Ömer, Hazreti Abdurrahman bin Avf, Hazreti Muaz bin Cebel, Hazreti Ebu Hureyre vb. farz olan bir vakit namazı zamanında bilerek kılmayan kâfirdir; mürteddir sonucuna varmışlardır.5 Bu bilgileri kimsenin saklamaya hakkı yoktur.

Bu ve benzeri rivayetler aslında ağır değildirler. Kur’an’daki yüze yakın ayetin tefsirleridirler. Fakat namazı devamlı veya hiç kılmayan zevat, bu rivayetleri aşırı bularak nakleden kişilerle polemiğe girmektedirler. Bu hadisleri nakledenleri tekfircilikle suçlamaktadırlar. Bu polemiklerinin temelinde empati ve korku vardır.

Namaz kılmaya başlamak yerine hadislerle polemiğe girmek her şeyden önce Müslümanca bir tavır değildir. Bu hadisler rivayet edilmese bile ilahi hükümden kurtulmak mümkün değildir. Nebevi ifadede namaz; kişi ile küfür arasındaki perdedir. Namazı terk eden perdeyi kaldırmış/ yırtmış olur.6

“Vaktinde kılınan namazın, ana-babaya en güzel ve nezaketlice davranmanın ve Allah yolunda cihad etmenin en faziletli amel” olduğunu belirten Peygamberimiz,7 “Namaz, cennetin anahtarıdır” müjdesini vermiştir.8

Bu bağlamda Resulullah’ın şu hadisi çok önemlidir: “Allah Teâlâ, beş vakit namazı Müslümanlara farz kılmıştır. Kim bu namazları hiçbir rüknünü zayi etmeksizin hakkıyla kılarsa, onun cennetlik olacağına dair Allah’ın ahdi vardır. Fakat beş vakit namazı kılmayan kimsenin cennete gireceğine dair Allah’ın bir ahdi yoktur. Dilerse azap eder, dilerse affede ve cennetine girdirir.”9

Namaz ikrardır

Bütün bu önemli nedenlerinden dolayı, bir kimse Müslüman olduğunda Peygamber efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem, o kişiye ilk önce namazı öğretmiştir.10

Namaz kılmak, kişinin Müslümanlığı ikrar edip dünyada ait olduğu yeri belirlemesine karar vermesidir. Bu münasebetle, ömrü boyu namaz kılmayan bir insan, daha dünyada iken saf tutacağı yeri belirleyememiş sayılır.

Dünyada iken namaz kılmayanların; saf tutacakları yeri belirlemeyenlerin uhrevi mekânlarını ve beraber olacakları grupları Resulullah şöyle ifade buyurmuştur: “Kim ki (beş vakit namazı) düzenli kılacak olursa, eda ettiği bu namaz onun için (sıratta yolunu aydınlatan) bir nur, Müslümanlığına bir kanıt ve kıyamet gününde cehennemden kurtuluşuna vesile olur. (Beş vakit) namazı düzenli kılmayan için ne bir nur, ne Müslümanlığına kanıt, ne de cehennemden kurtuluş vardır. Namazlarını düzenli ve tam kılmayanlar kıyamet gününde Karun, Firavun, Haman ve (Peygamber dönemi azılı din düşmanı) Übeyy bin Halef ile beraber (haşir) olacaklardır.”11

Hazreti Ömer’i vurduklarında kan kaybından bayılmıştır. Namazın vakti daralınca orada hazır bulunan arkadaşlarından birisi, “namaz geçiyor” deyince, silkinerek uyanmış ve kanlar içerisinde sabah namazını vaktinde eda etmiştir.12 Hazreti Ömer’i bu zor durumda namazı edaya sevk eden şey; Firavunla haşir olma korkusudur. Aslında bu korkunun her Müslümanda olması gerekmez mi?

Amelleri boşa gider

“Kişi ile şirk ve küfür arasındaki engel namazdır, namazı terk eden Allah’a şirk koşmuş olur”13 buyuran Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem “Namazı bilerek terk eden kimselerden Allah’ın zimmetinin kalktığını” da belirtmiştir.14 Nebevi beyana göre “namaz, Müslümanlarla kâfirler arasındaki en büyük ahiddir. Namazı terk eden küfre girer.”15

Küfre götürdüğüne göre bilmek gerekir ki “Namazı terk eden bir kimse (o hâl üzerine ölecek olursa) amelleri de boşa gider.”16 Hatta yalnızca “ikindi namazını bilerek terk edenin dahi amelleri boşa gider.”17

Yatsı ve sabah namazlarını terk edenlerin veya gece geç saatlere kadar televizyon kanallarına takıldıkları için sabah namazını terk edip vakit namazlarının sayısını dörde düşürenlerin şu hadisi iyi tefekkür etmeleri şarttır: “Münafıklara en ağır gelen namaz sabah ve yatsı namazlarıdır…”18 Bilmeliyiz ki; “Sabah namazını eda eden kimseler Allah Teâlâ’nın zimmetindedirler.”19

Peygamber Efendimiz&#;in; “İnsanlarla, Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed O’nun kulu ve elçisidir şeklinde şehadet edinceye, namazlarını ikame edip zekâtlarını verinceye kadar savaşmakla emir olundum”20 buyruğu, namaz kılmayanların dinle olan bağlarının kesilmesine bağlı irat edilmiştir. Dolayısıyla bu ve yukarıda geçen rivayetleri tartışma konusu yapmanın gereği yoktur.

Erdemli Müslümanlar bilirler ki “Allah ve Resulü bir şeye karar verdikleri zaman Müslümanlar için seçme hakkı yoktur.”21 Hakka ve hakikate teslim olmak vardır. Namazı terk etmekle alakalı naslar biraz da yorumsuz verilmeli ve insanlar silkelenmelidirler. Aksi hâlde yorumlar öne çok çıkacak olurlarsa namaz kılmayanların sayıları daha da artacaktır.

Ülkemizde bile beş vakti muntazaman kılanların sayısı oldukça düşüktür. Namazın edasına bağlı tevhidi değişimi yaşayamayan namazsız Müslümanlar (!) ideolojik veya nefsani isteklere bağlı olarak daha kolay savrulmakta ve Müslüman kimliği hesaba katmamaktadırlar. Bu insanlar Kur’an ve Sünnetle birinci derecede karşılaşacak olsalardı namaz kılmayanların oranı bu kadar yüksek olmazdı. Bir vakit namazı terk etmekten ciğerlerine şiş saplanmış gibi acı duyarlardı. Bu acıyı duymak kalpteki imanın derecesiyle ilgilidir.

İmanın keyfiyetini içselleştirmeyen bir kimse geçirdiği namazlardan dolayı hiçbir acı duymaz. Ama imanı içselleştiren Müslüman, “İkindi namazını geçirdiğinde sanki ailesini ve malını kaybetmişçesine”22 ıstırap duyar. Peygamber Efendimiz, ailesine rızık konusunda darlık isabet ettiğinde hemen namaza durmalarını emrederdi.23 Bu rivayet aynı zamanda halk arasında yaygın olan “Bir vakit namazı terk edenin 40 gün nasibi kesilir” özdeyişinin de referansıdır. Maddi ve manevi rızıklarımızın kesilmemesi ve üzerimize lütufların yağması için ailecek namaza özen göstermeliyiz.

Dr. Mehmet Sürmeli/ İrfanDunyamiz.com

Namaz kılmayanın iyilikleri


Sual: (Namaz kılmayanın hiçbir iyiliğine sevab verilmez ve haram işleyenin ibadetleri kabul olmaz) deniyor. Allah iyiliklerimizi niye zayi ediyor ki?
CEVAP
Allahü teâlâ iyilikleri zayi etmez. Kimseye haksızlık etmez. Namaz kılmamak en büyük günahlardan biridir. Yani namaz kılmamak haramdır. (Haram işleyenin ibadeti kabul olmaz) demek, o ibadet için bildirilen büyük sevablara kavuşamaz, yani sevablarının hepsini muhafaza edemez, çünkü günahlar bu sevapları azaltır demektir. Yoksa hiç sevab alamaz demek değildir. Her ibadetten sevab alınır, ama işlenen haramlar sevabları alıp götürür. Diyelim ki, oruç tutana 70 birim sevap veriliyorsa, içki içene de 70 birim günah yazılıyorsa, orucunu içkiyle açan 70 sevab kazanırken, içki içince 70 günah yüklenir ve sevabsız kalır. Eğer oruç tutmasaydık, içki günahı artı olarak kalacaktı. Orucun, içki günahının affına sebep olması yetmez mi? Günah işleyenlerin de ibadetlerini aksatmamaları gerekir. Başka günahlar da işlemişse sevabları eksilere iner. Namaz kılmamak bin birim günah ise, ne kadar çok iyilik ve ibadet edersek edelim, bin birimi bulamayız. Nafile ibadetler farzların yanında denizde damla bile olmadığı için, yapılmayan farzların günahları bu iyilikleri alır götürür, insan hiç iyilik etmemiş duruma düşer. İşte, (İyiliklerine sevab verilmez veya haram işleyenin ibadetleri kabul olmaz) bu demektir. (Kaza namazı olanın nafile namazları kabul olmaz) demek de böyledir. Farzı tehir edip nafileyle meşgul olunca, farzı tehir etme günahı, nafile namazın sevabından fazla olduğu için nafile namazları boşa gitmiş olur. Yoksa nafile namaz kıldığı için elbette sevab alır, fakat zararı kârından pek çok olur. Çünkü farzın yanında nafileler, denizde damla bile değildir.

Yukarıdaki bilgiler, itikadı düzgün olan yani Ehl-i sünnet itikadındaki Müslümanlar içindir. Ehl-i sünnet itikadında olmayana bid’at ehli denir. Bid’at ehlinin ibadetleri sahih olursa da, âhirette, dünyada yapmış olduğu iyiliklerin, hayrat ve hasenatının sevabına kavuşamaz. (Cennet Yolu İlmihâli)

Kâfirlerin ve bid’at sahibi olanların, hayırları reddedilip, şerleri için de ceza görürler. (Cevab Veremedi)

 
 
 

Sual: Bazı kimseler,(Ben namaz kılmam ama, fakirlere yardım ederim, hayvanlara acırım. Bunlar da ibadettir. Sadece namaz kılmakla olmaz. Vazife mukaddestir. Önce iş, sonra namaz) diyorlar. Namaz kılmayanın yaptığı iyi işler kabul olur mu?
CEVAP
(Sadece namazla olmaz) demek, namazı hafife almak olur. Namaz sanki iman gibidir. Nasıl ki, imanı olmayanın hiçbir ibadetine, iyiliğine sevap verilmiyorsa, namaz kılmayanın da hiçbir ibadetine sevap verilmez.

Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Kıyamet günü kulun ilk sorguya çekileceği ibadet namazdır. Namaz düzgün ise, diğer amelleri kabul edilir. Namaz düzgün değilse, hiçbir ameli kabul edilmez.) [Taberani]

(Namaz kılmayanın ibadetleri kabul olmaz.) [Ebu Nuaym]

(Namaz dinin direğidir, namazı terk eden dinini yıkmış olur.)
[Beyheki]

(Vazife mukaddestir. Önce iş, sonra namaz) diyerek namaz kıldırmamak doğru değildir. Namaz kılmakla işverenin hakkı geçmiş olmaz. Yani işverenin namaza mani olma hakkı olmaz.
Vazife ne demektir? Vazife, âmir tarafından emredileni yapmak, yasak edileni yapmamak demektir. Birkaç âmirin verdiği emir, birbirine benzemiyorsa, daha üstün olan âmirin emri yapılır. Memuriyette ve askerlikte de, birinci vazife büyük âmirin emrini yapmaktır. En büyük âmir kimdir? Vazife elbette mukaddestir. Çünkü hadis-i şerifte, (İnsanların en iyisi, insanlara faydalı olandır) buyuruldu. (Kudai)

İnsanlara ne yapılırsa faydalı olacağını da, en büyük âmir olan Allahü teâlâ bildirmiştir. Birinci vazife, en büyük âmirin emrini yapmak olduğuna göre, en büyük âmir ne diyor? (İmandan sonra en büyük vazife namaz kılmaktır) buyuruyor. Namaz kılmayanın ibadetleri, iyi işleri kabul olmadığı gibi, kazancı da bereketsiz olur.

Namaz kılmak, işi aksatmaz. Hatta namaz kılan, işini daha canla başla yapmaya gayret eder. Namaz kılan, kul hakkından, haramdan korkar, vazifesini ihmal etmez. (Namaz kılmaya vaktim yok) demek veya başka bahane uydurmak, beynamaz mazeretidir, namazın önemini bilmemektir. Hadis-i şerifte, (Bir kimse, namazını kasten, mazeretsiz kılmazsa, Allahü teâlâ onun diğer ibadetlerini faydasız kılar) buyuruldu. (seafoodplus.info)

Allahü teâlâ, namaz kılmayanın iyiliklerine sevap vermez. (Sefer-i ahiret)

Namaz kılmayanın iyilikleri

Sual: (Namaz kılmayanın hiçbir iyiliğine sevab verilmez ve haram işleyenin ibadetleri kabul olmaz) deniyor. Allah iyiliklerimizi niye zayi ediyor ki?

CEVAP
Allahü teâlâ iyilikleri zayi etmez. Kimseye haksızlık etmez. Namaz kılmamak en büyük günahlardan biridir. Yani namaz kılmamak haramdır. (Haram işleyenin ibadeti kabul olmaz) demek, o ibadet için bildirilen büyük sevablara kavuşamaz, yani sevablarının hepsini muhafaza edemez, çünkü günahlar bu sevapları azaltır demektir. Yoksa hiç sevab alamaz demek değildir. Her ibadetten sevab alınır, ama işlenen haramlar sevabları alıp götürür. Diyelim ki, oruç tutana 70 birim sevap veriliyorsa, içki içene de 70 birim günah yazılıyorsa, orucunu içkiyle açan 70 sevab kazanırken, içki içince 70 günah yüklenir ve sevabsız kalır. Eğer oruç tutmasaydık, içki günahı artı olarak kalacaktı. Orucun, içki günahının affına sebep olması yetmez mi? Günah işleyenlerin de ibadetlerini aksatmamaları gerekir. Başka günahlar da işlemişse sevabları eksilere iner. Namaz kılmamak bin birim günah ise, ne kadar çok iyilik ve ibadet edersek edelim, bin birimi bulamayız. Nafile ibadetler farzların yanında denizde damla bile olmadığı için, yapılmayan farzların günahları bu iyilikleri alır götürür, insan hiç iyilik etmemiş duruma düşer. İşte, (İyiliklerine sevab verilmez veya haram işleyenin ibadetleri kabul olmaz) bu demektir. (Kaza namazı olanın nafile namazları kabul olmaz) demek de böyledir. Farzı tehir edip nafileyle meşgul olunca, farzı tehir etme günahı, nafile namazın sevabından fazla olduğu için nafile namazları boşa gitmiş olur. Yoksa nafile namaz kıldığı için elbette sevab alır, fakat zararı kârından pek çok olur. Çünkü farzın yanında nafileler, denizde damla bile değildir.

Yukarıdaki bilgiler, itikadı düzgün olan yani Ehl-i sünnet itikadındaki Müslümanlar içindir. Ehl-i sünnet itikadında olmayana bid’at ehlidenir. Bid’at ehlinin ibadetleri sahih olursa da, âhirette, dünyada yapmış olduğu iyiliklerin, hayrat ve hasenatının sevabına kavuşamaz. (Cennet Yolu İlmihâli)

Kâfirlerin ve bid’at sahibi olanların, hayırları reddedilip, şerleri için de ceza görürler. (Cevab Veremedi)

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir