Nasırlar oluştukları zaman ağrı yaparlar ve büyüdükçe de bu ağrı artar. Peki nasır neden olur ve nasıl geçer? Elde, ayakta nasıra ne iyi gelir? Hep birlikte bu soruların cevaplarına bakalım ve hemen uygulamaya başlayalım.
Nasır Nedir? Neden Olur?
Detaylara geçmeden önce nasır nedir, onu açıklayalım. Ayakta çalışanların ve sürekli kapalı ayakkabı giymek zorunda kalanların yanı sıra sürekli elleriyle çalışan kişilerin en büyük sorunudur. Nasırlar cildin bir çeşit reaksiyonudur. Cilt, sürtünme ya da baskı yüzünden belli bir bölgenin tahrişinde kalınlaşarak tepki verir. İşte bu tepki de nasırdır…
Nasırlar ellerden ziyade ayaklarda görülür. Peki nasır neden olur?
Bu durumları yaşıyorsanız ayağınızda ya da ellerinizde nasır görülmesi muhtemeldir. Ama merak etmeyin, hemen sizlere tedavi yöntemlerinden de bahsedeceğiz. Bu sayede çözüm uygulayarak kısa sürede nasırlarınızdan kurtulabilirsiniz. Okumaya devam edin.
Nasır Nasıl Geçer?
Öncelikle biraz düzenli tedbirlerden bahsedeceğiz. Bu yöntemleri uygulayarak yeni nasırları engellersiniz ve var olanları da yok edebilirsiniz. İşte nasır nasıl geçer sorusunun cevabı:
Bunları düzenli olarak yaparsanız yeni nasır oluşumu engellenecektir. Aynı zamanda el temizliğinize, spor yaparken koruyucu ekipman kullanmaya çok dikkat etmelisiniz. Ancak bunları yaparsanız nasırları engelleyebilirsiniz.
Elde ve Ayakta Nasıra Ne İyi Gelir?
Az önce hem elde hem de ayakta nasır çıkacağından bahsettik. Şimdi ayrı ayrı bu nasırlara ne iyi gelir, bir bakalım. Öncelikle elde nasıra ne iyi gelir sorusunun cevabını verelim:
Bu yöntemler elde nasırları geçirir. Buna ek olarak ayakta nasıra ne iyi gelir sorusunun cevaplarını da hemen verelim:
Gördüğünüz gibi nasırları geçirmek aslında çok da zor değildir. Sadece kürleri düzenli bir şekilde uygulamanız gerekiyor. Sonrasında bu sorundan kurtulabileceksiniz. Ama nasırlar geçtikten sonra da önlemleri almayı unutmayın!
Sebep oldukları aşırı ağrılar ve günlük yaşantıyı kısıtlamasıyla önemli bir deri hastalığı olan nasırlar, modern yaşamın getirdiği hızlı ve yoğun çalışma şartları sebebiyle toplumda giderek daha fazla görülmektedir. Nasırlar dış görünümümüzü bozmakla kalmazlar, sebep oldukları ağrı, enfeksiyon, şişlik ve işlev kısıtlanmasıyla da yaşamımızı olumsuz etkilerler. Nasırların nasıl oluştuğunu bilirsek ortaya çıkışı engellenebilir. Böylece uzun ve zorlu tedavi süreçlerine de ihtiyaç kalmaz.
Nasır, belli bir baskıya ve sürekli sürtünmeye maruz kalan deri bölgelerinin alttaki canlı dokuyu korumak amacıyla zaman içinde kendini kalınlaştırması sonucu ortaya çıkan deri kitlesidir. Kalınlaşan kısım derinin ölü olan en üst tabakasıdır.
Erken dönemde müdahale edilmezse önceleri milimetrik boyutlarda başlayan kalınlaşma zaman içinde büyüyerek genişler ve derinleşir. Kalınlaşan nasır, sinirleri barındıran alttaki dokulara baskı yaparak ciddi ağrılara ve fonksiyon kısıtlamalarına yol açabilir. Her iki cinste ve her yaşta görülebilen nasıra en sıklıkla gençlerde ve erişkinlerde rastlanır.
Nasırın sebepleri ya travma ya basınç ya da ayaktaki kemik çıkıntılardır. Bu travma ve basınçları oluşturan ve günlük yaşantıda en sık görülen nasır nedenleri aşağıda belirtilmiştir;
Başlangıç döneminde fazla rahatsızlık vermez fakat zaman içinde kalınlaşıp derinleştikçe alt dokudaki sinirlere baskı yaparak kendini hissettirmeye ve belirtilerini göstermeye başlar. En sık karşılaşılan belirtiler şunlardır;
Görünümlerine göre plak tarzında üzeri düz nasırlar ve tıkaç tarzında deriye gömülen nasırlar olmak üzere 2 türü vardır. Tıkaç tarzında olan nasırlar daha küçük olmakla birlikte genellikle daha fazla ağrı yaparlar. Tıkaç nasırları özlü nasır olarak da adlandırılabilir.
Düz nasırlar sürtünme ve kaydırma biçiminde uzun süre devam eden travmalara karşı gelişirler. En sık el içi ve ayak tabanlarında görülür. Ancak travmanın olduğu bölgeye göre vücudun her yerinde oluşabilir. Üzeri düz plak şeklindedir. Genellikle kirli sarı renktedir. Büyüklükleri genellikle 1-6 cm arasında değişen plaklardır.
Sert olanlarına aşırı kiloluların ayak tabanlarındaki nasırlar ve temizlikçilerin dizlerindeki nasırlar, yumuşak ya da orta sertlikte olanlarına el parmak yastıklarında ve el içinde gelişen veya uzun süre bir alet kullanımıyla oluşan nasırlar örnek gösterilebilir.
Özellikle el ve ayaktaki kemik çıkıntıları üzerinde gelişen bölgesel ve nispeten daha küçük bir nasır türüdür. Ortasında derinin içine doğru sivri uçlu bir uzantı yapan sert konik bir öz bulunur. Bu özün çevresinde genişçe ve yarı opak bir sertlik alanı bulunur. Bezelye büyüklüğünde ve sarımsı renkte olup etrafında kızarıklık ve kepeklenme olabilir. Bu nasırın üzerine direk bası uygulanması ciddi ağrıya yol açar. Ağrıyı oluşturan kısım alt derideki ağrı sinirlerine bası yapan diken biçimindeki nasır özünün ucudur. Nemli ortam ağrıyı arttırır.
Sert tıkaç nasırlarına tabanda ve ayak parmak sırtında oluşan nasırlar, yumuşak tıkaç nasırlarına ayak parmak aralarına yerleşen nasırlar örnek gösterilebilir. Yumuşak nasırlar terin ıslatıcı etkisi ile yumuşar ve beyaz renkte olur. En çok son parmak aralarına yerleşir.
Her bölgede görülebilmekle beraber en sık yerleşim gösterdiği bölgeler aşağıdaki gibidir;
Vücudun her bölgesine yerleşebilen HPV el ve ayak bölgesine çok sık yerleşerek el-ayak siğillerine sebep olur. Çoğunlukla ayağa yerleşenleri bazen de ele yerleşenleri nasırlarla karıştırılabilir. Siğiller uzun süre tedavisiz kaldığında yere her basışta derinin içine gömülür ve üzerinde nasıra benzeyen bir kitle oluşur. Bu sebeple bu ikisini ayırt edebilmek için lezyonun üzeri hekim tarafından kazınır. Siğilin oluşturduğu kitle bir süre kazındıktan sonra küçük siyah noktacıklar görünür. Bir miktar daha kazınırsa küçük kanama adacıkları meydana çıkar. Bu durum siğil için belirleyicidir. Nasır ne kadar kazınırsa kazınsın altta yine homojen bir görünüm mevcuttur.
Hayır değildir. Nasırın oluşma sebebi olarak herhangi bir mikrop söz konusu olmadığından nasır bulaşıcı bir hastalık değildir. Oysa ayak bölgesinde nasır ile çok karıştırılan siğillerin bulaşıcılığı çok fazladır.
Özellikle aşırı kilolu kişilerde, yanlış ayakkabı giyenlerde ve yanlış basanlarda ayak altlarında geniş nasır plakları oluşur. Tedavi edilmezse zamanla deri kuruluğu ve derin çatlakların oluşumuna sebep olur. Daha da ilerlerse ağrılara ve bakterilerin gelişiyle ilave enfeksiyona sebep olabilir. Bu yüzden fazla ilerlemeden tedavileri erken dönemde yapılmalıdır.
Nasır ciddi ağrılara sebep olabilir. Bunun iki farklı şekli olabilir;
Direkt nasıra bağlı ağrılar: Özellikle sert, geniş, derin plak tarzı nasırlar ve deriye işleyen sert boynuzsu nasırlar alttaki dokuya baskı yaparak çok şiddetli ağrılara sebep olurlar.
Nasıra bağlı dolaylı ağrılar: Ayakta vücudun ağırlık merkezine yerleşen taban nasırları her yere basışta ciddi ağrıya sebep olduğundan kişi ağrıyı hafifletmek için yanlış basarak yürür. Bu durum bacak dengesini bozarak kaslarda sertleşmelere ve buna bağlı bacak ve bel ağrılarına sebep olur.
Hastaların kendi kendine yapacağı çeşitli müdahaleler sebebiyle basit nasırlarda bile istenmeyen sonuçlar oluşabilir. İltihap oluşumu, tedavisi uzun süren ve derine işleyen kronik enfeksiyonlar, uzvun fonksiyon kaybı, ciddi seviyede ağrılar ve kalıcı yara izleri meydana gelerek kolayca tedavi edilebilecek bir nasır çok önemli bir probleme dönüşebilir.
Erken dönemde tedavi edilmeyip ihmal edilen nasırlar yavaşça büyüyerek derinleşirler ve istenmeyen sonuçlar oluşabilir. En önemlileri aşağıda belirtilmiştir;
Nasırın yakın çevresinde oluşan komplikasyonlar:
Damarlarla ilgili komplikasyonlar:
Ayaktaki nasırın oluşturduğu ülser ve açıklıklardan bakterilerin girişiyle oluşan enfeksiyonlardır. En sık görülenleri aşağıdaki gibidir;
Kas kemik eklem ve bağlar ile ilgili komplikasyonlar:
Genellikle ayak altına yerleşen ve sert tıkaç tarzında görülen nasırlarda karşımıza çıkar. Bu tür nasırlar küçük de olsalar konik biçiminde olduğundan ve genellikle vücudun ağırlık merkezinde yerleştiklerinden yürüme sırasında ciddi ağrıya sebep olurlar. Nasırını tedavi ettirmeyen kişiler yürüme sırasında farkında olmadan ağrıyı hafifletmek amacıyla her zamankinden farklı şekilde basmaya çalışırlar. Bu durum dengeyi bozarak bacak kaslarında ve eklemlerinde zorlanmalara ve zamanla kalıcı ağrıların ortaya çıkmasına sebep olur.
Nasırın tedavisinden önce oluşmasına sebep olabilecek durumların önlenmesi daha önceliklidir. Bunun için şu önlemler gerekmektedir;
Hasta hekime geldiğinde nasırın bölgesi, büyüklüğü, tipi, derinliği, ilave sorunların olup olmaması gibi faktörler değerlendirilerek tedavi uygulanır. Eğer nasırda ilave enfeksiyon, kan oturması (hematom), cerahatlenme, akıntı gibi komplikasyonlar oluşmuş ise hastane ortamında önce bu durumların tedavisi yapılır. Antibiyotik uygulaması, yara bakımı ve cerahatin temizlenmesi gerekir.
İltihapsız normal nasırlarda sertleşmiş deriyi soyma amaçlı aşağıdakiler önerilebilir;
Bu yöntemler nasırın üzerindeki ölü derinin zamanla yok edilmesini, nasırın adeta erimesini hedefler. Ancak bu işlemler dikkatli bir şekilde yapılmazsa etrafındaki canlı deri tahriş olarak zarar görür. Bu yüzden bütün asitli uygulamaların ilacın sadece nasırın üzerine gelecek şekilde yapılması çok önemlidir.
Eğer tedavi amaçlı yanlış uygulamalar yapılır ise;
Bu sebeplerle tedavinin mutlaka dermatoloji uzmanı kontrolünde uygulanması çok önemlidir. Belirtilen ve evde uygulanabilen bu basit tedavi yöntemleri belli bir süre uygulandığı halde inatçı, sert ve derin nasırlarda sonuç alınamayabilir. Bu durumlarda cildiye uzmanı şu seçenekleri uygulayabilir;
Bu yöntemlerle nasır bütün boyutlarıyla bir kerede çıkarılır. Hasta istirahat ettirilir. Yara bakımı ve enfeksiyon oluşumunu önleyici bir tedavi ile nasırın bıraktığı boşluğun temiz bir şekilde kısa zamanda kapanması sağlanır.
Görüldüğü gibi nasır ileri derecede ağrılar ve işlev bozukluğu yapabilen önemli bir deri hastalığıdır. Eğer önemsenmez, tedavisi geciktirilir ya da yanlış müdahalelerle komplikasyonlara yol açılırsa çok daha sıkıntılı durumlar ortaya çıkabilir. Bu yüzden nasırları olan hastaların bu durumu önemsemeleri ve vakit geçirmeden bir dermatoloji uzmanına başvurmaları doğru bir yaklaşım olacaktır.
Dr. Ahmet ACAR
Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı
Nasır, genelde ayak bölgesinde görülen ve oldukça acı veren bir rahatsızlıktır. Nasır oluşan bölgedeki deri sertleşmekte ve buna bağlı da buradaki esneklik kaybedilmektedir. Nasır tedavi edilmediği müddetçe de daha acı verici bir duruma dönüşür. Peki, nasıra ne iyi gelir? Nasırı geçirmek mümkün müdür? Burayı koparmak ya da sökmek bir çözüm mü? Sizler için nasıra iyi gelebilecek tüm önerileri hazırladık. Nasır, başlangıç evresinde pek sorun yaratmayan bir rahatsızlıktır. Ancak zamanın ilerlemesiyle birlikte buradaki belirtiler fark edilir derecede artış göstermektedir. Başlıca nasır belirtileri; nasırlı bölgede ağrı, renk değişimi, deride gerginlik ve iltihaplanmadır. Nasır için çözüm yollarına başvurulmadığı takdirde de bu belirtiler kişinin hayat kalitesini düşürmektedir.
Nasıra ne iyi gelir?
Nasır bandı, nasır kalemi ve çeşitli kimyasal ürünler ile nasır geçirilebilmektedir. Bu çözüm yollarından her biri aynı prensiple çalışmaktadır. Bant, kalem ve kimyasallar ile nasırın üzerindeki ölü deri kaldırılmaktadır. Nasır bandı, derideki nasıra yapıştırılarak bir süre burada bekletilmektedir. Bandın bekleme süresi nasırın derecesine bağlı olarak değişiklik gösterebilmektedir. Bu bantlar, içerdikleri asitler ile hem nasırı iyileştirip hem de bu bölgeye mikrop gelmesini engelleme özelliği taşımaktadır. Nasır bandı alınırken, vücuttaki nasır boyutuna uygun büyüklükte olmasına dikkat edilmelidir.
Nasır nasıl geçer?
Önlem alınmadığı takdirde bir işkenceye dönüşebilen nasır için basit yöntemlere başvurulabilmektedir. Nasır tedavisi için kullanılabilecek bazı doğal yöntemler ise aşağıdaki gibi sıralanmaktadır.
- Sirke
- Limon
- Soğan
- Karbonat
- Hint Yağı
- Papatya
- Aspirin
Karbonat, antibakteriyel özellikte bir üründür ve ölü hücrelerden arınmaya yardımcı bir performans göstermektedir. Bu bağlamda özellikle nasırın küçültülmesi konusunda oldukça başarılı bir sonuç vermektedir. Nasır üzerine sürülecek karbonat karışımı ise; 2 yemek kaşığı karbonat ve ayakların içine konulabileceği miktarda sudan oluşmaktadır. Karbonatlı suda bekleyen nasırın ponza taşı ile düzenli olarak ovulması gerekmektedir.
Limon, içeriği sayesinde derideki çatlakları onarmakta ve olası enfeksiyon risklerinin de önüne geçmektedir. Bu bağlamda ince bir dilim limon kabuğunun nasır üzerine konduktan sonra, bandaj ile sarılması gerekmektedir. Bu uygulama 1 gece bekletildikten sonra, ertesi gün yeniden uygulanmalıdır. Limon uygulamasına benzer bir diğer uygulama da soğanla yapılmaktadır. Bu kapsamda, limonlu suda bekletilen soğan dilimi nasır üzerine sarılarak bir bez ile sarılmalı ve 1 gece burada bekletilmelidir. Soğanın nasır üzerinde aralıklarla bir hafta bekletilmesi durumunda nasır, yumuşamaya başlamaktadır.
Hint yağı ve sirke karışımı, inatçı nasırların küçültülmesi için başvurulan yöntemler arasında yer almaktadır. Bu bağlamda sirkeli suda bekletilen nasıra Hint yağı sürülmesi yeterli olmaktadır. Hint yağının nemlendirme özelliği sayesinde, ellerde ve ayaklarda oluşan nasırlar büyük bir ölçüde giderilebilmektedir.
Papatyanın rahatlatıcı etkisi hem fiziksel hem de ruhsal problemlere karşı kullanılabilmektedir. Bunun yanı sıra nasır gibi ciltte oluşan çatlaklara da papatya kürlerinin iyi geldiği kabul edilmektedir. Nasır üzerine uygulanacak papatya küründe ise; 3 yemek kaşığı papatya, 1 litre su ve 1 diş sarımsak bulunmaktadır. Nasır için hazırlanan kürün hazırlanmasına kaynamış suya papatyaların eklenmesi ile başlanmaktadır. Su kaynamadan hemen önce ise bir diş ezilmiş sarımsak ilave edilmektedir. Kovaya konan papatyalı suda ayakların 20 dakika kadar bekletilmesi gerekmektedir. Suyun ılık olmasına da özen gösterilmelidir. Bu kür, aynı zamanda elde oluşan nasırlar için de kullanılabilmektedir.
Aspirin de nasıra karşı bir yumuşatıcı olarak kullanılabilmektedir. Bu bağlamda aspirin toz oluncaya kadar ezilmekte ve limon suyu ile su kullanılarak karıştırılmaktadır. Bu karışımın macun kıvamında olmasına dikkat edilmelidir. Elde edilen macun, nasır üzerine masaj yapılarak sürülmeli ve bir bez ile kapatılmalıdır. Bir müddet beklendikten sonra nasırın yumuşadığı gözlemlenmektedir. En son da yumuşayan nasır, ponza taşı ile ölü hücrelerden arındırılmaktadır.
Nasırı koparmak, sökmek yakmak veya kanatmak çözüm mü?
Nasırı küçültmek ya da tamamen gidermek amacıyla bazı çözüm yollarına başvurulmaktadır. Bunlar arasında; nasır bantları, çeşitli kimyasallar ve bazı doğal ürünler yer almaktadır. Bu çözümlerin dışında nasırı; koparmak, sökmek, yakmak ya da kanatmak işe yarar mı tarzında da sorularla karşılaşılmaktadır. Nasır bantları ve kimyasallar nasırı yakmak terimine uygun öneriler arasındadır. Bu bağlamda nasır, kimyasallar ile yakılarak giderilebilmektedir. Ancak bunların kullanımına oldukça dikkat edilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde nasırın yanındaki canlı derileri de öldürülebilmektedir.
Nasırı sökmek, koparmak ya da kanatmak ise kesinlikle tavsiye edilmeyen uygulamalar arasında sayılmaktadır. Nasırın koparılması ya da kanatılmasıyla burada bakterilerin yaşaması için uygun bir alan oluşturulmaktadır. Burada oluşan rutubet ve nemden dolayı kişi farklı problemlerle yüzleşmek zorunda kalmaktadır. Bunun yerine nasır üzerine uygun pedlerin yerleştirilmesi ve bu bölgedeki basıncın azaltılması önerilmektedir.
Nasırın tekrarlamaması için neler yapılmalıdır?
Nasıra sebep olan faktörlerden uzaklaşılmadığı sürece, nasır tedavi edilse bile tekrar oluşmaya başlamaktadır. Bu bağlamda aşağıda sıralanan hususlara dikkat ederek, nasırın tekrarlaması riskine karşı önlem alınabilmektedir.
- Özellikle ayak temizliğine dikkat etmek. Gün boyu ayakkabıda duran ayakları akşamları ılık suda bekletmek ve ölü deriden arındırmak.
- Ayak yapısına uygun ayakkabı seçmek. Ayağı sıkan ve esnek olmayan ayakkabılardan olabildiğince uzak durmak.
- El ve ayakları düzenli bir şekilde nemlendirmek. Bunun için nemlendirici kremlerden yardım almak.
Ayakkabıları değişim yaparak kullanmak ve olabildiğince kapalı ayakkabıları kullanmayı tercih etmek.
KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU
Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.
1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları
Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:
Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:
İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.
2. Kişisel Verilerin Aktarılması
Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.
3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi
Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;
Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.
4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız
Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;
Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.
5. Veri Güvenliği
Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.
6. Şikayet ve İletişim
Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;
Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.