anadolu'dan amerika'ya 'de göçen ahilleas pulos tarafından yazılmıştır. ve kendisi ermenidir. ve bir ermeni' nin türkiye' yi ne kadar çok sevdiği aşağıda belirtilmiştir.
daha sonra sezen aksu' nun orkestrasında çalan erkan oğur ağbimiz konserde sezen' in büyük ısrarlarına dayanamayıp söyler bu ezgiyi. derken burhan çaçan bunu bi şekilde duyup kasete koyar. üstüne üstelik "benim lan bu türkü, ben yazdım der" tam erkan baba kasete okuyacakken. erkan baba telif hakkı için mahkeme için uğraşmaz pek, ama sezen aksu düşer işin peşine. erkan oğur kasete okur sonra. sonuç:
ezgi'yi söyleyen anadolu aşkı ile yanan bir ermenidir,
ezgi' yi türkü'ye dönüştürüp bize sevdiren erkan oğur' dur,
kaymağını yiyen :burhan çaçan
sözleri,
neden geldim amerika'ya
tutuldam kaldım avare
şimdi bin kere pişmanım
fakat geçti ah ne çare
ahh gelmez olaydım
ahh görmez olaydım
tek seni şirin amerika
görmez olaydım, gelmez olaydım.
bandırma'nın kış denizi
gemileri dizi dizi
merhametsiz insafın yok mu?
niçin mahzun ettin sen bizi
ahh kaçmaz olaydım
ahh aşmaz olaydım
tek seni cilveli bandırma
kaçmaz olaydım
aşmaz olaydım
şarkının lerde kaydedilmiş ses kaydı seafoodplus.info'dan geliyor:
seafoodplus.infoen-geldim-amerikaya
amerikada yuksek yapan ve turkiye ozlemiyle yanan bir arkadasımın gurbete donusu arifesinde dinledigim aksam aksam duygusallıgıma duygusallık katan turku
hikayesini, konserinde erkan oğurdan dinlediğim, öğrendiğim türkü.
bir göç imgesi olarak addedilmeyi tam olarak hak eden bir şarkıdır, bir rembetikadır "neden geldim amerika'ya?" anadolu'dan amerika'ya 'de göçen ahilleas pulos, belli ki amerika'da aradığını bulamamış, anadolu'ya olan özlemini de özellikle türkçe kaydettiği şarkılarda dile getirmiştir. göçün dilinin olmadığını yahut tüm göçmenlerin aynı dili konuştuğunu kanıtlar şarkı
türkünün hikayesini erkan oğur bir söyleşisinde şu şekilde anlatmış;
o türkü, aşil ponolos adlı, harputtan amerikaya göç eden elazığlı
bir ermeni vatandaşımızın bestelediği bir türküdür. new yorkta bir
taş plakta çıktı. amerikada yılında, amerikaya göç eden
göçmenlerin müzikleri ile ilgili bir kitap yayınlamış olan ]erry
silverman adlı bir müzikoloğun, kitabında harput yöresinden
kullanmak istediği bir türkü idi. bana bu parça hangi makamdadır,
ne anlatıyor bu adam?
gibi sorular sordu, açıklama istedi. ben de
türküyü bu vesileyle ilk kez o zaman dinlemiştim. türkünün orijinal
ismi neden geldim amerikaya
imiş ve taş plak kaydı varmış. tipik
harput yöresi müziği, harput peşrevi çalınıyor, klarnet, cümbüş,
kanun, vurma sazlar kullanılıyor. çalgıcılar çok kötü çalıyorlardı
plakta. belli ki new yorkta oradan buradan bulunan müzisyenlerle
kaydedilmiş. aşil ponolos çok güzel okumuş, tam bir hafız tavrıyla
söylemiş ezgiyi. koyu elazığ ve ermeni lehçesinin karışımıyla oluşan
bir türkçeyle neden geldim amerikaya?
diyor. hafız burhan cinsi
yanık bir sesi var ponolosun.
ponolos, elazığdan new yorka göç ediyor. bu arada memleketini
özlüyor, fakat amerikayı da seviyor ve oradan kopamıyor. tek seni
şirin amerika, görmez olaydım
diyor türkünün içinde. buna türkü
demek de doğru değil, ne türkü ne şarkı, çünkü elazığ ezgilerinin
kendine has özellikleri var.
istanbulun bugünkü durumu ile new yorkun eski hali arasında
benzerlikler olduğunu gördüm. bugün de anadoludan istanbul'a göç
etmiş, yüreği yanık, istanbula hem isyan eden hem de onu çok seven
insanlar var. onların öyküleri de aşil ponolosun öyküsüne çok
benziyor. amerikada neden geldim amerikaya
yerine `neden geldim
istanbul`a
diye mırıldanıyordum, bu benzerliği gördüm, neden
geldim istanbula
böylece aşil ponolosun öyküsünden esinlenilerek
ortaya çıkmış oldu. ne yazık ki benim bulup ortaya çıkardığım ve
neden geldim istanbula
diye tanıttığım parça, bazıları tarafından
alındı, kullanıldı.
(aksiyon dergisi, 22 temmuz )
kalan müzik'ten çıkan rembetika 3 albümünde yer alan rebetiko.
soyleyen amcamin yanina gidip kim kizdirdi seni, gidip burnundan fitil fitil getirelim diyesi geliyor adamin. oyle derinden ah cekiyor ki daglar ovalar sallaniyor nesiller boyu gonuller titriyor. ayrica (bkz: #)
osmanlı'dan kalma yıllık blues geleneğimiz olduğunu ispatlayan şaheser.
seafoodplus.info?v=nloekqoq5rm
- i was born in smyrna but my momma told me 'you better shop around mississippi to new orleans!'
bu şarkının sahibinin gerçek ismi achilleas poulos'tur (aşil pulos). elazığlı bir ermeni değil, bandırmalı bir rumdur. abd eğlence hayatındaki yeri için seafoodplus.infoeglence-hayati&haberid=
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
Neden geldim amerikaya
Achellieas Poulos most famous song "Why I Came To America" rings home to so many foreigners from the Greeks to the Turks to The Armenians to Americans. All languages he could sing and speak.
Ahilleas Pulas (vokal-ud), Nick Sedefciyan (keman)
Neden Geldim Amerika'ya Tutuldam kaldım avare Şimdi bin kere pişmanım Fakat geçti ah ne çare Ahh gelmez olaydım Ahh görmez olaydım Tek seni şirin Amerika Görmez olaydım, gelmez olaydım.
Bandırma'nın kış denizi Gemileri dizi dizi Merhametsiz insafın yok mu? Niçin mahzun ettin sen bizi Ahh kaçmaz olaydım Ahh aşmaz olaydım Tek seni cilveli Bandırma Kaçmaz olaydım Aşmaz olaydım
Anadolu'dan Amerika'ya 'de göçen Ahilleas Pulos belli ki Amerika'da aradığını bulamamış, Anadolu'ya olan özlemini özellikle Türkçe kaydettiği şarkılarda dile getirmiştir.
Biyografisi hakkında bilgi bulunmayan A. Pulos'un ud çaldığı, ilk kayıtlarını yılında Anadolu'dan göçtüğü Amerika'da gerçekleştirdiği bilinmektedir. Toplam 99 kayıttan 82'sine yakınını () Türkçe seslendirdiği bilinmektedir. Kayıtlarda genellikle ud çalan Pulos'a genellikle Ermeni asıllı kemani Nişan Sedciyan eşlik etmiştir.
Kalan Müzik'ten çıkan Rembetika; Aşk, Gurbet, Hapis ve Tekke Şarkıları albümünde bulunmaktadır.
Yaşam
Amerika'da Bir Osmanlı: "Neden Geldim Amerika'ya" Türküsü ve Altında Yatan Hüzünlü Hikaye!
Birçok kişiden ama özellikle Erkan Oğur ve İsmail Hakkı Demircioğlu'ndan bildiğimiz 'Neden Geldim İstanbul'a' türküsünün aslında orijinali 'Neden Geldim Amerika'ya'dır! Peki, bu türkünün altında enteresan bir hikaye yatıyor desek
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
"Neden Geldim İstanbul'a?" olarak tanıdığımız "Neden Geldim Amerika'ya?"nın kulağa Achilleas Poulos'la gelen yankısında, yüzyılın başında, doğup büyüdükleri toprağı, ölü ya da diri sevdiklerini terk etmek, binlerce kilometre uzağa göçmek zorunda kalanların, o "istenmeyen"lerin duyulmamış, duyulsa da unutulmuş acıları var.
Evvela;
Dost meclislerinde bir övünme bahsidir benim için: Yıl Lise öğrencisiyim. Antalya'da bir kaset dükkânının önünden geçerken camdan içerideki kaset kutusunu görüyorum. Vitrine bile konmamış. Belli, kargo kutularından yeni çıkmış, en iyi ihtimalle dükkânın içinde, en kuytuda bir yere bir örneği konacak olan sanırım 20 kadar kaset. Çok sade kapağı işgal eden fotoğraftaki adamı tanıyorum ben. Kıvırcık saçlı, gitarlı (olur mu?!) perdesiz gitarlı adam. Dünyada (en azından o zaman) kıvırcık saçlı, perdesiz gitarlı tek adam var: Erkan Oğur.
Gitar çalmaya yeni yeni başlamışım (eski bağlamacıyım şükür), Ortaçgil dinliyorum, Kızılok dinliyorum, Yeni Türkü dinliyorum, derken oturup dinlediklerimi arkadaşın gitarıyla kendi kendime çalıyorum. Bana öyle geliyor ki Erkan Oğur'u Antalya'da bir ben tanıyorum (şimdi düşününce, hani bir ben değilsem de bir avuç insandık büyük ihtimalle). Müzik arayan kulaklarım ufak ufak sağda solda duymaya başlamış gitarını. Bülent Ortaçgil'le, Janet&Jak Esim'le yaptığı işlerden falan biliyoruz da, ne bileyim Sezen Aksu'nun, Nazan Öncel'in, Mustafa Sandal'ın şarkılarında o eşsiz icra edilişiyle perdesiz gitara denk geldikçe "aaa, bu o, eminim" demeye başlamışım, öyle
Dükkana giriyorum. O gün cebimde kaseti alacak para yok. Ama kasetlerin altındaki kıvrılmış posteri görmüşüm. "Şu posteri alabilir miyim?" diyorum tezgâhın arkasındaki adama. Sırf ben sordum diye postere ilk kez dikkat kesiliyor, gidip açıyor, kollarını gerip biraz uzaktan bakıyor.
"Kim ki bu?"
Billahi övünme bahsidir ki lise öğrencisiyken kardeşimle paylaştığımız odanın kapısında Erkan Oğur posteri, daha doğrusu şu albüm afişi asılıydı:
Bir Ömürlük Misafir, zar zor bulunan müzik dergileri sağolsun (o zamanlar internetin bizde fikri dahi yok!) 94'te Fretless adıyla yurtdışında basıldığını bildiğimiz albümün Türkiye'de yeniden, kimi farklarla kaydedilmiş versiyonu. Benim için hâlâ Türkiye müzik tarihinin en iyi 10 albümü arasındadır. Gitar çalmaya başlamış bir çocuk olarak 'Mor Dağlar' ve Philip Catherine bestesi 'Home Comings' favorilerim olsa da 'Mamoş', sözlerini Sezen Aksu ve Bülent Ortaçgil'in yazdığı 'Bir Ömürlük Misafir' (Fretless'de 'Bayati' adıyla ve enstrümantal Eseri daha sonra dünyanın en ünlü flamenko gitaristlerinden José Fernández Torres, namıdiğer Tomatito, tarihli Paseo De Los Castaños albümünde 'Cancion Turca' adıyla, yaylılar eşliğinde yeniden yorumladı) ve 'Neden Geldim İstanbul'a?', o zamana kadar duymadığım bir tarzın, hemen her haliyle "bizim" olsa da gitarla o biçimde, o perdede şarkı/türkü söylendiğine daha önce tanık olmadığımız için ilginç gelen bir yeniliğin sesleri; ve dinledikçe yüreğime akıyor.
Bu yazının meselesi olan 'Neden Geldim İstanbul'a?' şarkısını (esasen türküsünü) Burhan Çaçan'dan biliyorduk zaten. Sanıyorum 90'ların başında epeyce popüler olmuştu. Nitekim, Bir Ömürlük Misafir'in kapağında şarkının sözlerinin altında küçük bir ithaf notu görüyorum: "Bütün talihsiz müzik parçaları adına"
Aşil Ponolos, Archilles Polonos yahut Achilleas Poulos
Şarkının öyküsünü 'teki bir söyleşide anlatıyor Oğur:
"İlginç bir öyküsü var. O türkü, Aşil Ponolos adlı, Harput'tan Amerika'ya göç eden Elazığ'lı bir Ermeni vatandaşımızın bestelediği bir türküdür. New York'ta bir taş plakta çıktı. Amerika'da yılında, Amerika'ya göç eden göçmenlerin müzikleri ile ilgili bir kitap yayınlamış olan ]erry Silverman adlı bir müzikoloğun, kitabında Harput yöresinden kullanmak istediği bir türkü idi. Bana 'Bu parça hangi makamdadır, ne anlatıyor bu adam?' gibi sorular sordu, açıklama istedi. Ben de türküyü bu vesileyle ilk kez o zaman dinlemiştim. Türkünün orijinal ismi 'Neden geldim Amerika'ya?'"
Türküyü öğrenen Oğur, eş dost çevresinde yavaş yavaş, her zamanki çekingenliğiyle (kendi tabiriyle "cüret ederek") çalmaya, söylemeye başlıyor. Janet&Jak Esim'in, Yahudilerin İspanya'dan göçünün yılı () dolayısıyla Avrupa'nın çeşitli kentlerinde verdikleri dizi konserler için gidilen bir kentte (büyük ihtimalle Brüksel), otel odasında söylemeye cüret etmese de udla türküyü çalıyor mesela:
Derken türkü bir biçimde Burhan Çaçan'ın kulağına gidiyor; malum "talihsiz müzik parçası" oluveriyor. Oğur, 96'da albümünde yer vererek belki de bu talihsizlik halini geriye sarmaya çalışıyor. Öyle ya da böyle, ortaya çıkan eser işte bu:
Albüm kapağında şarkının yazarı olarak "Archilles Polonos" ismi görülüyor. Başka da bilgi yok.
Oysa şarkıyı söyleyen tenorun adı Archilles Polonos değil, Achilleas Poulos. Dahası Erkan Oğur'un tahmin ettiği gibi bir Ermeni değil, Osmanlı'nın son yıllarında Amerika'ya göçmüş olan bir Rum.
Hayatı hakkında pek bir şey bilinmiyor. Bilinen, bulunabilen 40 kadar kaydı var. Bu kayıtların çoğu, belki de en çok tanınan 'Neden Geldim Amerika'ya?' hariç tümü, ya Klasik Türk Musikisi'nin yüzyıl eserlerinin geleneğe bağlı yorumları, ya da İstanbul ve Ege Rum müziğinin örnekleri. İddialı olacak ama, bir Hafız Sami olmasa da bir Hafız Osman yahut Hafız Kemal kadar mahir (bir türlü ısınamadığım Hafız Burhan'ın gazellerinde, şarkılarında uzandığından çok daha uzak seslere, çok daha ustalıkla basabiliyor). Epeyce geleneksel bir üslubu, kuvvetli bir hançeresi var. Ud ve lavtayı kâfi derecede çaldığını biliyoruz.
Bu haliyle hikâye, bizim coğrafyada alışık olduğumuz bir göçme, belki bir kaçma hikâyesi gibi duruyor. Yüzyıla yeni bir siyasi ve toplumsal hayalle, bu hayalin aksak projesiyle giren Osmanlı'da, yüzyıllardır kök saldığı toprakları bırakmak zorunda kalan, o toprakları terk etmek zorunda bırakılan binler binler, çantalarına hayatlarını, geçmişlerini, sanatlarını ve kültürlerini de doldurup terk etti bu toprakları. Achilleas Poulos da bu isimlerden biri belli ki (MÇ/ÇT)
(Devam edecek)
(Haftaya: Amerika'da gurbet, yeniden müzikli hayat ve belki de 'Neden Geldim Amerika'ya?'nın asıl sahibi Marko Melkon)