ömer naci söylev / Türk ve Dünya Edebiyatında Söylevin Temsilcileri

Ömer Naci Söylev

ömer naci söylev

Türk Edebiyatında Söylev

Türk edebiyatında söylev çok eski bir tür olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle devlet adamları bu konuda çok başarılı olmuştur.

Hakanlar, sultanlar, din adamları bu konuda özel olarak eğitilmişlerdir. Orduları yöneten büyük komutanlar da başarılı söylevciler olarak tarihte yerlerini almışlardır.

Türk tarihinde söylev türünün ilk yazılı örneği &#;Göktürk Yazıtları’dır. Bu yazıtlar Bilge Kağan&#;ın Türk ulusuna seslenişini içeren söylevlerden oluşmaktadır.

Sultan Alparslan, Fatih Sultan Mehmet gibi büyük devlet adamı ve komutanlar da ordularını söylevleriyle zaferlerden zaferlere koşturmuşlardır.

II. Meşrutiyet döneminde yetişen söylevcilerin en tanınmışları Ömer Naci ile Hamdullah Suphi Tanrıöver&#;dir.

Millî Mücadele döneminde ise Mehmet Akif Ersoy ve Halide Edip gibi sanatçılar, söylevleriyle halkı bilinçlendirmişlerdir.

Cumhuriyet döneminin en büyük söylevcisi ise kuşkusuz ki Atatürk&#;tür. Atatürk&#;ün &#;Büyük Nutuk&#; adlı eseri söylev türünün önemli örneklerindendir. Özellikle &#;Gençliğe Hitabe&#; nutuk türünün en güzel örneklerinden biridir.

Arapçadaki "nutk" kelimesinden türeyen nutuk, sözlükte; "söz, söyleme kuvveti, kuvvetli söyleme" anlamlarına gelir. Herhangi bir topluluğa düşünce ve duyguların aşılanması amacıyla yapılan konuşmalara söylev (nutuk) denir. Tiyatro türüyle gelişen söylev (nutuk) türü "hitabet" olarak da adlandırılır.

Söylev (Nutuk) Türünün Özellikleri

 

  • Nutukta izleyici kitlesini coşturmak ve belli bir amaca yöneltmek amaçlanır.
  • Söylev, tek kişi tarafından icra edilen söz ve sesle birleşen bir yazınsal türdür.
  • Nutukta yalın, akıcı, içten, etkili, ikna edici, coşkulu bir dil ve üslup esas alınır.
  • Nutuk veren kişiye hatip denir. Hatip, liderlik özeliklerini bilhassa da karizmatik liderlik özelliklerini taşımalıdır.
  • Söylev metni, kısa, öz ve anlaşılır olmalıdır.       
  • Hatibin jest, mimik, tonlama ve vurgu unsurları doğru ve yerinde kullanması söylevin başarısında önemli bir etki yapar.
  • Hatip söylevinde hedef kitlesini esas alıp konuşmalıdır. Neyi, nerede, nasıl söyleyeceğini çok iyi düşünmelidir. Dinleyenlerin zekâ durumları, hayal güçleri, içinde bulundukları duygu atmosferini dikkate almalıdır.
  • Söylevde dilin, alıcıyı harekete geçirme işlevi ile heyecana bağlı işlevi kullanılır.
  • Birçok anlatım tekniğinden yararlanılsa da söylevde "öyküleme" tekniği ön plandadır. 
  • Söylevlerde sık sık özlü sözlere, özdeyişlere yer verilir.
  • Söylev (nutuk) türünde cümleler, ünlem cümleleri şeklindedir. 
  • Söylevlerin en önemli bölümlerini başlangıç (giriş) ve bitiş (sonuç) bölümleri oluşturur. Ses tonu ve heyecanın doruğa çıktığı bölümler bu bölümlerdir. Dinleyicileri zinde tutmak için giriş bölümüne etkili bir sözle başlanmalıdır. Bu bölümde konu ve amaç da kısaca belirtilmelidir. Sonuç bölümü en etkili bölümdür. Sonuç bölümünde içten ve coşkulu bir anlatım, yoğun ve özlü bir içerik olmalıdır.
  • Hatip, her şeyden önce iletişim becerilerini iyi bilmelidir. Söylevini önceden planlamalı, gerektiği kadar okumalı, metni yanında bulundurmalı fakat konuşma sırasında metne az bakmalı ya da hiç bakmadan konuşmalıdır.

 

Söylev (Nutuk) Çeşitleri

Her konuda söylev (nutuk) verilebilir. Yine de en çok siyasi, askeri, dini, hukuki ve akademik alanlarda nutuk verilir.

Siyasi Söylev (Nutuk): Siyasal konuları içeren meclislerde, seçim meydanlarında ve mitinglerde icra edilen söylev (nutuk) türüdür. Siyasi söylevler, yönetimsel içerikli söylevlerdir. Oda, baro, dernek vb. kuruluşlarda da siyasi söyleve sık sık başvurulur. Göktürk Yazıtları, siyasi söyleve güzel bir örnek oluşturur.

Askeri Söylev (Nutuk): Özellikle askeri cesaretlendirmek, duygusal açıdan güçlendirmek için başvurulan söylev türüdür. Eskiden komutanlar askerleri coşturup cesaretlendirerek nice nice kaleler fethetmişlerdir. Savaş zamanında cephe hattında; barış döneminde kışlada yurt savunmasının kutsallığının vurgulandığı söylevlerdir.

Dini Söylev (Nutuk): Dini kuruluşlarda dilin heyecan ve harekete geçirme işlevinden faydalanılarak insanları coşturmanın amaçlandığı söylev türüdür. Amaçlanan ise dini konularda bilgi verip insanları etkilemektir. Dini söylevlerde birlik, kardeşlik, hoşgörü kavramları ön plana çıkarılır. Veda Hutbesi, dini söylev (nutuk) türüne güzel bir örnektir.

Hukuki Söylev (Nutuk): Davalarda hâkim ve savcıların bazen de avukatların yaptığı konuşmalar bu türdendir.  

Akademik Söylev (Nutuk): Üniversitelerde, bilimsel toplantılarda, sempozyum ve panelde başvurulan söylev türüdür. Mezuniyet törenlerinde, açılış ve ödül törenlerinde yer alan coşkulu konuşmalar da bu türdendir.

 

Türk Edebiyatında Söylev (Nutuk) Türü

Türk edebiyatında Orhun Yazıtları söylev (nutuk) türünün ilk örneklerini oluşturur. Kül Tigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk Yazıtları bunların içeriğini oluşturur.

Ömer Naci ve Halide Edip Adıvar Türk edebiyatında Tanzimat Dönemi'nden sonra söylev (nutuk) türünde eserler veren diğer önemli kişilerdir. Halide Edip, Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra İstanbul'da Sultanahmet Meydanı'nda düzenlediği protesto mitinginde coşkulu bir konuşma yapar. Mitingin sonunda söylediği sözler büyük etki uyandırır.

Söylev (nutuk) türünde bu dönemde öne çıkan diğer önemli bir şahsiyet de Hamdullah Suphi Tanrıöver'dir. Onun söylevleri de "Dağ Yolu" adlı kitapta yer alır. Tanrıöver'in mitingin sonunda sarf ettiği "İstanbul ve Anadolu Türk Kalacaktır!.." sözleri derin bir etki uyandırır.

Mehmet Emin Yurdakul da Sultanahmet Meydanı'nda muazzam bir topluluk karşısında etkileyici ve hüzünlü bir konuşma yapar. Bu da söylev (nutuk) örneği olarak tarihte yer alır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün "Gençliğe Hitabesi" ve Cumhuriyet'in onuncu yılında okuduğu " Yıl Nutku" söylev türünün güzel örneklerindendir.

Süleyman Nazif, Necip Fazıl Kısakürek, Osman Yüksel Serdengeçti, Rıza Tevfik Bölükbaşı, Behçet Kemal Çağlar, Selim Sırrı Tarcan, Osman Bölükbaşı söylev (nutuk) türüyle öne çıkan diğer önemli şahsiyetlerdir.

Söylev (Hitabet) Türünün Tarihsel Gelişimi 

Dünya edebiyatında söylev (nutuk) türünün ilk örnekleri Eski Yunan ve Roma dönemlerinde görülür. Eski Yunan edebiyatında Demostenes ilk hatiplerden sayılır.

Kuşkusuz dünya edebiyatında söylev (nutuk) türünün özdeşleştiği kişi Latin edebiyatında ön plana çıkan İtalyan Çiçero'dur. Boussuet, Mirabeau, ve Robespiere bu türün diğer önemli tanınmış kişileridir.

Türk edebiyatında bu tür II. Meşrutiyet ile gelişmeye başlamıştır. Hamdullah Suphi Tanrıöver ve Ömer Naci bu türde ön plana çıkan kişilerdir. Halide Edip Adıvar, Mehmet Akif Ersoy sonraki zamanların önemli hitabetçileri arasında yer alır.

 

Söylev (Hitabet) Türü ile İlgili Örnekler

Örnek 1

ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dâhili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti'ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Mustafa Kemal Atatürk,

Örnek 2

ONUNCU YIL NUTKU

"Türk Milleti!

Kurtuluş Savaşı'na başladığımızın on beşinci yılındayız. Bugün Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır. Kutlu olsun!

Şu anda, büyük Türk milletinin bir ferdi olarak, bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.

Yurttaşlarım!

Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bundaki muvaffakiyeti, Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak, azimkârane yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz.

Yurdumuzu, dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi, en geniş, refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için, bizce zaman ölçüsü, geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız, daha az zamanda daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur.

Çünkü Türk milletinin karakteri yüksektir; Türk milleti çalışkandır; Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü Türk milletinin, yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir. Şunu da ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihî bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtrî zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini ve millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek millî ülkümüzdür. Türk milletine çok yakışan bu ülkü, onu, bütün beşeriyette, hakikî huzurun temini yolunda, kendine düşen medenî vazifeyi yapmakta muvaffak kılacaktır.

Büyük Türk milleti!

On beş yıldan beri, giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vadeden çok sözlerimi işittin. Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiç birinde milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım. Bugün, aynı iman ve katiyetle söylüyorum ki, millî ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğunu, bütün medenî âlem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır. Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile atinin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.

Türk milleti!

Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.

Ne mutlu Türküm diyene!"

Mustafa Kemal Atatürk

Örnek 3

ORDUMUZUN ZABİTLERİNE

Akhisar cephesi, düşmanın ilk temasıyla çürük bir tülbent gibi yırtılmıştı. Bizans orduları, beş asırlık bir ayrılıktan sonra uzun bir yoldan, tekrar avdet ediyorlardı. Evleri yanmış, halkı hicret etmiş bir kasabamızda, Aydın&#;ın ıssız bir gecesinde, kaldırımları döven Yunan süvarilerinin ayak seslerini yatağımda doğrularak dinledim. İstanbul surları önünden, gemilere atlayarak şişkin yelkenlerle bir daha dönmeyecekmiş gibi uzaklaşanlar, yeni bir hükümet, yeni bir ordu halinde geri geliyorlardı.

Felâket büyüktü. Aylarca mücadeleden sonra Bursa düşmüştü. Gece su sesleri içinde uyuyan Bursa, başının ucunda ay ışığıyla aydınlanmış gibi ak minarelini, her biri birer gufran fevvaresi gibi fışkıran Mekke yeşili ihtiyar servileriyle bin bir sevgimizin tavaf yeri olan Bursa, dede çınarlarının dallarında sahil sesleri eksik olmayan, deniz altına mahsus karaltılarla, türbelerinin, mabetlerinin içinde serin renk dalgaları uyuyan Bursa; ilkbahar olduğu vakit ufuklardan ufuklara tutuşan gelincik bulutlarıyla ovalarına şafaklar devrilmiş gibi görünen Bursa, o da teslim olmuştu. Bütün Anadolu tutkun bir musibet havası içindeydi. Bu, büyük mücadeleye halk kuvvetleri yetmiyordu, bunu anlamıştık Ordumuz! Sen nerede idin? Gözlerimiz seni arıyordu. Cihan Harbi'nden beri ardında kaybolduğun ufuktan tekrar görünmeni, gök gürültüleri içinde harp sahnesine yeniden girmeni bekliyorduk. Anadolu topraklarını bir yangın kızıltısı aydınlatırken, sen uzaklarda, gerilerde durabilir miydin? Bugün bayramını idrak ettiğimiz muharebeden bir ay evveldi, güneye doğru bir seyahatten geri dönerken yolda seninle karşı karşıya geldik Dalgalı bir ufuktan, harp tehdidi altında duran bir ovaya, korkunç bir sessizlik gibi akıyordun. Sen tekrar ortaya çıkmıştın. En öndeki zabite sordum: "Ökçelerin aşınmış, nereden geliyorsun?"

Gözleri cevap verdi:

-Uzun Kafkas yollarından, Dicle sahillerinden, Sina çöllerinden geliyorum. Cevap veren gözlerine baktım; içleri yaz geceleri gibi sıcak, hisli, derin ve karanlıktı. "Bu karanlıkları nerden-aldın?" dedim. "Uykusuz gecelerde, nihayetsiz bir vatanın sonu olmayan sınırlarını beklerken gözlerime, o gecelerden bu karanlıklar doldu" dedi. "Evin var mı?" diye sordum; "bilmiyorum" dedi. "Çocuğun var mı?" dedim. Gözleri yaşardı mı, iyi fark edemedim; "bilmiyorum" dedi.

Ey Türk ordusunun iklimden iklime, diyardan diyara koşan, gazadan gazaya geçen zabiti! Sen eski Roma Lejyonlarının başında, meçhulden meçhule giden kadim kahramanlar gibisin. Her gün yeni bir yangını genç, kızıl, coşkun kanlarını boşaltarak söndüren sensin. İstiklâl cihadımızın bu ilk bayramını senin tekrar dönüşünü selamlamak için yapıyoruz. Ana topraklara sızan cömert, civanmert kanın ufkumuzda bir necat şafağı oldu. Birinci İnönü'nden beri, o şafak felâketli alınlarımız karşısında parlayıp duruyor. Bunun için, o büyük günün yıldönümünde, herkesten evvel elimizi sana uzatıyor, bize hayat ve istiklâl bahşeden aziz, mübarek ellerini minnetle sıkarak herkesten önce seni tebrik ediyoruz.

(Hamdullah Suphi Tanrıöver, MEB Yayınları)

Ayrıca bakınız 

Söylev (Nutuk) Özellikleri ve Türleri

Söz, lakırdı, söyleyiş, söyleme kuvveti gibi kelime anlamları olan nutuk Türkçede daha çok “bir topluluğa karşı söylenilen söz, hitabet” manalarında kullanılır.

Eskiden bir topluluk karşısında söz söylemenin ilke ve kurallarını belirleyen sanata hitabet, bu sanat doğrultusunda konuşan kişiye de hatip denilmiştir.

  • Nutuk, dinleyenleri harekete geçirmek, onları coşturmak, belli bir amaca yöneltmek, onlara bir ülküyü, düşünceyi, isteği aşılamak için gerçekleştirilen heyecanlı ve etkili konuşmalardır.
  • Bu tür yazılara “yaşatıcı yazılar” adı da verilir.
  • Bu türde öyküleme anlatım tekniği kullanılmaktadır.
  • Açıklama, tartışma ve kanıtlama anlatım biçimleri kullanılmaktadır.
  • Örnekleme, tanık gösterme, benzetme ve tanımlama gibi de düşünceyi geliştirme yollarına başvurulmuştur.
  • Nutukta okuyucunun bilgisini arttırmaktan ziyade hayal gücünü zenginleştirme hedef alınır.
  • Söylevlerin, dinleyicileri düşündürmek, onları coşturmak, harekete geçirmek gibi hedefleri vardır.
  • Söylevler dinleyicilerin zeka düzeyine, ilgisine ve duygu-düşüncelerine göre hazırlanır.
  • Söylev temelinde bir kompozisyon ürünüdür.
  • Aynı zamanda nutuk eğer yazıya dönüştürülmüşse yazılı kompozisyon ürünü olarak da kabul görmektedir. M. Kemal Atatürk’ün Nutuk’u en güçlü söylev olma özelliği taşımaktadır.

Söylevde, konuşmacı kendisini dinleyenleri yanılgıya düşürmemek için acele etmeden düşünerek konuşmalı, dinleyicilerine karşı iyi niyet beslemelidir. Konuşmacı; dinleyicilerinin, konuşmalarına inanmasını sağlayacak bir biçimde dürüst olmalıdır. Dinleyicilerinin kalbini kırmamalı, gerekirse de kendisini dinleyicilerinin yerine koymalıdır. Basmakalıp sözleri tercih etmemelidir.

İyi bir hatip olmak isteyen kişi, çok okumakla beraber gözlemleri çok kuvvetli, içerisinde bulunduğu toplumun düşüncelerini iyi bilen, söz kurallarına gerekli özeni gösteren, ileri görüşlü bir birey olmak zorundadır. Aynı zamanda hatip; tok ve gür sesli, konuşmalarında veya fikirlerinde içten ve samimi olmalıdır.

Nutuğun Dört Temel Amacı

  1. Bir fikri veya bir meseleyi açık bir şekilde anlatmak
  2. Dinleyiciler üzerinde bir iz bırakarak onları ikna etmek
  3. Dinleyicileri harekete geçirmek
  4. Dinleyicileri eğlendirmek

Nutuk Hazırlanırken Dikkat edilecek Hususlar

Nutuk hazırlanırken dikkat edilecek 7 önemli husus vardır.

  1. Konuşmacı daha önceden konusunu ve konuşmasını planlamalı, yazmış olduğu nutka önceden hazırlanmalıdır. Hatip konuşma esnasında yazılı metnini yanında bulundurmalı lakin konuşma sırasında metnine mümkün olduğunca az bakmalıdır. İyi bir hazırlık yapan hatip konuşma metnine sadece göz ucuyla bakması bile yeterli olacaktır.
  2. Nutuğun giriş cümlesi dinleyenlerin dikkatini ve ilgisini çekecek bir türden olmalıdır.
  3. Konuşma esnasında kullanılacak olan üslup iyi seçilmelidir.
  4. Nutuğun gelişme bölümünde hatip, fikirlerini veya düşüncelerini kanıtlayacak nitelikteki belgelere başvurur, örneklendirir ve ispatlamaya çalışır. Dinleyicilerin heyecanını yükseltecek fikirlerle, sorulu cevaplı cümlelerle sonuç bölümüne geçilir.
  5. Son bölümde hatip, işlenen konunun önemini dinleyicilere kesin ve etkili bir biçimde anlatır.
  6. Hatip belirlediği konuyu iyi bir şekilde savunabilmelidir. Bunun için de hitap ettiği toplumun fikir ve düşüncelerini ve hitap sanatının gerektirdiği incelikleri iyi bilmelidir. Ses tonu ve mimikleri konuşmanın akışına uygun olmalıdır.
  7. Hatip konuşmanın ahengine göre metne bağlı kalmayacağını iyi bilmelidir.

Dünya Edebiyatında Söylev

Bu türün dünya edebiyatındaki ilk örneklerini Eski Yunan ve Roma dönemlerinde görmekteyiz. Eski Yunan edebiyatındaki Demosthenes, Latin edebiyatında Cicero, Fransız edebiyatında ise  Bossuet, Mirabeau ve Robespiere dünya edebiyatındaki önemli söylevcilerdir.

Türk Edebiyatında Söylev

Bilge Kağan’ın Orhun Abideleri’nde Türk Budununa seslenişi Türk edebiyatında ilk söylev olarak kabul görmektedir. Türk edebiyatında söylev asıl gelişimini 2. Meşrutiyet’ten sonra göstermiştir. O dönemde Türk edebiyatında tanınan en önemli söylevciler Hamdullah Suphi Tanrıöver ve Ömer Naci’dir. Özellikle Milli Mücadele döneminde Mehmet Akif Ersoy ve Halide Edip Adıvar bu türde ön plana çıkmıştır. Cumhuriyet döneminin şüphesiz en önemli söylevcisi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Atatürk’ün “Gençliğe Hitabesi” ve “ Yıl Nutku” bu türün en güzel örneklerindendir.

  • Türk edebiyatındaki diğer önemli söylevciler:
    • Süleyman Nazif
    • Necip Fazıl Kısakürek
    • Osman Yüksel Serdengeçti
    • Rıza Tevfik Bölükbaşı
    • Behçet Kemal Çağlar
    • Selim Sırrı Tarcan
    • Osman Bölükbaşı

Söylev Türleri

Söylev, konularına göre 5’e ayrılmaktadır.

Siyasi Söylev

Milletvekilleri veya devlet adamları tarafından siyasi konulardan oluşan millet meclislerinde, seçim meydanlarında, siyasi toplantılarda ve mitinglerde yapılan konuşmalardır. Türk edebiyatında ilk siyasi söylev olma özelliği taşıyan eser Orhun Abideleri’dir. M. Kemal Atatürk’ün Nutuk’u en güçlü siyasi söylev olma özelliği taşımaktadır.

  • Bu türün en önemli isimleri
    • Mustafa Kemal Atatürk
    • Hamdullah suphi Tanrıöver
    • Mehmet Emin Yurdakul
    • Süleyman Nazif
    • Rıza Tevfik Bölükbaşı

Bilimsel ve Kültürel Söylev

Eğitim kurumlarında ders veren öğretmen veya öğretim görevlileri öğrencilerin karşısında bir nevi hatiptirler. Öğrencilerinin karşısında anlattıklarının etkili olabilmesi için hitabet sanatının inceliklerine başvurmaktadırlar. Bunların yanında panel, konferans ve açık bilimsel toplantılarda yapılan konuşmalar da bu türe girmektedir.

  • Bu türün önemli isimleri
    • Fazıl Ahmet Aykaç
    • Necip Fazıl Kısakürek
    • Hamdullah suphi Tanrıöver
    • Osman Yüksel Serdengeçti

Askeri Söylev

Ordunun moralini yükseltmek ve güven duygusunu arttırmak için yapılan söylevlerdir.

Akademik Söylev

Bilimsel bir konu ile ilgili olan; üniversitelerde, akademilerde ve bilim toplantılarında yapılan konuşmalardır.

Dinsel Söylev 

Dini mekanlarda, birey ve toplumu ilgilendiren sorun veya konuların dinsel bir bakış açısı ile anlatılmasıdır. Camilerde imamların yaptığı hutbeler bu türe örnek olarak verilebilir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir