omicron tat koku kaybı / Yeni varyantlarda uzamış koku ve tat kayıpları görülebilir!

Omicron Tat Koku Kaybı

omicron tat koku kaybı

ABD'li uzmanlar araştırdı! Omicron'da koku ve tat kaybı yaşayanların yüzde 50'sinde bu iki hastalığa rastlandı

21 Eylül Dünya Alzheimer Günü çerçevesinde da açıklamalarda bulunan Nöroloji Uzmanı Dr. Emir Ruşen öncelikli olarak basit unutkanlıklarla başlayan hastalığın evreleri hakkında bilgi verdi. Kişiden kişiye değişmesine rağmen temelde 5 evrede ilerlediğini dile getiren Ruşen, bu evreleri şu şekilde sıraladı:

1. Preklinik evre: Alzheimer teşhisi öncesi dönem. Belirgin semptomlar görülmez. Amiloid beta proteinin tespitini yapan görüntüleme taramalarıyla tespit edilir.

2. Hafif bilişsel bozukluk- Pre Demans MCI: Uzun zaman bu tablo korunabilir. Bazen 1 yıl sonra yüzde 20’si Alzheimer’e dönüşür. Beyin sisi olayı dediğimiz aşamadır. Son güncel olayları hatırlamada güçlük çekerler. Yakınları hafıza sorunlarını fark eder. Örneğin randevuları eskiye oranla daha fazla unuturlar. Karar vermede zorluk, birkaç adımdaki görevleri yerine getirme de zorluk. Yıkanma ve yemek yeme gibi aktiviteleri ihmal ederler.

3. Hafif bunama aşaması: Teşhis aşamasıdır. Hafıza ve düşünme sorunları, günlük yaşamı etkilemeye başlar. Eşyalarını kaybeder, öfke baş gösterir, görevleri tamamlayamazlar, aynı soruyu tekraren sorarlar.

4. Orta derecede demans gelişimi: 2-4 yıl sürer. Tanıdık yerlerde bile yolunu kaydedebilir. Haftanın günleri karıştırır, adres telefon gibi kişisel bilgileri unuturlar. Paranoya gelişebilir, huzursuz ve agresif olabilirler. Hafıza boşluklarını tamamlamak için favori anılarını tekrarlarlar. Havaya uygun giyinmekte zorluk çekerler.

5. Şiddetli bunamalar ve tedavinin çözüm olmadığı evre: Düşme riski artar, yutma güçlüğü, yatakta daha fazla zaman geçirme, mesane ve bağırsak sorunları artar. Korku nedeniyle saldırganlık sorunları olabilir.

* Fotoğraf: Pixabay

Yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgını Mart 2020'de hayatımıza girdiğinden bu yana iki yılı aşkın zaman geçti.

Yıllar içinde hastalığı geçirmiş olsak da olmasak da ne tür semptomlar ile karşılaşabileceğimiz ise artık hemen hepimizin malumu: Yüksek ateş, öksürük, nefes darlığı, baş ağrısı, boğaz ağrısı, burun akıntısı, kas ve eklem ağrısı, halsizlik, koku ve tat alma duyusu kaybı, ishal...

Fakat hastalığın semptomlarının yaygın olarak biliniyor olması nasıl ortaya çıktıklarının da kesin olarak bilindiği anlamına gelmiyor ne yazık ki.

Örneğin, nasıl oluyor da COVID-19'a yakalanan biri birdenbire hem koku hem tat alma duyularını haftalar hatta aylar boyunca kaybedebiliyor?

Bu iki duyu arasında nasıl bir bağ var ve SARS-CoV-2 virüsü bu iki duyuyu nasıl etkiliyor? Ve belki de daha önemlisi: COVID-19 sebebiyle kaybedilen koku ve tat alma duyularını geri kazanmak mümkün mü?

Araştırmaların ve uzmanların ne söylediğine birlikte bakalım...

İki duyu arasında nasıl bir bağ var?

Koku ve tat alma arasında nasıl bir bağ olduğuna geçmeden önce şunu belirtmekte fayda var: Bu iki duyu iki ayrı süreç anlamına geliyor.

COVID-19 ve koku alma duyusu kaybı üzerine de çalışan kulak-burun-boğaz uzmanı Abigail Walker, bu iki süreci kısaca şu şekilde özetliyor:

"Tat hissi dil, damak ve boğazda bulunan tat tomurcukları denen özel duyu hücrelerinden gelir. Bu tat tomurcukları beş tadı algılar: Yediğiniz şey tatlı mı, tuzlu mu, acı mı, ekşi mi yoksa umami tadında mı?

"Koku hissi burnun üst ve arka kısımlarında gizli olan küçük sinir dallarından gelir. Bu sinir uçları son derece hassastır ve geniş yelpazede bir dizi farklı kokuyu algılayabilir. Sinirler sonrasında bu uyarıyı mesajın daha sonra iştah ve zevk gibi pek çok farklı merkeze iletildiği beyne gönderir."

Peki, burada söz konusu olan iki ayrı süreç ise eğer nasıl oluyor da burnumuzu elimizle kapattığımızda yediklerimizin tadı da değişiyor, hatta belki de yediğimizden hiç tat alamamaya başlıyoruz?

İngiltere'de koku ve tat alma duyu bozukluğu yaşayan kişiler için çalışan "Fifth Sense" (Beşinci Duyu) derneğinden Nina Hill bunu şöyle açıklıyor:

"Burun havadaki kokuları almamızı sağlar, fakat bu, tat almaya bağlıdır çünkü burun olmadan aroma eksiktir. Temelde burun, hava akımı ve beyninizin ön bölümünde bulunan ve kokuları algılayan koku soğancığı yemek yiyen kişinin yemeğin aromasını yorumlamasını sağlar."

Diğer bir deyişle, tam olarak koku alamadığınız bir anda bir parça çikolata yediğimizde yediğimiz şeyin tatlı olduğunu algılayabiliyoruz, fakat koku almadan çikolatanın o kendine özgü tadını ayırt edemiyoruz.

COVID-19 kaynaklı duyu kaybı ne kadar yaygın?

Nature dergisinden bilim yazarı Michael Marshall'ın da aktardığı üzere, COVID-19 sebebiyle dünyada kaç kişinin koku ve dolayısıyla tat alma duyusunu kaybettiğine ilişkin farklı araştırma sonuçları mevcut.

Örneğin, pandeminin ilk dönemlerinde, Haziran 2020'de COVID-19 ile enfekte olmuş 8 bin 438 kişi ile yapılan bir araştırma katılımcıların yüzde 41'den fazlasının koku kaybı yaşadığını göstermişti.

Aynı yılın Ağustos ayında yapılan başka bir araştırma ise virüse yakalanan 100 kişiden 96'sının koku alma duyu bozukluğu yaşadığını, yüzde 18'inin ise koku duyusunu tamamen kaybettiğini ortaya koymuştu.

Öte yandan, uzmanların da dikkat çektiği gibi, iki tür koku ve tat duyu kaybı var: Akut duyu kaybı ve kronik duyu kaybı. Diğer bir deyişle, bazı kişiler hastalığı atlattıktan kısa bir süre sonra yeniden koku ve tat almaya başlarken bazı kişiler için bu süreç çok daha uzun sürebiliyor.

Örneğin, yine Nature'ın aktardığı bir araştırmada, COVID-19 sebebiyle koku kaybı yaşayanların yüzde 72'si, tat kaybı yaşayanların ise yüzde 84'ü bir ay sonra duyularını geri kazandıklarını söylemişti.

Mart 2022'de yayınlanan bir araştırmanın sonuçları ise biraz daha ürkütücüydü: COVID-19 geçiren 303 kişiden yüzde 18'i hastalığı geçirdikten sekiz ay sonra hala koku duyusu kaybı yaşıyordu. Sekiz ay sonra hala tat duyusu kaybı yaşayanların oranı ise yüzde 32'ydi.

Şu an dünyada yaygın varyant olan Omicron'un daha nadiren koku ve tat duyusu kaybına yol açtığı ifade edilse de Norveç'te 81 Omicron vakası üzerinde yapılan bir araştırma katılımcıların yüzde 12'sinin daha az koku aldığını, yüzde 23'ünün ise daha az tat aldığını gösterdi.

Dahası, Stanford Üniversitesi'nden bilim yazarı Hanae Armitage'in de dikkat çektiği üzere, COVID-19 geçirdikten sonra geri gelen koku ve tat alma duyusu hastalığı bir daha kapmasak da yeniden kaybolabiliyor ya da koku ve tatları eskisi gibi almamaya başlayabiliyoruz.

Örneğin, bir çiçeğin kokusu ya da bir yemeğin tadı bize sanki çürüyen ya da yanan bir şeymiş gibi gelebiliyor, bize kimyasalları çağrıştırabiliyor.

Neden ve nasıl duyu kaybı yaşıyoruz?

COVID-19'un neden ve nasıl koku ve tat duyusu kaybına sebep olduğuna ilişkin son dönemde yayınlanan iki araştırma mevcut.

Bunlardan biri New York Üniversitesi Grossman Tıp Okulu ve Columbia Üniversitesi'nden araştırmacıların birlikte yürüttüğü ve sonuçları Şubat 2022'de Cell dergisinde yayınlanan bir araştırma.

New York Üniversitesi Langone Health sağlık merkezinin aktardığına göre, bu araştırma COVID-19 geçirenlerin neden koku duyusunu kaybettiğini açıklayan bir mekanizma keşfetmiş olabilir.

Buna göre, COVID-19 ile enfekte olmak koku reseptörlerinin, yani kokularla ilişkilendirilen molekülleri algılamaya yarayan burundaki sinir hücrelerinin yüzeyindeki proteinlerin etkinliğini dolaylı olarak azaltıyor:

"Deneyler, virüsün koku alma dokusundaki sinir hücrelerine (nöronlara) yakın olmasının enfeksiyonu algılayıp karşılık veren bağışıklık hücreleri, mikroglia ve T hücrelerinin akın etmesini sağladığını gösterdi.

"Çalışmayı yapan araştırmacılar, virüs bu hücreleri enfekte edemese de bu tür hücrelerin koku alma sinir hücrelerinin genetik etkinliğini değiştiren ve sitokin denen proteinleri salgıladığını ifade ediyor.

"Ekibin teorisine göre, başka senaryolarda hücre etkinliği hızlıca dağılsa da beyindeki bağışıklık sinyali orada kalmaya devam ediyor ve koku alma reseptörlerinin oluşması için gerekli olan gen etkinliğini azaltıyor.

"New York Üniversitesi Tıp ve Mikrobiyoloji Fakültesi profesörü Benjamin tenOever, 'Bulgularımız COVID-19 kaynaklı koku kaybına sebep olan mekanizmaya ve bunun nasıl uzun COVID-19 biyolojisinin temelinde yatıyor olabileceğine ilişkin ilk açıklamayı sunuyor' diyor.

"Yapılan deneyler COVID-19 ile enfekte olmanın ve gelişen bağışıklık tepkisinin koku alma reseptörlerinin oluşumunu etkileyen kromozomlardaki DNA zincirlerinin gen ifadesini etkinleştirmek üzere açık ve etkin olma ve etrafında dolaşma kabiliyetini azalttığını doğruladı."

Genlerimiz risk faktörü olabilir mi?

COVID-19'un neden ve nasıl koku ve tat duyusu kaybına sebep olduğuna ilişkin ikinci yakın tarihli araştırma ise Ocak 2022'de Nature Genetics dergisinde yayınlanan "UGT2A1/UGT2A2 loküsü COVID-19 bağlantılı koku veya tat kaybı ile ilişkili" başlıklı bir araştırma.

NBC News haber sitesinin aktardığına göre, söz konusu araştırma sonuçları COVID-19 ile enfekte olduktan sonra kaybedilen koku duyusu ile ilişkilendirilen genetik bir risk faktörü tespit etmiş olabilir.

Genom bilimi ve biyoteknoloji firması 23andMe'den bir grup araştırmacı, ABD ve İngiltere'de yaşayan ve yüzde 68'i COVID-19 yakalandıktan sonra koku veya tat kaybı belirtisi gösterdiğini söyleyen 69 bin 841 kişi üzerinde bir araştırma yaparak duyu kaybı yaşayanlar ile yaşamayanların genetik farklarını karşılaştırdığında iki grup arasında bir fark olduğunu görüyor.

Buna göre, koku almaya ilişkin genler olan UGT2A1 ve UGT2A2'ye yakın bir genetik loküs (bir genin kromozomdaki sabit yeri) COVID-19 kaynaklı koku ve tat kaybı ile ilişkiliymiş gibi görünüyor.

Her iki gen de burnun içinde koku almayla ilgili dokuda gen ifadesi buluyor ve koku maddelerini özümlemede rol oynuyor. Araştırma sonuçları, söz konusu genetik risk faktörünün COVID-19'a yakalanmış bir kişinin koku veya tat duyusunu kaybetme riskini yüzde 11 arttırdığını gösteriyor.

Araştırmanın başyazarı ve firmanın insan genetiği dalı başkan yardımcısı Adam Auton'a göre, UGT2A1 ve UGT2A2'nin bu sürece nasıl dahil olduğu henüz net değil, fakat araştırmacılar söz konusu genlerin "enfekte olan hücrelerin fizyolojisinde rol oynuyor olabileceği" ve meydana gelen bozulmanın da koku kaybına sebebiyet verdiği teorisi üzerinde duruyor.

Çalışmaya katılan araştırmacılardan biri olmayan Dr. Justin Turner ise bilim insanlarının bu bulguları kullanabilmesi için bu genlerin nasıl ifade edildiği ve koku almaya ilişkin sinyal gönderme konusunda ne gibi bir fonksiyonu olduğu hakkında daha fazla bilgisi olması gerektiğini söylüyor.

Ne yapmalı?

COVID-19 kaynaklı koku ve tat kaybı son iki senedir pek çok araştırmanın konusu olsa da bu durumun sebepleri henüz kesin olarak ortaya konmuş değil. Benzer şekilde, koku ve tat alma duyusunu geri getirebilmek için etkinliği yüzde yüz garantili bir yöntem de bulunabilmiş değil.

Fakat yine de yapılabilecek bir şeyler olsa gerek. İskoçya Ulusal Sağlık Sistemi (NHS) şu önerileri paylaşıyor örneğin:

● Durumunuz hakkında güvenilir kaynaklardan bilgi alın
● Gıdaları soğuk ya da oda sıcaklığında tüketin
● Küçük lokmalar alın – Tadına alışabilirsiniz; o yüzden çabuk pes etmeyin
● Pilav, haşlanmış patates ve makarna gibi yavan yiyecekler deneyin
● Size hitap eden tatlar deneyin
● Tatmaya devam edin – Sevdiğiniz şeyler haftadan haftaya değişebilir
● Dişlerinizi her sabah ve akşam fırçalayarak ağzınızı temiz ve sağlıklı tutun
● Ağzını kuruysa ya da rahatsızlık duyuyorsanız ağzınızı suyla çalkalayın
● Fasulye, bakliyat, balık, yumurta, et ve diğer proteinleri yeterince tükettiğinizden emin olun
● Tat almanıza yardımcı olabilmesi için güçlü aromalar ya da baharatlar deneyin – fakat çok fazla tuz veya şeker eklememeye dikkat edin

Koku eğitimi

"Koku eğitimi, kokuları yeniden öğrenmek için düzenli olarak farklı şeyleri koklamak anlamına geliyor. Bu, bazı insanların koku duyusunu geri kazanmasına yardımcı olabilir. İki farklı şeyin farklı koktuğunu algılayabiliyorsanız bu eğitim size yardım edebilir.

"Çok ufak bir fark bile görüyorsanız bu yönetimi kullanabilirsiniz. Ne kadar erken başlarsanız o kadar faydasını görebilirsiniz.

"Evinizde olan kahve, parfüm, turunçgiller veya farklı esanslar ile başlayın. Pratik yaparak bunları tanımaya çalışın, sonrasında yeni bir kokuya geçin." (SD)

'Omicron daha sinsi, tat- koku kaybı yapmıyor'

ENFEKSİYON Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ümit Savaşçı, 'Omicron' varyantında bazı semptomların değiştiğini belirterek, "Koku, tat kaybı biraz belirti gibiydi.
Ne yazık ki yeni varyant biraz daha sinsi. Koku, tat kaybını çok yapmıyor. Koku, tat alabiliyorsunuz; ama birden öksürük, ateş, solunum sıkıntısı ile seyredebilir. Gribal belirtiler, baş ağrısı, kas ağrısı, öksürük, solunum sıkıntısı, ateşi olan kişiler, mutlaka PCR testini yaptırsınlar" dedi.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ümit Savaşçı, 'Omicron' varyantına ilişkin DHA'ya değerlendirmelerde bulundu. Doç. Dr. Savaşçı, mRNA aşılarının da 6 aydan sonra koruyuculuğunun düştüğünü belirterek, "Dolayısıyla bizim ülkemizde de 30 yaş üzerine de mutlaka 3'üncü doz mRNA aşılarının hak tanınmasını gerçekleştirmemiz gerekiyor. 5-11 yaş arası çocukların da aşılanma programına hızlıca alınması lazım. Haber

https://www.haberler.com/omicron-daha-sinsi-tat-koku-kaybi-yapmiyor-14615510-haberi/

Omicron geçirenlerin yarısında depresyon neden görülüyor?

Dünya çapında 6 milyondan fazla insanın ölümüne sebep Covid - 19 pandemisi can almayı sürdürüyor. Yapılan araştırmalarla çeşitli alanlardaki etkileri hala daha tespit edilmeye çalışılıyor.
Aktif korona virüsünde ölüm sayılarında azalma olmasına rağmen omicron, alfa ve delta varyantlarının etkisinin hala devam ettiğini belirten Öğretim Üyesi Nöroloji Uzmanı Dr. Emir Ruşen, yeni varyantlarda tat ve koku kaybının az olunması sebebiyle, “hafif geçiriyorum” diyerek rahat davranıldığına ve bunun da riskli olduğunu açıkladı.

Emir Ruşen aynı zamanda yaşanan tat ve koku kaybı ile ilgili ABD''de yapılan nörolojik bir araştırmanın da sonuçlarına dikkat çekti:
“Buna göre, yeni varyantların tat ve koku kaybı anlamında daha az etkili olduğu söylenebilir” diyen Dr. Emir Ruşen, nöroloji uzmanlarının yaptığı bu respoktekstif araştırmaya göre, bu hastalarda tat ve koku kaybı yaşayanların yüzde 50''sinden fazlasında depresyon görüldüğünü söyledi. Dr. Emir Ruşen, “Bu hastaların depresyona girdiği görülüyor. Koku kaybı yaşayan insanlarda demans oranı aynı şekilde normal insanlara göre daha fazla görülmüştü. Buna göre bu semptomu daha az yaşayanlarda, daha az ruhsal değişim ve depresyon görüldüğünü söyleyebiliriz”

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir