oruç fidyesi 2021 / Oruç tutamayanlar ne kadar para vermeli? yılı oruç fidyesi ne kadar?

Oruç Fidyesi 2021

oruç fidyesi 2021

Oru&#; tutmayan kişi ne kadar para vermeli? fitre miktarı Diyanet a&#;ıklaması

Güncelleme Tarihi:

Fotoğraf: iStock

Oluşturulma Tarihi: Mayıs 07,

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Sağlık sorunları ya da çeşitli nedenlerle Ramazan ayında oruç tutamayan kişiler, Oruç tutmayan kişi ne kadar para vermeli? Sorusuna yanıt arıyor. fitre miktarını merak eden vatandaşlara Diyanet bu yıl Ramazan ayı boyunca her gün sayısına verilmesi gereken fitre miktarını belirledi. İşte fitre miktarı Diyanet açıklaması.

1/6Oruç tutmayan kişi ne kadar para vermeli fitre miktarı Diyanet açıklaması
2/6FİTRE NEDİR
3/6 FİTRE MİKTARI NE KADAR DİYANET AÇIKLAMASI
4/6FİTRE NASIL HESAPLANIR
5/6FİTRE KİMLERE VERİLİR
6/6FİTRE NE ZAMAN VERİLİR

Oruç Fidyesi

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

اَيَّامًا مَعْدُودَاتٍۜ فَمَنْ كَانَ مِنْكُمْ مَر۪يضًا اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَۜ وَعَلَى الَّذ۪ينَ يُط۪يقُونَهُ فِدْيَةٌ طَعَامُ مِسْك۪ينٍۜ فَمَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًا فَهُوَ خَيْرٌ لَهُۜ وَاَنْ تَصُومُوا خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ

“(Size yazılan oruç) sayılı günlerde tutulur. Sizden kim, hasta veya yolculuk halinde olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde tutsun. Orucu tutabilecek olanların  bir çaresizi doyuracak kadar fidye (fitre) vermesi de gerekir. Kim bir iyiliğin fazlasını yaparsa onun için iyi olur. Oruç tutmanızın ne kadar iyi olduğunu bilseniz, (hasta ve yolcu olmanıza rağmen) tutarsınız. …” (Bakara 2/)

Âyette geçen (الذين يطيقونه وعلى ) = ve alellezîne yutîkûnehû) ifadesi “…onu tutabilenlere&#;” anlamındadır. Ancak âlimlerimizin çoğu âyete; “&#;onu tutamayanlara&#;” şeklinde olumsuz anlam vermişlerdir. Bu, şaşırtıcı bir durumdur. Şimdi olumlu anlam ile ortaya çıkan hükümleri ve anlamı olumsuza çevirmenin sebep ve sonuçlarını görmeye çalışalım:

Olumlu Anlam

Bakara âyetteki ( الذين يطيقونهوعلى ) ibaresine “seafoodplus.info tutabilenlere..” şeklinde olumlu anlam verince, “onu” zamiri ya bu âyette sözü edilen hasta ve yolcuların, tutamadıkları Ramazan orucunu kaza etmeleri halini ya da âyette yer alan orucu (الصيام es-sıyâm) gösterir.

Zamirin Orucu (الصيام) Göstermesi

âyette olan “onu” zamirinin âyetteki orucu gösterdiğini söyleyenlere göre yolcu ve hasta olmayıp oruç tutabilenler önceleri serbestti; isteyen tutar, isteyen de tutmaz bir fakiri doyururdu. Sonra ( فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُۜ ) “Sizden kim Ramazanı yaşarsa, o ayı oruçlu geçirsin&#;” (Bakara 2/) âyeti geldi ve bu hükmü nesh ederek ortadan kaldırdı.[1] Buna göre âyetin açılımı şöyle olur:

“Orucu sayılı günlerde tutun. Sizden kim hasta veya yolcu olur da oruç tutamazsa, o günler sayısınca diğer günlerde tutsun. Hasta veya yolcu olmayıp gücü yerinde olanlar oruç tutmazlarsa onun yerine bir yoksulu doyuracak fidye vermeleri gerekir…”

Demek ki ilk zamanlar, hasta ve yolcular, tutamadıkları oruçları kaza etmek zorunda oldukları halde oruç tutabilecek olanlar serbesttiler; isterlerse oruç tutmaz, yerine bir yoksul doyuracak fidye verebilirlerdi. Bu bir çelişkidir, Allah’ın kitabında çelişki olmaz. Bu iddia, bunun dışında üç açıdan daha eleştirilebilir:

a)   Âyetin metni muhayyerlik değil, vücub ifade eder. وَعَلَى الَّذ۪ينَ يُط۪يقُونَهُ فِدْيَةٌ طَعَامُ مِسْك۪ينٍۜ” = ve alellezîne yutîkûnehû fidyetün taâmu miskîn) Onu tutabilenlere bir yoksulu doyuracak fidye gerekir.” cümlesi, mübteda ve haberden oluşan isim cümlesidir. Haber, ef’âl-i ammeden olup hazfedilmiştir. İsim cümlesi sübut ve devam ifade eder. Çocuğun emzirilmesi ile ilgili şu âyet de aynı yapıdadır:بِالْمَعْرُوفِوَكِسْوَتُهُنَّرِزْقُهُنَّلَهُوَعلَىالْمَوْلُودِ= ve ale’l-mevlûdi lehû rizquhunne ve kisvetuhunne bi’l-ma’rûf (Sütannenin) gıda ve giyeceğini temin; çocuk kendi için doğurulmuş babanın görevidir.”(بِالْمَعْرُوفِوَكِسْوَتُهُنَّرِزْقُهُنَّلَهُوَعلَىالْمَوْلُودِ) (Bakara 2/) Bu ve benzeri âyetlere, vücub anlamı verilirken yalnızca yukarıdaki âyete muhayyerlik anlamı verilmesinin bir gerekçesi yoktur.

b)   Burada nesihten bahsedilemez. Çünkü nesh eden âyet, ya önceki ile aynı hükmü ya da daha hafif bir hükmü içerir. AllahTeâlâ şöyle buyurur:

مَا نَنْسَخْ مِنْ آَيَةٍ أَوْ نُنْسِهَا نَأْتِ بِخَيْرٍ مِنْهَا أَوْ مِثْلِهَا.

“Biz bir âyeti nesh eder veya unutturursak, yerine ya daha hayırlısını, ya da dengini getiririz.” (Bakara 2/) Oruç tutabilenlere verildiği iddia edilen ruhsatın kaldırılması, hükmün ağırlaştırılmasıdır. Böyle bir nesih olamaz. Nesih konusuyla ilgili olarak bu kitapta yer alan “Nesih ve Recm Cezası” başlıklı yazıya bakılabilir.

c)   Üçüncü husus şudur: Âyette hasta ve yolcuların tutamadıkları orucu kaza etmelerinden bahsediliyor. Zamirin en yakınını göstermesi esas olduğundan “… onu&#;” zamirinin bu âyetteki “oruç kazası”nı değil de âyetteki “orucu” göstermesi için bir karine gerekir. Okuduğumuz yerlerde böyle bir karineden bahsedilmemektedir. Bize göre Ramazan bayramında verilen fitre bunun karinesi olabilir. O zaman âyetin anlamı şöyle olur: “Ramazan orucunu tutabilenlerin bir miskini doyuracak fidye vermeleri gerekir.”

Fidye, kişinin ibadetteki eksiğini gidermek için ödenmesi gereken bedeldir.[2] İkrime’nin İbn Abbâs’tan rivâyetine göre “Nebimiz  fitreyi, oruçlunun ağzından çıkabilecek olan boş ve çirkin sözler için bir temizlik ve çaresiz kalmış kişiler (miskinler) için yemek olsun diye farz kılmıştır. Kim onu (bayram günü) namazdan önce verirse makbul bir zekât olur. Kim de namazdan sonra verirse sadakalardan bir sadaka olur.”[3]

Abdullahb. Ömer demiştir ki; “Allah’ın Elçisi aleyhisselam  fıtır veya Ramazan sadakasını; erkeğe, kadına, hüre ve köleye, hurmadan bir sa’[4]veya arpadan bir sa’ olarak farz kıldı. İnsanlar bunu yarım sa’ buğdayla denkleştirdi.”[5]

Oruç; kadın, erkek, hür ve köle her Müslüman’a farzdır. Hadisler, fitrenin de aynı şekilde farz olduğunu açıklamıştır. Âyetteki “orucu tutabilenlere” ifadesi, bu hadis ile örtüşmektedir.

Zamirin Kaza Orucunu Göstermesi

“Onu tutabilenlere..” âyetindeki “onu” zamirinin kaza orucunu gösterdiğini söyleyenler, iki ayrı görüş ortaya koymuşlardır:

1. Hasta ve yolcular iki kısımdır. Bir kısmı oruca dayanamazlar; bunlar daha sonra kaza orucu tutarlar. Bir kısmı da fazla sıkıntı çekmeden oruç tutabilirler. İşte âyet; bunların ikinci kısmını, oruçla fidye arasında muhayyer bırakmıştır. Fahrettin Razi, bu görüşten başkasına itibar edilemeyeceğini söyler.[6]

Bize göre âyetin manası vücub ifade ettiğinden ona dayanılarak muhayyerlik yorumu yapılamaz.

Ebû Hayyân’a göre İmam Mâlik bu âyeti şöyle yorumlamıştır: Ramazan ayı gelene kadar, tutma gücü olduğu halde önceki Ramazandan kalma kaza orucunu tutmayana fidye gerekir[7] Bu görüşü kabul etmek için delil gerekir. Bize ulaşan böyle bir delil yoktur.

2. Hasta ve yolcu olduğu için oruç tutamayanların, kaza ile birlikte fidye vermeleri gerekir.[8] Bu yorumu aktaran Ebûbekr el-Cessâs(ö. h.), kime ait olduğundan ve gerekçelerinden bahsetmemiştir.

Bize göre bu yorumun delili vardır. Çünkü Arapça’da zamir en yakınını gösterir; uzağı için karine gerekir. Burada zamire en yakın kavram “diğer günlerde oruç tutma” yani kaza kavramıdır. Tutamadığı Ramazan orucunu, daha sonra tutabilen hasta veya yolcuya fidye yükü yüklenmesi, Kur’ân’ın fidyeye verdiği anlama da uygundur. AllahTeâlâ şöyle buyurur:

وَأَتِمُّوا الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ لِلَّهِ فَإِنْ أُحْصِرْتُمْ فَمَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْيِ وَلَا تَحْلِقُوا رُءُوسَكُمْ حَتَّى يَبْلُغَ الْهَدْيُ مَحِلَّهُ فَمَنْ كَانَ مِنْكُمْ مَرِيضًا أَوْ بِهِ أَذًى مِنْ رَأْسِهِ فَفِدْيَةٌ مِنْ صِيَامٍ أَوْ صَدَقَةٍ أَوْ نُسُكٍ.

“Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın.  Eğer engellenecek olursanız, kolayınızda olan bir hedy kesin. Hedy, mahilline varıncaya kadar da başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden biri hasta olur yahut başında bir rahatsızlığı bulunur da tıraş olursa, fidye olarak ya oruç ya sadaka ya da kurban gerekir.” (Bakara 2/)

Hac veya umre için ihrama giren bir kişinin, zamanından önce saçını tıraş etmesi bir eksiklik olur. Âyet, eksikliğin fidye ile tamamlanmasını emretmiştir. Oruç âyetinde “Oruç tutmanız sizin için daha iyidir” buyurulması sebebiyle hasta veya yolcu olup, Ramazanda oruç tutmayanın hayrında eksiklik olacağı açıktır. Orucu kaza edebilen fidye de verirse eksikliği giderilmiş olur. Orucu kaza etme fırsatı bulamamışsa yapacak bir şey yoktur. Çünkü Allah kimseye gücünün yetmeyeceği bir yük yüklemez. Bu, aynı zamanda, özrü sebebiyle, saçı tıraş etmenin veya orucu kazaya bırakmanın önünde engel teşkil eder. Zor durumda olmayan o ruhsattan yararlanamaz.

Anlamı Olumsuza Çevirenler

Bakara âyetteki الذين يطيقونه )وعلى ) ibaresine olumsuz anlam verenleri yanıltan (الطاقة= et-tâkâtu) kelimesine verilen yanlış anlamdır. (الطاقة) güç ve kuvvet demektir. Kelime Türkçeye “takat” şeklinde geçmiştir. Kur’ân’da şu duayı yapmamız tavsiye edilmiştir:

رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ

“Rabbimiz! Takat getiremediğimiz yükü bize yükleme…”(Bakara 2/) Yani “zorlanacağımız yükü bize yükleme” demektir. Yoksa “gücümüzün yetmediğini yükleme” değildir.[9] Çünkü gücümüzün yetmediği yükü yüklememe, zaten Allah’ın bir kanunudur. O şöyle buyurur:

لَا يُكَلِّفُ اللَّهُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا.

“Allah, kimseye gücünün yettiğinden fazlasını yüklemez.” (Bakara 2/)

Fakat Ragıb el-İsfahânî (الطاقة) kelimesine, kendi söyledikleri ile de çelişen şöyle bir anlam vermiştir:

الطاقة: اسم لمقدار ما يمكن للإنسان أن يفعله بمشقة

Yani “takat kişinin zorlanarak yapabileceği kadarına isim olmuştur.”[10] Bu, takat yetirememe halini gösterir. Bunlara göre oruca takati olanlar, oruç tutmakta zorlanan kimselerdir. Oruca takati olmayanlar ise orucu kolayca tutan kimseler olur. Çünkü iki olumsuzdan bir olumlu anlam çıkar. “Yok yok” demek “her şey var” demektir. “Rabbimiz! Takat getiremediğimiz yükü bize yükleme…” demek de; “Rabbimiz! Bize zorlanacağımız yükler yükle” demek olur. Bu, anlamı tersine çevirmedir. Bu sebeple takat kelimesine yukarıdaki anlamı vermek yanlıştır. Çünkü oruca takati olan, zorlanmadan oruç tutabilen kimse demek olur.

Bize göre bu yanlış, ya el-İsfahânî’nin ya da onun kitabını yazarak bize ulaştıran kişilerin bir hatasından kaynaklanmıştır. Yukarıdaki cümlenin aslı şöyle olmalıdır:

الطاقة: اسم لمقدار ما يمكن للإنسان أن يفعله بدون مشقة

Yani “tâkat kişinin zorlanmadan yapabileceği kadarına isim olmuştur.” Cümleden “دون = dûn” kelimesi düştüğü için anlam bu hale gelmiştir. Bunun böyle olduğu, bütünlüğün bozulmasından da anlaşılmaktadır. Bundan hareketle, (الذين يطيقونه وعلى) ibaresine “.. zorlandığı taktirde oruç tutabilenlere..” anlamı verilmiştir. Bu, oruç tutamama hali olacağından, bir kısmı da anlamı “oruç tutamayanlar” diye değiştirmiştir. Türkiye Diyanet Vakfı’nın yayınladığı meâlin ilgili bölümü şöyledir:

“… (İhtiyarlık veya şifa umudu kalmamış hastalık gibi devamlı mazereti olup da) oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir fakiri doyuracak fidye gerekir…”

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayınladığı “Kur’ânYoluTürkçe Meâl ve Tefsir”inde ise şu anlam verilmiştir: “Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir”[11] Bu tefsire şöyle bir açıklama konmuştur:

“Orucu tutmakta zorlananlar” şeklinde tercüme ettiğimiz kısımda geçen “yutîkûne” fiili gerek dil bilimi gerekse kıraat şekilleri bakımından farklı manalara müsait olduğu için bu kısmı “orucu tutabilecek durumda olanlar” şeklinde anlayanlar olmuştur. Bu anlayışa göre başlangıçta müminler oruca alışıncaya kadar oruç tutabilecek durumda olanların, isterlerse fidye vererek bu ibadeti yerine getirmemelerine izin verilmiş, sonra bu izin kaldırılmış ve gücü yetenlerin orucu tutmaları gerekli kılınmıştır.

Bizim tercüme ettiğimiz şekil ve katıldığımız manaya göre ya bünyesi veya içinde bulunduğu durum ve şartlar sebebiyle orucu zor tutan, oruç tutmakta zorlanan, devam ettiği takdirde hasta olmaktan veya mecbur olduğu işini yapamamaktan korkan kimseler oruç tutmak yerine her gün için bir fidye verebileceklerdir. Eski zamanlarda yaşlılık yüzünden zayıf düşmüş kimselerle emzikli ve hamile kadınlar ‘orucu tutmakta zorlananlara örnek olarak zikredilmiştir. Bunlardan yaşlıların oruç yerine fidye vereceklerinde ittifak vardır. Diğer ikisine gelince mesela Şafiî ve Mâlik’e göre bunlar da fidye verirler, sonra da mazeretleri ortadan kalkınca kaza ederler. Hanefîlere göre bu ikisi fidye vermezler, sonradan tutamadıkları oruçlarını kaza ederler.

Günümüzde dökümcü, maden, beton veya yol işçisi, tellak, hamal gibi ağır işlerde çalışan kimselerin de “orucu tutmakta zorlananlar” sınıfına dahil edileceği hükmü birçok fıkıhçı tarafından benimsenmiştir. Bunlar da zarar gördükleri takdirde oruç tutmak yerine fidye verebileceklerdir.”[12]

الذين يطيقونه )وعلى ) ibaresinin anlamı “seafoodplus.info tutabilenlere..” olduğundan yukarıdaki anlam ve yorumlar yanlıştır. Bunların, daha önceden yapılmış olan bir yanlış görüş dışında dayanakları da yoktur. Hasta ve yolcuların, tutamadıkları oruçları kaza etmelerinin gerekçesi olarak şöyle buyrulmuştur: (اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا يُر۪يدُ بِكُمُ الْعُسْرَۘ ) “Allah size kolaylık ister, zorluk istemez.”(Bakara 2/) Demek ki bunlar, oruç tutmakta zorlanan kimselerdir. Bunlara oruçlarını kaza etmeleri emredilirken emzikli kadın, dökümcü, maden işçisi, tellak, hamal gibi ağır işlerde çalışanların, zarar görmeleri halinde oruç yerine fidye verebileceklerine hükmetmek tam bir çelişki olur.

Bunlar, bir alimin yaptığı hatanın, sonrakiler tarafından hangi boyutlara taşındığının güzel bir örneğidir.

Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır

_______________________________________________

[1].      Ebû Hayyân Muhammed b. Yusuf el-Endelüsî el-Gırnâtî, ( – h.) el-Bahru’l-muhît fî’t-tefsîr, Beyrut /, c. II, s.

[2].      Müfredât فدي mad. (ومايقيبهالإنساننفسهمنماليبذلهفيعبادةقصرفيهايقالله: فدية،ككفارةاليمين)

[3].      Ebû Davûd, Zekat

[4].      Sa’ gr. Ağırlığında bir ölçü birimidir.

[5].      Buharî, Zekat

[6].      Fahru’d-Din er-Râzî, (ö. h.) et-Tefsîru’l-kebîr, Lübnan /, Bakara ’ün tefsiri.

[7].      Ebû Hayyân, el-Bahru’l-muhît fî’t-tefsîr, Bakara ’ün tefsiri.

[8].      Ebubekr Ahmed b. Ali er-Râzî el-Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, ö. h. İstanbul , c. I, s.

[9].      Müfredât (الطوق) mad; Firuzabadî, Besâir, c. III, s. ,

[10].     Müfredât (الطوق) mad.

[11].     Hayrettin Karaman, Mustafa Çağırıcı, İbrahim Kafi Dönmez, Sadrettin Gümüş, Kur’ân Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, Ankara, , c. 1, s.

[12].     Kur’ân Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, c. 1, s.

Oruç tutamayan günlük ne kadar para verecek? fitre miktarı (25 Mayıs Salı)

Oruç tutmayanlar tutulmayan orucun kefaretini ödeyerek için belirlenen miktarları merak ediyor. Kefaret oruç tutamayanların oruç yerine ibadetlerini yerine getirmesine denir. Kefaret fitre bedeli belirlendi ve yılında ödenecek fitre rakamı duyuruldu. Ramazan ayında fitre miktarı açıklandı. Bu açıklanan fitre miktarı doğrultusunda fitrelerini verebilecekler. Fitre bedeli her yıl olduğu gibi bu yıl da Diyanet İşleri tarafından belirlendi. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada "Din İşleri Yüksek Kurulumuzca, yılı Ramazan ayının başlangıcından yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar olan süre için Fitre miktarı 28 TL olarak belirlenmiştir." sözleri kullanıldı.
FİTRE NEDİR? NE ZAMAN FİTRE VERİLİR?

Fitre ve zekatta nihai hedef, yoksulun sevindirilmesidir. Bu doğrudan olabileceği gibi, bir vasıtayla da olabilir. Fitre Ramazan ayı içinde verilmelidir. Herhangi bir sebeple bayrama kadar verilmemiş olan fitreler daha sonra da verilebilir. Zekat yıl boyunca verilebilir. Ramazan ayı içinde verilmesi adettendir.



DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI RESMİ FİTRE AÇIKLAMASI İÇİN TIKLAYIN

SON 10 YILIN FİTRE BEDELLERİ

yılında: TL
yılında: 8,5 TL
yılında: TL
yılında: 10 TL
yılında: TL
yılında: 15 TL
yılında: 16 TL
yılında: 19 TL
yılında: 23 TL
yılında: 27 TL

FİTRE KİMLERE VERİLMEZ?


Fitrenin esas amacı durumu olmayan ve fakir sayılan Müslümanların ihtiyaçlarını gidermektir. Böylece Ramazan Bayramı'nın mutluluğu tüm Müslümanlar arasında paylaşılmış olur. Zengin sayılabilecek kişilere ve gayrimüslimlere fitre verilmemektedir. İsteğe göre fitre sadece bir kişiye değil, durumu olmayan birçok yoksula verilebilmektedir. Ayrıca fitre verilirken kişi bulunduğu yerdeki yoksullara vermelidir, çünkü farklı bir yere gönderilmesi mekruh olmaktadır. Fitre verirken dikkat edilmesi gereken bir başka husus ise verilen miktarın kişinin günlük gıda ihtiyacına yetiyor olmasıdır. Sadece gıda olarak değil para olarak da verilecekse bulunulan günün şartları da göz önüne alınmalıdır.

FİTRE NE ZAMAN VERİLİR?

Fitre sadakası ile yükümlü olma vakti (vücub vakti) Hanefiler'e göre ramazan bayramının 1. günü tan yerinin ağarması, çoğunluğa göre ise ramazanın son günü güneşin batması anıdır. Fıtır sadakasını yerine getirmenin geçerliliği (sıhhati) için hangi zaman dilimi içinde ödenmiş olması gerektiği hususunda da farklı ictihadlar vardır. Önce belirtilmelidir ki, dört mezhepte de fıtır sadakasının ramazan bayramından bir veya iki gün öncesi ile bayram namazı vakti arasında kalan süre içinde geçerli olarak "eda" edilebileceği görüşleri h,kimdir. Bu süreden öncesi ve sonrası hakkındaki görüşler özetle şöyledir: Hanefî mezhebinde fetvaya esas olan görüşe göre fitre, ramazan ayının girmesinden itibaren ödenebilir. Ramazan ayı girmeden bile verilebileceği görüşünde olanlar vardır. Bayram gününden sonraya bırakılması halinde de fitre yükümlülüğü devam eder ve ilk fırsatta ödenmesi gerekir.

ORUÇ FİDYESİ KİMLERE VERİLİR?

Ramazan fidyesi zekat verilen kişilere verilebilir. Yani bireyin kendi torunu veya çocuğuna fidye vermesi mümkün değildir. Bunun yanında dedeye, anneye, babaya, büyük anneye, toruna, hanıma, evlada fitre verilmez. Eğer gelin, damat, kayınvalide, kayınpeder, üvey çocuk ve kayınbirader gibi kan bağı olmayan akrabalar fakir ise onlara verilebilir. Hala, dayı, amca, teyze gibi kan bağı olan akrabalara fitre vermek daha çok sevaptır.


ORUÇ KEFARETİ NE KADAR?

Günlük fidye miktarı, oruç tutamayanlar için fitre bedeli demektir. Din İşleri Yüksek Kurulu, yılı Ramazan ayının başlangıcından yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar olan süre için fitre miktarının 28 TL olarak belirlendiğini açıkladı.



Haber ile daha fazlasına ulaşın:

Genel Haber

Gündem

Kaynak: seafoodplus.info

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir