Yılda 8,1 milyon ziyaretçisi ile dünyanın en çok ziyaret edilen ve en yorucu müzesini gezmeye hazır mısınız?
Da Vinci Şifresi, Midnight In Paris ve türlü frankofili Louvreu kafanızda epey romantize etmiş olabilir. Evet, Louvre bin esere (sadece 35 bini sergileniyor) ve medeniyetler tarihinin yılına ev sahipliği yapan, günde bin kişinin ziyaret ettiği, yıllık bir mega saray. Elbette boşuna romantize edilmiyor. Ama müze o kadar devasa ve kalabalık ki bütün gününüz havalimanında uçak yakalamak için terminaller arası koşturuyormuşsunuz gibi geçiyor. O yüzden Louvrea gitmeden iyi bir plan çıkartmak şart. E biz de onun için buradayız. 🙂
Denilen o ki sergide bulunan her eserin önünde 1 dakika geçirseniz müzenin tamamını gezmeniz yaklaşık 64 gün alırmış. Yani bu müzeyi hakkıyla gezmek diye bir şey söz konusu bile değil. Parise birkaç günlüğüne turist olarak geldiğinize göre kendinizi böyle bir beklentiyle stres altına sokmayın sakın. Bizim tavsiyemiz çoğu eseri göremeyeceğinizi kabullenip bir an önce en önemli eserlere odaklanmanız. Bu yazımızda da önceliklendirmenizi önerdiğimiz başyapıtları, zaman kazandırıcı bilgileri ve çeşitli tüyolarımızı bulacaksınız. Yeme-içmeden konaklamaya, Paris hakkında diğer her konu içinse Paris Gezi Rehberimiz hazır ve nazır.
Index
Müzenin günlük ziyaretçi kotası var ve günler, hatta haftalar önceden biletler tükeniyor. Müzenin gişesinden bilet alıp da gezme hayalleriniz olmasın.
Louvre biletinizi buradan alabilirsiniz.
Rehberli Louvre turunuzu buradan alabilirsiniz.
Bütçeniz dahilindeyse rehberli tur öneririz. Hem Louvre gezinizi planlamak aşırı zor hem de eserlerin önemlerini anlamanız için tarihi & dini referansları bilmeniz gerekiyor.
Biletiniz de olsa kapıda uzun bir güvenlik kontrolü kuyruğu beklemeye hazırlıklı olun. Özellikle de pandemi döneminde bu kontroller daha da sıkılaştı.
İnternetten alırsanız 17 Euro. Gişeden alırsanız 15 Euro. Fakat sakın bu tufaya düşüp bilet işinizi gişeye bırakmayın. Bilet bulamaz, açıkta kalırsınız. Biletinizi buradan hemen alabilirsiniz.
26 Euro. Bilet almak için tıklayın.
34 Euro. Bizce bu bileti almak çok mantıklı çünkü zaten ikisini de yapmadan Paristen dönmek olmaz. Üstelik bu biletin müzeye öncelikli giriş hakkı var, değerli zamanınızı kuyrukta harcamıyorsunuz. Bilet için tıklayın.
Seçtiğiniz tarihe ve saate göre Euro arasında değişiyor. Bilet için tıklayın.
Rehber Eşliğinde Louvreun Başyapıtları Turu: Biz her ne kadar size Louvreu kendi kendinize gezmenizi kolaylaştıracak bir rehber hazırladıysak da Louvre kullanıcı deneyimi o kadar kötü bir müze ki size öncelikli tavsiyemiz rehberli turlara katılmanız. Yüzlerce müze gezdik, yönlendirmelerin bu kadar kötü, audioguideın bu kadar kullanışsız olduğu bir müze daha görmedik. Şaka değil, bu bağlamda Louvre tam bir hayal kırıklığı oldu. Özetle, Rehberli Louvre turu güzel bir çözüm.
Paristeki tüm zamanınızı yatıp kalkıp müze gezmek için kullanmayacaksanız, birçok müze ve tarihi yere giriş sağlayan city passlardan almanızı önermiyoruz. Astarı yüzünden pahalıya geliyor.
Tüm 18 yaş altındakilere ücretsiz. (Not: Ücretsiz puset veriyorlar)
Avrupa Birliği vatandaşı ya da oturma izni olan 26 yaş altındakilere ücretsiz.
14 Temmuz Bastille Günü herkese ücretsiz.
Pandemiden önce çarşamba ve cuma akşamları müze neredeyse e kadar açıktı ve her cuma den sonra müze girişleri 26 yaş altına ücretsizdi. Şimdilik gece ziyaretleri donduruldu.
Pandemi ile ara verilen diğer bir uygulama da her ayın ilk cumartesisi yapılan herkese ücretsiz sonrası ziyaretler. Umarız siz gittiğinizde hepsi tekrar başlamış olur.
Ücretsiz giriş yapacakların da biletlerini önden online olarak rezerve ettirmesi gerekiyor.
Bu durumda en iyi ihtimal Rehberli Louvre Turlarına bakmak. Tur şirketlerinin elinde bilet olabiliyor ama mutlaka tur olarak almanız gerekiyor, sadece bileti alamıyorsunuz.
Önce tüyolardan başlayıp sonra eserlere geçelim:
Müze, salı günleri hariç her gün saatleri arasında açık.
Pandemi öncesi dönemde çarşamba ve cuma günleri gece e kadar açıktı ama pandemide akşam saatleri şimdilik askıya alındı.
1 Ocak (Yılın İlk Günü), 1 Mayıs (İşçi Bayramı), 25 Kasım (Noel) ve 11 Kasım (1. Dünya Savaşının sonu) tarihlerinde ise müze tamamen kapalı.
Salı günleri kapalı.
İstatistiklere göre kalabalıklardan kaçmak için en iyi zamanlar hafta içi sabah müze açıldıktan sonraki ilk saatler, tercihen pazartesi veya perşembe sabahları. Hafta sonu ise en kabalık vakti.
Öte yandan bildiğiniz üzere pazar günleri Fransada dükkan ve cafeler kapalı. Müzenin en kalabalık günü olacaksa da pazar gününü böyle değerlendirmek isteyebilirsiniz.
Tam bir gününüzü ayırın. Çok fazla eser olduğu için o bile yetmeyecek.
Tam bir gün ayıramayanlar minimum 3 saat ayırmalı.
Yukarıdaki fotoğraftan da göreceğiniz üzere Louvreun birçok girişi var. Bunu bilmeyen turistlerin cam piramidin oradaki ana girişte uzuuuuun kuyrukta yaklaşık 1 saat, ama bazen de 3 saat kadar beklediğini göreceksiniz. Diğer kapılardaki sıra çoğu zaman daha kısa oluyor.
Müzenin toplam 4 girişi var:
1. Piramit: Ana giriş. Piramidin içinden müzenin yerin altındaki lobisine iniliyor. Vestiyer, gişe, tuvalet vs burada. Ama merak etmeyin, hangi kapıdan girerseniz girin buraya bağlanabiliyorsunuz.
İlla piramit kapısından girecekseniz burada karşınıza çıkan 4 farklı renkteki sırayı bilmeniz gerekir: Sarı çizgide ilerleyen sıra yıllık ziyaretçi kartı veya turist kartı gibi özel geçişleri olan ziyaretçiler için. Turuncu sıra önceden satın alınmış bileti olmayan ziyaretçiler için. Yeşil hat online olarak alınmış belirli bir zaman aralığı olan bilete sahip ziyaretçiler için. Mavi sıra ise engelli ziyaretçiler, hamile kadınlar, bebek arabalı ziyaretçiler için.
2. Carousel du Louvre: Yerin altında bir alışveriş merkezi olarak tasarlanan bu girişin, turla gelmeyenler için en hızlı giriş olduğu söylenir. Louvreun içinde yeme içme çok pahalı olacağından buradaki restoranlarda ihtiyaçlarınızı giderebilirsiniz.
Louvrea metro ile gelenler (1. ya da 7. hat üzerinde) Palais Royal-Musée du Louvre durağında indiklerinde direkt buraya bağlanabilirler. Yer üzerinden girişi de Rivoli sokağı, 99 numarada.
3. Porte des Lions: Louvreun gizli kapısı lakaplı Porte des Lions da biraz terste kalması sebebiyle kuyrukların en kısa olduğu kapılardan biriydi ama geçici olarak servis dışı bırakıldı. Eğer hızlı bir turu yapmayı planlıyorduysanız Mona Lisaya en yakın girişin burası olduğunu bilmek sizi hızlandırabilir, tabii kapı tekrar kullanıma açıldıysa.
4. Passage Richelieu: Bu kapı 7 kişiden kalabalık gruplar için. Teknik olarak turla gezmiyorsanız buradan almıyorlarsa da eğer diğer sıralar gözünüze çok uzun göründüyse gelip burada şansınızı deneyin deriz. Bizi iki kişi olmamıza rağmen geri çevirmediler ve buradan girebildik.
Piramidin altındaki lobide bunların hepsini bulabilirsiniz:
Vestiyer: Ücretsiz emanet dolaplarına eşyalarınızı kendiniz kilitliyorsunuz. Hem hafiflersiniz, hem de zaten büyük eşyalarla içeri alınmayabilirsiniz.
Sesli Rehber Hizmeti: Nintento dünyanın en işlevsiz audioguideını yapmış ama yine de kiralayın. 5 Euro. Diller içinde Türkçe yok. İngilizce, Fransızca, Portekizce, İspanyolca, İtalyanca, Almanca, Çince, Japonca ve Korece sunuluyor.
İçinde Louvreda görmeniz gereken 10 eser gibi kısa turlar varsa da navigasyonu ve arayüzü berbat olduğu için biz hiç bir özelliğini kullanmadık. Bunlar 2 saatlik kısa turlar. Ben gelmişken müzeden maksimumda faydalanmak istiyorum derseniz gezmeye başlamadan yarım saatinizi ayırıp tek tek tüm görmek istediğiniz eserlerin ismini alete girerek kendi turunuzu çıkartabilirsiniz. Zaten girmenizi önereceğimiz eserleri de bu yazının devamında bulacaksınız.
Ama açıkçası kullanıcı deneyimi o kadar berbat bir alet yapmışlar ki tutup duvara fırlatmazsanız iyi Yani sizi gezdirmesini falan beklemeyin, mutlaka bu lobi kısmından bir harita alın ve kendi yolunuzu kendiniz bulun. Audioguideı da sadece eserlerin numarasını girdiniz mi size bilgi okuyan bir alet gibi kullanın. Zaten harita da müzenin koleksiyonundaki en değerli veya en popüler eserleri özellikle belirtiyor ve sizi yönlendiriyor.
QRdan Harita İndirin: Haritanızı kaybederseniz çevredeki tabelalarda bulunan QR kodlarını okutup haritayı telefonunuza da indirebilirsiniz. Harita Louvreun beş katını ve kanatlarını farklı renklerde gösteren bir kat planı sunuyor. Bu plandan kolaylıkla müzede navigasyon sağlayabilirsiniz.
Louvre Muzesi Appleri: Louvreu gezmek için birçok app çıkarılmış ama biz hiçbirini önerecek kadar başarılı bulmadık.
Piramidin lobisinde sizi müzenin 3 ana kanadının girişleri karşılayacak: Denon, Sully ve Richelieu.
Kesin doğru veya yanlış bir Louvre güzergahı yok. Sadece görmek istediğiniz eserler hangi kanatta yoğunlaşıyor ise o kanattan ilk girişi yapın. Aralarından en popüleri Denon kanadı. Bunun nedeni başta Mona Lisa olmak üzere en popüler tabloların bu bölümde yer alması. Eğer müzede tek bir kanada yoğunlaşacaksanız o Denon kanadı olsun deriz.
Müze içinde al götür yemek yeme yerleri, cafe ve restoranlar mevcut. Kimisi tamamen iç kısımda kimilerinin teras gibi açık alanları var. Starbucks ve Paul gibi zincirlerin şubeleri de bulunuyor.
Louvreun içinde birkaç restoran ve cafe var ancak fiyatları normale göre biraz daha pahalı. Bütçe yapmak için yanınızda kendi atıştırmalıklarınızı, sandviçinizi veya suyunuzu getirebiliyorsunuz. Bu konuda herhangi bir kısıtlama yok ancak hiçbirini sergi salonlarında tüketemiyorsunuz. Etrafta sadece bu işler için ayrılmış banklar var.
Bize sorarsanız Orsay çok daha keyifli bir müze. Hem gezmesi daha kolay hem de eserler çağdaş olduğu için çoğumuzun öyle ya da böyle haşır neşir olduğu işler & sanatçılar. Ama Louvre ise öyle büyük bir isim ki gidip de görmezseniz içinizde ukde kalır. Orsay Müzesi rehberimiz için tıklayın.
Müzenin koleksiyonu Fransız tarihinin üç önemli şahsiyetini onurlandıran üç kanattan ve beş kattan oluşuyor: Denon, Sully ve Richelieu.
Denon Kanadı: Denon kanadının ismi, Louvre koleksiyonunun geliştirilmesinde önemli bir rol oynayan Fransız sanatçı, arkeolog ve yazar Dominique Vivant, Baron Denona atfen konulmuş.
Sully Kanadı: Antik Yunan ve Antik Mısır eserlerinin bulunduğu Sully kanadına ismini veren ise Henry IVe yardım eden, onun en güvendiği bakan olan Sully Dükü Maximilien de Béthune.
Richelieu Kanadı: Richelieu ismi ise sanata olan düşkünlüğüyle de bilinen, Fransız Akademisini kurucusu din adamı, asilzade ve siyasetçi Kardinal Richelieuden geliyor.
Müze koleksiyonu ise 8 ana başlığa ayrılmış durumda:
Başta belirttiğimiz gibi Louvre devasa bir müze. O nedenle de kendinize bir öncelikler listesi yapmanızı tavsiye ederiz. Biz müzede kendimizce öne çıkan belli başlı en önemli eserleri şu şekilde çıkarmıştık. Bizce gezmeye de Mona Lisanın bulunduğu Denon Kanadından başlamak en mantıklısıydı. Çünkü bu kanat Mona Lisanın önündeki sıra nedeniyle en meşgul kanat oluyor. Bu kanadı ne kadar erken saatte bitirirseniz, öğlene doğru artan kalabalıkları o kadar pas geçmiş olursunuz.
ÖNEMLİ : Bu yazıda biz gittiğimizde eserlerin bulundukları yerlerin adreslerini verdik ancak müze çeşitli sebeplerle eserlerin yerlerini değiştirebiliyor. Gittiğinizde kontrol etmenizde fayda var. Güncellemeler varsa lütfen bize de yazın. Burayı yaşayabilmek için çok uğraşıyoruz, gözümüz kullağımız sizsiniz.
Denon Kanadı
Bu heykel, İtalyan sanatçı Antonio Canova tarafından yılları arasında yontulmuş. Kanatlı tanrı Erosun sevgilisi, ölümlü olan Psychesini gerçek aşkın öpücüğü ile uyandırmasını temsil ediyor. Ayak tarafında demir bir halka olduğunu göreceksiniz. Eser aslında halkadan tavandan asılmak üzere planlanmış, yani Eros & Psychei havada uçarken hayal etmelisiniz. Konum: Denon kanadı, zemin kat, oda.
Denon kanadının Daru Merdivenlerini başında bulunan bu ünlü heykel ise Yunanistanın Semadirek adasında MÖ 2. yüzyılın başlarına ait bir kutsal alanda te bulunmuş. Heykel, Antik Yunanda kanatlı bir kadın tarafından temsil edilen zafer tanrıçası Nikeye bir övgü niteliğinde. Mona Lisa 1. katta olduğundan, merdivenleri çıkarken heykel göz hizanızda yükselecek. Konum: Denon Kanadı, 1. kat, Daru Merdivenleri.
Mona Lisa hiç şüphesiz Louvredaki en ünlü ve maddi değeri en yüksek eser. Da Vincinin de en meşhur tablosu. Zaten müzedeki tüm yönledirme okları onu gösterdiği için müzede en kolay bulabileceğiniz eser de numaralı odadaki Mona Lisa. Tuval üzerine değil kavak ağacından bir panel üzerine boyanmış olan tablo beklenenden çok daha küçük (77 cm x 53 cm) boyutlu. Gördüğünüzde siz de şaşıracaksınız.
Da Vincinin daha ihtişamlı eserlerinin bulunmasına ve müzenin koleksiyonda daha görkemli parçalar olmasına rağmen neden bu sönük ufacık tablonun bu kadar kıymetli olduğu sık sık ve şüphe ile tartışılır. Biz neden tahtı kaptığını özetledik ama bu videodan daha detaylı öğrenebilirsiniz.
Sfumato Tekniği: Duman gibi havaya karışıp yok olma anlamında gelen, resimde belirsiz çizgilerle, yumuşak dokunuşlarla ışık ve gölgelerin birbirine geçmesini ve porte ile arka fonun birbirine karışmasını sağlayan Sfumato tekniği Da Vinci tarafından Mona Lisada ustaca kullanılmış. Birçok eserinde bu tekniği kullanan Da Vinci sfumatonun babası olarak geçer ama o icat etmemiş. Mona Lisanın ifadesinki mutlu mu mutsuz mu belirsizliği işte bu teknikle yaratılmış.
Mona Lisa Kim? Aslında kim olduğu halen daha kimi sanat çevrelerince tartışmaya açık olsa da genel geçer bir kanı olarak Francesco del Giocondo adlı zengin bir İtalyan ipek tüccarının karısı Lisa Gherardini olduğu, resmin de Francesco del Giocondo tarafından çiftin ikinci çocuğunun doğumunu anmak için Da Vinciye sipariş verildiği düşünülüyor.
Resmi inceleyen bilim insanları, Lisa Gherardininin elbisesinin üzerinde, genellikle yüzyılın başlarında İtalyada hamile kadınlar veya yeni anneler tarafından giyilen şeffaf bir tül olduğunu keşfetmiş. Böylece resmin yapılış tarihin yani 24 yaşındaki Gherardininin 2. çocuğunu dünyaya getirdiği dönem olduğu tezi öne çıkıyor. Mona İtalyanca Hanımefendi kelimesinin konuşma diline özgü bir versiyonu. Eserin orijinal adı ise La Giaconda yani La Joconde.
de Çalınana Kadar Louvreda Sıradan Bir Tabloymuş: Elbette 21 Ağustos de tarihin en büyük sanat hırsızlığına konu olması onu böylesine bir şöhrete kavuşturan asıl olay. Hırsızığın olduğu hafta Louvre tamamen ziyarete kapatılmış. Tabii reklamın iyisi kötüsü olmaz derler, müze bir hafta sonunda açıldığında Mona Lisa artık bir sanat ikonuymuş. Mona Lisa bundan tam iki yıl sonra bulunabilmiş. Bulunana kadar da ününe ün katmaya devam etmiş. Kartpostallara basılmış, gazete manşetlerine çıkmış. Sonraki yüzyılda Daliden Warhol ve Duchampa kadar çağdaş ve modern sanatçıların eserlerine ilham kaynağı olan Mona Lisanın ünü işte bu şekilde bugünlere kadar katlanarak gelmiş.
Yalnız baştan uyaralım, tablonun önüne geldiğinizde (ki o da kalabalıktan gelebilirseniz) biraz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Çünkü tablonun önünde inanılmaz bir kalabalık oluyor, tablonun boyutu kafanızda canlandırdığınızdan çok daha küçük, Mona Lisa bir camekanın arkasında koruma altında olduğundan onu dilediğiniz gibi yakından ve uzun uzun inceleyemiyorsunuz. Zaten tablonun başındaki görevliler eseri herkesin görebilmesi için next diyerek sizi nazikçe alandan uzaklaştırıyor. Konum: Denon Kanadı, 1. kat, oda Salle Jaconde.
Mona Lisa ile aynı odayı paylaşan bu devasa tablo ise Louvre Müzesinde sergilenen en büyük tablo olma özelliği taşıyor. Sanatçı Paolo Veroneseye ait olan yağlı boya Rönesans tablosu yaklaşık 10 metre uzunluğunda ve 7 metre genişliğinde. tarihli olan tablo İncilde geçen, İsa Mesihin suyu şaraba çevirerek ilk mucizesini gerçekleştirdiği Canadaki düğün sahnesini betimliyor. Aslında tablo daha çok dönemin bütün sosyetiklerinin davetli olduğu bir ünlü düğünü gibi. Fransa kralı I. Françoisdan İngiltere kraliçesi I. Mary ve Kutsal Roma İmparatoru V. Karla herkes düğünün davetlileri arasında. Eserin bizler için önemli bir özelliği ise tabloda dönemin Osmanlı hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultana da yer verilmiş olması. İkiliyi tablonun en sol köşesinde masada otururlarken görebilirsiniz, okla da işaretledik. Konum: Denon Kanadı, 1. kat, oda Salle Jaconde.
Fransız resim sanatında Romantizmin nihai temsilcisi Eugène Delacroixnın en bilinen eseri. Tablo, liberal Cumhuriyetçiler tarafından serbest bırakılan ve Kral Charles Xin düşüşüyle sonuçlanan Paristeki Temmuz Devrimini konu alıyor. Tablonun en ünlü öğesi, bir elinde Fransız Devriminin sembolü üç renkli Fransız bayrağını, diğer elinde süngülü tüfeğini tutan, mağlup askerlerin bedenlerinden oluşan bir tür barikat üzerinden halkı yönlendiren tek göğsü çıplak kadın. tarihli tablo, yüzyılın en ikonik resimlerinden biri. Tabloyu detaylı incelemek için tıklayın. Konum: Denon Kanadı, 1. kat, oda Salle Mollien.
Fransız ressam Théodore Géricaultnun yıllarında tamamladığı ve Halka Yol Gösteren Özgürlük gibi Fransız romantizminin ikonik resimlerinden biri sayılan yağlı boya tablosu. Konum: Denon Kanadı, 1. kat, oda Salle Mollien.
Napolyonun resmi ressamı olan Jacques-Louis Davidin resmettiği sahnede 2 Aralık te Notre Dame Katedralinde düzenlenen taç giyme töreninde Napolyonun taç giyme töreninde eşi Joséphine de Beauharnaisye taç giydirdiği an yer alıyor. Konum: Denon Kanadı, 1. kat, oda Salle Daru.
“Grande Odalisque isimli tablo, Jean-Auguste-Dominique Ingresin Oryantalizm etkisi ile yaptığı tarihli yağlı boya tablosu. Eserde bir odalık yani cariye resmedilmiş. Ressamın bu çalışması, Neoklasisizmden ayrılış oryantalist Romantizme geçiş olarak kabul ediliyor. Konum: Denon Kanadı, 1. kat, oda Salle Daru
Apollon Galerisi insanın ağızını açık bırakacak kadar süslü, altın kaplamalı ve freskli duvarları görülmeye değer. İçinde müzenin Fransız Kraliyet Mücevherleri koleksiyonunu sergileniyor. Napoleon için yapılmış taçlar, Louis XIVe ait turuncu-pembe 20 karatlık bir elmas olan Hortensia, karatlık beyaz bir pırlanta olan Regent Diamond gibi mücavherleri görebilirsiniz. Konum: Denon kanadı, 1. kat, oda Galerie dApollon
La Belle Ferronnière adlı tablo, bilim insanı, mühendis ve sanatçı Leonardo Da Vinciye atfedilen, civarında yapılmış olduğu tahmin edilen bir kadın portresi. Kadının kim olduğu kesin olmamakla birlikte Milano Dükü Ludovico Sforzanın metreslerinden biri olduğu düşünülüyor. Bu odada ve devamındaki de Da Vincinin daha birçok eserini bulabilirsiniz. Konum: Denon Kanadı, 1. kat, oda Grande Gallerie.
Sully Kanadı
“The Turkish Bath” isimli tablo, Jean-Auguste-Dominique Ingresin Oryantalizm etkisi ile yaptığı tarihli yağlı boya tablosu görülmeye değer. Bu tablo batı dünyasını bir zamanlar cebzeden erotik ve oryantalist tüm öğeleri bir hamam sahnesi ile betimliyor. Tabloyu detaylı incelemek için tıklayın. Konum: Sully Kanadı, 2. kat, oda.
Bağdaş kurmuş bir katipi tasvir eden bu heykelcik MÖ yılları arasında bir dönemden kalma ve Mısır sanatının en güzel örneklerinden. Sakkara platosunda bulunmuş ve şu an Louvreun koleksiyonundaki en önemli parçalardan biri. Konum: Sully Kanadı, 1. kat, oda.
Milo Venüsü, dünyanın en ünlü Afrodit heykeli. Yaklaşık olarak MÖ den kaldığı tahmin ediliyor ancak de Kiklad takımadalarına ait olan Yunanistanın Milos adasında keşfedildiği için ismi Milo Venüsü. Bu Helenistik dönem başyapıtı, Louvre Müzesinin Yunan, Etrüsk ve Roma Eserleri bölümünde yer alıyor. Konum: Sully Kanadı, zemin kat, oda.
Versay Diana’sı, Yunan tanrıçası Artemis’in ir geyikle birlikte tasvir edildiği (Roma döneminde Diana) MÖ 4. yüzyıla ait orijinal bronz heykelinin MS 1. veya 2. yüzyılda yapılmış mermer Roma kopyası. Konum: Sully Kanadı, zemin kat, oda.
Kahire Müzesi’nden sonraki en büyük Mısır koleksiyonunun Louvre’da olduğu düşünülürse Antik Mısır Eserleri bölümünün ne kadar zengin içerikli olduğunu tahmin edebilirsiniz. Takriben Ptolemaik dönem, MÖ yıllarına ait yetişkin bir erkeğe ait olan ve çok iyi bir şekilde korunmuş mumya koleksiyonun en dikkat çekici parçası. Sully kanadı, odada bulunuyor. Konum: Sully Kanadı, zemin kat, oda.
Büyük Tanis Sfenksi, Firavun başlı ve aslan gövdeli fantastik bir yaratığı temsil ediyor. Kendisi şu an Mısır sınırları dışındaki en büyük ve en iyi korunmuş sfenkslerden. yılında, ve Mısır hanedanlarının başkenti Tanisteki Amon-Ra tapınağının kalıntılarında bulunmuş. Konum: Sully Kanadı, -1, oda.
Louvreun bir zamanlar Orta Çağda kale olduğu zamanlardan kalma orijinal kale duvarlarını da yapının Sully kanadının en alt katında görebiliyorsunuz. Aynı zamanda kalenin o zamanki halini gösteren bir maketi de bulacaksınız. Konum: Sully Kanadı, -1 ve kat.
Richelieu Kanadı
Binlerce tablo ve heykele hayran hayran bakakalırken Louvreun kendi güzelliğini de takdir etmeyi unutmayın diye yapı içinde özellikle görülmesi gereken alanlardan da ayrıca bahsedelim. Louvreun en güzel yerlerinden biri. Bir eser değil belki ama her köşesi heykellerle dolu, bembeyaz, inanılmaz güzel, aydınlık, cam çatılı bir avlu. Biraz dinlenmek için ideal noktalardan. Konum: Richelieu Kanadı, -1 ve -2 kat, oda.
Yıllarca tarih kitaplarında okuduğumuz hatta maddelerini ezberlediğimiz o Hammurabi Kanunları işte bu Hammurabi Kanunları. Tarihin en eski ve en iyi korunmuş yazılı yasalarından biri olan bu dikili taş üzerine çivi yazısı ile yazılmış kanunlar, MÖ yılı civarında Mezopotamyada, Babil kralı Hammurabinin (MÖ MÖ ) çeşitli meselelerde verdiği kanun niteliğindeki maddelik kararları içeriyor. Konum: Richelieu Kanadı, zemin kat, oda. Salle du Code dHammurabi.
İnsan başlı kanatlı boğalar yani lamassular, Asurlarda kentlerin veya sarayların kapılarında koruyucu olarak yerleştiriliyormuş. İnsan, boğa ve kuştan oluşan bu figür, II. Sargon başkenti Dur Sharrukinden çıkarılmış (günümüzde Irak) ve MÖ civarına tarihleniyormuş. Konum: Richelieu Kanadı, zemin kat, oda.
82den 92ye kadar olan odaları Napolyon IIIün eski yaşam alanları. Bu odalar kırmızı kadife koltukları, freskli tavanı ve yaldızlı pervazları ile lerde imparatorun alışık olduğu yüksek yaşam tarzınını ve görkemi gözler önüne seriyor. Özellikle Rokoko detaylarla süslü Grand Salon olağanüstü. Konum: Richelieu Kanadı, 1. kat, kanadın sonundaki lı odalar.
Hollandalı sanatçı Johannes Vermeerin yılları arasında yaptığı ünlü tablosu. Resimde sarı bir korsaj giyen genç bir kadın, dikkatlice dantel işliyor. Konum: Richelieu Kanadı, 1. kat, oda.
Louvre Müzesinin koleksiyonunun ağırlıklı olarak çalıntı eserlerden oluştuğunu biliyor muydunuz?
Birinci Fransız İmparatorluğu döneminde, önce general olan sonra da hırslarının peşinden kendi kendini imparator ilan eden Napolyon Bonapart komutasındaki Fransız ordusu bugünkü İtalya, Belçika, Almanya, Hollanda, İspanya, Portekiz, Mısır dahil olmak üzere akın gerçekleştirdiği topraklardaki sanat eserleri ve değerli objeler gibi ganimetlere el koyarak hepsini Fransaya getirmiş.
Dünyanın en büyük sanat eserleri koleksiyonunu başkent Pariste toplama ideallerinin peşinden giden Napoleon, sanatı bir statü sembolü olarak görerek bunu siyasi iktidarının imajını inşa etmek için kullanmış. Dönemin Fransız yetkilileri de sanat eserleri ve diğer değerli nesnelerin yağmalanmasını fetih hakkı veya Aydınlanma idealleri diyerek meşrulaştırmış. Bu yağmalama dönemi dan teki Waterloo Savaşı ve Viyana Kongresine kadar yaklaşık 20 sene boyunca devam etmiş.
Napolyon, özellikle de İtalyayı yağmalamış. Da Vincilerden Michalangelolara yaklaşık resim ve heykeli Fransaya götürmüş. Mona Lisanın İtalyan asıllı hırsızı da işte bu yüzden Fransızların İtalyadan çaldıklarını geri almak için tabloyu çaldığını söylemişti. İtalya eserleri geri almak için çok uğraşmış. Bir kısmı İngiltere baskısı ile iade edilmiş ama önemli bir kısmını vermemek için Fransız yetkililer hala ayak sürüyor. Bugün Mona Lisa ile aynı odayı paylaşan Canada Düğün de onlardan biri. Venedikteki San Marco Bazilikasının tepesinden çaldığı dörtlü bronz at Quadriga (Yaklaşık sene önce de 4. Haçlı Seferi sırasında Venedikliler tarafından Konstantinopolisten kaçırılmış olan atlar) ise sonradan geri iade edilen eserler arasında.
İtalyanın içini boşaltan Napolyon yılları arasında gözünü Mısırdaki kadim eserlere dikiyor. Mısır Seferleri sırasında Napolyon, Mısırdaki eserlerin değerini belirlemeye yardımcı olabilecek bilim adamları ve sanatçıları da yanına alarak Rosetta Taşı dahil binlerce eseri Fransaya getiriyor. Böylece Fransa, Mısır dışındaki en büyük Antik Mısır Eserleri koleksiyonlarından birine böylece sahip oluyor.
Fakat bugün Louvreda sergilenen eşyalar, bilinenin aksine Napolyonun fetihlerinden kalma olanlar değil, ondan sonra toplananlar. Napolyon, ve yılları arasında birçok eseri Mısırdan çıkarıyor ancak İngilizler Fransızları yendiğinde hepsine el koyup British Museumda sergilemek üzere götürüyor. Mısır hiyerogliflerini deşifre etmek için kullanılan Rosetta Stone da şu an Mısır dışındaki en büyük Mısır eserleri koleksiyonuna sahibi olan İngilterede bulunuyor.
Mısırın ardından yağmalar yılları arasında Prusya ve Avusturya ile devam ediyor. Napolyon Prusyadan geçerken Raphael, Rembrandt ve Van Dyck gibi usta isimlerin resimlerini, Viyanadan geçerken Belvedere Sarayını, Berlinden geçerken Brandenburg kapısını yağmalıyor. Denilen o ki çalınan eserler önce ilk eşi Josephinee gösterilir, onun sarayında istemedikleri de Louvreda sergilenmek üzere müzeye götürülürmüş.
te Fransız ordusunun tümüyle yenilgiye uğramasının ardından, Avrupa’daki sınırları ve güçler dengesini yeniden belirlemeye yönelik kararları almak üzere toplanan Viyana Kongresi sırasında, Avusturya, İspanya, Almanya ve İngiltere, ülkelerinden kaçırılan tüm sanat eserlerinin iadesini emrederek birçoğunu geri alıyor. Ancak birçoğu da yüksek nakliye maliyetleri ve kırılgan eserlerin zarar görme riski bahanesiyle Fransada Louvre Müzesinde kalıyor.
Louvre te müze olarak açıldığında içinde anca kadar resim ve sanat eseri bulunuyorken, Napolyon te imparator olarak taç giyeceği zaman büyük çoğunluğu İtalya ve Mısırdan çalınan parça eserle Louvre, döneminin en geniş koleksiyonlu müzesi haline geliyor. Yağmalar Napolyonun teki yenilgisine kadar katlanarak devam ediyor. Yenilgi üzerine, Napolyonun o güne kadar yağmaladığı e yakın sanat eseri ülkelerine geri iade ediliyor. Yani anlayacağınız müzenin şu anki koleksiyonunda Napolyon dönemi yağmalarından geriye pek fazla bir şey kalmamış. Yine de Louvreun koleksiyon anlamında bu kadar zengin bir müze olmasının yolunu açan hatta Louvreu Louvre yapan kişinin Napolyon olduğunu söyleyebiliriz.
Bu döneminin tek olumlu tarafı, müzecilik tarihini ve anlayışını şekillendirmiş olması, tarihi eserleri çalınarak götürülen birçok ülke için emsal teşkil etmesi ve eserlerin iadesi için hukuki bir yol açması.
Sadece dünyanın en önemli tarihi eser ve sanat koleksiyonlarından birine sahip olmasıyla değil, eski bir kraliyet sarayı olmasıyla da Louvre, darası bile değerli bir yapı. yüzyılın sonları ile yüzyılın başları arasında dönemin kralı II. Philippe tarafından kale olarak yaptırılmış olan Louvre, şehrin hızla gelişip kale sınırlarını aşmasıyla savunma fonksiyonunu kaybederek saraya dönüştürülmüş. Zaten Louvreu gezerken yapının Orta Çağdaki kale halini gösteren bir maketi ve en alt katta o dönemden kalma orijinal kale duvarlarının kalıntılarını görebiliyorsunuz.
da I. Françoisnın emriyle Fransız krallarının resmi konutu olan Louvre, yüzyılları arasında burada yaşayan kralların egoları içine sığmadıkça yeni eklentiler ile büyütülmüş ve 73 bin metrekarelik devasa bir komplekse dönüşmüş. Sonunda yılında XIV. Louisnin Versay Sarayına taşınma kararı sonrası boş bir bina olarak kalmış. Boş kalan yapı yaklaşık 10 sene boyunca kraliyet koleksiyonunun sergilendiği, müzemsi bir yer olarak kullanılmış. de kraliyet adına kurulmuş olan edebiyat ve heykeltıraşlık okulları buraya taşınmış ve yıl boyunca burada eğitim vermişler.
lerin sonuna gelindiğinde ise Fransız Devrimi sırasında kurulan ulusal meclis, Louvreun Fransız sanatının eserlerinin sergilendiği bir müze olmasına karar vermiş. Louvreun koleksiyonu, Fransızların gururu olan Napolyon Bonapart devrinde, Mısır ve Avrupa seferleri ile birlikte içerik açısından iyice zenginleşmiş ve sonrasındaki dönemlerde de artmaya devam etmiş. Yukarıda Louvreun tarihini anlatan kısacık bir videosu var, üşenmeyin izleyin.
Değerli ve devasa koleksiyonu bir yana müzenin alamet-i farikalarından birisi de avlusunda ana girişi oluşturan, camdan ve metalden oluşan dev piramit. François Mitterrand tarafından yılında Çinli mimar Ieoh Ming Peie yaptırılmış olan metre yüksekliğe sahip, adet eşkenar dörtgen ve 70 tane üçgen şeklinde pencereden oluşan bu camdan piramidin ünü belki de zaman zaman müzenin önüne bile geçiyor.
Fakat tıpkı Eiffel Kulesi gibi piramit de zamanında Louvre’un genel mimarisine uygun düşmediği için Parisliler tarafından acımasızca eleştirilere maruz kalmış. Hatta bugün dahi eski toprak Parizyenler piramitten pek haz etmiyor. Yine de piramitin artık müzenin gerçek sembolü haline geldiği yadsınamaz bir gerçek. Piramit aynı zamanda ana giriş olduğu için önünde günün her saati kuyruk olabiliyor.
Louvre Müzesi'nin politikaları gereği kamusal alana ait eski eserleri fotoğraflama yasağı tartışmalara yol açmıştır. yılında alınan ve uygulanmaya başlanan bu karar, ziyaretçiler ve sanat yorumcuları tarafından, ulusal müzelerin kültürel ve kamusal misyonuna aykırı ve yasa dışı olduğu gerekçesiyle kınanmıştır. Müze ise bu yasağı; fotoğraf makineleri ve telefon flaşlarının fotoğrafı çekilen eserlerin dokusuna zarar vererek, zaman içinde yıpranmalara ve bütünlüğünde bozulmalara meydan verdiğini öne sürerek savunmuştur. Ancak insanlar bu yasağın, müzeye ait hediyelik eşya dükkanlarından kartpostal vb. fotoğrafların satın alınmasına bir teşvik olduğunu düşünerek yönetimi protesto etmişler; çıkan olaylar sonucunda da yasak kısmen kaldırılmış ve sadece flaşsız fotoğraf çekmeye izin verilmiştir.[44]
Dünyanın en önemli müzelerinden Louvre Müzesi’nde mutlaka görmeniz gereken eserleri keşfedin.
Paris’in Seine Nehri kıyısında yer alan Louvre Müzesi’nin içerisinde binden fazla eser bulunuyor. Doğu Avrupa, Batı Avrupa, Mısır, kraliyet bahçeleri ve cam piramit gibi çeşitli bölümlerden oluşan müze, Fransız İhtilali’nden sonra açılan ilk müze olmasıyla da dikkat çekiyor. Leonardo Da Vinci’den Botticelli’ye, Michelangelo’dan Théodore Géricault’ya dünyanın en önemli sanatçılarının ikonik eserlerinin yer aldığı müzede mutlaka görmeniz gereken eserleri sizin için inceledik.
’lü yılların başında Leonardo da Vinci tarafından resmedilen Mona Lisa, dünyanın en ünlü tablosu olabilir. Sanatçının tamamladığı ender eserlerden olan Mona Lisa, yılından beri Louvre Müzesi’nin himayesinde bulunuyor. Fransa’nın ulusal miras listesinde de yer alan eserde resmedilen kadının ise Floransalı bir tüccarın eşi olan Lisa Gherardini olduğuna inanılıyor. yılında bir müze çalışanı tarafından çalınmasının ardından kült statüsünü güçlendiren eserin incelenmeyen tek noktası kalmamış bile olsa, gizemli havası etkisini hiç kaybetmiyor.
Eugène Delacroixnın ’da gerçekleşen Temmuz İhtilali’ni ölümsüzleştirmek için yaptığı tablosu Liberty Leading the People, Louvre’un sahip olduğu en değerli eserlerden biri. Fransa’daki Bourbon Hanedanı’nın hakimiyetini sona erdiren 3 günlük halk ayaklanmasını konu alan eser, yaşananların katı gerçekliği ile Delocroix’nin romantik tarzını mükemmel bir biçimde buluşturuyor. Amerika’daki Özgürlük Heykeli’nden Coldplay’in albüm kapağına kadar pek çok şeye ilham veren eser, yılından beri Louvre Müzesi’nde sergileniyor.
Antik Yunan Heykel sanatının en önemli örneklerinden biri olan Vénus de Milo’nun M.Ö. ’lü yıllarda yapıldığı tahmin ediliyor. cm uzunluğundaki mermer heykelin aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’i simgelediğine inanılıyor. yılında Yunanistan’daki Milos Adası’nda keşfedilen Vénus de Milo, Fransa’nın o dönemki kralı XVIII. Louis tarafından ülkeye getirilmiştir. Başta eksik olan uzuvları olmak üzere, heykele dair pek çok ayrıntı gizemini hala koruyor. Öyle ki, heykelin son derece başarılı bir replika olduğuna inananlar bile var.
Veronese’nin en ünlü eseri olan The Wedding at Cana, İncil’deki Eski Ahit’ten bir hikayeyi anlatıyor. Venedik’teki bir manastır tarafından özel olarak yaptırılan The Wedding at Cana, İsa’nın suyu şaraba çevirmesi yani ilk mucizesini konu alıyor. 6,77 m x 9,9 m’lik boyutları ile Louvre’daki en büyük tablo olan eser, ironik bir biçimde, oldukça küçük ölçülere sahip Mona Lisa karşısında asılı. kişinin yer aldığı tabloda Osmanlı İmparatoru Kanuni Sultan Süleyman ve Kutsal Roma İmparatoru 5. Karl gibi ikonik figürler bir arada bulunuyor.
İtalyan Rönesans sanatçısı Michelangelo tarafından yapılan Dying Slave, yanında yer alan Rebellious Slave ile birlikte, aslında Papa II. Julius’un mezarına konulmak için sipariş edilmiştir. Bütçe kısıtlamaları sebebiyle mezarın daha küçük ölçekte hazırlanması gerektiği için, Michelangelo’nun eseri fazla büyük bulunarak istenmemiştir. Bu iptlden sonra, yılları arasında kısmen bitirilen eser, insan formunu ve duygularını yansıtmak konusunda heykel sanatının en güzel örneklerinden biridir.
32 yaşında vefat etmesine rağmen son derece verimli bir kariyere sahip olan Théodore Géricault’un geride bıraktığı eserden en önemlisi olan Raft of Medusa, tarihi bir skandalı konu alıyor. yılında kaza yapan Medusa isimli gemideki kişiden yalnızca 10 kişi sağ kalır. İlerleyen günlerde ise gemi kaptanının kendini ve yanındaki birinci sınıf yolcuları kurtarmak için diğerlerini ölüme terk ettiği ortaya çıkar ve ülkede ayaklanma çıkar. Uzun süren araştırmalardan sonra detayları doğru yansıtabilmek için atölyesinde salın bir replikasını inşa eden sanatçının bu ikonik eseri, 5 x 7 metrelik boyutuyla da görenleri çarpıyor.
“The Nike of Samothrace” olarak da bilinen bu heykel, Yunan mitolojisinde yer alan Zafer Tanrısı Nike’i betimlemektedir. Milattan önce 1. ve 3. yüzyıllar arasında yapıldığı tahmin edilen heykel, Helenistik Dönem’in en başarılı örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. yılında Kuzey Ege’de yer alan küçük bir adada keşfedilen eser, yılından beri Louvre Müzesi’nin koleksiyonunda yer alıyor. Heykelin orijini kesin olarak bilinmese de, kullanılan mermerden üzerindeki çizimlere kadar pek çok ayrıntı heykelin Rodoslu bir sanatçı tarafından yaratıldığının sinyallerini veriyor.
Fransız ressam Jacques-Louis David tarafından yılları arasında tamamlanan The Coronation of Napoleon, İmparator I. Napolyon’un Notre Dame Katedrali’nde gerçekleşen taç giyme törenini konu alıyor. Napolyon’un resmi ressamı olan ve yılında gerçekleşen törende de hazır bulunan sanatçı, tarihi duvar resimleri ile tanınıyor. 6,21 m x 9,79 m’lik ölçüleriyle çok dikkat çeken bu eseri ise, Napolyon’un kendisinin de söylediği gibi, gerçekçiliği ile görenleri büyülüyor. Sanatçının detayları yansıtmaktaki başarısının tartışılmaz bir biçimde kanıtlandığı tablonun başka bir kopyası da Versay Sarayı’nda yer alıyor.
Psyche ve Cupid arasındaki aşk hikayesini anlatan “Psyche Revived by Cupid’s Kiss”, İtalyan heykeltıraş Antonio Canova’nın en ünlü eseri. Neoklasizmin bir temsilcisi olan sanatçı tarafından ’te tamamlanan heykel, Louvre Müzesi’ndeki en romantik eserlerden biri. Latin yazar Ovid’in Metamorphoses isimli ikonik şiirindeki hikayeyi temel alan eser, zehirlenip derin bir uykuya dalan Prenses Psyche’nin Cupid tarafından öperek uyandırıldığı anı resmediyor.
Kübra Anaç
editörün tüm yazıları