Türkçe - Türkçe
Devletlerin ömrü bitmeye ve ülkenin siyasi düzeni tükenmeye yüz tuttuğunda tıpkı Osmanlı İmparatorluğu örneğinde gördüğümüz reform hareketleri ile ülke yeniden toparlanma hamlesi yapma ihtiyacı duymaktadır. Glastnost, Sovyetler rejiminin büyük liderlerinden olan Mihail Gorbaçov’un Sovyetlerin (SBKP) son dönemlerini yaşadığını görerek, ülkeyi ve siyasi düşünceyi yeniden diriltmek amacıyla demokratikleşme adına yaptığı bir dizi politik hamlenin genel adı olarak tanımlanabilir. Kapsamının detaylı bir şekilde anlatılacağı demokratikleşme reformları, yılında uygulanmaya başlanmış ve Aralık yılında Sovyetler Birliği rejiminin çöküşüyle sona ermiştir.
Glastnost veya Perestroyka anlamına gelen “açıklık” ve “yeniden yapılandırma” kavramları, Sovyetlerin yıkılışına engel olamamış aksine demokratikleşme adına atılan özgürlük mantığı ülke içindeki muhalif grupların daha da güçlenmesini sağlamış ve devlet kısa sürede iç karışıklıklarla çalkalanmaya başlamıştır. Düzenlenen bir dizi siyasi ekonomik ve sosyal haklarla halkın Sovyet rejimine karşı güveninin artırılması amaçlanırken Gorbaçov muhalif grup olan Ortodoks Komünist Parti’nin etkinliğini kırarak sosyalist rejimin sanayi devrimleriyle bir çıkış yolu bulmasına yardımcı olmak istiyordu. Bilindiği üzere ülkenin ekonomik sisteminin tarıma bağlı olması nedeniyle öncelikle çiftçilik sisteminde yapılan düzenlemeler ile makineleşme hamleleri yapılmak zorundaydı. Yapılan yenilik ve yeniden yapılandırma çalışmalarının başarısızlığı siyasi ve sosyal özgürlüklerin ekonomide üretim ile karşılık bulamaması bu sefer yapılması istenen Glasnost girişimini tersine dönderdi ve Sovyetler Birliği için bazı general ve politbüro üyelerinin Ağustos darbesi olarak adlandırılan darbe girişimlerinin başarısız olması birliğin kısa sürede parçalanmasına neden oldu. Bulunduğu coğrafyanın gerek askeri gerekse ideolojik yapısını derinden etkileyen ve Ekim Devrimi’nden doğan ortamda yılında kurulan Sovyetler Birliği, parçalanmış ve yılında yerine Bağımsız Devletler Topluluğu’nu (BDT) kurulmuştur.
Amacına aykırı olarak tersine dönen reform sürecinin ve devletin parçalanmasını hızlandıran glasnost, kendisini destekleyen ve bu dönemleri yöneten kişilerin hayretli bakışları arasında tarihteki ters tepki kuramının ve sosyolojik temellerin daha da irdelenmesi gerektiği gerçeğini gözler önüne sermektedir. Yeniliklere yönelen Sovyetler Birliği iktidar partisinin ilgili mantığı özellikle emperyalist ülkelerle girişilen ekonomik ve silahlanma savaşında yaşanan tıkanmaların kaynağı olarak görülen siyasi düşüncelerin genişletilmesi düşüncesinden öteye geçmemiştir. Daha sonra parçalanma sonunda anlaşılmıştır ki işçi sınıfının sorunları ve onların düşüncelerinde ve hayatlarında bir iyileştirme çabasının olmaması Sovyet iktidarının en büyük yanlışıdır. Devrimin yapılmasında ve Sovyetlerin kurulmasında öncülük yapan işçi kesiminin yönetimden uzaklaşması ve komünist partiyle olan yabancılaşması işçi hareketlerinin yığınsal katılımının kısıtlanmasına yol amıştırı. Özellikle Stalin döneminde parti ve devlet içinde yapılan “Büyük Temizlik” adıyla anılan tavsiye ve imha girişimleri ile düzenin Stalin’in kontrolüne geçmesi, ülkede çıkan iç karışıklıklar ve muhalif gruplarının karşı çatışması olan “Büyük Yurtsever Savaşı” sırasında Stalin’in iyice yükselen tek başlı yönetimi ile işçi sınıfının kendi devletini doğrudan yönetme hakkı yok olmuş ve sınıfın siyasi yabancılaşması giderek daha da artmıştır.
Lider bürokrasinin revizyonist politikası, öncelikle sosyalizmin kazanımlarından işçi sınıfının yaşam koşullarını hemen iyileştirmek için gerekli bütün hamlelerin yapılmasını öngörüyordu. Uzun vadeli gelişme yerine anı kurtarmaya yönelik hamleler altında üretim mallarının çoğaltılması yerine tüketim malları üretimine gidilmiş ve kapitalizmin etkisiyle oluşan harcama potansiyeli altında ezilen devlet, askeri ve savunma harcamalarını “Silahsızlanma” adı altında giderek azaltmıştır. Özellikle yapılması öngörülen bu politik ve ekonomik yeniliklerin anlatılması amacıyla açıklanan planlardaki komünist düşüncenin en yüksek çağını yaşayacağı abartıları inandırıcı değildi. Anlatılan reformlarda merkezi yönetimin gücü azaltılarak bölgesel güçlerin ya da işletmelerin güçleri arttırılarak maddi teşvikler yapılarak ve özellikle iktisadi düşüncenin gereği olan birtakım uygulamaların (fayda, maliyet, karlılık) hayata geçirilmesine çalışılmıştır. Fakat reform adına yapılan bütün düzenlemeler tutarsızlıklar ve dengesizlikler yaratmaktan öteye gitmemiş ve sosyalizmi giderek daha da yozlaşmıştır. yılında Hruşçov’un ve ‘larda ki Kosigin’in reformları ve yapılan kalkınma planlarının yarıda kalması ve tam anlamıyla uygulanamaması ve geri çekilmesi başarısız sosyalist rejimin ilk kanıtlarını oluşturmaktadır.
Ülkede yapılan revizyonist mantığın ve tüketim mallarının üretiminin sosyalizmde uygulandığı mantığını SBKP(Sovyetler Birliği Komünist Partisi) Kongresinde parti programına ekleyen hükümet böylece yapılan düzenlemelerin meşruluğunu da arttırdı. Hükümetin Anayasasıyla iktidarını hukukileştirmesi ve işçi sınıfının giderek artan yabancılaşması bu sınıfın artık bir hamle yapması gerektiği fikrini işçi toplumuna aşılamaya başlamıştı. İşçi sınıfının yapmayı planladığı devrim, hükümetin yaptığı yeniliklerin başarısızlıkla sonuçlanması ve sosyalizmin getirdiği bütün avantajların tükenmesi ve yıllık olarak ülkenin %20’lerin üzerinde olan ekonomik büyümenin ülkenin içine girdiği durgunluk dönemiyle %1’lere kadar düşmesi yeniden reform arayışları içine girmesine yol açıyordu.
Durgunluk döneminin liderleri ve yönetim kademesinin bir diğer adıyla “yaşlılar yönetimi” adıyla anılmaktaydı. Yaşlılar yönetiminin simgesi olan Brejnev, Kasım ’de öldükten sonra yerine SBKP Genel Sekreterliğine getirilen Andropov, Merkez Komite ve bölüm başkanlarından başlayarak yönetim kademelerinde önemli yeniden görevlendirme ve atamalarda bulundu. Yapılan yeniden düzenleme hamlesiyle birlikte özellikle yenilik taraftarı olan Gorbaçov’un da aralarında bulunduğu birçok kişi önemli kademelere getirildi. Ancak sağlık durumu kötüye giden Andropov’un vefatından sonra Şubatı’nda yerine Çernenko geçirildi. Aynı şekilde Çernenko’nun da yaşı (72) dolayısıyla sağlık durumu pek iyi değildi. Özellikle dikkatinizi çekmek isteriz ki Çernenko’nun başa geçmesinin ardından Gorbaçov’un etkisi artmış ve ikinci sekreter olan Gorbaçov, Çernenko’nun Martı’nda ölümünden sonra liderliğe yükselmiştir. Gorbaçov’un 54 yaşında Sovyetlerin son çırpınışlarını sırtlaması ve SBKP Genel Sekreterliğine seçilmesi Sovyetlerin aslında son yenilik çalışmalarını simgeliyordu.
Sovyetler Birliği bütün dünyada emperyalizmin birinci savaşçısı ve işçi sınıfının en büyük yardımcısı ve destekçisi olarak görülüyordu. Sovyetler Birliği’nin yıkılması demek Rus halkı ve işçi sınıfı için büyük bir yıkım ve felaket anlamına geldiği gibi dünya halkları için de emperyalizmin büyük bir zaferi, büyük bir gerileme ve duraksama döneminin açılması demekti. Sovyetler Birliği’nin Uluslararası kamuoyunda elinde bulunan muazzam gücü kuruluşuyla olduğu kadar yıkılışıyla da güç dengesini çok değiştirmiştir. Bütün büyük devletler Sovyetlerin yıkılışına inanmamış ve bu parçalanma sürecinin hızlanmasını şaşkınlıkla izlemişlerdir. Fakat sorunun çözümü basitti, Sovyetler Birliği silah gücüyle, emperyalist müdahale ya da bir iç ayaklanma ile yıkılmamıştı. Bu yıkılışın nedeni aslında devletin iç dinamiklerinde gizliydi. Evet, Sovyetlerin yıkılış süreci sert müdahaleler eşliğinde olsa da, özellikle yapılan değişikliklerin birliğin aslında kuruluş politikası olan sosyalizmin gereklerine uygun yürütülmemesi Sovyetlerin adeta kendi intiharı oldu. Bilindiği üzere Sovyetler, var olan üretim ilişkilerine ve toplumsal sisteme, sosyalizme dayanan bir kesimden oluşuyordu. Ve en sonunda bürokratikleşme adına atılan bütün adımların devleti yabancılaştırması, duraklama ve tıkanıklığa sürüklemesiyle daha da sosyalizm terk edilmiş ve çıkış yolu kapitalizm ve meta ilişkilerinde görülmüştür.
Tıkanıklık karşısında Sovyetlerin kuruluşunda olduğu gibi parçalanmasını da ancak ve ancak bir işçi darbe hareketi engelleyebilirdi. Fakat işçi sınıfının en büyük dayanağı olan SBKP’nin tamamen bürokrasinin pençesine düşmesi ve komünizmden uzaklaşması bu durumu çok zorlaştırdı. Her ne kadar Gorbaçov’a göre son yapılan iyileştirme (Perestroyka) çabalarının alternatifi olmasa da tek çare işçi sınıfının tekrar bir devrim yaparak inisiyatifi ele alması, bürokratikleşme ve yabancılaşma sorunlarını çözmesine bağlıydı. Nasıl ki işçi sınıfı yasadışı bir şekilde komünizmi sınırsız egemen kılamadıysa aynı şekilde aslında birliğin kurtuluşunun sosyalizme dönmekte olduğunun farkında olan bürokratların da geri adım atmaması parçalanmayı hızlandırdı. Tıkanıklık ve çözülemeyen sorunlar karşısında direnemeyen bürokrasi sonunda seçeneksiz kalmış ve kapitalizm ile gelen “Perestroyka Devrimi”ne seyirci kalmaya başlamıştı. İşçi sınıfı komünizm ile hedefli bir hareket ve mücadele geliştiremediği için, perestroyka sürecinde giderek keskinleşen mücadeleler içerisinde bürokrasiye karşı yükselttiği muhalefet sonuçta kapitalizm savunucusu kesime destek sağlamış olmaktan öteye gitmedi. Bu anlamda, işçi kesimi de, ideolojik yabancılaşma sonucunda, kendi egemenliğini, sosyalizmin yıkılmasını destekleyerek, en azından buna seyirci kalarak kendi ipinin çekmiş oldu.
Sovyetler Birliği’nin gücüne ve etkisine nazaran çok kısa bir sürede yıkılması olağanüstü bir gelişmeydi. Fakat bunun gelişimi aslında temelden kurulan bir eksikliğin daha sonradan patlak vermesinden ibaretti. Esasen bu çöküş, Ekim Devrimi ile kurulan iktidarın kuruluş ve gelişim sürecinde biriken ve üst üste gelen kusur ve bozulmaların bir sonucu olarak gerçekleşmişti. Sovyet iktidarı özellikle vurgulanması gerekir ki kapitalizme daha da yaklaşarak işçi sınıfını ve üzerine kurulduğu tek mantık olan komünizmin amaçlarından sapmasıyla ilk önce duraklama ve bozulmalardan daha sonrada parçalanarak yok olmaktan kurtulamadı. Sovyetlerin kendisine yabancılaşması ve aslında bütün kesimlerin bürokrasiye ve ekonomik yaşama katılması fikri kendi kendisini yönetemeyen bir devlet haline gelmesine neden oldu ve en sonunda Sovyetler Birliği tarihin tozlu sayfalarındaki yerini aldı.
Biyografiler
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
izmir escort
antalya escort
izmir escort
antalya escort
izmir escort
bursa escort
porno izle
brazzers porno
istanbul escort
instagram ucuz takipçi
instagram takipci kasma
takipçi satın al
escort istanbul
escort bayan
instagram takipçi satın alma
takipçi satın al ucuz
instagram takipçi satın al
takipçi satın alma
porno
porno
smm panel
takipçi instagram
escort istanbul
escort istanbul
smm panel
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
escort
izmir escort
porno video
porno izle
bornova escort
istanbul escort
seafoodplus.info internet sitesinde bulunan bütün içerikler Tarihi Olaylar editörleri tarafından hazırlanmaktadır. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright - Tüm Hakları Saklıdır.
AnasayfaKünyeİletişim
Glasnost ve Perestroyka hangi ülkede ilan edilmiştir, yakın dünya tarihine baktığımızda Sovyetler Birliği'nde olduğunu görürüz. Sovyet tarihinde yer alan ve bir ekonomi politikası olan Glasnost ve Perestroyka kim ilan etti, baktığımızda dönemin başkanının ilan ettiğini görürüz. Bu bilgilerin yanında Glasnost ve Perestroyka nedir, baktığımızda bir ekonomi politikası olduğunu öğreniriz. Rusça'da glasnost, açıklık anlamına gelmektedir. Var olan ekonomiyi değiştirmek amacıyla planlanmıştır.
Devletler, siyasi düzenlerini, ekonomik, sosyal, toplumsal ve daha birçok düzenini korumak için çeşitli politikalar üretmektedir. Bu hareketler var olan düzeni yenileme ve ülkenin devamlılığını sağlamak için üretilen reform hareketleri olmaktadır. Her ülke mü bitmeye ya da siyasi düzeni bozulmaya başladığında reform hareketleri yapmaya başlamaktadır. Bunun en güzel örneğini Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde yaptığı reform, Tanzimat ve ıslahat hareketlerinde görebiliriz.
Bu durumda Rusya'nın uzun tarihine baktığımızda Glastnost(açıklık) ve Perestroyka(yeniden yapılandırma) Sovyetler rejiminin büyük liderlerinden olan Mihail Gorbaçov'un Sovyetlerin (SBKP) son dönemlerini yaşadığını görerek, ülkeyi ve siyasi düşünceyi yeniden diriltmek amacıyla demokratikleşme adına yaptığı bir dizi politik hamlenin genel adı olarak tanımlanabilir.
Glasnost ve Perestroyka, Sovyetler rejiminin büyük liderlerinden olan Mihail Gorbaçov'un Sovyetlerin (SBKP) son dönemlerini yaşadığını görerek, ülkeyi ve siyasi düşünceyi yeniden diriltmek amacıyla demokratikleşme adına yaptığı bir dizi politik hamlenin genel adı olarak tanımlanabilir. Bu demokratikleşme reformları, yılında uygulanmaya başlanmış ve Aralık yılında Sovyetler Birliği rejiminin çöküşüyle sona ermiştir.
Glasnost(açıklık) veya Perestroyka (yeniden yapılandırma) anlamına gelen bu ekonomi politikaları, Sovyetlerin yıkılışına engel olamamış aksine demokratikleşme adına atılan özgürlük mantığı ülke içindeki muhalif grupların daha da güçlenmesini sağlamış ve devlet kısa sürede iç karışıklıklarla çalkalanmaya başlamıştır.
Glasnost (açıklık) Perestroyka (yeniden yapılandırma) ve Sovyetler Birliği'nin son döneminde Mihail Gorbaçov'un liderliğinde ülkede özellikle ekonomik sorunlara son vermek amacıyla uygulanmış bir politikaların tümüne verilen isimdir. Glasnost (açıklık) Perestroyka (yeniden yapılandırma), 'te uygulanmaya başlamış, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla son bulmuştur.
Glasnost, bir anlamda fikir ve ifade özgürlüklerinin bir bileşkesi olarak görülebilir. Bu politikadaki amaç, özellikle Çernobil faciası sonrası yaşanan infialin ardından Sovyet toplumunda devlete ve yöneticilere karşı güven duyulmasına aracı olmaktı. Gorbaçov'un sosyalizm anlayışına göre, artık sosyalizmi kangren eden bir takım uygulamaların sona erdirilmesi şarttı ve bu ancak toplumun her düzeyinin katılabileceği, herkese söz hakkı tanınacak olan bir tartışma ortamıyla mümkün olabilirdi.