peygamber sevgisi şiir / Dursun Ali Erzincanlı ile Şiir ve Naat - AKDEM

Peygamber Sevgisi Şiir

peygamber sevgisi şiir

Peygamber Sevgisi ile İlgili Şiirler

Büyüklerden Peygamber sevgisi ile ilgili şiirler.

Mevlana Hazretleri Mesnevi’de der ki:

“Peygamberlerin gönüllerinde öyle diriltici nağmeler vardır ki, o nağmeler, Hakk’ı arayanlara kıymet biçilmez bir hayat bağışlar.” (c.1, )

Hayatın değerlenmesi, doğru fikirler ve doğru hareketler ile kâimdir. Bu, hakka ve hayra ulaşmak demektir. Bunun için en mûtenâ ve yegâne rehber, peygamberlerdir. Çünkü Cenab-ı Hak onları ve hâssaten Peygamber Efendimizi, bütün insanlığa bir “nümûne-i imtisâl” yani örnek olarak göstermektedir. Mevlânâ hazretlerinin yukarıdaki beyti de bu gerçeği terennüm etmektedir.

Peygamber Efendimizin insanlar üzerindeki bu tesirleri ve örnek şahsiyeti, kendi devrinden itibaren bütün beşeriyeti kuşatmıştır. Ona inanmayanlar bile ahlâk ve üstünlüklerini teslim etmek mecburiyetinde kalmışlar; ona gönül verenler ise içlerindeki duygu ve hisleri yanık nağmeler hâlinde terennüm etmişlerdir. Ashâb-ı kirâm, “Malım, canım, bütün varlığım seve seve sana kurban olsun” diyerek teslimiyet ve bağlılıklarını beyân etmişlerdir. Ucu kıyâmete kadar uzayan aşk kâfileleri, O’nun sevgi ve heyecânı ile akmaktadır. Cihân, O’nun güneşten daha parlak olan nûru ile aydınlanmıştır. Îmanın lezzetine O’nunla erişilmiştir. O’nu fânîler tariften âciz kalmıştır. Çünkü O, ahlâk ve yaratılışı ile kâinâtın en nâdide cevheridir. Âşıklar, edîbler ve şâirler O’nu senâ etmeye doyamadılar. O hak âşıklarının muhrik nağmelerinden muhabbet terennümleri hâlinde mısralara akseden birkaç inci tanesi şöyledir.

YAMAN DEDE’NİN PEYGAMBER ŞİİRİ

Aslen Hıristiyan olduğu hâlde, hakîkat-i Muhammediyye’yi idrâkin hazzına ulaşınca, gözü yaşlı bir mü’min ve yanık bir Peygamber âşığı hâline gelerek Yaman Dede adını alan, yakın zamanların içli şâirinin şu mısrâları ne güzeldir:

Susuz kalsam, yanan çöllerde cân versem elem duymam

Yanardağlar yanar bağrımda, ummânlarda nem duymam

Alevler yağsa göklerden ve ben messeylesem duymam

Cemâlinle ferâh-nâk et ki yandım yâ Rasûlallâh

 ***

Ne devlettir yumup aşkınla göz, râhında cân vermek

Nasîb olmaz mı Sultânım haremgâhında cân vermek

Sönerken gözlerim âsân olur âhında cân vermek

Cemâlinle ferâh-nâk et ki yandım yâ Rasûlallâh

ESAD ERBİLİ HAZRETLERİ’NİN NAAT-I ŞERİFİ

Son devrin büyük Hak dostlarından Muhammed Es’ad Erbilî Hazretleri, Resûlullâh’a duyduğu aşkın kavurucu ateşi içinde yanışını ne güzel ifâde eder:

Tecellâ-yı cemâlinden habîbim nev-bahâr âteş!

Gül âteş, bülbül âteş, sünbül âteş, hâk ü hâr âteş!

(Habîbim, Senin güzelliğinin tecellî ederek ortaya çıkmasından (dolayı, sana âşık olan) ilkbahar ateş, gül ateş, bülbül ateş, sünbül ateş, toprak ve diken ateş!..)

Şuâ’-ı âfitâbındır yakan bil-cümle uşşâkı;

Dil âteş, sîne âteş, hem dü çeşm-i eşk-bâr âteş!

(Bütün âşıkları yakan, (o mübârek yüzünün) güneş (gibi parlak) nûrudur… (Bu sebeple) gönül ateş, kalp ateş, (aşkınla) ağlayan (şu) iki göz ateş!..)

Ne mümkün bunca âteşle şehîd-i ışkı gasl etmek?

Cesed âteş, kefen âteş, hem âb-ı hoş-güvâr âteş

(Bu kadar ateşle aşk şehîdini yıkamak mümkün mü? Cesed âteş, kefen âteş, şehidi yıkayacak tatlı su dahî âteş!..)

 Her güzellik, âdetâ O’nun güzelliğinden bir akis almış gibidir. Bu hilkat (yaratılış) bahçesi, O’nun yüzü gibi bir gül görmemiştir.

ŞAİR FUZULİDEN PEYGAMBERE ŞİİR

Fuzûlî ise, meşhûr Su Kasîdesi’nde bu hakîkati şöyle ifâde eder:

Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlâre su

Kim bu denlû dûtuşan odlâre kılmaz çâre su

(Ey göz (Allâh’ın yüce Rasûlü’nün muhabbetiyle) gönlümde (tutuşup alevlenmiş) ateşlere gözyaşından su dökme! Çünkü bu (son) derece (aşk harâretiyle) tutuşmuş olan ateşlere su (dökmek) çâre değildir. (Bu aşk ateşi sönmez! Yanan ateşe dökülen su damlası, onun alevini arttırır.)

Suya virsün bağbân gülzârı zahmet çekmesün

Bir gül açılmaz yüzün tek virse bin gülzâre su

(Bahçıvan gül bahçesini sulamak için (boş yere) zahmet çekmesin! (Zîrâ), bin tane gül bahçesi sulasa, (Yâ Rasûlallâh, yine de) Sen’in yüzün gibi bir gül (hiçbir zaman) açılmaz!..)

ŞAİR FUZULİNİN PEYGAMBER HASRETİ

Yine Fuzûlî, bu dâsitânî hasreti tek beyte şu şekilde sığdırmaktadır:

Gül-i ruhsârına karşı gözümden kanlı âkar sû

Habîbim, fasl-ı güldür bû akan sûlar bulanmaz mı

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ab-ı Hayat Katreleri, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

Hak Dostlarının Peygamber Sevgisi

PAYLAŞ:                

 YUNUS EMRE'NİN ŞİİRLERİNDE ALLAH VE PEYGAMBER SEVGİSİ


Unesco tarafından yılı için ilan edilen “Yunus Emre’nin Vefatının Yıl Dönümü” vesilesi ile Yunus Emre (ö. /) ve tüm Hak âşıklarına selam olsun.
            Yunus Emre’nin düşünce dünyası incelendiğinde, İslam ve Allah Rasûlü’nün hayatına vakıf olduğu, belli düzeyde eğitim almış ve İslami ilimlerden haberdar bir İslam şairi olduğu görülecektir.  Bu yüzden İslâm’ı bilmeyen, Kur’an, Sünnet, günah, sevap, itaat kavramlarından habersiz bir şekilde onu okuyanların Yunus’u gerçek manada anlamaları mümkün değildir.
            Yunus, ilahi ve şiirlerinde insanları ilahi aşka, kardeşliğe, insan olmanın, kendini bilmenin, Cenab-ı Hakk’a ulaşmanın şartlarını ve yollarını anlatmıştır.
 En geniş yunus emre divanı olan Mustafa Tatcı’nın Yunus Emre Divanı isimli eserinde Yunus Emre’nin dört yüz on beş şiiri yer almaktadır. Bu şiirlerde a) Allah Aşkı b) Peygamber Sevgisi, c) İnsan ve İnsan-Cemiyet Münasebetleri ve d) Ölüm olmak üzere 4 ana tema olduğu görülmektedir.
Yunus Emre’nin şiirlerinde tek gaye, Allahü Teâlâ’ya yaklaşmak ve ona kavuşmaktır.
Cennet cennet dedikleri, birkaç köşkle birkaç huri
isteyene ver sen anı, bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim ne yokluğa yerinirin
Aşkın ile avurum bana seni gerek seni”.
Yunus, Allah’ı ve Allah’ın yarattığı her şeyi sever.
“Elif okuduk ötürü, Pazar eyledik götürü
Yaratılmışı severiz, yaratandan ötürü”
Yunus Emre, Allah aşkından üstün hiçbir aşk tanımaz. Bütün aşk istikametleri “Allah aşkı”nda birleşir:
          Dağlar ile taşlar ile
           Çağırayım Mevlam seni
           Seherlerde kuşlar ile
          Çağırayım Mevlam seni
               ***
Okumaktan murat ne
Kişi Hak’kı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru emektir
***
Okudum bildim deme
Çok taat kıldım deme
Eğer Hak bilmez isen
Abes yere yelmektir
Yunus Emre şiirlerinin büyük bir kısmını, Hz. Peygamber’e ve O’na olan aşkına tahsis etmiştir. Yunus Emre, kelimenin tam anlamıyla bir peygamber aşığıdır.
Arayı arayı bulsam izini
İzinin tozuna sürsem yüzümü
Hak nasip eylese görsem yüzünü
ya MuhammeD canım arzular seni
                    ***
Arafat dağıdır bizim dağımız
Anda kabul olur bizim duamız
Medine'de yatar Peygamberimiz
Ya Muhammed canım arzular seni
*Sevgili Peygamberimize olan sadakati, sevgisi ve muhabbeti dolayısıyla onu anlatmaya doyamaz. Yunus Emre bir şiirinde peygambere olan aşkını, sevgisini şöyle anlatmaktadır.
Canım kurban olsun senin yoluna,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed.
Şefaat eyle bu kemter kuluna,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed
“Canını kurban etmek”, Anadolu’da bir kişiye karşı kullanılan sevginin ne kadar ileri olduğunu ifade etmek için kullanılır. Yunus Emre de Allah Rasûlü’ne olan aşkını canını Muhammedin yolu olan Allah yoluna feda ettiğini beyan etmektedir.
               Mü’min olanların çoktur cefâsı,
             Ahirette olur zevk-u sefâsı,
           On sekiz bin âlemin Mustafâ’sı,
          Adı güzel, kendi güzel Muhammed
            Yunus Emre’nin şiirlerindeki amacı Rabbimiz ve Efendimize olan aşkını ve sevgisini anlatmaktır. Onda derin bir iman, allah ve rasulullah sevgisi vardır. Bundan dolayı şiirlerinin çoğu bu iki konuyla ilgilidir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir