PEYGAMBER EFENDİMİZ DOĞDUĞUNDA YAŞANAN MUCİZELER
Sevgili Peygamberimiz’in doğduğu gece olağanüstü olaylar meydana gelmiştir. Bu olaylardan bazıları şöyledir:
1. İran hükümdarı Kisrâ’nın sarayı sallanmış ve l4 sütunu yıkılmıştır.
2. Mecûsilerin (ateşe tapanların) tapındığı bin yıldır yanmakta olan ateş sönmüştür.
3. Kâbe’de bulunan putlar yüzüstü yere yıkılmıştır.
4. Sava Gölü kurumuştur.
5. Semave Deresi taşmıştır.
6. O gece Kâbe’nin yakınında bulunan dedesi Abdulmuttalib’in kulağına gelen bir ses; “Şu anda oğlun Abdullah’dan bir çocuk dünyaya geldi. Onun varlığı âlemlere rahmettir. Çocuğun adını Muhammed koy” denilmiştir.
7. Hz. Muhammed (s.a.s.), göbeği kesilmiş ve sünnet olmuş bir şekilde dünyaya gelmiştir.
8. O gecenin sabahında Medine’de bir Yahudi halka seslenerek: “Bu gece Ahmed’in yıldızı doğmuştur” demiştir.(Yahudiler,ilimleriile O’nun doğacağı günü bile biliyorlardı.Ama Yahudi neslinden değil de Arap kavminden doğduğu için,aralarında “bu vallahi O’dur,son seafoodplus.info vallahi iman etmeyeceğim ona” diye konuştular.)
Hz. Muhammed (s.a.s.) brahim’in (a.s.)olu smail (a.s.)’in soyundan gelmitir. Mekke’de bulunan Kurey Kabilesi’nin Haimîler soyundandr. Dedesinin ad Abdulmuttalip babasnn ad Abdullah’dr. Annesi ise Vehb kz Amine’dir.
Allah’n Elçisi temiz ve erefli bir soydan gelmitir. Bu gerçei sevgili Peygamberimiz öyle açklar: “Ben hep nikahlanarak evlenen kimselerin soyundan geldim. Soyumuzda hiç evlilik d ilikiler olmamtr.”
Âlem1ere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.s.)’in doumu Rebiülevvel aynn günü Pazartesi gecesi tanyeri aarrken olmutur.
Yeryüzünün en kutsal ehri olan Mekke'de günein ilk klar dünyay aydnlatmaya balad bir zamanda Risalet günei domutur. Ve nuru ile bütün zamanlan ve mekanlar aydnlatmt.
Sevgili Peygamberimiz'in doduu gece olaanüstü olaylar meydana gelmitir. Bu olaylardan bazlar öyledir
1. ran hükümdar Kisrâ’nn saray sallanm ve l4 sütunu yklmtr.
2. Mecûsilerin (atee tapanlarn) tapnd bin yldr yanmakta olan ate sönmütür.
3. Kâbe’de bulunan putlar yüzüstü yere yklmtr.
4. Sava Gölü kurumutur.
5. Semave Deresi tamtr.
6. O gece Kâbe’nin yaknnda bulunan dedesi Abdulmuttalib’in kulana gelen bir ses; “u anda olun Abdullah’dan bir çocuk dünyaya geldi. Onun varl âlemlere rahmettir. Çocuun adn Muhammed koy” denilmitir.
7. Hz. Muhammed (s.a.s.) göbei kesilmi ve sünnet olmu bir ekilde dünyaya gelmitir.
8. O gecenin sabahnda Medine’de bir Yahudi halka seslenerek: “Bu gece Ahmed’in yldz domutur” demitir.(Yahudilerilimleriile O'nun doaca günü bile biliyorlard.Ama Yahudi neslinden deil de Arap kavminden doduu içinaralarnda "bu vallahi O'durson seafoodplus.info vallahi iman etmeyeceim ona" diye konutular.)
ANASAYFAYA DÖNMEK ÇN TIKLAYINIZ
Dünyanın yüzü suyu hürmetine yaratıldığı rahmet Peygamberi efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (S.A.V)'in hayatta yer yüzünde yaşadığı yıllar içerisinde gösterdiği sayısız mucizeler olduğu gibi Efendimizin dünyaya teşrif ettiği gece de bazı mucizeler gerçekleşti. Son peygamberin geldiğini belli eden mucizeler nedir? Yeryüzünde nerelerde gerçekleşti? Detaylar haberimizde.
Cenab-ı Allah bir kudsi hadiste "Sen olmasaydın ya Muhammed alemleri yaratmazdım" buyuruyor. Bundan anlaşılıyor ki Yüce Allah tüm varlığı peygamberimizin yüzü suyu hürmetine yaratmış ona habibim demiş ve cennetin kapısına kendi adıyla birlikte Muhammed adını yazdırmıştır.
Tüm kâinatın sevgilisi, rahmet peygamberi efendimiz hazreti Âdemden itibaren tüm peygamberler tarafından geleceği müjdelenen büyük kurtarıcı, insanlığı felaha kavuşturan kişidir. Elbette insanlığın yaratılışından itibaren gelmesi beklenen Habibullah'ın dünyaya gelişi, teşrif edişi de büyük mucizeler eşliğinde olmuştur. Rebiulevvel ayının on ikinci Pazartesi günü, tan yeri ağarırken, miladi yılında Mekke de dünyaya gelen efendimizin dünyaya teşrifleri sırasında meydana gelen mucizelerden bazıları şunlardır:
1) Teşrif Ettikleri Gece Bir Yıldız Doğdu
Yahudiler arasında birçok âlim vardı. Bunlar, kitaplarında Allah Resûlünün geleceğini görüp, öğrenmişlerdi. Yıldızlardan hüküm çıkarmada da usta sayılırlardı. Efendimizin doğumu gecesinde bir yıldız parlamış ve Yahudî âlimler bu yıldızdan Ahir zaman Peygamberinin dünyaya teşrif ettiklerini anlamışlardı.
Peygamberimizin meşhur şâiri Hassan bin Sâbit (r.a.) bu hususu şöyle anlatmıştır: "Ben sekiz yaşlarında var veya yoktum. Biliyorum, bir sabah vakti, Yahudî'nin biri 'Hey Yahudîler!' diye çığlık atarak koşuyordu. Yahudîler, 'Ne var, ne yırtınıyorsun?' diyerek adamın başına üşüştüler. Yahudî şöyle haykırıyordu: "'Haberiniz olsun, Ahmed'in yıldızı bu gece doğdu. Ahmed bu gece dünyaya geldi."'
2) Medâyin'deki Kisrâ Sarayından On Dört Burç Çatırdayarak Yıkıldı
Kâinatın Efendisinin doğduğu geceydi Saatler, doğum anlarını gösteriyordu. Derin bir uykuya dalan Medâyin şehri korkunç bir çatırdı ve gürültü sesiyle uyandı. Hükümdarla birlikte halk da heyecan içinde yataklarından fırladı. Manzara korkunçtu ve telaş verici idi. Hükümdar Sarayının o sapa sağlam burçlarından on dördü çatırdayarak yıkılıvermişti.
Geceyi korkular içinde geçiren Kisrâ sabaha çıkar çıkmaz memleketinin dinî reislerini derhal bir toplantıya çağırdı. Toplantıda, cereyan eden hâdisenin neyin nesi olduğunu görüşeceklerdi. Bu sırada toplantıda bulunan İran başkadısı Mûbezan söz alarak gördüğü bir rüyâyı anlattı:
"Gördüm ki yüzlerce kükremiş deve, önlerine şaha kalkmış Arap atları olduğu halde Dicle suyunu geçti ve İran topraklarına yayıldılar."
3) Kâbe'nin İçini Karanlık Ve Kirlere Boğan Putların pek çoğu baş aşağı yıkıldı:
Kureyş müşrikleri, yeryüzünde Allah'ın evi olan Kâbe'yi putlarla karanlıklara boğmuşlardı. Ne var ki, henüz Tevhid temsilcisi Resûl-i Kibriyânın dünyaya gözlerini açması karşısında bile, çoğu yerlerine kurşun ile perçinlenmiş bu putlar, hâdisenin azametine dayanamayarak yerlere yıkılıverdiler.
Bu hâdisenin ifâde ettiği mânâ büyüktü: Dünyaya teşrif eden bu peygamberimiz, kendisine verilecek vazife gereği kapkaranlık şirk inancını ortadan kaldıracak, Tevhid inancını bayraklaştıracaktır. Ki bu vaad gerçek oldu Resûl-i Zîşan, kısa zamanda Kâbe'yi cansız putlardan temizlediği gibi, gönüllerdeki putları da İslâm îmânı ile yok ediverdi.
4) İstahrabat'ta Bin Seneden Beri Yanmakta Olan Mecûsîlerin Kocaman Ateş Yığınları Bir Anda Sönüverdi
Mecûsiler bu ateş yığınını kendilerine ilâh kabul etmişlerdi. Efendimizin dünyaya teşrifleri ile birlikte bu kocaman ateş, sanki okyanusların istilâsına uğramış basit bir ateşmiş gibi sönüseafoodplus.info ki, gelen zât, putperestlik gibi, ateşperestliği de bir çırpıda ortadan kaldıracak ve yeryüzünü Tevhid meş'alesiyle aydınlatacaktı.
5) Takdis Edilen Meşhur Sâve (Taberiyye) Gölü Bir Anda Kuruyuverdi.
Bu da, gelen zâtın, doğan kişinin Allah'ın izni ile olmayan şeylerin takdis edilmesini yasaklayacağının ifâdesi idi.
6) Semâve Vadisi Taşan Seller Altında Kalıp, Suya Gark Oldu.
Resûl-i Kibriya Efendimizin dünyaya gözlerini açtıkları geceydi. Taşan seller Semâve Vadisi ve Semâve şehrini sular altında bıraktı. Şehir halkı, dehşet içinde kalarak, çareyi dağlara ve tepelere sığınmakta buldu. Sonra da bir mektup yazarak durumu Kisrâ'ya bildirdiler ve kendisinden yiyecek ve içecek yardımı istediler.
7 ) Gök Kubbeden Salkım Salkım Yıldızlar Döküldü:
Nebiyy-i Ekrem Efendimizin dünyaya teşrifleri gecesinde hazan yaprağı gibi gök kubbeden yıldızlar döküldü. Bu hâdise de şuna işâret ediyordu: Bundan böyle şeytan ve cinlerin gökten haber almaları son bulmuştur. "Madem Resûl-i Ekrem Aleyhisselâtü Vesselâm vahiy ile dünyaya çıktı, elbette yarım yamalak ve yalanlar ile karışık, kâhinlerin ve gâipten haber verenlerin ve cinlerin ihbarâtına (haberlerine) set çekmek lâzımdır ki, vahye bir şüphe irâs etmesinler ve vahye benzemesin. Evet, bi'setten evvel kâhinlik çoktu. Kur'ân, nazil olduktan sonra onlara son verildi.
Hattâ çok kâhinler îmâna geldiler. Çünkü daha cinler tâifesinden olan muhbirlerini bulamadılar." O âna kadar görülmemiş bu hâdiselerin Resûl-i Ekremin doğumu sırasında meydana gelmeleri elbette tesadüf değildi. Bütün bunlar Âhir zaman Peygamberi Hazret-i Muhammed'in (a.s.m.) zuhurunu haber veriyorlardı.
.
Zulmet dolu bir dünyayı adeta büsbütün aydınlatmak için gönderilen Peygamberimizin doğumunda gerçekleşen mucizeler kısaca sizler için derlendi. Bu mucizeleri okuduğunuzda hem hayrete düşecek hem kainatın efendisi olan yüce Peygamberimiz (s.a.v.)in mucizelerine bir kez daha tanıklık etmiş olacaksınız. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)in doğumu ve mevlid kandili hakkında da yazımız mevcut. Şimdi bu mucizevi olayları bir bir irdeleyelim.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in doğduğu geceydi. Saatler doğum anını gösteriyordu. Derin bir uykuya dalan Medâyin halkı korkunç bir gürültü ve çatırtı sesleriyle uyandı. Hükümdarla birlikte bütün halk heyecan içinde yataklarından fırladı. Manzara oldukça korkunç ve dehşet vericiydi. Zira çok sağlam olduğu sanılan hükümdar sarayının burçlarından on dört tanesi çatırdayarak yere yıkılı vermişti.
Hükümdar sabaha çıkar çıkmaz ülkesindeki din büyüklerini derhal toplantıya çağırdı. Bu toplantıdaki amacı meydana gelen olağanüstü hallerin neyin nesi olduğunu görüşmek ve değerlendirme yapmaktı.
Hükümdar tacını giymiş tahtına oturmuştu. Daha toplantıya başlamak üzereyken aniden yaklaşan bir atlı elinde bir mektup getirdi. Söz konusu mektupta Mecusiler tarafından istihbaratta binlerce seneden beri yanan ateşin söndüğü haberi veriliyordu. Bu haber zaten korku ve heyecan içinde olan Kisra’nın korku ve telaşını daha da arttırdı. İran baş kadısı olan Mübezan söz alarak görmüş olduğu bir rüyayı orada anlatmaya başladı:
“Rüyamda gördüm ki, yüzlerce deve kükremiş bir vaziyette şaha kalkmış, Arap atları olduğu halde Dicle suyunu geçtim ve İran topraklarına yayıldılar.”
Hükümdar, doğru sözlü, bilgili ve adaletli baş kadının bu rüyasını da oldukça anlamlı buldu. Sinirleri iyice gerilen ve bu işin mahiyetini çözmek isteyen hükümdar, çokça güvendiği baş kadı Mübezan’a döner ve sorar: “Peki, sizce bu durum nereye işaret olabilir?” Baş kadı hemen kısa ve öz olarak şu cevabı verdi: “Bu durum, Araplar tarafından çok önemli bir şeylerin olacağına işaret olabilir.” Hükümdar, bunun üzerine derhal harekete geçer uzun araştırmalar sonucu zamanın meşhur alimlerinden Satih’den bu durumun izahını istedi.
Kahin bunun üzerine yaptığı açıklamalardan ahir zaman peygamberinin dünyaya gelmiş olduğu iyice anlaşılır. O ana kadar bir benzeri görülmemiş bu hadiseler dünyaya o gece şeref veren zatın, beraberinde getirdiği sönmez nur ile karanlıklar içinde kıvranan İran saltanatının ortadan kaldıracağına işaretti… Ve Peygamberimizin doğumunda gerçekleşen mucizeler bir bir gün yüzüne çıkıyordu.
Nitekim rüyada görüldüğü gibi, İran Devleti 60 küsur yıl süren 14 hükümdarın idaresinden sonra, Kadisiye’de ahir zaman nebisi’nin ordusu tarafından İslam topraklarına katıldı. Demek rüyada görülen 14 burç ondört hükümdarın saltanatının yıkılışı ve çöküşünü ifade ediyordu.
Peygamberimizin doğumunda gerçekleşen mucizeler içinden bir tanesi de Kabe’nin içinde bulunan putların yıkılışı olayıdır. Bilindiği gibi Kureyşli müşrikler, yeryüzünde Allah Teala’nın tek mabut oluşunun ilk olarak abideleştirdiği Kabe’yi elleriyle yaptıkları putlarla doldurmuşlardı. Ne var ki, tevhit temsilcisi, ahir zaman nebisi’nin dünyaya gözlerini açması karşısında bile, pek çok kurşunla perçinlenmiş olan bu putlar bu olağanüstü hadisenin azametine dayanamıyordu ve yüzüstü yıkılıveriyordu.
Peygamberimizin doğumunda gerçekleşen mucizeler içinde bu olay, diğer meydana gelen olaylar gibi büyük bir mana ifade ediyordu. Nitekim o anda teşrif eden zat, kendisine verilecek görev gereği kapkaranlık şirk inancını ortadan kaldıracak gönüllere pak nezih ve saadet dolu tevhit inancı yerleştirecekti.
Gün geldi, bütün dünya buna bizzat şahit oldu. Allah’ın Resul’ü (s.a.v.), çok kısa bir zaman içerisinde Kabe’yi bütün putlardan temizlediği gibi, aynı zamanda gönüllerdeki putları da İslam imanı ile de yok ediverdi. Mekke fethedildi ve Kabede artık Hac vazifesi farz kılındı. Son olarak ise Peygamber Efendimiz (s.a.v.) alemini değiştirmeden evvel tüm Müslüman alemine muhteşem bir nasihatname olan veda hutbesini irad buyurdu.
Peygamberimizin doğumunda gerçekleşen mucizeler içinden biri de hiç şüphesiz Mecusilerin yaklaşık seneden beri yakıp taptıkları büyük ateşin bir anda sönüvermesidir. Mecusiler bu büyük ateş yığınını kendilerine ilah kabul etmişlerdi. Ahir Zaman Peygamberi’nindünyaya teşrifiyle birlikte bu kocaman ateş sanki okyanusların istilasına uğramış bir basit ateş gibi sönüvermişti
Demek ki, bu gelen zat putperestlik gibi ateşperestliği de bir çırpıda ortadan kaldıracak ve yeryüzünü tevhit meşalesiyle her tarafı aydınlatacaktı.
Peygamberimizin doğumunda gerçekleşen mucizeler içinden bir diğeri de, müşrikler tarafından takdis edilen (tapılan) meşhur Sâve (tebriye) gölünün bir anda kuruyuvermesidir. Bu da ahir zamanda gelen zatın, Allah’ın rızası dairesinde olmayan batıl şeylerin takdis edilmesini (ona tapılmasını) yasaklayacağının bir ifadesidir.
Resul’ü Ekrem Efendimiz (s.a.v.)in dünyaya gözlerini açtıkları geceydi. O anda taşan sel suları Semâve vadisi ve aynı ismi alan şehri sular altında bıraktı. Bütün şehir haklı korku ve dehşet içinde kalarak çareyi dağlara ve tepelere sığınmakta buldu. Bu durum üzerine halk bir mektup yazarak, keyfiyeti Kisra’ya bildirerek ondan kendileri için yiyecek ve içecek yardımı istediler.
Kainatın Efendisi (s.a.v.) dünyaya teşrif ettikleri geceydi. Bu gece gökyüzünde daha önce vuku bulmamış bir olay yaşanıyordu.
Geceleyin hazan yaprakları gibi gök kubbeden yıldızların dökülüşü, seyredenlerin hayretini çekiyordu.
Bu hadiseler de şuna işaret ediyordu: “Bundan böyle şeytan ve cinnîlerin gökten haber almaları son bulmuştur.”
Madem Resul-ü Ekrem (s.a.v.), vahiy ile dünyaya çıktı, elbette yalanla karışık, kahinlerin ve gaipten haber verenlerin ve cinnîlerin haberlerine set çekmek lazım geliyordu ki, vahye hiçbir şüphe karışmasın ve benzemesin.
Evet; Efendimiz’in nübüvvetle gönderilmeden evvel kahinlik çoktu. Kuran nazil olduktan sonra onlara set çekilmiş oldu.
O ana kadar hiç görülmemiş bu olağanüstü olayların Peygamberimizin doğumunda gerçekleşmeleri elbette tesadüfi değildi. Peygamberimizin doğumunda gerçekleşen mucizeler, ezelî kudretin kader kaleminin tayin ve tespitiyle meydana geliyor ve ahir zaman peygamberi Hazreti Muhammed (s.a.v.)’in dünyaya teşrif ettiklerini ayan beyan haber veriyordu.