Peygamberimizin Hayatı Animasyon

TRT ortak yapımı filmde, annesini arayan safkan bir tay olan Riyah'ın, peşindeki hırsızlardan kaçarken tanıştığı ihtiyar deve Jabal ile Medine'ye doğru çıktığı yolculuğun hikayesi anlatılıyor.

Çöl yolculuğu, hicret boyunca Hz. Muhammed ile Hz. Ebu Bekir'i takip eden Jabal'ın anılarını hatırlamasıyla farklı bir hikayeye dönüşüyor. 3D animasyon türündeki filmle çocuklarda fedakarlık, umut ve sevgi gibi kavramların pekiştirilmesi, peygamber sevgisinin aşılanması hedefleniyor.

"Müslümanlar Hicret'i anlatmak için geç kaldı"

Filmin yönetmenliğini üstlenen Nurullah Yenihan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 'ten bu yana 10 sinema filmine imza attıklarını söyledi.

Aynı zamanda "Kaptan Pengu ve Arkadaşları"nın yapımcısı da olan Yenihan, ilk filmden itibaren sinema filmlerindeki asıl amaçlarının Hz. Muhammed'i çocuklara anlatabilmek olduğunu belirterek, "Sektöre yılında girdik. İlk yıldan itibaren bizden devamlı olarak şu 3 içerik talep ediliyordu; birincisi İstanbul'un Fethi, ikincisi Peygamber Efendimiz ve üçüncü olarak da Çanakkale Savaşı." dedi.

Nurullah Yenihan, filmin hikayesinin tamamlanmasının yaklaşık bir yıl sürdüğünü aktararak şu bilgileri verdi:

"Önceleri iki sahabe çocuk üzerinden bir şey yapmayı düşünüyorduk fakat o hikaye bir yerde tıkandı. Onun yerine hayvanlar üzerine bir hikayeye odaklandık. Onda da ilk denemede tıkandık. Ama sonunda 'Tay' karakteri hayata geçti. Bazı şeyleri çocuklara anlatmak gerçekten kolay değil. Yani savaşı nasıl anlatabiliriz? Mesela Uhud Savaşı'nı doğrudan savaş görüntüleriyle değil de başka duygularla anlatmayı hedefledik."

Böyle bir film yapmak için geç kalındığına işaret eden Yenihan, "Türkiye ve Müslüman dünyası için geç kalınmış bir konu. Müslümanlar Hicret'i anlatmak için çok geç kaldı. İnşallah bu bir ilk olarak başlayacak." değerlendirmesinde bulundu.

Film, yaklaşık 20 ülkede vizyona girecek

Animasyon ve sinema alanında her yıl düzenlenen 5 büyük fuar olduğunu aktaran Yenihan, "Biz de yıllardır katılıyoruz. Burada 'Tay'ın çok ilgi gördüğünü söylemeliyim. Asya, Avrupa pazarından beklemediğimiz bir talep gördük. Çin'de, Suudi Arabistan'da ve İtalya'da sinemada oynatmak istiyorlar. 'Tay' yaklaşık 20 ülkede vizyona girecek." diye konuştu.

Yönetmen Yenihan, Tay'ın üzerinden anne sevgisi ve yaşlılarla iletişimi de ele aldıklarına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Hicret'in çileli yolculuğunu çok güzel anlattığımızı düşünüyoruz. Çocuklara bilgi kırıntısı veriyoruz aslında. Oradan edinecekleri hissiyatla dönemi ve tarihi merak edeceklerini düşünüyoruz. Çocuklara Peygamber Efendimizin nasıl birisi olduğunu ve Müslümanlar için çektiği çileyi anlattık. Filmi izledikten sonra Peygamber Efendimizin hayatını daha fazla araştırmaya başlayacaklar. Bizim de asıl maksadımız bu açıkçası."

Çizgi filmlerin dünyayı değiştireceğine inandıklarını vurgulayan Yenihan, "Çocuklara düzgün bir dille anlattığınız çizgi film, gelecekte dünyayı değiştirecektir. Çünkü çocuklarımız büyürken sağlıklı bir ruh hali ve bilgiyle büyümeli. Bugüne kadar çok fazla iyi ve güzel şeyi anlatan dizi ve film yaptık. Fakat daha önce hiç birinde Peygamber Efendimizi anlatmamıştık. İnşallah bu boşluğu da kapatacağız." diye konuştu.

Yenihan, toplum tarafından da böyle bir talebin olduğunu fark ettiklerini, filmin fragmanlarını yayınladıktan sonra özellikle sosyal medyada çok fazla ilgiliyle karşılaştıklarını aktararak, çizgi film alanında çok fazla İslami içeriklerin üretilmediğine dikkati çekti.

"İkinci filmimizi Kudüs yolculuğu üzerine yapmayı hedefledik"

Filmde TRT'nin ortak yapımcı olduğunun altını çizen Yenihan, şunları söyledi:

"TRT maddi desteğin haricinde büyük bir güven veriyor yapımlara. Bu da filmleri güçlendiriyor açıkçası. Şu anda TRT ile ortak yapımlarımızda birçok zorluğu kolayca aşabildiğimizi görüyoruz. İlk sinema filmimize salon bulmakta zorlanmıştık. Yerli animasyonlara sektörün inancı zayıftı açıkçası fakat TRT'nin başarılı ortak yapımları sayesinde artık yabancı filmlerin önüne geçiyoruz. Salon sayılarında çoğu zaman gişelerimiz de onları geçiyor. TRT bu anlamda sektörde güven ve güç sağlıyor yapımlara. Çünkü film TRT'nin de filtresinden geçtiği için onun onayını almış yapımlar, ikinci bir tescil gibi değerlendirme kazanıyor ve izleyicide de güven duygusu oluşuyor."

Nurullah Yenihan, filmin finalinin Kudüs'e bağlandığının altını çizerek, "Yani burası biraz sürpriz tam anlatmayayım ama ikinci filmimizi Kudüs yolculuğu üzerine yapmayı hedefledik. Hikayenin geçeceği dönem, Hz. Ömer dönemi ve Kudüs'ün fethiyle yeni bir yolculuğa çıkaracağız izleyenlerimizi. İnşallah Tay'ın vizyon sürecinden sonra o projemize başlayacağız. Ayrıca 'Nasrettin Hoca: Zaman Yolcusu' filmimiz 9 Aralık'ta vizyona girecek. Aynı zamanda nisan ayında da 'Kaptan Pengu ve Arkadaşları' serisinin 3. filmi gelecek." ifadelerini kullandı.

Senaryosunu Betül Yağsağan Birgören'in kaleme aldığı filmin yapımcılığını ise Mustafa Emre Tülün üstlendi.

TRT Çocuk'un uzman psikologları, çocuk gelişim uzmanları ve içerik editörlerinin katkılarıyla hazırlanan filmin müziklerine ise Burak Çambel imza attı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Açıklama

Yükleyen:Aykutilter

Yüklenme Tarihi: 12 Ağustos -

Peygamber efendimizin hayatını anlatan Richard Rich'in yönettiği ABD yapımı animasyon film Hz. Muhammed: Son Peygamber (Muhammad: The Last Prophet) filmini full ve Türkçe izleyin. Brian Nissen filmin senaryosunu yazdı.

Peygamberimizin Hayatı
Hz. Muhammet, Fil yılında Mekke'de doğdu. Bu tarih kesin olarak bilinmemekte ve geriye dönük yapılan hesaplamalar ile bazı kaynaklarda , bazı kaynaklarda da yılı olarak geçmektedir.

Hindistanlı Müslüman ilim adamı Muhammed Hamidullah, Hazreti Muhammed'in doğum tarihinin 12 Rebiulevvel (17 Haziran ) Mısırlı astronomi âlimi Mahmut Paşa el-Felekî 9 Rebîülevvel (20 Nisan ) olarak hesaplamışlardır. Daha sonra Beaumont Burnaby Sherrard, Mahmut Paşa el-Felekî'nin hesaplamalarındaki bazı yanlışları ortaya koymuştur. Lawrence I. Conrad () ise kaba bir hesapla yılı olarak vermektedir. İslâmi kaynaklarda ağırlıklı olarak; Muhammed'in, Milâddan sonra yılında, "Fil vakası"nın olduğu yılda, 12 Rebiülevvel (20 Nisan) pazartesi gecesi, yani Arapların takvim başı olarak kullandıkları "Fil Vak'ası"'ndan 52 gün sonra doğduğu belirtilmektedir. Siyer ve İslâm Târihi yazarları, doğumun Rebiülevvel ayında bir pazartesi günü sabaha karşı olduğu konusunda genel olarak ittifak etmişlerse de, ayın kaçıncı günü olduğu konusunda görüş birliğine varamamışlardır.

Bu konudaki itilâfların; görüş çeşitliliğinden kaynaklanmasının yanı sıra, ay takviminin , güneş takviminden farklı olması ve Araplardaki nesi uygulamasından da kaynaklandığı günümüzde ifade edilmektedir.

Çocukluğu
Babası Abdullah bin Abdulmuttalib, annesi Hazrec kabilesinden Nennaceler'den Vehb bin Abdulmenaf'ın kızı Amine 'dir. Muhammed daha doğmadan babası vefat etti. Yetiştirilmesini dedesi Abdülmuttalib üzerine aldı ve torununa "Muhammed" adını verdi. Muhammed o sıralarda Mekke'de bulunan Beni Sa'd kabilesinden Halime adlı bir kadına emanet edildi. Muhammed'i, ondan önce amcası Abduluzza'nın cariyesi Süveybe emzirdi. Muhammed, dört yaşına kadar annesi Amine'nin de gözetimiyle sütannesi Halime'nin yanında kaldı, daha sonra Mekke'ye, annesinin yanına döndü. Dört yaşından altı yaşına kadar, öz annesi Âmine ile birlikte kaldı, O'nun şefkat ve özeni ile yetişip büyüdü. Muhammed altı yaşında iken, annesi Âmine ve bakıcısı Ümm-ü Eymen'le birlikte babasının kabrini görmek için Medine'ye gitti. Medine'de, akrabaları Neccâroğullarında bir ay kaldıktan sonra Mekke'ye dönüş yolundaki Ebva'ya ulaştıklarında annesi vefat etti ve orada defnedildi. Cariyeleri Ümmü Eymen, Muhammed'i Mekke'ye getirip dedesi Abdulmuttalib'e teslim etti. Altı yaşından sekiz yaşına kadar, O'na dedesi Abdülmuttalib baktı. Abdülmuttalib yaş itibariyle seksen yaşını aşmış bir ihtiyardı. Muhammed sekiz yaşında iken, dedesi de öldü. Dedesi ölmeden önce, O'nu yetiştirilmesi için, oğlu Ebû Tâlib'e bıraktı. Ebû Tâlib, Abdülmuttalib'in on oğlundan biriydi.

Muhammed peygamberliğinden önce Nur Dağındaki Hira Mağarasına çekilerek Mekke'den uzaklaşırdı. Rivayetlere göre Muhammed dokuz yaşındayken amcası, ticaret yapmak için gittiği Suriye'ye onu da götürmüş, bu gezide Busra kasabasında Bahira isminde Hıristiyan bir rahip onun peygamber olacağını haber vermiştir. Muhammed on yedi yaşındayken de amcası Zübeyr bin Abdülmuttalib ile Yemen'e gitti. Bu gezilerin Muhammed'in bilgi, görgü ve zihinsel alt yapısının oluşumunda etkin rol oynadığına inanılmaktadır. Ayrıca gençliğinde amcaları ile birlikte Kureyş ve Kays kabileleri arasındaki Ficar Savaşı'na katıldı. Ticarete olan ilgisi daha sonra kendisi ile evlendiği Hatice ile tanışmasına neden oldu ve onun sermayesi ile ticarete başladı.

Muhammed gençliğinde çevresinden gelen paganist görüş ve uygulamalarla ilgilenmedi. Kendisi, aynı dönemde herhangi bir puta tapmamakla birlikte, başkalarının tapınmalarına da açıkça karşı çıkmadı. Kur'an'daki "oysa önce, kitap nedir, iman nedir sen bilmezdin" (Şura Suresi: 52) ve "Allah, seni şaşırmış bulup hidayete erdirmedi mi" (Duha Suresi: 7) ifadelerinin kendisinin İslam öncesi durumunu anlattığına inanılmaktadır.

Henüz 20 yaşında iken hırsızlık, zulüm ve haksızlıklara karşı koymak için Mekkeliler’in oluşturduğu ‘Hılfulfudül’ adlı oluşma katılarak burada etkin bir görev üstlendi. 25 yaşına geldiğinde Hz. Hatice ile hayatını birleştiren Allah’ın elçisi, 40 yaşında olan Hz. Hatice ile evlenmeye karar verdiğinde “el-Emin: Güvenilir, dürüst” olarak tanınması önemli bir etken olmuştu. 35 yaşına geldiğinde ise Kâbe hakemliği yaptı. Kâbe’nin restorasyonu sırasında Haceru’l Esved’in yerine konulması sırasında ortaya çıkan anlaşmazlığı, taşı bir yaygı üzerine koyup tüm kabile liderlerine taşıtarak muhtemel bir kavgayı önlemiş oldu.

Peygamberliği
40 yaşına yaklaşan Peygamber Efendimiz’de o sıralarda insanlardan uzaklaşarak kırsal alanda yaşamak ve böylelikle yaratılışın ve evrenin inceliklerini düşünmek arzusu uyandı. Bundan dolayı belli zamanlarda ‘Hira-Nur’ dağındaki mağarada kalmaya başladı. Kırk yaşına geldiğinde ise Ramazan ayında bir gün Cebrail Aleyhisselam’la tanışarak Allah’ın elçisi olma yolunda ilk adımı attı. İlk vahiy edilen ayet olan, “Yaratan Rabb’inin adıyla oku!” ile birlikte Allah (C.C.) O’nu Peygamberlikle görevlendirmiş oldu.

İlk Müslümanlar
Hz. Muhammed’in İslam davetine ‘evet’ diyerek ilk inanma şerefine Hz. Hatice, Hz. Ali, Hz. Zeyd b Harise ve Hz. Ebu Bekir erişti. Bunları Hz. Osman, Abdurrahman b Avf, Sa’d b Ebi Vakkas, Talha ve Zübeyr Hazretleri takip etti. Peygamberliğin ilk altı yılı dolarken Hz. Hamza ve Hz. Ömer gibi yiğitlik ve cesaretleriyle tanınan zatlar da Müslüman olan isimler arasında yer aldı. On Peygamberlik yılında peş peşe Hz. Hatice ve Ebu Talib ölünce düşmanların eza ve cefaları bir kat daha arttı. Çünkü bunlar hatırlı insanlardı, çevreleriyle Peygamberimize destek veriyorlardı.

Miraç Gecesi
Daha sonra dış destek sağlamak amacıyla Taife giden Hz. Muhammed, Taifliler’in İslâm’ı kabul etmesini sağlayamadı. Taifliler, Hz. Peygamber’e destek vermedikleri gibi bir de O’nu taşlattılar, üstü başı kan içinde kaldı, Taif dışında bir bağa sığınarak kurtulabildi. Ardı arkası kesilmeyen bu sıkıntılar devam ederken aynı günlerde Sevgili Peygamberimiz Miraç gecesinde İlahi ikramların doruğuna eriştirildi, Yüce Allah’ın huzuruna yükseltildi ve İlahi buyrukları, aracı olmaksızın dinleme imkânına kavuştu.

Hicret
Bütün zorluklara rağmen Hz. Peygamber, İslam’ı yayma çabalarını sürdürüyordu. Birer yıl arayla 1’inci ve 2’nci Akabe Biatları yapıldı. Bunu takip eden zaman diliminde Yüce Allah’ın izni ve buna bağlı olarak Hz Peygamber’in müsaadesi üzerine Müslümanlar Mekke’den Medine’ye göç etti. İslam tarihinde bu olay “hicret” olarak anılmaktadır. Sevgili Peygamberimiz en sonunda ise Hz. Ebu Bekir ile birlikte Medine’ye göç etti.

Savaşlar ve Mekke'nin Fethi
Efendimiz (S.A.V.) Medineli Müslümanlar ile hicret edenler arasında kardeşlik kurdu. Putperestlerle Müslümanlar arasında Bedir, Uhud, Hendek, Müreysi gibi savaşlar gerçekleşti. Hz. Peygamber’in sağlığında İslam elçisi dokunulmazlığı olduğu halde öldüren ve Medine’ye saldırmayı tasarlayan Hıristiyanlar’a karşı da Mute ve Tebük seferleri düzenlendi. yılında Mekke fethedildi. Hz. Peygamber, çıkmaya mecbur olduğu vatanına üstünlük sağlayarak ve genel af ilan ederek tekrar girdi.

Veda Hutbesi
Peygamber Efendimiz, yılında Hac esnasında Arafat’ta binden fazla Müslüman’a konuşma yaptı. İslam düşüncesinin bir özeti olan ve insan hakları bakımından en doğru prensipleri içeren bu sesleniş, İslam tarihinde “Veda Hutbesi” olarak anılıyor. İslamiyet’i sabırla, azimle ve cesaretle insanlara ulaştıran Sevgili Peygamberimiz, 8 Haziran Pazartesi günü Hakk’ın rahmetine kavuştu. Cenaze namazı Hücre-i Saadet’te erkekler, kadınlar ve çocuklar olmak üzere sırayla kılındı. Allah’ın elçisi burada da toprağa verildi.

Etiketler: