prof dr hakan karagöl / Prostat Kanserinde Bilinmesi Gerekenler | Emsey Hospital

Prof Dr Hakan Karagöl

prof dr hakan karagöl

Onkoloji Uzmanı Karagöl: Kanserin görülme oranı 12 kat arttı

4 Şubat Dünya Kanser günü nedeniyle açıklamalarda bulunan Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, kanserin görülme oranının arttığına dikkat çekti. Amerika’da yayınlanan bir dergide yer alan bilgileri paylaşan Emsey Hospital Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, yılında kansere yakalanmış hasta sayısı ve 60 yaş üstü nüfusun oranı ile yılındaki aynı oranlar karşılaştırıldığında; yaşlı nüfus artışının yılında yılına göre 3 kat olduğu oysa kanser görülme sıklığının 12 kat arttığı aktardı. Son yıllarda kanser görülme sıklığının nedeninin yaşlı nüfus olmadığını belirten Prof. Dr. Hakan Karagöl, kanserdeki artış hızı yaşlı nüfus artış hızından fazla olduğuna dikkat çekti.

GENETİK GEÇİŞLİ KANSERLERİN GÖRÜLME ORANI YÜZDE 10

Dünya genelinde yılında kanser tanısı konulan hasta sayısının 12 milyon kişi iken yılında bu sayının 18 milyon kişiye ulaştığını anlatan Prof. Dr. Hakan Karagöl, “Bu artışın nedeni yaşlı nüfusun arttığı değil. Oysaki kanserdeki artış hızı yaşlı nüfus artış hızından fazladır. Kanserli hasta sayısında görülen bu artışta yaşlanmanın dışında; kötü beslenme, hava soluma, sigara ve alkol gibi alışkanlıklar, çevresel koşullar, çalışma ortamı, stresli toplum hayatı ve hareketsiz yaşam ile ilişki olduğu görülmektedir. Genetik geçişli kanser görülme oranı tüm kanserlerin sadece yüzde 10’nu oluşturmaktadır’’ dedi.

CİNSİYETE GÖRE KANSER TÜRÜ DEĞİŞİYOR

Gelişmiş ülkelerde kanserin görülme sıklığında bir azalma olmamakla birlikte artışın da görülmediğini belirten Prof. Dr. Hakan Karagöl, gelişmekte olan veya gelişmemiş ülkelerde ise kanser görülme sıklığının giderek arttığını ifade etti.

Türkiye'de erkeklerde ve kadınlarda görülen kanser türleri ve oranları hakkında bilgi veren Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, şöyle devam etti:

“Türkiye’de yeni kanser tanısı konulan hasta sayısı yılında bin kişi iken, Dünya Sağlık Örgütü’nün yılı tahminlerine bu sayı bin kişiye yükseldi. Erkeklerde en sık görülen ilk 3 kanser türü sırasıyla; akciğer, prostat ve kalın bağırsak kanseri, görülürken kadınlarda ise en çok, meme, tiroit ve kalın bağırsak kanseri daha fazla görülmektedir. Dünya genelinde ise kadınlarda sıralama; meme, kalın bağırsak ve rahim ağzı kanseri şeklinde’’ ifadelerinde bulundu.

YENİ İLAÇLARLA YAN ETKİLER DAHA AZ GÖRÜLÜYOR

Kanser tanısı almış hastaların tedavisinde daha etkili, yan etkileri daha az olan yeni tedavi yöntemlerinin son yıllarda geliştirildiğini söyleyen Prof. Dr. Hakan Karagöl, akıllı küçük hap şeklinde ilaçlar ve immünoterapi yani aşı tedavisi ile ilgili son 10 yılda önemli gelişmeler sağlandığı belirtti.  

Prof. Dr. Hakan Karagöl, uygulanan tedaviler hakkında şu bilgileri paylaştı:

“Radyoterapi yani ışın tedavisi uygulamalarında ise özellikle daha çok bilgisayar uygulaması destekli yeni sistemler (Cyberknife, Gamaknife, Variantrilogy, Tomoterapi, TrueBeam ve benzeri) ile yan etki oranları oldukça azalmış, başarı oranları ise yıllar içinde yeni teknolojiler ile gittikçe artış göstermiştir. Cerrahide yeni robotik ve laparoskopik ameliyat teknikleri son yıllarda giderek artan sayıda uygulanmaya başlanmış ve bunun sonucunda ameliyatlara bağlı komplikasyon riski azalmış, başarı oranı artmıştır. Onkolojide Nükleer Tıp uygulamalarında yeni yaklaşımlar (kemiğe sıçramış kanserlerde lutesyum tedavisi, karaciğere sıçramış veya karaciğerin kendi kanserlerinde mikroküre tedavisi gibi yeni yöntemler) ile kanser tedavi başarı oranları artmıştır.”

ERKEN TANI HAYAT KURTARIR

Aile öyküsü olan kanser hastalarının çocuk ve akrabalarında yakın tarama ve takip programlarının uygulanmasının önemli olduğunun altını çizen Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, kötü beslenme ve kötü yaşam tarzının önlenmesine yönelik tedbirlerin alınması, kötü alışkanlıkların edinilmesinin önlenmesi ve bırakılmasına yönelik toplumsal çabanın arttırılması, adı geçen tüm olumsuz faktörler konusunda toplumsal bilincin arttırılması önemli olduğunu vurguladı. Prof. Karagöl, kanserin erken tanısında son yıllarda artan çabaların devamının sağlanması, erken tanı programlarının toplum tarafından bilirliğinin arttırılmasına yönelik çabaların ivme kazanması, kanser erken tanısında başarı oranlarını arttıracak tedbirler olduğunu belirtti.


Kanser hastalarına önemli uyarı: Aşı zamanını hekiminiz belirlesin

Kanser hastalarının koronavirüse yakalanma riskine dikkat çeken Emsey Hospital Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, lösemi, lenfoma, myelom gibi bazı kanser türlerinde bağışıklık sistemi hücreleri hastalıktan olumsuz etkilendiği için bu kişilerin mikroba karşı korumasız hale gelebildiğini ifade etti. Ameliyat, ışın ve kemoterapi gibi bağışıklık sistemi üzerine bazen olumsuz etki yapan tedaviler nedeniyle mikrop ile yapılan mücadelede vücudun daha güçsüz hale gelebildiğini belirten Prof. Dr. Hakan Karagöl, "Tedaviye bağlı gelişebilen beslenme bozuklukları nedeniyle vücut bağışıklık sisteminde baskılanma, mikroba karşı verilen savaşta hastanın moral bozukluğu olabilmekte ve bu da mikrop ile mücadeleyi zorlaştırmaktadır" diye konuştu.

GÜNLÜK EN AZ 20 DAKİKALIK HAFİF BİR EGZERSİZ ÖNERİSİ

Koronavirüs enfeksiyonunda sık görülen bazı bulguların kanser hastalarının bazı bulgularıyla karışabildiğini söyleyen Prof. Dr. Hakan Karagöl, bazı hastalarda ateş gibi enfeksiyon bulguları bağışıklık sisteminin baskılanmasına bağlı görülmediğini belirtti. Akciğerde kanser hastalığı olan kanser hastalarında sık görülen öksürük ve nefes darlığı yakınmasının da koronavirüs enfeksiyonu ile karıştırıldığının altını çizen Prof. Dr. Karagöl, sık görülen bir bulgu olan tat ve koku değişiklikleri kanser hastalarında kanser ilaçlarına bağlı da oluşabildiğini ifade etti. Kanser hastalarının salgından korunmak için daha fazla dikkat etmesi gerektiğini belirten Karagöl, “Beslenmelerine, uyku düzenine özen göstermeliler. Uyku, bağışıklık sisteminin güçlenmesi için en önemli faktörlerden biri. Özellikle en geç saat ’da yatılması önerilir. Günlük en az 20 dakikalık hafif bir egzersiz veya yürüyüş muhakkak yapılmalıdır. Doktor kontrolünde uygun bitkisel takviyeler alınabilir” diye konuştu.

“TEDAVİ SÜRECİNDE KORONAVİRÜS AŞISI OLUNABİLİR”

Koronavirüs enfeksiyonuna yönelik olarak hem ölü virüs aşılarının hem m-RNA aşılarının kanser hastalarında normal sağlıklı insanlardan farklı yan etkilerinin olmadığını belirten Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, kanser hastalarına aşı yapılabileceğini belirterek şunları söyledi:

"Kanser hastaları, aşılama yönünden 2 gruba ayrılmalı. Kanser tedavilerini tamamlanmış, takip sürecindeki hastalar ve halen cerrahi, radyoterapi veya ilaç tedavi süreci devam eden kanser hastaları olarak ayrılmalı. Tedavileri tamamlanmış, takip sürecinde olan hastalarda aşı uygulaması, normal sağlıklı insanlarda olduğu gibi yapılabilir. Kanser hastalığı nedeniyle, kemoterapi, immünoterapi, akıllı ilaç tedavisi veya hormonoterapi alan hastalarda ise uygulanan aşının, normal insanlardan farklı bir yan etkisi olduğuna dair henüz bir bilgi yok. Özellikle kemoterapi alan hastalarda aşının tutma ihtimali daha az."

"AŞI ZAMANINI ONKOLOG BELİRLEMELİ"

Kemoterapi sonrası koronavirüs aşısının etkisinin düşük olabileceğine dikkat çeken Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, “Gündelik klinik uygulamamızda kemoterapi almaya devam eden ve aşı sırası gelmiş hastaların hangi gün aşı yaptırması gerektiğini hesaplayarak hastaya bildirilmeli. Bu nedenle, başka kliniklerde tedavi gören hastaların da onkologlarına bu konuda danışmalıdırlar. Kanserde ilaç tedavisi alan hastalarda kanser tedavisini bırakıp aşıyı yapma veya aşıyı kanser tedavileri tamamlandıktan sonraya bırakmak gerekmemektedir. Radyoterapi yapılan hastalarda, ışın tedavisi devam eden hastaların, radyasyon onkologu doktorlarına danışarak aşılarını yaptırmaları doğru olacaktır” uyarısında bulundu.

kanser

onkoloji

kemoterapi

klinik

aşı

Kanser hastalarına &#;nemli uyarı; aşı zamanını hekiminiz belirlesin

Kanser hastalarının koronavirüse yakalanma riskine dikkat çeken Emsey Hospital Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, lösemi, lenfoma, myelom gibi bazı kanser türlerinde bağışıklık sistemi hücreleri hastalıktan olumsuz etkilendiği için bu kişilerin mikroba karşı korumasız hale gelebildiğini ifade etti. Ameliyat, ışın ve kemoterapi gibi bağışıklık sistemi üzerine bazen olumsuz etki yapan tedaviler nedeniyle mikrop ile yapılan mücadelede vücudun daha güçsüz hale gelebildiğini belirten Prof. Dr. Hakan Karagöl, "Tedaviye bağlı gelişebilen beslenme bozuklukları nedeniyle vücut bağışıklık sisteminde baskılanma, mikroba karşı verilen savaşta hastanın moral bozukluğu olabilmekte ve bu da mikrop ile mücadeleyi zorlaştırmaktadır" diye konuştu.

GÜNLÜK EN AZ 20 DAKİKALIK HAFİF BİR EGZERSİZ ÖNERİSİ

Koronavirüs enfeksiyonunda sık görülen bazı bulguların kanser hastalarının bazı bulgularıyla karışabildiğini söyleyen Prof. Dr. Hakan Karagöl, bazı hastalarda ateş gibi enfeksiyon bulguları bağışıklık sisteminin baskılanmasına bağlı görülmediğini belirtti. Akciğerde kanser hastalığı olan kanser hastalarında sık görülen öksürük ve nefes darlığı yakınmasının da koronavirüs enfeksiyonu ile karıştırıldığının altını çizen Prof. Dr. Karagöl, sık görülen bir bulgu olan tat ve koku değişiklikleri kanser hastalarında kanser ilaçlarına bağlı da oluşabildiğini ifade etti. Kanser hastalarının salgından korunmak için daha fazla dikkat etmesi gerektiğini belirten Karagöl, “Beslenmelerine, uyku düzenine özen göstermeliler. Uyku, bağışıklık sisteminin güçlenmesi için en önemli faktörlerden biri. Özellikle en geç saat ’da yatılması önerilir. Günlük en az 20 dakikalık hafif bir egzersiz veya yürüyüş muhakkak yapılmalıdır. Doktor kontrolünde uygun bitkisel takviyeler alınabilir” diye konuştu.

“TEDAVİ SÜRECİNDE KORONAVİRÜS AŞISI OLUNABİLİR”

Koronavirüs enfeksiyonuna yönelik olarak hem ölü virüs aşılarının hem m-RNA aşılarının kanser hastalarında normal sağlıklı insanlardan farklı yan etkilerinin olmadığını belirten Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, kanser hastalarına aşı yapılabileceğini belirterek şunları söyledi:

"Kanser hastaları, aşılama yönünden 2 gruba ayrılmalı. Kanser tedavilerini tamamlanmış, takip sürecindeki hastalar ve halen cerrahi, radyoterapi veya ilaç tedavi süreci devam eden kanser hastaları olarak ayrılmalı. Tedavileri tamamlanmış, takip sürecinde olan hastalarda aşı uygulaması, normal sağlıklı insanlarda olduğu gibi yapılabilir. Kanser hastalığı nedeniyle, kemoterapi, immünoterapi, akıllı ilaç tedavisi veya hormonoterapi alan hastalarda ise uygulanan aşının, normal insanlardan farklı bir yan etkisi olduğuna dair henüz bir bilgi yok. Özellikle kemoterapi alan hastalarda aşının tutma ihtimali daha az."

"AŞI ZAMANINI ONKOLOG BELİRLEMELİ"

Kemoterapi sonrası koronavirüs aşısının etkisinin düşük olabileceğine dikkat çeken Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, “Gündelik klinik uygulamamızda kemoterapi almaya devam eden ve aşı sırası gelmiş hastaların hangi gün aşı yaptırması gerektiğini hesaplayarak hastaya bildirilmeli. Bu nedenle, başka kliniklerde tedavi gören hastaların da onkologlarına bu konuda danışmalıdırlar. Kanserde ilaç tedavisi alan hastalarda kanser tedavisini bırakıp aşıyı yapma veya aşıyı kanser tedavileri tamamlandıktan sonraya bırakmak gerekmemektedir. Radyoterapi yapılan hastalarda, ışın tedavisi devam eden hastaların, radyasyon onkologu doktorlarına danışarak aşılarını yaptırmaları doğru olacaktır” uyarısında bulundu.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir