rahim ağzı kanseri ultrasonda belli olurmu / RAHİM AĞZI KANSERİ KAN TAHLİLİ, ULTRASON VE SMEAR TESTİNDE BELLİ OLUR MU?

Rahim Ağzı Kanseri Ultrasonda Belli Olurmu

rahim ağzı kanseri ultrasonda belli olurmu

Düzenli jinekolojik muayene ile hangi hastalıklar teşhis edilebilir?

Rahim ağzı kanseri, rahim kanseri, yumurtalık kistleri ve kanserleri, endometriozis, miyom… Uzmanlar her fırsatta “Erken tanı hayat kurtarır” diyerek jinekolojik muayenelerin ve testlerin rutin halinde yapılmasının önemine dikkat çeker. Ancak çoğumuz bu yaşamsal önem taşıyan öneriyi ya korkudan ya da ihmalkârlıktan genellikle kulak arkası ederiz. Oysa erken tanı ve tedavi günümüzde rahim ağzı, rahim ve yumurtalık kanseri gibi ölümcül hastalıkların bile tedavi edilebilmesini sağlarken, bir yandan da tarama olanağı olan rahim ağzı kanserlerinin hiç oluşmadan önüne geçilmesine de imkan tanır.


1. Düzenli olarak jinekolojik muayeneden geçin

Düzenli jinekolojik muayene 2 durum için çok önemli. İlki; henüz şikayete yol açmamış, ilerlememiş, ancak var olan bir hastalığın erkenden fark edilip tedavisinin hemen başlaması için önem taşır. İkincisi de sağlıkla uyuşmayan yanlış alışkanlıkların veya var olan risk faktörlerinin zamanında değiştirilerek, olması muhtemel bir hastalığı engellemek için.

Hangi hastalıklar teşhis edilir?
Rutin jinekolojik muayeneyle, tedavileri ilaçlarla düzenlenebilen enfeksiyon, adet düzensizlikleri, ameliyat olunması gereken yumurtalık kistleri, miyomlar ve rahim sarkması gibi hastalıkların yanı sıra yaşamsal öneme sahip olabilecek rahim ağzı kanseri, yumurtalık veya rahim kanseri gibi hastalıkların tanısı için de kontroller yapılır.

Ne zaman yaptırmalı?
Düzenli jinekolojik muayene için modern tıbbın önerisi kız çocuklarının yaş arasında ilk kadın doğum muayenelerinin yapılması. Erişkin dönemde ise her kadının senede bir kez jinekolojik muayene ve ultrason takibi yaptırmaları gerekir.

2. Rahim ağzı kanseri için tarama testi yaptırın

Dünya genelinde her yıl yaklaşık bin kadın, Human Papilloma Virüsü'nün (HPV) sorumlu tutulduğu rahim ağzı kanserine yakalanıyor. Daha da kötüsü bu kadınların bini geç teşhis nedeniyle hayatını kaybeder. Kadın kanserleri arasında 2’nci sırada yer alan rahim ağzı kanserine, ülkemizde her yıl kadın yakalanıyor. Oysa her yıl düzenli olarak yaptırılması önerilen pap smear testi ile rahim ağzı kanserleri, henüz hücre değişimlerinin olduğu, kanser öncesi süreçte yakalanabilir. Ayrıca bu hastalığı önlemek için yola çıkan ABD'li bilim insanları bir tarama yöntemi daha geliştirdi: “Işık ile tarama”. Bu tarama yönteminde kadına patolojik incelemeye gerek olmadan, anında sonuç iletilebilir.

Tetkikler nasıl yapılır?
Tarama testlerinin iki fonksiyonu var; birincisi kanser öncüsü şüpheli hücresel değişimleri tespit etmek. İkincisi ise rahim ağzı kanseri mevcutsa, hastalığın erken evrede tanınmasını sağlamak. Tarama amacıyla kullanılan pap smear testinde fırça şeklindeki özel bir çubuk yardımıyla rahim ağzından sürüntü alınır. Alınan örnek patolojiye gönderilir ve gün içinde sonuçlanır. Işık ile tarama sisteminde ise kişi masaya yattığında rahim ağzına ışıklı bir cihazla bakılıp, o bölgede problem olup olmadığı dakika içinde tespit edilebilir. Cihazın bağlı bulunduğu ekranda sonuç düşük, orta veya yüksek risk olarak belirir. Bu sayede test sonucunun temiz çıktığı ya da şüpheli bulgulara rastlandığı anında bildirilebilir. Şüpheli olan sonuçlarda tanısal amaçlı rahim ağzından biyopsi alınır.

Ne zaman yaptırmalı?
Tarama testlerine cinsel ilişkiden 1 yıl sonra veya 21 yaşında başlanmalı ve yılda bir tekrarlanmalı. 70 yaşına kadar devam edilmeli. Pap smear testi vajinal kanama ve akıntı olmadığı bir dönemde, tercihen cinsel ilişkiden veya herhangi bir vajinal ilaç kullanımından gün sonra yapılmalı.

3. Bu belirtilerde hemen doktora başvurun

Rutin olarak önerilen senelik jinekoloji muayenesi dışında, hastalıkların belirtileri olabilecek durumlarda da mutlaka erkenden bir kadın doğum muayenesi yaptırılması gerekir. Her şikayet bir hastalık olduğu anlamına gelmese de, bazı belirtilerin varlığı derhal bir jinekolojk muayeneyi gerektirir. Aşağıda yer alan belirtilerde zaman kaybetmeden doktora başvurmayı ihmal etmeyin. 

  • Akıntı, kasık ağrısı, ilişki sırasında ağrı ve yanma; jinekolojik enfeksiyonların belirtisi olabilir.
  • Ağrılı adet görme, ilişki sırasında ağrı; endometriozis denilen rahim içi dokunun rahim dışında bulunduğu hastalığın belirtilerinden olabilir.
  • Adetlerin çok kanamalı olması, rahmin karından elle hissedilir şekilde büyümesi ve kasık ağrısı miyom denilen, rahmin iyi huylu kitlelerinin belirtilerini oluşturabilir.
  • İlişki sonrası kanama, kötü kokulu akıntı rahim ağzı kanserinin belirtisi olabilir.
  • Menopozdan sonra görülen kanama rahim kanserine işaret edebilir.
  • Karında yaygın şişkinlik, kitle hissedilmesi yumurtalık kanseri belirtisi olabilir.

*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.

RANDEVU AL  

Rahim kanseri nasıl anlaşılır, belirtileri nelerdir?

Sağlık

 Son Güncelleme:

Rahim kanseri nasıl anlaşılır, belirtileri nelerdir?

Rahim kanseri, kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Peki, kadınların korkulu rüyası olan rahim kanserini neden olur, belirtileri nelerdir? Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Ümit Zeteroğlu konuyla ilgili önemli bilgiler paylaştı.

Rahmin içini döşeyen tabakada yer alan hücreler bazen kontrol dışı, anormal şekilde büyüyüp çoğalır. Hücrelerin anormal büyümesiyle tümörler oluşmaya başlar. Tümörler kanser olmayan iyi huylu veya kansere dönüşen kötü huylu şekilde olabilir. Rahim kanseri çoğunlukla rahmin iç kısmını kaplayan astarı oluşturan hücrelerde başlar. Bu astara ‘endometrium’ ya da ‘uterus mukozası’ adı verilir, bu nedenle rahim kanseri ‘endometriyum kanseri’ olarak da adlandırılır.

KESİN NEDENİ BİLİNMİYOR

Rahim kanserinin kesin nedeni, diğer pek çok kanser türünde olduğu gibi bilinmemektedir. Ancak bazı özel koşulların rahim kanseri riskini arttırdığını söyleyebiliriz. Örneğin yüksek östrojen seviyesinin rahim kanserinde önemli bir rol oynadığı biliniyor. Bunun dışında diyabet, rahim polipleri, düzensiz ya da seyrek adet görme, hiç hamile kalmamış olmak, obezite, polikistik over sendromu, erken yaşta adet kanamasının başlaması, 50 yaşından sonra menopoz başlangıcı rahim kanserine yakalanma riskini yükseltiyor.

DÜZENSİZ KANAMALAR VE LEKELENMELERE DİKKAT!

Rahim kanserinin ilk belirtileri arasında düzensiz kanamalar, vajinadan kanlı ve sulu akıntı gelmesi sayılabilir. Menopoz sonrası görülen herhangi bir kanama, adet gören kadınlarda adet arasında kanama veya adet süresinin uzaması, kanlı olmayan anormal bir akıntı, pelvik ağrı, cinsel ilişki sırasında ağrı, kilo kaybı, karın bölgesinin alt kısmında şişlik ve ağrı rahim kanserinin en önemli bulgularıdır.

SMEAR TESTİ TEŞHİS İÇİN YETERLİ OLMAYABİLİR!

Rahim kanseri için smear testi, düzenli kontrolün bir parçasıdır. Öncelikle hastanın hikâyesi alınır, fiziki muayenesi yapılır ve transvajinal ultrason uygulanır. Burada endometrium kalınlığı ve yapısı değerlendirilir. Kesin tanı için anestezi gerekmeyen endometrial biyopsi yapılabilir. Eğer yeterli doku alınamadıysa dilatasyon ve küretaj uygulanır. Ancak bu müdahale için ameliyathane şartları gerekebilir. Bu yöntemde; bütün endometrial tabakadan kazınarak örnek alınır ve patolojik incelemeye gönderilir. Kesin tanı, bu dokuların mikroskop altında incelenmesi sonra konur.

TEDAVİ İÇİN ERKEN TEŞHİS ÇOK ÖNEMLİ

Her kanser türünde olduğu gibi rahim kanserinde de erken teşhis çok önemlidir. 

Endometrium kanseri erken tanı konduğunda tamamen tedavi edilebilen bir hastalıktır. Tedavide en sık cerrahi olmak üzere, radyoterapi ve kemoterapi de uygulanabilir. Cerrahi tedavi yönteminde uterus, overler ve tüpler çıkartılır, bölgesel lenf nodlarının çıkartılması ve çevre dokulardan örneklerin alınması gerekir. Hastalığın yaygınlığına göre cerrahi tedavi bazen yeterli olmadığından ek tedavilere ihtiyaç duyulabilir.

radyoterapi: Eğer cerrahi sonrası eldeki bulgular kanserin tekrarlama riskini gösteriyorsa histerektomi (rahmin alınması) sonrası radyasyon tedavisi verilir.

Hormon tedavisi: Eğer kanser vücudun diğer bölümlerine yayılmış ise tümörün büyümesini durdurmak için yüksek dozlarda progesteron verilir.

kemoterapi: Kemoterapi kanser hücrelerini öldürmek için yapılan ilaç tedavisidir. Bu ilaçlar genellikle kombinasyonlar halinde kullanılır. Eğer kanser ileri evrelere ulaşmış ve başka organlara yayılmış ise kemoterapi, kan yoluyla bu bölgelerdeki kanser hücrelerine ulaşıp bunları öldürmesi için veriliir.

Tedavi sonrası hastalar düzenli aralıklarla takip edilir ve bu takipler sırasında; fizik muayene, pelvik muayene, AC grafisi ve laboratuvar testleri yapılır.

KANSERİN TEKRARLANMAMASI İÇİN TEDAVİ SONRASI TAKİP ÖNEMLİ

Rahim kanseri tekrarlanabilir ve tedavi sonrası takipler yapılmalıdır. İlk 3 yılda, ayda bir pelvik muayene ve büyümüş lenf bezleri açısından muayeneyi kapsayan düzenli takipler yapılması çok önemlidir. Bu dönemlerde PAP smear testi vajinanın üst kısımlarındaki olası kanser hücrelerini gözetmek için faydalı olabilir. Yapılan muayene kanserin tekrarladığına işaret ederse ileri seviye testlere yönlendirme yapılır. 

False

Hpv Ultrasonda Belli Olur Mu?

Hpv virüsü, dış genital bölgelerde siğil yapan virüslerdir. Erkeklerde penis, anüs kısmında siğil yaptığı gibi kadınlarda da vulva, vajen, rahim ağzı ve anüs kısımlarında siğillere neden olur. Genital siğiller yapılan basit bir pelvik muayenede hem erkekte hem de kadında rahatlıkla gözlemlenebilir. Tipik görüntüleri olanlarda hpv tanısı koymak sadece muayene ile oldukça kolaydır. Ancak tipik görüntü olmayanlarda veya genital siğil olmayanlarda hpv tanısını koymak için ek testlere gerek olabilir. Acaba ultrason hpv tanısında kullanılır mı, hpv ultrasonda belli olur mu? Bu makalemizde hastaların sorduğu bu soruyu irdeleyeceğiz.

Siğil Olup Olmadığını Nasıl Anlarız?

Siğil olup olmadığını anlamanın en iyi yolu elbette bu konuda tecrübeli bir uzmana muayene olmaktır. Bazen oluşan genital lezyonlar tipik siğil veya kondilom görüntüsü vermez. Başka cinsel yolla bulaşan hastalıklarda siğillere benzer yapılar oluşturabilir. Bu nedenle mutlaka bir uzmana muayene olup lezyonların siğil olup olmadığı araştırılmalıdır. Gerekirse bazı testler yapılarak lezyonun siğil olup olmadığı ortaya konur. Ancak ultrason siğil tesbit etmek ve yenmek için gerekli olan testlerden değildir.

HPV Hangi Testlerde Belli Olur? Ultrason Gerekli Midir?

Hpv olup olmadığı eğer genital siğil varsa ve tipik kondilom görüntüsü varsa muayene ile belli olur. Ancak bazı hastalarda tipik hpv ye bağlı lezyonlar oluşmayabilir. Bunlarda mevcut siğil benzeri yapılardan biyopsi ve hpv testi yapılarak lezyonların hpv virüsüne bağlı olup olmadığı tesbit edilir. Siğil olmayanlarda ise kadınlarda rahim ağzından alınan hpv testi, erkeklerde ise penis ucundan alınan sürüntü, idrar ve genital bölgeden yapılan kazıma yöntemiyle alınan hücreler ile hpv olup olmadığı belli olabilir. Ultrasonun hpv tanısında yeri yoktur.

Vajinal Muayenede HPV Belli Olur Mu? Vajinada HPV Nasıl Anlaşılır?

Hpv ye bağlı genital siğiller varsa bunlarda vajinal muayenede hpv belli olur. Ancak herkeste hpv virüsü bulaşınca genital siğil oluşmaz. Bağışıklık sistemi güçlü olanlarda virüsün siğil oluşturması baskılanabilir. Bunlarda sadece vajinal muayene sonuç vermez. Mutlaka şüpheli cinsel ilişki olanlarda hpv testi önerilmelidir. Jinekolojik muayene sırasında ultrason kullanılır ancak bu işlem hpv tanısı için değildir. Rahim ve yumurtalıklardaki hastalıkların tesbiti için kullanılır.

Vajinal Kültürde HPV Çıkar Mı?

Vajinal kültür vajende ve rahim ağzındaki enfeksiyonların tesbiti için yapılır. Ancak virüsler vajinal kültürde üretilemez. Hpv virüsü de maalesef vajinal kültürde çıkmaz. Halk arasında smear testi ile kültür testi karıştırılmaktadır. Smear testinde bazı hastalarda hpv ye bağlı hücresel değişiklikler görülebilir ancak pekçok hastada herhangi bir belirti vermez. Hpv virüsünün siğil olayan hastalardaki tek tesbit etme yolu hpv testidir.

HPV Kandan Çıkar Mı?

Hpv virüsü kana geçmediğinden kan testinde hpv virüsü çıkmaz. Başka cinsel yolla bulaşan hastalıklarda kan testi ile enfeksiyon tesbit edilebilir.

HPV de Akıntı Olur Mu? HPV Koku Yapar Mı?

Hpv enfeksiyonu viral bir enfeksiyon olup bakteriyel enfeksiyonlarda olduğu gibi akıntı ve koku yapmaz. Ancak beraberinde cinsel yolla bulaşan gonore, klamidya veya gardnerella gibi başka enfeksiyon etkenleri olabilir. Bunlarda kötü kokulu akıntı sıklıkla görülmektedir. Beraberinde hpv olabilir ancak akıntı ve koku diğer enfeksiyon etkenlerine bağlıdır.

HPV Vajinada Kaşıntı ve Yanma Yapar Mı?

Vajinal kaşıntı ve yanma kadınlarda sıklıkla görülen belirtilerdendir. Pekçok nedeni olmakla birlikte en sık nedeni vajinal mantardır. Hpv ye bağlı kaşıntı ve yanma kadınlarda ve erkeklerde nadir olarak görülür. Pekçok kişide herhangi bir belirti vermez. Eşinizde hpvolması her zaman kaşıntı olacağı anlamına gelmez.

HPV Vücutta Ağrı Yapar Mı?

Hpv virüsü vücutta genellikle ağrı yapmaz. Ancak siğillerin tedavisi sırasında dondurma veya yakma işlemi yapılırken hafif ağrılar olabilir. Özellikle siğil yakma yapılacak hastalarda ağrıyı azaltmak için mutlaka lokal anestezi uygulanmalıdır.

Hpv tedavisi için mutlaka tüm kadınların ve erkeklerin gardasil 9 aşı ile aşılanmaları hem hpv nin bulaşma ihtimalini çok azaltacak hem de hastalığın tekrarlama ihtimalini düşürecektir.

 

Kadınlarda adet olmak ve çocuk doğurmak için gerekli olan rahim aynı zamanda bazı kanserlerin de sebebi olabilir. Rahmin, rahim ağzı ve rahmin üst kısmı olan 2 tane temel bölümü vardır. Rahim kanseri genellikle cinsel ilişkiye geçtikten sonra sperm yaptığı bazı etkilerle olmaktadır. Ne kadar erken cinsel hayata başlanır ve ne kadar doğum yapılırsa riskte o kadar artış söz konusudur. Rahmin tepe kısmının kanseri ise genellikle ileri yaşlarda ve menopoz sonrası görülür ve bu kanser rahim kanseri&#; nin tam tersi olarak hiç çocuk doğurmamış veya az sayıda çocuk doğurmuş kişilerde ve genellikle şişman, şeker hastalığı olan, yüksek tansiyonu olan olgularda daha sıklıkla görülmektedir.

Erken teşhis için neler yapmak gerekir?

Rahim kanseri&#; nin erken tanısı artık günümüzde pap smear denilen teknikle yapılmaktadır. Pap smear rahim ağzından ufak bir plastik süpürge yardımı ile birtakım hücrelerin alınması ve bir cama yayılarak bakılmasıdır. Rahim ağzı kanseri kanserleşmeden önce hücrelerdeki bir takım hafif değişikliklerle başlar ve yıllar içinde bu değişiklikler yavaş yavaş artarak kansere kadar gidebilir. Dolayısı ile pap smear testini muntazam olarak hiç olmazsa yılda bir yaptıran kadınlarda rahim ağzı kanseri çok erkenden anlaşılarak basit yakma, dondurma veya rahim ağzının bir kısmını alma tedavileri ile ortadan rahatlıkla kaldırılabilir. Günümüzde muntazam jinekoloğuna giden ve pap smear testini muntazam yaptıran kadınlarda artık rahim ağzı kanseri olmak ve bundan hayatını kaybetmek pek de mümkün değildir. Pap smear testleri aynı zamanda rahmin tepe kısmının kanserinde de etkilidir. Ancak tam garantili değildir. Rahim ağzının diğer kısmının kanseri de çoğu kez adet kanamalarında şiddetlenme, adet kanaması dışında kanamalar ve özellikle menopoz sonrası kanamalar yaratarak kendisini belli eder ve bu tarz kişiler doktora gittikleri zaman muayene, ultrason ve rahim içinden alınarak tanı erkenden konabilir. Rahim ağzı kanserinin hasta tarafından ilk hissedildiği şikâyet genellikle kötü kokulu akıntılar ve ilişki sonrası kanamalardır ki bu durumda bazen teşhis konduğu zaman kanser ilerlemiş durumdadır ve tedavisi de güçtür. Bunun için hastaların bu tarz şikâyetleri beklemeden muntazaman pap smear testlerini yaptırmalarını özellikle vurgulamak istiyorum.

Ölüm risk oranı nedir?

Rahim kanseri yukarıda belirtildiği gibi zaten pap smear yardımı ile kanser olmadan önce yakalanabilir ve kişi bundan tamamen kurtulabilir. Rahim kanseri&#; nin erken devrede yakalanması durumunda yine yapılan ameliyatlar ve ışın tedavileri ile yaşama oranı çok yüksektir. İleri durumlarda ise öldürücü olabilir. Rahimin tepesinin kanserleri de genellikle kanama yarattığı ve doktor hastayı erken götürdüğü için sıklıkla erken evrelerde yakalanır ve yine bunlar ameliyatlar ve ışın tedavileri ile çok başarılı bir şekilde tedavi edilebilir.

HPV virüsü nedir? Rahim ağzı ile bağlantısı var mıdır?

HPV virüsü Human Papilloma Virüs kelimelerinin baş harflerinden oluşmuştur ve insan siğil virüsü diye Türkçe tercüme edilebilir. Cinsel organlardaki ufak ufak siğiller yaratabilir. Bazen bu siğiller vulvada, vajinada, makatın içinde ve dışında ve rahim ağzına kadar ilerleyebilir. Bu virüsün özellikle bazı cinsleri ( ve cinsleri) rahim ağzı kanseri, vajina kanseri yaratabilir. Bunun için pap smear testinde bir kişinin siğili olmasa bile bu tarz virüslere rastlanabilir. Rastlandığı zaman da mutlaka tedavi edilmeleri gereklidir. HPV virüsü cinsel ilişki ile geçer. Erkeklerde bazen siğil yaratabileceği gibi erkeklerde hiçbir belirtisi olmayabilir.

HPV virüsüne karşı aşı mevcut mudur?

HPV virüsünün özellikle kanser yapan 16 türlerini ve genital siğile neden 6–11 türlerine karşı aşı geliştirildi. ABD’de 8 Haziran tarihinde FDA onayı alan bu aşının yakın bir gelecekte Türkiye’de de piyasa çıkmasını bekliyoruz. HPV aşısı Amerika Aşı Komitesi tarafından 11–12 yaşında kız çocukları için zorunlu koruyucu aşı kapsamına alındı. Ama bu aşı şu an her yaş grubundan kadına, geçmişte HPV hastalığını geçirmiş olsa da yine önlemektedir. Çünkü bir kişinin dört cins virüsü alması mümkün değildir. Alsa bile aşının tedavi edici özelliği olabilmektedir. Bu aşıyı yaptırmak isteyenlerin Jinemed’e başvurarak konuyla ilgili bilgi almaları ve nasıl temin edebilecekleri konusunda yardımlarımızı almalarını öneririm.   Hastalığın tedavisinde çok etkili olan bu aşı sayesinde gerek hastalığın oluşması ve yayılmasını önleyebilecek. Ayrıca insan vücudundaki diğer bazı yerlerindeki kanserlerin de HPV virüsüyle bağlantılı olabileceği ve dolayısıyla bu aşıyla onlardan da kurtulunabileceği yolunda ciddi kanıtlar mevcuttur. Bunlar örneğin rektum (makat) kanseri, bazı baş ve boyun kanserleri, yutma borusu kanserleri gibi türlerdir.

 

Pap smear testi ne sıklıkla yapılmalıdır?

Kadınların rahim ağzından hücre alınması ve incelenmesi diye özetleyebileceğimiz pap smer testi hiçbir sıkıntısı ve sorunu olmayan kadınlarda yılda bir kez, pap smear testinde bozukluk olmuş veya kendisinde siğil virüsü tespit edilmiş kişilerde 6 ayda bir veya doktorun tercihine göre daha sık yapılması gereklidir.

İnce yayma tekniği nedir?

Pap smear testini genellikle rahim ağzındaki hücrelerin bakılması diye anlatmıştık. Bu hücrelerin arasında rahmin ağzından dökülen hücrelerin olduğu gibi orada olmaması gereken iltihap hücreleri, akıntı parçaları ve kan gibi şeyler görülmektedir ki bu bazen teşhisi güçleştirmektedir. Bunun için son zamanlarda ince yayma tekniği ortaya çıkmıştır. Bu teknikte alınan hücreler bir sıvıya konmakta ve bu sıvıda çevrilerek temizlendikten sonra bir takım filtrelerden geçirilip sadece kanser olması muhtemel hücreler ayıklanmakta ve sadece bunlara bakılmaktadır. Dolayısı ile ortam daha temiz ve birtakım yabancı maddelerden ayıklandığı için teşhis çok daha kolay olmakta ve teşhiste aynı zamanda bilgisayarlardan da yararlanılmaktadır. İnce yayma tekniği ile pap smear testine güven çok ciddi bir şekilde artmıştır. Aynı zamanda ince yayma tekniği ile kişideki HPV virüsünün de var olması durumunda bunun kanser yapan tür olup olmadığı ile ilgili özel bir testte yapılabilmektedir. Bu test standart pap smear testinde yapılamamaktadır.

Bir kadının rahminin olmaması ne derece kadının vücudunu etkiler? Vücuda zararı var mıdır?

Kadında rahim alınıp yumurtalıklar bırakıldığı zaman menopoz yaşı etkilenmemektedir ve kişi menopoza girmemektedir. Menopoz sadece yumurtalıkların alınması veya çalışmaması durumunda olan dengesizliğe denilmektedir. Rahmin olmaması durumunda kişi adet olmaz ama bütün hormonları aynı şekilde faaldir. Rahmin alınmasının dolayısı ile menopoz yaşına veya cinsel hayata hiçbir etkisi yoktur. Eşin cinsellikten aldığı hazzı etkilemez ve vücuda bir zararı yoktur.

Kan testi ile genetik kanser riski testi konusunda bilgi verebilir misiniz?

Bazı kan testleri günümüzde bazı kanserlerin genetik yani aileden geçip geçmediği konusunda bilgi vermektedir. Bunun en meşhuru BRCA-1 ve BRCA-2’dir. BRCA-1 meme kanserinin kalıtsal olarak geçip geçmediği konusunda bize bilgi verir. BRCA-2 ise hem meme kanseri hem de yumurtalık kanserinin ailesel olup olmadığını bize bildirmektedir. Kadın kanserlerinde meme kanseri, rahim kanseri, kısmen kalın bağırsak kanseri, yumurtalık kanserlerinde ailesel bir eğilim söz konusudur. Bu eğilim en kuvvetli olarak meme kanserinde mevcuttur. Annesi, kız kardeşi gibi birinci derece akrabalarında meme kanseri olan kişilerin kendilerine bu testin yapılması ve bunun pozitif bulunması durumunda kanserin geçen yakınında da bu testin yapılarak aynı genin onda da mevcut olup olmadığı araştırması çok önemlidir. Bu test yapılıp da kişide ailesel eğilim olduğu zaman da bundan korunmanın yolları kendisine detaylı bir şekilde anlatılır.   BRCA-2’nin pozitif olması durumunda da yumurtalık kanseri ile ilgili aynı yakınlık söz konusudur. Bu grupta da genellikle doğum kontrol hapı kullanma gibi yumurtalık kanserini önleyici tedbirlere başvurmak uygun olabilir ve kişinin kendi ailesini tamamlayıp da menopoza yakın yaşa geldiği zaman da her iki yumurtalığın alınarak bu kanserden hayat boyu kurtulması dahi düşünülebilir.   Aynı zamanda kanda Ca gibi yumurtalık kanserini, CEA gibi kalın bağırsak kanserini ve Ca 19–9 ve Ca 15–3 gibi meme kanseri ile ilgili bir takım kan markerları da bakılabilir ve bunlar da bu tarz kanserlerden korunma yönünde bize yardımcı olabilir.

Bu testin psikolojik etkileri var mıdır? Neden?

BRCA–1 ve BRCA–2 testinin yapılması ve pozitif bulunması durumunda bu testi yaptıran kişilerde psikolojik sıkıntıya, depresyona ve ölüm korkusuna yol açabilir. Bu yüzden testler yapılmadan kişi ile detaylı konuşup pozitif çıkması durumunda tutulacak yol detaylı bir şekilde anlatılmalıdır. Bu testlerin pozitif çıkması kişide hiçbir zaman o kanser olacak anlamına gelmemekte sadece şansının yüksek olduğunu söylemektedir. Dolayısı ile bu kişilerin hayatları boyunca alacakları tedbirlerle de bu kansere karşı önlenmeleri ve bu kanserden kurtulmaları söz konusudur.

Bu testin doğruluk oranı nedir?

BRCA–1 ve BRCA-2’nin pozitif çıkması durumunda kişilerde bu kansere yakalanma şansı hemen hemen yüzde 50’lere yaklaşmaktadır. Ancak kalan yüzde 50’de bu kanser olmamaktadır. Yine de bu oran önemli bir oran olduğu için mutlaka bir takım tedbirler alınmasını gerektirmektedir.

Genetik kanseri için en yakın aile bağlantısı nedir? Kimden kime daha yoğun geçiş olur?

Bu konulardaki en yaygın ailesel kanser meme kanseridir. Bütün kadınlar hayatlarında yüzde 10 civarında meme kanserine yakalanma şansı ile karşı karşıyadırlar. Özellikle birinci derecede akrabalarda bu kanser olduğu zaman meme kanserine yakalanma şansı 2 kat artmaktadır. Aynı oran yumurtalık kanserleri için de söz konusudur. Rahim ve kalın bağırsak kanserlerinde de yine anne tarafından kız çocuklarına geçiş görülebilir ve bu tarz kanserleri geçiren kişilerin çocuklarını da yakından takip etmek gerekmektedir.

Rahim kanseri&#; nde tanıya dönük dünyadaki son çalışmalar nelerdir ya da ne gibi çalışmalar yapılıyor?

Günümüzde rahim ağzı kanseri için artık yaygın pap smear kullanımından dolayı bu kanserin görülme sıklığı çok azalmıştır ve bundan dolayı ölüm çok nadirleşmiştir. Rahim tepesinin kanseri de yine daha önce de belirtildiği gibi kanama anormalliği yaptığı için çoğu kez hastayı korkutup doktora getirten erken bir belirtidir ve bu yüzden de erken tedavilerle rahim kanserlerinden kurtulma oranı % 90’lar civarındadır.   Meme kanseri ise ailesinde meme kanseri olanlarda mamografi denilen yönteme 30–35 yaşlarında başlıyoruz ve ailesinde olmayanlarda 35 yaşından sonra başlıyoruz. Buna 2 yılda bir 50 yaşına kadar devam ediyoruz. 50 yaşından sonra ise yılda bir yapılmaktadır. Bu tarz incelemeler ve kişinin kendi memesini ayda bir muayene etmesi ve zaman zaman jinekologa gittiğinde de doktorun muayenesi ile erkenden tanı konabilir. Günümüzde artık meme kanserinin geç tanısı giderek azalmakta, erken tanı artmaktadır.   Erken tanı sayesinde memenin tabanı alınmamakta ve sadece küçük bir bölgesi alınmakta ve yapılan ilaç ve ışın tedavisi ile de kişinin sadece hayatının değil memesinin de kurtulması amaçlanmakta ve ulaşılmaktadır ve başarılmaktadır.   Kalın bağırsak kanseri içinse Amerikan Kanser Derneği 5 yılda bir kolonoskopi önermektedir ve bu sayede pek çok tümör erkenden yakalanabilir.

Prof. Dr. Teksen ÇamlıbelKadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir