ramazan ayına veda / MÜBAREK RAMAZAN AYINA VEDA EDİYORUZ - Bahçelievler Şehit Volkan Canöz İmam Hatip Ortaokulu

Ramazan Ayına Veda

ramazan ayına veda

Elveda Şehri Ramazan sözleri ve güle güle Ey Şehri Ramazan mesajları! Ramazana veda için resimli, anlamlı, dualı, ilahili Ramazanın son günü mesajları!

Elveda ya şehri ramazan sözleri ve Ramazanın son günü mesajları için aramalar arttı. 11 ayın sultanı Ramazan Ayı geldi ve gidiyor. Ramazan’a veda ederken günün anlam ve önemini yansıtacak, kalplerde sıcak hisler uyandıracak, yüzde tebessüm ettirecek elveda ya şehri ramazan sözleri derledik. İşte Ramazana veda için resimli, anlamlı, dualı, ilahili güle güle ey şehri ramazan sözleri ve mesajları…

Elveda Şehri Ramazan sözleri ve güle güle Ey Şehri Ramazan mesajları Ramazana veda için resimli, anlamlı, dualı, ilahili Ramazanın son günü mesajları

ELVEDA ŞEHRİ RAMAZAN SÖZLERİ

Elveda ey Şehr-i Ramazan elveda
Elveda ey Şehr-i Rahmet elveda
Elveda ey elveda
EyŞehr-i Kuran elveda

Allah, ehl-i imanın ibadetlerini kabul buyursun, tevfik ve hidayetlerini arttırsın; bu arefeyi, cennet-asa bir baharın arefesi olarak kabul ediyoruz; Rabbimiz, baharımızı da lütfetsin; âmin.

Onbir Aylık Yoldan Geldin
Müminlere Rahmet Oldun
Asilere Azap Oldun
Elveda Ey Şehr-i Ramazan Elveda

Elveda Şehri Ramazan sözleri ve güle güle Ey Şehri Ramazan mesajları Ramazana veda için resimli, anlamlı, dualı, ilahili Ramazanın son günü mesajları

Elveda yâ şehr-i Ramazan.. Seneye tekrar kavuşmak nasib olsun inşallah…

Ey Mübarek Kur’an ayı Saimlere gufrab ayı Müminlere ihsan ayı şehri mübarek elveda!

Ömürden Bir Ramazan Daha Gelip geçti. Evveli Rahmet Ortası Mağfiret Sonu Kurtuluş olan Huzur ayı Ramazan Elveda.

On bir ayın sultanısın, dertlilerin dermanısın, Hakk’ın bize ihsanısın, elveda ey Şehr-i Ramazan elveda.

Zekat fitre verildi, fakir fukara sevindirildi, bereketin görüldü, elveda ya şehr-i Ramazan.

Elveda ya şehr-i Ramazan, oldun sen on bir aya sultan, sende indi mübarek Kur’an, Dünya’yı doldurdun hep nurlan.

Hak emrini ettik eda, nefsimizi kıldık feda, kavuştursun bizi hüda, şehr-i Ramazan elveda.

Elveda Şehri Ramazan sözleri ve güle güle Ey Şehri Ramazan mesajları Ramazana veda için resimli, anlamlı, dualı, ilahili Ramazanın son günü mesajları

Yavaş yavaş uğurluyoruz Ramazan’ı… Önce teravihi uğurladık, şimdi son sahurumuzu yaptık, son iftarımızla elveda ya şehri Ramazan diyeceğiz. Ne de çabuk geçti kutlu zaman dilimleri, daha dün yazmış gibiyim hoş geldin on bir ayın sulatanı diye… Allah nice Ramazan’lara kavuşmayı ve çok daha iyi değerlendirmeyi nasip etsin hepimize. Şimdiden herkesin Bayram’ını kutluyorum. Tatlı, huzurlu, mutlu bir bayram olsun…

11 ay yoksun yine, veda vakti şimdi, gidiyorsun.

Ey Kur-an ve rahmet ayı sen Şehr-i Mübarek’sin, Mü”minlere hem gereksin, sırat üstünde muratsın, Elveda ey vahyi mübarek elveda, Elveda ey Şehr-i Rahmet elveda, Elveda ey mübarek Ramazan elveda, Elveda ey Kur-an ayı elveda.

Bir bahar müjdesi gibiydi gelişin. Rahmetinle kandık, şifa bulduk. Şimdi gidiyorsun ey Şehr-i Ramazan elveda.

Elveda Şehri Ramazan sözleri ve güle güle Ey Şehri Ramazan mesajları Ramazana veda için resimli, anlamlı, dualı, ilahili Ramazanın son günü mesajları

ELVEDA ŞEHR-İ RAMAZAN İLAHİSİ

Elveda elveda şehr-i sıyam elveda elveda elveda Şehr-i Ramazan elveda

Elveda elveda şehr-i sıyam elveda elveda elveda Şehr-i Ramazan elveda

Elveda elveda şehr-i sıyam elveda elveda elveda Şehr-i Ramazan elveda

Yılda bir kez şehri seyran eyleyen gündüzün bu halka mihman eyleyen

Sonra tavus gibi cevelan eyleyen ey şehr-i sıyam elveda

Elveda şehr-i Ğufran elveda

Elveda elveda şehr-i sıyam elveda elveda elveda Şehr-i Ramazan elveda

Elveda Şehri Ramazan sözleri ve güle güle Ey Şehri Ramazan mesajları Ramazana veda için resimli, anlamlı, dualı, ilahili Ramazanın son günü mesajları

RAMAZANA VEDA...

RAMAZANA VEDA...
Öykü • RAMAZANA VEDA...





Bir ramazanı daha bitirdik...  Gerçekten biz mi ramazanı bitirdik, tükettik, yoksa ramazan mı bizim kötülüklerimizi sonlandırdı, olumsuzluklarımızı bitirdi?  Acaba Rabbin arzu ettiği bir şekilde on bir ayın sultanını değerlendirebildik mi? Manen derinleşebildik, meleki yönümüzü biraz daha kuvvetlendirebildik mi? Veyahut başka bir deyişle: “bu aydan bize ne kaldı/ kalacak?

Çabuk geçiyor, ağır gelmesine rağmen... Tadı damakta kalıyor, aşsızlığı, susuzluğu öğretmesine rağmen... Bayram sabahı yapılan ilk kahvaltıda buruk bir yürek bırakıyor ardında… Tam alışmaya başladığımız bir anda, arkasında hicranlı yürekler koyarak ayrılıyor “hafiften ramazanlaşmış” hayatlarımızdan...

Acaba ne gibi duygular ile hemhaliz? Ramazanın hayatımızdan bir kere daha çekilmesiyle içimizde bir yerlerde bir sızı duyuyor muyuz? Yoksa biz de “hoş geldiniz ey mübarek on bir aylar” mı demekteyiz?

Ramazan bize bir ahlak mirası bırakmalı değil mi? Hani oruç tutmuştuk; her zaman harama karşı hassastık ama ramazanda daha bir dikkatli olmuştuk… Hani oruç tutmuştuk; zaten her zaman gıybetten uzak duruyorduk ama ramazan bu hasleti iyice yerleştirmişti bize... Hani oruç tutmuştuk; her zaman dilimizi kötü sözden arındırmaya çalışıyorduk ama ramazan daha bir destek olmuştu bize…

Hem nefse, hem zihninin kötülüklerine, hem de bedene oruç tutturmaktı asıl olan,” bir ay boyunca bunun için didindik durduk... Ve iste bu bereket kaynağı ayın da sonu geldi… İçinde yılları saklayan rahmet ayı da terk edip gitti bizleri…

Arkamıza dönüp baktığımızda ramazandan bir iz bulabilmek ne kadar iyi olurdu... Artık kötü söz söylememeye söz vermiş, yanlışa yürümemeye ahd etmiş, harama bakmamaya azmetmiş bir kul olarak ayın sonuna ulaşmak ne kadar şahane olurdu... Ve buradan başlayarak hayatı “ramazanlaştırma”ya ant içmek ne büyük bir erdem olurdu...

İşte amaç böyle bir şeydi bu ayın arzusu... Ahlak haline gelmiş bir ramazan ve ramazan haline dönüşmüş bir kul... Bir ömrü bu şekilde geçirerek ahireti bayram etmeye namzet bir dertli gönül... Çünkü gayet iyi bilinir ki; dünyasını ramazana çevirenin ahireti bayram olur… Dünyası sürekli sahte bayramlarla/ oyun-eğlencelerle/ umarsız-dertsiz zevklerle dolu olan bir insanın ebedi bir bayram beklentisi içinde olması gerçekçi olmasa gerek…  Evet, görece bir sevinç ve sürur vardır, bir gönül yumuşaması, bir rikkat artışı, manevi bir atmosfere giriş dikkat çekmektedir. Ama hayat haline gelen ramazanlarla ebed bayramların hakiki lezzetine eri(şi)lir…

“Gerçekten oruç tutanların ve orucun tuttuklarının bayramıdır ramazan bayramı…” ömrünü ramazanlaştıran bireyin bayramı ise, elbette cennet olacaktır… Ve elbette bu kul her an geçip giden ramazanı arayacak, her an gerçek kul olmanın hazzını yaşayacaktır...

Gerçek bayrama gelince, (malumdur ki) Rabbimizin bizleri affedeceği gün bayram olacaktır... Hepimizin bildiği bir beyiti de burada bir kez daha yineleyelim: “Mevla bizi affede, bayram, o bayram ola; cümle/cürm-ü hatalar gide, bayram, o bayram ola” (Alvarlı Efe) bu yaşamaya/ anlamaya çalıştığımız bayram günleri ise o müthiş ani sembolize eden bir tür tasvirdirler…

Kuran’da inananların bu sevincini resmeden birçok pasaj bulunmaktadır… İnanan insanların nurlar içinde bulunacakları (Hadîd, 57/ 12-13), eşleriyle birlikte güvenlik ve esenlik içinde cennete girecekleri (Zuhruf, 43/ 70), aydınlık suretlere sahip olacakları ve Rablerine nazar edecekleri (Kıyamet, 75/ 22-23), Rablerinin rızasını kazanmış olacakları (Ali İmran, 3/ 15), merhametli Rabbin selamı ile hemhal olacakları (Yasin, 36/ 58) ve daha önce hiçbir gözün görmediği nimetlere/ sürprizlere (Secde, 32/ 17) erişecekleri bildirilmektedir...

Bu son ayetle alakalı olarak Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştur: “Daha önce hiçbir kulağın işitmediği, hiçbir gözün görmediği, hiçbir beşerin aklının ucundan geçemeyecek nimetler…” </span>

Anlaşıldığı kadarıyla bu dünyada tattığımız bu kısıtlı bayram sevinçleri, ahirette iyi işler yapanlar için tam bir huzura dönüşmektedir... Ve gerçek keyfiyetini ancak orada bulabilmektedir... Ve bu bayramın adı da, ramazan veya kurban bayramı değil, Rabbe vasıl olmanın verdiği mutluluğun bayramıdır...

Ramazan’a veda ve on bir ay boyunca sürecek bir hasrete başlama(k)…

Mustafa Çağrıcı

RAMAZAN YAZILARI

Vuku bulan deprem felaketi nedeniyle bu yılki Ramazan’ı buruk geçirdik. Elbette teselli olsun diye söylediğimiz “takdir-i ilâhî”, “Allah’tan geldi” gibi sözler, uzun vadede toplumda yanlış bir tevekkülü anlayışını, tedbirsizliği ve sonuçta kötü iş yapmayı kültür haline getirdi, getiriyor. Keşke bu Ramazan, yanlışlarımızın farkına varmamıza ve tövbe-i nasûh ile tövbe edip, bundan sonrasında –birçok ülkenin yaptığı gibi- işlerimizi kaliteli ve dürüst yapmamıza vesile olsa!

Maalesef vuku bulan deprem felaketinde, millet ve devlet olarak büyük ölçüde kendi ihmallerimiz, yüzlerce yıldır bir türlü kurtulamadığımız işlerimizi kötü yapma alışkanlığımız yüzünden binlerce insanımız öldü ve ağır maddi kayıplarımız oldu. Bu sebeple bu yılki Ramazan’ı buruk geçirdik. Elbette iyi niyetle, teselli olsun diye söylediğimiz “takdir-i ilâhî”, “Allah’tan geldi” gibi sözler, uzun vadede toplumda yanlış bir tevekkülü anlayışını, tedbirsizliği ve sonuçta kötü iş yapmayı kültür haline getirdi, getiriyor.

Keşke bu Ramazan, yanlışlarımızın farkına varmamıza ve tövbe-i nasûh ile tövbe edip, bundan sonrasında –birçok ülkenin yaptığı gibi- işlerimizi kaliteli ve dürüst yapmamıza vesile olsa!

Bu acılarımızın yanında, ‘doymak bilmeyen nefisler’, bencillik ve çıkarcılık gibi ilkel tutkular yüzünden büyük dramların yaşandığı bir dünyada insanlığa örnek olacak güzellikleri de yaşadık, yaşattık bu Ramazan’da. Rabbimizin buyruklarına, Efendimiz Muhammed Mustafa’nın yoluna uyarak elimizden geldiğince ibadetlerimizi yerine getirmeye; zekât, fitre gibi hayır hasenatımızla insanları mutlu etmeye çalıştık; özellikle depremzedelerin sıkıntılarını hafifletmeye gayret ettik.

***

Dinimizin, dinî kurumlarımızın ve değerlerimizin dışarıdan örselemediği bir Ramazan geçirdik. Daha iyisinin olmasını isteyen iyi niyetli eleştirileri de olgunlukla karşılamalı, alınganlık göstermek yerine eleştirilerin haklılığına odaklanmalıyız. Bir Diyanet ve İlâhiyat mensubu olarak, bu inceliği göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu olgunlukla din hizmeti veren herkese, ayrıca iyi niyetli görüş ve eleştirileriyle din hizmetlerinin kalitesine katkı sağlayanlara şükranlarımı sunuyorum.

Tüm insanlık gibi İslam ümmeti de tarih boyunca din kimlikli kişi ve kurumların siyasallaşmasından çok çekti. Bu konudaki birkaç yanlış örnek bile dine ve dindar camiaya kötülük getiriyor. Biz, Hıristiyanların camide ayin yapmalarına bile izin vermiş bir Peygamber’in ümmetiyiz. Camiye gelen müminlerin siyasal tercihlerine saygısızlık anlamına gelecek bir tek kelime bile edemeyiz. O nedenle bu yöndeki eleştirileri de anlayışla karşılamalıyız. Cemaatin vaizin veya imamın söylediği her sözden siyasal bir mana çıkarması da haksızlıktır.

Ne yazık ki bazı İslâm toplumları bu Ramazan’ı da ölümlerle, acılarla geçirdi. Özellikle İsrail devleti ve fanatik Yahudilerin Filistin halkına ve Mescid-i Aksa’ya saldırıları bu Ramazanda da sürdü. Halbuki Ignaz Goldziher, Bernard Lewis gibi dünyaca meşhur birçok Yahudi asıllı oryantalistler, tarihçiler kabul ederler ki, Yahudiler en huzurlu dönemlerini Müslümanların yönetiminde yaşamışlar, en büyük acıları da –sonuncusu Nazilerden olmak üzere- Hıristiyanlardan çekmişlerdir. Buna rağmen şimdi kendileri Müslümanlara acılar yaşatıyorlar.

Tabii ki, bugünkü durumun en temel sebebi de Müslüman dünyanın topyekûn geri kalmışlığıdır.

Gelinen noktada İsrail işgali ve zulmüne karşı Müslüman bireyler, gruplar ve yöneticilerin sergiledikleri mücadele yönteminin rasyonel olmadığı görüldü. Bu uzun bir konu… Şu kadarını söyleyeyim ki, bu sorun Filistinliler ve Müslümanlar tarafından dünyaya bir insanlık sorunu olarak sunulmaktan çok, büyük ölçüde dinî ve milli bir mesele olarak sunuldu. Bu da farklı din ve milletten olan dünyaca etkili insanların ve kurumların, kendilerini dışarıda hissetmelerine yol açtı ve Filistinlileri giderek yalnız bıraktı; onların mücadele alanını daraltırken İsrail’in alanını genişletti; sonuçta Araplar arasında bile çözülmeler başladı.

***

Yarın bayram. Klasik bir laf ama yine de söylemeliyim ki, bayramlar kardeşliğin, birlik ve beraberliğin sembolleridir. Bu ülkenin evlatları olarak hepimiz yüce Kur’an’ın, ‘ateş çukuru’ diye nitelediği tefrikadan, ayrılık gayrılıktan kendimizi ve çocuklarımızı korumalıyız; Peygamberimizin, “Ey Allah’ın kulları, kardeş olunuz!” şeklindeki kutsal davetinden şaşmamalıyız. Din insan içindir; dini yaşatmaya uğraşırken insana ve insanlığa kıymayalım.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir