4- Stres Saçlarda Dökülmeye Yol Açar
Yoğun stresin saç üzerinde de olumsuz etkileri vardır. Öyle ki; bazı kişilerde saç diplerinde yağlanma artarken, bazılarında ise kuruluk şikâyetleri görülür. Bunun sonucunda da saç incelmesi ve saç dökülmesi ile karşı karşıya kalınabilir. Stresin yoğunluğuna göre bazı kişilerde saçkıran hastalığı da ortaya çıkabilmektedir.
Saç uzama ve yenilenme döngüsü göz önüne alındığında yaşanılan yoğun stresli durumlardan ay sonra saçlarda dökülme ve açılmalar fark edilebilir.
5-Stres Tırnaklara Zarar Verebilir
Yoğun stres ile birlikte tırnaklar daha yavaş uzamaya başlar, tırnaklarda çizgilenmeler, kırılmalar ve tırnak yüzeyinde soyulmalar görülebilmektedir. Ayrıca stresli durumlarda tırnak yeme ve tırnak çevresi ile ilgili tikler artış gösterebilir, bu durumlar tırnak bozukluklarına neden olabilir.
6- Stres Cilt Hastalıklarını Artırabilir
Stres ile birlikte bir grup hormon salgısı artar ve bunun sonucunda vücutta inflamasyon dediğimiz tepki ortaya çıkar. Strese bağlı inflamasyon ile birlikte egzama, rozase (gül hastalığı), sedef hastalığı, vitiligo, ürtiker gibi pek çok cilt hastalığı ortaya çıkabilir. Araştırmalar, özelikle kronik cilt hastalığı yaşayan kişilerin büyük bir bölümünde tetikleyici psikolojik bir durumun ve stresin etken olabileceğini göstermektedir.
Strese Karşı Cildi Korumanın Yolları
Sağlıklı günler…
Vücutta durduk yere morarma pek çok farklı sebep dolayısıyla meydana gelebilir. Halk arasında kontüzyon olarak bilinen cilt yüzeyindeki morluk, hemen hemen herkesin birden fazla kez yaşadığı bir durum olsa da, kişi herhangi bir hastalıktan etkilenmemiş olsa bile ortaya çıkarsa birçok farklı sağlık sorununun belirtisi olabilir.
Tıp dilinde sarsıntı olarak tanımlanan darbeler, deri yüzeyinin mor rengi, darbe ve darbelerin deri altındaki kılcal damar yapılarında meydana getirdiği hasar olarak tanımlanabilir.
Cilt yüzeyinde çıplak gözle görülebilen vücutta sebepsiz morarmalar, kanın deri altındaki hasarlı kılcal damarlardan dışarı akması ve bu kanın dokularda birikmesiyle farklı renk ve şekillerde görünebilir. Bir felç ya da travma sonucu kılcal damarlardan vücut dokularına sızan kan oksijensiz kaldığında önce mor olan morluklar zamanla kahverengiye daha sonra yeşile döner. İyileşmesi 15 günü bulan morluklar ilk günlerinde ağrıya neden olabilir. Özellikle dokunulduğunda oluşan ağrı ve karıncalanma zamanla fark edilmez hale gelir.
Travmatik olmayan kontüzyonların semptomları diğer kontüzyonlardan farklı değildir. Genellikle cilt yüzeyinde mor-kırmızı oluşumlar şeklinde ortaya çıkan ve basıldığında ağrıya neden olan bir morluğun kendiliğinden oluştuğu düşünülüyorsa bu durum doktora bildirilmelidir. Bu gibi durumlarda vücutta morluklar kanser habercisi olabilir.
Küçük yaralardan kaynaklanan büyük morarmalar da doktor tarafından kontrol edilmelidir.
Şok ve darbe sonucu oluşan aniden morarma durumu çok normal bir durum olsa da bazı durumlarda bu etkenlerin dışında da morarma oluşabilmektedir. Kanama durumunda bir tıkaç oluşturarak kanamanın durmasına yardımcı olan kan trombositleri olarak tanımlanan kandaki trombositlerin sayısında veya işlevinde orantısız bir azalma, vücutta ani morarma olarak kendini gösterir.
Bazı insanlar ciddi enfeksiyonlar ya da stres sebebiyle vücutlarında morarmalar yaşayabilir. Kan damarlarını destekleyen dokuların yaşlanmaya bağlı olarak zayıflaması da vücutta beklenenden daha büyük morluklara neden olabilir. Bu tür morarmaların iyileşmesi genellikle daha uzun sürer. Birçok farklı sağlık sorununa bağlı olarak travmatik olmayan morluklar gözleniyorsa kişi mutlaka bir doktor muayenesinden geçmelidir. Böylece vücutta sebepsiz yere morarmalara neden olan rahatsızlıkları açıklamak ve altta yatan hastalığı uygun tedavi yöntemleri ile tedavi etmek mümkündür.
Stresten vücutta morluklar nasıl geçer sorusuna ise, doktorun önerdiği tedavi yöntemleri ile geçebileceği yanıtını vermek mümkündür. Bunun yanı sıra bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için vitamin ve mineral takviyesi almak da morlukların daha hızlı geçmesini sağlayacaktır.
SONUÇ: Vücutta aniden ve herhangi bir sebep olmaksızın meydana gelen morluklar çeşitli hastalıkların habercisi olabilmektedir. Bu gibi durumlarda vakit kaybetmeden doktora danışmak gerekir.
Güneşlenme Vücutta Morarmaya Neden Olabilir mi?
Uzun süre güneşe maruz kalmak bazı cilt tiplerinde morarmaya neden olabilir.
Moraran Bölgeye Buz Koymak Zararlı mıdır?
Moraran bölgeye buz pansumanı yapılmasının herhangi bir zararı olmadığı gibi, mor görüntünün azalmasını sağlar.
Sevişme Sonrası Vücuttaki Morluklar Nasıl Geçer
Baldır Neresi – Herkesiz Yanlış Bildiği Doğru
Ayak Baş Parmak Ağrısı Nasıl Geçer
Kortizol, stres hormonu olarak biliniyor. Stres hormonu, inanışların aksine vücut için gerekli bir hormon. Her ne kadar fazlası zararlı olsa da stres, insanın hayatını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için ihtiyaç duyduğu bir şey. Stres hormonunun seviyesini vücut kendi belirliyor ve hormon seviyesi kişiye göre de değişkenlik gösterebiliyor. Bu konuda birçok eksik veya yanlış bilgimiz mevcut. Daha net ve doğru bilgilere ulaşabilmeniz için kortizol hormonu hakkında bilinmesi gerekenleri derlemeye çalıştık. İşte kortizol hakkında bilmeniz gereken 8 bilgi!
Kortizol hormonu, vücut için oldukça önemli ve birçok göreve sahip. Bu görevler arasında vücudun tuz su dengesini sağlamak ve ani enfeksiyon gelişimini önlemek gibi önemli konular da var. Kortizol hormonunun eksikliği veya fazlalığı, çok tehlikeli boyutlara varabilir. Kortizol, stres faktörünü gördüğünde tehdit olarak algılar ve yükselir. Tehdit ortadan kalktığında eski seviyesine geri döner. Fakat günlük hayatta çok fazla stres faktörleriyle karşılaşabilirsiniz. Bu durum da kortizol seviyenizin dengede kalmasını zorlaştırabilir.
Günlük hayatta karşılaşılan stres faktörleri ve kullanılan bazı ilaçların yan etkisi, depresyona neden olabiliyor. İlaçlarda bulunan bazı etken maddeler, kortizol seviyesinin yükselmesine sebep olur. Dolayısıyla da yükselen kortizol, depresyona yol açıyor. Kendinizi bunalmış, hayattan bezmiş bir halde buluyorsanız bu durum kortizol seviyenizin yükselmesiyle ilgili olabilir. Böyle durumlarda stres faktörlerinden uzaklaşmaya çalışmak sizin için olumlu bir etki yapabilir.
Kortizol fazlalığı nadiren de olsa Cushing Sendromuna sebebiyet verebiliyor. Cushing Sendromu, vücutta aşırı seviyede kortizol birikmesi durumunu ifade ediyor. Bu sendroma yakalanan kişilerde kan basıncının artması, kilo artışları, yüz kırışıklık ve vücutta morluk gibi belirtiler olabiliyor. Kortizolün fazla yükselmesi Cushing Sendromunun yanı sıra; depresyona, bağışıklık sisteminin zayıflamasına, konsantrasyon sorunlarına, kadınlarda adet düzensizliklerine de neden olabiliyor.
Aşırı düzeyde kortizol eksikliği, nadiren de olsa Addison hastalığına neden olabilir. Addison hastalığı, böbrek üstü bezlerinin yetersiz çalışmasına sebep olan bir rahatsızlık. Bu rahatsızlığın belirtileri; aşırı yorgun hissetme, hızlı kilo kaybı ve zayıflık şeklinde kendini gösterebiliyor. Böyle belirtiler yaşıyorsanız bir doktora görünmekte fayda olabilir.
Vücutta gerçekleşen yaralanmalarda, enfeksiyon durumuna karşı kortizol salınımı artar. Bu artış yaraların iyileşmesine ve iltihap oluşumunun önlenmesine yardımcı olur. Bu süreç bağışıklık sisteminin güçlenmesine de katkı yapar. Fakat kronik bir kortizol yüksekliği, bağışıklık sistemini zayıflatır ve çeşitli hastalıkları tetikleyebilir.
Kandaki yüksek kortizol seviyesi, cinsel isteksizliği de beraberinde getirebilir. Bunun yanında erkeklerde testosteron azlığına, iktidarsızlığa ve testislerin küçülmesine neden olabilir. Kadınlarda kortizol fazlalığı, kısırlık veya yumurtalıkların küçülmesi şeklinde kendini gösterebilir. Bu da cinsel hayatın olumsuz etkilenmesine yol açarak günlük yaşam kalitesini düşürebilir.
Başka rahatsızlıkların da katkılarıyla, kortizol hormonunun fazla salgılanması zihinsel bulanıklıklara yol açabilir. Öğrenme bozuklukları ve hafıza kaybının gerçekleşmesinde, diğer hastalıklarla birlikte kortizol seviyesi önemli bir etken.
Hepimizin bildiği gibi canlı hayatının vazgeçilmezi su. Vücudunuzun ihtiyacı olduğu miktarda günlük su tüketimi, pek çok rahatsızlığı önleyebilir. Bu miktar kişiye göre değişebilmekle birlikte herkesin günlük ortalama ,5 litre su tüketmesi gerekiyor. Bunlarla birlikte adaptojen bitkiler dediğimiz stresi azaltan bitkilerle haşır neşir olmak, kortizol seviyenizin dengede tutulmasında önemli.