suhte isyanlarının nedenleri ve sonuçları / Celâli ve Suhte İsyanları - Bilgi Al

Suhte Isyanlarının Nedenleri Ve Sonuçları

suhte isyanlarının nedenleri ve sonuçları

Celali isyanları nedir, sebepleri nelerdir? Celali isyanlarını kim bastırdı?

Haberin Devamı

Celali isyanları ve yüzyılda ortaya çıkmış olan isyanlardır. Bu isyanlar doğrudan padişah yönetimini hedef almıştır. Celali isyanları Anadolu bölgesinde ortaya çıkmıştır.

Celali İsyanları Nedir?

Celali isyanları yüzyılda ortaya çıkmış ve yüzyıla kadar sürmüş olan bir isyandır. Osmanlı döneminde ki Yavuz Sultan Selim döneminde ortaya çıkan bu isyanlar IV. Mehmed dönemine kadar sürmüş ve çeşitli kanlı olaylara neden olmuştur. Celali isyanlarının pek çok sebebi olduğu bilinmektedir. Celali isyanları kanlı bir şekilde bastırılmış olan isyanlardır. Osmanlı imparatorluğu dönemindeki en önemli isyanlar arasında gösterilmektedir.

 Celali isyanlarının adı da Şeyh Celal'den gelmektedir. Bu isyanların başında yer alan Şeyh Celal bu isyan ordusunun önderi olarak da bilinmektedir. Şeyh Celal Anadolu'da Yozgat'ta yaşayan Bozoklu bir köylü idi. Şeyh Celal ilk olarak bu isyanları Anadolu'nun Tokat yöresinde başlattı. Aynı yıl içerisinde başlayan bu isyanlar kanlı bir şekilde bastırılmıştır. Daha sonra Celali isyanları yer yer Anadolu'nun farklı yerlerinde de ortaya çıkmıştır.

Haberin Devamı

Sebepleri Nelerdir?

 Celali isyanlarının birçok nedeni vardır. En büyük nedenleri arasında ekonomik nedenler olarak görülmektedir. yüzyılın başlarında Osmanlı döneminde bir ekonomik buhran meydana geldi. Ekonomik buhran sonucunda toplumsal bunalım da patlak vermişti. Bu dönemde yapılan coğrafi keşiflerin de buna etkisi olduğu bilinmektedir. Coğrafi keşifler ile birlikte Anadolu'da ticaret merkezlerinin yönleri değişmişti. Akdeniz ve Anadolu'da ticaret yönleri de değişince halk ekonomik olarak büyük sıkıntılar çekiyordu. Bundan Osmanlı hükümeti de etkilenmişti. Ticaret yollarının da değişmesi ile birlikte ticaretten kazandığı gelirler haliyle düşmüştü.

 Avrupa devletleri de Osmanlı'nın geri kaldığı bu dönemde güçlenmeye başlamışlardı. Aynı zamanda güçlü Avrupalı devletlere karşı seferler düzenleyemeyen Osmanlı ordusu savaş ganimetlerinden de geri kalmak zorunda kaldı. Bundan dolayı Osmanlı devleti vergileri arttırma yoluna gitti. Bu dönemde çeşitli vergiler ortaya çıktı. Tımar sistemi bu dönemde ortaya çıktı ve tımar sistemi bir saltanat haline gelmişti. Halk ise bu ağır vergilerden ötürü sömürüldüğünü düşünüyor ve bu duruma artık kayıtsız kalınmaması gerektiğini düşünüyorlardı. Tam olarak bu dönemde bir feodal durum otaya çıkmıştı.

Haberin Devamı

 Anadolu'da yaşayan halk artık vergilerini ödeyemez hale geldi ve topraklarını terk etmek zorunda kalıyordu. Bunun sonucunda da halk köylerden kasabalara ve kentlere göç ederek buralarda çalışmak zorunda kalıyordu. Osmanlı devletinin bu dönemde ekonomisi adeta alt üst olmuştu. İşsizlik ve geçim sıkıntısı baş gösterdi. Bu dönemde de Celali isyanları patlak verdi. Şeyh Celal'in önderliğinde halk Anadolu'nun çeşitli yerlerinde isyanlar başlattı. Aynı zamanda bu isyanlara Osmanlı ordusunun eski sipahileri ve sekbanları da destek vermeye başladı. Halk bu dönemde adaletsiz bir yönetim olduğunu düşünerek artık bu düzene son verilmesi gerektiği görüşündelerdi. Bunun için de Anadolu'da örgütlenerek isyan başlattılar. Bu isyanlar ise kanlı bir şekilde bastırılmıştır.

Haberin Devamı

Celali İsyanlarını Kim Bastırdı?

Osmanlı döneminde ortaya çıkan bu isyanlar tam olarak yüzyıldan yüzyıla kadar sürdü. Bu isyanları Osmanlı ordusu kanlı bir biçimde bastırmıştır. Bastırılma ise IV. Mehmed döneminde gerçekleşmiştir.

Celali isyanları nedenleri, dönemi ve sonuçları

Celali İsyanları nedir? Dün ekranlara gelen Muhteşem Yüzyıl Kösem ile birlikte Celali İsyanları araştırılmaya başlandı. Celali İsyanları tarihi haberimizde.

Yayınlanma:

Celali isyanları nedenleri, dönemi ve sonuçları

Celali İsyanları ne zaman ve neden oldu? Dün akşam yayınlanan Muhteşem Yüzyıl Kösem dizisi ilk bölümünden sonra Celali İsyanları merak edilmeye başlandı. Celali İsyanları, Yavuz Sultan Selim zamanında başlamış olsa bile Sultan 1. Ahmed döneminde yeniden patlak vermesi ile diziyi seyredenler tarafından araştırılmaya başlandı. Peki Celali İsyanları nedir? Neden ve ne zaman başladı? Celali İsyanlarının sonuçları ne oldu?

CELALİ İSYANLARI NEDİR?

Celali İsyanları ilk olarak Yavuz Sultan Selim döneminde binlerce taraftarı ile ayaklanan Yozgatlı Celal ve taraftarları tarafından başlatılmıştı. Fakat bu isyanlar bastırılmış olsa bile Anadolu’da meydana gelen iç isyanlar ve karışıklıklara Celali İsyanları denildi. Sultan 1. Ahmed döneminde Celali İsyanları tekrar patlak verdi.

CELALİ İSYANLARININ BAŞLANGICI

Celali İsyanları, ve yüzyıllarda, Osmanlı yönetimindeki Anadolu’da toplumsal ve ekonomik yapının bozulmasından kaynaklanan ayaklanmaların tümüne verilen addır. Celali İsyanlarının adı, bu kapsamdaki ayaklanmaların ilkinin önderi olan Şeyh Celal'den gelir. Bozoklu (Yozgat) olan Şeyh Celal, Mehdi olduğunu iddia ederek ’da Osmanlı yönetimine başkaldırdı. Tokat yöresinde başlayan Şeyh Celal ayaklanması, Alevi Türkmenler ve göçebe yaşayan diğer boylar arasında destek buldu ve devletin ağır vergi yükü altında ezilen binlerce çiftçinin de katılmasıyla hızla yayıldı. Ayaklanma aynı yıl kanlı bir biçimde bastırıldı.

CELALİ İSYANLARININ NEDENLERİ

yüzyıl ortalarında Osmanlı Devleti’nde ekonomik ve toplumsal bunalım baş gösterdi. Anadolu ve Akdeniz üzerinden geçen uluslararası ticaret yollarının keşifler sonucunda yön değiştirmesi de bunda etkili oldu. Osmanlı Devleti, bu ticaret yollarının kendi topraklarından geçtiği dönemlerde sağladığı kazancı yitirdi. Öte yandan Avrupa devletlerinin güçlenmesi karşısında fetihlerin durmasıyla ganimet gelirleri de ortadan kalktı. Devlet, gereksinim duyduğu geliri sağlayabilmek için vergileri artırdı. Osmanlı Yönetiminin Babadan-Oğula geçmemesinde titizlikle durduğu tımar sistemi saltanat haline geldi. Oluşan bu yarı-feodal durum, vergileri ödeyemeyen köylülerin topraklarını terk etmesine, kasaba ve kentlere iş için göç etmesine yol açtı. Geçim yolu bulamayanlar ise eşkiyalığa başladılar ya da eşkiyaya katıldılar. Bütün bunların sonucunda Osmanlı toplumsal ve ekonomik düzenin alt üst oldu. İşsizlik ve geçim sıkıntısı, medrese öğrencisinden askerine kadar toplumun bütün kesimlerine yansıdı.

Diğer yandan Osmanlı Devleti’nin güttüğü sunni din politikası yine Alevi Türkmenler’de, göçebeyi yerleşik hayata geçirip vergilendirmeyi amaçlayan yerleştirme politikası diğer göçebe Türkmen ve Yürük boylarında rahatsızlık yaratmaktaydı.

Anadolu’da ilk büyük Celali hareketleri, medrese öğrencilerinin hareketi olarak ortaya çıktı. Medrese öğrencileri ve medrese bitirip iş bulamayanlar Bursa, Konya, Bolu ve Samsun yörelerinde büyük ayaklanmalar başlattılar. Bu ayaklanmalar tarihe Suhte ayaklanmaları olarak geçti. Daha sonra, asker sınıfından levent ve sekbanlar ayaklandılar. Bu arada Osmanlı Devleti’nin yerel yöneticileri, güç kullanarak halktan vergi toplamaya başladılar. Yerel yöneticilerin zulmü merkezi hükümet tarafından önü alınamaz duruma gelince, III. Murat (), III. Mehmet () ve I. Ahmet () soygunlara, yöneticilere ve memurlara karşı köylülerin silahla mücadele etmesini isteyen fermanlar çıkardılar.

CELALİ İSYANLARI VE LİDERLERİ

İlk Celali önderlerinden biri Bolu ve Gerede yöresinde ’de ortaya çıkan Köroğlu Ruşen’di. Köroğlu, soyguncu devlet yöneticilerine ve beylere karşı mücadele etti. Yaşamı ve serüvenleri, halk arasında derin izler bıraktı ve Köroğlu Destanı'na konu oldu.

yüzyılın sonlarına değin Celali ayaklanmaları, daha çok yöresel bir özellik taşıyordu. ’de Sivas ve Maraş bölgesinde çıkan Karayazıcı Ayaklanması, Celali hareketlerinin niteliğini değiştirdi. Sekban askerlerinin komutanıyken ayaklanan Karayazıcı'ya, dirlikleri ellerinden alınan sipahiler, topraklarını terk eden köylüler, işsiz kalan sekbanlar, yönetimden hoşnut olmayan beyler ve paşalar da katıldı. 20 bin kişilik bir ayaklanmacı ordusunu yöneten Karayazıcı, büyük kentlere bile baskınlar düzenleyip çekiliyordu. Karayazıcı üzerine gönderilen Osmanlı ordusu karşısında Tokat’a çekildi ve ’de öldü.

Karayazıcı’nın ölümünden sonra ayaklanmacıların başına kardeşi Deli Hasan geçti. Osmanlı Devleti, Orta Anadolu’ya egemen olan Deli Hasan kuvvetlerini bastıramayınca, onunla anlaşma yolunu seçti. Deli Hasan'ı paşa unvanıyla Bosna beylerbeyğine atadı. Ancak devletin bu tavrı öbür Celali önderlerini cesaretlendirdi. arasında Celali ayaklanmaları bütün Anadolu’ya yayıldı. Tavil Ahmed, Canbulatoğlu ve Kalenderoğlu gibi Celali önderler devlet otoritesini ortadan kaldırdılar. Anadolu'daki köylüler canlarını kurtarmak için yerleşim yerlerini terk ederek dağlara sığınmak zorunda kaldılar. Osmanlı tarihine bu dönem “Büyük Kaçgun” olarak geçmiştir.

Sonunda Osmanlı Devleti, Celalileri kesin olarak ortadan kaldırmaya karar verdi. Sadrazam Kuyucu Murat Paşa büyük bir orduyla 'da Anadolu’ya geçti. yılına kadar giriştiği savaşlarda Celalileri ve adamlarını acımasızca öldürerek cesetlerini açtırdığı kuyulara doldurttu. Bu dönemde öldürttüğü insan sayısı 65 bin civarındadır.

Erzurum beylerbeyi Abaza Mehmed Paşa ’de yeni bir ayaklanma başlattı ve bu ayaklanma ancak 'de bastırılabildi. Sultan I. İbrahim döneminde () Sivas Valisi Vardar Ali Paşa ve Isparta yöresinde Kara Haydaroğlu ile Katırcıoğlu ayaklanmaları çıktı. Ama Osmanlı Devleti, ayaklanmacılara karşı siyasetini belli ölçülerde değiştirdi ve onları denetim altına alma yolunu kullandı. Katırcıoğlu, Karaman beylerbeyliğiyle ödüllendirilerek etkisiz hale getirildi. ’de ayaklanan Abaza Hasan Paşa’ya da devlet görevi verildi. Anadolu’da yüzyıl ortalarından sonra görülen yerel Celali toplulukları da II. Viyana Kuşatması’ndan sonra Avusturya ve müttefiklerine karşı yürütülen savaşlarda asker olarak orduya alındı.

CELALİ İSYANLARININ SONUÇLARI

Celali isyanları, Osmanlı toprak düzenini büyük ölçüde değiştirdi. Ağır vergiler yüzünden ya da “Büyük Kaçgun” sırasında yerlerinden olan çiftçilerin toprakları mültezimlerin ya da yerel yöneticilerin eline geçti. Vergiler yüzünden borca giren köylüler, işledikleri toprakları sonunda tefecilere kaptırdılar. Osmanlı toprak düzeninin belkemiği olan tımar sistemi bozuldu. Büyük nüfus hareketleri ortaya çıktı ve kentlere büyük göçler oldu. Tarımsal üretim geriledi ve kıtlık tarım ürünleri fiyatlarının yükselmesine yol açtı. On binlerce insan yaşamını yitirdi ve pek çok yerleşim yeri yıkıma uğradı.

Türkçe’ye yerleşmiş olan “Celallenmek” deyimi de, Celali isyanlarının günümüze bıraktığı miraslardandır.

askerAvrupaAvusturyaBoluBosnaBursaErzurumHükümetIspartaKaramanKonyaMuhteşem Yüzyıl KösemSamsunSivasTokatTürkmenlerYozgat

Celali İsyanları nedir? nedenleri ve sonuçları nasıldır?

Celali İsyanları hangi padişah döneminde bastırılmış, nedenleri ve sonuçları nasıldır? Dün yayına giren Muhteşem Yüzyıl Kösem dizisi ilk bölümünden sonra Celali İsyanları araştırılmaya başlandı. Peki Celali İsyanları Nedir? İşte detaylar

CELALİ İSYANLARI NEDİR?
Celali İsyanları, ve yüzyıllarda, Osmanlı yönetimindeki Anadolu'da toplumsal ve ekonomik yapının bozulmasından kaynaklanan ayaklanmaların tümüne verilen addır. Celali İsyanlarının adı, bu kapsamdaki ayaklanmaların ilkinin önderi olan Yozgatlı Şeyh Celal’den gelir.

CELALİ İSYANLARININ NEDENLERİ
yüzyıl ortalarında Osmanlı Devleti'nde ekonomik ve toplumsal bunalım baş gösterdi. Anadolu ve Akdeniz üzerinden geçen uluslararası ticaret yollarının coğrafi keşifler sonucunda yön değiştirmesi de bunda etkili oldu. Osmanlı Devleti, bu ticaret yollarının ve gelirlerinin kendi topraklarından geçtiği dönemlerde sağladığı kazancı yitirdi. Öte yandan Avrupa devletlerinin güçlenmesi karşısında fetihlerin durmasıyla ganimet gelirleri de ortadan kalktı. Devlet, gereksinim duyduğu geliri sağlayabilmek için vergileri artırdı. Osmanlı Yönetiminin Babadan-Oğula geçmemesinde titizlikle durduğu tımar sistemi saltanat haline geldi. Oluşan bu yarı-feodal durum, vergileri ödeyemeyen köylülerin topraklarını terk etmesine, kasaba ve kentlere iş için göç etmesine yol açtı. Geçim yolu bulamayanlar ise eşkıyalığa başladılar ya da eşkıyaya katıldılar. Bütün bunların sonucunda Osmanlı toplumsal ve ekonomik düzenin alt üst oldu. İşsizlik ve geçim sıkıntısı, medrese öğrencisinden askerine kadar toplumun bütün kesimlerine yansıdı. Ayrıca Anadolu'da yaşayan Alevi halk Osmanlı Devleti'nin teokratik yapıda olmasına karşı çıkıyordu. Bu yüzden sık sık Osmanlı ile ters düşüyorlardı.

CELALİ İSYANLARININ BAŞLANGICI
(Yozgat) Bozok'lu olan Şeyh Celal, Mehdi olduğunu iddia ederek ′da Osmanlı yönetimine başkaldırdı. Tokat yöresinde başlayan Şeyh Celal ayaklanması, Alevi Türkmenler ve göçebe yaşayan diğer boylar arasında destek buldu ve devletin ağır vergi yükü altında ezilen binlerce çiftçinin de katılmasıyla hızla yayıldı. Ayaklanma aynı yıl kanlı bir biçimde bastırıldı.

CELALİ AYAKLANMALARIN SONUÇLARI
Celali ayaklanmaları, Osmanlı toprak düzenini büyük ölçüde değiştirdi. Ağır vergiler yüzünden ya da “Büyük Kaçgun” sırasında yerlerinden olan çiftçilerin toprakları mültezimlerin ya da yerel yöneticilerin eline geçti. Vergiler yüzünden borca giren köylüler, işledikleri toprakları sonunda tefecilere kaptırdılar. Osmanlı toprak düzeninin belkemiği olan tımar sistemi bozuldu. Büyük nüfus hareketleri ortaya çıktı ve kentlere büyük göçler oldu. Tarımsal üretim geriledi ve kıtlık tarım ürünleri fiyatlarının yükselmesine yol açtı. On binlerce insan yaşamını yitirdi ve pek çok yerleşim yeri yıkıma uğradı.

Türkçe'ye yerleşmiş olan "Celallenmek" deyimi de, Celali ayaklanmalarının günümüze bıraktığı miraslardandır.

Suhte, lise çağındaki medrese öğrencilerine verilen isim. Suhte İsyanlarını biz, bu konuda ülkemizdeki en yetkin araştırmacı olan Mustafa Akdağ’dan öğrendik. Akdağ’ın “Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası” adlı kitabında bu isyanlar nedenleriyle birlikte genişçe ele alınır. Medrese öğrencilerinin eşkıyaya dönüşmelerinin tarihidir tam anlamıyla. Osmanlı’da adetten sayılırmış, öğrencilerin gruplar halinde dolaşıp ahaliden yardım toplamaları. ’lü yıllarda Osmanlı’da ekonomik sıkıntılar yaşanmaya başladığında işte bu öğrenciler artık eşkıyalığa başvuracaklardır. Evleri basıp talan etmeler, yağmalamalar. Özellikle zenginlere yönelik baskınlar gerçekleştirip, fidye için çocuk kaçırdıkları da olurdu. Anadolu’nun hemen her yerine yayıldıkları gibi başkente yakın Silivri’de bile görüldüler. Kanuni Sultan Süleyman’ın son dönemlerinde iyice büyüyen Suhte İsyanları, İkinci Selim döneminde ayyuka çıktı.

Akdağ, bazı medrese hocalarının da öğrencilerle beraber hareket ettiklerini kaydeder. Güvenlik güçlerinden kaçıp dağlara sığınan suhteleri, başlarına ödül konunca halk da katledilmeye başlar. Ama ne yapılırsa yapılsın bu isyanları bastıramaz Osmanlı. Bir genel af çıkarılır ama öğrencileri eşkıyalığa mecbur bırakan işsizliğe bir çare bulunamamıştır. Sorunun çözülmesi yıllar alır.

Yeri gelmişken Akdağ, o muhteşem kitabında çok önemli belirlemeler yapar. Kadının toplumsal yaşama sokulmamasının erkek öğrencileri birer seks canavarına dönüştürdüğünü, sokakta gördükleri kadınlara saldırdıkları, kendi hemcinsleriyle ilişkiye girdiklerini yazar. Karma eğitim karşıtları bundan bir ders çıkarırlar mı, ayrı mesele.

Dediğim gibi Suhte İsyanları, her kalkışma gibi Siyasal, toplumsal nedenleri olan ancak son derece kötü bir isyandı.

Aydınlanmada liseliler
suhte-isyanlarindan-aydinlanma-mucadelesine-liseliler

Sonraki lise isyanları elbette çok daha farklı, öğrencilerin siyasal kararlara etki etme amaçlı kalkışmalarıydı. İlter Turan, Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Döneminde Öğrenci Siyasal Faaliyet adlı çalışmasında “Osmanlı tecrübesinin son yıllarının diğer bir özelliği de, orta öğretim kurumlarındaki öğrencilerin yaşlarından beklenmeyen bir siyasal ilgi ve örgütlenme yeteneği göstermiş olmalarıdır” der. Örnek olarak da Kuleli Vakası’nı, Talebe-i Ulum İsyanı’nı anımsatır.

Kuleli Vakası ’da medrese öğrencilerinin Abdülmecid’i tahttan indirip, Abdülaziz’i çıkarmak isteyen memurlarla, askerlerle birleşerek faaliyette bulunmaları olayıdır. Öğrencilerin ülkenin siyasal tartışmalarının tam olarak içinde olduğunu gösteren bir olaydı bu.

Çok değil 20 yıla yakın bir süre sonra, ’da, yine çeşitli medreselerden binlerce öğrenci toplanarak dönemin padişahı İkinci Abdülhamid’den Sadrazam Mahmut Nedim Paşa ile Şeyhülislam Hasan Fehmi’yi görevden almasını ister. Taleplerin gerekçesi bugünkülere çok benzer. Mahmud Nedim’i Rus yanlısı olduğu için sevmez öğrenciler. İkinci gerekçe daha önemli bana sorarsanız. Padişah kendince bir takım düzenlemeler yaparak oğlunu tahta geçirmek istemektedir. Öğrencilerin asıl tepkisi bunadır biraz da. Tabii bu isyanın altında başka nedenler yattığı da ileri sürülür. Abdülhamid, öğrenci hareketinin anayasa savunucusu olan Mithat Paşa tarafından düzenlendiğini söylerdi, derler. Öğrencilerin “Padişah Efendimiz”in düzenine isyanları öğrenci hareketleri tarihimizin en onurlu sayfalarını oluşturur. Abdülhamit, ilan ettiği anayasayı sonradan kaldırınca medrese öğrencileri de yüksekokullardaki ağabeyleri gibi duruma itiraz ederler. Tek adam düzenine karşı çıkan günümüz liselileri gibi.

Liseli deyip geçmeyin

Özgürlüklerine yapılan müdahalelere karşı en duyarlı kesimi oluşturuyor liseliler. Tüm yaşamlarını etkileyecek kararlar alınırken onlara kimse fikirlerini sormuyor çünkü. O nedenle bazen çok basit görünen talepler için büyük, kitlesel eylemler gerçekleştiriyorlar.

Fransız lise öğrencileri ’da kendilerine dayatılan kılık kıyafet yasasını protesto etmek için sokaklara dökülmüşlerdi. Fransız medyası eylemleri “mini etek isyanı” gibi durumu tam olarak anlatmayan, aksine çarpıtan bir başlıkla verdi.

Oysa öğrenciler genel olarak kıyafet yönetmeliğine karşı çıkmışlardı. Çünkü Fransa Eğitim Bakanlığı okullarda öğrencilerin “yaşlarına uygun olmayan seksi kıyafetler” giymesini yasaklamıştı. Öğrenciler bunu diğer yasaklamaların da takip edeceğini düşünerek, özgürlüklerine müdahale olarak gördükleri yasağa karşı çıktılar. Mesele sadece etek değildi, öğrencilerin saçlarını boyamalarına, piercing’e de yasak getirilmişti.

Yunanistan’ı sarsan liseliler

Fransa’daki bu çok ses getiren eylemlerden bir yıl önce Yunanistan’daki liseli ayaklanmaları bu genç insanların başkaldırmaları halinde nasıl etkili bir güç olabileceklerinin en çarpıcı örneği. 15 yaşındaki Alexis Grigoropulos, anarşist olduğu söylenen bir gencin polis tarafından vurulması üzerine ülkedeki tüm liseleliler sokaklara çıkıp polisle çatıştı. Derslere de girmeyen liselilerin mücadelesine başta işçiler olmak üzere ülkedeki diğer kesimler de destek verdi. En güzel, en anlamlı dayanışmayı, Yunanistan işçi sınıfı sergiledi. Cinayetten kısa bir süre sonra bir milyondan fazla işçinin katılımıyla ülkede genel grev gerçekleşti.

***

Gey düşmanı Orlando manyağı Bacha Bazi’yi bilmez miydi?
suhte-isyanlarindan-aydinlanma-mucadelesine-liseliler

ABD’nin Orlando kentinde bir eşcinsel barı basarak onlarca insanı öldüren dinci manyak, sadece son yılların en büyük nefret cinayetinin faili değil aynı zamanda büyük bir ikiyüzlü de sayılmalı. ABD yaşam biçiminden kaynaklandığını sandığı eşcinselliğin, kendi ülkesinde nasıl yaygın olduğunu, üstelik küçük oğlan çocuklarının zorla kadınlaştırılarak yetişkin erkeklerin hizmetine(!) sunulduğunu bu manyak bilmiyor muydu sanki?

Kadının dindi, kültüreldi, töre gereğiydi gerekçeleriyle toplumsal hayattan atılmasının en trajik sonucuyla bu manyağın ülkesinde karşılaştık. Fakir ailelerde doğmuş oğlan çocukları, zengin erkeklerce satın alınarak erkek eğlencelerinde kadın kıyafetleriyle dans ettiriliyor. Bacha Bazi deniyor buna, anlamı da “çocuklarla oynamak.” Yüreği sızlar insanın. Oynamak deyince çocuğun en doğal en masum eylemi gelir akla. Bacha Bazi alçaklığında ise “çocuklarla oynamak” başka bir şey. Eğlencenin sonunda bu “kadın çocuklar” erkeğin yatağında bulurlar kendilerini.

Din adamı da bilir bunu, devletin polisi de. Ülkenin hepsi birer vahşi olan savaş lordlarının hemen hepsinin böyle “partnerleri” vardır yanlarında, gece, gündüz hem de. Bu savaş lordları bu talihsiz çocukları birbirlerine hediye de ederler. Önde gelen polis şeflerinin, kabile liderlerinin yok Talibanı’ydı, yok bilmem ne cephesiydi bir dolu dinci çetenin bireyleri de bu “eğlencelerin” müdavimidirler.

Aklını kadın cinselliğiyle bozmuş manyakların kadın düşmanlığı ya da korkusunun yol açtığı bir trajedidir bu. Orlando’da gey barı basan manyak “eşcinsel yaşam biçimine” olan öfkesiyle hareket etmiş belli ki. İki erkeğin yaptığı her neyse bu manyağın ahlakı bozuluyor hemen. Karar verecek yaşta olmayan çocukların “eşcinsel eğlencelerin” malzemesi olması bu uğursuz pisliklerin umurunda değil. “Bir kereden ne çıkar” diyeninden “ama bu da kültürel bir durum” diyenine kadar çokça destekçisi varken kimin umurunda olur ki zaten çocukların cinsel istismarı?

“Kadın” ya da “erkek” değil, sadece çocuk olan bu küçük varlıkların trajedisine göz yumup, görmezden gelenlerin kimseye zararları olmayan eşcinselleri hedef seçmeleri, onları ahlaksızlıkla suçlamaları büyük bir ikiyüzlülük. Sözüm ona Batı ya da Amerikan toplumunu cezalandırmış oldu Orlando manyağı. Hiç de değerli olmayan o pis, o iğrenç yaşamını Afganistan’daki çocuklar için feda etmeyi aklına bile getirmemiş belli ki bu manyak.

Bunlara vaat edilen cennet nasıl bir cennettir? Çoluğa çocuğa tacize, tecavüze “dinim zarar görür” diye karşı çıkmayarak gideceklerine inandıkları cennet bu kadar acımasız, bu kadar vicdansız olmaya değer mi gerçekten? Ya da cennet için insan, tüm ahlaki değerlerini ayaklar altına alabilir mi?

Orlando manyağı da benzerleri gibi aşağılık bir ikiyüzlüydü elbette. ABD’nin kendisine sağladığı serbestlikle “mücahit” olmuş bu kurban, gayleri öldürürse cennete gideceğine inanıyordu tabii ki. Kendisinden çok çok küçük, (15 yaşındakilere “yaşlı” diyorlar bu arada) o “kadınlaştırılmış çocuklar” yetişkin erkeklerin zevk nesnesi olmaya hâlâ devam ediyor Afganistan’da.

Tüm Yazıları

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir