Hassas bağırsak sendromu (irritabl bağırsak sendromu) özellikle batılı ülkelerde her geçen gün yaygınlaşıyor. Yanlış yaşam alışkanlıklarının da davetiye çıkardığı hastalık; karın şişkinliği, karın ağrısı, gaz sancısı ve dışkılamada sürekli değişiklik olarak kendini gösterir. Modern çağın hastalığı hassas bağırsak sendromu ya da tıbbi adıyla irretabl bağırsak sendromu; karın şişliği, karın ağrısı, dışkılama değişikliği gibi belirtilerle kendini gösterir. Hassas bağırsak sendromu kapısını çaldığı kişinin yaşam kalitesini son derece düşürür. Örneğin ishal baskın formda kişinin yaşam biçimi tümüyle değişir, evden çıkamaz, sürekli dışkılama nedeni ile işyerinde devamlılık açısından zorluk yaşar, işine-okuluna gidemez hale gelir, sosyal aktiviteleri kısıtlanır. Devamlı karında huzursuzluk, şişkinlik, aşırı gaz, karında guruldamalar hastaya iş ve özel yaşamında büyük zorluk çıkarır. Buna karşın bu belirtiler çölyak, kanser, safra kesesi, pankreas hastalıkları ve gıda duyarlılıklarında da görülebilir. Bu nedenle mutlaka hastanın öyküsü dışında laboratuvar ve radyolojik tetkiklerle tanının kesinleştirilmesi gerekir.
Batılı ülkelerde sık görülen, ülkemizde de pek çok kişinin karşı karşıya kaldığı hassas bağırsak sendromunun nedenleri kesin olarak bilinmemekle birlikte yanlış yaşam alışkanlıkları ve stres hastalıkta önemli rol oynar. Uzun süredir izlenen bir hasta bir gün muayene için geldiğinde yakınmalarının kalmadığını, tamamen düzeldiğini söyledi ve ekledi; ‘üç gün önce çok stresli olan işimi bıraktım!’ Kısaca yüz gülüyorsa, mutluysak bağırsak da mutlu, suratımız asıksa bağırsaklarımız da huzursuz oluyor diyebiliriz. Bu da psikolojik faktörlerin, stres, anksiyete ve depresyonun hassas bağırsak sendromu belirtilerini ortaya çıkarabildiğini gösterir.
Hassas bağırsak sendromunun tedavisinde diyet çok önemli yer tutar. Bol lifli beslenilmesi ve oda sıcaklığında su tüketilmesi gerekirken alkol, kafeinli içecekler ve aşırı yağlı gıdalardan uzak durulması çok önemli. Toplumumuzda laktoz intoleransı yüzde 40'tır, o nedenle süt ve süt ürünlerinin kesilip tedavi sonucunun değerlendirilmesi gerekir. Aşırı yağlı, laktoz içeren içeceklerden kaçınılmalı, alkol tüketilmemeli. Arpa, yulaf, çavdar ve buğday içeren besinlerde bulunan gluten duyarlılığı varsa, glutensiz diyete geçilmelidir.
Son zamanlarda düşük FODMAP diyeti ile hassas bağırsak sendromunda başarılı sonuçlar alınabiliyor. Ancak bu diyetin uzmana danışılarak uygulanması gerekir. Diyette; fruktoz (meyveler, bal, yüksek fruktoz içeren mısır şurubu), laktoz (süt ve süt ürünleri, peynir, yoğurt), fruktan (buğday, soğan, sarımsak), galaktan (mercimek, kuru fasulye, soya fasulyesi), poliol (tatlandırıcılar, kayısı, kiraz, avokado, şeftali, nektarin) kısıtlanır. Bu besin maddeler bağırsaktan su çeker, sindirilemez, bakteriler tarafından fermente edilirler. Gaz, karın şişliği, ağrı, spazmlara, dışkılama düzensizliklerine yol açabilirler. Bu nedenle düşük FODMAP diyeti hassas bağırsak sendromu hastalığında faydalı olabilir.
Kişinin spor yapması, hobiler edinmesi ve kendi kendine zaman ayırması da hassas bağırsak sendromu belirtilerini ortadan kaldırabilir. Tedavide başarının temel şartı hasta ile hekimin uyumlu olması, hastanın başka organik bir hastalığı olmadığına kesin olarak ikna edilmesidir. Hassas bağırsak sendromunun uzun seyirli, sabır isteyen bir hastalık olduğu mutlaka hastaya anlatılmalıdır.
*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.
İçindekiler
Rahatsızlığın nedeni tam olarak bilinmemektedir. Bağırsaklarda veya başka organlarda herhangi bir organik bozukluk yoktur. Yapılan tetkik ve tahlillerde bir anormallik saptanmaz. Kişilik yapısının, kişinin psikolojik durumunun ve stresinin sorunun ortaya çıkmasında önemli olduğu düşünülmektedir. Araştırmalar, hastaların şikayetlerinin stresli oldukları dönemlerde daha da arttığını göstermektedir. Geçici bir hastalık değildir. Yaşam süresini kısaltmaz.
Bazı hastalarda kabızlık ya da çok sulu ishal görülmektedir. Hastaların bir kısmı ise hem kabız, hem de ishal olabilmektedir. Hastalık tehlikeli değildir ve tehlikeli komplikasyonlara yol açmaz. Öte yandan, insanın yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkiler. İş yeri, okul gibi yerler hasta için oldukça rahatsız edicidir. Rahatsızlık, hastayı hayatından bezdirebilir.
Belirtilerin yakın zamanda başlaması, hızla ciddileşmesi veya 45 yaşından sonra başlaması durumunda bir gastroenteroloji uzmanına başvurmakta fayda vardır. Bunlarla birlikte; kilo kaybı, ateş, anemi yani kansızlık, kanlı dışkılama olması ve belirtilerin gece uykudan uyandırması neticesinde de doktora görünmek gerekir. Ailede gastrointestinal kanser, ülseratif kolit, Crohn veya çölyak hastalığı öyküsü bulunuyorsa da doktora başvurmakta geç kalınmamalıdır.
Bazı besinler bağırsak hareketlerinde değişmelere yol açar. Kahve, çay, gazlı içecekler, alkol, baharatlı yiyecekler, süt gibi besinler bu soruna yol açabilir. Bazı insanların sindirim sistemi bazı yiyeceklere karşı hassastır. Doktora başvuran hastalar şikayetlerinin özellikle bir besini yedikten sonra başladığını belirtebilir. Besinler doğrudan hastalığa neden olmasalar da şikayetlerin artmasına yol açabilirler.
Hastalığın tanısı, organik bir hastalığın dışlandığı durumlarda şikayetlere dayalı olarak konulmaktadır. Huzursuz bağırsak sendromunda en önemli tanı aracı çok iyi alınmış bir hasta öyküsü ve detaylı fizik muayenedir.
Psikolojik stres altındakiler, orta-ağır şiddette karın ağrısı veya ishali olanlar, kanser korkusu yaşayanlar ve kadınlar huzursuz bağırsak sendromu nedeniyle daha çok doktora başvurmaktadır. Buradan da anlaşılacağı gibi tedavide öncelikli olarak; hastalığının kronik, iyi seyirli olduğu ve kansere neden olmayacağı konusunda hasta bilgilendirilmeli ve kaygıları giderilerek güven telkin edilmelidir. Hastaya bu hastalıkla birlikte yaşamayı öğrenmesi gerektiği söylenmeli ve bu yönde yardımcı olunmalıdır. Huzursuz bağırsak sendromunda tedavinin sadece şikayetlere yönelik olduğu vurgulanmalıdır. Tedavide bu şekilde gerçekçi hedefler konularak, hastanın beklentilerinin belirli düzeyde tutulması sağlanır. Hastaların şikayetlerine yönelik ilaç tedavileri ve stres kontrolü işe yaramaktadır.