that is a ne demek / Sesli Sözlük - that is that

That Is A Ne Demek

that is a ne demek

What Ne Demek? What Kelimesinin Türkçe Anlamı Nedir?

İngilizce soru cümlelerinin temel unsurlarından biri olan what kelimesi, İngilizce ile yeni tanışanlar tarafından sorgulanıyor. What ne demek, Türkçe'de ne anlama geliyor gibi sorularla bu kelimenin anlamını araştıran birçok kişi, what ile kurulmuş örnek cümleleri de merak ediyor. İşte İngilizce what kelimesinin Türkçe anlamı/çevirisi nedir sorusunun yanıtı ve bu kelimeyle ilgili örnek cümleler…

WHAT NE DEMEK?

What kelimesi sözlükte "ne" anlamına gelmektedir. When "ne zaman", where "nerede, nereye", why "niçin, neden", which "hangisi", who "kim, kimi", whose "kimin" how "nasıl" sözcükleriyle birlikte İngilizce'deki soru bildiren kelimelerin başında yer alır. Soru cümlesi kurabilmek için bu kelimelerden birine ihtiyaç vardır.

WHAT TÜRKÇE'DE NE ANLAMA GELİYOR?

Türkçe'de "Bu nedir, elindeki ne, çantanda ne var?" gibi sorularda kullanılan "ne" kelimesi İngilizce'de "what" olarak karşımıza çıkar. Bu kelime, bir nesnenin kimliğini tanımlatmak üzere kurulan soru cümlesinin baş ögesidir.

İNGİLİZCE WHAT DEMEK NE DEMEK?

İngilizce "what" kelimesi Türkçe'de "ne" anlamına gelir. Karşıdaki kişiye tanım cümlesi kurdurmak üzere bir soru cümlesi oluşturmaya yarar. Bir nesnenin veya kişinin ismini, şeklini, rengini, yaşını, durumunu, iş ve kılışını sorgulamakta kullanılır.

WHATc KELİMESİNİN TÜRKÇE ANLAMI VE CÜMLE ÖRNEKLERİ

  • What is this? - Bu nedir?
  • What is your name? - İsminiz nedir?
  • What do you thing? - Ne düşünüyorsun?
  • What colour is it? - Bu ne renk?
  • What did you last night? - Geçen gece ne yaptın?

WHAT İLE İLGİLİ ÖRNEK DİYALOGLAR

-What is your name? (Senin adın ne?)

+My name is Alex. (Benim adım Alex.)

-What did you do yesterday? (Dün ne yaptın?)

+ I cleaned the house. (Evi temizledim.)

-What can I do for you? (Senin için ne yapabilirim?)

+You can bring me bread. (Ekmek getirebilirsin.)

Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. Fiil niyetlenmek, niyet etmek, istemek.
    I mean to talk to him about the meeting: Onunla toplantı hakkında

    konuşmak istiyorum/niyetleniyorum.
    without meaning it: istemeden, kasıtsız olarak.

  2. Fiil kararlaştırmak, tasarlamak.
    It is meant for you: Bu sizin için.
    meant for a storeroom: depo olarak dasarlanmış.
  3. Fiil amaçlamak, kastetmek, (demek) istemek.
    He means no harm: Kötülük kastetmiyor (kötü bir maksadı

    yok).
    That remark was meant for you: Bu ihtar sana idi (seni amaçlıyordu).
    What do you mean (by that): Ne demek istiyorsun? (Neyi kastediyorsun? Maksadın nedir?).
    I didn't mean to be rude: Bu kabalığı isteyerek yapmadım.

  4. Fiil anlamında olmak, anlamı/manası … olmak, … demek, ifade etmek.
    The French word “

    oui

    means “yes”

    : Fransızca “
    oui ” kelimesi “evet” demektir.
    The word “freedom” means many things to me: “Hürriyet” kelimesi benim için çok şeyler ifade eder.
    What is that look supposed to mean? O bakışın anlamı ne? (O bakışla ne demek istiyorsun?).
  • Fiil … demek, sonucunu doğurmak, sonucuna ulaştırmak, gerçekleştirmek, mümkün kılmak.
    This bonus means

    that we can take a trip to Florida

    : Bu ikramiyeyi alınca Floridaya gidebiliriz.
  • Fiil (bir kimseye karşı belirli bir) niyet beslemek, niyetinde olmak.
    I mean to be friendly with you:

    Seninle dost olmak niyetindeyim.

  • Fiil (değerinde) öneminde) olmak, demek olmak, önem taşımak.
    Money doesn't mean happiness: Para mutluluk

    demek değildir.
    It doesn't mean much: Çok önemi yok.
    I can't tell you what it meant to me: Bunun benim için ne kadar önemli olduğunu anlatamam.
    You mean everything to me: Sen benim herşeyimsin.

  • Fiil niyetlenmek, tasarlamak, kurmak, (ciddî olarak) düşünmek.
    I mean this book for you: Bu kitabı

    sana vermeyi düşünüyordum.
    What do you mean to do: Ne yapmak niyetindesin? (Ne yapmayı düşünüyorsun/tasarlıyorsun?)
    You don't really mean it: Şaka yapıyorsun(uz)/Gerçekten böyle yapmayı düşünmüyorsun(uz).

  • Fiil (sözünde/kararında) ciddî olmak, sözünün eri olmak, şakası olmamak.
    I mean what I say: Ciddî söylüyorum/sözümde

    ciddîyim/lâf olsun diye söylemiyorum.
    The boss means what he says about strikes.

  • Sıfat âdi, bayağı, basit, alelâde.
    The shoes were of mean quality. He has some mean job at the local factory.


    no mean: (a) alelâde değil, mükemmel, eşi az bulunur, önemli.
    He is no mean scholar: Önemli bir bilgindir.
    He's no mean cook: Mükemmel bir aşçıdır. (b) zor, güç, çetin.
    no mean task: çetin/zor iş.

  • Sıfat (a) alçak(ça), aşağılık.
    a mean trick: alçakça bir hile.
    take a mean revenge: alçakça öcünü

    almak. (b) soysuz, asaletsiz.
    a peasant of mean birth.

  • Sıfat önemsiz, değersiz, ehemmiyetsiz, kıymetsiz.
    mean little details.
  • Sıfat kirli, pis, kılıksız, pejmürde, yoksul, fakir.
    meaner quarters of the city: şehrin fakir mahalleleri.


    They could only afford the meanest of rooms in a poor area: Paraları fakir bir semtte son derece pis bir oda kiralamaya yetiyordu.

  • Sıfat rezil, alçak, düşük, pespaye, namert, menfur, ahlâksız.
    mean thoughts/ character: namert düşünceler/karakter.


    How could anyone be so mean? İnsan nasıl bu denli alçalabilir?

  • Sıfat pinti, cimri, hasis, nekes, eli sıkı.
    mean about money: para hususunda cimri.
    He is a mean

    man to do business with

    : Hasisin biridir, onunla iş yapılmaz.
  • Sıfat (a) bencil, küstah, mütecaviz, (b) kötü, fena, insafsız.
    I felt mean not letting her go: Onun

    gitmesine engel olmakla insafsız davrandım.

  • Sıfat huysuz, musibet, başbelası, zaptolunmaz, tehlikeli, zor, başa çıkılmaz.
    a mean horse/animal. That's

    a mean dog, be careful it doesn't bite you. a mean drunk man.

  • Sıfat şahane, nefis, mükemmel, kusursuz, yaman, dehşetli.
    He plays a mean game of golf. Plays a mean trumpet.
  • Sıfat (a) utangaç, çekingen, mahcup, (b) mahcup/rezil olmuş, utanmış.
    to feel mean (about something): (bir şeyden) utanmak.
  • Sıfat keyifsiz, rahatsız, hasta.
    I feel mean today: Bugün keyifsizim.
  • Sıfat çetin, güç, tehlikeli.
    a mean corner to cross.
  • Sıfat bön, budala, aptal, salak.
  • İsim gen.
    means: araç, vasıta, usul, yöntem, yol, çare, vesile.
    means of transport: taşıtlar,

    ulaşım araçları, nakil vasıtası.
    Taking a plane is the quickest means of getting there. Use any means to secure peace.
    means to an end: gayeye ulaştıran vasıta.
    The end justifies the means: Gaye vasıtayı meşru kılar.

  • İsim orta, vasat.
    the golden mean: her şeyin kararı, ikisi ortası, ideal olan şey.
  • İsim, Matematik ortalama (değer), vasatî, sayıbilgisel ortalama.
    mean curvature: ortalama eğrilik.
    mean deviation:

    ortalama sapma.
    mean value: ortalama değer.
    arithmetic mean: sayısal/sayıbilgisel ortalama.
    geometric mean: uzambilgisel/geometrik ortalama.
    harmonic mean: uyumlu ortalama. (b) (orantıda) içler (1 ve 3'üncü terim).

  • İsim, İstatistik
    expected value ile ayni anlama gelir. beklenen değer.
    mean range: ortalama genişlik.
    mean-square

    deviation

    : ortalama üstikisel sapma.
    mean-square error: ortalama üstikisel yanılgı.
  • İsim, Mantık (tasımda) küçük öncül, orta terim.
  • Sıfat orta, vasat.
  • Sıfat ortalama, vasatî.
    mean distance: ortalama uzaklık.
    mean pressure: ortalama basınç.
    mean

    temperature

    : ortalama sıcaklık.
    mean time: ortalama güneş saati.
    Greenwich mean time: Grinviç ortalama güneş saati.
    mean sea level: ortalama deniz düzeyi.
  • Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt

    Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

    geometric mean

    uzambilgisel ortalama:

    n
    pozitif sayının çarpımının

    n
    'inci mertebeden kökü

    bunların uzambilgisel ortalamasıdır.

    golden mean

    ılım(lılık), itidal, ifrata kaçmayış, makul ve ılımlı tutum. İsim

    golden mean

    altın bölüm: a/b = b/(a+b) bağıntısını sağlayan a ve b uzunlukları veya kenarları bunlarla orantılı olan şekil. (a/b = dir). İsim

    mean business

    ciddî olmak, şakası olmamak, azimli ve kararlı olmak.
    When she says she is going to get good marks, she means business.

    mean business

    niyetinde ciddî/kararlı olmak, (yapmaya) azmetmek, şakası olmamak.

    mean ill

    kötü niyet beslemek, niyeti kötü olmak.

    mean proportional

    orta oranlı, geometrik ortalama, iki sayının çarpımının karekökü. Örneğin a/x = x/b de x sayısı a ile b arasında orta oranlıdır. İsim

    mean solar time

    astronomik saat, güneş saati: güneşin tam tepede bulunduğu ardışık iki an arasını 24 saat addederek hesaplanan zaman.

    mean sun

    ortalama güneş: gök ekvatorunda düzgün hızla hareket eden ve yıllık devrini hakikî güneşle aynı zamanda tamamlayan sanal güneş. İsim

    mean well by

    -e karşı iyi niyet beslemek, kötü maksadı olmamak.
    He means well: Kötü bir niyeti yoktur/hüsnüniyet

    sahibidir.
    He means well by you: Size karşı iyi niyet besliyor.

    root mean square

    ortalama karekök: bir dizideki sayıların kareleri ortalamasının karekökü.
    kıs.:
    rms. İsim

     

    The ne demek? İngilizce The kelimesinin T&#;rk&#;e anlamı nedir?

    Haberin Devamı

    Herhangi bir durumu özel olarak belirtmek amacıyla, ‘the’ kelimesi kullanılmaktadır. Yani genelden çok özel durum içerisinde yer alan belirli bir unsuru göstermek amaçlı, ‘the’ sözcüğü İngilizcede kullanılmaktadır. Özellikle İngilizce cümle kurulurken ya da bir kelime kalıbı oluştururken vazgeçilmez sözcükler içerisinde yer almaktadır.

    The Ne Demek?

     ‘The’ kelimesini daha iyi anlayabilmek için belli başlı bazı örnekler vermek gerekir.

     ‘’Woman’’

     Yukarıdaki kelime, ‘kadın’ anlamına gelmektedir. Ancak tek başına kullanıldığı için genel olarak tüm kadınları anlatır. Şimdi bunu bir de, ‘the’ sözcüğü üzerinden değerlendirelim.

     ‘’The woman’’

     Bu defa, ‘woman’ kelimesinin önüne, ‘the’ sözünü yerleştirdik. Böylece belirli bir kadını anlatma şansı elde edildi. Yani örneğin dışarıda gezerken herhangi bir kadını işaret etmek istendiğinde, ‘the’ sözcüğü kullanılır. Ya da ismi bilinmeyen bir kadın anlatılmak istendiğinde yine, ‘the’ kelimesi ele alınmaktadır. Bu şekilde birçok farklı kelime için anlam ve yapı üzerinden, ‘the’ sözcüğü İngilizcede büyük öneme sahiptir.

    nest...

    batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir