Hayvanlar dünya üzerinde yer alan canlı türünden birini oluşturur. Doğal dengede hayvanların rolü yüksektir. Ancak nesli tükenen ve tükenmekle karşı karşıya kalan pek çok hayvan türü bulunur. Bunun nedenleri arasından insanoğlunun aşırı avlanması, doğal afetler, nüfus artması ve şehirleşmenin yaygınlaşması ile hayvanların yaşam alanlarını tahrip olması yer alır.
Nesli Tükenen Hayvanlar
Dinozorlar
Dinozorlar insanlığın var oluşundan önce türü tükenen canlıdır. Yüzlerce türü bulunan dinozorların doğal sebeplerle yok olduğu tahmin edilmektedir.
Mamut
Fil ailesinden gelen mamutlar son buzul çağında Kuzey Amerika, Avrupa, Asya ve Afrika'da birçok farklı türleri ile yayılmıştır. Son üyelerinin MÖ yılında yaşadığı tahmin edilmektedir. İnsanların av hayvanı olan mamutların ortadan kaybolmasının nedeni fazla avlanmış olmaları veya buzul çağının sonundaki büyük iklimsel değişikler nedeni ile olduğu tahmin edilmektedir.
Moa
İnsanlar tarafından yok edildiğine inanılan moalar Yeni Zelanda’da yaşamış en büyük kuş türüdür. Uçamayan bir kuş türü olan moaların soyunun yüzyılda tükendiği tahmin edilmektedir.
Tazmanya Kaplanı veya Tazmanya Kurdu
Tazmanya hükümeti ve çiftçilerin desteği ile sürdürülen av sonucunda soyları tükenmiştir. Tazmanya kaplanının yılından günümüze kadar varlığına dair tek bir kanıt bulunamamıştır.
Hazar Kaplanı
Turan kaplanı olarak da bilinen hazar kaplanı kedigiller ailesinden gelen bir alt türdü. Bengal kaplanından daha küçük olan bu türün soyu ’li yıllarda tükenmiştir. İran, Afganistan, Türkiye, Irak ve Moğolistan bölgelerinde yaşamakta haza kaplanı en son Rusya'daki türün son üyesinin ölümüyle yok olmuştur.
Beta Kobrası
Afrika’da Savan ikliminin yaşadığı yerlerde yaşam süren beta kobrası bir yılan türüdür. Derisi nedeniyle bilinçsizce avlanan beta kobrasının nesli 'lere doğru tükenmeye yüz tutmuştur. Sklansky felaketinden sonra varlığında dair kanıt bulunamamıştır.
Dünya Üzerinde Tükenme Tehlikesi Olan Hayvanlar
Yaşam
Türkiye'nin Ekosistem Karnesi: Anadolu'da Nesli Tükenmekte Olan 17 Hayvan ve Bitki Türü
Dünya Doğayı Koruma Birliği'nin (IUCN) raporu, insan kaynaklı suistimaller sonucu türün dünya üzerinden tamamen yok olduğunu ve hayvan türünün tükenmekte olduğunu göstermekte. Sadece bir yılda listeye türün eklenmiş olması canlı türlerinin karşı karşıya olduğu tehlikeyi gözler önüne seriyor. Türkiye, nesli tükenmekte olan hayvan ve bitki türlerini korumak adına acil adımlar atması gereken ülkelerin başında geliyor.
İnsanlar olarak, tıpkı yaşamayı sevdiğimiz kadar, bizlerle birlikte yaşamaya hakkı olan hayvan ve bitkilerin yaşam özgürlüklerini de dikkate almalıyız. Onları kendi çıkarlarımız uğruna yok etmektense, onların güzellikleri ile dünyamıza renk katmaları için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. İşte bu konuda acilen öncelik vermemiz gereken 17 hayvan ve bitki:
Kürkleri çok para ettiğinden veya etleri çok lezzetli olduğundan, belki sadece saldırgan göründüklerinden, çoğunlukla yaşam alanları devlet elince tehlikeye sokulduğundan acilen koruma altına alınması gereken nesli tükenen hayvanlar bilinç seviyenizi artırmak adına listelendi.
Avlanma gibi zevklerin kısıtlandığı, kirpi gibi bi gıdım canı olmayan hayvanların etlerinin yenmediği, kocakarı ilacı yapmak için kanlarının dökülmediği bir ülkede yaşamak dileğiyle, buyurun ülkemizde nesli tükenmeye yüz tutan 21 hayvan. Bizim sayamadığımız daha çok vardır, aklınıza gelen varsa yorumlarınızı duymak isteriz.
Çok yırtıcı olan ve her çeşit hayvana çekinmeksizin saldıran vaşakların Çanakkale, Kastamonu, Artvin, Siirt, Hakkari, Bitlis, Bingöl, Izmir, Muğla, Antalya ve Boluda halen görüldüklerine dair kayıtlar vardır. Yasayla korunmalarına rağmen çok değerli olan postları için kaçak olarak avlanırlar. Sayılarının çok azaldığı tahmin edilmektedir. (Biz diyelim , siz diyin tane)
yıl öncesine kadar ülkemizin neredeyse her bölgesinde bulunan leoparlar artık maalesef ülkemizde barınma konusunda o kadar şanslı değil. Son olarak 17 Ocak tarihinde Beypazarının (Ankara) Bağözü köyü yakınlarında bir tane görülmüş ve köylülerce vurularak öldürülmüştür.
Ülkemizde Siirt ve Hakkari illerinde, Irak sınırındaki dağlarda ve vadilerde yakın zamanlara kadar bulunduğu anlaşılmaktadır. Son olarak Şubat te Hakkaride (Uludere) Sehit Sen isimli bir köylü tarafından cm. gövde uzunluğunda bir erkek birey vurulmuştur. O günden sonra da bir daha görülmemiştir.
Ülkemizde (özellikle Güneydoğu Anadolu) geçen yüzyılın sonuna kadar makul sayıda bulunduğu bilinmektedir. Yari çöl, açık çayırlık ve küçük çalılıklarla donatılmış alanlarda yasayan çitaların ülkemizde soylarının tamamen tükendiği anlaşılmaktadır.
Türkiyenin kuzeyindeki ormanlarda; daha az miktarda da bati ve güneyde yasarlar. Ağaç ve kütük kovuklarıda ve kaya yarıklarında barınır; tavşanları ve kemirgenleri avlarlar. Soyları henüz tükenmemiştir.
Akdeniz ve Karadenizde yasayan tek fok türüdür ve sayıları çok azalmıştır. Akdenizde en fazla rağbet ettikleri ülke Türkiyedir. Ülkemizde en çok görüldükleri yer Foçadır. Karadenizde son görüldüğü tarih dir. Balıkçılar tarafından katledilmeleri ve çevre kirliliğinden ötürü soyları tükenme tehlikesi içindedir.
Bugün genleri evcil eşeklerle karışmış olmakla birlikte Irak ve İran sınırına yakın yarı sulak bölgelerde doğal populasyonlarının yaşayabildiği düşünülmektedir.
Populasyon yoğunluklarını en yüksek ülke olan Somalide korunma altına alınmışlardır. Güneydoğu Anadolu bölgemizde nadir olarak bulunabileceği tahmin edilmektedir.
Genleri evcil atlarla karışmış olduğundan zoolojik özellikleri tam olarak belirlenememektedir. Bir alt tür olan ve Tarpan ismi verilen Avrupa Yabanatı Güney Rusyada yaşamış; ancak dan beri soyu tükenmiştir.
Yabani atların günümüzde sadece hayvanat bahçelerinde örnekleri bulunmaktadır. Bununla birlikte İç Anadolunun güneyi ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde az da olsa bulunma olasılıkları kabul edilmektedir.
En çok görüldükleri yerler Istranca ormanları ile Adapazarı, Bolu, Kastamonu ve Sinopun ormanlık bölgeleridir. Bu yağmurlu bölgelerin yanı sıra Ankara (Kızılcahamam, Beypazarı, Nallıhan), Afyon (Akdağ), Kütahya, Manisa, Denizli, Kahramanmaraş, Artvin, Toros Dağları (Akseki Beyşehir kesimi), Cudi Dağında görülürler. Geniş yayılımlarına karşın soyları tükenmeye yüz tutmuştur.
yılından sonra ülkemizde yok olma aşamasına gelmişler; neyse ki alınan önlemler sonucu koruma altına alınmışlardır. Sayıları da 7, yılında ise e kadar ulaşmıştır. Halen Düzlerçamı Üretim İstasyonunda üretimleri yapılmaktadır.
Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolunun dağlık, sarp bölgelerinde (Kaçkar, Munzur, Tendürek ve Süphan Dağları, Erzurum ve Bingöl arasındaki engebeli bölgeler, Tekmen ve Eleskirt bölgeleri) yaşarlar. Çok ürkek ve çevik hayvanlardır. Doğal popülasyonları gittikçe azalmaktadır.
lere kadar Güneydoğu Anadoluda çok yaygın olarak yaşıyorlardı. Bugün doğal popülasyonları tükenmiştir. Sadece Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliği (Urfa) sahasında ve koruma altında yaşamaktadırlar.
yılında Körsulu Çayında (Kahramanmaraş) bir tane vurulduğu, yılında ise Ceyhan yakınlarında 3 tane vurulduğu ve 1 tane canlı yakalandığı bilinmektedir. Yukarıda belirtilen bölgelerde halen çok az sayıda yaşadığı sanılmaktadır.
Kürkleri için yüzyıl başlarında Avrupaya getirilmiş ve çiftliklerden kaçan bireyler zamanla çoğalarak doğal yaşamın bir parçası olmuşlardır. İri ve hantal hayvanlardır. Boyları 60 cm, ağırlıkları ise kilo kadar olabilir. Bataklık bölgelerde yasarlar. Meriç ve Tuna nehirlerinde az sayıda yaşadıklarına dair kayıt vardır.
Akdeniz, Ege ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşarlar. Popülasyon yoğunlukları çok düştüğü için yok olma sürecine girmişlerdir. Avlanmaları yasaktır.
Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolunun step, yarı-çöl, kayalık ve seyrek ağaçlı bölümlerinde yaşarlar. İnsanlardan korkmazlar; ancak insanlara saldırmazlar da. Genelde leşle beslenmekle birlikte aç kaldıklarında kümes hayvanları ile küçükbaş hayvanlara zarar verirler. Çok çaresiz kaldıklarında kavun, karpuz ve üzüm de yerler. Ekonomik değerleri olmamakla birlikte olumsuz imajları nedeniyle görüldükleri yerde vurulurlar. Bu nedenle sayıları çok azalmıştır.
Türkiyenin güneyinde ve batısındaki seyrek ormanlar, makiler ve bozkırlarda görülür. Yırtıcı bir kedigildir; uzunluğu 80 santime kadar çıkabilir. Genellikle gece etkindirler.
Sulak alanlara yönelik yoğun kurutma çalışmaları nedeniyle (özellikle baraj yapımları) yılan kartallarının artık ülkemizde yuva kurmadığı anlaşılmaktadır.
Ülkemizde sayıları en hızlı azalan türlerden biridir. Akdeniz havzasındakı pek çok ülkede soyu tükenmiştir; ülkemiz son sığınaklarından birisidir. Özellikle kaya duvarlarının ve hayvancılığın yaygın olduğu açık alanlarda yuva kurarlar. Yüksek dağlar, bozkırlar ve makilerde görülürler. Ülkemizde Toros ve Ilgaz Dağlarında, Çoruh ve Dicle vadilerinde, yanı sıra Ankara ve Eskişehirin engebeli bölgelerinde yaşarlar.
Ülkemizde yaşayan en büyük kuştur. (Kanat açıklığı 2 metreyi geçebilir) Soyları dünya genelinde (İspanya hariç) tehlikededir; ülkemizde de sayıları çok azalmıştır. Genellikle orta yükseklikteki ve yaşlı ağaçların (özellikle karaçam) bulunduğu ormanlık bölgelerde yaşarlar. Ülkemizde İç Ege, İç Anadolu ve Doğu Anadolunun kuzeyinde görülürler. En yoğun popülasyonlarının bulunduğu yer Soğuksu Milli Parkıdır (Kızılcahamam / Ankara)