Çarkıfelek meyvesi ülkemizde çok az biliniyor olsa da son dönemde faydalarının ortaya çıkmasıyla rağbet görmeye başladı. Doğal ağrı kesici olan çarkıfelek aynı zamanda cinsel gücü artıran özelliğiyle ön plana çıkıyor. “Passion Fruit” olarak da bilinen tropikal bir meyve olan çarkıfelek B1 vitamini, B2 vitamini, B5 vitamini, kalsiyum, fosfor ve protein bakımından oldukça zengin. Çarkıfelek meyvesi lif ve A ve C vitamini bakımdan zengin bir antioksidan kaynağıdır ve ’den fazla çeşidi bulunur.
Haber
çarkıfelek
Tropikal meyvelerin yoğun şekilde üretildiği Batı Akdenizden 9 ayda yaklaşık 1 milyon bin dolarlık yaban mersini, bin dolarlık kivi, bin dolarlık avokado, 37 bin dolarlık çarkıfelek ihraç edildi - Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği Başkanı Ümit Mirza Çavuşoğlu: - "Hemen hemen tüm ülkelere ürün gönderiyoruz. Yaban mersini Avrupanın tüm bölgesine gidiyor, avokado ve ejder meyvesi de daha çok Ukraynadan alıcı buluyor. Rusya da yavaş yavaş başlamış durumda"
Yurthaber
Avokadoçarkıfelekyaban mersini
Antalyanın Gazipaşa ilçesinde passiflora (passion fruit) hasadı başladı. Çarkıfelek, aşk meyvesi, gençlik iksiri gibi isimlerle de anılan passifloranın kilosunu 75 liradan verdiğini söyleyen üreticiler, Türkiye pazarında istedikleri orana ulaşınca Avrupaya ve Rusyaya açıldıklarını söyledi.
Haber
antalyaçarkıfelek
Dünyaca ünlü model Victoria Silvstedt, Miamide objektiflere yansıdı. Bir dönem Mehmet Ali Erbilin sunduğu Çarkıfelek programında hosteslik yapan Silvstedt, güneşin keyfini sürerken kameralara yakalandı.
Magazin
çarkıfelekMiami
Batı Akdenizden 7 ayda bin dolarlık yaban mersini, bin dolarlık kivi, 56 bin dolarlık avokado ve 11 bin dolarlık ananas ihracatı gerçekleştirildi - Tropikal meyve ihracatı yapan firmanın genel müdürü Ufuk Güngör: - "Antalya bölgesi, tropik meyve üretiminde önemli bir potansiyele sahip. Bunu üretici, ihracatçı ve ülkemiz açısından bir fırsat olarak görüyoruz"
Yurthaber
çarkıfelek
Antalyanın Gazipaşa ilçesinde hobi amaçlı tropik meyve ve endemik bitkiler yetiştiren Ahmet Tural (64), 5 yıl önce diktiği 5 passiflora (çarkıfelek) ağacından ilk hasadını yaptı. Yaklaşık 10 kilo passiflora meyvesi toplayan Tural, kilosunu liradan satmayı hedefliyor.
Finans
çarkıfelek
Ünlü oyuncu ve sunucu Onur Büyüktopçu, Çarkıfelek yarışmasının yeni sunucusu oldu. Kanal Dnin ekran klasiği yarışması Çarkıfelek yeni bölümleriyle bayramda yeniden yayınlanmaya başladı. Kiralık Aşk dizisindeki Koriş karakteriyle hafızalara kazınan Onur Büyüktopçu, Yemekteyiz ve Damat Bayıldının ardından bu defa ise Çarkıfeleki sunmaya başladı. Peki Onur Büyüktopçu kimdir, kaç yaşında ve nereli? İşte Çarkıfelek sunucusu Onur Büyüktopçu hakkında merak edilenler.
Magazin
çarkıfelekOnur Büyüktopçu
Son günlerin en çok konuşulan isimlerinden olan Çarkıfelekin hostesi Zeynep Ece Akengin, hakkında çıkan haberlerin ardından ilk kez HT MAGAZİNe konuştu. Sıcak bir İstanbul gününde Balatın renkli ve buram buram tarih kokan sokaklarında buluştuğumuz güzel modelle Çarkıfelek kadrosuna dahil olmasını, Mehmet Ali Erbil ile yaşadıklarını, hedeflerini ve hakkında bilinmeyenleri konuştuk.
Magazin
çarkıfelekMehmet Ali Erbil
9. dakikada Alanziho'dan aldığı pasla ceza yayına sokulan Köksal'ın şutunda kaleci Tolgahan sağ köşeye uzanarak topu kontrol etti. dakikada sol kanattan Gaziantep BŞB yarı sahasına bindiren Gökhan'ın ortaladığı topa Erdoğan gelişine vurdu. Meşin yuvarlak ağlara giderken, hakem Erkan Engin Erdoğan'ın Erkam'a faul yaptığı gerekçesiyle pozisyonu gol olarak değerlendirmedi. dakikada Erkam, Gökhan'ı çalımlayarak ceza alanına girdi. Sağ kanattan yaptığı ortaya Köksal kafayı vurdu, top az farkla üstten oyun alanını terk etti. dakikada Altınordu penaltı kazandı. Sağ kanattan Göksu'nun ortaladığı topa Cengiz hamle yapmak isterken, Erkam tarafından düşürülünce hakem Erkan Engin beyaz noktayı gösterdi. dakikada topun başına gelen Göksu, penaltıdan kaleci Mahmut'u avladı:
dakikada Umut'un Erdoğan'ı düşürmesiyle Altınordu sol çaprazdan frikik kazandı. Erdoğan'ın şutunu kaleci Mahmut son anda çeldi. dakikada kaleci Tolgahan'ın kısa düşen pasında Ergin topu aşırtma bir vuruşla kaleye gönderdi. Tolgahan meşin yuvarlağı son anda tokatlayarak hatasını telafi etti. dakikada soldan Halil İbrahim'in ortaladığı topa Göksu sert vurdu, kaleci Mahmut gole izin vermedi. dakikada orta sahadan aldığı topla ilerleyen Timur, yaklaşık 25 metreden kaleye şutladı. Meşin yuvarlak Kaleci Mahmut'un müdahalesine rağmen ağlarla buluştu: 90 + 2. dakikada Halil İbrahim'in pasını sol çaprazda kontrol eden Erdoğan ceza sahası dışından şutunu çekti, top üçüncü kez Gaziantep ağlarına gitti: Kalan dakikalar sonucu değiştirmeyince Altınordu 3 puanı hanesine yazdıran taraf oldu.
STAT: Atatürk
HAKEMLER: Erkan Engin (xx), Seçim Altunkan (xx), Ömer Faruk Yeşil (xx)
ALTINORDU: Tolgahan (xx) – Kemal (xx), Yusuf (xxx), Rıza (xxx), Gökhan (xxx), Cengiz (xxx) (Dk. 63 Halil İbrahim x), Arif (xx), Berkay (xx), Kerim Avcı (xx) (Dk. 81 Timur xxx), Erdoğan (xxx), Göksu (xxx) (Dk. 90 Taha)
GAZİANTEP BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESPOR: Mahmut Bezgin (x) – İbrahim (x) (Dk. 84 Mahmut Temur), Ufuk (xx), Erkam (x), Josef (xx), Alanzinho (xx), Ben Yahia (x), Umut (x), Köksal (x) (Dk. 56 Erdal x), Turgay (x) (Dk. 72 Yasin x), Ergin (xx)
GOLLER: Dk. 41 (Pen.) Göksu, Dk. 83 Timur, Dk. 90 + 2 Erdoğan (Altınordu)
SARI KARTLAR: Erkam (Gaziantep BŞB), Yusuf, Berkay (Altınordu)
60 lara doğru gelindiğinde modada ki değişim hızlandı
Kıyafetine dikkat eden beylerde önden tek veya çift düğme balıksırtı gri jaket, lacivert pantolon, bağcıklı siyah lord ayakkabı modası gelişirken, sportif hatlar ön plana çıktı. Yine bu yıllarda jaketin en çabuk aşınan dirsek kısmına deri yamalar dikilmeye başladı, bu moda deri veya yün deri kombine montlarda, kazaklarda kullanıldı. Orta yaşlı beylerin vazgeçilmezi kaşmir paltolar varlık timsali pahalı ve ağırlık kazandıran patron işiydi.
Ne var ki İstanbul’un kışı zaten kısaydı, çok da sert geçmezdi, yağış kardan ziyade yağmur olarak düştüğü için kaşmir palto çok tutulmadı.
Palto yerine imperteksin gelişmişi diyebileceğimiz pardesü tercih edilmeye başladı. Altınyıldız, Baranko birinci marka oluvermişti, siyah, füme veya lacivert bir pardesü, giyene ciddiyet, resmiyet, sportif, dinamik hava kazandırırdı. Mutlaka siyah şifre kilitli, James Bond türü bir çanta ile tipik iş adamı görüntüsüne bürünülürdü.
Pantolonlarda imrenilen Amerikan malı blucin markası Levis, bizde de yerli Kot marka vardı. Bu pantolonlar bir tür iş pantolonuydu, dayanıklıydı, ütü istemezdi, yıka yıka giy türündendi, sonuçta amele pantolonu gözüyle bakılırdı. Blucinlerle beraber iri tokalı geniş palaska gibi enli kemerler yaygınlaştı. Pantolon köprüleri ön plana çıkmaya başladı. Eğer sipariş üzerine ısmarlama pantolon dikiliyorsa terziler pantolon ölçüsü alırken paça boyunu, düz mü, duble paçamı diye sorar gibi kemer köprü boyunu da sorarlardı. Bir erkek ne kadar çok anahtar taşıyorsa o kadar varlıklıydı imajı yayılmaya başlamıştı. Bu bir bakıma dış kapı, iç kapı anahtarı, dolap anahtarı, kontak anahtarı onun ne çok şeye sahip olduğunun göstergesiydi, kendi başına açıp girdiği evi var demekti. Anahtarlar demet halinde pantolonun ön köprüsüne takılırdı, biraz da cepte şişkinlik yapmaması için bu yol benimsenmişti, bir tür hava atış şekliydi.
60’lara gelmeden önce de pantolonun arka cebinde ayna tarak seti taşınırdı. Asker aynası denilen avuç içi aynaları cm çapında yuvarlak arkası teneke bir aynaydı, çoğu kez arka teneke yüzünde horoz resmi olurdu, sokaklarda işporta çek çek arabalarında bile satılırdı, alıcısı çoktu, tarak ise plastik ve küçüktü. Delikanlı saçına Necip Bey briyantini sürüp çıkmışsa, gün boyunca arka cebinden çıkardığı ayna tarak seti yardımıyla saçlarını tavuk kanadı gibi iki yana tarardı. James Dean, Elvis Presley, Dean Martin saç modası almış yürümüştü. Sonraki yıllarda tarak ayna seti kullanımı yerini parmakla tarama şekline bıraktı. Amerikan askerlerinin saç tıraşı benimsendi, berbere giden gençler saçlar Amerikan modeli olsun demeye başladılar. Bu modelde önler yukarı doğru dik, makasla kısa, yanlar kulak üstü iyice açılıp makine ile dipten kesiliyordu.
Alaburus, asker traşı denilen numara saç modelleri veya garson boy tip saç kesimi kullanılmaz olmuştu.
Kösele deri ayakkabılar
Ayakkabılar ya tek renk ya da Borsalino modası diye adlandırılan burun ucu ve topuk bölümü kahverengi beyaz veya siyah beyaz gibi iki renkti ve herkes kösele deri ayakkabı giyerdi, ayakkabı boyacıları, lostra salonları bu yüzden iyi iş yapardı, ayakkabılar rugan gibi boyanır, parıl parıl parlardı. Ayakkabıların burunlarına ve ökçelerine demir çakılırdı, her adım atışta demir ses yapardı, sonraları kabara, daha sonraları sadece iri başlı çivi çakılır oldu, vazgeçildi topukta sert lastik kapağa dönüldü.
Kösele deri ayakkabı modasından başka sadece lastik iş çizmesi vardı, bir de beden derslerinde giyilen kes lastik ayakkabılar. Kundura tamircileri ayakkabının yüzü, deri kısmı temiz ve kullanılabilir durumdaysa, aşınıp, incelmiş, delinmiş alt kösele kısmına yarım pençe, tam pençe, gizli pençe yaparak tabanı değiştirir, ayakkabılara ömür katardı. Kösele deri ayakkabılara alternatif süet, suni deri potinler görülmeye başladı, onları körüklü çizmeler, onları da mes’in topuklusuna benzer, konçları lastikli, ayağı çorap gibi tek parça saran, yarım bot Beatles modelleri takip etti.
62 den itibaren The Beatles grubunun doğuşuyla beraber modada yeni bir çığır açıldı
Mini etek, kadın modasında bir devrim, moda da bir kilometre taşıydı.
Mini etek dediysem ilk çıkışında etek boyu henüz diz kapağının iki parmak üstüydü. Mini giyen bir kadın oturunca zaten o etek boyu tüm çekiştirmelere rağmen diz kapağının bir karış üstüne çıkardı, frikik vermek kaçınılmaz olurdu.
Otomobil içleri, sinema fuayeleri, bar, kafe gibi haftasonu kalabalık olan yerler, merdivenler en çok frikik rastlanan yerlerdi.
Saçlar uzun tutulmaya başladı
Mini, maksi, midi olarak anılan etek boylarıyla beraber bacağı sıkıca saran buruşuk deri çorap çizmeler, diz kapağını aşan boyda Napolyon çizmeler ayaktan yukarı çıktıkça, etekler iyiden iyiye kısalmaya başlamıştı. İnce ve yüksek topuklar, sivri burunlar, siyah renkli file çorapları giyenlere defalarca bakılır da bakılırdı. Miniyi bacağı uzun olan da, şişman olan da giyiyordu.
Yerler, yollar, kaldırımlar çamur içindeydi, asfalt yol azdı, yan yollardan ana yola çıkana dek araçların çamurlukları içine sıvanan çamurlar, ana yola taşınır, yağışın etkisiyle çözülür, araçların altından su yerine çamur akardı, çamur kaldırımlara kadar yayılır, kent içinde otomobillerin cam silecekleri sağa sola gidip geldikçe çamur silerdi.
Böylesi çamurlu zeminlere rağmen İspanyol paça modası başladı. İspanyol paça dediğimiz geniş paçalara, kadınların ayak bileklerinden yükselen üst kısımlarına çoraplarına, çizmelerinin konçlarına kadar çamur damlaları sıçrar yapışırdı.
Hızlı yürümek imkânsızdı. İspanyol paçalar kuruduktan sonra fırçayla paça çamurları temizlenir, ütülenir tekrar giyilirdi, bir Beyoğlu turu sonrası yine aynısı tekrarlanırdı. Paçalar 42 cm ye kadar olurdu, espri bile yapılmıştı “Paçası öyle geniş ki adım atınca sokağın köşesini ondan önce dönüyor” denirdi. İspanyol paça modası yıllarca sürdü, bunun bir nedeni de altı yüksek sabo ayakkabıların kadın erkek herkes tarafından kullanılmasıydı. Özellikle kısa boylu olanlar altı mantar tabanlı, apartman topuk denilen bu saboları giydiklerinde paçanın altında görünmese de kişiye en az 15 cm uzun boy kazandırıyordu.
Sahne sanatçıları görünümlerine artı boy kazandırdığı için kullanımda örnek teşkil ediyorlardı. Zeki Müren lame sabo çizmeleri giymesi gazetelerde tek başına haberdi.
Bülent, Fevzi, Goya, Far, Maymunlu, ayakkabı, çizme modasının öncüleriydiler. Beykoz kundura ise evladiyelik ayakkabılar yapardı, Sirkeci Sümerbank mağazasında küt burun az model vardı ama sağlamlıkta üstüne yoktu.
Sümerbank çizgili pijamada da adeta patent sahibiydi. Jaket, pantolon, okul üniforması Beyoğlu Tünel GS arasında bulunan Mayer ve Lion mağazalarından alınırdı. Balo, iş yemeği kıyafeti, Smokin kiralamada Horozlu Konfeksiyon yıllarca Tünel Mağazasında hizmet verdi. Bez mendiller, iç çamaşırları Lazzaro Frankodan, gömlekler Beyoğlu Balık Pazarı girişinde ki Martino’dan, kumaşlar Beyoğlu İliyada Kumaş Mağazasından, Elmadağ’da Altınyıldız Mağazasından, Eminönü’nde günümüzde şemsiyeci olarak halen faaliyetine devam eden dükkânın yanında ki Suraski’den, KBK kumaş mağazasından alınırdı. Sultanhamam Kurşunlu Kumaş Mağazası ve Kula Mensucat da tanınmış kumaş markalarıydı.
Düz paça pantolon için cm yeterli olurken, paça duble, yüksek bel isteniyorsa ve biraz fazlası pantolonluk kumaş kestirilirdi. Kaşe kumaşlar sonrası terilen kumaş türü popüler olmuştu, çok oturunca kumaş parlama yapardı. Orta halli ailelerde yaygındı, “o zaman kumaş daha taş gibi” diyerek pantolon sökülür ters yüz yapılıp, yeniden dikilirdi bu işleme “Tornistan” denirdi.
Rock Modası
Rock müzik fırtınası sadece müzikte değil, modada, güzel sanatlarda her yerde esiyordu. Moda bu yeni tür müzik akımından çok etkilenmişti, Beyoğlu’nda Londra’nın Carnaby Streeat , Piccadily havası sezinleniyordu, renklenmişti, pop art belirtileri vardı. Uzun saçlı gençlere daha sık rastlanıyor, konserlerde moda daha belirgin görülüyordu. Küfeli Pazar hamalından, evlere tüp gaz getiren görevliye dek zengin fakir, yaşlı genç uzun saç benimsenmişti. Fitaş Dünya Sinemaları Pasajı içindeki Mudo, Erdoğan, Ayakkabıcı Sabo, Şeref Kundura, Beyoğlu Galeri Edip, Vakko, Çift Geyik Karaca triko mağazaları vitrinlerine ne koymuş diye daha sık bakılır olmuştu.
yıllarıydı, Ye Ye Kuruyemiş karşısında GS ya yakın beş altı katlı bir bina ismini yanlış hatırlamıyorsam ABC butik ismiyle çok görkemli bir açılış yapmıştı. Bina baştan aşağı içi dışı Londra butikleri gibi çarpıcı renklerle pop art desenli boyanmıştı. Her kattan dışarı taşan müzik duyuluyordu, pencerelerden broşürler atılıyordu, tezgâhtarlar arkadaş gibi samimiydi, butik duvarlarında starların afişleri, bir hareket, bir renk cümbüşü, müthiş kıyafetler, baş döndüren bir telaş vardı.
Müzikle alışveriş harikaydı, ne var ki ömrü uzun soluklu olamadı, kısa süre sonra kapandı.
Klasik fikirler, alışkanlıklar aşılmaya başladı, giyim tarzı kalıplara başkaldırı olarak da tanımlanabilirdi, kravatlı takım elbisenin altına lastik beden ayakkabısı conversler giyiliyordu, akım Beatles’in beyni John Lennon la başlamıştı. TV yayını olmamasına rağmen Beyoğlu’nda bir yürüyüşte modanın çizgileri belli olur, akım çok çabuk yayılırdı. Dergi, magazin okuru çoktu, öğrencilerin çoğu aylık müzik mecmuası Bravo, Pop, Salut les Copeins, Giovani, Melody Maker gibi müzik magazinleri takip eder, starların giydiklerini sıcağı sıcağına uygulardı. John Lennon’un tel çerçeve yuvarlak gözlüklerini Beyoğlu Emgen de bulabilir, takıp kullananlara rastlardınız.
Rumeli Caddesinde ki Cevza Alankuş’a ait Roman Butik, yıllarında Divan Oteli salonlarında düzenlediği defilesinde manken Sema Tamer ve Manolya Onur’un, giydiği kıyafetleriyle kendinden söz ettiren bir butik konumundaydı.
Fatoş Altınkum, Merih Akalın, Sema German, Füsun Ayanoğlu, Başak Gürsoy, Neşe Erberk aranan kıdemli ajans mankenleriydi aralarında müthiş bir rekabet söz konusuydu. Podyuma çıkacak kadroyu çok önemserlerdi, defileler birbirini kovalardı, bir günde iki defileye çıkan mankenler oldu.
Araları açık olan meslektaşlarıyla "O varsa ben yokum" diyerek kadar asla aynı podyumu paylaşmak istemezlerdi.
Bu dönemde yurt dışında ABD’li Cindy Crawford, Alman Claudia Schiffer dünya basınında öne çıkarken bizde de en ünlü manken, top model, kapak kızı Merve İldeniz olmuştu.
Podyuma çıkışı heyecanla beklenen, giydiklerini iyi taşıyan, kendisi için “Bizler elbise askısıyız” diyen, özel hayatında Etiler pazarından giyinen podyumların aranan mankeni, göğüslerine taktırdığı silikonlarıyla ayrıca konu olmuştu. Cesur kıyafetleri o giyerdi, finalde sunulan ve defilenin en çok konuşulan gelinlikle rüya gibi görünürdü, basın mensupları Merve İldeniz’den çok haber yaparlardı. Şöhretini, rakipsizliğini 90’lı yıllarda da sürdürmeyi başardı.
Mankenler dünyasında da yelpaze genişledi. Hanım hanımcık yapılan defile mankenlerinin kreasyon sunumları dışında konu mankenliği, kapak modeli, otomobil fuarları, bot fuarları, ürün tanıtımları, sokak defileleri gibi değişik çalışmalar da eklendi.
90’lı yılların başlarında vitrinlerin cansız mankenlerinde de değişim başlamıştı.
Manken yapım atölyelerinde klasik dümdüz duran, kabak kafalı cansız vitrin mankenlerinin yerine farklı figürlü kompozisyonlarda, makyajlı, saçları yapılı, kusursuz ölçülerde kalıp bedenleri imal ediliyor, Cindy, Claudia isimleriyle satılıyor, alıcı mağaza sahiplerince yapılan siparişler de yine iki Cindy, üç Claudia biri oturan, ikisi ayakta şeklinde veriliyordu.
CANLI yayında yaşadığı Tikli Hilmi kazası nedeniyle inzivaya çekilen, bu süre içinde "RTÜK sürgünü" olarak çocuk programı sunmak zorunda kalan Mehmet Ali Erbil, Çarkıfelek ile yeniden ekranlara dönüyor. Ancak "büyük" bir farkla: Mehmet Ali'ye yeni programında hostes olarak ünlü İsveçli manken Victoria Silvstedt eşlik ediyor. Victoria'yı Türk izleyiciler, katıldığı bir yabancı televizyon programında Carmen Electra ile dudak dudağa öpüştüğü sahne nedeniyle "yakından" tanıma olanağı buldular. İnternetteki erotik sitelerin vazgeçilmez objelerinden Victoria, "frikik ustası" olarak da tanınıyor. Frikik arayan paparazzileri hiç bir zaman "işsiz" göndermeyen Victoria ile muzip Mehmet Ali'nin ekranda nasıl bir ikili oluşturacaklarını hayal etmek ise pek zor olmasa gerek Mehmet Ali Erbil'in Çarkıfelek'teki hostesliğini daha önce Yasemin Koşal, Tuğba Özay, Tülin Şahin, Yeliz Yeşilmen, Berna Öztürk, Petek Dinçöz, Çağla Şikel ve Ayşe Hatun Önal'ın aralarında bulunduğu pek çok ünlü yapmıştı.