Güncelleme Tarihi:
LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi
İstiklal Marşı milli şair Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılmış ve Osman Zeki Üngör tarafından beslenmiştir. Günümüzde Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin milli marşıdır.
İstiklal Marşı'nın 10 kıtası ve sözleri kıta kıta aşağıdaki gibidir.
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettigi günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arsa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Bağımsızlığımızı ve kurtuluşumuzu anlatan İstiklal Marşı milletimiz açısından oldukça büyük bir öneme sahiptir. Mehmet Akif Ersoy her kıtada okuyan kişilere oldukça hisli duygular oluşturan ve anlamı çok etkileyici olan bir şiir kaleme almıştır.
İstiklal Marşı'nın tarihçesi hakkındaki bilgiler
İstiklal Marşı 12 Mart 1921 tarihine Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmiştir.
İstiklal Harbi'nin kazanılmasını cesaretlendirmek amacıyla yapılan yarışma için yazılmıştır. Şair şiir içerisinde milletinin özgürlüğünü ve kurtuluşunu elde edeceğine olan inancını dile getirir.
İstiklal Marşı Mehmet Akif Ersoy tarafından Tacettin Dergâhı'nda yazılmıştır.
Osman Zeki Üngör 1930 yılında tarafından bestelenmiş, Edgar Manas tarafından 1932 yılında orkestrasyon haline getirilmiştir.
Ali Rıfat Çağatay İstiklal Marşı'nın ilk bestecisidir.
Mehmet Akif Ersoy tarafından söylenmiştir.
İstiklal Marşı'nın okunuşu ve nefes yerleri konusunda detaylı bilgi almak için tıklayınız
İstiklal Marşı toplamda 10 kıtadan oluşmaktadır.
İstiklal Marşı'nın güncel kullanılan bestesini besteleyen kişi Osman Zeki Üngör'dür.
Şöyle düşünebiliriz: Biz, inananların oluşturduğu bütünlüğün harikuladeliğine başka herhangi bir ideoloji, bir sistem, bir inanç etrafında oluşturulmuş hiçbir bütünlük yaklaşamaz bile. Ben, biziz. İstiklal Marşı'mızın tamamının aynı ruhta birleşmiş insanlardan oluşan Türk Milleti tarafından yazıldığını düşünürüz; buna inanırız. 'Ben', milletimizin ta kendisidir.
'Ben', sadece İstiklal Harbi zamanında görülmüş değildir. Geçmişte de, ezelden beri hür yaşamamızı sağlayan bir ideolojik bütünlük olarak kudretini devam ettirmiştir. Aynı zamanda da hep hür yaşamamızı sağlayacak bir bütünlük olarak varlığını sürdürecektir.
Hürriyete yönelik derin sevdamız biz inananların oluşturduğu bütünlüğün özüdür. Bu öz bizi istiklale sıkı sıkıya bağlar. Biz özümüzü gürleştirmek'ten yana duranlardanız. Bu özü kanımızın derinliklerinde taşıdığımız için ezelden beridir hür yaşadık, daima taşıyacağımız için de hep hür yaşarız.
'Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.' demek Türklüğü vurgulamaktır. Burada yüce bir özgüven, kesin bir teslimiyet sergilenmektedir. Bu mısraımızda, kafirle çatışmayı göze alarak, doğrudan çatışarak ezelden beri hür yaşamış ve hep de hür yaşayacak bir 'ben' dile gelmektedir.
*El Enfal/65
Garp niye ve nasıl uluyor peki?
Niye? sorusunu korkutup sindirmek ya da şamata çıkararak planlarını gözden kaçırmak için diye cevaplandırabiliriz. Nasıl uluyor? Kendince realist, cahilller için gözalıcı tanım ve yorumlarla. Millet, din, bilim, teknoloji, medeniyet, ortaçağ, ekonomi, demokrasi gibi kavramlarla ilgili tanım ve yorumlarını oldukça etkileyici ama hakikatten uzak bir içerikle yayıyorlar. Bölgesel, küresel "öngörüleri" hiç bitmiyor. Dünyanın merkezinde "beyaz adam" oturmuş herkesi kendi değer yargılarıyla "bilimsel" ölçekte yargılayıp duruyor. Hangi iktidarin legal, hangilerinin illegal olduğuna onlar karar veriyor. Kimlerin barbar, kimlerin medenî olduğunu onlar tespit ediyor. Tüm bu yaptıklarını, "ulumak" olarak nitelendirdiğimizde büyüleri bozuluyor.
Bu mısradan elde ettiğim sonuç onların tüm bu şamatalarına imanın vermiş olduğu firaset ve güç ile karşı durabileceğimizdir. Önemli olan bizim "böyle bir iman" diyebilecek kadar iman etmiş olmamızdır. Vesselâm.
Besbelli ki boğazın iki yakasını tutup payitahtı işgal eden ehli salibin bütün dişleri yerli yerindedir. Türk’ü tarih sahnesinden uzaklaştırma gayretinin iştah ve hevesiyle ağızlarından canavarlara özgü salya akıtmaktadırlar. Milletimizin ise düşmana, onların silahlarının mümasili silahlarla karşılık verebilmesi imkan dahilinde görünmemektedir.
Ancak Türk milleti, aslının icabını ihraz edip kendisine bahşedilen Allah’ın kılıcı olma rolüne sahip çıktığında, "Gevşemeyin, üzülmeyin; inanıyorsanız, üstün gelecek olan sizsiniz." (3:139) vaadinin hak olduğunu bir kez daha görecektir. Çünkü, yerkürede küfrün galebe çalması muvakkattir; oysa Türklüğün icabını ihraz eden Türk’ün Allah’ın indindeki yeri ebediyyen münhasırdır.
Dadaşhan Celâleddin Kavas ikinci iki kıtanın birincisi sensin. İstiklâl Marşımız kırkbir mısra ve bugünün birincisi sensin programına katılan kırkbirinci isim seninki. Halbuki önceden sen bu programda yer almayacağını bildirmiştin. İtirazlarını geri almış olmanı derneğin bütün diğer kuruluşlara rağmen önemini fark etmene hamlediyorum. Fuat Dik aramıza katılan kırk ikinci isimdir. O da hayırda yarışmaya “medeniyet” mısraı ile başladı.
İSMET ÖZEL
Haber ile daha fazlasına ulaşın:
Gündem