***
minsugaliya
***
Otelin lobisinden içeri adm attğnda, bakşlarn hzlca etrafnda gezdirdi Selman. Dila'nn Ekrem denilen o sevimsiz zibidiyle ne işi olduğu hakknda en ufak bir fikri yoktu ama burnuna hiç iyi kokular gelmiyordu. Ekrem'i hiçbiri sevmezdi ama şimdiye kadar karş karşya gelmelerine neden olacak bir şey de yaşamamşlard. Yine de Kemal'in bu kadar endişelendiği başka bir an, en son ne zaman yaşadklarn hatrlamyordu. Dila'nn Ekrem'in yanna geldiğini öğrendiğinden beri telaştan kendini kaybetmiş gibi davranyordu. Kemal'in neyden bu kadar korktuğunu bile bilmediğini fark ederek skntyla iç çekti. Gerçi Kemal hep böyleydi, tüm yükü bir başna srtlanr, kimseye şikâyet etmez, kendi kendine sessizce dertlenirdi.
Onun doğruca asansörlere yöneldiğini fark ederek şaşknca kaşlarn çatarken, köşedeki koltuklardan birinde oturan kadn görünce admlarn durdurdu. Dila'nn Fransa'dan gelen arkadaşn, geçen gün kadn Kemal'i ziyarete geldiğinden uzaktan şöyle bir görmüştü. Şimdi burada olduğunu görünce, nedense içi biraz olsun ferahlamşt. Dila'nn, Ekrem'le buluşmaya tek başna gelmemekle aklllk ettiğini düşünerek gülümserken Kemal'e seslendi. Adamn, merakla kendisine çevirdiği bakşlarna cevaben kaşlaryla Blanca'y işaret etmekle yetindi. Kemal, kadnn oturup tasaszca caddeden gelip geçenleri izlediğini fark ederek gözlerini devirmemek için kendini zor tutarken elini cebine att. Ekrem Taşkn'n şehirdeki tüm otellerinde daimi bir süitinin bulunmas galiba ilk kez işine yarayacakt.
Otelin daimi müşterilerine verdiği gümüş maskotu parmaklarnn arasnda çevirirken "Ben yukar çkyorum," dedi hzlca. Ardndan, odasnn bulunduğu kat ve oda numarasn söyledikten sonra "Blanca'y sen getirirsin."
Selman, vereceği cevab beklemeden hzl admlarla asansöre yürüyen adamn arkasndan bakakalrken, kaşlarnn şaşknca çatlmasna engel olamad. Kemal böyle tasaszca yukar çkabildiğine göre anlaşlan bu otelin devaml müşterileri arasndayd. Adam hakknda bilmediği daha kim bilir nelerin olduğunu düşünürken, skntyla iç çekti. Tüm bunlarn ne anlama geldiğiyle ilgili herhangi bir fikir yürütemiyordu. Sanki ortada yalnz Dila ile Kemal'in bildiği bir sr vard ve geriye kalan herkes, olan bitenden habersiz bir şekilde onlarn peşinden savrulup duruyordu. Bu düşünce cannn sklmasna neden olurken, derin bir nefesle omuzlarn geriye iterek duruşunu dikleştirdi. Ali Kemal Barut, onun için kardeşten öteydi ve can dostu için her türlü tehlikeye gözünü bile krpmadan atlrd.
Blanca'nn olduğu tarafa doğru hzl admlarla yürüyerek sesini duyurabileceği kadar yaklaştğna kanaat getirdiğinde "Bonjour," diye seslendi. *Merhaba.