korkak insan nasıl cesaretlenir / İnsanların Korkusu!!

Korkak Insan Nasıl Cesaretlenir

korkak insan nasıl cesaretlenir

Çocuğu cesaretlendirmek için neler yapılabilir?

Korku, insanın bugünkü gelişmişlik düzeyine ulaşmasında büyük rol oynamıştır. On binlerce yıl önce yaşayan atamız olan ilk insan, çevresindeki diğer güçlerin oluşturduğu tehlikeler karşısında korkmuş ancak, bu korku sonucunda geliştirdiği becerilerini ve cesaretini kullanarak, kendini korumuş ve hayatta kalmış. Bugün yaşadığımız modern dünya, bir bakıma, korku karşısında gösterilen bu ilk cesaretin ürünü. Çocuk gelişiminde cesaretle ilgili ayrıntılı bilgileri Prof. Dr. Yankı Yazgan’dan aktarıyoruz.


Deneyerek ve yaşayarak öğrenme, çocukların tüm duyularıyla çevrelerini yaşayarak, keşfederek, yaratarak, araştırarak, bağlantı kurarak ve katılımcı olarak öğrenmeleri demek. Bu nedenle çocuklar hayatı en çok spor yaparken ve oyun oynarken tanır. Çocuklar, deneyerek ve yaşayarak öğrenmede, yetişkinlerden gerektiği ölçüde yardım alır; doğayı ve çevreyi keşfeder. Cesur ve özgüvenli bireylere dönüşebilmeleri ve hayat içinde başarıyla yol alabilmeleriyse deneyerek ve yaşayarak öğrenmeye dayanır.


Çocuklarınızın cesur ve özgüvenli olmasını istiyorsunuz, ama korkularınız nedeniyle bu özellikleri kazanmalarında engelleyici mi oluyorsunuz? Henüz korkutucu bir durum yokken bile, korkunun geleceğe dönük bir süreklilik kazanmasına, hayatınızı tutsak almasına engel olabilir misiniz? Hayatınızda “keşke”ler mi çok, yoksa “iyi ki”ler mi? Korkunun var olduğu noktada tutkuyla istenen bir hedefin ya da ulaşılmak istenen bir amacın olması, cesareti doğurur. Korkuya kafa tutmamızı ve aşmamızı sağlayan unsurlar; hedeflerimiz, coşkularımız ve ilişkilerimiz. Cesaretin gelişimi, korkuyu, tehlikeyle karşılaşan kişinin normal bir duygusu olarak kabul etmesiyle başlar. Tehlikenin boyutuna göre, savaşmak ve kaçmak eylemlerinden hangisinin uygun olduğunu değerlendirerek uygulamaya koymakla, cesaretin gelişimi devam eder. Korkutucu olmayan durumları olduğundan daha fazla korkutucu algılamamıza neden olan durumlarsa kaygıyı yaratır ve korkunun sadece bugünümüzü değil, geleceğimizi de tutsak almasına neden olur.


Kaygı bulaşıcıdır!



Her anne çocukları için kaygılanır. Kaygı, gerçekçi olmayan bilgi ve beklentilerle pekişir. Kaygılı anne-babanın yüz ifadesi, ses tonu ve vücut duruşu çocuğuna da kolayca bulaşarak, onun da aynı ya da benzer kaygıları taşımasına neden olur. Bu durumu kendinizden biliyorsunuzdur…


Kaygılar bulaşıcı oldukları gibi, anne ve baba olarak gerçek hedeflerinizi gözden kaçırmanıza neden olur. Gelişiminde nelerin daha önemli olduğunu unutursak, çeşitli kaygılarla oyun oynamasını engellediğimiz çocuğumuzun özgüveni yüksek, hayata karşı cesur, ayakları yere sağlam basan biri olarak yetişmesini bekleyebilir miyiz?


Araştırmalar ne diyor? 2008 yılında ülkemizin de aralarında bulunduğu 12 ülkede gerçekleştirilen “Her Çocuğun Çocuk Olmaya Hakkı Vardır: Annelerin Bakış Açısı”araştırması da annelerin çocuklarına ilişkin beklenti ve kaygılarını açıkça gözler önüne sermekte. “Annelerin Bakış Açısı” araştırması sonucunda ortaya çıkan bazı bulguları, bu çalışmadaki yaklaşımlara ışık tutabilmek amacıyla sizlere sunuyoruz:


Türkiye’deki annelerin, çocuklarının ev dışında yaşayarak öğrenme olanaklarından kazanmalarını en çok bekledikleri kavram “kendine güven” olarak ortaya çıkmış (%59; aynı beklenti oranı Amerikalılar için %20). Sosyal anlamdaki gelişim, yardımlaşma, işbirliği ve arkadaşlık gibi beklentilerse (Türkiye’de %38, Amerika’da %60, Fransa’da %31) daha arka planda.


Ayrıca, Türkiye’deki annelerin büyük bir bölümü çocuklarının dışarıda, parkta ya da bahçede oynarken daha mutlu göründüğünü, bu faaliyetlerin çocukların sağlıklı gelişimini olumlu yönde desteklediğini düşünüyor. Ama, bu düşüncelerine rağmen annelerin % 83’ü gibi çok büyük bir kısmı, güvenlik kaygısı taşır.



Adım atmayı engelleyen nedir?



Korkutucu durumu yok saymak, korkacak bir şey olmadığını düşünmek ve görmezden gelmek adım atmayı engeller. Korkutucu durum yoksa, bir şey yapmamız gerekmez. Ancak korkutucu durum, bizim dışımızda varlığını devam ettirmeye devam eder. Bizim eylemsizliğimiz (pasifliğimiz), onun varlığının devamını engellemez. Ve ardından korktuğumuz (fakat korktuğumuzu kabul etmediğimiz) durum başımıza gelir.

“Hem cesur olsun hem yanımdan ayrılmasın!”



Araştırma sonuçlarına göre Türk annelerinde belirgin biçimde görülen otomatik düşünce akışı şöyle özetlenebilir:


“Çocuğum sokakta oynasın, ama benim gözümün önünde olsun.”


“Dışarıda olsun, ama dışarısı bence emniyetli değil.”


“Kendine güvensin, cesur olsun ve korkmasın, ama dizimin dibinden ayrılmasın.”


2009 yılında İstanbul’un Kadıköy yakasında bulunan bazı kamu okullarında 3982 çocuk ve ailelerinin katıldığı bir araştırma gerçekleştirilmiş. Araştırmada anne-babalara yöneltilen “Çocuklarınızın neden psikolojik destek alması gerektiğini düşünüyorsunuz?” sorusuna verilen cevaplarda “kaygı ve korku” sorunlarının daha fazla öne çıktığını görülmüş.


Bu araştırmanın sonucu da çocukların okuldaki başarısının önem verilen konuların başında yer almasına rağmen, çocuklarının yaşadığı kaygı ve korku sorunları anne-babayı daha çok endişelendirdiğini ortaya koyuyor. Ancak çocuklarının yaşamlarında kaygı ve korkunun etkisini çok önemsemelerine karşın anne ve babalar, onların bu korkuları aşmasını sağlayacak fırsatları yaratmaktan çekiniyor gibi duruyor.

Cesur ve bağımsız olmak için gereken deneyimleri nasıl yaşayacak?



Tutku ve coşku içeren durumlar korkunun rahatsız ediciliğine dayanmamızı sağlar. Bir amaç sahibi olmak, korkutucu durumların yaşandığı zamanlarda cesaretin ortaya çıkmasını sağlar. Çocukların arkadaşlarıyla birlikte olması, oyun oynaması ya da hayatın değişik anlarını oturduğu yerden kalkıp yaşamasına olanak sağlayan her durum, cesareti ve kendine güven duygusunu geliştirir.

Hedefe erişmeyi önemli kılacak amaçlar, çocukları cesur adımlar atmaya, korkuya teslim olmamaya yöneltir. Bu nedenle çocuğunuza aktif olma, hareket etme ve özgürce seçme hakkı vermenizi öneririz.


Çocuklar nasıl öğrenir?



Deneyerek, görerek, koklayarak, duyarak, tadarak yani sahip oldukları beş duyu organını kullanarak ve sınırlarını zorlayarak öğrenir. Peki, çocuğunuzun sınırlara ihtiyacı olduğunda ona ne zaman sınır koymalısınız? Hangi sınırları kahramanca savunmalısınız? Tehlikenin açık ve somut olduğuna inandığınız her durumda ona sınır koyabilirsiniz. Ama sizin kaygılarınız gerçeklerin ötesine geçtiğinde, çocuğunuzun gelişimini engelleyecek birtakım durumlar ortaya çıkabilir.


Örneğin “Parka gitmelidir, ama...” diyen anne-babaları ele alalım. Çeşitli endişeler nedeniyle çocuğu evde tutmak ve televizyon karşısına oturtmak, söz konusu endişelerden uzaklaştırmak için doğru bir çözüm değil.

Tehlike içeride de dışarıda da var



Elbette, dış dünya çocuklar için de çeşitli tehlikeler içerir. Ama bu tehlikeler, tam da sandığımız yerde değil. Örneğin, ABD gibi ülkemize göre güvenliğe daha fazla önem veren bir ülkede bile, çocukların yaşadıkları tehlikeli durumların başında ev kazaları gelir.


Çocuğunuzun oturduğu yerden kalkıp deneyerek, yaşayarak öğrenmelerini engellemeyin. Çünkü engellemezsek ileride “keşke bıraksaydık da...” diyeceğimiz bir duruma; düşe kalka, kirlene temizlene büyümesine olanak verdiğimizde bunun tam tersine, “iyi ki bıraktık da...” diyeceğimiz bir kazanca dönüşür. Çocuklarımıza ilişkin kendi korkularımızı kontrol edebildiğimizde ve “keşke”ler kadar “iyi ki”lerin de rolünü artırabildiğimizde, çocuklarımızın hayata bakış açılarını olumlu yönde şekillendirmekte belirleyici olabiliriz.


Cesur davranış gelişimi



Çocuğun cesaretini ve kendine güvenini kazanması, ileriki yaşlarda karşılaşacağı daha korkutucu olabilecek durumları daha kolay aşmasına yardımcı olur. Korkutucu durumlarla karşılaştıklarında çocuklukta kazandıkları beceriler devreye girer. Hayatının birçok döneminde karşılaşabileceği yeni, dolayısıyla da hafif korkutucu olan durumlara gerçekçi yaklaşmasını, zorluklara dayanabilmesini ve onları aşabilmesini sağlar.

Anne-babaların cesaret gelişimine katkısı



Çocuklar, büyürken toplumsal hayatın içinde yer almalı. Bu sırada, annebabanın çocuğun çevresinde, erişebileceği fiziksel ve duygusal mesafede olması gerekir. Çocuk, karşılaştığı zorluklarla nasıl başa çıkacağına dair ebeveynlerinin yol göstericiliğine ve yüreklendiriciliğine ihtiyaç duyar. Ebeveynler çocuğun ihtiyacına duyarlı olduklarında, ona gereken donanımı sağlar. Bu kazandırdıkları donanımı uygulaması için sokakta, bahçede ya da okulda gereken özgürlüğü ona vererek, cesaretinin inşasına katkıda bulunabilir.

Korku, tehlikenin boyutunu yansıtmaz



Çocuk, korkuya teslim olmakla, korkularını aşmak arasında kaldığında ne yapacaktır? Korku duygusu, bir tehlikenin varlığını bize bildirir. Ancak tehlikenin korkutuculuğu, tehlikenin gerçek boyutunu yansıtmaz. Tehlikeyi olduğundan büyük değerlendirdiğince, korkumuz bizi durdurur, dondurur ve tutuklaştırır.


Tehlikeyi gerçekte olduğundan küçük gördüğümüzdeyse, cesaret değil “gözü kara” bir cüret ile hareket edebiliriz. Oysa çocuk, riskli durumları doğru değerlendirdiğinde, gerçek tehlikelerden gerekirse kaçabileceğini ve aşabileceği korkutucu durumların üstüne gidebileceğini bilir.


Doğru cesaret, korkuyu kabul etmekle, anlamakla ve doğru şekilde tahlil etmekle gelişir. Bu şekilde güvenliğimizi en üst seviyede korur. Cesur kişiler, korku duygusunu bilen insanlardır!

Çocuklar korkuyla ilişkilerini nasıl ayarlar?



Çocuklar, korkularına kaynaklık eden durumlarda, anne ve babanın tam desteğini hissettikleri ölçüde rahatlayabilir. Yersiz korkularla (düşersin, giysilerin kirlenir) çocuğunuza destek olmak yerine, onun hayatını gereksiz yere kısıtlarsanız, yaşayarak öğrenmesini ve korkuyu tanımasını engellemiş olursunuz. Bir yandan ona cesur ol ya da özgüvenli ol derken davranışlarınızla bunun tam tersi sonuçlara yol açabilirsiniz. Anlayacağınız, bir çocuğun düşüp kalkmadan, giysileri kirlenmeden büyümesi ve gelişmesi mümkün değil. Cesaret ancak yaşamaya, denemeye izin verdiğimiz ölçüde gelişir. Ona karşı engelleyici olmak yerine deneyerek öğrenme sürecinde erişim alanı kapsamında kalmanız, vereceğiniz en büyük destek.

Kaçınmak, tehlikeyi yok saymak, uzak durmaya çalışmak ama hiçbir şey yapmamak, bir bakıma “psikolojik ölü” taklidi yapmak anlamına gelir.

Korkuya beyin bilimleri açısından bakış



Bir korkutucu uyaran beyne ulaştığında, korkudan sorumlu beyin bölgesi amigdala, korkutan durumun ortaya çıktığı zorlayıcı koşulu, ileride hatırlatmak üzere, bir kenara yazar. Kişi kendini daha önce korkutmuş olan ortamı (ya da nesneyi) gördüğünde, beyin alarm sistemlerini çaldırmakta gecikmez. Amigdala alarmı çaldığında, tehlikeden kaçmak ya da tehlikeyle savaşmak gibi davranışlar ortaya çıkar. Ama, korkuyla mücadeleyi öğrenemeden, denemeden, yaşamadan büyümüş olanlar, aşırı korkunun çaldığı alarmın etkisiyle adeta donakalır.


Kımıldamama, hayvanlar dünyasında bir çeşit ölü taklidi yapmaktır insanlarsa, korktuklarında kaçınarak, yollarını değiştirerek tepki verebilir. Aslında tepkisizleşirler. Korkunun (insanda kaçınma, hayvanda donakalma dışında) doğurması beklenen normal tepkiyse, ya kaçmak ya da savaşmaktır. Korkuya teslim olmaksa, ne kaçmayı ne de savaşmayı içerir.


Kaçınmak kendini aciz, güçsüz ve yetersiz hissetmek olur. Ayağı sağlam yere basamayan, ürkek, tedirgin, adım atmaktan çekinen ve kararsız bir birey olarak büyümek pek arzulanan bir durum değil. Karar almadan durmak, korkutucu durumlarda savaşmak ya da kaçmak yönünde bir adım atmadan kalmak, bir tür psikolojik ölüm olan bezginliğe iter.




Örneğin, arkadaşlarla birlikte olmak, oyun oynamak, sevdiği bir faaliyette bulunmak, bir hedefe dönük hareket ediyor olmak ve bununla birlikte kazanmayı arzu etmek gibi durumlar kendini iyi hissettirecek bir meşguliyet içinde olmak olarak tanımlanabilir.


Giysiler kirlenecek, ortalık dağılacak gibi gerekçelerle harekete geçmekten kendimizi alıkoyduğumuz her durum, beynimizin korku sistemlerini gereksiz alarma geçirdiğimiz durumlar.



Çocuğunuzun kendini geliştirmesini sağlayan, özgürce oynadığı, denediği faaliyetlerin çoğu, ortalığın dağılmasına ya da giysilerinin kirlenmesine neden olabilir. Ama tüm bu durumların basit çözümleri vardır. Çocuk, özgürce bir deneyimle, korkuyu aşarak kazanabileceği cesareti geliştirme fırsatını kaçırdığında, hem korkusu derinleşir, hem de anne-babaların çok arzu ettiği güven duygusundan çok uzaklara düşer.


Prof. Dr. Yankı Yazgan

Daha cesur hissetmenin 7 yolu

Eğer çoğu insan gibiyseniz, muhtemelen cesareti korkusuzluk ile denk sayıyorsunuzdur ancak bu yanlış bir yorum. Gerçekte cesaret, hissettiğiniz korkuya rağmen eyleme geçebilmektir. Cesaret kaygı ve endişelere rağmen korkusuzca tepki verme isteğidir.

Esasında cesur olmanın en iyi yollarından birisi korktuğunuz şeyi anlamak ve korkunun sizi hareketsiz bırakmasını reddetmektir. Çünkü ona izin verdiğinizde korkunun ileri gitmenizi, risk almanızı ve fırsatları değerlendirmenizi engelleme gücü vardır. Bu sırada cesur olmak ise fırsatları değerlendirmeyi, hayalleri kovalamayı ve yaşamdan istediğinizi almanızı sağlar.

Eğer korkuyla uğraşıyorsanız ve hayatınızda daha cesur olmak istiyorsanız, cesaret kaslarınızı çalıştırmanıza ve her durumda iyi olmanıza yardımcı olacak bazı yöntemler var. Aşağıda cesarete dair bilmeniz gerekenlere dair bir özet var.

Cesaretin Faydaları

Hayatta daha cesur olmak risklere daha uygun tepki vermenizi ve pozitif şeyler başarmanızı sağlar. Ancak bunun için korkularınızın ötesine gitmeniz gerekiyor. Hatta cesur olmak risk ve ödülleri değerlendirmek, kaçınılmaz şekilde gelen korkuya rağmen detaylıca düşünmek demektir.

Cesaret sizin için önemli olan şeyleri kovalamanıza yardımcı olur. Ayrıca özgüveni arttırır ve yeteneklerinize inanmanızı sağlar. Benzer şekilde cesaretin korkusuzluk olmadığını da fark etmeniz gerekiyor.

Hatta korku hissetmek sağlıklıdır çünkü yavaşlayıp riskleri doğru değerlendirmenize yardımcı olur. Kendinizi aşırı zorlamayın ve korku hissederseniz cesur olmadığınızı düşünmeyin. Buna ek olarak, korkularınızla ne kadar yüzleşirseniz, korkuların yerine cesareti koyabilirsiniz. Cesaretin bazı diğer faydaları şöyle:

  • Korkunun ortasında cesur olmak özgüveninizi geliştirir.
  • Cesareti benimsemek dünyaya başka bir bakış açısından bakmanızı sağlar.
  • Cesareti hayatınızın bir parçası haline getirmek başkalarının da aynısını yapmak için güç kazanmalarını sağlar.
  • Konfor alanınızdan çıkmak ve daha cesaretli olmak daha iyi bir kişiliğe sahip olmanızı sağlar, hayattaki deneyimlerinizi genişletir.
  • Cesur olmak sizi daha başarılı yapar çünkü muhtemelen hayallerinizi kovalama ve fırsatları değerlendirme imkanınız artar.
  • Cesareti hayatınıza dahil etmek mutluluk hissini arttırır.

Daha Cesaretli Hissetmenin Yolları

Korkulu olmak durgunluğa sebep olabilen güçlü bir kuvvettir. Hatta korku doğru şekilde yaklaşılmadığında fırsatları kovalamanıza engel olur ve hedeflerinize ulaşmanızı engeller. Bunun sonucunda pek çok insan korkunun cesaret kaslarını geliştirmek ve risklere rağmen yeni şeyler denemek yerine onları konfor alanlarında tutmasına izin verir.

Eğer bu senaryo hayatınıza çok benziyorsa, biraz daha derinlere dalarak hayatınızdaki daha cesaretli olabileceğiniz bazı bölgeleri tespit etmeniz gerekebilir. Örneğin işyerinde iyi çalıştığınızı fark etmelerini mi bekleyeceksiniz yoksa terfiyi kovalayacak mısınız? Ofiste zorbalığa maruz kalınca tepki verecek misiniz? Muhtemelen hayatınızda daha cesur olmanızı gerektiren pek çok bölge vardır. Aşağıda cesareti benimsemeniz ve onu hayatınıza katmanız için bazı yöntemler mevcut.

Sağlıklı Bir Bakış Açısına Sahip Olun

Çoğu zaman insanlar cesur doğulduğunu düşünürler ve esasında bazı insanlar cesaret göstermeye daha eğilimli olsalar da, bu sizin de cesur olamayacağınız anlamına gelmez. Hatta cesareti bir kas gibi görmek gerekir. Bazı insanlar diğerlerinden daha belirgin kaslara sahip olarak doğsalar da, herkesin doğru eğitim ile kaslarını geliştirme imkanı vardır.

Benzer şekilde korkunun kötü bir şey olmadığını fark etmek de önemli. Hatta korku sağlıklı bir şeydir. Örneğin korku sinir sisteminizi ve sizi güvende tutacak hayatta kalma içgüdülerini tetikler. Bu nedenle karanlık bir sokakta bir yabancı yaklaşırken veya fırtınadan saklanırken korku hissedersiniz.

Korku sahibi olmanın kötü bir şey olduğunu varsaymak yerine bunu kim olduğunuzu öğrenmek ve konfor alanınızdan çıkarken neden heyecan duymak yerine korktuğunuzu anlamak için kullanın. Eğer korkunuzu adlandırmak için zaman ayırırsanız, onun neden orada olduğunu anlayabilir ve üstesinden gelecek cesareti bulma konusunda adım atabilirsiniz.

Araştırmalar hislerinizi kelimelere dökmenin korkuya verdiğiniz negatif tepkileri hafifletmeye yardımcı olduklarını gösteriyorlar. Ayrıca korkularınızı dile getirmek sizi zayıf yapmaz. Bunun yerine cesur olursunuz. Çünkü zayıflıklarınızı tanımlamak kolay değildir. Korkularınızı benimsediğinizde, cesur olmak için bir adım atmış olursunuz.

Bunun sonucunda korkularınızı küçümsemek veya onların varlığını reddetmek yerine sizi neyin geride tuttuğunu bilirsiniz. Korkularınızı benimseyerek kendinizi korkmanıza rağmen daha cesur kılabilirsiniz.

Güçlü Yanlarınızı Tanımlamak

Cesaret dolu bir hayat yaşamak söz konusu olduğunda ne konularda iyi olduğunuzu belirlemek yardımcı olur. Araştırmalar güçlü yanlarını bilip geliştiren insanların sadece daha mutlu ve daha az depresif olmadıklarını, aynı zamanda daha dirençli olduklarını gösteriyorlar.

Buna ek olarak iyi olduğunuz konuları bilmek özgüveninizi arttırır ve böylece risk alma ve cesur olma ihtimaliniz artar. Benzer şekilde yeteneklerinize güvendiğinizde, fırsat kendini ortaya koyduğunda onu kovalama ihtimaliniz artar.

Buna ek olarak, korkular ile başa çıkmaya çalışırken ve hayatınıza daha fazla cesaret eklemek için uğraşırken, zayıflıklarınıza odaklanma eğilimi normaldir. Fakat bunu yapmak cesur olma ihtimalinizi azaltır. Bu nedenle ne konuda iyi olduğunuzu düşünmek güven ve cesaret kazanmak için önemlidir.

Farklı Senaryoları İnceleyin

Cesur olmak söz konusu olduğunda risk aldığınızda olabilecek en kötü şeyi değerlendirmenin yanında almamanın da sebep olabileceği kötü sonuçları görmek gerekir. Çoğu zaman iki ucu karşılaştırmak korkularınızı aşmanıza yardımcı olur çünkü eyleme geçince oluşabilecek kötü sonuç çoğu zaman hareketsiz kalmaktan doğacak sonuçtan daha iyidir. Eğer düzenli olarak bu tür karşılaştırmalar yaparsanız, korkularınızın üzerinizde kontrol sahibi olmalarına engel olabilirsiniz.

Ek olarak, korktuğunuz bir şeyi yaptığınızı hayal edebilirsiniz. Bu senaryoda her bir muhtemel sonuca karşı nasıl tepki vereceğinizi ve ne söyleyeceğinizi değerlendirin. Bu egzersiz kendinizi hazır hissedene kadar cesaret için pratik yaptıracaktır.

Konfor Alanınızdan Çıkmayı Deneyin

Korkunuzun eğlenceli bir şey yapmanıza, istediğiniz şeyleri almanıza ve kim olduğunuzu ifade etmenize engel olduğu zamanlarda hayatınızı tam olarak yaşamış olmazsınız. Eğer hayatınızın bu kısmını değiştirmek isterseniz, hayatınıza dair niyetlerinizin olması gerekir.

Cesaret kaslarını geliştirmek kendinizi konfor alanınızdan çıkmaya zorlamanızı gerektirir. Bunun sonucunda sizi rahatsız edecek bazı senaryoları seçin ama sonuçları çok ağır olmasın.

Yani yeni insanlarla tanışmak veya restoranda yalnız başına yemek gibi başa çıkabileceğiniz konularda cesur olun. Daha sonrasında bir projeyi yönetmek gibi daha büyük işlere el atabilirsiniz. Küçükten başlayarak başlarda çok risk almadan cesur olabilirsiniz. Zamanla daha büyük riskler alabileceğiniz noktaya geleceksiniz.

Stresi Azaltın

İnsan bazen çok bitkin oldukları ve yorucu olabilecek şeyleri yapmaktan çekindikleri için korkar veya cesarete sahip olmazlar. Eğer böyle hissediyorsanız, stresi azaltmanın yollarını arayın. Stresliyken cesur olmak zordur.

Bu nedenle hayatınızda stresi azaltacak yollar arayın. Kendinize bakmanın yanında rahatlamak ve stres atmayı araştırın. Bazen kısa bir tatil yapmak veya işten izin almak yardımcı olabilir. Herkesin arada bir ara vermeye ihtiyacı vardır. Eğer daha cesur olma fikri size çok yorucu geliyorsa, ilk önce hayatınızdaki stresi azaltmanız gerekebilir.

Cesur Adımları Kutlayın

Her cesur eyleminiz özellikle de sizin için yeni bir konuda cesur olduysanız kutlanmalı. Korku hissetmenize rağmen cesur davrandığınız zamanları fark etmeyi unutmayın. Kendinizi övün ve korkunuzun üstesinden gelmenizi sağlayan uğraşınızın farkına varın. Uzmanlar küçük kazançları kutlayan insanların uzun vadede daha başarılı olduklarını belirtiyorlar.

Bunun için terasa çıkıp bağırmanız veya sosyal medyadan paylaşmanıza gerek yok. Tek yapmanız gereken zihinsel olarak farkına varmak ve kendinize buna dair iyi hissetme izni vermek. Cesaretinizin kırıldığı anlarda okumak için bunların notunu da alabilirsiniz. Böylece negatif düşüncelere kapılma ve cesur olamayacağınızı düşünme ihtimaliniz azalır.

Başarısızlıktan Korkmayın

Çoğu insan başarısızlıktan korkar ve bu da onların hep aynı konumda tıkılı kalmalarına sebep olur. Başarısızlık korkusu insanların sıkı standartlar geliştirmelerine ve mükemmeliyetçi olmalarına sebep olabilir. Bunun sebebi başarısızlık ile gelen utanç hissinden kaçınmaktır.

Ancak başarısızlık da benimsenmesi gereken bir deneyimdir. Kendinize başarısızlığın özellikle de risk aldıysanız ve konfor alanınızın dışına çıktıysanız kötü bir şey olmadığını hatırlatın.

Neticede başarısızlık kişisel olarak büyümenin bir yoludur. Yeni bir şey öğrenmenizi, yön değiştirmenizi ve ne olduğunuzu görmenizi sağlar. Eğer onu kötü durum senaryosu olarak görmez ve benimserseniz, risklere rağmen yeni şeyler deneme ihtimaliniz artar.

Sonuç Olarak

Cesaret söz konusu olduğunda cesur bir hayat yaşamak için asla geç değildir. Hatta cesaret uğraşarak ve deneyerek elde edilebilecek bir özelliktir. Tek yapmanız gereken korkularınızı tanımlayacak ve onlara rağmen hareket edebilecek kararlılığa sahip olmaktır.

Korkularınızı tanımlar ve onları hedeflerinize ulaşabilmek üzere aşmanın proaktif yollarını ararsanız, sadece özgüveniniz artmaz, aynı zamanda genel olarak daha başarılı olursunuz. Korkularınıza cesaret kaslarınızı geliştirme fırsatı olarak bakın. Böylece rahatsızlıklarınızı aşabilir ve istediğiniz hayatı yaşayabilirsiniz.

Ayşe Tolga

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir