rüyada solucan görmek nedir / (PDF) ÇERKES DİYALEKTLERİ | Şamil Emre Aydın - Academia.edu

Rüyada Solucan Görmek Nedir

rüyada solucan görmek nedir

ÇERKES DİYALEKTLERİ ÇERKES DİYALEKTLERİNİN KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ Şamil Emre AYDIN / Жыкъуэ Щамил 1 E-Kitap ISBN 978-605-65691-1-1 Adana 2015 2 İÇİNDEKİLER GİRİŞ ....................................................................................... 10 TEŞEKKÜR ............................................................................ 11 1. BÖLÜM: ÇERKES DİYALEKTLERİNİN SINIFLANDIRILMASI .......................................................... 12 1.1. BATI ÇERKESÇE’NİN DİYALEKTLERİ................ 13 1.1.1. KIYI DİYALEKTLERİ ...................................... 13 1.1.1.1. ŞAPSIĞ DİYALEKTİ................................ 13 1.1.1.2. HAKUÇ DİYALEKTİ ............................... 14 1.1.1.3. NATIHUAY - NATUHUAC DİYALEKTİ14 1.1.2. BOZKIR DİYALEKTLERİ ............................... 15 1.1.2.1. ÇEMGUY DİYALEKTİ ............................ 15 1.1.2.2. BJEDUĞ DİYALEKTİ .............................. 15 1.1.2.3. ABZAX DİYALEKTİ................................ 15 1.1.2.4. HATIKUAY DİYALEKTİ ........................ 16 1.1.2.5. MAHOŞ DİYALEKTİ ............................... 16 1.1.2.6. JANE DİYALEKTİ .................................... 17 1.1.2.7. YECERIKUAY DİYALEKTİ ................... 17 1.1.2.8. MAMHIĞ DİYALEKTİ ............................ 17 1.2. DOĞU ÇERKESÇE’NİN DİYALEKTLERİ ............. 18 1.2.1. KABARDEY DİYALEKTİ................................ 18 3 1.2.1.1. DOĞU KABARDEY (KÜÇÜK KABARDEY) ......................................................... 18 1.2.1.2. ORTA KABARDEY (BÜYÜK KABARDEY) ......................................................... 18 1.2.1.3. BATI KABARDEY ................................... 19 1.2.2. BESLENEY DİYALEKTİ ................................. 19 2. BÖLÜM: FONETİK YÖNDEN FARKLILIKLAR ............ 20 2.1. SES AYKIRILAŞMALARI (DİSİMİLASYONLAR) 20 2.1.1. BATI LİTERATÜRÜ VE BATI DİYALEKTLERİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI ................................................. 20 2.1.1.1. BATI LİTERATÜRÜ VE ŞAPSIĞ DİYALEKTİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI............................................ 20 2.1.1.2. BATI LİTERATÜRÜ VE HAKUÇ DİYALEKTİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI............................................ 24 2.1.1.3. BATI LİTERATÜRÜ VE NATIHUAY DİYALEKTİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI............................................ 26 2.1.1.4. BATI LİTERATÜRÜ VE BJEDUĞ DİYALEKTİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI............................................ 27 2.1.1.5. BATI LİTERATÜRÜ VE ABZAX DİYALEKTİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI............................................ 29 4 2.1.1.6. BATI LİTERATÜRÜ VE HATIKUAY DİYALEKTİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI............................................ 31 2.1.2. DOĞU LİTERATÜRÜ VE DOĞU DİYALEKTLERİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI ................................................. 33 2.1.2.1. DOĞU LİTERATÜRÜ VE KABARDEY DİYALEKTLERİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI............................................ 33 2.1.2.2. DOĞU LİTERATÜRÜ VE BESLENEY DİYALEKTİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI............................................ 41 2.1.3. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI ............... 44 2.1.4. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDEKİ YABANCI KELİMELERDE GÖRÜLEN SES AYKIRILAŞMALARI ..................... 65 2.2. SES GÖÇÜŞMELERİ (METATEZLER) ................... 69 2.3. SES DÜŞMELERİ ...................................................... 71 2.3.1. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDEKİ KARŞILIKLI SES DÜŞMELERİ ............................................................... 71 2.3.2. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDE YABANCI KELİMELERDE GÖRÜLEN SES DÜŞMELERİ ................................... 76 2.3.3. HER İKİ LİTERATÜRE DE UYMAYAN SES DÜŞMELERİ ............................................................... 77 5 3. BÖLÜM: MORFOLOJİK YÖNDEN FARKLILIKLAR.... 79 3.1. BATI LİTERATÜRÜ VE BATI DİYALEKTLERİ ARASINDAKİ MORFOLOJİK FARKLILIKLAR ........... 79 3.1.1. BATI LİTERATÜRÜ VE BATI DİYALEKTLERİ ARASINDA ZAMAN EKLERİNDE GÖRÜLEN FARKLILIK ............................................. 79 3.1.1.1. GELECEK ZAMAN EKİNDE FARKLILIK ................................................................................. 79 3.2. DOĞU LİTERATÜRÜ VE DOĞU DİYALEKTLERİ ARASINDAKİ MORFOLOJİK FARKLILIKLAR ........... 80 3.2.1. DOĞU LİTERATÜRÜ VE DOĞU DİYALEKTLERİ ARASINDAKİ OLUMSUZ SORU EKİNDE GÖRÜLEN FARKLILIK ............................. 80 3.2.2. DOĞU LİTERATÜRÜ VE DOĞU DİYALEKTLERİ ARASINDAKİ OLUMSUZLUK EKİNDE GÖRÜLEN FARKLILIK ............................. 81 3.2.3. DOĞU LİTERATÜRÜ VE DOĞU DİYALEKTLERİ ARASINDAKİ ÇOĞUL EKİNDE GÖRÜLEN FARK........................................................ 81 3.2.4. DOĞU LİTERATÜRÜ VE DOĞU DİYALEKTLERİ ARASINDA ZAMAN EKLERİNDE GÖRÜLEN FARKLILIKLAR ..................................... 82 3.2.4.1. GELECEK ZAMAN EKİNDE GÖRÜLEN FARKLILIKLAR .................................................... 82 3.2.5. DOĞU LİTERATÜRÜ VE DOĞU DİYALEKTLERİ ARASINDAKİ KOŞAÇ (COPULA) FARKLILIKLARI ........................................................ 83 6 3.2.5.1. BİLDİRME KOŞACINDAKİ FARKLILIK ................................................................................. 83 3.2.5.2. OLUMSUZLUK KOŞACINDAKİ FARKLILIK ............................................................ 84 3.3. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDEKİ MORFOLOJİK FARKLAR ............................................... 85 3.3.1. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDE ZAMAN EKLERİNDE GÖRÜLEN FARKLILIKLAR ..................................... 85 3.3.1.1. ŞİMDİKİ ZAMAN EKİNDE FARKLILIK 85 3.3.1.1.1. ŞİMDİKİ ZAMANIN HİKAYESİ .... 86 3.3.1.2. GELECEK ZAMAN EKİNDE FARKLILIK ................................................................................. 87 3.3.1.2.1. GELECEK ZAMANIN HİKAYESİ .. 87 3.3.1.3. GEÇMİŞ ZAMAN EKİNDE FARKLILIK 88 3.3.1.3.1. GEÇMİŞ ZAMANIN HİKAYESİ ..... 88 3.3.1.4. GENİŞ ZAMAN EKİNDEKİ FARKLILIK88 3.3.1.4.1. GENİŞ ZAMANIN HİKAYESİ ........ 89 3.3.2. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDE OLUMSUZLUK EKLERİNDE GÖRÜLEN FARKLILIKLAR ..................................... 89 3.3.3. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDE OLUMSUZ SORU EKLERİNDE GÖRÜLEN FARKLILIKLAR .............. 90 7 3.3.4. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDE ÇOĞUL EKİNDE GÖRÜLEN FARKLILIKLAR ......................................................... 91 3.3.5. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDE KARŞILAŞTIRMA CÜMLELERİNDE GÖRÜLEN FARKLILIK ............. 92 3.3.6. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDE ZAMİRLERDE GÖRÜLEN FARKLILIKLAR ......................................................... 93 3.3.7. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDE KÜÇÜLTME EKİNDE GÖRÜLEN FARKLILIK ............................................. 94 3.3.8. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDE AİTLİK ÖN EKLERİNDE GÖRÜLEN FARKLILIKLAR ..................................... 95 3.3.8.1. ÜÇÜNCÜ TEKİL KİŞİ İLE İLGİLİ AİTLİK ÖN EKİNDEKİ FAKRLILIK ................................. 95 3.3.8.2. ÜÇÜNCÜ ÇOĞUL KİŞİ İLE İLGİLİ AİTLİK ÖN EKİNDEKİ FARKLILIK ................... 96 3.4. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDEKİ KOŞAÇ (COPULA) FARKLILIKLARI ........................... 97 3.4.1. BİLDİRME KOŞACINDAKİ FARKLILIK ...... 97 3.4.2. OLUMSUZLUK KOŞACINDAKİ FARKLILIK ...................................................................................... 98 3.5. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDE YETERLİLİK EKİNDE GÖRÜLEN FARKLILIKLAR... 99 8 4. BÖLÜM: LEKSİKOGRAFİK SEMANTİK YÖNDEN FARKLILIKLAR .................................................................. 100 4.1. EŞ ANLAMLI (SİNONİM) KELİMELER .............. 100 4.1.1. LİTERATÜRLER ARASI GEÇİŞ YAPMAYAN SİNONİM KELİMELER............................................ 100 4.1.2. BATI LİTERATÜR KULLANIMI DOĞUDA VARKEN, DOĞU LİTERATÜR KULLANIMI BATIDA OLMAYAN SİNONİM KELİMELER ...... 106 4.1.3. DOĞU LİTERATÜR KULLANIMI BATIDA VARKEN, BATI LİTERATÜR KULLANIMI DOĞUDA OLMAYAN SİNONİM KELİMELER .... 108 4.2. EŞ SESLİ (HOMONİM) KELİMELER ................... 109 KAYNAKÇA ........................................................................ 111 9 GİRİŞ Dil, toplumun anlaşmak için yarattığı bir araçtır. Bu araç; zaman, coğrafya, siyasi koşullar, inançlar ve diğer kültürlerle etkileşim gibi faktörler nedeniyle değişime uğramaya müsaittir. Bu müsaitliği nedeniyle; ses, yapı ve söz dizimi bakımından farklılaşarak diyalektlere ayrılır. Zamanla bu diyalektler de birbirinden ayrılarak farklılaşır ve bağımsız diller hâline gelirler. Kimi diyalektler de zamanla ölürler. Yani diller zamanla gelişir, değişir, alt gruplara ayrılır ve başkalaşırlar. Birçok dilde olduğu gibi Çerkes dilinde de bu farklılaşma aşamaları gözlemlenmektedir. Okumakta olduğunuz bu çalışma, Çerkes dilinin diyalektlerini tanıtmayı ve Çerkes diyalektlerinin karşılaştırmalı analizini yaparak Çerkes Diyalektolojisine ufak da olsa katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Farklılıkların öğrenilmesi, farklı diyalektlerle anlaşmayı kolaylaştıracak ve ortak dile doğru bir kapı aralayacaktır. Şamil Emre AYDIN Жыкъуэ Щамил 1 1 [email protected] adresi üzerinden görüş, eleştiri ve önerilerinizi tarafıma iletebilirsiniz. 10 TEŞEKKÜR Bitmek bilmez sorularıma değerli zamanlarını ayırarak cevap veren ve kaynak kişi olarak yardımını esirgemeyen, aşağıda ismi geçen arkadaşlarıma ve dostlarıma teşekkürü borç bilirim. 11 1. BÖLÜM: ÇERKES DİYALEKTLERİNİN SINIFLANDIRILMASI Çerkesler tarafından ‘‘Адыгэбзэ (Adıgebze)’’ olarak nitelendirilen Çerkesçe, Kuzeybatı Kafkas dilleri ailesine mensup eklemeli bir dildir. Kökleri tarih öncesi çağlara kadar uzanan Çerkesçe, günümüzde Doğu Çerkesçe ve Batı Çerkesçe olmak üzere iki grupta incelenir. Doğu Çerkesçe, tarihî Çerkesya’nın doğusundaki günümüz Kabardey-Balkarya ve Karaçay-Çerkes Cumhuriyetlerinde resmi olarak kullanılır. Batı Çerkesçe ise tarihî Çerkesya’nın batısındaki günümüz Adıge Cumhuriyetinde resmi olarak kullanılır. 2 ÇERKESÇE BATI ÇERKESÇE 3 DOĞU ÇERKESÇE 4 Kabardey (Къэбэрдей) Kıyı Diyalektleri Diyalektleri 5 Şapsığ (Шапсыгъ) Doğu Kabardey Hakuç (ХьакIуцу) Terek (Тэрч) Natıhuay (Нэтыхъуай) - Nathuac (Натхъуадж) Mezdok (Мэздэгу) Bozkır Diyalektleri Orta Kabardey 2 Günümüzde Doğu Çerkesçe ve Batı Çerkesçe arasında büyük aykırılıklar olduğunu öne süren bazı dilbilimcilerin bu iki diyalekti iki farklı dil olarak nitelemeleri ve Çerkeslerin üç farklı ülkede üç farklı isimle (Adıge – Çerkes – Kabardey) üç farklı milletmiş gibi gösterilmesi kafa karışıklığı yaratmaktadır. 3 ISO’nun dil kodlandırma sisteminde ‘‘ISO 639-3: ady’’ olarak anılmaktadır. Bakınız: http://www.ethnologue.com/language/ady 4 ISO’nun dil kodlandırma sisteminde ‘‘ISO 639-3: kbd’’ olarak anılmaktadır. Bakınız: http://www.ethnologue.com/language/kbd 5 Üstte belirtilen Kabardey diyalektlerinin dışında, literatürde ‘‘Kuzey Kabardey diyalektleri’’ adı altında ‘‘Mulka’’ ve ‘‘Zabardiqa’’ diyalektlerinden bahsedilmiş olsa da, bu diyalektlere ait doyurucu veri bulunmadığından bu diyalektleri çalışmama eklememe kararı aldım. 12 Çemguy (КIэмыгуй) Baksan (Бахъсэн) Bjeduğ (Бжъэдыгъу) Malka (Балъкъ) Abzax (Абдзах) Batı Kabardey Hatıkuay (Хьатыкъуай) Kuban (Псыжь) Kuban-Zelençuk Mahoş (Мэxъош) (Инджыдж) Besleney (Беслъэней) Jane (Жанэ) Diyalekti Yecerıkuay (Еджэрыкъуай) Mamhığ (Мамхыгъ) 1.1. BATI ÇERKESÇE’NİN DİYALEKTLERİ 1.1.1. KIYI DİYALEKTLERİ Karadeniz kıyısına yakın coğrafyalarda konuşulmuş diyalektler. 1.1.1.1. ŞAPSIĞ DİYALEKTİ İsmini, Çerkeslerin Şapsığ (Шапсыгъ) boyundan almaktadır. Şapsığlar diasporada Kabardeyler ve Abzaxlardan sonraki en kalabalık üçüncü Çerkes boyudur. Şapsığ diyalekti Türkiye dışında, Adıge Cumhuriyeti’nde, Krasnodar Krayı’nın Tuapse ve Lazarevsk ilçelerine bağlı köylerde ve İsrail’in kuzeyindeki Kfar Kama beldesinde konuşulmaktadır. 1924’te kurulan Şapsığ Ulusal Rayonu’nun, 1945’te kaldırılmasına kadar Batı Çerkes literatürü Şapsığ diyalekti üzerine inşâ edilmişti. 13 1.1.1.2. HAKUÇ DİYALEKTİ İsmini, Çerkeslerin Hakuç (ХьакIуцу) boyundan almakta olan bu diyalekt, Rusya’daki Kıyıboyu Şapsığ’da Soçi’ye bağlı Thağapş (Kirova) köyünde ve Türkiye’de konuşulmaktadır. Bazı dilcilere göre Hakuç konuşma tarzı, Şapsığ diyalektinin bir aksanı iken, bazı dilcilere göre ise apayrı bir diyalekttir. Ben de bu çalışmada Hakuç konuşmasını ayrı bir diyalekt olarak ele almayı uygun gördüm. Bunun sebepleri olarak, Hakuç ve Şapsığ diyalektlerindeki ses olaylarında görülen farklılaşmalar ile Kafkasya’da Hakuç - Ubıh etkileşimi nedeniyle Hakuç diyalektinin Ubıhça’ya en yakın diyalekt olması gösterilebilir. 1.1.1.3. NATIHUAY - NATUHUAC DİYALEKTİ İsmini, Çerkeslerin Natıhuay - Nathuac (Нэтыхъуай - Натхъуадж) boyundan almakta olan bu diyalekt, eskiden Anapa ve Ts’emez (Novorossiysk) civarlarında kullanılmaktaydı; fakat bugün Kafkasya’da Adıge Cumhuriyetine bağlı Natıhuay köyü dışında konuşanı kalmamıştır. Türkiye’de de az da olsa konuşanı vardır. Kayıtlara geçmesi önem arz eden bu diyalektle ilgili bulabildiğim kısıtlı bilgileri çalışmama ekledim. 14 1.1.2. BOZKIR DİYALEKTLERİ Kuban ırmağı havzasında konuşulmuş diyalektler. 1.1.2.1. ÇEMGUY DİYALEKTİ İsmini, Çerkeslerin Çemguy (Кlэмыгуй) boyundan almakta olan bu diyalekt, büyük ölçüde Batı Çerkes Literatürünün temelini oluşturmaktadır. Çemguyların tarihî toprakları Laba ve Belaia nehirleri arasındadır. Nüfusları Kafkasya’da fazla iken diasporada çok azdır. 1.1.2.2. BJEDUĞ DİYALEKTİ İsmini, Çerkeslerin Bjeduğ (Бжъэдыгъу) boyundan almakta olan bu diyalekt, Adige Cumhuriyetinin Kuban Nehri boyunda ve Türkiye’nin Çanakkale ilinin Biga ilçesinde yaşayan Bjeduğlar tarafından konuşulmaktadır. Kafkasya’da nüfusları fazla iken, diasporada az sayıda bulunurlar. 1.1.2.3. ABZAX DİYALEKTİ İsmini, Çerkeslerin Abzax (Абдзах) boyundan almakta olan bu diyalekt, Adıge Cumhuriyetindeki Hakurınehable (Şovgenovski) ve Mafehable 6 adlı köylerde konuşulmaktadır. Kafkasyada sayıca az olan Abzaxler diasporada Kabardeylerden sonraki en kalabalık ikinci boydur. İsrail’in Rihaniya beldesindeki Çerkesler arasında da Abzax diyalekti hâkimdir. 6 Mafehable köyü, 1999 yılında Kosova'dan getirilen Abzaxlardan oluşur. 15 1.1.2.4. HATIKUAY DİYALEKTİ İsmini, Çerkeslerin Hatıkuay (Хьатыкъуай) boyundan almakta olan bu diyalekt, eskiden Şhaguaşe ve Pşışe nehirleri arasındaki arazide konuşulmaktaydı. Fakat günümüz Kafkasya’sında konuşanı kalmamıştır. Bu yüzden Kafkasyadaki Çerkes diyalektolojisinde Hatıkuay diyalektinden nâdiren bahsedilmektedir. Günümüz Türkiye’sinin Kayseri ilinin Pınarbaşı ilçesindeki 20’ye yakın Çerkes köyü tarafından konuşulmakta olan bu diyalektin kayıt altına alınmasının önem arz ettiğini bildiğim için bu diyalekte daha fazla önem verdim. Umarım bulduğum bilgiler Çerkes diyalektoloji alanındaki Hatıkuay diyalekti ile ilgili açığı kapatır. 1.1.2.5. MAHOŞ DİYALEKTİ İsmini, Çerkeslerin Mahoş (Мэxъош) boyundan almaktadır. Bu diyalekti konuşan kalmamıştır. Mahoşlar artık Çemguy diyalekti ile konuşmaktadır. Osmanlı Arşiv kayıtlarında 1858-1859’da Mahoşların grup grup Osmanlı topraklarına geldiği yazılmaktadır. Büyük Çerkes Sürgününden sonra Türkiye’nin Samsun ilinin Alaçam ilçesine yerleşmişlerdir. 7 7 Seral Çelik, Hürriyet Karadeniz - İkibine Doğru, 12 Mart 1989, s:11 - http://www.circassiancenter.com/cc-turkiye/BasindaCerkesler/020- turkiyede.htm 16 1.1.2.6. JANE DİYALEKTİ İsmini, Çerkeslerin Jane (Жанэ) boyundan almaktadır. Bu diyalekti konuşan kalmamıştır. Janeler, doğudan Şapsığlarla, güneyden Natıhuaylarla komşuydular. Bu iki boya karışarak diyalektlerinin yok olduğu düşünülmektedir. 1.1.2.7. YECERIKUAY DİYALEKTİ İsmini, Çerkeslerin Yecerıkuay (Еджэрыкъуай) boyundan almaktadır. Bu diyalektin konuşanı kalmamıştır. Yecerıkuaylar artık Çemguy diyalekti ile konuşmaktadır. 1.1.2.8. MAMHIĞ DİYALEKTİ İsmini, Çerkeslerin Mamhığ (Мамхыгъ) boyundan almaktadır. Günümüzde konuşanı kalmayan bu diyalekt, eskiden Kurcips ve Belaya nehirleri çevresinde konuşulmaktaydı. Mamhığlar artık Çemguy diyalekti ile konuşmaktadır. 17 1.2. DOĞU ÇERKESÇE’NİN DİYALEKTLERİ 1.2.1. KABARDEY DİYALEKTİ İsmini, Çerkeslerin en kalabalığı olan Kabardey (Къэбэрдей) boyundan almaktadır. Kabardeyler dünyada olduğu gibi Kafkasya’da da sayısı en çok olan Çerkes boyudur. Kabardeyler’in, 13-14. yüzyıllarda doğuya doğru göç ettiği düşünülmektedir. Coğrafya değişimi dilin de yavaş yavaş değişmesine neden olmuştur. Kabardey diyalektleri günümüzde doğu, orta ve batı olmak üzere üç grupta incelenir: 1.2.1.1. DOĞU KABARDEY (KÜÇÜK KABARDEY)  Terek (Тэрч, Болътей) : Terek ırmağı boyunca konuşulur. 15. yüzyılın başlarında oluşmaya başlamıştır.  Mezdok (Мэздэгу) : 18. yüzyılın ortalarında oluşmaya başlamıştır. Kuzey Osetya’da ve Stavropol Krayda yaşayan Ortodoks Hristiyan Kabardeyler tarafından konuşulur. 1.2.1.2. ORTA KABARDEY (BÜYÜK KABARDEY)  Baksan (Бахъсэн): Baksan ırmağı boyunca konuşulur. Büyük ölçüde Doğu Çerkes Literatürünün temelini oluşturmaktadır.  Malka (Балъкъ) : Malka ırmağı boyunca konuşulur. 18 1.2.1.3. BATI KABARDEY  Kuban (Псыжь) : Adige Cumhuriyeti sınırları içindeki Laba ırmağının sol yakasındaki dört köyde konuşulur. Bu diyalekt 19. yüzyılın ortalarında Kaberdey bölgesinden göç eden bir grup Kabardey’in Kuban nehri kıyılarına (günümüz Adige Cumhuriyeti’ne) yerleşmesi ile ortaya çıkmıştır. Batı Çerkesçe’ye en yakın diyalekttir.  Kuban-Zelençuk (Инджыдж, Кубан- ЗэлэнцIыкIу) : Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’nde konuşulur. 1.2.2. BESLENEY DİYALEKTİ İsmini, Çerkeslerin Besleney (Бэслъэней) boyundan almaktadır. 13-14. yüzyıllarda Kabardeylerle birlikte Besleneylerin de doğuya göç ettiği düşünülmektedir. Bu diyalekt, günümüz Karaçay-Çerkes Cumhuriyetindeki iki köy (Бесленей Тхьастыкъуей, Дохъчокъуей), Krasnodar Krayındaki iki köy (Кургъокъуей, Бэчмырзей) ve Adıge Cumhuriyetindeki bir köyde (Къэнокъуей) konuşulmaktadır. Türkiye’de de Amasya, Ankara, Çorum, Eskişehir gibi şehirlere bağlı bazı Besleney köylerinde hâlâ varlığını sürdürmektedir. 19 2. BÖLÜM: FONETİK YÖNDEN FARKLILIKLAR 2.1. SES AYKIRILAŞMALARI (DİSİMİLASYONLAR) 2.1.1. BATI LİTERATÜRÜ VE BATI DİYALEKTLERİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI Bu bölümde Batı Literatürünün kaynağı olan Çemguy diyalekti ile Şapsığ, Hakuç, Natıhuay, Bjeduğ, Abzax ve Hatıkuay diyalektleri arasındaki ses aykırılaşmaları işlenmektedir. 2.1.1.1. BATI LİTERATÜRÜ VE ŞAPSIĞ DİYALEKTİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI Ses Batı Şapsığ Aykırılaşmaları Literatürü Diyalekti Anlamı а↔ы къэкIухьан къэкIуахьын gezmek дж ↔ гь 8 джанэ гьанэ gömlek дж ↔ гь еджэн егьэн okumak дж ↔ гь дыджы дыгьы acı (tat olarak) дж ↔ гь сымадж сымагь hasta дж ↔ гь тэджын тэгьын kalkmak düğün, дж ↔ гь джэгу гьэгу eğlence дж ↔ гь джы гьы şimdi 8 Bu ses aykırılaşmasında Şapsığ diyalekti ile Türkiye’deki Kabardey diyalekti paraleldir (‘‘джэгу’’ kelimesi dışında). 10 Bu ses aykırılaşmasında Şapsığ diyalekti ile Türkiye’deki Kabardey diyalekti paraleldir. 12 İsrail’in Kfar Kama beldesindeki Şapsığlarda bu ses aykırılaşması görülür. 23 э↔а бэджы багьэ örümcek э↔ы къухьэ къуахьы gemi э↔ы пшэсэн пшысэн ısırgan otu ы↔а гущыIэ гущаIэ kelime ы↔э кIыхьэ кIьэхьы uzun inek büyük ы↔э чэмыр инэп чэмэр инэп değil Iу ↔ гъу 14 IункIыбзэ гъуткIьибзэ anahtar Iу ↔ гъу гъучIыIун гъучIыгъун çivi 2.1.1.2. BATI LİTERATÜRÜ VE HAKUÇ DİYALEKTİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI Ses Batı Hakuç Aykırılaşmaları Literatürü Diyalekti Anlamı къ ↔ кхъ 15 къуае кхъуае peynir къ ↔ кхъ къо кхъо domuz -о ↔ -э гъогу гъэгу yol -о ↔ -э губгъо губгъэ ova 14 Bu ses aykırılaşmasına diyaspora Şapsığlarında rastlanabilir. Anavatandaki Şapsığlarda rastlanmaz. 15 Bu ses aykırılaşmasında Hakuç diyalekti ile Kabardey diyalekti paraleldir. 24 ш↔ч шы чы at (hayvan) щ↔ч щэ чэ süt щ↔ч лъащэ лъачэ topal щ↔ч щыгъу чыгъу tuz щ↔ч щыбжьый чыбжъый biber щ↔ч гощын гочын bölmek щ↔ч щынэн чынэн korkmak Iэ ↔ Iо Iэгу Iогу avlu I ↔ кIъ Iазэ кIъазэ usta I ↔ кIъ Iанэ кIъанэ sofra I ↔ кIъ Iофы кIъофы iş I ↔ кIъ Iуш кIъушы akıllı, zekî I ↔ кIъ Iыгъын кIъыгъын tutmak I ↔ кIъ Iэ кIъэ el I ↔ кIъ гущыIэ гушыкIъэ kelime I ↔ кIъ паIо пакIъо şapka I ↔ кIъ тIу ткIъу iki (2) I ↔ кIъ ыIуагъ ыкIъуагъ söyledi 25 2.1.1.3. ущыщ? nerelisin? тыдэ тэдэ ы↔э тыщыI? тыщыI? neredeyiz? Iу ↔ гъу IункIыбзэ гъукIьибзэ anahtar 2.1.1.4. BATI LİTERATÜRÜ VE BJEDUĞ DİYALEKTİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI Ses Batı Bjeduğ Aykırılaşmaları Literatürü Diyalekti Anlamı а↔ы къэкIухьан къэкIуахьын gömlek а↔ы хамэ хымэ yabancı кI ↔ дж IэмкIэ Iэмджэ el ile кI ↔ дж лъакъомкIэ лъакъомджэ ayakla с ↔ шъ сыд? шъыд? ne? 27 с ↔ шъ сыдигъо? шъыдыгъо ne zaman? сш ↔ чъ сшыпхъу чъыпхъу kız kardeş erkek kardeş, at сш ↔ чъ сшы чъы (hayvan) ш↔ч шэфы чэфы balmumu щ↔ч гощын гочын bölmek п ↔ пп пытэ ппыттэ sert т ↔ тт тыгъэ ттыгъэ güneş yemek х↔к шхэн шкэн yemek х↔к инышхо инышко çok büyük ы↔а гущыIэ гущаIэ kelime ы↔а зыплъыхьан зыплъахьын bakınmak тыдэ ы↔э ущыщ? тэдэ ущыщ? nerelisin? nerede ы↔э тыдэ удэс? тэдэ удэс? oturuyorsun? чэмыр ин inek çok ы↔э дэд чэмэр ин дэд büyük э↔а пэчъахь пачъыхь kral 28 э↔ы къухьэ къуахьы gemi э↔ы джэхьнэм джыхьнэм cehennem 2.1.1.5. BATI LİTERATÜRÜ VE ABZAX DİYALEKTİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI Ses Batı Abzax Aykırılaşmaları Literatürü Diyalekti Anlamı г↔к 16 гу, гузэгу ку, кузэгу orta г↔к гурыт курыт ortanca лъэкуа(н)жьэ г↔к лъэгуанджэ 17 diz дж ↔ жь 18 лъэмыдж лъэмыжь köprü дж ↔ жь ныбджэгъу ныбжьэгъу arkadaş дж ↔ жь баджэ бажьэ tilki к↔ч бэрэскэжъый бэрчэжъый Çarşamba к↔ч бэрэскэшху бэрчэшху Cuma кӏ ↔ Iь кIалэ Iьалэ oğlan, 16 Bu ses aykırılaşmasında Abzax diyalekti ile Kabardey diyalekti paraleldir. 17 Türkiye’deki Abzaxlar ‘‘лъэкуа(н)жьэ’’ kelimesini ‘‘н’’ harfi olmaksızın konuşurken, Kafkasyadaki Abzaxlar ‘‘н’’ harfi ile konuşurlar. 18 Bu ses aykırılaşmasında Abzax diyalekti ile Kabardey diyalekti paraleldir. 30 чъ ↔ ш чъыІэ шыІэ soğuk чъ ↔ ш чъэн шэн koşmak ayakta чI ↔ Iь чIэтын Iьэтын durmak чI ↔ Iь чIэсын Iьэсын oturmak чI ↔ Iь чIэлъын Iьэлъын yatmak yeryüzü, чI ↔ шI чIыгу шIыгу toprak yer, чI ↔ шI чIыпIэ щIыпIэ konum чI ↔ шI чIыох шIыох ova чI ↔ шI чІэгъ шІэгъ alt чI ↔ шI упчIэ упшIэ soru чI ↔ шI гъучIы гъушIы demir ы↔э тыдэ ущыщ? тэдэ ущыщ? nerelisin? ы↔э тыдэ тыщыI? тэдэ тыщыI? neredeyiz? 2.1.1.6. BATI LİTERATÜRÜ VE HATIKUAY DİYALEKTİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI Ses Batı Hatıkuay Aykırılaşmaları Literatürü Diyalekti Anlamı кI ↔ дж АдыгэбзэкIэ Адыгэбзэджэ Çerkesçeyle кI ↔ дж тхылъмкIэ тхылъмджэ kitapla кI ↔ дж лъакъомкIэ лъакъомджэ ayakla 31 кI ↔ дж ащкIэ ащджэ onunla bence, bana кI ↔ дж сэрыкIэ сэрыджэ göre кI ↔ дж тэрыкIэ тэрыджэ bize göre т ↔ ть тыгъужъы тьыгъужь kurt omuz, т ↔ ть тамэ тьамэ kanat т ↔ ть тыгъэ тьыгъэ güneş т ↔ ть тэ тьэ biz т ↔ ть уатэ уатьэ çekiç т ↔ ть хатэ хатьэ bağ, bahçe ы↔а гущыIэ гущаIэ kelime ы↔э тыдэ? тэдэ? nere? э↔а/е↔э хъэрен хъаерэн salıncak 32 2.1.2. DOĞU LİTERATÜRÜ VE DOĞU DİYALEKTLERİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI Bu bölümde Literatür diyalekti ile farklı Kabardey ve Besleney diyalektleri arasındaki ses aykırılaşmaları işlenmektedir. 2.1.2.1. DOĞU LİTERATÜRÜ VE KABARDEY DİYALEKTLERİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI Ses Aykırılaşmalar Doğu Kabardey ı Literatürü Diyalektleri Anlamı г↔й 20 Адыгэ Адийэ Çerkes beddua г↔й бгэн бйэн etmek г↔й бгырыпх бйырыпх kemer г↔й бгырыс бйырыс dağlı г↔й жыг жый ağaç г↔й пагэ пайэ kibirli д ↔ т 21 дамэ тамэ kanat тауэ? , д↔т дауэ? , даурэ? таурэ? nasıl? д↔т дапхуэдиз? тапходиз? ne kadar? д↔т дэнэ? тэнэ? nere? дж ↔ гь 22 сымаджэ сымагьэ hasta 20 Ürdün’de ve Türkiye’nin Kahramanmaraş iline (Göksun ilçesine) bağlı Kabardey köylerinde bolca rastlanan bir konuşma şekli. 21 Kuban Kabardeylerin konuşma şekli. 22 Türkiye’deki Kabardeylerin konuşma şekli. 24 Mezdok, Kuban ve Kuban-Zelençuk Kabardeylerinin konuşma şekli. 25 Kuban Kabardeylerinin konuşma şekli. 27 Mezdok Kabardeylerinde ve Türkiye’nin Tokat iline bağlı bazı Kabardey köylerinde rastlanan konuşma şekli. 28 Kuban-Zelençuk Kabardeylerinin konuşma şekli. 29 Türkiye’deki Kabardeylerin konuşma şekli. 31 Kuban-Zelençuk Kabardeylerinin konuşma şekli. 32 Mezdok ve Kuban Kabardeylerinin konuşma şekli. 33 Mezdok Kabardeylerinin konuşma şekli. 35 Türkiye’deki Kabardeylerin konuşma şekli. 36 Türkiye’nin Tokat, Sivas ve Kahramanmaraş illerinde yaşayan bazı Kabardeylerde rastlanan ender bir konuşma şekli. 37 gelseydi щ↔с къэкIуащэрэт къэкIуасэрэт keşke щ↔с уэ щэ? уэ сэ? ya sen? щ↔с гущэ гусэ beşik щ↔с щхьэл схьэл değirmen щ↔с дыщэ дысэ altın ne kadar, щ↔с дапщэ? дапсэ? kaç? щ↔с щынэ сынэ kuzu щ↔с сыт щыгъуэ? сыт сыгъуэ? ne zaman? щ↔с сыт щхьэкIэ? сыт схьэкIэ? ne için? щ↔с пщыхьэщхьэ псыхьэсхьэ akşam щ↔с къупщхьэ къупсхьэ kemik щ↔с пщэдэлъ псэдэлъ kaşkol щ↔с унэщхьэ унэсхьэ çatı щ↔с джэдэщ гьэдэс kümes щ↔с хьэщIэщ хьэсIэс misafir odası щI ↔ сI 37 щIакхъуэ сIакхъуэ ekmek щI ↔ сI щIалэ сIалэ genç, oğlan щI ↔ сI щIэныгъэ сIэныгъэ bilim щI ↔ сI щIымахуэ сIымахуэ kış щI ↔ сI тхьэмыщкIэ тхьэмыскIэ fakir, zavallı щI ↔ сI гуащIэ гуасIэ ekşi щI ↔ сI гуфIапщIэ гуфIапсIэ müjde 37 Türkiye’nin Tokat iline bağlı bazı Kabardey köylerinde rastlanan konuşma şekli. 39 Türkiye’deki Kabardeylerin konuşma şekli. 40 Kuban-Zelençuk Kabardeylerinin konuşma şekli. 39 э↔а гуэщ гуаш garaj э↔а мэIуху маIуху kalkan э↔и шэджагъуэ шигьагъуэ öğlen э ↔ ы 41 блэгущIэ блыгущIэ koltukaltı yalvarıyoru э ↔ ы 42 сынолъэIу сынолъыIу m э↔ы 43 лIэщIыгъуэ лIыщӀыгъуэ yüzyıl э ↔ ы 44 мэжаджэ мыжаджэ mısır ekmeği э↔ы 45 пэшэгъу пышэгъу arkadaş, dost Iэ ↔ Iы 46 щыIэщ щыIыс var Iэ ↔ Iы щыIэкъым щыIыIым yok Iэ ↔ Iи 47 унэ уиIэ? унэ уиIи? evin var mı? Iэ ↔ Iи унэ сиIэщ унэ сиIи(с) evim var Iэ ↔ Iи Iуэху фиIэ? Iуэху фиIи? işiniz var mı? 41 Baksan Kabardeylerinin konuşma şekli. 42 Kuban Kabardeylerinin konuşma şekli. 43 Kuban-Zelençuk Kabardeylerinin konuşma şekli. 44 Terek Kabardeylerinin konuşma şekli. 45 Türkiye’deki Kabardeylerin konuşma şekli. 46 Türkiye’de Gaziantepli ve Kayserili bazı Kabardeylerin konuşma şekli. 47 Türkiye’nin Kahramanmaraş iline (Göksun ilçesine) bağlı Kabardey köylerinde bolca rastlanan bir konuşma şekli. 40 2.1.2.2. DOĞU LİTERATÜRÜ VE BESLENEY DİYALEKTİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI Ses Doğu Besleney Aykırılaşmaları Literatürü Diyalekti Anlamı д↔т дэнэ? тэнэ? nere? nasıl? ne д↔т дауэ? , даурэ? тауэ? , таурэ? şekilde? д↔т дапхуэдиз? тапхуэдиз? ne kadar? е↔а тебэ табэ tepsi ж ↔ дж жыпIа? джыпIа? dedin mi? Örnek: Türkiye’deki Ses Doğu Besleney Aykırılaşmaları Literatürü Diyalekti Anlamı дж ↔ гь джэгу гьэгу oyun, eğlence дж ↔ гь джанэ гьанэ gömlek дж ↔ гь джэд гьэд tavuk дж ↔ гь бэдж бэгь örümcek дж ↔ гь джатэ гьатэ kılıç дж ↔ гь сымаджэ сымагьэ hasta tat olarak acı, дж ↔ гь дыдж дыгь ekşimsi ш↔ч лъашэ лъачэ topal ш↔ч пшынэ пчынэ müzik aleti ш↔ч пшэ пчэ bulut ш↔ч шатэ чатэ kaymak ш↔ч шхэ чхэ (yemek) ye! ш↔ч шы чы at (hayvan) ш↔ч шыд чыд eşek 43 ш↔ч шынэн чынэн korkmak ш↔ч шэ чэ süt ш↔ч шэдыгъуэ чэдыгъуэ kiraz 2.1.3. сыт? ne? д↔т сыдкIэ? сыткIэ? ne ile? дапщэ? ne kadar? т↔д тыгъуакIо дыгъуакIуэ hırsız т↔д тыгъужъы дыгъужь kurt т↔д тыгъэ дыгъэ güneş т↔д тыжьыны дыжьын gümüş т↔д тэ дэ biz т↔д уатэ уадэ çekiç т↔д хатэ хадэ bağ, bahçe тI ↔ д жъынтIыу жьынду baykuş хьэндыркъуакъ тI ↔ д хьантIаркъу уэ 48 kurbağa шъэфрытхъ т↔п у щэхурыпхъуэ sinsi, hilekâr -у ↔ -уэ ау ауэ ama, fakat, 48 Mezdok Kabardeyleri, ‘‘kurbağa’’ için ‘‘бэкъэкъ’’ kelimesini kullanırlar. 52 lakin -у ↔ -уэ дэгъу дэгъуэ iyi -у ↔ -уэ хьау! хьэуэ! hâyır! фыхэт? kimsiniz? Bu çoklu aykırılaşmalar kelimeyi anlamayı zorlaştırabilmektedir. 1.4. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDEKİ YABANCI KELİMELERDE GÖRÜLEN SES AYKIRILAŞMALARI Ses Aykırılaşması olayı Öz Çerkesçe kelimelerde görüldüğü gibi, Çerkes diline yabancı dillerden geçen alıntı kelimelerde de görülmektedir. 2. SES GÖÇÜŞMELERİ (METATEZLER) Kelime içinde bazı seslerin yer değiştirmesi anlamına gelen metatez olayı, birçok dilde olduğu gibi Çerkesçe’de de vardır. Fakat Çerkes dilinde görülen metatez olayı, ses aykırılaşmaları kadar fazla değildir. Bu olaya aşağıdaki kelimeleri örnek gösterebiliriz: Batı Literatürü Doğu Literatürü Anlamı ехьщ(ыр) ещхь benzer гъэлыджын 49 гъэкIылын gıdıklamak ныбыдж бынжэ göbek нэбгырэ 50 нэрыбгэ kişi, fert лъхъа(н)чэ 51 лъахъшэ alçak, engin натрыф нартыху mısır пшысэ шыпсэ öykü, hikâye, masal шIу(н)кI 52 кIыфI karanlık бзыуцыф 53 бжьэхуц pamuk 49 Çerkes dilindeki ‘‘кI ↔ ч ↔ дж’’ sesleri fonetik olarak benzerlik taşıdıkları için bu örnekteki gibi değişim gösterebilirler. 50 Kuban Kabardeyleri, Batı Çerkeslerinden etkilendiği için ‘‘нэрыбгэ’’ yerine ‘‘нэбгырэ’’ derler. 51 ‘‘BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDE HECE (SES) DÜŞMELERİ’’ adlı bölümde ‘‘н’’ sesi düşmesine birçok örnek verilmiştir. 52 ‘‘BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI’’ adlı bölümde ‘‘шIу ↔ фIы’’ ses aykırılaşmasına birçok örnek verilmiştir. 53 ‘‘BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI’’ adlı bölümde ‘‘ф ↔ ху’’ ses aykırılaşmasına birçok örnek verilmiştir. 69 хьантIаркъо хьэнд(ы)р(къу)акъуэ kurbağa итэкъун 54 икIутэн dökmek махълъэ малъхъэ damat Doğu Literatürü ve Doğu Diyalektleri arasında da az da olsa metatez olayına rastlanır: Doğuda Doğu Farklı Literatürü Kullanımlar Anlamı дэтхэнэ дэхтэнэ 55 hangi мырамысэ мамырысэ 56 mısır unlu yemek мэпсалъэ мэплъасэ 57 konuşuyor тIасхъэ тIахъсэ 58 giz, sır, esrar 54 ‘‘BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİ ARASINDAKİ SES AYKIRILAŞMALARI’’ adlı bölümde ‘‘э ↔ ы’’ ses aykırılaşmasına birçok örnek verilmiştir. 55 Baksan Kabardeylerinin konuşma şekli. 56 Terek ve Mezdok Kabardeylerinin bir kısmının konuşma şekli. 57 Mezdok Kabardeylerinin konuşma şekli. 58 Kuban-Zelençuk Kabardeylerinin konuşma şekli. 70 2.3. SES DÜŞMELERİ 2.3.1. 60 Kafkasyadaki bazı Kabardeyler ‘‘fasülye’’ için ‘‘джэрш’’ derken, Türkiye’deki Kabardeyler ‘‘гьэрш’’ derler. дапщэ? ne kadar? ы↔Ø бзыу бзу kuş 72 ы↔Ø бырыу бру matkap ы↔Ø къырахы кърах getirsinler ы↔Ø мэзы мэз orman ы↔Ø мэлы мэл koyun bebek, ы↔Ø наныу нану çocuk ы↔Ø осы уэс kar ы↔Ø пыуты пуд ucuz ы↔Ø узы уз ağrı ы↔Ø шыу шу atlı, süvari ы↔Ø щхыу шху yoğurt ы↔Ø щыды шыд eşek э↔Ø чынэ чын topaç э↔Ø зыгорэ зыгуэр biri э↔Ø шъыхьэ щыхь geyik yürüyerek, э↔Ø лъэсэу лъэсу yaya olarak сыдэу сыту ne kadar э↔Ø гъэшIэгъон гъэщIэгъуэн ilginç! kendi э↔Ø ежь-ежьырэу езыр-езыру kendine bilmiyor э↔Ø пшIэрэба пщIэркъэ musun? 74 Ø↔ы тхьаркъо тхьэрыкъуэ güvercin Ø↔э губзыгъ губзыгъэ akıllı, zeki Ø↔э кIах кIахэ aşağı Ø↔э Iудан Iуданэ iplik Ø↔э лэныст лэныстэ makas Ø↔э тхьакIумкIыхь тхьэкIумэкIыхь tavşan Ø↔э тыгъуас дыгъуасэ dün Ø↔э тыгъэгъаз дыгъэгъазэ aralık (ay) хьадрых, хьэдрыхэ, Ø↔э хьадырых хьэдырыхэ âhiret Ø↔э шIу дэд фIы дыдэ çok güzel hizmetli, Ø↔э шъхьагърыт щхьэгъэрыт hizmetkâr Ø↔и джы иджы şimdi Ø↔и джыстыу иджыпсту hemen şimdi 75 2.3.2. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDE YABANCI KELİMELERDE GÖRÜLEN SES DÜŞMELERİ Düşen Batı Doğu Sesler Literatürü Literatürü Anlamı м↔Ø шэмбэт 62 щэбэт cumartesi м↔Ø самбыр сабыр sabır н↔Ø шхонч фоч 63 tüfek бэрскэжъый ск ↔ Ø 64 бэрэжьей çarşamba ы↔Ø къарыу къару güç, kuvvet э↔Ø щэрэхъ шэрхъ tekerlek Ø↔р пындж 65 прунж pirinç 62 Şapsığlar, bu kelimeyi ‘‘шэбэт’’ şeklinde ‘‘н’’ harfini düşürerek kullanırlar. 63 Besleneyler, bu kelimeyi ‘‘фонч’’ şeklinde ‘‘н’’ harfini düşürmeden kullanırlar. 64 Abzexler, bu kelimeyi ‘‘бэрчэжъый’’ şeklinde ‘‘с’’ harfini düşürerek kullanırlar. 65 Şapsığlar, bu kelimeyi ‘‘пыдж’’ şeklinde ‘‘н’’ harfini düşürerek kullanırlar. 76 2.3.3. HER İKİ LİTERATÜRE DE UYMAYAN SES DÜŞMELERİ Bu tip ses düşmeleri doğuda sınırlıdır; fakat batı diyalektlerinde çokça görülür. BÖLÜM: MORFOLOJİK YÖNDEN FARKLILIKLAR 3.1. BATI LİTERATÜRÜ VE BATI DİYALEKTLERİ ARASINDAKİ MORFOLOJİK FARKLILIKLAR 3.1.1. BATI LİTERATÜRÜ VE BATI DİYALEKTLERİ ARASINDA ZAMAN EKLERİNDE GÖRÜLEN FARKLILIK Batı Literatürü ve batı diyalektleri arasındaki morfolojik fark olarak zaman ekleri gösterilebilir. Bu zaman eklerinden de sadece gelecek zaman ekinde farklılık görülmektedir. 3.1.1.1. GELECEK ZAMAN EKİNDE FARKLILIK Çemguy ve Abzaxlar gelecek zaman eki olarak ‘‘-щт’’ ekini kullanır. Bjeduğ ve Hatıkuaylar ise ‘‘-т’’ ekini kullanırlar. Olayın daha iyi anlaşılması için ‘‘gitmek’’ fiilinin gelecek zaman ekiyle çekimini verelim: Batı Farklı Farklılaşma Literatürü Kullanım Anlamı -щт ↔ -т сыкIощт сыкIот gideceğim -щт ↔ -т укIощт укIот gideceksin -щт ↔ -т кIощт кIот gidecek -щт ↔ -т тыкIощт тыкIот gideceğiz -щт ↔ -т шъукIощт шъукIот gideceksiniz -щт ↔ -т кIощтых кIотых gidecekler Şapsığlarda ise durum biraz karışıktır. Gerek Kafkasyada yaşayan Şapsığlar tarafından, gerek Türkiye’de yaşayan Şapsığlar tarafından gelecek zaman için ‘‘-щт’’ ve ‘‘-т’’ son ekleri kullanılmaktadır. İsrail’deki Şapsığlar ise gelecek zaman için sadece ‘‘-т’’ son ekini kullanırlar. Bu yüzden Şapsığ diyalektini konumlandırma konusunda kesin bir şey söylemek 79 güçtür. Ayrıca Şapsığlarda 3. Tekil kişi ve 3. Çoğul kişinin çekiminde de ‘‘рэ-’’ ön ekinin olması ayrı bir özellik olarak karşımıza çıkmaktadır. Hakuç diyalektinde ise 3. Tekil kişi ve 3. Çoğul kişinin çekiminde kelimeye ‘‘-э’’ son eki getirilir. Örnek: Batı Şapsığ Hakuç Anlamı Literatürü Diyalekti Diyalekti кIуагъ рэкIуагъ кIуагъэ gitti кIуагъэх рэкIуагъэх кIуагъэхэ gittiler 3.2. DOĞU LİTERATÜRÜ VE DOĞU DİYALEKTLERİ ARASINDAKİ MORFOLOJİK FARKLILIKLAR 3.2.1. DOĞU LİTERATÜRÜ VE DOĞU DİYALEKTLERİ ARASINDAKİ OLUMSUZ SORU EKİNDE GÖRÜLEN FARKLILIK Kafkasyadaki ve diyasporadaki Kabardeylerin büyük bir bölümü olumsuz soru eki olarak ‘‘Iэ’’ ekini kullanırlar. Hajret Kabardeylerinde ise Literatür kullanımında olduğu gibi olumsuz soru eki ‘‘къэ’’ dir. İlginçtir! Çoğunluğun kullanım şekli değil; azınlığın kullanım şekli literatür kullanımı olmuştur. Literatür Farklı Farklılıklar Kullanımı Kullanım Anlamı -къэ ↔ -Iэ сэракъэ? сэраIэ? ben değil miyim? -къэ ↔ -Iэ уэракъэ? уэраIэ? sen değil misin? -къэ ↔ -Iэ аракъэ? араIэ? o değil mi? -къэ ↔ -Iэ апхуэдэкъэ? апхуэдэIэ? öyle değil mi? -къэ ↔ -Iэ пщIэркъэ? пщIэрIэ? bilmiyor musun? -къэ ↔ -Iэ пэжкъэ? пэжIэ? doğru değil mi? -къэ ↔ -Iэ фIыкъэ? фIыIэ? iyi değil mi? 80 3.2.2. DOĞU LİTERATÜRÜ VE DOĞU DİYALEKTLERİ ARASINDAKİ OLUMSUZLUK EKİNDE GÖRÜLEN FARKLILIK Literatür Farklı Farklılık Kullanımı Kullanımlar Anlamı -шэ ↔ -чэ 66 узыншэ узынчэ sağlıklı -шэ ↔ -чэ амалыншэ амалынчэ imkânsız -шэ ↔ -чэ гулъытэншэ гулъытэнчэ düşüncesiz 3.2.3. DOĞU LİTERATÜRÜ VE DOĞU DİYALEKTLERİ ARASINDAKİ ÇOĞUL EKİNDE GÖRÜLEN FARK Çoğul son ekinde görülen farklı kullanım Diyasporadaki Kabardeyler arasında yaygındır. Literatür Farklı Farklılık Kullanımı Kullanımlar Anlamı -хэ ↔ -хьэ ахэр ахьэр onlar -хэ ↔ -хьэ дахэхэр дахэхьэр güzeller -хэ ↔ -хьэ бзухэр бзухьэр kuşlar -хэ ↔ -хьэ унэхэр унэхьэр evler -хэ ↔ -хьэ фащэхэр фащэхьэр giysiler -хэ ↔ -хьэ нэхэр нэхьэр gözler 66 Kuban Kabardeyleri, Mezdok Kabardeyleri ve Türkiye’nin Kahramanmaraş iline bağlı Kabardey köyleri, olumsuzluk eki olarak ‘‘-чэ’’ ekini kullanırlar. 81 3.2.4. DOĞU LİTERATÜRÜ VE DOĞU DİYALEKTLERİ ARASINDA ZAMAN EKLERİNDE GÖRÜLEN FARKLILIKLAR Doğu Literatürü ve datı diyalektleri arasındaki morfolojik fark olarak zaman ekleri gösterilebilir. Bu zaman eklerinden de sadece gelecek zaman ekinde farklılık görülmektedir. 3.2.4.1. GELECEK ZAMAN EKİNDE GÖRÜLEN FARKLILIKLAR Gelecek zaman eki, Doğu Çerkes Literatüründe ‘‘-ну, -нущ’’ iken, Kuban, Kuban-Zelençuk ve Mezdok Kabardeylerinin diyalektlerinde ‘‘-нэ’’ dir. Doğu Farklı Farklılık Literatürü Kullanım Anlamı -нущ ↔ -нэ сыкIуэнущ сыкIонэ gideceğim -нущ ↔ -нэ сыкӀуэнут сыкӀонэт gidecektim -нущ ↔ -нэ сыкIуэнукъым сыкIонэкъым gitmeyeceğim -нущ ↔ -нэ дыкъэкIуэнущ дыкъэкIонэ geleceğiz -нущ ↔ -нэ дыкъэкIуэнукъым дыкъэкIонэкъым gelmeyeceğiz 82 Gelecek zaman eki doğu literatüründe ‘‘-щ’’ koşacı eklenerek ‘‘-нущ’’ şeklinde vurgulanırken, Besleney diyalektinde koşaç eklenmeksizin ‘‘-ну’’ şeklinde telaffuz edilir. Doğu Besleney Farklılık Literatürü Diyalekti Anlamı -нущ ↔ -ну сыкIуэнущ сыкIуэну gideceğim -нущ ↔ -ну укъэкIуэнущ укъэкIуэну geleceksin -нущ ↔ -ну еуэнущ еуэну vuracak -нущ ↔ -ну тIысынущ тIысыну oturacak -нущ ↔ -ну деджэнущ теджэну okuyacağız 3.2.5. DOĞU LİTERATÜRÜ VE DOĞU DİYALEKTLERİ ARASINDAKİ KOŞAÇ (COPULA) FARKLILIKLARI 3.2.5.1. BİLDİRME KOŞACINDAKİ FARKLILIK Literatür kullanımındaki ‘‘-щ’’ eki Terek diyalektine dayanmaktadır, ‘‘-с’’ eki ise Baksan, Mezdok, Türkiye ve Ürdün Kabardeyleri arasında yaygındır. Gerek Malka Kabardeylerinde, gerek Kuban Kabardeylerinde (Ходз, Къощхьэблэ, Лэщэпсынэ gibi köylerde) gerekse Besleneylerde bildirme koşacı kullanılmamaktadır. Literatür Farklı Farklılıklar Kullanımı Kullanımlar Anlamı -щ ↔ -с , -Ø аращ арас, ара öyledir, odur -щ ↔ -с , -Ø къэкIуас, къэкIуащ къэкIуа geldi -щ ↔ -с , -Ø ар кIуащ ар кIуас, ар кIуа o gitti -щ ↔ -с , -Ø мыр пэжс, мыр мыр пэжщ пэж bu doğrudur 83 -щ ↔ -с , -Ø псыр псыр хуабэс, хуабэщ псыр хуабэ su sıcaktır -щ ↔ -с , -Ø фащэр фащэр псыфс, псыфщ фащэр псыф giysi ıslaktır -щ ↔ -с , -Ø пIэр щабэс, yatak пIэр щабэщ пIэр щабэ yumuşaktır 3.2.5.2. OLUMSUZLUK KOŞACINDAKİ FARKLILIK Kafkasyadaki ve diyasporadaki Kabardeylerin büyük bir bölümü olumsuzluk eki olarak ‘‘-Iым’’ ekini kullanırlar. Fakat literatür kullanımı, Kuban-Zelençuk ve Laba ırmakları çevresinde yaygın olan ve Hajret Kabardeyleri tarafından da benimsenen ‘‘-къым’’ ekidir. Türkiye’nin Kahramanmaraş iline bağlı Kabardey köylerinde ise olumsuzluk eki olarak ‘‘- Iэм’’ kullanılır. Farklı Literatür Kullanımla Farklılıklar Kullanımı r Anlamı -къым ↔ -Iым , араIым , -Iэм аракъым араIэм o değil -къым ↔ -Iым , дахэIым , -Iэм дахэкъым дахэIэм güzel değil -къым ↔ -Iым , пэжIым , -Iэм пэжкъым пэжIэм doğru değil -къым ↔ -Iым , фIыIым , -Iэм фIыкъым фIыIэм iyi değil -къым ↔ -Iым , сефаIым , -Iэм сефакъым сефаIэм içmedim -къым ↔ -Iым , стхаIым , -Iэм стхакъым стхаIэм yazmadım -къым ↔ -Iым , сыкIуаIым , -Iэм сыкIуакъым сыкIуаIэм gitmedim 84 3.3. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDEKİ MORFOLOJİK FARKLAR 3.3.1. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDE ZAMAN EKLERİNDE GÖRÜLEN FARKLILIKLAR 3.3.1.1. ŞİMDİKİ ZAMAN EKİNDE FARKLILIK Şimdiki zaman eki batıda ‘‘-э, е-’’ iken, doğuda ‘‘-о, йо-’’ dur. 3.1.1.1. ŞİMDİKİ ZAMANIN HİKAYESİ Şimdiki zamanın hikayesi eki batıda ‘‘-щтыгъэ’’ iken, doğuda ‘‘-т’’ dir. Batı Doğu Farklılıklar Literatürü Literatürü Anlamı -щтыгъэ ↔ -т сэкIощтыгъэ сокIуэт gidiyordum -щтыгъэ ↔ -т сэтхэщтыгъэ сотхэт yazıyordum -щтыгъэ ↔ -т сэшIэщтыгъэ сощIэт biliyordum -щтыгъэ ↔ -т тэшхэщтыгъэ дошхэт yiyorduk -щтыгъэ ↔ -т къеджэщтыгъэ къоджэт çağırıyordu -щтыгъэ ↔ -т седжэщтыгъэ соджэт okuyordum -щтыгъэ ↔ -т сеощтыгъэ соуэт vuruyordum -щтыгъэ ↔ -т сеплъыщтыгъэ соплът bakıyordum -щтыгъэ ↔ -т еощтыгъэ йоуэт vuruyordu -щтыгъэ ↔ -т ешъощтыгъэ йофэт içiyordu -щтыгъэ ↔ -т етхыщтыгъэ йотхт yazıyordu -щтыгъэ ↔ -т епчъыщтыгъэ йобжт sayıyordu -щтыгъэ ↔ -т еплъыщтыгъэ йоплът bakıyordu 86 3.3.1.2. GELECEK ZAMAN EKİNDE FARKLILIK Gelecek zaman eki batıda ‘‘-щт’’ iken, doğuda ‘‘-нущ’’ dur. Batı Doğu Farklılık Literatürü Literatürü Anlamı -щт ↔ -нущ сыкIощт сыкIуэнущ gideceğim -щт ↔ -нущ сыкъэкIощт сыкъэкIуэнущ geleceğim -щт ↔ -нущ сеплъыщт сеплъынущ bakacağım -щт ↔ -нущ седжэщт седжэнущ okuyacağım -щт ↔ -нущ стхыщт стхынущ yazacağım -щт ↔ -нущ естыщт естынущ vereceğim -щт ↔ -нущ хъущт хъунущ olacak 3.3.1.2.1. GELECEK ZAMANIN HİKAYESİ Gelecek zamanın hikayesi eki batıda ‘‘-щтгъэ’’ iken, doğuda ‘‘-нут’’ dur. Batı Doğu Farklılık Literatürü Literatürü Anlamı 67 -щтгъэ ↔ -нут сыкIощтгъэ сыкIуэнут gidecektim -щтгъэ ↔ -нут сыкъэкIощтгъэ сыкъэкIуэнут gelecektim -щтгъэ ↔ -нут сеплъыщтгъэ сеплъынут bakacaktım -щтгъэ ↔ -нут седжэщтгъэ седжэнут okuyacaktım -щтгъэ ↔ -нут стхыщтгъэ стхынут yazacaktım -щтгъэ ↔ -нут естыщтгъэ естынут verecektim -щтгъэ ↔ -нут хъущтгъэ хъунут olacaktı 67 Bjeduğlarda ‘‘-щтыгъэ’’ yerine ‘‘-тагъэ’’ eki kullanılır. Ör: ‘‘сыкIотагъэ (gidecektim), сыкъэкIотагъэ (gelecektim), сеплъытагъэ (bakacaktım), седжэтагъэ (okuyacaktım), стхытагъэ (yazacaktım), естытагъэ (verecektim), хъутагъэ (olacaktı)’’. 87 3.3.1.3. GEÇMİŞ ZAMAN EKİNDE FARKLILIK Geçmiş zaman eki batıda ‘‘-гъ’’ iken, doğuda ‘‘-щ’’ dır. Batı Doğu Farklılık Literatürü Literatürü Anlamı -гъ ↔ -щ атхыгъ ятхащ yazdılar -гъ ↔ -щ седжагъ седжащ okudum -гъ ↔ -щ ыIуагъ жиIащ söyledi -гъ ↔ -щ тыкIуагъ дыкIуащ gittik -гъ ↔ -щ къэкIуагъ къэкIуащ geldi 3.3.1.3.1. GEÇMİŞ ZAMANIN HİKAYESİ Geçmiş zamanın hikayesi eki batıda ‘‘-агъагъ’’ iken, doğuda ‘‘-ат’’ dır. Batı Doğu Farklılık Literatürü Literatürü Anlamı -агъагъ ↔ -ат седжагъагъ седжат okumuştum -агъагъ ↔ -ат ыIуагъагъ жиIат söylemişti -агъагъ ↔ -ат тыкIуагъагъ дыкIуат gitmiştik -агъагъ ↔ -ат къэкIуагъагъ къэкIуат gelmişti 3.3.1.4. GENİŞ ZAMAN EKİNDEKİ FARKLILIK Geniş zaman eki, batıda ‘‘-н’’ iken; doğuda ‘‘-нщ’’ dir. Batı Doğu Farklılıklar Anlamı Literatürü Literatürü -н ↔ -нщ сыкIон сыкIуэнщ giderim -н ↔ -нщ укIон укIуэнщ gidersin -н ↔ -нщ кIон кIуэнщ gider -н ↔ -нщ тыкIон дыкIуэнщ gideriz 88 -н ↔ -нщ шъукIон фыкIуэнщ gidersiniz -н ↔ -нщ кIоных кIуэнхэщ giderler 3.3.1.4.1. GENİŞ ZAMANIN HİKAYESİ Geniş zamanın hikayesi eki, Batı Literatüründe ‘‘-нгъи’’ iken, Doğu Literatüründe ‘‘-нт’’ dir. Batı Doğu Farklılıklar Anlamı Literatürü Literatürü -нгъи ↔ -нт сыкIонгъи сыкIуэнт giderdim -нгъи ↔ -нт укIонгъи укIуэнт giderdin -нгъи ↔ -нт тыкIонгъи дыкIуэнт giderdik -нгъи ↔ -нт шъукIонгъи фыкIуэнт gidersiniz 3.3.2. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDE OLUMSUZLUK EKLERİNDE GÖRÜLEN FARKLILIKLAR Batı Doğu Farklılıklar Literatürü Literatürü Anlamı -чъэ ↔ -шэ гупшысэнчъэ гупсысэншэ düşüncesiz -чъэ ↔ -шэ узынчъэ узыншэ ağrısız, sağlıklı -чъэ ↔ -шэ унэнчъэ унэншэ evsiz -чъэ ↔ -шэ лажьэнчъэ лажьэншэ suçsuz -чъэ ↔ -шэ Iофынчъэ Iуэхуншэ işsiz -ко ↔ -гуэ бзако бзагуэ dilsiz -ко ↔ -гуэ кIако кIагуэ kısa kör, keskin -ко ↔ -гуэ цако дзагуэ olmayan 89 3.3.3. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDE OLUMSUZ SORU EKLERİNDE GÖRÜLEN FARKLILIKLAR Olumsuz soru eki doğuda ‘‘-къэ’’ şeklinde statik iken, batıda kelimenin durumuna göre ‘‘-ба, -эба’’ gibi iki farklı şekle bürünebilir. Batı Doğu Farklılıklar Literatürü Literatürü Anlamı -ба ↔ -къэ дахэба? дахэкъэ? güzel değil mi? -ба ↔ -къэ дэгъуба? дэгъуэкъэ? iyi değil mi? -ба ↔ -къэ щыIэба? щыIэкъэ? yok mu? -ба ↔ -къэ арыба? аракъэ? öyle değil mi? -ба ↔ -къэ унэ уиIэба? унэ уиIэкъэ? evin yok mu? -эба ↔ -къэ пшIэрэба? пщIэркъэ? bilmiyor musun? -эба ↔ -къэ еджэрэба? еджэркъэ? okumuyor mu? görmüyor -эба ↔ -къэ плъагъурэба? плъагъуркъэ? musun? -эба ↔ -къэ кIохэрэба? кIуэхэркъэ? gitmiyorlar mı? gelmiyor -эба ↔ -къэ тыкъакIорэба? дыкъакIуэркъэ? muyuz? 90 3.3.4. 3.5. 3.6. Ör: ай дэжь (orası), мый дэжь (burası), ай еупчI (ona sor), ай нэмыкI (ondan başka), мый пае (bu yüzden), мый щыIэп (burada yok), ай ауж (ondan sonra), ай фэдэ (öyle, onun gibi), мый фэдэ (böyle, bunun gibi), ай фэдиз (o kadar), мый фэдиз (bu kadar), мый ытхагъ (bu yazdı), ай ытхыгъ (o yazdı), сэй фэдэ (benim gibi), ой пае (senin için), тэй фэшIыкIэ - тэй пае (bizim için), ай нэс (oraya kadar) vb... 93 щ↔р сэщ фэдэ сэр хуэдэ benim gibi щ↔р ощ пае уэр папщIэ senin için тэщ щ↔р фэшIыкIэ дэр щхьэкIэ bizim için 3.3.7. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDE KÜÇÜLTME EKİNDE GÖRÜLEN FARKLILIK Doğu Farklılık Batı Literatürü Literatürü Anlamı küçük жъый ↔ жьей чэтжъый джэджьей tavuk, civciv жъый ↔ жьей пцэжъый бдзэжьей küçük balık küçük жъый ↔ жьей шъэжъый сэжьей bıçak, çakı küçük ip, жъый ↔ жьей кIэпсэжъый кIапсэжьей sicim жъый ↔ жьей пшъэшъэжъый пщащэжьей küçük kız 94 3.3.8. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDE AİTLİK ÖN EKLERİNDE GÖRÜLEN FARKLILIKLAR 3.3.8.1. ÜÇÜNCÜ TEKİL KİŞİ İLE İLGİLİ AİTLİK ÖN EKİNDEKİ FAKRLILIK Batı Doğu Farklılık Literatürü Literatürü Anlamı 69 ы↔и ащ ыужыкIэ абы иужькIэ ondan sonra ы↔и ащ ылъапс абы и лъапсэ onun kökeni ы↔и ащ ышъхьэ абы и щхьэ onun kafası ы↔и сыда ышIэрэр? сыт ищIырэ? o ne yapıyor? ы↔и ыкIоцI и кIуэц onun içi ы↔и ылъакъу и лъакъуэ onun ayağı ы↔и ыныбжь и ныбжь onun yaşı ы↔и ыпхъу ипхъу onun kızı ы↔и ыцIэ и цIэ onun ismi ы↔и ышIэрэба? ищIэркъэ? o bilmiyor mu? 69 Doğu Çerkeslerinden olan Besleneyler’de de Çemguylar gibi ‘‘ы’’ ön eki kullanılır. 95 3.3.8.2. ÜÇÜNCÜ ÇOĞUL KİŞİ İLE İLGİLİ AİTLİK ÖN EKİNDEKİ FARKLILIK Batı Doğu Farklılık Literatürü Literatürü Anlamı анахь я нэхъ onların en а ↔ я 70 лъэшыр лъэщыр güçlüsü анахь onların en а↔я дахэр я нэхъ дахэр güzeli а↔я ахэмэ апэ ахэм япэ onlardan önce а↔я ахэмэ ауж ахэм яуж onlardan sonra а↔я ахэмэ аун ахэм я унэ onların evleri ахэмэ а↔я афэдэ ахэм яхуэдэ onlar gibi ахэмэ а↔я ацIэхэр ахэм я цIэхэр onların isimleri ахэмэ а↔я ащыщ ахэм ящыщ onlardan а↔я ахэр ашIэ ахэр ящIэ onlar biliyorlar ахэр onlar yapıyorlar а↔я ашIырэ? ахэр ящIырэ? mı? 70 Batı Çerkeslerinden olan Hatıkuaylar ve Şapsığlar’ın çoğu, tıpkı Kabardeyler gibi ‘‘я’’ ön ekini kullanır. 96 3.4. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDEKİ KOŞAÇ (COPULA) FARKLILIKLARI 3.4.1. BİLDİRME KOŞACINDAKİ FARKLILIK Doğuda bildirme koşacı olarak ‘‘-щ’’ harfi kullanılıyorken, batıda bu harf kullanılmamaktadır. Batı Doğu Farklılık Literatürü Literatürü Anlamı мыр мыр -Ø ↔ -щ плъыжь плъыжьщ bu kırmızıdır -Ø ↔ -щ мор шъабэ мор щабэщ şu yumuşaktır -Ø ↔ -щ ар цIыху o düzgün ар цIыф заф захуэщ insandır -Ø ↔ -щ ар пшъэшъэ ар пщащэ дах дахэщ o güzel kızdır -Ø ↔ -щ ар кIэлэ ар щIалэ блан бланэщ o yiğit oğlandır 97 3.4.2. OLUMSUZLUK KOŞACINDAKİ FARKLILIK Olumsuzluk koşacı doğuda ‘‘-къым’’ şeklinde statik iken, batıda kelimenin durumuna göre ‘‘-п, -эп , -гъэп’’ gibi üç farklı şekle bürünebilir. 5. BATI VE DOĞU ÇERKES LİTERATÜRLERİNDE YETERLİLİK EKİNDE GÖRÜLEN FARKLILIKLAR Yeterlilik eki doğuda ‘‘-ф, -фы’’ şeklinde iken, batıda ‘‘-шъу, -шъугъ’’ şeklindedir. Batı Doğu Farklılıklar Literatürü Literatürü Anlamı шъу ↔ ф ешъошъу йофэф içebiliyor шъу ↔ ф къеджэшъу къоджэф çağırabiliyor шъу ↔ ф къеошъу къоуэф vurabiliyor шъу ↔ ф седжэшъу соджэф okuyabiliyorum шъу ↔ ф сеплъышъу соплъыф bakabiliyorum шъу ↔ ф сэтхэшъу сотхэф yazabiliyorum шъу ↔ фы ептышъун? ептыфын? verebilir misin? шъу ↔ фы еупчIышъун? еупщIыфын? sorabilir mi? шъу ↔ фы итIысхьэшъун? итIысхьэфын? oturabilir mi? шъу ↔ фы птышъун? птхыфын? yazabilir misin? okuyabilir шъу ↔ фы уеджэшъун? уеджэфын? misin? ayakta durabilir шъу ↔ фы щытышъун? щытыфын? mi? шъугъ ↔ ф еджэшъугъа? еджэфа? okuyabildi mi? шъугъ ↔ ф иртышъугъа? иритыфа? verebildi mi? шъугъ ↔ ф пшIышъугъа? пщIыфа? yapabildin mi? шъугъ ↔ ф тIысышъугъа? тIысыфа? oturabildi mi? шъугъ ↔ ф къэкIошъугъа? къэкIуэфа? gelebildi mi? шъугъ ↔ ф птхышъугъа? птхыфа? yazabildin mi? 99 4. BÖLÜM: LEKSİKOGRAFİK SEMANTİK YÖNDEN FARKLILIKLAR 4.1. EŞ ANLAMLI (SİNONİM) KELİMELER Çerkes Literatürleri arası sinonim kelimeleri üç grupta incelemek mümkündür: 1. Literatürler arası geçiş yapmayan sinonim kelimeler. 2. Batı Literatür kullanımı Doğuda varken, Doğu Literatür kullanımı Batıda olmayan sinonim kelimeler. 3. Doğu Literatür kullanımı Batıda varken, Batı Literatür kullanımı Doğuda olmayan sinonim kelimeler. 4.1.1. LİTERATÜRLER ARASI GEÇİŞ YAPMAYAN SİNONİM KELİMELER Batı Literatürü Doğu Literatürü Anlamı амкIышъ уэрэдбзу bülbül апс, лагъэ 71 тепщэч tabak, kab хьаумэ хьэмэрэ yoksa, değilse ары нтIэ 72 evet ары пакIошъ уеблэмэ hatta, bile, dahi бамыкIэ мэлхьэпIацIэ kene, akar, sakırga бгъэбылъын гъэпщкIун saklamak бжымы, Iэбжым IэштIым yumruk быбын лъэтэн uçmak 71 Besleneyler de ‘‘tabak, kab’’ için ‘‘лагъэ’’ derler. 72 Kuban Kabardeyleri ve Besleneyler ‘‘evet’’ için ‘‘айэ’’ kelimesini kullanırlar. Terek Kabardeyleri ve Türkiyedeki Kabardeylerin bir kısmı ise, ‘‘evet’’ için ‘‘ахьей’’ kelimesini kullanırlar. 103 сырын кIэфий düdük сэлъэIу, табыу кхъыIэ lütfen сэмэркъэу гушыIэ şaka дэтхэнэр? тары? тара? hangisi? дэтхэнэра? темыр ищхьэрэ kuzey тещэ щауэкъуэт sağdıç тхьацуф хупхъэ oklava тхьачэты гуэгуш, кIуркIур hindi тыгъоснахьып вэсэмахуэ dünden önceki gün тыдэ? дэнэ? nere? пIэрэ? acaba? шъуамбгъо, хъоопщау Iэхуитлъэхуит geniş шъугъуал фыгъуэнэд kıskanç шъхьэпай къуейщIей yaramaz, serseri шъыпкъэ, тэрэз пэж gerçek, doğru шэплъы тхьэмбылыфэ pembe щалъ пэгун kova 74 Şapsığlar ‘‘sincap’’ için ‘‘шъае’’ kelimesini kullanırlar. 105 щыбз кхъузанэ elek, kalbur щынаут щхъухь zehir щэкъмар шыкIуртIым kozalak Iоныгъу фокIадэ eylül Iэгу, щагу пщIантIэ avlu Iэзэгъу, хущхъуэ ilaç Iэзэгъууц Iэнтэгъу, Iэтэгъуп IэфракIэ dirsek Ιуамбл, пΙуабл арджэн hasır 4.1.2. BATI LİTERATÜR KULLANIMI DOĞUDA VARKEN, DOĞU LİTERATÜR KULLANIMI BATIDA OLMAYAN SİNONİM KELİMELER Batı Literatürü Doğu Literatürü Anlamı бэ 75 куэд çok, fazla кощын 76 Iэпхъуэн taşınmak, göçmek пхъацI 77 гъуанэдэс tahtakurusu пшъашъэ 78 хъыджэбз kız жъажъэ 79 хуэм, кIэлъэф yavaş 75 Doğu’da, Batı’da olduğu gibi ‘‘бэ’’ kelimesi tek başına fazla kullanılmaz; genellikle ‘‘нэхъы + бэ (daha çok)’’, ‘‘цIыху + бэ (çok insan)’’ vb. kelimelerde olduğu gibi başka kelimelerle birleştirilerek kullanılır. 76 Doğu’da -özellikle Kuban-Zelençuk Çerkesleri arasında, ‘‘куэшын’’ şeklinde kullanılır. 77 Doğu’da ‘‘пхъацIэ’’ şeklinde kullanılır. 78 Doğu’da ‘‘пщащэ’’ şeklinde kullanılır. 79 Doğu’da ‘‘жьажьэ’’ şeklinde kullanılır. 106 мы пчыхьэ 80 ныщхьэбэ bu akşam мы пчэдыжь 81 нышэдибэ bu sabah нэмыкI 82 нэгъуэщI başka нэIуас 83 жэрэгъу, хэгъэрей arkadaş, dost, ahbap пэIэщIэ, пхыдза, uzak чыжьэ 84 пыIудза лъащэ 85 щIакъуэ topal тхьацу 86 хупцIынэ hamur шIэн 87 цIыхун tanımak дэгъу 88 хъарзынэ iyi джыри 89 аргуэру tekrar, yeniden лъэрычъэ 90 Iэшанэ kayak чый 91 тэмакъ boğaz, gırtlak 80 Doğu’da ‘‘мы пщыхьэщхьэ’’ şeklinde kullanılır. 81 Doğu’da ‘‘мы пщэдджыжь’’ şeklinde kullanılır. 82 Doğu’da ‘‘нэмыщI’’ şeklinde kullanılır. 83 Doğu’da ‘‘нэIуасэ’’ şeklinde kullanılır. 84 Doğu’da ‘‘жыжьэ’’ şeklinde kullanılır. 85 Doğu’da ‘‘лъашэ’’ şeklinde kullanılır. 86 Doğu’da ‘‘тхьэв’’ şeklinde kullanılır. 87 Doğu’da ‘‘щIэн’’ şeklinde kullanılır. 88 Doğu’da ‘‘дэгъуэ’’ şeklinde kullanılır. 89 Doğu’da ‘‘иджыри’’ şeklinde kullanılır. 90 Doğu’da ‘‘лъэрыжэ’’ şeklinde kullanılır. 91 Doğu’da ‘‘джий’’ şeklinde kullanılır. 107 4.1.3. DOĞU LİTERATÜR KULLANIMI BATIDA VARKEN, BATI LİTERATÜR KULLANIMI DOĞUDA OLMAYAN SİNONİM KELİMELER Batı Literatürü Doğu Literatürü Anlamı адэ, пщыгъэ бэгыгъэ 92 tümör гъуаткIу ткIуэпс 93 damla дысы задэ 94 dik хьалыгъу щIакхъуэ 95 ekmek мытIыр ин 96 büyük ныбжьыкъу жьауэ 97 gölge псэуныгъ узыншагъэ 98 sağlık ренэу 99 зэпымыу 100 hep, sürekli сэснэй уэздыгъей 101 çam ağacı уцэIун гъэныщкIун 102 çiğnemek хашъу, шъоф губгъуэ 103 ova, düzlük, step 92 Batı’da da yazımı aynıdır. 93 Batı’da ‘‘ткIопс’’ şeklinde kullanılır. 94 Batı’da ‘‘зандэ’’ şeklinde kelimenin içine ‘‘н’’ sesi eklenerek kullanılır. 95 Batı’da ‘‘кIакъу’’ şeklinde kullanılır. 96 Batı’da ‘‘ины’’ şeklinde kullanılır. 97 Batı’da ‘‘жьау’’ şeklinde kullanılır. 98 Batı’da ‘‘узынчъагъ’’ şeklinde kullanılır. 99 Bu kelime bir istisna olarak Kuban-Zelençuk Kabardeyleri arasında ‘‘рену’’ şeklinde kullanılmaktadır. Diğer Kabardeyler bu kelimeye yabancıdır. 100 Batı’da da ‘‘зэпымыу’’ şeklinde kullanılır. 101 Batı’da ‘‘остыгъай’’ şeklinde kullanılır. 102 Batı’da ‘‘гъэунэшкIун’’ şeklinde kullanılır. 103 Batı’da ‘‘губгъо’’ şeklinde kullanılır. 108 хьамдыр лъэгуажьэтес 104 diz kapağı жъоку дэп 105 köz шъофнэкI пшахъуалъэ 106, къум çöl 4.2. EŞ SESLİ (HOMONİM) KELİMELER Çerkes Literatürleri arası homonim kelimeler çok fazla olmamakla birlikte, değişen anlamları yüzünden iletişimi zorlaştırmakta ve konuşanlara komik anlar yaşatmaktadırlar. Batı Doğu Kelime Literatüründeki Literatüründeki Anlamı Anlamı tümör, güven адэ baba ifadesi архъуажъ, архъожъ / anakonda, boa timsah архъуэжь yılanı kelime, cümle, гущыIэ / гушыIэ şaka söz, konuşma гъум(ы) hâmile, kalın şişman, kaba кIосэн / кIуэсэн sönmek kocaya kaçmak кIыф(ы) / кIыфI açık, beyaz, soluk koyu, karanlık ку araba orta 104 Batı’da ‘‘лъэгонджэтес’’ şeklinde kullanılır. 105 Batı’da ‘‘тэп’’ şeklinde kullanılır. 106 Batı’da ‘‘пшэхъуалъ’’ şeklinde kullanılır.  БАЛЪКЪАР Борис Хазешевич, Язык Бесленеевцев, «Кабардино-Балкарское книжное издательство», Нальчик, 1959.  КУМАХОВА З. Ю., Абадзехский Диалект и его место среди других Адыгских Диалектов, «Эльбрус» Нальчик, 1972.  ТХАРКАХО Ю. А., Чемгуйский Диалект и его место среди других Адыгских Диалектов, «Адыгейский республиканский институт гуманитарных исследований им. Т.М. Керашева», Майкоп, 1993.  ТАОВ Хазеша Талиевич, Проблемы кабардино- черкесской диалектологии, «Кабардино-Балкарский Государственный Университет им. Х.М. Бербекова», Нальчик, 1998.  ÇELEBİ Süleyman, Mevlid (Çerkesçe Mevlid), «Birleşik Kafkasya Derneği», Şapsığ Diyalektine çevirenler: Abdurrabhamn Efendi, H.Zekeriya Efendi ve Yusuf Efendi & Hayırlayan: NAWKO Abdullah, İstanbul, 2000.  ТАОВ Хазеша Талиевич & ХУТЕЖЕВ Заудин Галиевич, Кабардино-Черкесская Диалектология, 111 «Кабардино-Балкарский Государственный Университет им. Х.М. Бербекова», Нальчик, 2003.  СИТИМОВА Сара Саферовна, Особенности Бжедугского Диалекта Адыгейского языка, «Адыгейский государственный университет», Майкоп, 2004.  ШЪАУКЪО Аскэр, Джырэ Адыгабз, «Адыгейское республиканское книжное издательство», Майкоп, 2009. 112

ÇERKES ATASÖZLERİ

The concept of authority is the one of the most important phenomena of the system of a state, religions and social structure. Authority holder is the ruling and the ruled ones are people who obey the ruling. Obeying the ruling's authority by the ruled is the fundamental quality of these systems. Also in religious meaning, the concept of authority is situated in the centre of the system, just as it is in political meaning. It is necessary for believers to obey the creator willingly, to accept God's authority. This concept is also an important element of the oldest known periods of Turkish law. One of these ancient periods, in which the concept of authority was followed, is Manichaean period of Old Uigur Turkic. Uigurs, one of the Turkic peoples, accepted different beliefs in Central Asia such as Buddhism, Manihaism and Christianity. They have left many manuscripts about these beliefs. Determining the words formed the conceptual field of authority on the vocabulary of the texts of Manichaean period of Old Uigur Turkic named Huastuanift, Irk Bitig and Manichaean Uigur Texts, it has been our principal aim to determine the presence of this conceptual field and to reveal the place of authority in the mentality of this period. Initially the concept of authority, the aim and the method of this study were explained briefly. Then the formations about Uigurs, Manichaeism and the works of this period, later the formations were given about the lexical field (conceptual field) theory situated in the theoretical base of our work. Finally, all words determined in the works and formed the conceptual field of authority were categorized as tables including different meaning categories and gained some kind of conclusions regarding all information. Özet Yetke kavramı, devlet sisteminin, dinlerin ve toplumsal yapının en önemli olgularından biridir. Yetke sahibi, yönetendir ve ona boyun eğenler ise yönetilenlerdir. Yönetilenlerin, " yönetenin yetkesine " uyması bu sistemlerin en temel özelliğidir. Siyasî anlamda olduğu gibi, dinî anlamda da " yetke kavramı " , sistemin merkezinde yer alır. İnananın " gönüllü bir şekilde " yaratıcıya boyun eğmesi yani Tanrı'nın " yetkesini " kabul etmesi gerekir. Bu kavram, bilinen en eski dönemlerde Türk töresinin de önemli bir ögesidir. Yetke kavramının izini sürdüğümüz bu eski dönemlerden biri de Eski Uygur Türkçesinin Manihaist dönemidir. Türk halklarından biri olan Uygurlar, Orta Asya'da Budizm, Manihaizm ve Hristiyanlık gibi farklı inançları kabul etmişlerdir. Bu inançlarla ilgili birçok yazılı eser bırakmışlardır. Huastuanift, Irk Bitig ve Manihaist Uygur Metinleri adlı Eski Uygur Türkçesinin Manihaist dönem metinlerinin söz varlığında, yetkenin kavram alanını oluşturan sözcükleri tespit ederek, bu kavram alanının gösterilmesi ve bu dönemdeki düşünce dünyasında yetkenin yerinin ortaya çıkarılması temel amacımız olmuştur. Öncelikle yetke kavramı, çalışmanın amacı ve yöntemi kısaca açıklanmıştır. Sonra Uygurlar, Manihaizm inancı ve bu dönem eserleri hakkında bilgiler, ardından ise çalışmamızın kuramsal temelinde

1 ^*^4 ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU TÜ RK DİL KURUM U YAYINLARI:876 Prof. Dr. Emine YILMAZ A nkara, 2006

2

3 ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KÜRÜMÜ TÜRK DİL KÜRUMU YAYINLARI: 876 NARSPI Çuvaşça Bir Aşk Öyküsü HAZIRLAYAN Emine YILMAZ ANKARA, 2006

4 5846 sayılı kanuna göre bu eserin bütün yayın, tercüm e ve iktibas hakları Türk Dil Kurumuna aittir. İvanov, Konstantin Vasil yeviç Narspi: Çuvaşça bir aşk öyküsü / Haz. Emine Yılmaz. - Ankara: Türk Dil Kurumu, s.; 24 cm. - (Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Kurumu Yayınlan; 876) Dizin var. Kaynakça var. ISBN Çuvaş Edebiyatı - Şiir 2. Çuvaş Edebiyatı - Hikâye I. Yılmaz, Emine (haz.) inceleyenler: Prof. Dr. Fikret TÜRKMEN Prof. Dr. Şüayip KARAKAŞ ISBN: Kapak Tasarım: Ejder ÇELİK Baskı: Ankara Mesleki Eğitim Merkezi ve 4 Akşam Sanat Okulu M atbaası Baskı Sayısı: 500

5 Purînma tata vîlme pekeh sinîren vîrenme p u la t

6

7 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 7 I. Giriş KONSTANTİN VASİL YEVİÇ İVANOV Yaşamı K. V. İvanov un Eserlerinin Baskıları Ç u v aşça Rusça Çevirileri Rusça Dışındaki Dillere Çevirileri K. V. İvanov un Eserleri Üzerine Yayımlanmış Çalışm alar ÇÜVAŞLAR ve ÇÜVAŞ EDEBİYATI N A RSPİ içerik İncelem esi Konu Dil ve A nlatım Kültürel Ö ğeler Biçim İncelem esi Nazım Birim i Ö lçü Uyak D üzeni Uyak Değeri Türü KAYNAKÇA II. Kiril Harfli M etin...35 III. Y azıçevrim i IV. Türkçeye Çevrimi V. Sözlük-D izin

8 -.'...? i ì / ".,,? :... 1 ^ '...,.... ^ ,. ji#^c Ì jw t^l... illtìt -. лг >л а и т а ;» '.... _ t f -. J ii!!i.m J fte ««}-Al>». «' ; ' р.» - Л Ш * Щ г \. t. / :«и J t,.,

9 O N SO Z İki bin doksan yedi dizelik bir öykü-şiir olan Narspi, modem Çuvaş edebiyatının en büyük ustası olarak kabul edilen Konstantin İvanov un en önemli eseridir. Şairine dünya çapında ün sağlayan, defalarca Çuvaşça ve Rusça baskıları yapılan, Başkurtça, Tatarca, Azerice yanında Marice, Ukraynca, Mordvince, Udmurtça, Macarca, Sıф-Hırvatça, İtalyanca ve Almancaya da çevirileri yapılan bu şiir Türk edebiyatında hemen hemen hiç bilinm em ektedir. Yirmi beş yıllık çok kısa bir ömüre sığdırdığı onlarca eser, Konstantin İvanov a büyük bir ün kazandırmış ve ölüm yılı olan 1915 ten bu yana hem doğduğu yer olan Başkurdistan da, hem de on bir yaşından sonraki hayatını geçirdiği Çuvaşistan da adını yaşatmak için m üzeler, tiyatrolar k u rulmuş, operalar hazırlanmıştır. Doğumunun yüzüncü yılı olan 1990 ise U nesco nun 25. dönem toplantısında K. V. İvanov yılı ilan edilmiştir. Bir tesadüf sonucu, İvanov un yüzüncü doğum yılı kutlamaları sırasında U fa da bulunan hocam Prof. Dr. Talat Tekin in, Ural Sassi adlı Çuvaşça yayım lanan bir gazetenin çıkarmış olduğu K. V. İvanov özel sayısım getirmiş olması, bu şiirin Türkçeye çevrilmesinde ilk adım oldu. Çeviri sırasında ilk önce bu şiirin gazetenin dört tam sayfasında yer almış olan metni kullanılmışsa da, daha sonra Macarca çevirisiyle ve Rusya da yapılmış olan Çuvaşça baskısıyla karşılaştırılarak bazı değişiklikler yapılmıştır. Çünkü her üç baskıda da dize sayıları farklıdır. Bu şiirle tanışmamı sağladığı için önce hocam Prof. Dr. Talat T e k in e teşekkürlerimi sunuyorum. Şiirin kitap form unda son baskısım (1993) Rusya dan gönderme inceliğinde bulunan ünlü Çuvaş şairi Raisa Şarpi ye, M acarca çevirisini bulmamı sağlayan, Attila József Üniversitesi, Ligeti k ü tüphanesi görevlilerine. Almanca çevirisini görmemi sağlayan, şiirin T ü rk çeye çeviri bölüm ünün şiirleştirilmesine katkıda bulunan ve yayına hazırlayan Doç. Dr. Nurettin Demir e, şiir incelemesi bölümünde önerileriyle yol gösteren Dr. Gonca G ökalp-a lpaslan a ve Giriş bölüm ünün düzeltilerine katkıda bulunan Dr. Süer Eker ve öğrencim M ustafa D urm uş a çok teşekkür ediyorum. Ağustos 2005, ANKARA Emine Yılmaz

10 ',, ' 'Ji' - '. ' '., ' : 4ûL>jı 4İ7-,i 4};f;i.>»tiî ;,:.;«< :.;j. "Ц, fthibit.,ч.у'ф'1 мл. âm^iiü'/.sf' ' ;.r'ıv j b : 1 Л*«л j T i i ì p''u- r,мгл e t 'i,ti -i-r. -K'j fifşl'i - - <;7' -'4 ' -ü ' 0'4.vi 'f«t' 7:. b ' i f l Ш : Щ M i t M i Î ö d. L h ' s ) Л ' : «i ; s, p ı * im mmi0m%i 7ТчГ;аТ1:' У-Ж^;-(ЭД*^ ^ f.e «( îîfe. Ш И j - i É ì ' 4 Ì É ^ S % : и 1 э д s â 'Гжт 'J ' V 'Я Й й й j g f i. ' S f f ' n î î ; f : bii-yh! к ф ü;:<* :(', '.4.. -rab :-b tu. b'r4-, 'УУа b'laş 'bsa'ta.' ''-.r'..' а; à b ^ < # Ì0 D ;ü' nîb ' ФвЛ 'dj Bif'diù'''

11 I. GİRİŞ 1. KONSTANTİN VASİL YEVİÇ İVANOV 1.1. Yaşamı Konstantin V asil yeviç İvanov TÇuv. Kìétenttin V asil yeviç İvanov], 1890 yılının 13 M ayıs ında Başkurdistan ın Pelepey bölgesindeki Slakbaş IÇuv. Slakpus] köyünde doğdu. Ataları olan Volga kıyısındaki Hristiyan- 1ar, çarın baskısına dayanamayarak Çeboksarı [Çuv. Şupaşkar] şehrinden kaçıp Ural bozkırlarına yerleşmişlerdi. K. V. İvanov un babası, çok çalışkan ve zengin bir Hristiyan olan Vazin kka N. İvanov [Çuv. Vaéinkka N. İvanov] Başkurdistan Çuvaşlarındandı ve Pıtı [Çuv. Pîrtta] ailesinden geliyordu. Pıtı [Çuv. Pîrtta] ailesi de K aşkîr (Çuvaşçadaki anlamı kurt) adlı bir Çuvaşa dayanıyor. Yaşlı Ç uvaşların anlattıklarına göre, Ruslar Pelepey e gelip yerleşince, Kaşkîr, köyün yanındaki ormana sığınmış ve kurt yakalayıp satarak yaşamını sürdürm eye çalışmış. Bu yüzden Kaşkîr adını almış. K. V. İvanov un kendi hazırladığı soy kütüğüne göre, K aşkîr ın iki oğlu vardı. Biri Kaşkîr İvani, diğeri ise Kaşkîr Kusmi idi. İvan soyundan gelenler Pîrtta açipçi (Pîrtta nın çocukları), Kuémi soyundan gelenler Kuâma açipçi (K usm a nın çocukları) diye adlandırıldılar. K. V. İvanov, kendi aile ağacını şöyle göstermiş: Kaşkîr > K aşkîr İvanî > Sim un Nikulay -» V aéinkka - 4 K îstuk (K îstenttin) (İvanov 1990: 20). K. V. İvanov un babası V azin kka [Çuv. Vasinkka[, Rusça, Başkurtça ve Tatarcayı çok iyi bitiyordu. Gazete ve dergi yazıları da yazan V azin kka [Çuv. Vasinkka[, çocuklarının yüksek öğrenim görmeleri için uğraştı. Dört kız kardeşi, bir ablası ve bir erkek kardeşi olan K. V. İvanov un ço cu k lu ğunun büyük bölüm ü, komşu köy K ayraklı da [Çuv. K ayrîklî], b abaannesinin yanında geçti. Sekiz yaşına geldiğinde, Slakbaş [Çuv. Slakpus] köyündeki ilkokula başladı. Üç yıl sonra Miyek [Çuv. Miyak] bölgesinin Keken [Çuv. K egen ] köyünde öğretm enlik yapan halası Y evgeniya N ikolayevna İvanova, onu yanına aldı. K. V. İvanov üzerinde çok olum lu etkileri bulunan halası, 1902 yılında onu Simbirsk [Çuv. Çîm pîr] şehrindeki Çuvaş okuluna götürdü. Ünlü Çuvaş eğitimcisi î. Ya. Yakovlev tarafından kurulmuş olan bu okul, Rusya İmparatorluğu içindeki tek Çuvaş okuluydu ve bu okula Çuvaş Üniversitesi de deniyordu. Kendisi de bir Çuvaş olan 1. Ya. Yakovlev, bütün öm rünü Çuvaş halkının aydınlanm asına adamıştı.

12 10 Emine Yılmaz Bugün kullanılmakta olan Çuvaş alfabesi de İ. Ya. Yakovlev tarafından düzenlenmiştir (1872). i. Ya. Yakovlev in okulu, iki yılda bir öğrenci kabul ettiği için, K. V. İvanov, ilk gidişinde okula kabul edilmedi. Bu nedenle, Pelepey deki şehir lisesinde bir yıl okudu. Bugün, bu lise binasının kapısında, K. V. İvanov un yılları arasında bu okulda okuduğuna ilişkin Başkurtça ve Rusça olarak yazılmış bir tabela asılıdır (İvanov 1990: 27). K. V. İvanov, 1903 yılında, Simbirsk (Çuv. Çîm pîr] Çuvaş okulunun hazırlık sınıfına girdi ve iki yıl hazırlık sınıfında okudu. Edebiyata, resim sanatına ve el sanatlarına büyük ilgi duyuyordu ve çok yetenekliydi. T a h tadan yapmış olduğu eşyalar, bugün Slakbaş [Çuv. Slakpué] köyündeki İvanov müzesinde sergilenmektedir yılında birinci sınıfa geçen K. V. İvanov, o yıllarda yazm aya başladı. Çok sessiz ve çok çalışkan bir çocuktu. Ancak, yılları arasındaki birinci Rus devriminin rüzgarı Çuvaş okulunu sardığında, K. V. İvanov un öncü kişiliği de öne çıkmaya başladı. Şiirleriyle, Çuvaş halkını yüreklendirmeye, özgürlükleri için savaşma cesareti aşılam aya çalıştı. Devrime karşı çıkan okul hocaları ile de mücadeleye girişen K. V. İvanov, k en disi gibi düşünen otuz yedi öğrenci ile birlikte, 7 Mart 1907 de okuldan atıldı. Böylece, şairin Çuvaş okulundaki yaşamının birinci bölüm ü k ap an mış oldu. Doğduğu köye geri dönen K. V. İvanov, Başkurdistan Çuvaşlarıyla ilgilendi ve onlarla ilgili halkbilimi ürünleri topladı. Bu ürünler üzerinde çalıştı. İlk devrim dalgası sona erdikten sonra, İ. Ya. Yakovlev, sınıfındaki yetenekli öğrencileri yanına çağırdı. Ağustos 1907 de K. V. İvanov da böylece okula geri döndü. İ. Ya. Yakovlev in, okul kitaplarını Çuvaşçaya çevirme önerisine dört elle sarılan K. V. İvanov, bu amaçla masallar, bilm eceler çevirdi, resimler yaptı. Çok sevdiği M. Yu. Lermontov, A. M aykov, H. O g a rev, A. Kol tsov, N. Nekrasov ve K. Bal m ont un şiirlerini, L. Tolstoy ve K. Uşinskiy in öykülerini Çuvaşçaya çevirdi. En güzel eserlerini de bu yılarda ( ), onyedi, onsekiz yaşlarındayken yazdı. K. V. İvanov, neredeyse bir solukta Baxà вйрм ан luyxàm è ]=V atî vîrman şuhişı=yaşh Ormanın Düşüncesi], К ёркунне ]= K îrkunne= 5onbahar], Килсе çutpe кёркунне... [=Kilse sitıi kîrkunne...= G c//p Erişti Sonbahar...] adlı şiirlerini yazdı. И кё х ёр =İkî hîr =İki Kız], Тимёр ты лё [-T ım ır h\i=demir Rende], Тйлёх ар ём = T îlîh arîm=dm/ Kadın] adlı manzum öykülerini düzeltti. Нарспи =N arspij şiirini tam amladı (l.ya. akovlev in isteğiyle). Ш уйттан ч у р и н е =Şuyttan çunnc= Şeytanın şiirinin ilk taslağını hazırladı. Çuvaş okulunun 40. kuruluş yılönümü nedeniyle Хальхи сам ана =H al hi samana=şimdiki Zaman] adlı şıırı yazdı.

13 Narspi 11 i. Ya. Yakovlev in çabalarıyla, 1908 yılında, K. V. İvanov un eserlerinin ilk baskısı yapıldı. Чёваш х а л л а п ё с е м l=çîvaş hallapisem=fmv0f M asalları] adlı kitaptaki Н арспи [=Narspi] şiiri okuyucularda büyük şaşkınlık yarattı. Ünlü Çuvaş yazarlarından Peder Huzangay [Çuv. Petir HusankayJ genç şairin ustalığından etkilenerek şöyle diyor: Bu çok şaşırtıcı. Üçbin dizelik şiirde, eski Çuvaş yaşamının tüm ayrıntıları ortaya konuluyor. Bu, hiç bir kalıba sığm ayacak kadar şaşırtıcı bir durum. (İvanov 1990: 76). Narspi şiirinin basılmasından sonra, şair yedi yıl daha yaşadı. Bu d ö nemde de K. V. İvanov ölümsüz şiirler yazmış ancak, bu şiirler gün ışığına çıkmadan yok olmuştur. Ablasının anımsadığına göre, şairin el yazıları d o s yası, sivil savaş sırasında bir subay tarafından babasının evinden alıp g ötürülmüş ve yok edilmiştir yılının ilkyazında, K. V. İvanov, halk öğretmeni olmak için sınava girmiş, Simbirsk [Çuv. Çîmpîr[ Çuvaş erkek lisesi tarafından kabul edildiği halde şehirden çıkıp gitmiştir. Sonra Çeboksarı [Çuv. Şupaşkar] şehrindeki İkkasi okulundan çıkarılmış olan N. F. Belyayev adlı devrimci ile birlikte Sızran şehrindeki Koptevka istasyonu çevresinde yaz ve güzü geçirmiştir. Sim birsk [Çuv. Çîm pîr] Çuvaş okulundaki kitapların Çuvaşçaya çevrilmeleri konusunda yaptığı çalışmalara, bazı çevrelerce saldırılması üzerine, K. V. ivanov un umutları tümüyle yıkılmış ve 1910 yılında yeniden k ö y ü ne dönmüştür. Çok kötü günler geçiren şair, aynı yılın Kasım ayında, İ. Ya. Yakovlev in onu yeniden Simbirsk [Çuv. Çîm pîr] şehrine çağırmasıyla u- mutla dolar. İki sınıflı kız lisesinde, güzel yazı ve resim öğretmeni olarak göreve başlayan şair, yakın dostu, yetenekli yazar ve kom pozitör Fedor Pavlov ile Narspi operasını gerçekleştirmeyi tasarlar. İşe başlanır, ancak, izin alınamadığı ve sahne bulunamadığı için bu tasarı gerçekleştirilemez. M. Ya. Sirotkin e göre, K. V. İvanov un, yıllarındaki sanatsal çalışmaları, İvan Trofim ov un kitabına koymak üzere çevirdiği kısa öyküler, bu kitap için hazırlanmış resimler ve Petr Pazuhin in hazırladığı Çuvaş halkbilimi örnekleri içeren bir kitaba olan katkılarıyla sınırlı. Bu kadarı bile ona büyük bir ün kazandırmıştır. Birinci Rus devrimi sırasında çektiği güçlükler K. V. İvanov un hastalanmasına neden olmuş, fakat, o buna aldırmadan çalışm aya devam etm iştir. Resim çalışmalarına ağırlık vererek, Peterburg [Çuv. Pitîr] Güzel Sanatlar Akademisi sınavlarına hazırlanan şair, 1913 yılında, Simbirsk [Çuv. Çîm pîr[ Çuvaş okulundaki öğrenciler tarafından sahneye konulan İvan Susanin operasının dekorlarını hazırlamıştır. Çocukluğunda beliren üstün zekası ve yeteneği, resimde, grafikte, heykelde, fotoğrafçılıkta, d ek o rasy o n da hep unutulmaz ürünler vermesini sağlamıştır. Dinlenmeden çalışır K. V. İvanov, ve ancak kendini böyle avutur.

14 12 Emine Yılmaz Verem ve mide iltihabı, 1913 yılı sonbaharında onu yatağa düşürür. Erkek kardeşi Kvintiliyan İvanov, 13 kasım 1914 yılında, şairi Çuvaş okulundan alır ve babasının evine götürür. Şair böylece, üçüncü kez ve sonsuza dek, doğduğu köye dönmüş olur. Birkaç ay daha yaşayan K. V. İvanov, 13 Mart 1915 tarihinde, henüz yirmibeş yaşındayken ölür ve d o ğ duğu köyde gömülür. Bugün Slakbaş [Çuv. Slakpus] köyünde, K. V. İvanov un bir anıtm e zarı ve doğumunun 50. yıldönümünde, 29 Kasım 1940 ta, P. N. K udryaşov tarafından kurulmuş olan bir K. V. İvanov müzesi vardır. Yine Çuvaşistan m başkenti olan Çeboksarı da [Çuv. Şupaşkar[, 1950 yılında dikilmiş bir K. V. İvanov heykeli ve şairin adıyla anılan bir sokak bulunmaktadır. K. V. İvanov adlı Çuvaş Devlet Akademi Drama Tiyatrosu ve Narspi o- perası da yine şairin Çuvaşlar için taşıdığı büyük değeri gösteriyor den beri Çuvaşistan da, güzel sanatlar alanında, her yıl, K. V. İvanov ödülleri dağıtılmaktadır. K. V. İvanov un 100. doğum yıldönümü olan 1990 yılı, U n e sc o nun 25. dönem toplantısında, önemli tarihler takvimine sokulmuş ve 1990 yılı K. V. İvanov yılı ilan edilmiştir (Ural Sassi, Aralık 1990, no 30, s. 3). Yine, K. V. İvanov un 100. doğum yıldönümü nedeniyle Чаваш кёнеке издательстви [=Çîvaş kîneke izdatel stvi=çmvöf Kitap Yayınevi], Константин Иванов, ÇbipHHceH пуххи [=Konstantin İvanov, Sımisen puhhi=konstantin İvanov, Tüm Yazıları] ve К онстантин И ванова аса илeççё [=Konstantin İvanova asa \\téi\= K onstantin İva n o v и A nım sıyoruz] adlı iki kitap yayımladı (Ural Sassi, Nisan 1990, no 7, s. 2) K. V. İvanov un Eserlerinin Baskıları Çuvaşça a^ Чёваш халлапёсем [=Çîvaş hallapisem=çmvaf Masalları], Чёмпёр [=Çımpîr=5ım0ırsÂ:], A. ve M. Dmitriyev basım evi, b. Иван ёмпупе çampâk cы xлaвçà тата сатур Калашник xyça çhhчен хунё lopâ [=lvan împüpe éamrìk sihlavéì tata satur Kalaşnik huéa sinçen hunì y\ixi=çar İvan İle Genç Koruyucusu ve Yiğit Kalaşnik H a k kında Yazılmış Türkü], Ч емпёр [=Çîmpîr=Sımbırjk[, A. ve M. Dmitriyev basım evi, c. Нарспи [=Narspi], (Şiir), Хусан [=H usan=k azön[ 1919, 2. baskı.

15 Narspi 13 ç. Чйваш халлап ёсем п е ю махёсем f=çîvaş hallapîsempe yum ahîsem=çuvaş M asalları ve Bilmeceleri],XycsiH = H usan= K aza«j d. Н арспи =N arspi], (Şiir), D lypâm nyç [=Şurîmpus=Ş'a/aÂ:] 1919, 1.2, 3,4. e. Нарспи [=Narspi], (Şiir), 4. baskı. Kapak ve resimler A. F. Myasnikov. Önsöz N. Vasil yev Şupussınni nin, М ускав [=Muskav=Mo^Â:ova] f. Нарспи =Narspi], (Şiir), 5. baskı, Önsöz D. Danilov un, Шупашкар [=Şupaşkar=Ç ei>o/:san] g. Пёр том l= rtr tom=5/> Cilt], Önsöz Ya. G. Uhsay m, Ё пху [=İphü- =Ufa] h. С о ч и н ен и сем [=Soçinenisem=TMm Yazıları], Önsöz S. V. Elker, resimler G. D. Harlam p yev, Ш упашкар [=Şupaşkar=öe& oâ:5an], Сёвёсем =Sîvîsem=Ş'iı>/erJ, Önsöz V. Dolgov un, Шупашкар [=Şupaşkar =Çeboksarı] i. ÇbipHHceH пуххи [=Simisen puhhi=rmm Yazıları], Önsöz ve düzelti M. Ya. Sirotkin, Ш упашкар f=şupaşkar=ç'efeoban] j. Нарспи [=Narspi], (Şiir), resimleyen P. Sizov, Шупашкар [=Şupaşkar=Çeboksarı], k. Н арспи [=Narspi], (Şiir), kitabı süsleyen P. Sizov, Шупашкар [=Şupaşkar =Çeboksarı] Нарспи [=Narspi], (Şiir), kitabı süsleyen A. İ. Mittov, Шупашкар =Şupaşkar=Ç'efeoÂ:ran m. К илчё bipà 9уркунне... [Kilçî ırî surkunne...=gew ı Güzel İlkbahar...], Ш упашкар =Şupaşkar =Çeboksarı] Rusça Çevirileri a. Н арспи [=Narspi), (Şiir), Çev. Andrey Petokki, M oskva b. Нарспи =Narspi], (Şiir), Çev. Aleksandr Carov, Red. V. V. Kazin, Resimleyen F. Bıkov, M oskva c. Нарспи l=narspi, (Şiir), Çev. B. İrinin, Red. A. Tvardovsko, Çeboksarı 1948, 2. baskı: M oskva ç. Сказки \=Skazki=M asallar], Çev. B. İrinin, Çeboksarı d. Собрание сочинений =Sobraniye soçineniy=t Mm Yazıları], Red. M. Ya. Sirotkin, Çev. P. P. Huzangay ve N. F. Danilov, Çeboksarı 1957.

16 14 Emine Yılmaz e. Нарспи [=Narspi], (Şiir), Çev. V. Paymen, Önsöz: V. Paymen, Kuybışev f. Нарспи [=Narspi], (Şiir), Çev. B. İrinin, Red. L. Pen kovsko, Moskva g. Избранное: стихи, сказки, поэма [=İzbrannoye: stihi, skazki, poema=seçmeler: Manzumeler, Masallar, Şiirler], Çev. S. Botvinnik, B. İrinin. Toplayan: Ya. Uhsay, Moskva Rusça Dışındaki Dillere Çevirileri a. Başkurtça Нарспи l=narspij, (Şiir), Çev. Bayabit Bikbay ve Rahman Keli, Ufa baskı, Red. Mustay Karim, Ufa b. Tatarca Нарспи [=Narspi], (Şiir), Çev. Şaraf Mudarris, Kazan baskı. Kazan c. Dağ Maricesi Нарспи [=NarspiJ, (Şiir), Çev. A. K anyuşkov. A l m anah Peledşı santalak. No: 23, Koz m odem yansk ç. Ukraynca Нарспи [=Narspil, (Şiir), Çev. Ya. Şport, Kiyev d. Ova Maricesi Нарспи [=Narspi], (Şiir), Çev. A. Bik, Yoşkar-Ola e. Mordvince Нарспи [=Narspi, (Şiir), Çev. A. Rogocin, Saransk f. Bulgarca Нарспи. Чувашка Поэма l=narspi. Çuvaşka?otma=Narspi. Çuvaşça Şnr\, Çev. Nıkolay Marangozov, Sofıya: Narodna m ladets, g. Udmurtça ^^Н арспи [=Narspi], (Şiir), Çev. A. A fanats yev ve M. M otsgin, İtsevsk

17 Narspi 15 h. Azerice Н арспи [=Narspi], (Şiir), Çev. M. Rızaguluzade, Baku I. Macarca Нарспи, чипёр хёр l=narspi, çipîr hir=narspi, Güzel Kız], Çev. Anna Bede, Eger i. Sırpça-Hırvatça Вдова [=Vdova=DM/ Kadın], Çev. Badnyareviç. Knitsnoe slovo, 10 Kasım j. İtalyanca Нарспи (уйрём сы паксем) [=Narspi, uyrîm sıpiksem=narspi, Ayrı Basım], Demir Rende, Çev. Janroberto Skarçka ve Alessandra Trevizan, Rim k. Almanca WWW. cap.ru/hierarchi_cap.asp?page=./129/192/1080 ( de) 1.3. K. V. ivanov un Eserleri Üzerine Yayımlanmış Çalışmalar f Г. l ' a. REPİN, K. V: П ёртен-пёр çbihhümüp [Pîrten-pîr sinnim ir=rek İn sanımız], Ç ё н ё n y p â n â ç [=Şînî purînîs=yiem Yaşam], 1918, No: 3, 5, 8., b. ŞUPUŞŞINNİ, N. V.: Чйваш л и тературин ашшё К. В. Иванов çhhчен асй н са пёр-ик сёмах [=Çîvaş literaturin aşşî К. V. İvanov sinçen a- sinsa pîr-ik sîmah=çmvaf Edebiyatının Babası K. V. İvanov H akkında B irkaç 5özl, К ан аш ]=Kanaş=Danışma], 14 Kasım 1922, No: 168. c. UHSAY, Y.: Константин Васильевич И ванов. Б иограф илле о- черк [=Konstantin Vasil yeviç İvanov. Biografine oçerk=konstantin Vasil yeviç İvanov. Biyografik Röportaj], Şupaşkar [=Çeboksan] 1940, 2. baskı Şupaşkar =ÇeboksarıJ ç. DOLGOV, V. A.: Чёваш хал ёх поэчё. К. В. И ванов çhhuoh Çbipnâ статьясем =Çîvaş halîh poeçî, К. V. İvanov sinçen sırnî stat yasem=(7i<vaş Halk Şiiri. K. V. İvanov Hakkında Yazılmış Makaleler], Şupaşkar l=çeboksarı] 1952, 2. baskı: Şupaşkar = Ç eboksarı d. STYAGİN, 1. N.: K. B. И ванов. основополо} ник и классик ч у вашской л и т е р а т у р ы = К. V. İvanov. osnovopolocnik i klassik çuvaşs-

18 16 Emine Yılmaz koy literatun=yarancî ve Klasik Çuvaş Edebiyatı], Şupaşkar [=Ç eboksarıl e. SİROTKİN, M. Ya.: Константин Васильевич И ванов (критикобиографический очерк) [=Konstantin Vasil yeviç İvanov (kritiko-biorafiçeskiy oçexk)=konstantin Vasil yeviç İvanov (Eleştirel ve Biyografik Röportaj)], Şupaşkar [=Çeboksarı] f. Классик чуваш ской поэзии f=klassik çuvaşskoy poezii=klasik Ç u vaş Şiiri], K. V. İvanov un 75. doğum yıldönümü nedeniyle hazırlanmış makaleler kitabı. Şupaşkar [=ÇeboksarıJ g. HUSANKAY, P.: Нарспи lopâçn 9и тм ёлте =Narspi yurîsi sitmilte=narspi nin Şairi Yetmiş Yaşında], Ustalık ve Gerçeklik, Şupaşkar [=Çeboksarı], h. HUZANGAY, P.: Шедевр чувашской поэзии [=Şedevr çuvaşskoy poezii=şaheser Çuvaş Şiiri], Kniga drutsbı, Çeboksarı GORSKİY, S. P.: К. В. Ивановйн чёлхипе с т и л ё. Т ёван л и тер а тура утам ёсем [=К. V. İvanovîn çîlhipe stili. Tîvan literatura utîmîsem=k. V. İvanov un Dili ve Stili. Çuvaş Edebiyatına Adımları], Ş u p aşkar [=Çeboksarı], i. ZOTOV, 1. A.: Худо}ественный мир К. В. И ванова [=Hudocestvennıy mir К. V. lvanova=k. V. İvanov un Sanat Dünyası), Çeboksarı j. ZOTOV, 1. A.: Живое наследие К онстантина И ванова [Jivoye naslediye Konstantina \va\\o\a=konstantin ivanov un Yaşayan Mirası], Çeboksarı к. NİKİTİN, V. P.: Чаваш поэзийён классикё К. В. И ванов =Çîvaş poeziyın klassikî К. V. İvanov=ÇMvaj Şiirinin Klasiği К. V. İvanov], Ders kitabı (i. N. Ul yanov adıyla anılan Çuvaş Devlet Universitesi), Şupaşkar l=çeboksarı], HLEBNİKOV, G. Y.: Ы тарайми Н а р с п и п оем а [=Itaraym i N arspi poema=buyüleyici "Narspi Şiiri], Y öntem ve U stalık, Ş u paşkar f=çeboksarı], u ARTEM YEV, Yu. M.: Образная система поэмы К. В. И ванова Н арспи [=Obraznaya sistema poemi К. V. İvanova N a rsp i =K. V. /- vanov un "Narspi Şiirindeki Kişilikler Dizgesi], Çuvaş E debiyatı nda Sanatsal Kişilikler. Çeboksarı f i ^^"^^^ANDROV, s. a.: Поетика Константина Иванова =Poetika Konstantina ìvanova=konstantin İvanov un Şiirleri], (Yöntem, üslûp, stil sorunları), Çeboksarı 1990.

19 Narspi ÇUVAŞLAR ve ÇUVAŞ EDEBİYATI O ndokuzuncu yüzyıla değin edebi metinleri bulunm ayan Çuvaşça, a n cak çarlık Rusya sı içinde, Hristiyan misyonerlerin çabalarıyla bir yazı dili olm uştur sayımına göre, i Orta Volga bölgesindeki Çuvaş Federasyonu içinde olmak üzere, toplam kişi tarafından konuşulan Çuvaşça, Türk dilleri ailesi içinde. Genel Türkçe z!ş seslerine karşılık, r//* bulunduran tek Türk dilidir ve bu özelliğiyle, tek başına eski batı Türkçesini temsil eder. Batı Sibirya ve Güney Urallar dan, Orta Volga ve Ural bölgesine, milat sıralarından başlayarak sürekli göç eden Türk boyları arasında, Çuvaşların ataları olan Bulgar Türkleri de vardı. Attila nın Hun İmparatorluğu içinde yer alan Utigur ve Kutrigur boylarının ortak adı B ulgar dı. K utrigurlar ö n ce Büyük Bulgaristan ı (7. yüzyıl), sonra da Tuna Bulgar Devleti ni (679) kurmuşlar, Bizansla olan yakın ilişkileri sonucunda, 864 te Hristiyanlığı resmen kabul etmişler, 1018 de de tümüyle Bizans yönetimi altına girmişlerdir. Dilleri de güney Slavcası tarafından sömürülmüş, unutulm uştur. Orta Volga bölgesine göç eden (Avarların baskısı sonucu) Utigurlar ise Volga Bulgar Devleti ni kurmuşlar ve 7.-9.yüzyıllar arasında İslam ülkeleri ile girdikleri ticaret ilişkisi sonucunda yavaş yavaş müslüman olm aya başlamışlardır. Volga Bulgar Devleti, 1237 de M oğol-türk ordusu tarafından yıkılmış, başkent Bulgar şehri de yerle bir edilmiştir. A ltın-o rdu e g e menliği altındayken Volga Bulgar halkının büyük bir çoğunluğu m üslüman olmuştur. Altın-Ordu yıkıldıktan sonra kurulan Kazan Hanlığı (15. yüzyıl başı), bugünkü Çuvaş topraklarını da içine almaktaydı. Kazan Hanlığı nın 1552 de Rus çarı Korkunç İvan tarafından yıkılışından sonra, bölge Rus egemenliğine girmiş ve Bulgarlar da yavaş yavaş Hristiyan olm aya başlamışlardır. Çuvaş adına da ilk kez, bu döneme ait Rus kaynaklarında rastlanm aktadır. Çuvaş yazı dilinin başlangıcı, Rus egemenliği altındaki Çuvaşların Hristiyanlaşması için uğraşan misyonerlerin çalışmalarıyla sıkı bir ilişki içindedir. Ruslar, Incil i Çuvaşçaya çevirmeye çalışmışlar, m isyonerlere Çuvaşça ö ğ retebilmek için de Çuvaşça gramer kitapları hazırlamışlardır. İlk gram er k i tabı 1769 da hazırlanmış, ilk Çuvaşça kitaplar yılları arasında yayımlanmıştır. Kiril kökenli misyoner yazısı, kiliseye hizm et am acıyla k u l lanılmış, dinsel öyküler, kutsal kitaplar, din kurallarını öğreten kitaplar Ç u vaşçaya çevrilm iştir. Ekim devrimine kadar basılmış olan 564 kitabın n e re deyse yarısı dinsel içerikliydi (Benzing 1959: 843). 1 ör. GT öküz öküz =Çuv. v M r, GT beş beş =Çuv. pilîk.

20 18 Emine Yılmaz N. i. İl minskiy ve N. İ. Zolotnitskiy tarafından geliştirilen, Rus alfabesine dayalı Çuvaş yazısı karmaşık bulunduğu için uzun ömürlü olmamıştır. Bugün kullanılan ve fonem yazımına dayalı olan Çuvaş alfabesi, ünlü Ç u vaş eğitimcisi İ. Ya. Yakovlev tarafından 1872 de düzenlenmiştir (Benzing 1959: ). 19. yüzyıl ortalarına değin yazıya geçirilmemiş olmakla birlikte, çok zengin bir halk edebiyatı geleneği olan Çuvaşlar, modem edebiyatlarını da bu gelenek üzerine kurmuşlardır. Halk edebiyatı geleneği ile beslenen m o dem Çuvaş edebiyatı, Rus okullarında okuyan Çuvaş aydınlarının çok iyi bildikleri Rus edebiyatı etkisiyle gelişmiştir. Özellikle türkü türü açısından çok zengin olan Çuvaş halk edebiyatında, musallar, bilmeceler ve atasözleri^ de büyük yer tutuyor. Çuvaş halk e d e biyatı içinde epik şiir örnekleri bulunmayışı dikkat çekiyor. Bu özellikten ilk kez FinlandiyalI araştırmacı A. Ahlquist, Nachrichten über Tschuwaschen und Tscheremissen (1859) adlı kitabında söz ediyor: Çuvaş şiiri çok zengin ve çok güzel. Epik türküler ve büyü türküleri yok. Ancak b ü yü türküsü yerine geçebilecek jöm se leri^ var (Benzing 1959: 843). Benzing, Ahlquist in bu saptamasına, ve bir halk edebiyatı türü olarak epik şiirin Çuvaş edebiyatı içinde yer almayışına dayanarak, Uksak Timîr Pülere iini [=Aksak Tim ur un Biler Şehrini Alışı H akkında ^] adlı Çuvaş destanının, İbrahim Halfin tarafından 1822 de K azan da yayım lanmış olan Cengiz Han ve Aksak Timur un Yaşamı adlı Tatarca destanın bir uyarlaması olduğunu öne sürm üştür (1959: 843). Çuvaş sözlü halk edebiyatı ürünleri, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yazıya geçirilmeye başlanmıştır. A. A. Fuchs (1840), V. Sboyev (1851), S. M. Mihaylov (1853) ve N. İ. Zolotnitskiy (1871), N. İ. Aşmarin (1982, 1900), i. N. Yurkin (1898) ve G. Timofeyev (1896, 1901) tarafınyayımları özellikle söz edilm eye değer (Benzing 1959: Birinci dünya savaşının sonuna kadar, Çuvaş edebiyatında, Rusçadan yapılmış çeviriler büyük yer tutuyor. Simbirsk [Çuv. Ç îm pîr] Çuvaş o k u lunun kurucusu ve bugünkü Çuvaş alfabesinin düzenleyicisi olan İ. Ya. 2 bkz. Ceylan 1996b. 3 yu m sî ~ yum îs büyü; büyücü. Ы ^ Polorussov tarafından halk ağzından derlenmiş ve 1908 de Çuvaşça Benzing tarafından, yine kendi gramerinde yer alan Çuvaş alfaazırlanmış, Türkçe çevirisi ve bir sayfalık Fransızca özetiyle birlikte, Türk m Araşürmaları Yıllığı Belleten de yayımlanmıştır (Benzing 1947). TDAYB deki bu Çuvaşça ile ilgili makalelerinin toplandığı ve C. Schönig tarafın- 14П 5/кЛеп (Wiesbaden 1993: 132- vnnıi I y *" ulıyor. Destanın son yayını bu kitabın yazarı tarafından yapılmıştır, bkz. Ceylan 1996a.

21 Narspi 19 Yakovlev ve onun öğrencileri, Rusçadan çok sayıda çeviri yapmışlardır. A. S. Puşkin, L. N. Tolstoy, M. Yu. Lermontov ve N. A. N ekrasov un şiirleri, 1. A. Krilov un masallan, S. T. Aksakov un öyküleri, Andersen masalları ve Rus eğitimcisi K. D. Uşinskiy in okul kitapları Çuvaşçaya çevrildi (B enzing 1959: 844, Yumart 1974: ). Bu çeviri yayım lar, m odem Ç u vaş edebiyatı için çok önemli bir temel olmuş, K. V. İvanov un Narspi öykü-şiiri de bu temel üstünde fakat halk şiiri geleneğinin bir devamı olarak ortaya çıkmış ve bugüne dek Çuvaş şiirinin klasiği olarak süregelmiştir içerik İncelemesi Konu 3. NARSPİ Çuvaşların eski köy yaşamlarını, inançlarını, geleneklerini, doğa ile olan ilişkilerini Narspi ile Setner in aşk öyküleri etrafında anlatan bu şiir, aynı zamanda, İvanov un tek sevgi şiiri. Babasının, yoksul ve yiğit S etner den ayırıp, zengin ve yaşlı Tîhtam an la zorla evlendirdiği güzel N arspi nin ö y küsü, geleneksel Türk toplum una hiç de yabancı değil. Güzel ve büyük Silpi köyünün ve bu köyde yaşayan Çuvaş insanının gündelik yaşantısının betimlenmesiyle başlayan şiir. Sarı Hîr başlığıyla, öykünün kadın kahramanı güzel N arspi nin ve zengin ailesinin tanıtılmasıyla devam eder. Narspi yalnız güzelliğiyle değil, becerileri, neşesi, sevinci ve iyi huyuyla da ailesinin ve köyün bir tanesidir. Köyün en zen gini olan ve en güzel evinde oturan ailesi onu el üstünde tutar ve bir dediği iki edilmez. A ncak gelinlik yaşına gelip de evlenmesi söz konusu o ld u ğunda kendi görüşünün hiçbir değeri olmaz. Zengin baba Miheter için kızına layık görebileceği tek erkek yine kendisi gibi zengin bir erkektir ve yaşlı olmasının hiçbir önemi yoktur. Anne de baba gibi düşünmekte ve kızının duygularını dikkate almamaktadır. Narspi ise genç, yakışıklı fakat yoksul bir dul kadının oğlu olan ve atından başka hiçbir şeyi bulunm ayan Setner ile gizli gizli görüşmeye devam etmektedir. Sonuçta, bütün ağlayıp sızlamalarına karşın Narspi ailesi tarafından zorla yaşlı Tîhtam an a verilir; nişan ve düğün yapılır. Şiirde çok ayrıntılı anlatılmış olan düğünün bir gece öncesinde Narspi ve Setner kaçarlarsa da köyün yanındaki büyük orm anda uyuyup kaldıkları bir sırada yakalanıp geri getirilirler. Bu kaçış olayı güveyiden gizlenir ve hiç bir şey olmamış gibi düğüne devam edilir. Bu durum şiirde 912. A kî tuy ta éakì tuy. Bak düğün, işte düğün Pısîk tuy ta pîsîk tuy! Büyük de bozuk düğün!

22 20 Emine Yılmaz dizeleriyle anlatılır. Sonunda Narspi komşu köy H uşîlka ya gelin gider ve yeni bir hayata başlar. Genç ve güzel karısını kıskanan ve bir an önce yaşlanmasını isteyen Tîhtaman onu ilk günden başlayarak sürekli kırbaçla d ö ver. Şiirde yaşlı TîhtamanTn psikolojisi şöyle anlatılır: Hine, hine, Tîhtaman, Döv sürekli Tîhtam an, Sanran, sam rîk an kultîr! O senden genç kalmasın! Asaplantar, Tîhtam an, Eziyet et Tîhtam an, Narspi çasrah vatîltîr! Hemencecik yaşlansın! Tîhtaman ın eziyetlerine ve Setner den ayrı kalmaya dayanam ayan Narspi bir akşam Tîhtaman ın çorbasına arsenik katarak onu öldürür ve iki köyün arasındaki ormana kaçar. Setner in bulmak um uduyla köye gitm e ye çalışırken karanlık, yağmur ve fırtına nedeniyle ormanda kaybolur. Narspi nin ormanda korku ve vicdan azabıyla boğuşmasını anlatan bölüm şiirin en içten ve en etkileyici bölümüdür. Örneğin; Vîrman tata hıtîrah. Orman daha da kötü, Şavlat, yîret, ahîrat. Gürlüyor, bağırıyor Turî sırlah, an pîrah! Tanrım, acı, bırakma! Ahîrsaman huskalat! Kıyametler kopuyor! Tîhtaman ın evde ölü bulunmasıyla Narspi nin kaçtığı anlaşılır. Olay kısa sürede Silpi köyünde duyulur. Narspi yi bulmak um uduyla orm ana koşan Setner sonunda korku içindeki Narspi ile karşılaşır ve bu karşılaşma üzerine rüzgar bile diner: İki savni pirleşsen. Aşıklar kavuşunca, Pusne tayrî vat yuman. Meşe başını eğdi rtr-ik taphîr sil virsen. Rüzgar bir kez esti de, Şîp lîplançi sîm vîrman. Sonra tümüyle sustu. İki sevgili Setner in evine gider. Ancak bunu duyan anne ve babası geerek Narspi yi götürmek ister. Narspi bu kez karşı koyarak S etner le k a lır. Anne ve baba kızlarına beddualar ederek evlerine dönerler: Pıtır, tipîr sakînta. Mahvol, kuru burada, Tjpir hîrîk turat pek! Kupkuru dallar gibi! 48. Şîm m îr-şakkîr sîriççen. Kemiklerin çürüsün, Asaplanîr yıtî pek! Acı çek köpek gibi!

23 Narspi 21 Öykü aynı gece, Setner ve Miheter ile karısının köye gelen hırsızlar tarafından öldürülmesiyle, beklenmedik bir biçimde sona erer. Aslında öykünün kurgusu sebep-sonuç ilişkisi bakımından son derece zayıftır. Öykünün sonundaki felakete, Narspi nin zorla evlendirilmesinin değil, hırsızların neden olması, İvanov un vermek istediği mesajı desteklem e mektedir. Narspi büyük bir acıyla, donmuş gibi bir süre ölülerin başında bekler: K îtîr-kîtîr arman çuli. Sanki değirmen taşı, Ç îre sinçe avîrat. Yüreğinin üstünde Arman çulî ayînçe. Ve altında bu taşın, M îskîn çîre su rîlat. Yüreği lime lime. Ardından Narspi yürüyerek köyden uzaklaşır. Artık yaşaması için bir sebep kalmadığını düşünür; köyün dışında bir tarlada, kendini bir meşe a- ğacına asarak hayatına son verir. Köylüler onu öldüğü yere gömerler ve mezarı bir ziyaret yeri haline gelir: H al te pulin Silpire, Şimdi bile Silpi de, A sîn assî m îskîne. Hatırlanır zavallı Yalan, sum îr sum asan. Yağmur yağm azsa eğer, Şıv sapassî tîprine. Sularlar toprağını. Kendi ölümü pahasına Tîhtam an la yaşamaya başkaldıran Narspi ile, daha öğrenci iken çarlık düzenine karşı verilen mücadelenin içinde yer alan ve bu uğurda çektiği sıkıntılarla yirmi beş yaşında verem den ölen K. V. İvanov, birbirlerine çok benziyorlar. İvanov un şiirde anlattığı Silpi, gerçekte, kendi çocukluğunu geçirdiği Slakpus köyüdür. Konstantin İvanov adlı kitaptan öğrendiğimize göre (bkz. KAYNAKÇA), Slakpus köyü Kiremet dağının eteklerinde yer alır. Dağın eteğindeki beyaz taşların aralarından pınarlar fışkırır. Bunlardan biri de, köye adını veren Slak suyudur. Bu pınarlar, oluklar boyunca çağlayarak akar. Köye ilk kez gelen bir insanın, pınarların sesini değirmen sesi sanabileceği belirtilir. Köyün doğusunda büyük, kara bir orman, ortasında ise yeni yapılmış bir kilise vardır. Burada Çuvaşlar çiftçilik yapar, çizme dikip satarlar. Slakpué tan üç suhrîm uzaklıkta, İvanov un şiirindeki köye adını veren Silpi çayırı başlar. Şairin bu köydeki yaşamı, öyküde, T îh tam an ın yeğeni olan küçük Sentti ile verilmiştir. Çuvaş edebiyatının en ünlü şiiri ve modern Çuvaş şiirinin klasiği sayılan Narspi, Rusçaya (beş kez), Başkurtçaya, Tatarcaya, M ariceye, U krayncaya,

24 22 Emine Yılmaz Mordvinceye, Bulgarcaya, Udmurtçaya, Azericeye, Macarcaya, 51ф-Н1гvatçaya ve İtalyancaya çevrilmiştir.^ Çevrildiği her dilde hayranlık u y a n dıran Narspi şiirinin Bulgarcaya çevrilmesi nedeniyle A. Todorov şunları söyler: Biz Bulgar yazarları, 1956 yılından başlayarak, Çuvaş yazarları ile hep dostluk içinde olmaya, Çuvaş edebiyatını kitaplarım ızda tanıtm aya çalıştık. Bulgar yazarları, Çuvaş yazarlarının ürünlerini Bulgarcaya çevirmeye başladı. Bu ürünler arasında, Çuvaş ulusal şiiri Narspi, uzaklarda bir yıldız gibi parlar (İvanov 1990: 86). Narspi nin yazılışından yaklaşık elli sene sonra V. A. D olgov un yazdıkları, bu şiirin neden bu kadar çok okunduğuna ışık tutuyor: Ünlü şiir Narspi yazılalı neredeyse yarım yüzyıl oldu. Okuyanların yüreklerinden çıkmıyor. O, halkın yüreğine, gönlüne gittikçe daha çok işliyor. Neden böyle? Niçin herkes Narspi yi severek okuyor? Çünkü İvanov un yazdığı Narspi yi yaşam yarattı. O, yaşamla büyüdü, yaşamla yürüyor. Onun temeli hüm anizmdir (İvanov 1990: 83) Dil ve Anlatım K. V. İvanov un anlatımında, en belirgin özellik doğrudan anlatımı y e ğ lemesi ve sembollere başvurmamasıdır. Örneğin: 624. PursTn süselli çarşav, İpek saçaklı perde, 625. Maççaranah sullanat. Yukarıdan sarkıyor Hirlî çarşav hısînçe. Perdenin arkasında, 627. Pirkençikpe hîr larat. Duvaklı kız duruyor Hîr larap te, hîr yîret. Kız oturmuş ağlıyor, 629. Pîrkençîkne sîklem est. Duvağı kaldırmıyor Hîr summisem yurlasa. Şarkıların sesinden, 631. Unîn sassi iltînmest. Hıçkırık duyulmuyor. A. Röna-Tas, Narspi nin Macarca çevirisine yazdığı sonsözde (Bede 1977) bu özelliği şöyle ifade ediyor: İvanov un dili kristal gibi temiz, gerçek şiir dili. Şiirlerinde, özellikle düşünülerek kullanılmış sözcükler yok. İvanov için, yalancı sanatın, kurnaz sözcüklerin ardına gizlenmek çok yabancı bir şey. İvanov un şiirlerinde, çok yerde, Çuvaş halk türkülerinden alınmış örnekler var. Bu nedenle de çok özgün bir dil... 5 AÜ DTCT Türk l.ehçeleri Bölümü nde öğretim görevlisi olan Yuriy V asiliyev, K. V. vanov un yüzüncü doğum yıldönümünde, bu şiirin Yakutçaya da çevrildiğini belirtmiştir.

25 Narspi 23 Şiirde sıfatlara çok yer verilmemiştir; kullanılanların da daha çok basit sıfatlar olduğu görülüyor: ır î surkunne güzel ilkbahar, a slî yal b ü y ü k köy, mattar kaççisem yiğit delikanlılar vb. İvanov un aynı zam anda ressam olm asına karşın, şiirinde bu özelliği pek hissedilm iyor. Betim lem e ler çok yalın biçimde ve eylemlerle anlatılmış. Her şey hareket halinde: 65. Tırî şıvîn îşînçe, 66. Kî vak pîlît yavînat. 67. Vatî yîmra tayîlsa, 68. Tîsne pîhsa savînat. Berrak suyun içinde. Mavi bulut kıvrılır. Koca söğüt eğilir. Yansısına sevinir. Eylemlerin en çok ulaç biçimi kullanılmış. Bu da şiire sürekli bir h areket, canlılık ve süreklilik sağlar. Eylemlerin çok kullanılması, doğaya b a ğımlı, göçebe bir toplumun izlerini yansıtır. Şiir bu özelliğiyle eski Türk halk şiirine yaklaşır: 716. Untan şurî suhaine, 717. Kîvak süsne yakatsa, 718. U ksa sine, sukkîrsker, 719. P îhrî kusne çakîrtsa K hsa tîçî-tîçî te, 721. Şur suhaine yakatsa, 722. Kalarî vîl yeripe, 723. K arçîk yenne savrînsa: Sonra ak sakalını. Saçını sıvazlayıp. Paraya bir kör gibi. Baktı gözünü açıp. Bakıp durdu, durdu da. Sakalını okşayıp. Konuştu yavaş yavaş. Yaşlı kadına bakıp: Doğa sürekli insana benzetilerek ve kişileştirilerek anlatılır: 17. Hîl k ussulî şavlasa, 18. Yuhsa kayrî sırm ara. 19. Açi-pîçi vılyasa, 20. Çupsa süret uramra. 25. Tîttîm vîrm an çîrîlet. 26. Yeşîl tum tir tîhînat. 27. Seéenhir te yeşeret. 28. İlem îpe m uhtanat. 61. Sırma yuhat kîrlese, 62. Aslî yalîn éumìpe. 63. Hîvel, tîrî tîrlese, 64. V ılyat unîn şıvîpe. Kışın gözyaşlarıdır. Akıp giden ırmakla. Sokaklarda, her yerde. Şimdi çocuklar oynar. Kara orman dirilir. Yeşilleri giyinir. Bozkır bile yeşerir. Görkem iyle övünür. Bir ırmak gürüldüyor. Büyük köyün yanında. Güneş nakış işliyor. Oynayıp sularıyla.

26 24 Emine Yılmaz Bu özellik bir rastlantı olarak görülmüyor dizeyle başlayan d ö rtlükte, insanın doğanın efendisi olarak betimlenmesi, bunun ipuçlarını veriyor: 101. Sakı sutî tinçere. Bu aydınlık dünyada, 102. Vîyli suk ta etemren. İnsandan güçlü yoktur Şıvsem sinçe, sìr s1nçe. Suların ve yerlerin, 104. Husa pulsa vîl tîrat. Tek efendisi odur. Fakat, bu kadar güçlü olan insan da kendi doğasına esir. Buraya kadar doğayı anlatan şair, bundan sonra insanı anlatmaya başlıyor ve öyküye asıl buradan geçiliyor: 105. Ançah vîylî etem te. Fakat güçlü insan da, 106. Hîy tinçine pîhînat. Kendi nefsine esir Uksapala ereheh. Para ve şarap ile, 108. Sınna îsran kîlarat. Yoldan da çıkabilir. Sarı Hîr [Sarı Kız[ bölümü ile birlikte (161. dizeden itibaren) artık in sanın betimlenmesine geçiliyor. Bu bölümde, önceki bölüm ün tersine insan doğaya benzetilerek anlatılır: 161. Yeşil kuıîk huşşinçe. Yeşil çimler içinde, 162. Sap-sarî çeçek üset. Sapsarı çiçek büyür Aslî Silpi yalînçe. Büyük Silpi köyünde, 164. Narspi yatlî hîr üset. Narspi adlı kız büyür. Şairin ressam oluşuyla bağdaşmayan bir özellik de renklerin az kullanımı. Yalnız ak, kara, yeşil, kırmızı, mavi, sarı, ala gibi ana renkler kullanılm ş ve bunların da sayısı çok değil: yeşîl tumtir yeşil elbise, kîvak pîlît mavi bulut, hura vîrman kara orman, sa p -sa rî çeçek sapsarı ç iç e k Anlatımda çok dikkat çeken özelliklerden biri de yansıma sözcüklerin sık kullanımıdır: yîltîryaltîr ışıl ışıl, şîltîr şaltîr çıngır çıngır, şînkîr şîn- yapîrt yaldır yaldır, çînkîr çankîr şıngır şıngır, тгъ гга/- m ırıldanmak, şavla- gürlem ek, şîhîr- ç a ğ la m a k, Г ^ Т а çıkararak yürüm ek vb. Yansımalarda ağırlıklı o ara uyulan f ve j sesleri S. A. Laşman ın, şiiri çıngırak sesine benzetmesini haklı kılar: Gümüş bir çıngırak sesi gibi çıngırdayarak akıyor ons antın ın şiiri. Şiirin her sözü güzel, açık, yerinde ve etkileyici. Şim - lye dek ışıtılmediği kadar yürek coşturucu... (İvanov 1990: 70).

27 Narspi 25 Şiire hareket ve canlılık sağlayan öğelerden biri de karşılıklı konuşm a lardır. Bu özellik Atte-Anne [Baba-Anne] başlıklı bölümle birlikte (1738. dizeden itibaren) iyice yoğunlaşıyor. Bir dörtlük karşılıklı konuşm a biçiminde ikiye ayrılabiliyor: Karçîk Yaşlı Kadın Av tata mîn kalasat! Bak işte ne söylüyor! Savnî hîm e itle-ha! Bak sevgili kızına! M iheter Miheter Siti, karçîk, vulaşma. Yeter, kadın, konuşma H îr sîm ahne itler-ha! Kız konuşuyor, dinle! İvanov un Narspi ile Çuvaş diline kazandırmış oldukları en iyi K. V. Pıta tarafından özetlenmiştir: İvanov, Narspi yi yazarak Çuvaş dilinin güzelliğini ortaya çıkardı. Çuvaşça, yoksul bir dil olarak bilinirken, Narspi şiiri ile, Çuvaşların tüm yaşamı, sevinçleri, kederleri, sevgileri anlatılam ayacak bir güzellikte ortaya konuldu. Böyle bir şiir, Çuvaş edebiyatında bir daha yazılmadı. îvanov, Çuvaşça ile neler yazılabileceğini gösterdi (İvanov 1990: 30) Kültürel Öğeler İçerikle ilgili önemli bir özellik de bilmece, atasözü, büyü duası, türkü gibi halk edebiyatı ürünlerinin şiire yerleştirilmiş olmasıdır. V. Ya. Kanyukov, İvanov un sanatını bu açıdan Puşkin le karşılaştırır: İv an o v un lirik ve epik şiirlerinde, Çuvaş kültürünün çok önemli bir dönemi başlıyor. Puşkin gibi, İvanov da eserlerine halk türküleriyle bilmeceleri sokuyor, Çuvaş edebiyatında ilk kez bilmeceleri şiire yerleştirip işliyor (İvanov i 990: 74). Şiir, bu açıdan karşılaştırmalı halkbilimi araştırmaları için önemli bir kaynaktır: 207. Süs hürellî hurm yıtî, İp kuyruklu çelik it, 208. Pîr kîret te pîr tuhat. Bir girip bir çıkıyor. (Bilmece: iğne) 241. Çîn sîm ahîn suyi suk. Doğru sözün yalanı yok (Atasözü) «Sitm îl tinîs leş yençen, "Yetmiş deniz öteden, Kilet karçîk Şapatan. Gelir yaşlı Şapatan.

28 26 Emine Yılmaz Vır, sur, karçîk yaşkana Üfür, tükür, çorbaya Pîttir usai Tîhtaman! Ölsün kötü Tîhtam an! (Büyü duası) Utmîl tinîs uttinçe. Altmış deniz adasında, Larat, siket, yîs pukan. Sıçrıyor bakır Pukan, Sikeh, sikeh, yîs pukan, Sıçra da bakır Pukan, Fittîr usai Tîhtaman! Ölsün kötü Tîhtam an! (Büyü duası) 596. «Mînşîn şîppîn laratîr, Ne kadar sessizsiniz, 597. Mînşîn şîppîn laratîr? Ne kadar sessizsiniz Şîppîn-şîppîn larmaşkîn. Böyle sessiz durulmaz, 599. Şîpçîk çîppi mar epir» Kuş yavrusu değiliz. (Halk türküsü) «At îr kayar sulpala. Gel gidelim yol boyu Kurka tulli pılpala...» Kupam ız balla dolu... (Halk türküsü) İvanov un şiirindeki halk edebiyatı geleneğinden M. Ya. Sirotkin de söz eder: Narspi şiiri, İvanov un en ünlü şiiri. Narspi nin acılı yaşamı, sıcak yüreği, onu, öbür kardeş halkların büyük yazarları ve şairlerinin çizdiği olumlu kadın tipleriyle akraba yapıyor. İvanov un şiir yeteneği, Çuvaş halk edebiyatı kaynağından beslenmiş, modern Rus edebiyatı etkisiyle g e lişmiştir. İçeriğiyle, biçimiyle, fikirleriyle, halk yığınlarının düşünce ve ru hunu derinden işleyen Narspi, Çuvaş edebiyatının dilini zenginleştirm iştir (İvanov 1990: 72-73) İvanov, özellikle düğünü anlattığı bölümde, sık sık Çuvaş geleneklerine de göndermeler yapmıştır. Aşağıdaki alıntılarda italik olan bölümler bu göndermelerle ilgili örneklerdir: 972. Tepîr kunne uramra. Ertesi gün sokakta, 973. Turîs yalta vîy-killi. Vîy-killi de yapıldı. vîy-killi: Çuvaş geleneklerine göre, gelinin, kocasının ailesiyle karşılaştığı yerde yapılan eğlencenin adıdır Şıy-şur puslpuslasan, Şıv-şur p u s î başlayıp, Tîttîmççeneh sikrfs te. Akşam a dek oynandı Tîhtam anpa Narspiye, Tîhtam an la Narspi kız Hive hupns kîlete. Odaya kapatıldı.

29 Narspi 27 şıv-şur p u s î pusla-: Çuvaş geleneklerine göre gelin ve güveyiyi su başına götürmeyi ifade eden bir deyim. Şiirde, pek çok bölümde, Çuvaşların eski Şam anist gelenekleriyle, g ö rece yeni inançları olan Hristiyanlığın gündelik yaşama nasıl bir sentezle yansıdığına ilişkin örneklere rastlanabilir: 508. T uyne-pusne pusliççen, 509. Aval çîvaş yìl ipe, 510. V atti sene asınsa, 511. T ıkar éìkìr-tìvarne: 512. «Vat attesem, annesem, 513. Irî kurîr sîtm ahra Pirin sîkîr-tîvarsem, 515. Pulççîr sirîn umîrta Simik kunî yîlipe, 565. Sinsem munça kîressî Sim îk kurîkîpele, 567. Sansurîm ne hîrtessî (Vat attesem, annesem, 569. Sapla huşsa hîvarnî.) 570. Sapla payan çîvaşsem, 571. Munça kirse tasalnî Pülîh, hîф an, sut tînçe, M ana savsa tîratçîs Kîvak-huppi, sut-hîvel, M ana tupîş paratçîs. Başlatmadan düğünü, Budur Çuvaş töresi. Hatırla yaşlıları. Dağıt tuzu-ekmeği. Yaşlı anne-babalar. Kutsayınız cennette. T uzumuz-ekm eğim iz. Bulunsun önünüzde. Şim îk geleneğiyle. Herkes banyo yapıyor. Şimîk otları ile. Vücudunu ovuyor. (Yaşlı anne-babalar. Böyle buyuruverdi) Çuvaşlar da banyoya. Girip tertem iz oldu. Pülîh, hîrpan, bu dünya. Beni her zaman sevdi. Kîvak-huppi ve güneş. Bana iyi davrandı. İçerikle ilgili olarak dikkat çeken bir özellik de Çuvaş insanının yaşamı algılayışı ile ilgili ayrıntılara yer verilmesidir. İvanov, zaman zaman sevgiyle eleştiren, hoşgörüyle yol gösteren bir üslupla Çuvaş insanına seslenir: 129. «Numay îs'le, numay éi Hıtî tarla, hıü îs!» 131. Ereh tesen, îs smni N ihîşî te tirkemest. Çokça çalış, çokça ye. Çokça terle, çokça iç! Şarap dersen Çuvaşa, Reddedemez onu hiç.

30 28 Emine Yılmaz 133. «Vîhîçîpe îslipir Vîhîçîpe îsîpîr Kilte îsm e pulmasan, 136. Kürşî patne kîrîpîr Kürşîn îsm e pulmasan, 138. Uyranne te îsîpîr Uyranî te pulmasan, 140. Turî parassa kîtîpîr 145. întî, üsîr çîvaşsem, 146. Urîr sine tîrîr-ha 147. Yem-yeşîleh stil tusem, 148. Şıv ta çaknî sırmara Ey, piççesem, tîrîr-ha Urlî-pirlî pîhîr-ha Aka pusne tiirletes Urapuna tirpeyles. Vakti gelir çalışır. Vakti gelir içeriz. Evde içkimiz yoksa. Komşulara gideriz. Yoksa içki komşuda. Ayranla yetiniriz. Ayran da olmayınca Tanrım ızdan bekleriz. Haydi sarhoş Çuvaşlar, Kalkın artık ayağa! Yemyeşil yüce dağlar Su çekilmiş ırmakta. Ey kardeşlerim kalkın! Sağa sola bakının! Çalışmak gibi var mı? Tamir et arabanı. Krueger, İvanov un bu şiirle, çarlık düzeni içindeki eşitsizliği sorguladığı görüşündedir (1961: 211). Bu eşitsizlik şiirde, Miheter ve Tîhtam an ın temsil ettiği zenginlik ve atından başka bir şeyi olmayan Setner in temsil ettiği yoksullukta somutlaşır. Yukarıda yer alan son iki dörtlük, eleştirilen çarlık düzeni içinde, Çuvaş halkını özgürlük ve eşitlik için savaşmaya çağıran bir öncünün de sesidir aynı zamanda Biçim İncelemesi Nazım Birimi 2097 dizelik bir öykü-şiir olan Narspi, bu yayımda kullanılan metnin a- hndığı kaynakta* yirm işer dizelik bentler biçiminde verilmiş olm akla b irlikte, uyak düzeni gözönüne alınarak dörtlüklere ayrılmıştır. Ayrıca, bu şiirin, Krueger tarafından Chuvash M anual'dc (1961: , ) yayımlanan çok küçük bir bölümünde de nazım biriminin dörtlük olduğu görülm ektedir. 6 Урал сасси =zural sassi=t/ra/ 5 e j(, Mayıs 1990, no: 8, Pelepey-Başkort ASSR. olduğu 07^Г gazetesinin, K. V. İvanov un 100. doğum yıldönümü nedeniyle çıkarmış

31 Narspi 29 Ancak şiirin dört yerinde nazım birimi farklıdır. 289, 290 ve 291. dizeler bir üçlük oluşturur. Çünkü, ilk dize yerine, alındığı kaynakta sıra n o k talar görünür: 289. Ikî vîylî alli pur Tîşm an pusne pîterm e, 291. Vîri vut pek siili pur. 912 ve 913. dizeler ise ikilik oluşturur: 912. Akî tuy ta sakî tuy Pısîk tuy ta pîsîk tuy! Bir dörtlük de karşılıklı konuşma biçiminde ikişer dizeye ayrılmış: Karçîk Av tata mîn kalasat! Savnî hîm e itle-ha! M iheter S itî, karçîk, vulaşma H îr sîm ahne itler-ha! Nazım birimi açısından, şiirin, eski Türk halk şiiri geleneğiyle uyum i- çinde olduğu görülüyor. Eski Türk halk şiirinde, nazım biriminin dize ve ikilik olduğu görüşleri de ileri sürülmüş olsa da, yaygın kanı Türk şiirinde asıl birimin dörtlük olduğudur. Ancak Türk şiir geleneğinde, nazım biriminin dize, ikilik, üçlük, beşlik olduğu ürünler de vardır (Dizdaroğlu 1969: 25, T. Tekin 1989: VIII) Ölçü Şiirde, hece ölçüsünün Türk halk şiirinde en çok sevilen duraklı, yedili kalıbı kullanılmıştır. Türk halk şiirinin en eski örneklerinin b u lu n duğu D îvânü lu ğ â ti t-türk'ie de en çok bu kalıp kullanılmıştır (Dizdaroğlu 1969: 26, T. Tekin 1986b, 1989). İvanov un bu şiirinde, ölçüye büyük bir çoğunlukla uyulmuş, zaman zaman sekiz heceli dizeler de kullanılmıştır: 11. Sivî kuséulìpe yîret/ 49. Aslî uram ürîşşîpe/ 51. Uram ikî ayîkkipe/ 70. Starik larat vîltapa vb.

32 30 Emine Yılmaz Yedi heceli dizelerde 4+3, sekiz heceli dizelerde 4+4 durak uyak d ü z e nine büyük ölçüde uyulmuştur. Bunun yanında duraksız dizeler de g ö rü lüyor; 107. Uksapala ereheh, (4+3=7) 338. Hîysen puyanlîhîpe, (yedi heceli, duraksız) 494. Turî pürsen sıvî pulsan, (4+4=8) 11. Sivi kussulipe yiret, (sekiz heceli, duraksız) Uyak Düzeni Krueger (1961: 211) şiirin uyak düzeninin abab olduğu görüşündedir. Dörtlüklerin yarıya yakını gerçekten de bu düzenle yazılmıştır. Ancak yine yarıya yakınında abcb ve çok az bir bölümünde de abac, aaba, aabb, aabc, abcd düzenleri görülüyor. Uyak düzeniyle ilgili örnekler şu şekildedir; abab 1. Puş uyîhin vis'inçe, 2. Hîvel pîhrî îşîtsa. 3. Silpi çîvaş yalînçe, 4. Yur irîlçî vaskasa. abac 101. Sakî sutî tînçere, 102. Vîyli suk ta etemren Şıvsem sinçe, sìr sinçe, 104. Husa pulsa vîl tîrat. aabb 141. Kalîm irtet, yur pîtet, 142. Surhi suha ta sitet Çîvaş çasah urîlm ast, 144. M uhmîr irtse kayaym ast. abcd 340. An üpkeleşsem, Setner, 341. M înşîn sınna üpkeles? 342. îsta tarsa kayas-ha, 343. Puyan atte-anneren.

33 Narspi 31 abcb 41. Silpi yalî puyan yal, 42. Larat vîrm an îşînçe. 43. Kantur pekeh surçîsem, 44. Vat yîm rasem ayînçe. aaba 133. V îhîçîpe îslîpîr, 134. V îhîçîpe îsîpîr Kilte îsm e pulmasan, 136. Kürşî patne kîrîpîr. aabc 189. V îyîsençe un sassi, 190. Kayîk sassi yevîrlî A hîltatsa kulnî çuh, 192. Sirîp sın ku temelle Uyak Değeri Yine eski Türk halk şiiri geleneğinde olduğu gibi, dize sonlarında, ç o ğunlukla, gerçekte ses benzerliği (asonans) denilebilecek yarım uyaklarla yetinilmiştir. Az sayıda tam uyaklı dizelere de rastlanır: 33. Süite, pîlît ayînçe, 34. Tîri yurri iltînet. 35. Sem se kurîk ^iyînçe, 36. Putek-surîh sikkelet. 21. Kilçî ırı éurkunne, 22. Kilçî, yaçî îşîtsa. 23. Hîvel savat tînçene, 24. Hîl lyhinçen vîratsa. Gerçekte çoğu durumda, ses benzerliği yalnız rediflerle sağlanmıştır. U- yak hiç yoktur: 69. Akî kîper siyînçe, 70. Starik larat vîltapa. 71. Y îpîrt-yapîrt pulline, 72. Ultalasşîn îm anpa.

34 32 Emine Yılmaz Pek çok dörtlükte, en eski Türk şiirini anımsatacak biçimde, dize başı ses benzerliği ve uyaklardan yararlanılmıştır : 564. S imik kunî yîlipe, 565. Sinsem munça kîressî Sim îk kurîkîpele, 567. Sansurîm ne hîrtes'sî Ançah vîl ta vılyama, A ptîrarî inkîşpe Aptîrasa urama, Tuhsa kayrî laşipe Türü Krueger, bu şiirin epik bir şiir veya bir saga^ sayılamayacağı, en iyi ad landırmanın romance* olacağı görüşündedir (1961: 211). Eski Türk halk şiiri geleneğiyle karşılaştınidığı zaman, N arspi nin, n a zım birimi, dörtlük sayısı ve ekseninde bir olay bulunması açısından destan türüne yakın olduğu söylenebilir. 7 T. Tekin e göre, eski Türk halk şiirinde iki tür uyak geleneği var. Biri, Moğol şiirinde de görülen dize başı uyak geleneği, diğeri de D ıvânii lu ğ â ti t-tiirk'leki en eski Türk halk şıırı örneklerinde görülen dize sonu uyak geleneği (1986a: 7, 1989: X). Arat, eski Türk şiirinde, aynı dizede ve şiirde, her iki uyak türünün de kullanıldığı örnekler veriyor ( ). Ancak, Arat, dize başı uyak geleneğinin daha eski olduğunu, bunun da eski Tiirkçede vurgunun söz başında olmasından kaynaklandığını, sonradan vurgunun söz sonuna kaymasıyla dize sonu uyağın ortaya çıktığını düşünüyor ( 1986: 8 Eski İskandinav öyküsü veya masalı; eski zamanlara ait öykü. omans. Sekiz mısralı kıt alardan örülü bin İspanyol şiiri türü. Dokunaklı ya da âşıkça ır şarkı çeşidi, Romansero, romançero ve romans antolojisi terimleri de kullanılıyor (Akalın 1984).

35 Narspi KAYNAKÇA AKALIN, L. S.: Edebiyat Terimleri Sözlüğü, Varlık, İstanbul ARAT, R. R. : Eski Türk Şiiri, TTK VII. Dizi-Sa. 45^, 2. baskı, A nkara AŞMARİN, N. i.; Thesaurus Linguage Tschuvaschorum, 1-2 Kazan, 3-17 Çeboksarı, BEDE, A.: Narspi, Szép Leany, Konsztantin İvanov, Eger 1977 (Andrâs Róna-Tas in sonsözüyle). b e n z i n g, J.: Biler Şehrinin Fethi, Türk Dili Belleten III, 8-9, İstanbul 1947: ) b e n z i n g, J.: Die tschuwaschische Literatür, PhTF II, 1959: , Wiesbaden. BOMBACI, A.: T he Turkic Literatures. Introductory Notes on the History and Style, PhTF II, 1959, W iesbaden. CEYLAN, E.: Biler Şehrinin Fethi, Çuvaş Halk Destanı, Türk Dilleri A- raştırm aları 5, Ankara 1996a: CEYLAN, E.; Çuvaş Atasözleri ve Deyimleri, Çuvaşça-Türkçe/Türkçe- Çuvaşça Sözlük, TDAD 10, Simurg/ Ankara 1996b. DİZDAROĞLU, H.: Halk Şiirinde Türler, TDK 283, Ankara İV A N O V -Pârtta, K.V.: Narspi, в у ч а х Biblioteki 2 (14), Константин И ванов [=Konstantin İvanov], F otoal bum, Kandidat filologiçeskih nauk A. P. Huzangay, G. S. Samsonova, Çeboksarı 1990 (=İ vanov 1990). KRUEGER, J. R.: Chuvash Manual, Indiana University Publications, Uralic and Altaic Series, Vol. 7, Bloomington PAASONEN, H.: Çuvaş Sözlüğü, TDK С , Istanbul 1950 [=Csuvas Szójegyzék, Budapest 1908]. SERTKAYA, O. F.: Eski Türk Şiirinin Kaynaklarına Toplu Bir Bakış, Türk Dili, Türk Şiiri Özel Sayısı 1 (Eski Türk Şiiri), sayı 409, Ocak 1986: SİDOROVA, Ye. S.: Чувашский фольклор в творчестве к.в. ива- HOBa l=çuvaşskiy fol klor v tvorçestve К. V. İvanova=K. V. İ- v a n o v un Yaratıcılığında Çuvaş Folkloru] Çuvaşskiy yazık, literatura i f o l klop 1: , Çeboksarı 1972.

36 34 Emine Yılmaz SİROTKİN, М.Уа.:Чувашско-русский словарь [=Çuvaşsko-russkiy slovar =Çuvaşça- Rusça Sözlük], Moskva SKVORTSOV, M.İ.: Чувашско-русский словарь [=Çuvaşsko-russkiy slovar =fm vajfa- Rusça Sözlük], Moskva TEKİN, Ş.: Uygur Edebiyatının M eseleleri, Türk Kültürü Araştırmaları II (1-2), Ankara 1965: TEKİN, T.: İslâm Öncesi Türk Şiiri, Türk Dili, Türk Şiiri Özel Sayısı I (Eski Türk Şiiri), sayı 409, Ocak 1986a: : Karahanlı Dönemi Türk Şiiri, Türk Dili, Türk Şiiri Özel S a yısı 1 (Eski Türk Şiiri), sayı 409, Ocak 1986b: : XI. Yüzyıl Türk Şiiri, TDK 541, Ankara у р а л сасси f=ural sassi=ura/ 5csı], Nisan 1989, no: 30, Pelepey-Başkort ASSR. у р а л сасси [=ural sassi=ural Sesi], Nisan 1990, no: 7, Pelepey-Başkort ASSR. у р а л сасси [=ural sassi=ural Se^ı], Mayıs 1990, no: 8, Pelepey-Başkort ASSR.(Başkortostan gazetesinin, K. V. İvanov un 100. doğum yıldönümü nedeniyle çıkarmış olduğu özel sayı) YILDIRIM, Dursun: Çuvaşlı Şâir İvanov ve N arspi si, Akçağ yay, 1998: Türk bitiği, YILMAZ, Emine: Narspi, Çuvaşça Bir Aşk Ö yküsü, Scholarly Depth and Accuracy, Lars Johanson Armağanı, Ed. Nurettin Demir, Fikret Turan, Grafiker yay., Ankara 2002: YUMART, G. F.: Револю циччен чйвашла Kyçapnâ п о э з и [=Revolyutsiççen çîvaşla kusarnî poczi=devrime Kadarki Çuvaş Çeviri Şiiri], Çuvaşskiy yazık, literatura ifo T kio r 4: , Çeboksarı 1974.

37 НАРСПИ 1. Пуш уййхён вё9ёнче, 2. Хёвел пёхрё ёшатса. 3. Силпи чёваш ялёнче, 4. Юр и рёлчё васкаса. 5. Тусем, сёртсем хупхура, 6. Юрё кайса пётнёрен. 7. Тухать курёк çân-çâpa, 8. Хёвел хы тё хёртнёрен. 9. Сивё, хаяр хёл иртет, 10. Каять йёрсе, хурланса. 11. Сивё ку99улёпе йёрет, 12. Иртн ё кунш ён хуйх ёрса. 13. Путёксемпе, варсемпе, 14. Ç ём ёpёлce шыв кёрлет. 15. Анчах, мёнле йёрсен те, 16. Хёвел хёртнё9ем хёртет. 17. Хёл ку99у л ё шавласа, 18. Юхса кай рё ÇbipMapa. 19. А чи-пёчи выляса, 20. Чупса 9^рет урамра. 21. Килч ё ыр ё 9уркунне, 22. Килчё, я ч ё ёшётса. 23. Хёвел савать тёнчене, 24. Хёл ыйхинчен вёратса. 25. Тёттём вёрман чёрёлет, 26. Ешёл тум тир тёхён ать. 27. ÇeçeHxnp те ешерет, 28. И лем ёпе мухтанать. 29. Т ёрлё-тёрлё чечексен, 30. Ы рё шёрши сарёлать. 31. Пур 9ёрте те кайёксен, 32. Лайёх юрри ян ёрать.

38 36 Emine Yılmaz 33. Çyлтe пёлётайёнче, 34. Тари юрри илтёнет. 35. ÇeMçe курак 9ийёнче, 36. Путек-cypàx сиккелет. 37. Хай кётёвё патёнче, 38. Ача шёхличё калать. 39. Хырёмё пит вы9нипе, 40. Силпи ялнелле пахать. 41. Силпи ялё пуян ял, 42. Ларать варман ашёнче. 43. Кантур пекех 9урчёсем, 44. Ват йёмрасем айёнче. 45. Ялё тавра у к алча, 46. Çёнё 9атан укёлча. 47. Кив кап анлё анкарти, 48. Тёрлё 9имё9лё пахча. 49. Аслё урам тарёшшёпе, 50. Хама витнё 9урчёсем. 51. Урам икё айёккипе, 52. Ем-ешёлех сачёсем. 53. ÇypTceM тавра килкарти, 54. Чул хуме пек 9аварий. 55. Capâ хапха килсерен, 56. Ч ёнтёрленё тёраллё. 57. Силпи ялё аслё ял, 58. Хула тейён и н 9етрен. 59. Ахёр, кунти чёвашсен, 60. Мул ё пур-тёр 9ав вёсен. 61. ÇbipMa юхать кёрлесе, 62. Аслё ял ён 9ум ёпе. 63. Хёвел тёр ё тёрлесе, 64. Вылять унён шывёпе. 65. Тёрё шывён ёшёнче, 66. Кёвак пёлёт явён ать. 67. Ватё йёмра тайалса, 68. Тёсне пёхса савён ать.

39 Narspi Акё кёпер 9ийёнче, 70. Старик ларать вёлтапа. 71. Й ёпёрт-япёрт пуллине, 72. У лталасш ён ёманпа. 73. Ав ачасем 9ул емче, 74. Шывра ишсе 9уре99ё. 75. Пулё тытан ваттине, 76. Хирё9терм е пёле99ё. 77. Акё пёр 9ЫН кёперпе, 78. Ка9са пырать 9ырмана. 79. Çёpмa урлё ка9рё те, 80. Кёрсе кай рё вёрмана. 81. Çётмax пекех туйёнать, 82. Силпи чёваш ялёнче. 83. В ёхёт иртни сисёнмест, 84. Савёнё9л ё кунсенче. 85. Кайёк юрри, 9ын сасси, 86. Ян-ян ярать таврана. 87. ÇypKyHHexH хавас юрё, 88. Килсе кёрет хёлхана. 89. Урам т ёр ёх 9ыннисем, 90. Улпут пекех ута99ё. 91. Пурт хьф ёнче шавласа, 92. А чи-пёчисем вы ля99ё. 93. Нар пек хитре хёрёсем, 94. Акёшсем пек ута99ё. 95. Чёнк ёр-чанк ёр тенкисем, 96. Й ёлтёртатса пыра99ё. 97. Çöp 9ём ёрсе каччёсем, 98. Ташлать хапха ум ёнче. 99. П урёнё9сем, ах, аван 100. Аслё Силпи ялёнче Ç aкё 9ута тёнчере, 102. Вёйли 9ук та этемрен.

40 38 Emine Yılmaz 103. Шывсем 9инче, 9ёр 9инче, 104. Ху 9а пулса вёл тёрать Анчах вёй лё этем те, 106. Хёй тёнчине пёхёнать Ук çan ала эрехех, 108. ÇbiHHa ёсран кёларать Аслё калём эрнинче, 110. Мёнле чёваш ё9мен-ши?! 111. Тарён нухреп ёшёнче, 112. Мён чухлё сёра пётмен-ши?! 113. Ё9нё те çab, 9инё те, 114. Йёркипеле сикнё те Унсёр nyçhe еплелле, 116. Тёвас тетён npaçhhke? 117. Кун иртнё9ем урамра, ^сёр çbihcem нумайрах Kaç пулн ё9ем вёрмана, 120. Сасё кять хытёрах Ё9е-ё9е ка9алла, 122. Усёр чёваш ывёнать ÇypKyHHexH пылчёк та, 124. Канма çemçe туйёнать Выртать чёваш улпут пек, 126. Ш ухёш ламасть ё 9тине Пётём урам тёрёш ш ёпе, 128. Кёш кёрать х ёй юррине: 129. «Нумай ё9ле, нумай çh, 130. Хытё тарла, хытё ё9!» 131. Эрех тесен, ё9 çbihhh, 132. Нихёшё те тиркемест «Вёхёчёпе ё9лёпёр, 134. Вёхёчёпе ё9ёпёр Килте ё 9ме пулмасан, 136. Куршё патне кёрёпёр.

41 Narspi Куршён âçme пулмасан, 138. Уйранне те ё9ёпёр У йранё те пулмасан, 140. Typà парасса кётёпёр» 141. Калём иртет, юр пётет, 142. ÇypxH суха та çhtct Чёваш часах урёлм асть М ухмёр иртсе каяймасть Ёнтё, у'сёр чёвашсем, 146. У рёр 9ине тёрёр-ха! 147. Ем-ешёлех 9ул тусем, 148. Шыв та чакнё 9ырмара Эй пиччесем, тёрёр-ха, 150. У рлё-пирлё п ёхёр-ха Ака п у 9не турлетес, 152. У рапуна тирпейлес Сивё шывпа 9ёвёнсан, 154. Питне-ку9не тёс кётёр А вантарах апатлан, 156. Ака тума вёй кётёр Кулес ён тё лашана, 158. Тухса каяс акана Турё9ём, сы влёх пар, 160. Акнё тыррёма ёнтар! Сарё Хёр 161. Ешёл курёк хушшинче, 162. С ап-сарё чечек ^сет А слё Силпи ялёнче, 164. Нарспи ятлё хёр усет Пичё-ку9ё пит хухём, 166. Хирти сар ё чечек пек Икё ку9ё хуп-хура, 168. Икё хура шёр9а пек.

42 40 Emine Yılmaz 169. Явана99ё хьфалта, 170. Ç ивёт вёдё катрисем У тса-утса пына чух, 172. Ш анкартатать тенкисем Ку9ёсемпе п ахна чух, 174. К аччан чёри 9ёкл ен ет Çyxe тути кулнё чух, 176. Каччан чунё 9ем 9елет Хирти cap a чечеке, 178. Аша ку9па кам пёхм ё? 179. Ун пек лайах хитре хёре 180. М ёнле к а ч ч а юратмё? 181. Хёвел анса л арсан ах, 182. Питне 9ёвать, ш ёланать Вёййа ту х м а шёлкеме, 184. К ёкёрё 9ине 9акать Ш ёнкёр-ш ёнкёр теветне, 186. Хулпу99и у р л ё ярать Хёрлё пур9ён тутёрне, 188. Хёрле 9авёр са 9ыхать В ёйёсенче ун сасси, 190. Кайёк сасси евёрлё А хёлтатса кулнё чух, 192. Çиpёп 9ЫН ку тем елле Вёйё салан и ччен ех, 194. Савёнтарать сассипе И рхи9ёл тёр х ёп ар са, 196. Й ёл-йёл кулать ту п ер е Хёйён ашшё килёнче, 198. Нарспи канлё 9ЫВёрать Ы рётёл ёксем курса, 200. Т ёлёкре те савён ать Ирех тёрать, тум ланать, 202. Нарспи ё 9е ты тён ать.

43 Narspi E nypçâh ÇHn илет те, 204. Ю рла-юрла тёрё тёвать Е 9ёлеме ларать те, ёвви шёр9а пек пулать Сус хуреллё xyp9à йытё, 208. Пёр кёрет те пёр тухать Е пир тёртме ларать те, 210. Вылянтарать ёсине Е хулт ёрч à тытать те, 212. Ç nnne тирет 9ёррине Е сак 9ИНЧИ кушакё, 214. Питне 9ёва п у9ласан, 215. Апат хатёр хёнашён А лли-ури 9ём ёлран Аван иртрё пурёнё9, 218. Хёрён 9у л ё туличчен Ашшё килне хётана, 220. Ç ичё ютран киличчен Нарспи ашшё Михетер, 222. Çёpмe пуян пурёнать Вёл хёй хёрне юратать, 224. Н арспиёпе мухтанать «Ман хёр пекки камён пур? 226. К ам апурнё ун пек хёр? 227. Пушмак 9ук-и хёрём ён? 228. ÇypeT-и вёл тенкёсёр? 229. Силпи ялё ёмёрне, 230. Ун пек хёрсем курас 9ук! 231. Пёр чёваш та хёй хёрне, 232. М ихетер пек пёхас 9ук! 233. М ихетере мён 9итмен? 234. Мёнём 9ук-ши 9уртём ра? 235. Кёмёл тенкё, тёртнё пир, 236. Сахал-ш им-мён 9у-п9емре?

44 42 Emine Yılmaz 237. Т ы рё-пулатулли ех, 238. И ш ёлм ест-и кёлетре? 239. Çy, сёт-турах, càpa-пыл, 240. Тулли мар-и нухрепре? 241. Чан сам ахан суйи 9ук, 242. М ихетер ён мён 9итм ест? 243. Пётём я л та пёр пуян, 244. Ана никам 9итейм ест У нён 9урчё хула пек, 246. Кёрсен, витёр тухм а 9ук Х уралтисен тёрри н е, 248. Чёх-чёп вё9се 9и тм е 9ук Карташ ту л л и япала, 250. К упаланса вы рта99ё Кёлет тулли тыррисем, 252. Тёкёнас пек тё р а 99ё У рхам ах пек лашисем, 254. У тё-сёлё 9ие99ё У нён вы льёх-чёрлёхсем, 256. Пичёке пек 9у р е 99ё Тури касри 9ак кил-9урт, 258. А якранах курён ать Пирён ватё М ихетер, 260. Тивё9липе м ухтан ать ÇaK ы рё 9ЫН М ихетер, 262. Хёйён хёрне юратса, 263. А слё 9ёварни хы 99ёнах, 264. Хучё ёна 9ура9са Пулас т у я ялйышсем, 266. Тусеймесёр кёте 99ё: 267. Икё пуян пёрлешсен, 268. Шеп те пулё т у й! - тс99ё ÇHHçe х ё 9ан 9итё-ши? 270. Епле вёхёт ирттерес?

45 Narspi Çhmök кунё ин9е-ши? 272. Епле унчченех xj/cec? 273. М ихетерён килёнче, 274. Парне валли 9ёле 99ё Туйан хёватне сиссе, 276. Вёйран тухса ё9ле99ё Анчах Нарспи, cap à хёр, 278. Туй пуласран хурлан ать В ёрттён-вёрттён вёл йёрет Сетнер ятн е асёнать Ял вё9ёнче, тукасра, 282. Пёчёк9е99ё пурт ларать Амёшёпе 9ак пуртре, 284. Сетнер ача пурёнать Чипер ача Сетнер ён, 286. Пёр урхам ах лаши пур Ватё карч ёк ам ёш пур Вёри юнлё чёри пур Икё вёйлё алли пур Тёшман п у 9не пётерме, 291. Вёри вут пек 9илли пур Унтан урёх Сетнерён, 293. Нимён те 9ук япала (Анчах асту: М ихетер, 295. Хёрне памасть 9укалла.) 296. Пирён Нарспи, сар ё хёр, 297. ÇaB Сетнере юратать ÇaB ён пала сарё хёр, 299. Туй пуласран хурланать Çj/л ё Ьалак патёнче, 301. Ватё йёмра еш ерет Куллен ирех 9авёнта, 303. Сетнер Нарспие кётет.

46 44 Emine Yılmaz 304. Кёте-кёте шаварать, 305. У рхамах пек лашине Шыва ан ать витрепе 307. Нарспи куллен ирхине Нарспи и к ё витрипе, 309. Ш ёлтар-ш алтар ки л ет-çke Савённипе С етнерён, 311. Чёри кёлт-к ёл т сикет- ÇKe Нарспин çyxe тутисем, 313. К ула99ё-9ке TaçTanax Ç yлё валак п у 9ёнче, 315. Сетнер тёрать 9ут ё л сах Й ёл тёр -ялтёр ку9ёсем, 317. Сарё хёр 9ине п ёх а 99ё Сар м ёйёхл ё тутисем, 319. Ашё сёмах кала99ё. 0 и м ё к К а9ё 320. Ш ёнкёртатса шыв юхать, 321. Ç y л ё валак п у 9ёнче Кёмёл пекех ял тёр ать, 323. Шывё хёвел 9утти н че Кёмёл м ерчен тухъяпа, 325. Сарё хёрё шыв ёсать Сарё качч ё кала9са, 327. Хёй лашине ш ёварать Ç ^лё йёмра ёшёнче, 329. Кайёк ю рлать юррине Лаши ё 9се тён ё 9ем, 331. Каччи калать сём ахне: 332. «Çanлах вара, Н арспи9ём, 333. ÇyK-шим манён ёрёскалём? ап л ах сана ют 9ёре, 335. И лсе кайё-шим усал? 336. Ах, телейём, 9у к -тёр 9ав, 337. А9у-анну пит пуян!

47 Narspi Хёйсен пуянлёхёпе, 339. Пёрёна99ё 9ук 9ынран> Ан упкелешсем, Сетнер, 341. Мёншён 9ынна упкелес? 342. À9Ta тарса каяс-ха, 343. Пуян атте-ан н ерен? 344. А тте-анне ухмах 9ав, 345. Мён каласа кёнтарас? 346. Мён тёв ар -х а, кала-ха, 347. М ёнле пирён май тупас? 348. Хёвел ансан, ка9 пулсан, 349. Паян туя ларта99ё Хушёлкари пуянпа, 351. Манён ту я п у 9ла 99ё Тёшман ы тла хаяр, тет, 353. Епле унтан хётёлас? 354. Сетнер, Сетнер, кала-ха, 355. À9Ta каяс, мён тёвас? 356. Сана тем пек ю ратса, 357. Савса эпё пурёнтём Анчах 9апах 9ак куна, амрёк п у 9ёмпа куртём «П ёртен-пёрех п у 9ём пур Вёри юнлё чёрем пур Ватё карчёк аннем пур У рхам ах пек у тём пур Вёсенчен те хаклёрах, 365. Чунём савни, эсё пур А нчах сан а та паян, 367. Туртса илен тёшман пур Вёл тёшмана пётерме, 369. Икё вёйлё аллём пур Анчах ён а пётерсен, 371. Унтан усал тёнче пур.

48 46 Emine Yılmaz 372. Хёван кам алу пулсан, 373. Лашам ÇHHe л артёттам А яккаллах ку ялтан, 375. BeçeTT6M те кайёттём» Сетнер, таврён хёвёртрах, 377. Шыва анать пёр арём Чун савнипе Kajıaçca, 379. У йрёлассён туймарём «С ы вёп ул, эппин Нарспи, 381. Ан ман, эппин, м ёскёне!» 382. Лаши сикрё, ы ткёнчё, 383. Вё9се кайрё, килнелле Нарспи ёна хурланса, 385. Пёхса юлчё хьф ёнчен Х ускалм арё вы рёнтан, 387. Савни ку9ран кайиччен: 388. «Сывё пулах, сы вё пул! 389. Епле сана м анёп-ш и? 390. Санпа пёрле пулмасан, 391. Епле ютра пулёп-ш и?» 392. Мёншён, Нарспи, хуйхёратён? 393. Каччу ы тла ватё-им? 394. Парну ытла сахал-им? 395. Терё арём 9итрё те Нарспи шывне ёсрё те, 397. Килне утрё хуйх ёрса Килне 9итрё, йёрсе яч ё, 399. Сетнерёшён хурланса П уртре ватё карч ёкё, 401. Вёр9са 9урет а х а л е х Сиплет тулта М ихетер, 403. Туй камине пёчченех Ё9лет ватё п у 9ёпе, 405. П урттипеле каскалать.

49 Narspi Савна хёршён тёрёшса, 407. Пичё тёрёх тар юхать «Мён кё9ёнрен устертём, 409. ÇaK таран а 9итерме Ёнтё паян юлашки, 411. Ё9ём пултёр хёрёме Усрё 9итрё, пулчё хёр 413. Пуян упёш ка кирлё, 414. Упёшкине тупрём ёр 415. К$/ми лай ёхрах кирлё итрё ёнтё 9имёк те, 417. Хёрён туйне тум алла Тантёш ёмсем пухёнсан, 419. Кё9ёр туйне лартмалла» М ихетерён килёнче, 421. Сёра пичёки кусать Ялти тантёш' -тёвансен, 423. Пырё тёпё ярёнать Икё пысёк кёмака, 425. Т ёрлё апат пёсланать Ялти тантёш-тёвансен, 427. Т ута-9ёвар 9уланать Хура пуртре шёпёр9ё, 429. Ларать шёпёр турлетсе. 43 О. Ялти 9амрёк кач ч ёсен, 431. Ури каять 9ёкленсе Туйён хёватне кётсе, 433. Пурте вё9се 9^ р е 99ё Килти пёр чун хуйхине, 435. Пёртте вёсем сисм е99ё Нарспи ларать л а 99инче, 437. И керчёсем 9уласа. 10 Metindeki таншйн... yazılışı bir dizgi yanlışı olmalıdır. Aşmarin de (c. 9: 183) bu dize kullanılmış ve тантйш... biçiminde yazılmış.

50 48 Emine Yılmaz 438. ÇypaçHHne асёнса, 439. Ларать мёскён хуйхâpca «Çичё ютран килчё ют, 441. Атте килне хётана Сарё хёре çypaçatb, 443. Ç ичё ютри пуяна Атте-анне, ан васкёр, 445. Тата пёр 9ул тёрёр-ха П ёртен-пёрех хёрёре, 447. Тата пёр 9ул усрёр-ха Атте-анне усёрпе, 449. Хёрне и тл ес тем ерё Каччи пуян тенипе, 451. Хёрин чунне п ёлм ерё» Ватё чун та хытнё чун, 453. Хытса кайн ё кё99е 9а в ам рёк чун та пёчёк чун, 455. Чунё ытла 9ем 9е 9ав Кайёк чунё пулсассён, 457. Й ёрёччё те кулёччё Суначёсем пулсассён, 459. Вё9ё ч ч ё те кайёччё Хёвел ан ч ё хёрелсе, 461. Хура вёрм ан хы 9нелле Кёту ан чё кёрлесе, 463. А слё Силпи ялнелле Ав ун та хитре хёрсем 465. Ёни хы99ён чупа99ё Чее м аттур каччисем, 467. Вёсен хы99ён ю лм а99ё А кё пёр этем чупать, 469. Ула ёни м ёкёрет Сёме ёр сысни 9ух ёрать, 471. Пётём я л а 9ёмёрет.

51 Narspi Кёту xbiççâh у рамп а, 473. Хура тусан хёпарать А кё тусан ёш ёнче, 475. Карчёк аран çeç утать Хёй вёл хёрах аллипе, 477. Й ётнё сёра чёресси А х-хай хён пек 9ёклесси Ай-хай 9ём ёл ё9есси! 480. Пирён ватё М ихетер, 481. Тантёшсене йы хёрать Ун ён ватё карч ёкки, 483. Сёра й ётн ё уттарать Тантёш патне кёрет те, 485. У9ать сёр а чёресне Туя пыма йыхёрса, 487. Ё9терет туй сёрине Ы р ё тантёш-тёвансем, 489. Пире хисеп тумёр-ш и? 490. Хёре качча п аратп ёр Тури касса утм ёр-ш и? 492. «Пырёпёрах, пырёпёр Пымасёрах ю лмёпёр? 494. Турё пурсен, сывё пулсан, 495. К ём ёлёра татмёпёр!» 496. Карч ёк яла ёретлет Тёттём те пулса 9итет Карчёк 9Урет кили ёнче ёкёр-тёвар хатёрлет Ы р ё тант ёш - тёвансем, 501. Тури касса уттарар! 502. П ерекетлё сёрана, 503. Ё9е-ё 9е туй лартар! 504. Пирён тёван хёр парать Пире унта йы хёрать.

52 50 Emine Yılmaz 506. Хёйён савн а хёрёшён, 507. Урём-9урём туй пу9лать Туйне-пу9не пу9личчен, 509. Авал чёваш йёлипе, 510. Ваттисене асёнса, 511. Тёкар 9ёкёр-тёварне: 512. «Ват аттесем, аннесем, 513. Ы рё курёр 9ётмахра Пирён 9ёкёр-тёварсем, 515. Пулчч ёр сирён ум ёрта Пирён савн ё Нарспие, 517. Парёр ы рё пурёнё Парёр ун ён телейне, 519. Ы рёлёхпа савёнё9!» 520. Ваттисене асёнчё9, 521. Авалхисен йёркипе Унтан туя п у 9лама, 523. Кёчё9 шурё кёлете Курка тулли сёрипе, 525. Ашшё-амёш пехиллет Ашшё-амёш умёнче, 527. Хёрё хурланса йёрет: 528. Нарспи, хёрём, пил сана! 529. Упёшкуна ан пёрах Аван пурён унпала Тату пулёр яланах Итле ёна, йёваш пул Усал 9ынпа ан 9ыхлан Ё9не ё9ле, ё9чен пул Кирлё марпа ан хётлан! 536. Атте-анне укётлет, 537. Хёр ку99ульне ю хтарса Шёпёр сасси чёйлатать, 539. Туя ячё9 пу9ласа.

53 Narspi Силпи я л ё харлатса, 541. Вилнё çbih пек 9ы варать Тёнче лёпкине курса, 543. Ç yлтe уй àx савён ать Кёрсе пётн ё вёйёран, 545. Сарё хёрсем, каччёсем Туй хал ёхё 9ывёрать Çывёpa99ё ху9исем Ашё сывлёш сивёнет С асё-чёвё илтёнмест Пёр йытё 9е9 вёркелет ёвар карма уркенмест Автан 9у р 9ёр авётать Л арн ё 9ёрте 9ЫВёрать Хуллен-хуллен уйёх та, 555. Вёрман хьфне пытанать Ыр ё тутл ё ёйх ёпа, 557. Чёваш 9ынни 9ыв ёрать Пёр чунён 9е9 хуйх ёпа, 559. ÇaB ка9 чёри 9урёлать. Туй 560. Хёвел тухнё-тухманах, 561. Тётём кай рё ял 9инче Ку9не у9нё-у 9манах, 563. Чёваш ларать мунчинче Çимёк кунё йёлипе, 565. ÇbiHceM м унча кёре99ё Çимёк курёкёпеле, 567. Çaн9ypёмнe хёрте99ё (Ват аттесем, аннесем, 569. Ç aплa хушса хёварнё.) 570. Ç aплa паян чёвашсем, 571. М унча кёрсе тасалн ё.

54 52 Emine Yılmaz 572. Ç ene кёпе-йём пеле, 573. Т ухрё9 вёсем урам а Т ухрё9 вёсем ерипе, 575. Утрё9 ирех туй курма А кё туй та ака туй, 577. Пирён туйсем 9аплалла! 578. Тури касри ту й сасси, 579. Я нтёратать 9у р яла М ихетерён ки л -9урчё, 581. А якранах курёнать Урам енчи хапхаран, 583. ÇbiH кёрет те 9ын ту х а т ь Пурт ум ёнче 9ЫН нумай, 585. Килнё вёсем туй курма В аттисем те сахал мар, 587. Килнё вёсем сёр а ё9ме Ярёнтарса, явён са, 589. Ш ёпёр кёвви таш латать Ы рё х у 9а хушнипе, 591. Туй хал ёхё туй тёв ать Туй хал ёхё туй туса, 593. Ы вёнать те савён ать Ш ёпёр сасси чарёнсан, 595. Туй ю ррийё п у 9ланать «Мёншён ш ёппён ларатёр, 597. Мёнш ён шёпп ён ларатёр? 598. Ш ёппён-ш ёппён ларм аш кён, 599. Ш ёпчёк чёппи мар эпир» 600. Анчах шёпёр хёл ёх сёр, 601. Татах таш лама чён ет К ёрёс-кёрёс ташласа, 603. Пурт у р ай ё силленет Ы р ё хёнасем тёпелте, 605. Ё9се-9исе савён а 99ё.

55 Narspi Х ёрёпеле каччине, 607. Ы рё кунсем суна99ё; 608. «Сывё пулчч ёр, пур пулчч ёр А ча-пёчаллё пулчч ёр Ы рё-тату п урён ччёр Усал сём ах ан илтч ёр Ё9ер-9иер, тёвансем Ёмёр пёрле пурёнар! 614. Хёрпе качча юратса, 615. Атьёр, шепрех туй тёвар! 616. Акё ёнтё, пёх ёнтё Епле ташлать ват ху9а! 618. Хёрин туйин савёнё9ё, ёклет иккен в атп у 9а! 620. М аттур пуса-каччисем, 621. Вёйран тухса сике99ё Вёсен хы 99ён хёрёсем, 623. Такмакёпе 9и те99ё Пур9ён 95^9ел л ё чаршав, 625. М аччаранах сулланать Хёрлё чаршав хьф ёнче, 627. П ёркенчёкпе хёр ларать Хёр ларать те, хёр йёрет П ёркенчёкне 9ёклем ест Хёр 9уммисем юрласа, 631. Ун ён сасси илтёнмест Хёр 9уммисем юрринче, 633. А сёна99ё Нарспие М ихетерён Нарспине Тёва99ё-м ён ун туйне Ш урё сухал Тёхтаман, 637. Упёш кийё пулм алла Хёйён чунё савнинчен, 639. К аймаллипех каймалла.

56 54 Emine Yılmaz 640. Эсё юта кайсассён, 641. Мён тёвё-ши Сетнеру? 642. Ы рё Нарспи аппа9ём, 643. À9Ta санён телейу? 644. Туй тёв а99ё 9ём ёрсе, 645. У нён вё9ё-х ёр р и 9ук Тантёш патне 9уресе, 647. Ялта тантёш пётес 9ук у л ё сёран кумийё, 649. Тантёш патне 9уретет Хёр 9ум м исен ю ррийё, 651. Та9та 9итех илтёнет К унён-9ёрён выляма, 653. Шёпёрё те чарёнм асть К унён-9ёрён таш лама, 655. Пуса-каччи ы вёнм асть Пётём ялти ача-пёча, 657. Туйё хы99ён хёвалать Вилес пекех ватё 9ын, 659. Пурт хьф ён че 9ЫВёрать Туй тёвёр та шеп тёвёр Ватё 9ыннён халё 9у к Выртнё 9ёрте сиккелет, 663. Анчах тём а вёйё 9ук. K)Mâç Патёнче 664. Пёчёк9е9ё хура пурт, 665. Ш урё старик сак 9инче С у т ё к у р тм ест нимён те, 667. Тёнё пек 9е9 ч ^рече У9са хунё алёк 9е9, 669. П уртён ёшне 9утатать Хёвел 9у тти пайёрки, 671. У рай тёр ёх ав ш ёвать.

57 Narspi Л арать старик тёпелте, 673. ÇânaTHHe сапласа Ват ал-ура йёркипе, 675. М ёш ёл-мёш ёл маташса А кё хёвел 9уттийё, 677. Ш уса-шуса пы чё те, 678. Сиксе л ар ч ё старикён, 679. Кёвак 9У9лё п у 9 9ине и м ёк 9у й ё урамран, ё к л е н тер ет чёрине Хёвелё те вы ляса, у татать 9У9 пёрчине М ёкёр татса, мёш латса, 685. Ç ёпaтинe сапласа, 686. Л ар н ё 9ёрте, сисмен те ÇbiH килнине пёлм ен те У9ё алёк ум ён ч е, 689. К арчёк тёра парать-м ён Кёвак 9^ 9л ё старике, 691. Ашё сёмах калать-м ён Ашё сём ах калакан, 693. Сетнер амёш пулн ё-м ён Ун ы вёлне Сетнерне, 695. У сал -тёсел ернё-м ён ÇaB ёнпала ам ёш ёи 697. Юмё9 патне уттар ч ё А х-ахлатса хуйх ёрса, 699. Хёй хуйхине каларё Нумай вёсем стари кп е, 701. Л ар ч ё 9 сёмах кала9са К ала9нё чух хуш ёран, 703. Ёлёкхине асёнса Ю лаш кинчен тин вара, 705. Килёш рё леш старикки.

58 56 Emine Yılmaz 706. Машар чёлха, пёр кёпе, 707. Пама пулч ё карч акки Вара старик тёчё те, 709. Хайён ё9не парахса, 710. Хупса хучё ал акне, 711. Турчакипе 9аклатса ÇHHe кёрёк тёх ан са, 713. Çёлёк ты трё хул айне Ури айне шарт хурса, 715. Ук 9а хучё ун ум не Унтан ш урё сухалне, 717. Кёвак 9у9не якатса, 718. Ук9а 9ине, суккёрскер, 719. Пёхрё ку9не чакёртса Пёхса тёч ё-тёч ё те, 721. Шур су х алн е якатса, 722. К аларё вёл ерипе, 723. К арчёк енне 9аврёнса; 724. «ÇaMKH ш ётёк хупёнм ё Чёри татёк сыпёнмё Пулёх ту р ё пурнинчен, 727. Нимёнпе те иртейм ё Панё ён а п^'лёх9ё, 729. Вёри ю нпа9ем 9е чун Пурнё ёна пулёх9ё, 731. Кёске ём ёр, йы вёр кун Сивё кунсем килё9 те, 733. Ш ёнса кайё вёри юн Хытё кунсем килё9 те, 735. Хытса кайё 9ем 9е чун Вёри кунсем килё9 те, 737. В ёриленё ш ённёю н Х ы тн ё 9ёртен ирёлсе, 739. ÇyHca кайё 9ем 9е чун».

59 Narspi Унтан старик чаранса, 741. Ш ухёшласа тёчё те, 742. Кёрёкёпе 9ёлёкне 743. Сакки 9ине хучё те, 744. Ç aплa татах каларё, 745. Карч ёк енне 9аврён са, 746. (Ларать карч ёк сак 9и н ч е У рлё-п и рлё тайёлса): 748. «Т ёрлё у сал-тёсел мар Киреметри хывни мар Ч ир-чёр ертен йёрёх мар ÇbiH тухатса хуни мар ÇyK, кин, санён ы вёлна, 753. Т урё 9ырни 9плалла Ан йёр, кинём, п улёх 9е, 755. Епле хирё9 пымалла?» 756. Старик 9апла каларё Нимён тум а п ёлм ерё Х ёйён ё9не ты тр ё те, 759. Пёр сём ах та чёнм ерё Пу9не усса хурланса, 761. Тухса кайрё карч ёкё ёп ати н е сапласа, 763. Л арса юлчё старик ё М ёкёртатса, мёшлатса, 765. А птёраса ларать вёл: 766. «М ёнле вара ку паян? 767. Хёй ёш ёнче ыйтать в ёл 768. Х аличченех 9ынсене, 769. Юмё9 п ёхса параттём Суя сёмах суяйса, 771. У лталаса яраттём М ёнле вара ку паян? 773. Чёре чёнах пёлчё-ш им?

60 58 Emine Yılmaz 11 A. Суйса napac тенёччё 775. Ak тамаша! тёрёс-шим?» Тарни 776. Хёвел ан са пы танать Силпи я л ё лёпланать Тёттём пулса ÇHTecne, 779. Пирён туй та салан ать Ялти хёрсем, качч асем, 781. Ваййа т у х н ё выляма Тухн а пирён Нарспи те, 783. Хёр ём ёрне асатма Юлашки Kaç вы ляса, 785. Юлас арём пуличчен Юлашки Kaç Сетнере, 787. Курас юта кайиччен Сетнер тё р а ть çabёнтах, 789. nyçhe усса хуй х ёрса Сарё хёрён к у 9ёнчен, 791. Анать ку99у л ё юхса В ёйё 9ЫННИ салансан, 793. Пайтах вёсем кал а 9рё Ы таласа пёр-пёрне, 795. Тёттём 9ёрте 9у х а л ч ё Вёт 9ёлтёрсем TaxçaHax, 797. Пёлёт айне хуплан ч ё В ёрман тёлне хуп-хурах, 799. Сём пёлётсем капланчё ÇyM ёр 9ёвать, шыв юхать, 801. Хура вёрм ан кёр-кёрлет Çил тухать те 9ил каять, 803. Вьфё кашкёр пек улет и9ём пёрм ай 9уттипе, 805. В ёрм ан ёшне 9утатать Тёттём вёрм ан ёшёпе, 807. Пёр ю ланут кустарать.

61 Narspi ' Лаша пырать тёлхёрса Вёрман ёшне ян ратса Иккён ларн ё утл анса Лаша çhtct ыв ёнса Йывё9 ларать у л ёп пек, 813. Тёттём 9ёр те кашласа «Чипер кайёр!» тиет те, 815. Пу9не таять, 9у л п арса П1урёмпу9ё 9а п -9утах, 817. Хёвел тухас пек тёрать Пурёмпу9ё шурсанах, 819. Туй х ал ёхё пухёнать Хёй йёркипе ташлама, 821. В ёхёт п у са-кач ч и сен Хёй йёркипе юрлама, 823. В ёхёт 9итнё хёр 9ум сен Ш ёпёр сасси илтёнмест Ш ёпёр9и те курёнм асть Ы р ё хёна хушшинче, 827. Э рех-сёра такёнм асть С тариккипе карч ёкки, 829. Хура п уртре вёр 9а99ё Мён пулнё-ш и çae т ё р л ё х 831. Пурте шёпп ён л а р а 99ё? 832. Шёпп ён-шёпп ён ларм ас ёр, 833. Вёсен хёрё 9ук паян Нарспи усал Сетнерпе, 835. Тарса кай н ё вёйёран Ви9 ю ланут вёрм анта, 837. Йёр йёрлесе 9Уре99ё Пёри кунта, леш унта, 839. Тем ёнле йёр й ёр л е 99ё Й ёр йёрле99ё, итле99ё Пёрер сасё пулмё-ш и?

62 60 Emine Yılmaz 842. Хёвел п ё х а тьçyratca, 843. К ирлё 9у л а у9мё-ши? 844. Анчах нимён п а л л ё мар, 845. Кёрес тата шаларах Вёр9ас килет 9иллипе: 847. Т у п асчё-9ке хёвёртрах! 848. Вёрман 9ёра, пит тискер У нён ёшё чёв та чав! 850. Йёр н и 9та та п а л л ё мар Ни9та кайма аптёрав! 852. Ви9 ю ланут вёрм анта, 853. Йёр йёрлесе 9Уре99ё Пёри кунта, леш унта, 855. Темёнле йёр йёр л е99ё Сетнер тутл ё 9ЫВёрать, 857. Çyne юман кутёнче Нарспи ларать тёлёрсе, 859. Сетнер п у 9ё вё9ёнче Нарспи тёлёк тёлленет: 861. Ашшё йытё п у л н ё та, 862. Ш ёлёсемпе шаккаса, 863. Сиксе 9Урет вёрм ан та «À9Ta тартёнь усал хёр? 865. Пу9на 9ийёп тупёнсан!» 866. Йытё ури айёнче, 867. Ш атёртатать сём вёрм ан Çывёx, 9ывёх, ак 9итет! 869. Нарспи ялтах вёран ать Пёхать: хёйён патнелле, 871. Ви9 ю ланут кустарать Сетнер, Сетнер! ты трё9-9ке! 873. Тёр, тёр! тарса хётёлар! 874. Ай, пётрём ёр, пётрёмёр! 875. À9Ta тарса пытанар!

63 Narspi М аттур m ânâpçâ паян, 877. Икё пуса-каччипе, 878. Тытса килчё9 вёрмантал, 879. С етнерпеле Нарспие К арчёк вё9се т у х р ё те, 881. Ç y9peh яврё Нарспине Старик чупса ту х р ё те, 883. Чышкё п ач ё С етнерне Эй ан н е9ём, анне9ём, 885. М а н а 9у9рен ан сётёр М ана апла вёрентсе, 887. М анран ы р ё ан кётёр Эй, М ихетер асатте, 889. Х ёненипе усси 9ук Эсё м ана хёнесе, 891. Кёлрен вутё тёвас 9ук! 892. Урнё йытё Михетер, 893. Хёй саламат йётрё те, 894. Т ы тён чё-9ке тулам а, 895. Çbixca хунё Сетнере Карташ ёнче 9ЫН нумай, 897. Туйне курм а килнё пек Хура т ё п р а 9ий ёнче, 899. Выртать Сетнер вилнё пек Ам ёшё те 9ав ёнтах, 901. Т ёрать й ёрсе, ы лханса Ярать ён сёр ывёлне, 903. И к ё 9ынна й ё ттар с а Хура п уртре Нарспине, 905. П итне-ку9не 9ёва99ё Татах пёркенчёк айне, 907. Чаршав хьф не л а р та99ё Т ёп ёр-тёп ёр тёпёртёк, 909. А тьёр шепрех туй тёвар!

64 62 Emine Yılmaz 910. А нчах хальхи éq 9инчен, 911. ÇeH к ёрёве калас мар! 912. Ак à туй та 9ак а туй Пысак туй та пасёк туй! Икё Туй 914. ÇypKyHHexH вут хёвел, 915. Ка9 еннелле сулёнать Ял вё9ён чи сём вёрман, 917. Темёншён пит ян ёр ать Халёх кётет тах 9анах, 919. Анат хапха патёнче Туй килнине 9ав ёнтах, 921. С истерчё9ё евёче К ёпёр-кёпёр сиктерсе, 923. Килсе ту х р ё вёрмантан Ы тти сен чен м аларах, ё н ё кёру Тёхтаман Лаптак сёмса, хёсёк ку9, 927. С ёрё 9У9пе cap сухал Лаши вё9се пы рупа, 929. П ичё-ку9ё пит усал Хура сёхман, сарё 9ёлёк, 931. ÇaMKH 9инче тенк ёп е Ш урё ч ёл х а -9ёпата, 933. Пит килёш ет кёрёве А р9ын туйё юрласа, 935. Урам тёр ё х уттарать Ы р ё евчён хапхисем, 937. У9ёлать те хупёнать Хёр туйё те тукасран, 939. Хирё9 ан ать 9ём ёрсе Нарспи тутёр айёнче, 941. Т ёрса пы рать хёр-йёрсе.

65 Narspi Capâ хёрён чёрнинче, 943. В утра çyhhâ пек 9унать Ватй каччине курса, 945. Нарспи хытй хурлан ать А тте9ём, анне 9ём, 947. М ёншён 9и р ё р хёр п у 9не М ёншён п атёр хёрёре, 949. Çh4 ё ютйн аллине? 950. Эй каччём 9Йм, Тёхтаман, 951. М анпа ыр ё курас 9у к Эпё, чунём пётсен те, 953. Санпа пёрле пулас 9ук» 954. Ы р ё евчё сёрапа, 955. Туя хирё9 вёл тухать Хушёлкасен мён кёру, 957. Хёй такмакне вёл калать Хёй аллинчи сёрана Т ёка-тёка 9аптарать Хура лаша тёк тёмасть, 961. Ç ânâ кёру 9у н тарать Ç ёнё кёру 9ум ёнче, и ч ё ю ланут ташлать Пётём я л а 9ём ёрсе, 965. ÇâBap карса ан тёхать Ç ânâ хапха айёнчен, 967. Кёрсе пётм ест урапа Хапха тёр р и ш атлатать, 969. Саламатпа çanyna Ы р ё евёчё килёнче, 971. Туйне турёу ытлашши Т епёр кунне у рам ра, 973. Т урё9 я л та вёй-килли Т урё9 ту я ви9ё кун, 975. Хушёлкари хётасем.

66 64 Emine Yılmaz 976. Анчах кайма тепёр кун, 977. BàxàT те99ё ханасем А р9ын туйё пуханать Х уш алкана каяс тет Кунта ту я турём ар Ё нтё киле тарас тет Ан васкёр-ха, хётасем Тепёр киле каяр-ха Х алех киле кайиччен, 985. Туя шепрех тёвар -х а! 986. Татах тепёр тапхёрне, 987. Туйне ту р ё 9 9унтарса Ю лашкинчен хётасен, 989. Халё п ётрё туй туса Ар9ын туйё пухёнса, 991. Килне кайма хускалчё Каян туя ёсатма, 993. Пётём Силпи пухёнчё А слё масар тёлёнче, 995. Туй лашисем Tâpaççâ Хёрин туй н е ёсатма, 997. Ашшё-амёш nbipaççâ Туйё тавра ялйышсем, 999. К ёп ёр тетсе тёра99ё В аттисене асёнсан, Хёр кайнине сёна 99ё Ч ирлё Сетнер 9авёнтах, Тёрать хёйён амёшпе Чун савнине Н арспине, Шырать ч и р л ё ку9ёпе М ихетерпе карч ёкки, П ехиллерё9 ^^&й хёрне М ёнпур тан тёш а йёртсе, Т ёкрё9 âimâ ку99ёльне.

67 Narspi Савнё хёрне сём ах та К алам арё9 намёсш ён С етнерпеле вёрмана, Намёс ту са тарнёш ён П ехиллесен мён тусан, К айрё туйё хускалса Сетнер 9ине п ё х р ё те, Нарспи кай рё м акёрса Туй кайсассён тах9анччен, Я нтёрарё сём вёрм ан Ялйыш утрё килнелле, Туйё ку9ран 9ухалсан А мёш ёпе С етнер те, Килне у тр ё 9 хуйх ёрса Чун савнинчен ём ёрех, Ячё9 ёна уйёрса: п у р ён ё 9, п у р ён ё 9! Вилме анчах юлчё 9ав п у р ён ё 9, Нарспи те, и ч ё юта кай рё 9ав У нсёр п у 9не мён тёвас, А рёскалсёр п у 9ёмпа? À9Ta кайса кёрес-ха, Хамён усал хуйхём па?» Нарспи кай рё ют яла Сетнер утрё хёй килне Икё чун та савн ё чун ён ей м ерё9 тёшманне И кё савни тарнине, Х уплайм арё сём вёрм ан Сарё хёре Нарспие, И лчё-и лчех Т ёхтам ан Т ёрса юлчё кёлёхах, Сетнер 9автер чун савни.

68 66 Emine Yılmaz Тура çbiphh axàpax Ç aп л a-тâp çab самани Ялта нум ай ун 9инчен, У рлё-пирлё кала9рё Темтер ёсл ё çbihcem те, Кутне-nyçHe тупмарё Нарспи кайрё ют 9ёре С етнер юлчё кёл ёхах Ашшё 9и рё хёй хёрнех Тёван 9и р ё тёванах. Хушёлкара Хуш ёлкара туй иккен Туйё ытла шеп иккен Шур с у х а л л ё Тёхтаман, Туйне тёвать, тет, иккен Чипер качч ё Тёхтам ан, Силпи хёрне 9аклатнё ÇaBTep аван мёшёра, Ур ём- 9УР ём туй лартнё Туй тёва99ё ташласа, Ç aм pёк пуса-каччисем Туй ю ррисем юрласа, Ы вёна99ё 9ёварсем Ёнер Силпи ялёнчен, Туйё килчё тавр ёнса Паян кёру х ё р туйне, Кётет хёру туй туса Паян хёр туйё килсен, Kaçna хёве хупм алла Ы ран ирех тём алла Хёртен арём тум алла А слё я л та Хушёлка, Икё тё в ан хушшинче Туйне ту с а Тёхтам ан, Л арать сётел хушшинче.

69 Narspi Т ёрлё апат айёнче, ÇâKa сётел авён ать ^сёр кёру п у 9ёнче, Тёнче вёр -вёр 9аврёнать Тулта хёвел 9утатать К ёнтёрлана сулёнать Кёру пу9ё ^сёрпе, А ял ал л а усён ать ÇeçeHXHpTe путене, В ёхёт-в ё х ё т вёл ю рлать Туй килм ест-и -ха тесе, Текех кёру й ётетет К ёру 9ИНЧИ ш урё кёпен, Арки вёр -вёр тёватъ-9к е Туя кётсе, ватё пу9ён, Чунё вёр -вёр тёв ать-9ке Шёнк ёр-ш ёнк ёр шёнк ёрав, Ш ёнкёртатать 9улпала Хёр туй килет 9ём ёрсе, Урам тёр ё х ялпала Вунё арём хушпупа, Сёран куме 9ийёнче Хёрёх ви 9ё урапа, Сёран куме хьф ёнче и ч ё 9ёрте урам ра, Чарёнч ё9 туй 9ы ннисем Хирё9 т у х р ё 9 сёрапа, Хушёлкари тант ёш сем Ю рла99ё те кёре99ё, Ы р ё кёр^/хап хинчен Ё9е99ё те 9и е 99ё, ÜHçe 9улсем хьф ёнчен К ён тёрла та 9итм ен-ха Kaç4eH в ёх ёт нум ай-ха.

70 68 Emine Yılmaz Kaç пуличчен туй тума, Пире вахёт нумай-ха Шыв-шур п у 9ё пу9ласан, Т ёттём чченех сикрё9 те, Тахтам анпа Нарспие, Хёве хупрё 9 кёлете А слё ÇbiHceM у 9ёпах, П итёрчё9 туй кёлетне Й ёл-йёл кула-кула çeç, Кёрсе кайр ё9 п ^ р тн елле А кё каччё, пёр каччё, Кёлет тавра я в ё н а ть Те итлем е, те пёхма, Пушё вырён вёл шырать Т ёват-пилёк ача-пёча, Яв ёна 99ё çan ё н тах Ай, н ам ёссёр ача-пёча! Мён кирлиех пур унта? ИЗО. А нчах акё и тл е 99ё И лтёнет те пулм алла Ав усалсем лёп лан ч ё 9; «Хёр кал а 9атъ, ан шавла!» Шалта Нарспи темёскер, Тёттамана каларё Анчах хуллен сёмахне, Пёртте илтсе пулм арё «Асту, Нарспи, йёвену, Ман ал ёра малашне! Т ерё хы тах Т ёхтам ан, Ч арайм асёр 9и ллине Т уйна ан чах ёсатам, У нта мана п ёл ён -ÇKe Мён пуласне пёлме 9ук Ху курасн е курён- ÇKe!

71 Narspi У р ёх нимён илтёнм ест Пёр сём ах та ч ён м ер ё И тлекенсем, кётсен те, Пёр сём ах та и лтм ерё А чи-пёчи çab ёнтах, Ашшё килне ч у п а 99ё Илтни 9инчен çab хутрах, Ялта сёмах сар а 99ё И лтен-тёран cap качч ёи Вёрманалла уттарч ё Х ёлха и л тн ё сёмаха, Хёй ёш ёнче пытарчё Ун 9и л ё л л ё ку9ёнчен, Й ё л тёр -я л тёр вут кайрё К ёрен-тухан ялти çbih, К ач ч ё 9ине п ёхм арё. / Юман ан ч ах вёрм анта, Хёй куршине систерчё: ÇaB вёрм ан а кёнё çbih, Пирён тёван С етнерчче П уртре сётел 9ийёнче, Пётё пёсне кёларать ё н ё кёру Тёхтаман, Хёнасене ёсатать Ы р ё кёр^) Тёхтаман, Туй пёттипе сёйласа, Туй халёхне n y ç таять Ç ariлa сём ах каласа; «Ан ^пкелёр, хётасем Сёйём питех нумай мар Ё9ё р - 9ийёр, тёвансем Ёмёр пёрле п у р ё н а р» Виле ^сёр хётасем, Ур ём- 9УР ём кёрле99ё.

72 70 Emine Yılmaz Биле у сёр пулсан та, Мён каласне пёле99ё: К ёру9ём Тёхтаман, Сана упкев çyk пиртен Пирён хёре хытё пёх Тату п улёр виличчен» Карташ ён че лашасем, Т ёра99ё - ÇKe ташласа Тухса кайрё9 хётасем, Ыр ё юр ё юрласа : «Атьёр каяр 9улпала Курка тулли пылпала...» У раписем хьф ёнчен, Тусан кайрё 9улпала Ав шёнк ёрав ян ёр ать С илпиелле чуптарать Лаши чупать n y ç ухса У сёр xyçh хёвалать Туй п ётрё те, туй каять Такёр 9улпа чуптарать П ёрер ватти тёл пулсан, Тавси, тавси! кёшк ёрать Каян туйён сассине, Нарспи юлчё итлесе TaçTa TaçTa HHçeTpe, Тусан кайрё 9ёкленсе. Çhmök И ртсен И ртрё 9имёк, и ртрё туй И ртрё туйри савён ё К айрё пёр пек тёсёлса, К унран-кунах п у р ён ё Хирте ака ай ён че, ёрём лёп-лёп касёлать Усал хуйх ё-суй хёран, Нарспи чунё касёлать.

73 Narspi Хирте çaba ай ён че, Курёк вёш-ваш йёванать У сал хуйх ё-суй хёран Нарспи п у 9ё усёнать К уллен-кунах тёнчене, Хёвел х ё р тн ё 9ём х ё р т е т Х уйхё-суйхё кунран-кун, Нарспи чёрине 9иет К уллен-кунах саламат, А нать-ё9ке патаран Хытё ты тать пулм алла, Хёй арём не Тёхтаман Чипер ача Сентти пур Чупса çypet урамра К ёвентине утлан са, Ача вы лять лаш алла А слё урам тёршшёпе, Чикс ёр тусан к ёл ар ать Х ура чикан пек хура, Kaçna килне таврёнать Чипер ача Сенти пур Чупса килет лашипе Хёйён пёчёк чёлхипе, П ак ёл татать инкёшпе Çёнё çbih та Нарспи кин, П ёрмаях вёл хуйх ёрать П ёяхёш ин ачине, С енттие çeç ю ратать Ç ёнё çmh та Нарспи кин, П ёрмаях вёл хуйх ёрать Сенттипе çeç кала9са, Хёй хуйхине пусарать Ç ab Tep ы р ё ачана, Т урё чунне панё çae.

74 72 Emine Yılmaz К улса сиксе вы ляма, Кайёк чунё ян й çab Ç и чё 9улхи ачара, Чёваш чунё ларать çab Пёчёк к у 9ё йёрсен те, Йёваш ту ти кулать çab Чипер а ч а Сентти пур Инкёш патне ёнтёлать Хёйён пёчёк чёлхипе, Инкёшне вёл й ёпатать «Ан йёр, инкем, ан йёрсем Т утёрупа шёл KyçHa Ан хуйхёрсам, инке9ём Х ёваласам хуй х ёна» Ы р ё кёру Тёхтам ан, Туй кёлетне астёвать К уллен-кунах ар ёмне, С алам атп а кастарать М ёскён ар ём ё тусет, А сапсене чёнм есёр У хм ах упёш ка хёнет, Мён пуласне пёлм есёр Пёрре пёр ÇbiH килчё те, Тёхтам анпа кал а 9рё Нарспи п уртре 9ук чухне, Пёшёл-пёшёл кала9рё Нарспи кёчё сёрапа, Леш хёнана ё9терет Хёна тухса кайсанах, С аламачё вёрентет: «Эсё апла хёр иккен, Эсё ап л а С етнерпе, Т ар н ё-м ён -х а вёрмана, Туйна тунё 9ёртенех!»

75 Narspi Хёнет, хёнет Тёхтаман, Т ёрлё асап кётартать Ялти çbihceh хушшинче, Текех сёмах сарёлать Ç aпли-кaпли 9а в ё çae: Ун пек нумай тёнчере Чылай усал ё9 пулать, В ёрттён 9ёрте тёттём ре А тте-анне хёй хёрне, Ю ратса çeç устерет Хёртен арём пулсассён, Ват уп ёшка кулешет Т упрё пуян упёшка, А тте-анне хёй хёрне Анчах унта мён усси Ю ратмасан пёр-пёрне? Тату, ы рё, килёшсе, Иккёш пёрле пурёнсан, Ç ёp х ут ы тла телей лё, Ю рлё ÇbiH та пуянран Хёне, хёне, Тёхтаман, Чунне кёлар унённе! А саплантар, Тёхтаман, Хурсам йытё вырённе! Хёне, хёне, Т ёхтам ан, Санран, 9ам рёк ан култёр! А саплантар, Тёхтаман, Нарспи часрах ватёлтёр! Анчах кайран хёвёнах, ^кёнмелле ан п ултёр Хёне, хёне, Тёхтаман, Санран 9ам рёк ан култёр! Иртсе кайрё bhç эрне, Çимёк эрни хьфёнчен.

76 74 Emine Yılmaz Ват уп ашка хёснине, Нарспи ту е р ё çab анччен А нчах теп ёр эрнинче, Пёрре у яр ы рё Kaç (Чим-ха, к ён а калама, В ёхётсёрах юрамасть). Нарспи Ёфё Хёвел тухать, улёхать, Çyne тусем тёррине Хёй 9уттипе ёшётать, TaçTH-TaçTH 9ё р сен е ÇaK 9уллахи ы р ё кун, Х уш ёлкана та савать Пур тёнчери чёрё чун, Ташлать, сикет, савёнать Ячё9 ю рё юрласа, Сём вёрм анти кайёксем Акёшсем пек я р ёнса, А нчё9 шыва cap хёрсем А нчах акё шурё пурт, Пёр сасё та илтёнм ест Ш урё п уртре 9ёнё çmh, Л арать, nyçhe 9ёклемест И рех хырём тёрантса, К айрё хире Тёхтаман nyçhe чиксе хуйх ёрса, Л арать ар ём ё паян: «Арём п ултём ирёксёр, А тте-ан н е хуш нипе А нчах хёрёр, м ёскён ёр, Ы р ё курм асть каччипе Х ёрхенм есёр хёрёре, Ç и чё ютён аллине, Ç и чё юта, ют 9ёре, Парса я т ё р м ёскёне.

77 Narspi Халё хёрёр, м ёскёнёр, Асап курса п у р ён ать А на ватё упёшки, Йытё вы рённе хурать М ёншён мана савнинчен, Çanлах ятёр уйёрса? М ёншён кунта киличчен, Çимepём-ш и хам nyça? М ёншён х аяр тёшманпа, Ман пёр 9у р тр а пурёнас? Пётес мар-ши п у 9ёмпа? Епле туссе пурёнас?! «Качча пачё9 и р ёксёр П улм арё-çke ы рлёха А тте-анне ёссёрри, Ы рлёха мар, х у р л ёх а Качча пачё9 и р ё к с ё р Савёнё9 çyk ку тёнчен А тте-анне ёссёртан, Савни юлчё п ёр-п ёч чен Качча п ачё9 и р ё к с ё р Ят ём 9ёрч ё TaxçaHax А тте-анне ёссёртан, П улчё асап ём анчах Качча пачё9 и р ё к с ё р М анён п у р ён ё 9 х ён -хур А тте-анне ёссёртан, Капла п у р ён са мён пур? Качча пачё9 и р ё к с ё р П улм арё-çke ы рлёха А тте-анне ёссёрри, Ы рлёха мар, х у р л ёх а А нчах м анён савни п у р Ç ёлaйм ё-ш им вёл м ана?

78 76 Emine Yılmaz Ун ён вёйл ё аллисем, П ётерм ё9-шим тёш мана? ÇyK, п у 9ёма 9ийиччен, Тёш манёма пётерем А сапланса тусиччен, Тёхтамана... вёлерем А нчах вёйём 9итё-ши?! Епле кунтан 9ёлёнас? Эй п у л ёх 9ём пулёш сам! Чунём 9унать, мён тёвас? Пётсен пётем, пёт тёш м ан П урёнё9ём ырах мар Н аркёмёш ём, эс паян, Х ёвёнё9не туса пар!» Ç aплa паян пуртёнче, Нарспи, мёскён, хурланать Чунё вёркет, п у 9ёнче, У сал шухёш хускал ать Вут пек хёвел выляса, Çyл тупене хёпарать Х уллен-хуллен яр ён са, К ёнтёрлана сулёнать Тулта тёнче хёпёртет Тулта тёнч е я л т ё р а т ь Нарспи п у р тён ч е йёрет У нён чёри 9у р ёлать Сентти килет сиктерсе Кёвентине утланса Инкёш патн е 9ём ёр се, Кёрсе кайр ё ах ёрса ÇanaTb п атт ё р лашипе, Хёй аллинчи хуллипе А нсёртраиах инкёшне, Tanca илет урипе.

79 Narspi T l А нчах вёл та выляма, А птёрарё инкёшпе А птёраса урама, Тухса кайрё лашине Вёрет, су рать сар ё кин, Хёй яшкине п ётратса Хуран айё 9ёлен пек, ÇynaTb вучё явёнса «Çитмёл тинёс леш енчен, Килет карчёк Шапатан Вёр, сур, карч ёк яш кана П ёттёр усал Тёхтаман! У тм ёл тинёс уттинче, Л арать, сикет, йёс пукан Сикех, сикех, йёс пукан П ёттёр усал Тёхтаман! В ётёр та пёр ту 9инче, Йёс х уран ра пи9, яшка ÇaB яшкара пи9, 9ёлен Пи9 там ёкра, упёшка!» Вёрет, сурать сар ё кин, Хёй яшкине п ётратса Вилём ЯШКИ в ё р е т-9ке, Ç ёлeн пекех чаш ласа Ка9 пулсассён упёшки, К илчё хиртен 9аврёнса Сётел 9ийёнче ЯШКИ, Л арать пёсне кёларса Кашёк и лчё Тёхтаман, Л арчё сётел хушшине «Яшка т у т л ё - 9ке паян», Тесе м ухтать яшкине Усал к у 9па 9ав ёрса, К ётартать вёл чём ёрне:

80 78 Emine Yılmaz «Яшка тухла, çh ларса!» Кашкёрать вал а р амне ÇHft n-çke-xa кайран та Пит 9иессём ех килм ест Ах, Н арспийё 9авён та, Т ухса каять, тусей м ест Тулта ларать ку 99ульне, Т ёпра 9ине юхтарса П уртри 9иет яшкине, У рлё-п и рлё тайёлса Ç nex, 9иех, Т ёхтам ан, Парк ёмёшл ё яш кана Ё н тё эсё малашне, Упёшка мар арём на Пётрён ён тё, Тёхтаман, Ç y т ё тёнче санён мар! «Нарспи, часрах кёр пурте! А йхё килет, вырён cap! Ака турём, ётлентём Ашём 9унать çabxepex Яшка хы 99ён шыв ё9рём Т уйёнчё эрех пекех» Н арспи кёч ё итлесе, Ç ёpтe л арать упёшки Пётём ёш не-чиккине, Çy рать х ё в а тл ё ЯШКИ А р ё м с а р ч ё вырённе, Упёшкине вы рттарчё Ç ёклe-çёклe 9апрё те, Чунё утне хёварчё Пётрё пёр чун тёнчере Ё9ёсемшён х уплан чё П ётрё чёваш ём ёрё У нён чёри лёпланчё.

81 Narspi П уртри сётел-пукансем, Х ёр ата99ё ар ём не Пайтах п ё х р ё 9 шеллесе, Ху9ин сивё виллине А нчах 9ёр л е п у л ч ё те, Сём х упларё пурт ёшне Хёйён вёрём аллипе, Х ёратать вёл Нарспие П ётрё чёваш ём ёрё Вырён 9инчен тёрас 9ук Вьфё в ы л ьёх -ч ёр л ёх н е, Т ёрса апат парас 9ук Вы9ё ака лаш исем, Кё9ене99ё картара А нчах эсир, тёлёхсем, Курасс ёр 9ук ху çapa! Ял вё9ён че сём вёрман, Ч аш ёлтатать 9у л 9ипе Хушка 9ё л т ё р вы лятать, Ç yл Tiy-nepe 9уттипе Х уш ёлкари чёваш сем, Ç ы вёpaççё харлатса А нкартинчи тёмана, А нчах вё9ет ухлатса Уй ёх кукри яр ёнса, Т ухрё вёрм ан хьф ёнчен Шёпп ён-ш ёпп ён çeç утса, Т ухрё Нарспи п ^ р тён ч ен К айрё м ёлке пек шуса, А нкартисем хьф нелле Ялтан ту х р ё, ыткёнса, Ч упрё вёрм ан ёш нелле Курас тесе ён тёлса, У йёх ч у п р ё тах9анччен.

82 80 Emine Yılmaz Варман анчах шавласа, Юлчё Нарспи хьфёнчен Нарспи пы рать вёрм анпа, Темшён ытла ытканса Шёпп ён тёрать сём вёрман, Нарспи чунне хёратса А рмак-чармак йывё9сем, Пу9ёсем п е сулла99ё Н арспи иртсе пы нё чух, С улне пулсе тёра99ё Ват йы вё9сем хушшинче, А р9урисем вы л я 99ё Нарспи иртсе пынё чух, Аллисене тёса99ё С асартёках 9ИЛ тухса, А срё-кайрё сём вёрман Й ёри-тавра ах ёрать; «Тыт ар ёмна, Тёхтаман Тыт ар ёмна, упёш ка Тарать усал арём у!» В ётёр та пёр шуйттан пек, В ёрм ан улать: у-у-у! И рех тёр са тумланса, Сентти ту х р ё выляма К ёвентине утлан са, Ч упрё инкёшне курма А нчах инкёш курёнм асть Пиччёш халь те çbibёрать Т ёратса та вёранм асть Сентти шёпах аптёрать Пёр ÇbiH килсе кёчё те, Хытса кайр ё вы рён тах Пёхса тёч ё-тёч ё те, Тухса кайр ё çae ё н тах.

83 Narspi П ёртак тёр сан, вёл кайсан, Т улчё пурте тулли çbih: Епле вилнё Т ёхтам ан? ÂçTa кайн ё Нарспи кин? ÇyK, мён ч у х л ё ыйтсан та, Сире виле калас 9ук Н арспи 9^/рет вёрм анта, Эсир ёна тупас 9ук. Силпире А слё Силпи ялён ч е, Хуллен шёвать п у р ён ё Иртсе кайрё9 9им ёкри, Ы р ёл ёх п а савён ё Чёваш кёпи улача, Хир варринче кён-кёвак Ё9чен чёваш вёкёр пек, Ю рла-ю рлаё9 тёвать Тёрать ш урём пу9ёпе, И рех хире вёл ту х а т ь Кёш т-кёш т апат тёвать те, Ç y т ё 9ава вёл йётать Уч^/к хы 99ён чёвашсем, Айкашрё9ё хирсенче Валем, купа, капансем, Л ар ч ё 9 у л ё х варринче Ç ивчё 9ава ваш латрё ÇyAMaH 9аран 9ийёнче Пу9л ё ыраш сарал ч ё, Çe9eHxnpceH хушшинче Сёмах нумай ял 9инче ÇeM9e ч ёл х е вё9ёнче Т ёрёсси те п у р -тёр 9ав, Ялти сём ах хуш ш инче.

84 82 Emine Yılmaz С илпире те этемсем, Нарспи, Т ёхтам ан, Teççe Вёсем Taxçan Т ёхтам ан, Х аяррине пёле99ё М и хетертен шикленсе, В ёрттён 9ёрте сёмахсем Пу9не чиксе шеллесе, А птёра99ё чёвашсем Сетнер ача, 9ы нсенчен, ÇaB сём аха илтсенех, Амёшёнчен уйрёлса, Кайрё та9та пёчченех ÇbiHceM хи рте ё9лесе, Ка9па килне киле99ё Ка9хи апат ту н ё чух, Нарспи, Сетнер, ти е99ё Сетнер утрё пёр-пёччен, Кёрсе кайрё вёрмана Нарспи асап н е илтсе, Вилём сунать тёшмана «Тёттём пулё, к а 9 пулё, Тёшман патне 9ити ччен Тёшман чёри лёпланё, Хёвел кусса тухиччен Хёвел тухё, 9утатё, Этем тё р ё ёйх ёран Тёшман анчах вёранм ё Айхи ытла йы вёртан Хёвел тухё, 9утатё, Эпё пулёп вёрм анта Тёшман, вы ртён, хускалм ён Нарспи пулми 9уртёнта» А нчах Нарспи унсёрах, Кё9ёр т у х р ё килёнчен.

85 Narspi Xàex тарч ё таш м анран, Савни пырса 9итиччен. Вёрманта Ш авлать, кашлать сём вёрман, Вё9ё -х ё р р и курёнм асть Кутс ёр-пу 9сёр 9ил тухсан, Ч арёнассён туйёнм асть Ш авлать, каш лать, сём вёрм ан, Т ам ёкрё пек ах ёрать Те ар 9ури, те шуйттан, ÇaB териех аш кёнать Т а п х ё р -т а п х ёр 9ИЛ килет, П ёл тёр -п алтёр 9авёрса Тёттём вёрм ан j/хёрет, Ç ёpe 9итех авёнса Хура пёлёт пёрм аях, Шёвать вёрм ан тёрринче Ярать 9и9ём 9ёр 9урсах, Хура пёлёт хушшинче А9а 9апать, ш артл атать Пётём тёнче кисренет ÇyM ёр 9ырма пек юхать Л упаш касенче кёр л ет Сём-сём вёрм ан, сём вёрм ан М ёншён хы тё ш авлатён? М ёнш ён шёй-шай ш ёхёрса, М ёскён чуна хёрататён? В ёрман тата хы тёрах, Ш авлать, й ёрет, ах ёр ать Т урё 9ы рлах, ан пёрах! А хёрсам ан хускалать! Ах, 9ы л ё х л ё п у 9ёма, À9Ta чиксе хурам-ш и? Ах, 9ы л ё х л ё чунёма, Епле ты тса чарам-ш и?

86 84 Emine Yılmaz Епле Сетнер м ёскён -ÇKe, У рнё варм ан ашёнче Апле 9ирёп йывё9сем, Ю рла99ё nyç тёрринче Вёрман хёсёк 9ул ёпе, Аш 9уннине пусарса Вёрман шавне хуплас пек, Пырать сетнер юрласа : «Сём-сём вёрман, сём вёрм ан Мёншён хы тё ш авлатён? М ёнш ён шёй-шай ш ёхёрса, М ёскён ч уна хёрататён? Ах, ман хуйхём, итле-ха: М ёншён мана 9унтаратён Мёнш ён мана тёл ёха, С авёнё9а м антаратён? Ç ypaлтём -м ён аннерен, Х ён-хур, асап курм а çeç ÇaB асапран, хёнлёхрен, ÇaMpÜK п у 9ём пётни çeç Ç aм pёк п у 9ём пётм ёччё, М улём 9укки пётерчё Вёл та пулин ю рёччё, ÇbiH ухм аххи п ётерчё ÇbiH ухм аххи ю рёччё, Усал тёшман тупён чё У сал тёшман пётёччё, Турё 9ырни курёнчё» Сетнер юрлать юррине В ёйлё тёвёл тапранса, Сетнер юррине илсе, Вё9ет й ёрсе, ах ёр са ÇaB х у й х ё л л ё сасёсем, Чуна çypca й ёр е 99ё.

87 Narspi В ёйлё тёвёл п а пёрле, TaçTa ÇHxex 9ите99ё Хура вёрм ан ёшёнче, Х уллен-хуллен п ёте99ё ÇaB ю рёри ку99ульсем, Пёр чун патне 9и те99ё TaçTaH-TaçTaH аякр ан, Тепёри хирё9 м акёрать Усал асап -х у й х ёр ан, У нта тепёр чун 9унать Такам ю ррин сассисем, К ёрет Сетнер хёлхине В ёйлё тёвёл п а пёрле, Ю рлать Сетнер юррине «Хура вёрм ан, сём вёрман, М ёншён хы тё ш авлатён? Савни пекех ю рласа, В илнё чуна вёрататён? Тёттём вёрм ан, сём вёрман, Ан у л т а л а т ё л ё х а Савни пекех ю рласа, Ан хёварсам хурл ё х а А слё вёрм ан, сём вёрман, М ана чённе кала-ха! М ёскён чуна шеллесе, Чун савнине кётарт-ха А нчах утать кунталла, Ман паталла хёрарём : Ы рё турё, 9ырлахсам! Нарспи, Нарспи, эсё-им?...» Икё савни пёрлеш сен, Пу9не тай р ё ват юман Пёр-ик тап х ё р 9ИЛ вёрсен, Шёп л ёп лан ч ё сём вёрм ан.

88 86 Emine Yılmaz Хура пёлёт саланса, Пётрё вёрман хьф ёнчe Хёвел п ёх ать ш ёратса, Кайёк ю рлать йёвинче Курёк ÇHH4H сывлёма, Хёвел п арать ёшшине Икё чуна савёшма, Хёвел парать 9уттине Я лтёртатать ы р ё кун У сал кунён мён ё9 пур? С авёнса утать икё чун Ç ичё ютён мён ё9 пур? А нчах вёрм ан ёшёнче, Хура кайёк чёйлатать: Ай Тёхтаман, Тёхтаман, Нарспи чунне вёл шырать! Атте-Анне Сетнер пёчёк п уртён ч е, Вёсем иккёш л а р а 99ё Л у тр а сётел хушшинче, Ка9хи апат тёва99ё Сетнер ватё амёшё, Т урёх т у п р ё курш ёрен Ç ёкёp-тёвap кёларса, Хучё сётел ёш ёнчен А п атл ан са икё чун, Хёру сёмах кала9ать В атё карч ёк ам ёшё, Шёпп ён итлесе л а р а т ь А сёна99ё ёлёкхи, Ы рё лёпкё пурёнё9не, Ка9хи вёйё-уллаха, Ç им ёкчeнxи кунсене.

89 Narspi С асартёках илтёнчё, Ура сасси п ёл тёр тан М ихетерпе карч ёкё, К илчё9 кёчё9 алёкран Карчёк Пирён Нарспи ку пуртре, ÇyK-ШИ тесе килтёмёр Ялти ы р ё 9ынсенчен, Кунта тесе и лтрём ёр М ихетер хёр, х ё-ёр...х ёр -и эс! Нарспи, м ёскер хётлантён? Епле, 9ынсен ум ён ч е, ÇaK нам ёса кётартрён? М ён 9итм ерё-ш и сана, М ён 9итм ерё тёнчере? М ёншён, хёрём, мён пуртан, Ю рататён С етнере? Пуян хёрё п у 9упа, М ёншён 9ап л а хётлантён? Ёмёр курм ан намёса, Ват п у 9ём па кётартрён? Карчёк М ён 9итмен-ш и ухм аха, У пёш кине вёл ерм е ÇaK С етнерпе вёрм анта, Л ап ёш татса 95^реме? М ихетер Т урра шёкёр, халиччен, Усал сём ах илтм енччё ÇaK таран а 9итиччен, Киремет те тивм енччё.

90 88 Emine Yılmaz Манан килём -çyprâm a, Ы р ё пирёшти пёхатчё Ырё пирёшти пёхнипе, Ялта ягём кайманччё Пулёх, хёр п ан, çyt тёнче, М ана савса т ё р а тч ё Кёвак-хуппи, 9ут-хёвел, Мана туп ёш п аратч ё ÇaK тарана 9итрём те, Ватё пу9ём у сён ч ё Эсё 9ап л а пулнипе, Ы рё кунём пёсёлчё К арчёк (М ихетере) В ёр9сам ён тё хы тёрах, П ёсёрлантар Сетнерне Ё9ре х ы тн ё аллипе, Ан хапс ёнт ёр 9ын хёрне! М ихетер Мён кё9ёнрен S/стертём Хёр кём ёлне татмар ём Савн ё хёрш ён п уянл ёх, К унён-9ёрён п у 9тартём Кёнт ёрла та, 9ёрле те, Канлё ы йхё курмарём Хёрёмш ёнех тёрёш са, Ку9ём сене хупм арём Епле качча парёп-ши, Тесе ялан ш утларём Хёр телейён тёрёшса, Пуян к а ч ч ё шырарём Качча патём, туй турём Паян а к ё мён 9итрё М анён ватё пу 9ёма, Паян а к ё мён 9ирё!

91 Narspi Карч ёк Ш еллемест ён а н н о н е Ах, 9ёр 9ётм ан ё пу 9на! Камён хёрё пултён-ш и, Кам устерчё-ш и сана? М ихетер Мён кё9ёнрен j/стертём, Питне п ёхса савёнма ÇaK таран а 9итрё те, Хёрём 9и р ё п у 9ёма А9у-анну и рёкё, П улчё 9ёрё вы рённе Пёр Сетнершён тёктартён, А9у-анн^)н шур 9У9не П улёш марё пуянл ёх П улёш м арё сём ах та Пуян к а ч ч ё 9ум ёнче, Апла п у л м ё ухм ах та Н арспи А тте9ём, 9ам рёк чух, М ёншён пат ёр хёрёре? Пуянл ёх р а анчах мар, Ы р курасси 9ы ннинче Ам ёшё У сал, ытлашши, Ан кар ён тё 9ёварнё Аннун ёшне 9унтаратён Т урёран килесш ё п у 9на! М ихетер ÇaK нам ёса к ётартрён Ялти 9ынсем мён калё9? Хёрне ан ман, ват су п н ё! А9у 9ине к ё тар т ё 9.

92 90 Emine Yılmaz А нчах ялти çâeapcem, Кирек мён те кала9чар, Яту 9ё р н ё пулсан та, Ç anax эсё манён хёр Атя, хёрём, таврёнар, Ш ётёк-шатёк ку пуртрен Тепрер качч ё тупёпёр, Яту 9ёрсех кайиччен Атя, Нарспи, ан хуйхёр Санён а9у пур вёт-ха Яту пётн ё пулсан та, А9ун м у л ё пур вёт-х а К арчёк Атя, йытё, хёвёртрах Пёртте мана пёхмастён С етнер, йы тё, кё99е пит, Пуян хёрне ан хапсён! Нарспи А тте9ём, атте9ём, М ёншён м ана 9иетён? Намёс куне х ёр ёр е, Хёвён патна чёнетён? К арчёк Ав тата мён кал а 9ать! Савнё хёрне итле-ха! М ихетер Ç итё, карч ёк, вулашма Хёр сём ахне и тлер-ха! Н арспи А рём п у л н ё п у 9ёмпа, Киле пы рса тёрёп-и?

93 Narspi Савман кач ч а кай сассён, Татах асап чётёп-и? ÇyK, 9ук, атте, ан чён те Халь тин киле пы райм ёп Ç aплa пулса пётсен тин, К ач ч ё кётсе ларайм ёп Эсир мана J/стертёр Ача чухне ю ратрёр А нчах уссе 9и трём те, Хёрёр чунне курм арёр Эпё сире кёлтурём Эпё сире йёлёнтём Вё9не 9ите п у 9ласан, Й ёваланса м акёртём А нчах эсир х ёр ёр е, S^cTepecce устертёр, Yстерт ёр те ук 9аш ён, Сутса ярса п ётертёр Ача чухне хёрёре, Ю рататпёр, теттёр ч ч ё С авнё хёрёр мён ы й тн ё Ана пурте х атёр ч ч ё У ссе 9итрём, аттене, Пёр 9у л кёт-ха, терём те, Атте вёр9са п ётерчё Анне 9У9рен сётёрчё Мёнш ён м анён кёмёла, ÇaB юлашки кём ёла, Тумарён-ш и, а тте9ём? Халь п у л м ёттём каплалла М ёншён 9ап л а ху хёрне, Парса я тён каш кёра? Саншён 9ав пур ы рёлёх, М ёнпурё те ук9ара...

94 92 Emine Yılmaz Эпё асап курниш ён, Ху ай апла, эпё мар С етнер кёр^) пулм асан, Эпё сирён хёр ёр мар Эй атте9ём, анне9ём, С етнерпеле п ехиллёр ÇaBâH чухне тин вара, Ёмёр пёрле пулёпар К арчёк Ав-ав хёру мён калать Сетнер, шуйттан, и л ёр тн ё М ихетер, каяр-ха Хёру 9ине сур ёнтё! М ихетер Ы-ых, Сетнер, астёвён: М анён хёрё эс 9ирён! Эсё, 9автер усал хёр, Хура ns/ртрех тип, эппин! А9у килне, чим -халё, Хёвах чупса пы рён-ха А9у м ёнле ыррине, ÇaB ён чухне курён-ха! А тя, ватё карч ёкём, К аяр ён тё килелле Ё нтё сёмах п ётрё пулё, Паян пирён хёрпеле! Карчёк Пётёр, типёр 9акёнта, Типёр хёрёк турат пек! Ш ёммёр-ш аккёр 9ёриччен, А сапланёр йы тё пек!

95 Narspi Тухса кай р 9 ылханса, Ашшё-амёш хёй хёрне Урам тёр ё х карч ёкё, Ç an T ap at b х ёй сём ахне Н амёсланса, хёрелсе, Х ёвел анчё, пы танчё Сетнер амёш, ахл атса, Сётел 9ине п у 9тар ч ё. Т ёватё Виле Йывёр ё9сем хьф ёнчен, Л й хё тем рен те п а х а Силпи ялин 9ыннисем, Кайр ё9 тутл ё ый ё х а Çывёp)a99ё этем сем Хура вёрман тёк тёрать Т ёрсан -тёрсан, чашласа, Çил вёрнипе вёранать Килсе т у х р ё 9 вёрмантан, А кё икё урапа Шёпп ён шурё9 ялалла, П арён-парён лаш апа А кё сасё илтёнет, Чуна 9урса ян ярать Авё cacca илтнё те, Пёр 9ЫН урам па чупать Ш ёлтёр-ш алтёр ташласа, У рапасем кустар ч ё Вёрман ёшне кустарса, Кёрсе к ай р ё 9, 9у х а л ч ё Ш ёри-ш ари 9ын ш авлать Урам т ёр ёх чупкалать М ихетере 9ар атн ё! Тесе пёри кёшк ёрать П урте ту р и касалла, Хашка-хашка ч у п а 99ё.

96 94 Emine Yılmaz Мён п у л н ё та мён п у л н ё? П ёр-пёринчен bifttaççö М ихетере 9аратнё, Пёр яп ал а хёварм ан! Çёp 9ё т м а н ё вёрёсем, Т урёран та хёрам ан М ихетерпе карч ёкне, Иккёшне те вёл ерн ё! Ç ичё тар9и -тёр 9ине, Эрех парса усёртн ё Сетнер чупса 9итнё-м ён, Илтсе карч ёк сассине В ёрё, ш уйттан, пурттипе, Пу9нех 9у р н ё у н ён н е! М ихетере вёлернё М улне-м ённе хёварм ан С ём сёр"-п у 9сёр вёррисем, Т урёран та хёраман! Пётнё мёскён Сетнер те, Усал вёр ё пурттинччен Ун пек усал ё9 курман, Силпи я л ё халиччен М ихетерён Нарспийё, Пёр к у 99уль те ю хтармасть Ашшён пушё килёнче, В ьф ёнтан та хускалм асть К ётёр-кётёр арман чулё, Чёре 9инче ав ё р а т ь Арман ч улё айёнче, М ёскён чёре 9урёл ать Ах, 9 урёлса кайрё те, Нарспи кайрё йёванса. 11 Metindeki С ём сёр... yazılışı bir dizgi yanlışı olmalıdır. Aşmarin de (c. 11: 305) bu dize kullanılmış ve С ём сёр... biçiminde yazılmış. Anlamca da böyle olm ası gerekiyor.

97 Narspi Тин ён ки л се кёчё те, Йёрсе яч ё кёшк ёрса: Эй атте9ём, анне9ём, М ёншён м ана 9у р атр ёр? Тёнче асапне курма, Кун 9утине кётартрёр Эй ту р ё 9ём -п у л ё х 9ём, Мёншён м ан а чун патён? М ёскён 9амрёк п у 9ёма, П ёртел ей те ям арён Эй чунём 9ём, 9ам рёк п у 9, Мёншён капла пултён-ш и? Пётём тён ч е хушшинче, Эсё п у л тён ытлашши» Й ёре-й ёре хуйх ёрса, Нарспи у тр ё х и р е л л е Ялтан ту х р ё, уттар ч ё, К ан тёр-варё еннелле Ялти 9ы нсем ш еллесе, Пёхса ю лчё9 хьф ёнчен Паян п у л н ё ё9 9инчен, П акёлтатрё9 тёттём ччен Тепёр кунне ирхине, Чёваш х и р е тухм арё Эрнекуна асёнса, Нимён ё9 те тум арё Ёлёкхи пек урама, Сарё хёрсем ту х м ар ё В ёйё ташшисем таш лама, К аччисем те х ё й м ар ё Тёрлё 9ё р те ватёсем, Ушкён-ушкён т ё р а 99ё М ихетерён кил-9уртне, Сутма канаш тё в а99ё.

98 96 Emine Yılmaz Нарспи r a ç ja кайн аран, Ячё9 ё н а шырама М ихетерпе карч ёкне, Пурте утрё9 пытарма Аслё м асар-хёям ат Ви9ё виле шётёкра Ч ипер ач а Сетнер те, Выртать юман тупёкра К ёнтёрлана пётём ял, Пё99исен е шарт 9апать Нарспи виллине ту пса, Нимён тум а аптёрать Ш ыракансем таврён ч ё9, Лаш исене 9унтарса К ан тёр-варта йёмраран, Вилнё, терё 9, 9акёнса Вара вилнё вырённех, Хучё9 ёна пы тарса Тёпри тавра шёшкёрен, ÇaTaH л а р тр ё 9 9авёрса Хёвел анчё, к а 9 пулчё, Чёваш 9ынни 9ыв ё р а ть Хёвел ту х р ё, 9уталчё, Чёваш ё 9е ты тён ать А нчах пирён Н арспиш ён, Ё м ёрлёхе ка9 п улчё Ёмёр тёттём тупёкра, Х уйхи-9уйхи татёл ч ё Ç aплa и ртрё п у р ён ё Пу9ё п ётрё 9ам рёклах Ашшё-амёш ухм ахран, Пётрё х у й х ё-суйхёп ах Курч ё 9ут ё тёнчене, П ^ л ёх-турё п^рнипе.

99 Narspi ^ с р ё, п у л ч ё capâ хёр, А тте-анне пахнипе П ^ л ёх-ту р р ан кёмёлё, А слё турё хёй хёрне А тте-ан н е ирёкё, Ç и pё сар ё хёр nyçne В ы ртрё хёсёк тупёка, Ячё юлчё ял 9инче Ун хурл ёхл ё юррисем, Ю лчё9 9ынсен асён ч е Халь те пулин Силпире, А сёна99ё м ёскёне Ялан, 9ум ёр 9умасан, Шыв сап а 99ё тёприне.

100 m».t V.' Ч -V 7.,vî4ir)î'-]lV V *''i.- <i ' ' '*i,îi,u * Й-+ ; ' u c v #, 4 % < r Ч ' L V ;.;: - t 't '- f >fi /V i f i.sî. î -?- *^мщщ4тм^ш İ li,1шф^фшш0тф *H M :M ywn^wml... 'î* ), > r' ' W \ 4 ; \ ' - Л. i - v. <: >'».»,''? ; <.f,* <(.'. «r = V Kİ-

101 NARSPİ Silpi Yalînçe 1. Puş uyîhin vîsînçe, 2. Hîvel pîhrî îşîtsa. 3. Silpi çîvaş yalînçe, 4. Yur irîlçî vaskasa. 5. Tusem, sîrtsem huphura, 6. Y urî kayşa pîtnîren. 7. T uhaf kurîk éìp-sìra, 8. Hîvel hıü hîrtnîren. 9. Sivî, hayar hîl irtet, 10. K ayat yîrse, hurlansa. 11. Sivî kuséulìpe yîret, 12. İrtnî kunşîn huyhîrsa. 13. Putîksempe, varsempe, 14. Sîmîrîlse şıv kîrlet. 15. Ançah, m înle yîrsen te, 16. Hîvel hîrtnîsem hîrtet. 17. Hîl kuésulì şavlasa, 18. Y uhsa kayrî éirmara. 19. Açi-pîçi vılyasa, 20. Çupsa siiret uramra. 21. Kilçî ırî éurkunne, 22. Kilçî, yaçî îşîtsa. 23. Hîvel savat tînçene, 24. Hîl lyhinçen vîratsa. 25. Tîttîm vîrm an çîrîlet. 26. Yeşîl tumtir tîhînat. 27. Seéenhir te yeşeret. 28. İlem îpe m uhtanat. 29. Tîrlî-tîrlî çeçeksen, 30. Irî şîrşi sarîlat.

102 100 Emine Yılmaz 31. Pur éìrte te kayîksen, 32. Layîh yum yanîrat. 33. Süite, pîlît ayînçe, 34. Tiri yurri iltînet. 35. Sem se kurîk Siyînçe, 36. Putek-surîh sikkelet. 37. Hîy kitîvî padnçe, 38. A ça şîhliçî kalat. 39. Hırîmî pit viénipe, 40. Silpi yalnelle p îh at. 41. Silpi y a lî puyan yal, 42. Larat vîrm an îşînçe. 43. Kantur pekeh surçîsem, 44. Vat yîm rasem ayînçe. 45. Yalî tavra ukîlça. 46. Sînî éatan ukîlça. 47. Kiv kapanlî ankarti. 48. T îrlî éim ìslì pahça. 49. A slî uram ürîşşîpe, 50. Hîm a vitnî surçîsem, 51. Uram ikî ayîkkipe, 52. Yem-yeşîleh saçîsem. 53. Süitsem tavra kilkarti, 54. Çul hüme pek savîm î. 55. Sarî hapha kilseren, 56. Ç întîrlenî tîrîllî. 57. Silpi y alî aslî yal, 58. Hula teyîn insetren. 59. A hîr, kunti çîvaşsen, 60. M ulî pur-tîr éav vîsen. 61. Sırma yuhat kîrlese, 62. A slî yalîn éumìpe. 63. Hîvel, tîrî tîrlese, 64. V ılyat unîn şıvîpe.

103 Narspi T m şıvîn Îşînçe, 66. Kîvak pîlît yavînat. 67. Vatî yîmra tayîlsa. 68. Tîsne pîhsa savînat. 69. A kî kîper siyînçe. 70. Starik larat vîltapa. 71. Y îpîrt-yapîrt pulline. 72. Ultalasşîn îmanpa. 73. Av açasem éiil yençe. 74. Şıvra işse siireééì. 75. Pulì titan vattine. 76. Hirîsterm e pîlessî. 77. Akî pîr sın kîperpe. 78. K assa pırat kırmana. 79. Sırma urlî kaérì te. 80. Kîrse kayrî vîrmana. 81. Sîtm ah pekeh tuyînat. 82. Silpi çîvaş yalînçe. 83. Vîhît irtni sisînmest. 84. Savînî^lî kunsençe. 85. Kayîk yurri, ёш sassi. 86. Y an-у an yarat tavrana. 87. Surkunnehi havas yurî, 88. Kilse kîret hîlhana. 89. Uram tîrîh Ninnisem, 90. Ulput pekeh utaésì. 91. Pürt hısînçe şavlasa. 92. Açi-pîçisem vilyaééì. 93. Nar pek hitre hîrîsem. 94. Akîşsem pek utas^î. 95. Ç înkîr-çankîr tenkisem. 96. Yîltîrtatsa piraééì. 97. Sìr öîmîrse kaççîsem. 98. T aşlat hapha um înçe.

104 102 Emine Yılmaz 99. Punm ésem, ah, avan, 100. A slî Silpi yalînçe! 101. Sakî sutî tînçere, 102. Vîyli su k ta etemren Şıvsem sinçe, sìr sinçe, 104. H usa pulsa vîl tîrat Ançah vîylî etem te, 106. Hîy tînçine pîhînat U ksapala ereheh, 108. Sınna îsran kîlarat A slî kalîm eminçe, 110. Mînle çîvaş îsmen-şi?! 111. T arîn nührep îşînçe, 112. M în çuhlî sîra pîtmen-şi?! 113. îsnî te sav, sinî te Yîrkipele siknî te U nsîr pusne yeplelle, 116. Tîvas tetîn prasnike? 117. Kun irtnîs'em uramra, 118. Ü sîr sinsem numayrah K as pulnîsem vîrmana, 120. Sasî kayat hıtîrah îse-îse kasalla, 122. Üsîr çîvaş ıvînat Surkunnehi pılçîk ta, 124. Kanma ё е т ё е tuyînat V ırtat çîvaş ulput pek, 126. Şuhîşlam ast îstine Pîtîm uram tîrîşşîpe, 128. K îşkîrat hîy yurrine; 129. «Numay ìéle, numay éi Hıtî tarla, hıü îs!» 131. Ereh tesen, ìé éinni N ihîşî te tirkemest.

105 Narspi «Vîhîçîpe îslîpîr Vîhîçîpe ìéìpìr Kilte îsm e pulmasan, 136. K ürşî patne kîrîpîr Kürşîn îsm e pulmasan, 138. Uyranne te îsîp îr U yranî te pulmasan, 140. T urî parassa kîtfpîr» 141. Kalîm irtet, yur pîtet, 142. Surhi suha ta sitet Çîvaş çasah urîlm ast, 144. M uhm îr irtse kayaym ast întf, üsîr çîvaşsem, 146. U rîr sine ürîr-ha! 147. Yem-yeşîleh ёш tusem, 148. Şıv ta çaknî ёптпага Ey, piççesem, tîrîr-ha U rlî-pirlî pîhîr-ha Aka риёпе türletes Urapuna tirpeyles Sivî şıvpa ёîvînsan, 154. Pitne-киёпе tîs kîtîr Avantarah apatlan, 156. Aka tuma vîy kîtîr Küles în tî laşana, 158. Tuhsa kayas akana Ey, Шп(ё1т, sıvlîh par, 160. A knî tırrîm a întar! Sari Hîr 161. Yeşîl kurîk huşşinçe, 162. Sap-sarî çeçek üset A slî Silpi yalînçe, 164. Narspi yatlî hîr üset.

106 104 Emine Yılmaz 165. Piçî-ku^î pit hühîm, 166. Hirti sarî çeçek pek İkî ku sî hup-hura, 168. İkî hura şîrsa pek Yavìnaésì hısalta Sivît v îsî kîtrisem Utsa-utsa pınî çuh, 172. Ş înkîrtatat tenkisem K usîsem pe pîhnî çuh K aççîn çîri sîklenet Sühe tuti kulnî çuh K aççîn çunî seméelet Hirti sarî çeçeke îşî kuspa kam pîhm î? 179. Un pek layîh hitre hîre M înle kaççî yuratm î? 181. Hîvel ansa larsanah Pitne éìvat, şîlînat V îyya tuhma şîlkem e K îkîrî éine sakat Şînkîr-şînkîr tevetne H ulpuési urlî yarat H îrlî puréìn tutîm e Hîrle éavìrsa éihat Vîyîsençe un sassi Kayîk sassi yevîrlî A hîltatsa kulnî çuh Sirîp ёш ku temelle V îyî salaniççeneh Savîntarat sassipe İrhi ёîltîr hîparsa Y îl-yîl kulat tüpere Hîyîn aşşî kilînçe Narspi kanlî ё ^ ^ а!.

107 Narspi Irî dlîksem kursa T îlîkre te savînat İreh rîrat, tum lanat Narspi ìée tıtînat Ye purâin éip ilet te Yurla-yurla tîrî üvat Ye sîlem e larat te Sîvvi şîrâa pek pulat Süs hürellî hurâî yıtî Pîr kîret te pîr tuhaf Ye pir tîrtme laraf te V ılyantarat îsine Ye hultîrçî tıta f te Sipne tiret sîrrine Ye sak ^inçi kuşakî Pitne sîva pullaşan Apat hatîr hînaşîn Alli-uri sîm îlran Avan i ıtrî purìnìé H îrîn su lî tuliççen A şşî kilne hîtana Siçî yutran kiliççen Narspi aşşî Miheter, 222. Sîrm e puyan p u rîn at Vîl hîy hîrne yuratat N arspiyîpe m uhtanat «Man hîr pekki kamîn pur? 226. Kama pürnî un pek hîr? 227. Puşmak ёик-i hîrîm în? 228. Süret-i vîl tenkîsîr? 229. Silpi yalî îmîme Un pek hîrsem kuras ёик! 231. Pîr çîvaş ta hîy hîme M iheter pek pîhas ёик!

108 106 Emine Yılmaz 233. M ihetere min sitm en? 234. M inîm suk-şi surtîm ra? 235. Kımıl tenkî, tîrtnî pir, 236. Sahal-şim-m în siipéem re? 237. Tırî-pulî tulliyeh, 238. İşîlmest-i kîletre? 239. Su, sît-turîh, sîra-pıl, 240. Tulli mar-i nührepre?» 241. Çîn sîm ahîn suyi suk, 242. M iheterîn mîn sitm est? 243. Pîtîm yalta pîr puyan, 244. îna ni kam siteym est U nîn ^urçî hula pek, 246. Kîrsen, vitîr tuhm a ёик Huraltisen tîrrine, 248. Çîh-çîp vìsse sitme suk Kartaş tulü yapala, 250. Kupalansa virtaééì Kîlet tulü tırrisem, 252. Tîkînas pek tîras^î Urhamah pek laşisem, 254. Utî-sîlî siyessl Unîn v ıl îh-çîrlîhsem, 256. Piçîke pek siireséì Turi kasri ёак kil-surt, 258. Ayakranah kurînat Pilin vatî Miheter, 260. T ivîslipe m uhtanat Sak ırî ёш Miheter, 262. H îyîn hîrne yuratsa, 263. Aslî stvami hıёёînah, 264. H uçî îna ёuraёsa Pulas tuya yalyışsem, 266. T üseym esîr kîteёёî:

109 Narspi İkî puyan pîrleşsen, 268. Şep te pulì tuy! tessî Sinse Ыёап sitî-şi? 270. Yeple vîhît irtteres? 271. Sim îk kunî inse-şi? 272. Yeple unççeneh tüses? M iheterîn kilînçe, 274. Pame valli sîlessî Tuyîn hîvatne sisse, 276. V îyran tuhsa ìsleésì Ançah Narspi, sarî hîr, 278. Tuy pulasran hurlanat V îrttîn-vîrtön vîl yîret Setner yatne asîn at Yal vîsînçe, tukasra, 282. P îçîksessî pürt larat A m îşîpe sak pürtre, 284. Setner aça p urînat Çiper aça Setnerîn, 286. P îr urhamah laşi pur Vatî karçîk amîş pur v îr i yunlî çîri pur İkî vîylî alli pur Tîşm an риёпе pîterme, 291. v îri vut pek ёйи pur Untan urîh Setnerîn, 293. Nimîn te ёик yapala (Ançah astu: M iheter, 295. H îrne pam ast ёикапа.) 296. Pirîn Narspi, sarî hîr, 297. Sav Setnere yuratat Savînpala sarî hîr, 299. T uy pulasran hurlanat.

110 108 Emine Yılmaz 300. Sülî valak patînçe V atî yîm ra yeşeret Küllen ireh savînta, 303. Setner Narspiye kîtet Kîte-kite şîvarat Urhamah pek laşine Şıva anat vitrepe Narspi küllen irhine Narspi ikî vitripe Şîltîr-şaltîr kilet-éke Savînnipe Setnerîn, 311. Çîri kîlt-kîlt siket-éke Narspin éiihe tutisem K u lassî-ske taétanah Sülî valak pu^înçe, 315. Setner tîrat éutìlsah Y îltîr-yalür kusîsem Sarî hîr éine pìhaséì Sar m îyîhlî tutisem îşî sîm ah kalaésì. Sim îk К аё! 320. Şînkîrtatsa şıv yuhat, 321. Sülî valak риёь 9е Kîm îl pekeh yaltîrat Şıvî hîvel ёии1п9е K îm îl merçen tuh yapa Sarî hîrî şıv îsat Sarî kaççî ка1аё$а Hîy laşine şîvarat Sülî yîm ra îşînçe K ayîk yurlat yurrine Laşi îёse tînîёem, 331. Kaççi kalat sîm ahne:

111 Narspi «Saplah vara, Narspiéìm, 333. Suk-şim m anîn îrîskalîm? 334. Saplah sana yut sîre, 335. İlse kayî-şim usai? 336. Ah, teleyîm, éuk-tìr sav, 337. A su-annü pit puyan! 338. Hîysen puyanlîhîpe, 339. H rinaééì ёик ёшгап» An üpkeleşsem, Setner, 341. M înşîn ё т п а üpkeles? ё1а tarsa kayas-ha, 343. Puyan atte-anneren? 344. Atte-anne uhmah ёav, 345. M în kalasa kîntaras? 346. M în tîvar-ha, kala-ha, 347. M înle pirîn may tupas? 348. Hîvel ansan, каё pulsan, 349. Payan tuya lartaёёî Huşîlkari puyanpa, 351. M anîn tuya puёlaёёî Tîşman ıtla hayar, tet, 353. Yeple untan hîûlas? 354. Setner, Setner, kala-ha, 355. îёta kayas, mîn tîvas? 356. Sana tem pek yuratsa, 357. Savsa epî purîntîm Ançah ёараь ёак kuna, 359. Sam rîk puёîm pa kurtîm «Pîrten-pîreh puёîm pur vîri yunlî çîrem pur V atî karçîk annem pur Urhamah pek utîm pur Vîsençen te haklîrah, 365. Çunîm savni, esî pur.

112 110 Emine Yılmaz 366. Ançah sana ta payan, 367. Turtsa ilen tîşm an pur Vîl tîşm ana pîterme, 369. îkî vîylî allîm pur, 370. Ançah îna pîtersen Untan usai tînçe pur H îvîn kîm îlu pulsan, 373. Laşam sine lartîttîm Ayakkallah ku yaltan, 375. V îsîttîm te kayîtüm» Setner, tavrîn hîvîrtrah, 377. Şıva anat pîr arîm Çun savnipe kalassa, 379. U yrîlassîn tuymarîm «Sıvî pul, eppin Narspi, 381. An man, eppin, m îskîne!» 382. Laşi sikrî, ıtkînçî, 383. v ìsse kayrî, kilnelle Narspi îna hurlansa, 385. Pîhsa yulçî hısînçen Huskalm aıi vırîntan, 387. Savni kusran kayiççen: 388. «Sıvî pulah, sıvî pul! 389. Yeple sana m anîp-şi? 390. Sanpa pîrle pulmasan, 391. Yeple yutra pulîp-şi?» 392. M înşîn, Narspi, huyhîratîn? 393. Kaççu ıtla vatî-im? 394. Pam ü ıtla sahal-im? 395. Terî arîm éitrì te Narspi şıvne îsrî te, 397. Kilne utrî huyhîrsa Kilne âitrî, yîrse yaçî, 399. Setnerîşîn hurlansa.

113 Narspi F4irtre vatî karçîkî, 401. V îrssa süret ahaleh Siplet tulta Miheter, 403. Tuy küm ine pîççeneh lélet vati pusîpe, 405. Fhırttipele kaskalat Savnî hîrşîn tîrîşsa, 407. Piçî tîrîh tar yuhat «M în kîsînren üstertîm, 409. Sak tarana siterm e în tî payan yulaşki, 411. îsîm pultîr hîrime Üsrî sitrî, pulçî h îr 413. Puyan upîşka kirlî U pîşkine tuprîm îr 415. Kümi layîhrah kirlî Sitıi întî sim îk te, 417. H îrîn tuyne tumalla Tantîşîm sem puhînsan, 419. К М г tuyne lartmalla» M iheterîn kilînçe, 421. Sîra piçîki kuşat Yalti tantîş-tîvansen, 423. Pırî tîpî yarînat İkî pısîk kîmaka, 425. T îrlî apat pîslanat Yalti tantîş-üvansen, 427. T uta-éìvar éulanat Hura pürtre şîpîrsî, 429. Larat şîpîr türletse Yalti sam rîk kaççîsen, 431. Uri kayat sîklense Tuyîn hîvatne kîtse, 433. Purte vî^se ёйгеёёг

114 112 Emine Yılmaz 434. Kiki pir çun huyhine, 435. Pirite vîsem sismessî Narspi larat lassinçe, îkerçîsem éulasa Surasnipe asınsa, 439. Larat m iskin huyhîrsa «Siçî yutran kilçî yut, 441. Atte kilne hîtana Sarî hîre surasat, 443. Siçî yutri puyana Atte-anne, an vaskîr Tata pîr sul tîrîr-ha rtrten-pîreh hîrîre, 447. Tata p ìré u l usrîr-ha Atte-anne üsîф e, 449. Hîrne itleş temerî Kaççi puyan tenipe, 451. Hîrin çunne pîlm erî» Vatî çun ta hıtnî çun, Hıtsa kaynî kìéée éav Samrîk çun ta pîçîk çun, 455. Çunî ıtla sem ée sav Kayîk çunî pulsassîn, 457. Y îıiççî te kulîççî Sunaçîsem pulsassîn, 459. V M ççî te kayîççî Hîvel ançî hîrelse, 461. Hura vîrm an hiénelle Kîtü ançî kîrlese, 463. Aslî Silpi yalnelle Av unta hitre hîrsem, 465. îni hiàéìn çupassi Çeye mattur kaççisem, 467. Vîsen hiééìn yulmaééì.

115 Narspi ИЗ 468. A kî pîr etem çupat, 469. Ula îni m îkîret Sîm sîr sısni éuhìrat, 471. Pîtîm yala sîm îret Kîtü hıssîn urampa, 473. Hura tusan hîp arat Akî tusan îşînçe, 475. K arçîk aran ёеё utat Hîy vîl hîrah allipe, 477. Yîtnî sîra çîressi: 478. Ah-hay hîn pek sîklessi Ay-hay éìm ìl îsessi! 480. Pirîn vatî Miheter, 481. Tantîşsene yıhîrat Unîn vatî karçîkki, 483. Sîra yîtnî uttarat Tantîş patne kîret te, 485. U sat sîra çîresne Tuya pıma yıhîrsa, 487. ìéteret tuy sîrine Irî tantîş-üvansem, 489. Pire hisep tum îr-şi? 490. H îre kaçça paratpîr Turi kassa utmîr-şi? 492. «Pırîpîrah, pırîpîr, 493. Pımasîrah yulm îpîr? 494. T urî pürsen, sıvî pulsan, 495. Kîm îlîra tatmîpîr!» 496. K arçîk yala îretlet, 497. Tîttîm te pulsa éitet K arçîk süret kilînçe, 499. Sîkîr-tîvar hatîrlet Irî tantîş-üvansem, 501. Turi kassa uttarar!

116 114 Emine Yılmaz 502. Pereketlî sîrana, 503. îse-îse tuy lartar! 504. Pirîn tîvan hîr parat Pire unta yıhîrat Hîyîn savnî hîrîşîn, 507. U rîm -surîm tuy puslat T uyne-pusne pusliççen, 509. Aval çîvaş yîlipe, 510. Vattisene asînsa, 511. T îkar éìkìr-tìvam e: 512. «Vat attesem, annesem, 513. Irî kurîr sîtm ahra Pirîn éìkìr-tìvarsem, 515. Pulççîr sirîn umîrta Pirîn savnî Narspiye, Parîr ırî purìnìé Parîr unîn teleyne, 519. Irîlîhpa savînîâ!» 520. Vattisene asînçî^, 521. Avalhisen yîrkipe Untan tuya puélam a, 523. Kîçî^ şurî kîlete Kurka tulli sîripe, 525. Aşşî-am îş pehillet Aşşî-am îş umînçe, 527. Н Ы hurlansa yîret: 528. Narspi, hîrîm, pil sana! 529. U pîşkuna an pîrah Avan purîn unpala Tatù pulîr yalanah İtle îna, yîvaş pul Usai ёш ра an Mıhlan ìéne îsle, î^çen pul Kirlî т а ф а an hîtlan!

117 Narspi Atte-anne tikîtlet, 537. H îr киёёигпе yuhtarsa Şîpîr sassi çîylatat Tuya yaçî^ puslasa Silpi yalî harlatsa, 541. V ilnî ёш pek ёıvîrat^ 542. Tînçe lîpkine kursa, 543. Süite uyîh savînat Kîrse pîtnî vîyîran Sarî hîrsem, kaççîsem Tuy halîhî ёıvîrat, 547. Sıvîra^sёî huёisem îşî sıvlîş sivînet Sasî-çîvî iltînmest, r tr yıtî ёеё vîrkelet Sîvar karm a ürkenmest Avtan ёurёîr avîtat I л m î ёîrte ёıvîrat Hullen-hullen uyîh ta V îrm an Ыёпе pıtanat Irî tutlî îyhîpa Çîvaş ёшп1 ё ^ к а! Pîr çunîn ёеё huyhîpa Sav каё çîri ёи!11а1. Tuy 560. Hîvel tuhnî-tuhm anah T îtîm kayrî yal ёinçe Киёпе uёnî-uёm anah, 563. Ç îvaş larat munçinçe Sim îk kunî yîlipe, 565. Sinsem munça kîreёёî Sim îk kurîkîpele Sanёurîm ne hîrteёёî.

118

Reşat Nuri Güntekin Решад Нури Гюнтекин

0 оценок0% нашли этот документ полезным (0 голосов)
84 просмотров325 страниц

Оригинальное название

Авторское право

Доступные форматы

PDF, TXT или читайте онлайн в Scribd

Поделиться этим документом

Поделиться или встроить документ

Этот документ был вам полезен?

0 оценок0% нашли этот документ полезным (0 голосов)
84 просмотров325 страниц

Оригинальное название:

ÇALIKUŞU Птичка певчая

Перевод с турецкого И.Печенева.

Турецкий текст проверил, билингву OCR & SpellCheck: Zmiy ([email protected])


подготовил Илья Франк

Часть первая

Б..., сентябрь 19... г.

DÖRDÜNCÜ sınıftaydım. Yaşım on iki Я училась в четвертом классе. Мне


kadar olmalı. Fransızca muallimimiz Sör было лет двенадцать. Как-то раз
Aleksi, bir gün bize yazı vazifesi vermişti. учительница французского языка,
сестра Алекси, дала нам задание.
"Hayattaki ilk hatıralarınızı yazmaya – Постарайтесь описать ваши первые
çalışın. Bakalım neler bulacaksınız? Sizin детские впечатления, – сказала она.
için güzel bir hayat temini olur," demişti. – Интересно, что вы вспомните?.. Это
хорошая гимнастика для воображения!
Hiç unutmam; yaramazlığımdan, Насколько я себя помню, я всегда была
gevezeliğimden bıkan öğretmenler, o ужасной проказницей и болтуньей.
sınıfta beni arkadaşlarımdan ayırmışlar, bir В конце концов воспитательницам
köşede tek kişilik bir küçük sıraya надоели мои проделки и меня посадили
oturtmuşlardı. отдельно от всех за маленькую
одноместную парту в углу класса.
Müdirenin söylediğine göre, ders Директриса сделала внушение:
esnasında komşularımı lakırdıya – Пока не перестанешь болтать и
tutmamayı, uslu uslu muallimi dinlemeyi мешать своим подружкам, пока не
öğreninceye kadar orada bir sürgün hayatı научишься вести себя примерно на
geçirmeye mahkûmdum. уроках, будешь сидеть отдельно, вот
здесь – в ссылке.
Bir yanımda kocaman bir tahta direk Справа от меня тянулся к потолку
vardır. Ne yapılsa sınıftan çıkarılmasına здоровенный деревянный столб, мой

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 1


imkân olmayan ve ara sıra çakımın ucuyla серьезный, безмолвный, долговязый
ötesine berisine açtığım yaracıklara stoik сосед. Он без конца вводил меня в
bir vakarla tahammül eden sessiz sedasız, искушение и поэтому вынужден был
ağırbaşlı ve upuzun bir komşu. стоически переносить все царапины и
порезы, которыми награждал его мой
перочинный ножик.
Öte yanımda manastır terbiyesinin istediği Слева – узкое высокое окно, всегда
serin ve mağrur loşluğu temin için прикрытое наружными ставнями. Мне
yapılmışa benzeyen ve panjurları hiç казалось, его назначение – специально
açılmayan bir uzun pencere dururdu. создавать прохладу и полумрак,
Ehemmiyetli bir keşif yapmıştım. неизбежные атрибуты монастырского
воспитания. Я сделала важное
открытие.
Göğsümü sıraya yaslayıp çenemi biraz Стоило прижаться грудью к парте, чуть-
yukarı kaldırdığım vakit panjurların чуть приподнять голову, и сквозь щель в
arasından gökyüzünün bir parçasıyla bir ставнях можно было увидеть клочок
büyük akasyanın yaprakları arasından tek неба, ветку зеленой акации, одинокое
bir apartman penceresi ve bir balkon окно да решетку балкона. По правде
parmaklığı görünürdü. Doğrusunu говоря, картина не очень интересная.
söylemek lâzım gelirse, manzara hiç de
zengin değildi.
Pencere her zaman kapalı durur, balkon Окно никогда не открывалось, а на
parmaklığına hemen daima bir ufak çocuk балконной решетке почти всегда висели
şiltesi ile yorgan asılırdı. Fakat ben, bu маленький детский матрасик и
kadarından da memnundum. одеяльце. Но я была рада и этому.
Ders esnasında ellerim çenemin altında На уроках я опускала голову на
kilitli, sör hocalarıma çok ruhani görünmesi сплетенные под подбородком пальцы, и
gereken bir vaziyette gözlerimi göğe – в такой позе учителя находили мое
pancur aralıklarından görünen hakiki лицо весьма одухотворенным, а когда я
gökyüzüne– uydurduğum zaman, onlar поднимала глаза к нему, настоящему
bunu bir uslanma başlangıcı sanarak голубому небу, которое проглядывало
sevinirlerdi. сквозь щель в ставнях, они радовались
еще больше, думая, что я уже начала
исправляться.
Ben de onları atlatarak bizden gizlemeye Обманывая так своих воспитателей, я

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 2


çalıştıkları hayatı seyrediyormuşum gibi bir испытывала удивительное
şey, bir atlatma ve intikam zevki duyardım. наслаждение, я мстила им. Мне
казалось, что там, за окном, они прячут
от нас жизнь...
Sör Aleksi, izahatını bitirdikten sonra bizi Пояснив, как надо писать, сестра
çalışmaya bırakmıştı. Алекси предоставила нас самим себе.
Ön sıraları süsleyen ağırbaşlı sınıf Первые ученицы класса – украшение
birincileri hemen işe koyulmuşlardı. передних парт – тотчас принялись за
работу.
Yanlarında olmadığım halde ne Я не сидела рядом с ними, не
yazdıklarını omuzları üzerinden okumuş заглядывала через плечо в их тетради,
gibi biliyordum: но я точно знала, о чем они пишут. Это
была поэтическая ложь примерно
такого содержания:
"İlk hatıranı, sevgili anneciğimin küçük "Первое, что я помню в жизни, – это
karyolamın üstüne eğilen müşfik altın златокудрая нежная головка дорогой
sarısı başı, bana muhabbetle gülümseyen мамочки, склоненная над моей
gök mavisi gözleridir," tarzında şairane bir маленькой кроваткой, и ее голубые,
yalancik... небесного цвета глазки, обращенные ко
мне с улыбкой и любовью..."
Hakikatte annecikler altın sarısı ve gök На самом же деле бедные мамочки,
mavisinden başka renklerde de olabilirdi. кроме золотистого и небесно-голубого,
Fakat sörlerde okuyan kızların kaleminden могли быть обладательницами и других
bu renklere boyanmak, o biçareler için bir цветов, однако эти два были для них
mecburiyet, bizim için bir usuldü. обязательны, а для нас, учениц soeurs*
(сестры (фр.); здесь – воспитательницы
во французском католическом
пансионе), такой стиль считался
законом.
Bana gelince, ben bambaşka bir Что касается меня, то я была совсем
çocuktum. Çok küçük yaşta kaybettiğim другим ребенком. Матери я лишилась
annemden aklımda pek fazla bir şey очень рано, о ней у меня сохранились
kalmamıştı. самые смутные воспоминания.
Fakat herhalde altın saçlı ve mavi gözlü Одно несомненно, у нее не было
olmadığı muhakkaktı. златокудрых волос и небесно-голубых

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 3


глаз.
Böyle olunca da hiçbir kuvvet bana onu Но все равно никакая сила на свете не
asıl çehresinden başka bir çehre ile могла заставить меня подменить в
düşündürmeye ve sevdirmeye muktedir памяти подлинный образ матери каким-
değildi. нибудь другим.

Beni bir düşüncedir almıştı. Ne Я сидела и ломала голову. О чем


yazacaktım? писать?..
Duvardaki boyalı Meryem tablosunun Часы с кукушкой, висевшие под
altına asılmış guguklu saat durmadan изображением святой девы Марии, ни
yürüdüğü halde ben, hâlâ yerimde на минуту не замедляли своего бега, а
sayıyordum. мне все никак не удавалось сдвинуться
с места.
Basımdaki kurdeleyi çözdüm, saçlarımı Я развязала ленту на голове и
yavaş yavaş gözlerimin üzerine indirmeye теребила волосы, опуская пряди на лоб,
başladım. Bir elimle de kalemimi ağzıma на глаза. В руке у меня была ручка. Я
sokuyor, ısıra ısıra dişlerimin arasında мусолила ее, грызла, водила ею по
döndürüyordum. зубам...
Filozofların, şairlerin, yazı yazarken Как известно, философы, поэты имеют
burunlarını kaşımak, çenelerinin derilerini привычку почесывать во время работы
çekiştirmek gibi garip garip huylan vardır нос, скрести подбородок.
ya...
Kalemi ısırmak ve saçlarımı gözlerimin Вот так и у меня: грызть ручку,
üstüne dağıtmak da benim düşüncelere напускать на глаза волосы – признак
daldığıma alâmettir. крайней задумчивости, глубокого
размышления.
Bereket versin benim düşünce saatlerim К счастью, подобные случаи были
çok nadirdir. Çünkü o takdirde hayatım – редки. К счастью?.. Да! Иначе жизнь
masallardaki meşhur çarşamba karısı ve походила бы на спутанный клубок,
ocak anasının hayatı gibi – karmakarışık который так же трудно распутывается,
bir saç kümesi içinde geçecekti. как и сюжеты наших сказок о
Чаршамба-карысы и Оджак-анасы.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 4


* xxx

Aradan seneler geçti. Yabancı bir şehirde, Прошли годы. И вот сейчас, в чужом
yabancı bir otel odasında, sırf bitip городе, в незнакомой гостинице, я одна
tükenmeyecek gibi görünen bir gecenin в комнате и пишу в дневнике все, что
yalnızlığına karşı koymak için hatıralarımı могу вспомнить. Пишу только для того,
yazmaya başladığım bu saatte, bir elim чтобы победить ночь, которая, кажется,
yine aynı küçük çocuk tavrıyla saçlarımı длится вечность!.. И опять, как в
çekiştiriyor, gözlerimin üstüne indirmeye далеком детстве, я тереблю свои
uğraşıyor. волосы, опускаю прядь на глаза...
Bunun sebebine gelince, öyle sanıyorum Как родилась эта привычка?.. Мне
ki, ben etrafındaki hayata pek fazla kendini кажется, в детстве я была слишком
kapıp koyveren, hafif ve dikkatsiz bir беспечным, чересчур легкомысленным
çocuktum. ребенком, который бурно реагировал на
все проявления жизни, бросаясь в ее
объятия.
Besbelli sıkı zamanlarda kendi kendimle, Вслед за этим неизменно наступали
kendi fikirlerimle yalnız kalmak için разочарования. Вот тогда-то, стараясь
gözlerimle dünya arasında, bu saçlardan остаться наедине с собой, со своими
bir perde koymaya çalışıyordum. мыслями, я пыталась сделать из своих
волос покрывало, отгородиться им от
всего мира.
Kalem sapını kebap şişi gibi dişlerimin Что касается привычки грызть ручку,
arasında çevirmeye gelince, onun точно вертел с шашлыком, этого,
hikmetini doğrusu kendim de pek откровенно говоря, я объяснить не могу.
anlamadım.
Bütün bildiğim, dudaklarımdan mor Помню только, что от чернил губы у
mürekkep lekelerinin eksik olmadığı ve bir меня постоянно были фиолетового
genç kız hali alır gibi olduğum bir yaşta, цвета. Однажды (я была уже довольно
beni bir gün mektepte ziyarete gelen взрослой девочкой) меня пришли
birisinin karşısına adeta bıyık çekmiş gibi навестить в пансион. Я вышла на
çıkarak yerin dibine geçtiğimdir. свидание с намалеванными под носом
усами, а когда мне сказали об этом,
чуть не сгорела от стыда.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 5


O gün, bütün düşüncelerime rağmen, Никогда не забуду: несмотря на все мои
ancak şu kadarcık bir şey yazabildiğimi старания, я смогла написать только
hatırlıyorum: следующее:
"Ben, galiba balıklar gibi bir göl içinde "Мне кажется, я родилась в озере, как
doğdum. рыба...
Annemi hatırlamıyor değilim... Не могу сказать, что я совсем не помню
своей матери...
Babamı, dadımı, neferimiz Hüseyin’i... Помню также отца, кормилицу, нашего
денщика Хюсейна...
Beni bir gün sokakta koşturan bodur bir Помню черного коротконогого пса,
kara köpeği... который гонялся за мной по улице...
Bir gün, dolu bir sepetten gizlice üzüm Помню, как однажды я воровала из
çalarken parmağımı sokan arıyı... корзины виноград и меня ужалила в
палец пчела...
Gözüm ağrıdığı vakit içine damlatılan Помню, у меня болели глаза и мне их
kırmızı ilacı... закапывали красным лекарством...
Sevgili Hüseyin'le beraber Istanbul'a Помню наш приезд в Стамбул с
gelişimizi... любимым Хюсейном...
Evet, bunlara benzer daha birçok şey Помню многое другое... Но не это – мои
aklımdan geçiyor... Fakat bunların hiçbiri первые впечатления, все это было
ilk hatıra değil... гораздо позже...
Sevdiğim göl içinde, büyük yapraklar Совсем, совсем давно, мне помнится, я
arasında çırılçıplak çabalayışım kadar eski барахталась нагишом в своем любимом
değil... Deniz kadar uçsuz bucaksız bir озере среди огромных листьев. Озеро
göl... içinde büyük büyük yapraklar, dört bir не имело ни конца ни края и походило
tarafında ağaçlar varsa; bu göl nasıl deniz на море. По нему плавали громадные
kadar büyük olur, diyeceksiniz... Vallahi листья, оно было со всех сторон
yalan söylemiyorum ve ona sizin kadar окружено деревьями... Вы спросите, как
ben de şaşıyorum.. Fakat bu böyle; ne может озеро с листьями на поверхности
yapalım? и высокими деревьями вокруг походить
на море?.. Клянусь, я не обманываю. Я
сама, как и вы, удивляюсь этому... Но
это так... Что поделаешь?.."

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 6


Vazifem sınıfta okunduğu zaman, bütün Когда потом мое сочинение читали в
arkadaşlarım bana dönerek kahkahayla классе, все девочки поворачивались ко
gülmüşler ve zavallı Sör Aleksi onları мне и громко смеялись. Бедной сестре
yatıştırıp teskin etmek için hayli sıkıntı Алекси с трудом удалось успокоить их и
çekmişti. добиться тишины в классе.

Garibi şu ki, Sör Aleksi, siyah elbisesinin А ведь предстань теперь передо мной
içinde filiz gibi boyu, bembeyaz koleret'i ile сестра Алекси, похожая на
alnına kaldırılmış bir saraylı yaşmağına обуглившуюся жердь в своем черном
benzeyen başlığı arasında sivilceli kansız платье с ослепительно белым
yüzü, narçiçeği kırmızılığındaki воротничком, с бескровным
dudaklarıyla şimdi karşımda belirse ve прыщеватым лицом в обрамлении
bana tekrar o suali sorsa, galiba aynı капюшона, напоминающего женскую
cevaptan başkasını bulamayacağım; yine чадру, откинутую на лоб, с губами,
balık gibi göl içinde doğduğumu красными, как гранатовый цветок, –
söylemeye başlayacağım. предстань она теперь передо мной и
задай тот же самый вопрос, я, наверно,
не смогла бы ответить иначе, чем тогда
на уроке французского языка, и опять
стала бы доказывать, что родилась, как
рыба, в озере.
Sonraları öteden beriden öğrendiğime Уже позже я узнала, что это озеро
göre bu göl, Musul taraflarında, adını bir находится в районе Мосула, возле
türlü aklımda tutamadığım bir küçük köyün маленькой деревушки, название
yanı başındadır ve benim uçsuz bucaksız которой я всегда забываю; и мое
denizim bir ağaç kümesi arasında, kuru bir бескрайнее, безбрежное море – не что
ırmaktan kalma bir avuç sudan başka bir иное, как крохотная лужица, остатки
şey değildir. пересохшей реки, с несколькими
деревцами на берегу.

* xxx

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 7


Babam; o zaman Musul'daymış. Ben, iki Отец мой служил тогда в Мосуле. Мне
buçuk yaşında kadarmışım. Yaz o kadar было года два с половиной. Стояло
şiddetli olmuş ki, şehirde barınmak kabil знойное лето. В городе невозможно
olmamış; babam, annemle beni bu köye было оставаться. Отцу пришлось
getirmeye mecbur kalmış. Kendisi her отправить нас с матерью в деревню.
sabah atla Musul'a iner, akşamları güneş Сам он каждое утро верхом уезжал в
battıktan sonra dönermiş. Мосул, а вечером после захода солнца
возвращался.
Annem hastaymış. Beni bile gözü Мать настолько тяжело болела, что не
görmeyecek kadar hasta. могла присматривать за мной.
Bir zaman pek sefil olmuşum... Aylarca Долгое время я была предоставлена
hizmetçi odalarında sürünmüşüm. Sonra самой себе и ползала с утра до вечера
köylerden birinde Fatma diye kimsesiz bir по пустым комнатам. Наконец в
Arap kadını bulmuşlar... Fatma, yeni ölmüş соседней деревушке нашли одинокую
çocuğundan boş kalan memesini ve kalbini женщину-арабку по имени Фатма, у
bana vermiş... которой недавно умер ребенок; и Фатма
стала моей кормилицей, отдав мне
любовь и нежность материнского
сердца.
İlk senelerde bir çöl çocuğu gibi Я росла, как все дети этого пустынного
büyümüşüm... Fatma, beni bohça gibi края. Фатма, привязав меня, точно куль,
sırtına bağlar, kızgın güneşin altında за спину, таскала под знойным солнцем,
dolaştırır, hurma ağaçlarının tepesine взбиралась со мной на вершины
çıkartırmış. финиковых пальм.
İşte o sıralarda yukarıda söylediğim köye Как раз в то время мы перебрались в
gelmişim. Fatma, beni her sabah деревушку, о которой я уже говорила.
yiyeceğimizle beraber bu ağaçlığa getirir, Каждое утро, захватив с собой какую-
çırılçıplak suya sokarmış... нибудь еду, Фатма уносила меня в
рощицу и голышом сажала в воду.
Akşama kadar alt alta, üst üste boğuşur, До самого вечера мы возились,
türkü söyler, yiyecek yermişiz... барахтались с ней в озере, распевали
песни и тут же подкреплялись едой.
Sonra uykumuz geldiği vakit, kumlan Когда нам хотелось спать, мы
kümeleyerek yastık yapar, vücutlarımız сооружали из песка подушки и

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 8


suda, başlarımız dışarıda kucak kucağa, засыпали в обнимку, прижавшись друг к
yanak yanağa uyurmuşuz... другу. Тела наши были в воде, а головы
на берегу.
Ben, bu su âlemine o kadar alışmışım ki, Я так привыкла к этой "водяной" жизни,
tekrar Musul'a döndüğüm vakit denizden что, когда мы вернулись в Мосул, я
çıkmış balığa dönmüşüm. Durmadan почувствовала себя рыбой, которую
huysuzluk ederek çırpınır, fırsat buldukça вытащили из воды. Я без конца
üzerimdeki elbiseleri atarak çırılçıplak капризничала, была возбуждена или,
sokağa koşarmışım... сбросив с себя одежду, постоянно
выскакивала на улицу нагишом.
Fatma'nın burnunda, yanaklarında, Лицо и руки Фатмы были разукрашены
bileklerinde, dövmeden süsler vardı. татуировкой. Я так привыкла к этому,
Bunlara o kadar alışmıştım ki, dövmesi что женщины без татуировки казались
olmayan yüzler bana adeta çirkin мне даже безобразными.
görünüyordu.
Benim ilk büyük matemim, Fatma'dan Первым большим горем в моей жизни
ayrılışım olmuştu. была разлука с Фатмой.
Döne dolaşa Kerbela'ya gelmiştik. Dört Переезжая из города в город, мы
yaşımdaydım. Aşağı yukarı her şeyi наконец добрались до Кербелы. Мне
hatırlayacak bir yaş. исполнилось четыре года. В этом
возрасте уже почти все понимаешь.
Fatma'ya iyi bir kısmet çıkmıştı. Dadımın Фатме улыбнулось счастье, она вышла
gelin olduğu, köşeye oturduğu gün, замуж. Как сейчас помню день, когда
bugünkü gibi gözümün önündedir. Yüzleri она вновь стала новобрачной: какие-то
Fatma gibi dövmeli olduğu için bana dünya женщины, казавшиеся мне
güzeli gibi görünen kadınlarla dolu bir evde удивительными красавицами, так как на
beni kucaktan kucağa gezdiriyorlar, sonra лице у них была татуировка, как у
Fatma'nın yanına oturtuyorlardı. Фатмы, передают меня из рук в руки и
наконец усаживают рядом с
кормилицей.
Sonra, ortaya konan siniler üzerinde Помню, как мы едим, хватая руками
avuçla kapış kapış yemek yediğimizi угощения с больших круглых подносов,
hatırlıyorum. которые ставили прямо на пол.
Nihayet, günün yorgunluğundan ve zilli Голова моя гудит от звона бубнов и
teflerle testi biçiminde dümbeleklerin грохота медных барабанов, похожих на

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 9


verdiği sersemlikten, yine erkenden кувшины для воды. В конце концов
dadımın dizinde uyuyakaldım. усталость берет свое, и я засыпаю
прямо на коленях у своей кормилицы...
Oğlu Hüseyin'i Kerbela'da şehit ettikleri Не знаю, была ли жива святая наша
zaman Fatma anamız sağ mıydı, матерь Фатма, когда ее сына, имам
bilmiyorum. Fakat kadıncağız, o kara güne Хюсейна, убили в Кербеле;* но даже
yetiştiyse kopardığı vaveyla, benim düğün если бедная женщина и дожила до того
gecesi sabahı evde kendimi yabancı bir черного дня, все равно, я думаю, ее
kadının koynunda bulduğum zaman стенания были ничто по сравнению с
kopardığım vaveylanın yanında hiç kalırdı. теми воплями, которые испускала я на
следующий день после свадебного
пира, проснувшись на руках у какой-то
незнакомой женщины.
* Фатма (арабск. Фатима) – дочь
пророка Мухаммеда, жена имама Али,
двоюродного брата пророка. Хюсейн –
сын Фатмы и Али. В Кербеле
находится гробница Хюсейна – место
паломничества мусульман.

Hasılı, Kerbela Kerbela olalı zannederim ki Словом, сдается мне, Кербела со


böyle gürültülü matem görmemiştir. времен своего основания не была
Bağırmaktan sesim kısıldığı zaman, свидетелем столь бурного проявления
günlerce büyük adam gibi, açlık grevi человеческого горя. И когда у меня от
yaptım. крика пропал голос, я, как взрослая,
объявила голодовку.
Dadımın acısını aylarca sonra bana, Тоску по моей кормилице помог мне
Hüseyin isminde bir süvari neferi забыть спустя много месяцев
unutturdu. Hüseyin, talim esnasında attan кавалерийский солдат по имени
düşerek sakat kalmış bir askerdi. Babam, Хюсейн. Во время учебных занятий он
onu emir neferi olarak eve almıştı. свалился с лошади и стал инвалидом.
Отец взял его к себе денщиком.
Hüseyin, delişmen bir adamdı. Beni Хюсейн был чудаковатый малый. Он
çabucak sevmişti. Ben de umulmaz ve быстро привязался ко мне, я же на его
affedilmez bir vefasızlıkla onun sevgisine любовь вначале отвечала

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 10


mukabele edivermiştim. непростительным вероломством.
Gerçi Fatma ile olduğu gibi beraber Мы не спали с ним вместе, как с
yatmıyorduk, fakat sabahleyin horozlarla Фатмой, но каждое утро, открыв глаза с
beraber gözlerimi açtığım dakikada soluğu первыми петухами, я вскакивала и
onun odasında alır, ata biner gibi göğsüne стремглав бросалась в комнату
oturarak parmağımla gözkapaklarını Хюсейна, садилась верхом ему на
açardım. грудь, как на лошадь, и пальцами
открывала веки.
Fatma'nın bahçesine, kırlarına bedel; Прежде Фатма ходила со мной в сад,
Hüseyin, beni kışlaya asker içine водила в поле. А теперь Хюсейн
alıştırmıştı. приучил меня к казарме, к солдатскому
быту.
Bu uzun bıyıklı kocaman adamın oyun icat Этот огромный длинноусый человек
etmekteki maharetini ben, başka kimsede обладал удивительной способностью и
görmedim. Asıl güzeli, bunların çoğunun искусством придумывать всевозможные
kazalı, heyecanlı şeyler olmasıydı. игры. И вся прелесть заключалась в
том, что большинство этих игр
напоминало опасные приключения, от
которых сердце уходило в пятки.
Mesela beni lastik top gibi havaya fırlatıp Например, Хюсейн бросал меня вверх,
tutar, yahut kalpağının üstüne oturtup словно я – резиновый мячик, и ловил у
ayaklarımdan tutarak sıçratır, fırıl fırıl самой земли. Или же он сажал меня к
çevirirdi. Saçlarım karışmış, gözlerim себе на папаху и, придерживая за ноги,
dönmüş tıkana tıkana haykırmaktan прыгал, затем быстро вертелся на
duyduğum zevki ondan sonra hiçbir şeyde одном месте. Волосы у меня
bulamadım. лохматились, в глазах рябило,
захватывало дыхание, я визжала и
захлебывалась от восторга. Подобного
наслаждения я больше никогда не
испытывала в жизни!..
Bazen kaza da olmaz değildi. Fakat Конечно, не обходилось и без
Hüseyin'le aramızda sıkı bir mukavele несчастных случаев. Но у нас с
vardı. Oyunda canım yanarsa Хюсейном был твердый уговор: если во
ağlamayacak, onu kimseye şikâyet время игры мне доставалось, я не
etmeyecektim. Bu, benim doğruluğumdan должна была плакать и жаловаться на

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 11


ziyade; onun bir daha benimle него. Я, как взрослая, научилась
oynamamasından korktuğum için büyük bir хранить тайну. Дело не столько в моей
adam gibi sır saklamaya alışmış честности, просто я боялась, что
olmamdandır. Хюсейн перестанет со мной играть.
Çocukluğumda bana hoyrat derlerdi. В детстве меня называли задирой.
Galiba hakları da vardı. Kiminle oynarsam Кажется, это соответствовало
canını yakar, bağırtırdım. Bu huy, herhalde действительности. Играя с детьми, я
Hüseyin'le oynadığım oyunlardan kalma всегда кого-нибудь обижала, доводила
bir şey olacak. до слез. Очевидно, эта черта была
следствием игр, которым меня научил
Хюсейн.
Nasıl ki, kendi canım yandığı zaman da От него же я унаследовала еще одно
pek ah ü zara kapılmadan felaketi качество: не падать духом в трудную
güleryüzle karşılayışım bana onun минуту, встречать беду с улыбкой.
yadigârıdır.
Hüseyin, bazen de kışlada Anadolulu Иногда в казарме Хюсейн заставлял
neferlere saz çaldırır, beni yine testi gibi анатолийских солдат играть на сазе, а
tepesinin üstüne yerleştirip garip oyunlar сам сажал меня на голову, точно я была
oynardı. кувшином, и исполнял какие-то
cтранные танцы.
Bir zamanlar da onunla at hırsızlığına Одно время мы с Хюсейном занимались
alışmıştık. Babam evde olmadığı zaman "конокрадством". В отсутствие отца он
Hüseyin, ahırdan atı çalar, beni kucağına тайком уводил из конюшни его лошадь,
oturtarak saatlerce kırlarda dolaştırırdı. сажал меня впереди себя на седло, и
мы часами ездили по степи.
Fakat eğlencemiz uzun sürmedi. Pek Однако нашим развлечениям скоро
günahına girmeyeyim ama, galiba aşçı пришел конец. Не могу точно
kadın tarafından babama gammazlandık утверждать, но, кажется, повар выдал
ve zavallı Hüseyin, ondan iki tokat нас отцу. Бедный Хюсейн получил две
yedikten sonra bir daha ata yanaşmaya оплеухи и больше никогда не
cesaret edemedi. осмеливался подойти к лошади.
Halis muhabbet; kavgasız, gürültüsüz Говорят, настоящая любовь не бывает
olmaz, derler. Biz de Hüseyin'le günde en без драки и крика. Мы с Хюсейном
aşağı beş nöbet kavga ederdik. ссорились на дню раз по пяти.
Bir tuhaf surat asma tarzım vardı. Odanın У меня была своеобразная манера

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 12


bir köşesinde yere çomelir, yüzümü duvara дуться. Я забивалась в угол, садилась
çevirirdim. на пол и отворачивалась к стенке.
Hüseyin üç, beş dakika beni bu halde Хюсейн сначала, казалось, не обращал
bıraktıktan sonra halime acıyarak на меня внимания, потом, сжалившись,
birdenbire belimden kavrar, bağırla bağırta подхватывал меня на руки,
havaya kaldırırdı. подбрасывал вверх, заставляя
оглушительно визжать.
Bir nöbet de kucağında titizlik ettikten Я еще некоторое время капризничала
sonra nihayet neferi çenesinden öpmeye на руках у Хюсейна, ломалась, потом
razı olurdum ve barışırdık. наконец соглашалась поцеловать его в
щеку. Так мы мирились.
Hüseyin'le arkadaşlığımız iki sene sürdü. Наша дружба с Хюсейном
Fakat o zamanın seneleri şimdikilere продолжалась два года. Но те годы
benzemezdi. O kadar uzun, o kadar совсем не похожи на теперешние. Они
uzundu ki... были такие долгие, такие
бесконечные!..
*

Çocukluk hatıralarımı anlatırken hep Может, нехорошо, что, вспоминая свое


Fatma'dan, Hüseyin'den bahsedişim biraz детство, я все время говорю про Фатму
ayıp düşmüyor mu? и Хюсейна?..
Benim babam Nizamettin isminde bir Мой отец был кавалерийский офицер,
süvari binbaşısıydı. Annemle evlendiği майор. Звали его Низамеддин. Вскоре
sene Diyarbakır'a göndermişler, gidiş o после женитьбы на моей матери его
gidiş. Artık bir daha İstanbul'a dönmemiş. перевели в Диарбекир. Мы уехали из
Diyarbakır'dan Musul'a, Musul'dan Стамбула и больше туда не вернулись.
Hanıkın'a, oradan Bağdat'a, Kerbela'ya Из Диарбекира отца перевели в Мосул,
geçmiş... Bir yerde üst üste iki sene из Мосула в Ханекин, оттуда в Багдад,
kalmamış. затем в Кербелу. Ни в одном из этих
городов мы не жили больше года.

Annemi bana benzetirler. Hele babamla Все говорят, я очень похожа на мать. У
evlendiği seneden kalma bir fotoğrafı меня есть фотография, где отец и мать
vardır ki benim modelim gibidir. сняты в первый год после свадьбы.
Действительно, я – ее копия.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 13


Fakat zavallı kadın, sıhhatçe hiç bana Вот только здоровьем несчастная
benzememiş. Çok zayıfmış. Bitip женщина никак не походила на меня.
tükenmez yolculuklara, dağların sert Болезненная от природы, она не могла
havasına, çöllerin ateşine dayanacak bir привыкнуть к суровому климату гор и
vücutta değilmiş. зною пустынь, ей было трудно
переносить переезды.
Sonra, galiba bir hastalığı da varmış. Кроме того, я думаю, она была чем-то
Fakat zavallının bütün evlilik hayatı, bu тяжело больна. Вся замужняя жизнь
hastalığı saklamaya çalışmakla geçmiş... бедной мамы прошла в том, что она
Ne yapsın, babamı çok seviyormuş. старалась скрыть свой недуг. Понятно:
Kendisini zorla ayırırlar diye она очень любила отца и боялась, что
korkuyormuş... ее насильно разлучат с ним.
Отца отсылали все дальше и дальше от
Стамбула. Каждый раз перед
дорогой он говорил маме:
– Seni hiç olmazsa bir mevsim için, iki ay – Поезжай ты на сезон, ну хоть месяца
için annene göndereyim. O biçare de на два, к матери. Бедная старушка...
ihtiyar... Seni kim bilir ne kadar göreceği Она, наверно, так соскучилась по тебе!..
gelmiştir, dermiş. Fakat annem: Но мать только сердилась:
– Şartımızda bu var mıydı? İstanbul'a – Разве у нас был такой уговор?.. Мы
beraber dönmeyecek miydik? diye adeta же собирались вместе вернуться в
çıkışırmış... Стамбул!..
Hastalığı için de: Когда разговор заходил о ее болезни,
она протестовала:
– Benim hiçbir şeyim yok... Biraz – Ничего у меня не болит. Устала
yorgunluk... İki gün evvel biraz hava немного. Погода переменилась,
değişti de ondan oldum, geçer, gibi şeyler поэтому... Пройдет...
söylermiş...
Sonra, İstanbul'u göreceği geldiğini Она скрывала от отца свою тоску по
babamdan saklarmış... Fakat mümkün родному Стамбулу. Но возможно ли
mü? было это скрыть?
Daha uykuya dalalı iki dakika olmadan Стоило ей вздремнуть хотя бы минутку,
uyandırır ve Kalender'deki yalımızda, проснувшись, она уже начинала
civarındaki koruda veyahut Boğaz'ın рассказывать бесконечный сон про наш
sularında geçmiş bir uzun rüyayı особняк и рощу в Календере, о водах

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 14


anlatırmış. Birkaç uyku dakikasına bu Босфора. Какая, надо думать, тоска
kadar uzun rüyaları sığdırmak için insanın гложет сердце человека, если он в
o yerleri herhalde çok, çok göreceği gelmiş несколько минут умудряется видеть
olması lâzım gelmez mi? такие длинные сны!
Büyükannem serasker kapısına, Моя бабка не раз обращалась в
mabeyincilerin konaklarına giderek ağlayıp военное министерство, ходила к
sızlıyormuş, fakat bu yalvarmalar bir türlü большим начальникам, плакала,
netice vermiyormuş. умоляла, но все ее хлопоты о переводе
отца в Стамбул не дали никаких
результатов.
Nihayet annemin hastalığı artınca babam, Неожиданно болезнь матери
hiç olmazsa onu İstanbul'a götürmek için обострилась. Отец решил везти ее в
bir ay izin istemiş ve cevap beklemeden Стамбул, подал рапорт об отпуске и, не
yola çıkmış. дожидаясь ответа, двинулся в путь.
Mahfeler içinde çölü geçişimiz bugünkü Хорошо помню наш переезд через
gibi hatırımdadır. пустыню на верблюдах в махфе*.

* Махфе – крытые сиденья по бокам


верблюда.

Beyrut'ta denize kavuşmak, annemi biraz Когда мы добрались до Бейрута и


canlandırır gibi olmuştu. Misafir olduğumuz увидели море, матери стало как будто
evde beni yatağına oturtarak saçlarımı полегче. Мы остановились у знакомых.
tarıyor, ellerimin kirli, düğmelerimin kopuk Мать сажала меня к себе на кровать,
olmasına aldırmadan başını göğsüme расчесывала волосы, прижималась
kapayarak ağlıyordu. головой к моей груди и плакала, глядя
на мои грязные руки и платьице без
единой пуговицы.
Bir gün büsbütün ayağa da kalktı; Дня через два ей стало лучше, она
sandığından yeni elbiseler çıkararak смогла встать, даже вынула из сундука
süslendi. Akşamüstü babamı karşılamak новые платья, принарядилась. Вечером
için aşağı indik. мы спустились вниз встречать отца.
Babam, bende biraz vahşi tabiatlı, sert bir Отец остался жить в моей памяти как
asker hatırası bırakmıştır. Fakat annemi суровый солдат, строгий, немного
ayakta görünce sevinçle konuştuğunu, дикий. Но никогда не забуду, как он

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 15


yeni yürüyen bir çocuk gibi onu обрадовался, увидев мать на ногах, как
bileklerinden tutarak ağladığını hiç он плакал, схватив ее за руки, словно
unutamam... ребенка, который только начинает
ходить.
Bu, bizim bir arada geçirdiğimiz son gün Это был последний вечер, когда мы
oldu. Annemi ertesi gün açık bir sandığın были вместе. На следующий день мать
kenarında, başı bir çamaşır bohçasının нашли у открытого сундука мертвой с
üstüne düşmüş, dudaklarında bir kan кровавой пеной на губах. Голова ее
lekesiyle ölü bulmuşlar! покоилась на узелке с бельем.
Altı yaşında bir çocuğun epeyce şeylere Шестилетний ребенок должен понимать
aklı ermesi lâzım gelir. Fakat ben, уже многое. Но я почему-то оставалась
nedense hiçbir şey sezememiştim. спокойной, словно ничего не замечала.
Bulunduğumuz ev kalabalıktı. Birçok В доме, где мы поселились, было много
günler büyük bir bahçede çocuklarla обитателей. Помню, я каждый день
boğuştuğumu; Hüseyin'le beraber дралась с ребятишками в большом
sokaklarda, deniz kenarlarında, cami саду. Помню, как мы с Хюсейном
avlusu gibi kubbeli yerlerde dolaştığımı бродили по улицам города, по
biliyorum. набережной, заходили во дворы
мечетей, любовались куполообразными
крышами.
Annemi yabancı bir toprakta bıraktıktan Мать похоронили на чужбине. Отцу уже
sonra, İstanbul'a dönmek babamın içine незачем было ехать в Стамбул.
sinmemiş... Galiba biraz da büyükannem Видно, ему также не очень хотелось
ve teyzelerimle karşılaşmaktan çekinmiş... встречаться с моей бабушкой и
Fakat buna mukabil beni onlara многочисленными тетушками.
göndermeyi bir vazife bilmiş.
Sonra tabii, günden güne büyüyen bir kız Однако он счел своим долгом отправить
çocuğunu kışlada neferler elinde terbiye к ним меня. Возможно, он решил, что
etme imkânsızlığını da düşünmüş olacak. жизнь среди солдат в казармах не
слишком подходяща для взрослой
* девочки.

Beni İstanbul'a neferimiz Hüseyin getirdi. В Стамбул меня отвез наш денщик
Хюсейн.
Lüks bir vapurda kılıksız bir Arap neferinin Представьте себе роскошный пароход и

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 16


kucağında bir minimini kız çocuğu... маленькую девочку на руках у плохо
одетого солдата-араба.
Bu manzara, vapurda birçok kimseye Кто знает, какой жалкой и смешной
kimbilir ne sefil ve acı görünmüştür. Fakat казалась эта картина со стороны. Но
bu seyahati Hüseyin'den başka kiminle сама я была страшно счастлива оттого,
yapsam muhakkak bu kadar mesut что совершаю путешествие с
olamazdım. Хюсейном, а не с кем-нибудь другим.
Наша дача стояла на берегу моря. В
Yalımızın arkasındaki korulukta bir taş роще за домом был каменный бассейн,
havuz, bu havuzun kenarında kolları omuz украшенный статуей, изображавшей
başlarından kopmuş çıplak bir çocuk нагого мальчика с отбитыми по плечи
heykeli vardı. руками.
İlk geldiğim günlerde bu kırık heykel, В первые дни нашего приезда эта
güneş ve rutubetten kararmış rengiyle, почерневшая от солнца и сырости
bana sakat bir çöl çocuğu gibi görünmüştü. изуродованная фигурка казалась мне
маленьким арабчонком-калекой.
Havuzun yeşilimsi sularının kızıl Кажется, стояла осень, так как
yapraklarla örtülü olmasına göre mevsim зеленоватая вода бассейна была
galiba sonbahardı. покрыта красными листьями.
Bu yaprakları seyrederken altlarında birkaç Разглядывая их, я заметила на дне
kırmızı balığın dolaştığını gördüm ve несколько золотых рыбок. И тогда я
büyükannemin özene bezene hazırladığı прямо в новых ботинках и шелковом
ipekli entari ve yeni potinlerimle havuzun платье, которое бабушка накануне так
içinde yürüyüverdim. старательно разгладила, прыгнула в
бассейн.
Etrafta bir çığlık koptu. Neye uğradığımı Роща моментально огласилась дикими
anlamaya meydan kalmadan teyzelerim криками. Не успела я опомниться, как
beni kucaklarına alarak yukarı götürdüler, тетушки вытащили меня, подхватили на
bir yandan öpüp bir yandan azarlayarak руки, начали переодевать. Они бранили
üstümü değiştirdiler. меня и целовали одновременно.
Bu çığlık ve telaştan gözüm yıldığı için Эти крики и причитания сильно
artık havuza girmeye cesaret edemiyor, напугали меня, и отныне я уже не
yüzükoyun, kenarındaki çakılların üstüne осмеливалась лезть в бассейн, а только
uzanarak başımı suya sarkıtıyordum. ложилась животом на край, обсыпанный
галькой, и свешивала вниз голову.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 17


Bir gün yine bu vaziyette balıkları В один из дней я опять лежала на краю
seyretmekle meşguldüm. Tablo, bugünkü бассейна и наблюдала за рыбками.
gibi gözümün önündedir. Büyükannem, Позади меня на садовой скамье сидела
biraz arkada, omuzlarından hiç eksik бабушка в своем неизменном черном
etmediği siyah atkısıyla, bir bahçe чаршафе*. Возле нее, поджав под себя
iskemlesine oturmuş; Hüseyin'se namaz ноги, как во время намаза, примостился
kılar gibi yanında diz çökmüştü. Хюсейн.

* Чаршаф – покрывало мусульманских


женщин.

Yavaş yavaş bir şey konuşuyorlardı. Они тихо о чем-то говорили,


Herhalde Türkçe konuşuyor olmalıydılar ki поглядывая в мою сторону. Надо
ne söylediklerini anlayamıyordum. полагать, разговаривали они по-
турецки, так как я не понимала ни
слова.
Fakat seslerinden, ara sıra bana Интонация их голосов, их непонятные
bakmalarından şüphelendim. взгляды заставили меня насторожиться.
Tavşan gibi kulaklarımı dikmiştim. Dişimle Я, как зайчонок, навострила уши и уже
kırarak havuza attığım simit kırıntılarına не видела золотых рыбок, сбившихся
üşüşen kırmızı balıkları izliyor, вокруг крошек бублика, который я
büyükannemle Hüseyin'in suyun dibine разжевала и бросила в бассейн. Я
vurmuş akislerine bakıyordum. Hüseyin, смотрела на отражение бабушки и
bana bakarken kocaman mendiliyle Хюсейна в зеленоватой воде. Хюсейн
gözlerini siliyordu. смотрел на меня и вытирал глаза
огромным платком.
Çocukların bazen yaşlarının çok üstünde Порой у детей не по годам развита
garip sezişleri vardır. необыкновенная интуиция.
Niçin? Bu incelikleri akıl edecek yaşta Я заподозрила неладное: меня хотят
değildim. разлучить с Хюсейном. Почему?.. Я
была слишком мала, чтобы разбираться
в подобных тонкостях.
Yalnız, bu ayrılığın vakti gelince güneşin Однако я чувствовала, что эта разлука
batması, yağmurun yağması gibi hiçbir является таким же неотвратимым
tedbirle önüne geçilemeyecek bir felaket несчастьем, как наступление тьмы,

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 18


olduğunu gayet iyi anlıyordum. когда приходит ее час, как потоки дождя
в ненастный день.
O gece, büyükannemin karyolasına bitişik В ту ночь я неожиданно проснулась.
küçük karyolamda birdenbire gözlerimi Моя маленькая кроватка стояла рядом с
açtım. Başımda yanan kırmızı gece kandili бабушкиной. Ночник под красным
sönmüştü. Fakat pencerelerden giren ay колпаком у нашего изголовья потух.
ışığı içindeki oda bembeyazdı. Комната была залита лунным светом,
который проникал сквозь окна.
Uykumu almıştım, içimde dayanılmaz bir Спать не хотелось. Меня душила
acı vardı. Bir zaman bileklerime dayanarak невыносимая обида. Приподнявшись на
büyükanneme baktıktan, onun uyuduğuna локтях, я смотрела некоторое время на
kanaat getirdikten sonra yavaşça бабушку. Убедившись, что она спит, я
karyolamdan indim; ayaklarımın ucuna осторожно сползла с кровати и на
basarak odadan çıktım. цыпочках выскользнула из комнаты.
Başka çocuklar gibi karanlık ve yalnızlıktan Я не боялась темноты, как многие мои
korkmazdım. Merdiven tahtaları сверстники, не боялась ходить ночью
gıcırdadıkça büyük bir insan ihtiyatıyla одна. Когда деревянные ступеньки
yerimde durarak ağır ağır sofaya indim. лестницы, по которым я спускалась,
начинали скрипеть у меня под ногами, я
останавливалась с замирающим
сердцем и пережидала. Моя
осторожность могла сделать честь
любому взрослому человеку. Наконец я
добралась до передней.
Kapıları sürgülemişlerdi. Fakat bahçe Дверь оказалась на запоре. Но меня
kapısının yanındaki pencere açık выручило окошко рядом с дверью,
bırakıldığı için dışarı atlamak bana bir ведущей в сад. Оно было распахнуто.
saniyelik iş oldu. Выскочить через него в сад для меня
было минутным делом.
Hüseyin, bahçenin ta öbür ucundaki Хюсейн спал в сторожке садовника в
bahçıvan kulübesinde yatardı. Beyaz конце сада. Я побежала прямо туда.
gecelik gömleğimin uzun etekleri Длинный подол белой ночной рубашки
bacaklarıma dolaşa dolaşa oraya koştum. путался у меня в ногах. Войдя в
Hüseyin'in bir kerevet üzerine serilmiş сторожку, я забралась на кровать к
yatağına sıçradım. Хюсейну.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 19


Onun uykusu çok ağırdı. Zaten У Хюсейна был очень крепкий сон. Я
Arabistan'dayken de sabahları onu узнала об этом, еще когда мы жили в
uyandırmak çok zor bir işti. Gözlerini Арабистане*. Разбудить его по утрам
açmaya razı olması için ata biner gibi было нелегким делом. Чтобы заставить
göğsüne oturup zıplamak, uzun bıyıklarını его наконец открыть глаза, приходилось
dizgin gibi yoklayıp çekmek ve bir süre садиться верхом ему на грудь, словно
bağırtmak lâzım gelirdi. на лошадь, тянуть за длинные усы, как
за поводья, и при этом оглушительно
кричать.
Fakat bu gece ben, onu uyandırmaktan Однако в эту ночь я побоялась будить
korkuyordum. Uyanırsa beni eskisi gibi Хюсейна. Я была уверена, что,
koynuna yatırmaya razı olmayacağından; проснувшись, он не позволит мне, как
bütün yalvarmalarıma rağmen kucağına прежде, лежать у себя под боком,
alarak büyükanneme teslim edeceğinden возьмет на руки и, не обращая
emindim. внимания на мои мольбы, отнесет к
бабушке.
Zaten bütün istediğim, son bir gecemi А у меня было одно желание: провести
daha onun koynunda geçirmekten ibaretti. последнюю ночь перед разлукой рядом
с Хюсейном.
O geceki münasebetsizliğim yakın У нас в семье до сих пор еще
zamanlara kadar aile içinde söylenmiştir. вспоминают о моей проделке.
Büyükannem, sabaha karşı uyanıp da beni Под утро бабушка проснулась и
yatağımda göremeyince çıldıracak gibi увидела мою кровать пустой. Старушка
olmuş... Birkaç dakika içinde bütün yalı чуть не сошла с ума. Через несколько
ayağa kalkmış... минут весь дом был поднят на ноги...
Ellerinde lambalar, şamdanlarla bahçelere, Зажгли лампы, свечи, обыскали сад,
deniz kenarlarına dökülmüşler... Tavan берег моря, обшарили все – чердак,
arasından sokağa, kayıkhaneden havuzun улицы, сарай, где хранились лодки, дно
iki karış suyuna kadar her yeri arayıp бассейна. В колодец для поливки
taramışlar... Bitişik arsadaki bostan огородов на соседнем пустыре опускали
kuyusuna fener sarkıtmışlar... фонарь...
Neden sonra büyükannem, Hüseyin'i Наконец бабушка, вспомнив про
hatırlayarak odasına koşmuş ve beni Хюсейна, бросилась в садовую
neferin boynuna sımsıkı sarılarak uyumuş сторожку, где и нашла меня спящей на
görmüş. груди у солдата.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 20


Ayrılık gününün faciasını hâlâ hatırlar ve У меня хорошо сохранился в памяти
gülerim. Ben ömrümde o günkü kadar день нашего расставания. Это была
dalkavukluk ettiğimi bilmiyorum. Hüseyin, настоящая трагедия. Сейчас я смеюсь...
kapının yanma çömelmiş, koskoca Никогда в жизни я так не унижалась, так
bıyıklarıyla utanmadan ağlıyordu; ben, не заискивала перед взрослыми, как в
Bağdat'ta, Suriye'de Arap dilencilerinden тот день. Хюсейн сидел у дверей на
öğrendiğim dualarla büyükannemin, корточках и, не стесняясь, плакал.
teyzelerimin eteklerini öpüyordum. Слезы текли по его длинным усам.
Выкрикивая заклинания, которым я
научилась у нищих-арабов в Багдаде и
Сирии, я целовала полы бабушкиного и
теткиных платьев, умоляла не
* разлучать нас.

Romanlar mahzun insanı; omuzları Романисты любят так изображать


çökmüş, gözleri sönmüş, hareketsiz ve людей в горе: опущенные плечи,
sessiz bir insan diye, yani daha açıkçası угасший взор, неподвижность и
bir miskin şeklinde tasvir ederler. безмолвие – словом, жалкие,
немощные существа.
Bende daima bunun aksi olmuştur. Ne У меня же все было как раз наоборот.
zaman derin bir üzüntüye kapılsam Стоит со мной приключиться беде, как
gözlerim parlar, tavır ve hareketlerim глаза мои начинают сверкать, лицо
neşelenir, içim içime sığmaz olur. Dünyayı становится веселым, движения
hiçe sayıyormuşum gibi kahkahalarla резкими, я шучу и проказничаю, от
gülerim, türlü gevezelik ve delilikler хохота теряю рассудок, словно мне все
yaparım. нипочем на этом свете. Язык мой
болтает без устали, я готова совершить
любые глупости.
Bununla beraber, öyle sanıyorum ki yakın И все это потому, как мне кажется, что
kimsesi ve başkalarına açılmaya kabiliyeti для человека, неспособного поведать о
olmayan insanlar için bu daha iyi bir своем горе первому встречному или
şeydir. даже кому-нибудь близкому, так жить
легче.
Hüseyin'den ayrıldıktan sonra da böyle Помню, что, расставшись с Хюсейном, я
yaptığımı hatırlıyorum. вела себя именно таким образом.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 21


Yaramazlıktan kuduruyor, beni eğlendirsin Невозможно описать всех моих буйных
diye getirdikleri akraba çocuklarına шалостей. Я словно взбесилась. Ну и
saldırarak canlarını yakıyordum. досталось же от меня моим маленьким
родичам, которых взрослые приводили
специально развлекать меня.
Yabancılar tarafından ayıplanacak bir Однако я очень скоро перестала
vefasızlıkla Hüseyin'i çabucak yakadan тосковать по своему Хюсейну –
silkip atmıştım. Pek bilmiyorum ama, беспечность, достойная всяческого
ihtimal, ona sahiden de dargındım. осуждения. Не знаю, но, может, я
действительно была на него обижена.
Yanımda adı anıldıkça yüzümü ekşitiyor, Стоило кому-нибудь упомянуть в моем
yeni öğrenmeye çalıştığım Türkçe присутствии его имя, как я начинала
kelimelerle "Hüseyin pis, Hüseyin çirkin, морщиться, бранить его на ломаном
edepsiz... Ööö," diye yere tükürüyordum. турецком языке, который только что
начала усваивать: "Хюсейн плохой...
Хюсейн нехороший..." – и плевать на
пол.
Bununla beraber zavallı, pis, çirkin Тем не менее коробка фиников,
Hüseyin'in bana Beyrut'a çıkar çıkmaz присланная мне беднягой, "плохим и
gönderdiği bir kutu hurma, hiddetimi нехорошим" Хюсейном, тотчас по
yatıştırır gibi olmuşu. прибытии в Бейрут, как будто несколько
смягчила мой гнев.
Bunların bitmesinden bir felaket gibi С тоской я смотрела, как коробка
korktuğum halde bir oturuşta hepsini silip пустеет, и все-таки в один присест
süpürdüm. уплела все финики.
Bereket versin çekirdekleri kalıyordu. К счастью, остались косточки, которыми
Onlarla haftalarca eğlendim. я потом забавлялась много недель.
Bir kısmını katırboncuklarıyla karıştırarak Часть их я перемешала с большими
ipliğe dizdim; muhteşem bir yamyam разноцветными бусами, которые
kolyesi şeklinde boynuma taktım. обычно вешают на шею мулов от
сглаза, и нанизала все это на нитку. У
меня получилось замечательное
ожерелье, похожее на те, какие носят
людоеды.
Ötekileri bahçenin ötesine, berisine diktim. Оставшиеся косточки я повтыкала в

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 22


Aylarca her sabah küçük bir kova ile onları землю в разных местах сада и много
suluyor, bahçede bir hurma ormanı месяцев подряд каждое утро поливала
meydana gelmesini bekliyordum. их из маленького ведерка, ожидая
появления финикового леса.
Zavallı büyükannem şaşkına dönmüştü. Трудно приходилось моей бедной
Benimle başa çıkmak hakikaten бабушке. Со мной действительно было
imkânsızdı. невозможно совладать.
Sabah karanlığında uyanır, gece Я просыпалась очень рано, на
yorgunluktan baygın düşünceye kadar рассвете, шумела и бесилась до
gürültü ve yaramazlık ederdim. позднего вечера, пока не валилась
замертво от усталости.
Sesim kesildiği vakit yalıyı adeta telaş Как только умолкал мой голос, всех
alırdı. Çünkü bu, benim ya bir yerimi охватывало беспокойство. Это
keserek sessiz sedasız kanımı dindirmeye означало, что я или обрезала себе руку
çalıştığıma, ya bir yerden düşerek acıdan и втихомолку пытаюсь остановить
bağırmamak için kıvrandığıma, yahut da кровь, или упала откуда-нибудь и
sandalye ayaklarını testerelemek, minder корчусь от боли, стараясь не кричать,
örtülerini boyamak gibi muzır bir işle или же совершаю очередное
meşgul bulunduğuma delalet ederdi. преступление: отпиливаю у стульев
ножки, перекрашиваю чехлы от
тюфяков и т.д.
Bir gün kuşlara bez ve tahta parçalarıyla Я взбиралась на верхушки деревьев и
yuva yapmak için ağaçların tepesine çıkar, мастерила из тряпок и щепок птичьи
bir başka gün ocak bacasından taş atıp гнезда, лазила на крышу и бросала в
aşçıyı korkutmak için dam tepelerine трубу камень, чтобы попугать повара.
tırmanırdım.
Yalıya ara sıra bir doktor gelip giderdi. Bir Иногда к нам в особняк приезжал
gün kapıda bu doktoru bekleyen boş доктор. Однажды я вскочила в пустой
arabaya atlayarak hayvanları kamçılamış, фаэтон, оставленный доктором у ворот,
bir başka gün de kocaman bir çamaşır хлестнула лошадей кнутом и пустила их
teknesini sürüye sürüye denize indirmiş, вскачь. В другой раз я приволокла на
kendimi akıntıya salıvermiştim. берег моря большое корыто для стирки,
спустила его на воду и поплыла по
волнам.
Bilmem başkalarında da öyle midir? Bizim Не знаю, как в других семьях, но у нас

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 23


ailede öksüzlere el sürmek günah sayılırdı. считалось грехом поднимать руку на
сироту.
Pek çekilmez hale geldiğim zaman Если я совершала какой-нибудь очень
verdikleri ceza, kolumdan tutarak bir odaya тяжкий проступок, меня наказывали:
kilitlemekti. брали за руку, отводили в комнату и
запирали там.
Bütün çocukların "Sakallı Amca" diye У нас был очень странный родственник,
çağırdıkları tuhaf bir akrabamız vardı. Bu которому дети дали прозвище
sakallı amca, benim ellerime "Evliya "бородатый дядя". Так вот этот самый
parmaklığı" derdi. Çünkü parmaklarım bir бородатый дядя называл мои руки
gün bile yarasız, beresiz olmaz ve daima "решеткой святых"*. Они всегда были у
kına konmuş gibi bez parçalarıyla sarılı меня в синяках, порезах, ссадинах,
bulunurdu. постоянно обмотаны тряпичными
бинтами, как у женщин, красящих ногти
хной.

* В Турции существовал обычай: на


ограду усыпальницы или гробницы, где
похоронен святой, приходившие на
поклонение женщины вешали
шелковые нитки или тряпочные
ленты, загадывая при этом желание.

Akrabalarımla bir türlü geçinemezdim. Со своими сверстниками я никогда не


Yaşça kendimden çok büyük olan akraba ладила. Меня боялись даже дети,
çocuklarını bile yıldırmıştım. которые были намного старше.
Binde bir içimde bir sevgi dalgası Если же вдруг в моем сердце
kabaracak olursa bu da ayrı bir felaketti, вспыхивала любовь, что случалось
insan gibi sevmeyi, sevdiğimi güzel güzel очень редко, то предмету моей страсти
okşamayı öğrenmemiştim. это сулило одни неприятности. Я не
научилась любить обычной
человеческой любовью и относиться с
нежностью к приятному мне существу.
Sevdiğim insanın üstüne bir canavar Я бросалась на объект своей любви, как
yavrusu gibi atılır, kulaklarını ısırır, yüzünü волчонок, царапала и кусала его,

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 24


tırmalar, tartaklaya tartaklaya şaşkına словом, обращалась так грубо, что
çevirirdim. человек терялся.
Akraba çocukları arasında yalnız birine Среди моих маленьких родственников
karşı anlaşılmaz bir çekingenlik ve был только один, в присутствии
cesaretsizliğim vardı: Besime Teyze'nin которого я испытывала непонятную
oğlu Kâmran. робость и смущение, – это сын моей
тетки Бэсимэ – Кямран.
Maamafih ona çocuk demek de pek doğru Впрочем, было бы не совсем правильно
olmazdı. Bir kere yaşça büyüktü. Sonra называть его ребенком. Во-первых,
çok uslu ve ağırbaşlıydı. Кямран был намного старше меня, а во-
вторых, это был очень послушный,
очень серьезный мальчик.
Çocukların arasına karışmaktan Он не любил играть с детьми, всегда в
hoşlanmaz, elleri ceplerinde kendi kendine одиночестве бродил по берегу моря,
deniz kenarında dolaşır, yahut ağaçların засунув руки в карманы, или читал под
altında kitap okurdu. деревом книжку.
Kâmran'ın kıvırcık san saçları, beyaz, У него были русые вьющиеся волосы и
nazik, parlak bir cildi vardı. O kadar parlak нежное белое личико. Мне почему-то
bir cilt ki, cesaretim olsa da kulaklarına казалось, что если ухватить его зубами
yapışsam, yakından yanaklarına baksam, за ухо и взглянуть вблизи в эти
aynada gibi kendimi göreceğimi sanırdım. мраморные щеки, то увидишь в них, как
в зеркале, свое отражение.
Bununla beraber, çekingenliğime rağmen И все-таки, несмотря на робость перед
bir gün Kâmran'la da kavga ettim; deniz Кямраном, у меня однажды произошла
kenarında sepete koyarak taşıdığım bir неприятность даже с ним. Случилось
kaya parçasını onun ayağı üzerinde мне раз таскать с берега моря обломки
bıraktım. скалы в плетеной корзине. И вот камень
каким-то образом вывалился из корзины
и ударил Кямрана по ноге.
Taş mı pek ağırdı, o mu fazla nazikti То ли камень был очень тяжел, то ли
bilemiyorum. Birdenbire bir çığlık, bir нога моего кузена слишком хрупкой, но
vaveyladır koptu. Şaşırdım. Bahçedeki вопль, последовавший вслед за этим,
ağaca saklanmak için tırmandım. невероятно испугал меня. С
проворством мыртышки я
вскарабкалась на громадную чинару,

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 25


которая росла в нашем саду.
Ne azar, ne tehdit, hatta ne yalvarma beni Ни брань, ни угрозы, ни мольбы не
aşağıya indiremiyordu. могли заставить меня спуститься вниз.
Nihayet bahçıvanı, benim takibime memur Наконец садовнику приказали снять
ettiler. Öyle ki adamcağız, yoluna devam меня с дерева. Но по мере того, как он
ederse benim vücudumu çekemeyecek поднимался, я лезла все выше и выше к
kadar ince dallara çıkmakta tereddüt самой макушке. Бедняга понял, что,
etmeyeceğimi ve bir kaza çıkacağını если погоня будет продолжаться, я не
anladı, tekrar aşağı indi. остановлюсь, заберусь на такие тонкие
ветки, которые не выдержат меня, и
произойдет несчастье. Садовник
спустился вниз.
Hasılı o gece ortalık kararıncaya kadar, А я до самых сумерек просидела на
kuş gibi ağaç dalında tünedim. ветке дерева, словно птица.

Biçare büyükannemde hiç uyku Моя бедная бабушка лишилась из-за


bırakmamıştım. Kadıncağız, beni iyiden меня покоя и сна. Ну и доставалось же
iyiye sevgisiyle sarmıştı. Bazı sabahlar, bir несчастной старушке! Иногда по утрам
gün evvelki yorgunluğunu dinlendirmeden ее будила моя возня, и она вставала
benim gürültümle uyandıkça yatağında усталая и разбитая. Бабушка хватала
doğruluyor, beni kollarımdan tutup меня за плечи и трясла, причитая и
sarsarak, "Ne vardı ölüp de bu yaşında bu вспоминая мою бедную маму: "Ах, дочь
canavarı benim başıma musallat edecek?" моя, ты покинула нас и оставила мне на
diye anneme çıkışıyordu. голову это чудовище!.. Это в мои-то
годы!.."
Fakat şurası da muhakkaktı ki, bu Но я знаю точно: предстань перед ней в
dakikalarda annem karşısına çıkıp "Bu этот момент моя покойная мать и
canavarı mı, yoksa beni mi?" diyebilseydi, спроси: "Кого ты предпочтешь: это
büyükannem hiç şüphesiz beni alır, onu чудовище или меня?.." – бабушка,
geldiği yere gönderirdi. несомненно, выбрала бы внучку,
отказавшись от дочери.
Evet, hastalıklı bir ihtiyar kadının bir gün Конечно, болезненной старушке было
evvelki yorgunluğunu dinlendirmeden тяжело вставать каждое утро усталой,
uykudan uyanması zordur. Fakat не отдохнув от вчерашнего дня...
dinlenmiş bir vücut, ıstıraba susamış bir Однако не надо забывать, что еще

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 26


ruhla yatakta uyanış ve hatırlayıştaki горше просыпаться в одиночестве, хотя
zorluğu da unutmamak lâzım... бы и отдохнув за ночь, скорбеть душой
об ушедших, предаваясь грустным
воспоминаниям.
Hasılı, verdiğim zahmetlere rağmen Словом, я уверена, несмотря на все
eminim ki büyükannem benimle çok неприятности, которые я причиняла
avundu ve mesut oldu. домашним, бабушка была счастлива со
мной, я стала утешением для нее.
*

Onu kaybettiğim zaman dokuz Мне было девять лет, когда мы


yaşlarındaydım. Babam da tesadüfen потеряли бабушку. Отец случайно в это
İstanbul'da bulunuyordu. время находился в Стамбуле, его
Zavallıyı bu sefer de Trablus'tan переводили из Триполи в Албанию. В
Arnavutluk'a kaldırmışlardı, İstanbul'da Стамбуле он мог задержаться только на
ancak bir hafta kalabilmişti. неделю.
Büyükannemin ölümü onu müşkül bir Смерть бабушки поставила отца в
mevkide bırakıyordu. Bekâr zabit, dokuz очень затруднительное положение. Не
yaşında bir kız çocuğunu peşine takıp dağ мог же холостой офицер таскать за
taş sürükleyemezdi. собой в бесконечных скитаниях
девятилетнюю дочь.
Nedense, beni teyzelerimin yanında Оставить же меня на попечении теток
bırakmaya yanaşamıyor, ihtimal, bir sığıntı ему почему-то не хотелось. Возможно,
vaziyetine düşmemden korkuyordu. он боялся, что я попаду в положение
нахлебницы.
Ne düşündüyse düşündü, bir sabah beni И тогда отец придумал следующее...
elimden tutarak vapura bindirdi; İstanbul'a Однажды утром он взял меня за руку, и
geçirdi. мы вышли из дому; добрались до
пристани, сели на пароход и приехали в
Стамбул.
Köprüde tekrar bir arabaya binerek bitip У Галатского моста мы сели в фаэтон,
tükenmez yokuşlardan çıktık, çarşılardan который долго возил нас по каким-то
geçtik, sonra büyük bir taş binanın kapısı холмам, мимо многочисленных
önünde durduk. базарчиков. Наконец мы очутились у
дверей большого каменного здания.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 27


Burası, benim on sene kapalı kalacağım Это была так называемая "школа
sör mektebiydi. сестер", которая готовила мне
заключение на десять лет.
Bizi kapının yanında perdeleri ve panjurları Нас провели в мрачную комнату рядом
kapalı loş bir odaya aldılar. с прихожей. Портьеры на окнах были
спущены, наружные ставни плотно
прикрыты.
Her şey önceden konuşulup hazırlanmış Очевидно, все было заранее оговорено
olacaktı ki, biraz sonra içeri giren siyahlı и согласовано. Через минуту в комнату
bir kadın bana doğru eğildi; başındaki вошла женщина в черном платье. Она
beyaz başlığın uçları garip bir kuşun наклонилась ко мне, и поля ее белого
kanatlan gibi saçlarıma sürünerek головного убора, словно крылья какой-
yakından yüzüme baktı ve yanaklarımı то диковинной птицы, коснулись моих
okşadı. волос. Женщина заглянула мне в лицо,
погладила по щеке...
Mektebe ilk ayak atışımın yine bir kaza, bir Помню, день моего появления в
yaramazlıkla başladığını hatırlıyorum. пансионе тоже ознаменовался
происшествием.
Babam, Sör Süperiyör'le konuşurken ben, В то время как отец разговаривал с
dolaşmaya, öteyi beriyi karıştırmaya сестрой-директрисой, я бродила по
başlamıştım. комнате, все разглядывала, всюду
совала свой нос.
Üzerindeki renkli resimlere parmağımla Мое внимание привлекла пестро
dokunmak istediğim bir vazo yere düşerek разрисованная ваза, и мне захотелось
kırıldı. потрогать рисунки рукой. В конце
концов ваза упала на пол и разлетелась
вдребезги.
Babam kılıcını çıkartarak yerinden fırladı, Отец, звякнув саблей, вскочил со стула,
telaşla beni kolumdan yakaladı. поймал меня за руку. Трудно передать,
как он был огорчен и сконфужен.
Kırılan vazonun sahibi Sör Süperiyör ise Что касается сестры-директрисы,
bilakis gülüyordu. Ellerini sallayarak хозяйки разбитой вазы, то она,
babamı yatıştırmaya çalışıyordu. напротив, весело улыбнулась и
замахала руками, стараясь успокоить
* отца.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 28


Mektepte ben, bu vazoya benzemez daha Ах, сколько мне предстояло разбить в
neler kıracaktım. Evdeki haşaralığım orada пансионе еще всякого добра, кроме
devam ediyordu. этой злополучной вазы! Короче, мои
домашние проказы продолжались и
там.
Bu sörler ya hakikaten melek gibi sabırlı Наши сестры-воспитательницы или
insanlardı, yahut da benim hoş bir tarafım действительно обладали ангельским
vardı. Yoksa başka türlü benim kahrımı терпением, или просто
çekmek mümkün değildi. симпатизировали мне. Иначе я не
понимаю, как они могли прощать все
мои выходки.
Sınıfta mütemadiyen gevezelik eder, Я без умолку болтала на уроках,
oradan oraya dolaşırdım. Herkes gibi разгуливала по классу... Спокойно
merdivenlerden inip çıkmak benim için спускаться и подниматься по лестнице,
değildi. Mutlaka bir köşeye sinerek как это делали другие девочки, – было
arkadaşlarımın inmesini bekler, sonra atar не по мне. Я должна была сначала
biner gibi tırabzanın üzerine atlayarak переждать, куда-нибудь спрятавшись,
kendimi yukarıdan aşağıya kapıp пока спустятся все мои подруги, после
koyverirdim. этого вскакивала на перила верхом и
молниеносно слетала вниз.
Yahut da ayaklarımı birbirine yapıştırarak Наверх же я взбиралась так.
zıplaya zıplaya basamakları atlardım. Складывала ноги вместе, солдатиком, и
прыгала сразу через несколько
ступенек.
Bahçede kuru bir ağaç vardı. Fırsat У нас в саду стояло старое сухое
buldukça oraya tırmandığımı ve tehditlere дерево. При всяком удобном случае я
kulak asmadan teneffüs sonuna kadar взбиралась на него и скакала с ветки на
daldan dala atladığımı gören muallim bir ветку, не обращая внимания на угрозы
gün, "Bu çocuk insan değil, çalıkuşu!" diye наставниц. Наблюдая как-то за моими
bağırmıştı. гимнастическими упражнениями, одна
из сестер воскликнула:
– Господи, что за ребенок?! Ведь это не
человек, а чалыкушу*.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 29


* Чалыкушу – букв.: "кустарниковая
птица", королек, из семейства
воробьиных.

İşte o günden sonra adım unutulmuş ve И с того дня мое настоящее имя было
herkes beni "Çalıkuşu" diye çağırmaya словно забыто. Все называли меня
başlamıştı. только Чалыкушу.
Bilmem nasıl, sonradan bu isim, aile Не знаю, как это случилось, но мои
arasında aldı yürüdü ve Feride adı bayram домашние тоже потом начали звать
elbiseleri gibi pek sayılı günlerde kullanılan меня по прозвищу. А мое подлинное
resmi bir ad olup kaldı. имя, Феридэ, сделалось официальным
и употреблялось очень редко, точно
праздничный наряд.
Çalıkuşu benim hem hoşuma gider, hem Имя Чалыкушу нравилось мне, оно
işime yarardı. Bir münasebetsizliğimden даже выручало меня. Стоило кому-
şikâyet edildiği vakit fütursuzca omuzlarımı нибудь пожаловаться на мои проделки,
silker, "Ne yapayım? Bir Çalıkuşu'ndan ne я только пожимала плечами, как бы
beklenir?" derdim. говоря: "Я тут ни при чем... Что же вы
хотите от Чалыкушу?.."
Ara sıra mektebimize, çenesinde keçi К нам в школу приходил аббат в очках,
sakalına benzeyen bir küçük sakal taşıyan, с маленькой козьей бородкой.
gözlüklü bir papaz gelip giderdi.
Bir gün el işi makasıyla saçımdan kestiğim Как-то раз ножницами для рукоделья я
bir parçayı zamkla çeneme yapıştırdım. выстригла у себя клок волос и
прилепила его клеем на подбородок.
Hoca benim tarafıma baktığı zaman Когда священник смотрел в мою
çenemi avuçlarımın içine saklıyor, o başını сторону, я прикрывала подбородок
öte yana çevirince ellerimi açıp sakalımı руками, но стоило ему отвернуться, как
sallayarak papazın taklidini yapıyor ve я тотчас открывала лицо, мотала
çocukları güldürüyordum. головой из стороны в сторону,
подражая нашему аббату. Класс умирал
со смеху.
Muallimimiz, bu kahkahaların sebebini bir Аббат никак не мог понять причин
türlü anlamayarak öfkesinden çığlık çığlığa нашего веселья, выходил из себя и
bağırıyordu. даже бранился.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 30


Bir aralık, başımı sınıfın koridora açılan Я случайно повернулась к окну,
penceresine çevirecek oldum. Camın выходящему в коридор, и вдруг
arkasında Sör Süperiyör'ün bana baktığını увидела, что за мной из коридора
görmeyeyim mi? наблюдает сестра-директриса.
Şaşkınlıktan ne yapsam beğenirsiniz? Я растерялась, но, как вы думаете, что
Boynumu bükerek, parmağımı dudağıma я сделала?.. Прижалась грудью к парте,
götürerek "sus" işareti yaptım; sonra da приложила палец к губам, словно
parmaklarımla ona bir öpücük gönderdim. подавая знак молчать, затем послала
ей воздушный поцелуй.
Mektebin en büyüğü bu Sör Süperiyör'dü. Сестра-директриса была главной в
En ihtiyar hocalara kadar herkes onu Allah пансионе. Все, даже самые
gibi sayardı. престарелые воспитательницы,
боготворили ее.
Böyle olduğu halde kendisinden hocaya Несмотря на свое высокое положение,
karşı suç ortaklığı rica etmem kadıncağızı строгая дама улыбнулась, ее
neşelendirdi. позабавила моя смелость. Ведь я
приглашала ее стать соучастницей
моей проделки.
Sınıfa girerse ciddiyetini muhafaza Мне показалось, будто директриса
edememekten korkuyormuş gibi gülerek боится, что, войдя в класс, ей не
ve parmağıyla beni tehdit ederek koridorun удастся сохранить серьезный вид. Она
karanlığında kayboldu. только погрозила мне пальцем и
скрылась в коридорном полумраке.
Sör Süperiyör, bir gün de beni Однажды сестра-директриса поймала
yemekhanede yakalamıştı. Sınıftan çalıp меня на месте преступления. Дело
getirdiğim kağıt sepetine yemek artıklarını было в столовой. Я складывала
doldurmakla meşguldüm. объедки в корзину для бумаг,
принесенную тайком из класса.
Sert bir sesle beni yanına çağırdı: Строгим голосом директриса подозвала
меня.
"Buraya gel Feride," dedi. "Nedir bu – Подойди сюда, Феридэ. Объясни мне,
yaptığın?" что ты делаешь.
Yaptığımda ne fenalık olduğunu Я не видела ничего дурного в моем
anlamıyordum. Gözlerimi yüzüne занятии, взглянула прямо в глаза
kaldırarak: директрисе и спросила:

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 31


– Köpeklere yiyecek vermek fena mı Ma – Разве кормить собак – это плохо, ma
Sör? dedim. sœur?
– Hangi köpeklere? Ne yemeği? – Каких собак?.. Зачем кормить?..
– Viranedeki köpeklere... Ah, Ma Sör, beni – Собак... На пустыре... Ах, ma sœur,
görünce ne kadar sevindiklerini bilseniz... знали бы вы, как они радуются, завидев
Dün akşam ta köşe başında karşıladılar, меня! Вчера вечером псы встретили
ayaklarıma dolaşmaya başladılar... меня на самом углу. Как они начали
"Sabredin... Ne oluyorsunuz?... Viraneye крутиться вокруг меня!.. Я им говорю:
gitmeden vermem!" diyordum... Zalimler "Потерпите... Что с вами?.. Пока не
bir türlü lakırdı anlamıyorlar, beni yere придете на пустырь, ничего не дам..."
yatırıyorlardı... Benim de inadım tuttu. Но злюки ни за что не хотели понимать
Sepeti sımsıkı eteklerimin arasında человеческого языка. Они чуть не
tuttum... Az kalsın beni свалили меня на землю... Ну и я
parçalayacaklardı... Bereket versin bir заупрямилась... Зажала корзину между
simitçi geçiyordu, beni kurtardı. ног... Они меня едва не разорвали. На
мое счастье, мимо проходил продавец
бубликов... Он спас меня.
Sör Süperiyör, gözlerini gözlerime dikmiş Директриса слушала, пристально глядя
beni dinliyordu. мне в глаза.
– Peki, sen mektepten nasıl çıktın? diye – Хорошо, но как ты вышла из
sordu. Hiç çekinmeden: пансиона?
– Çamaşırhanenin arkasındaki duvardan – Перелезла через забор возле
atladım, dedim. прачечной... – не задумываясь,
ответила я.
Sör, büyük bir felaket haberi almış gibi – Да как ты осмелилась? – ужаснулась
ellerini başına götürerek: директриса, хватаясь руками за голову,
– Nasıl cesaret ettin? dedi. Aynı saffetle: словно услышала страшное известие.
– Merak etmeyiniz Ma Sör... Duvar çok – Не волнуйтесь, ma sœur, забор очень
alçak... Hem nasıl istiyorsunuz ki kapıdan низенький... А потом, что же выхотите?..
çıkayım?... Kapıcı beni bırakır mı hiç? Разве я могу выйти через калитку...
Birinci defasında: "Ma Sör Terez seni Неужели привратник выпустит меня?..
çağırıyor!" diye aldattım da öyle kaçtım... Правда, однажды мне удалось его
Rica ederim siz de beni haber vermeyin... обмануть... Я сказала: "Тебя зовет ma
Çünkü köpeklerin aç kalmaları tehlikesi sœur Тереза". Так и убежала. Только
var... прошу вас, не выдавайте меня. Ведь

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 32


это очень опасно, если псы будут
голодными!..
Sörler ne garip insanlardı. Zannederim ki Странные существа наши сестры.
başka bir mektepte bunu yapsam ya Соверши я подобное в какой-нибудь
hapsedilir, yahut da bir başka ceza другой школе, меня посадили бы в
görürdüm. карцер или еще как-нибудь наказали.
O, benimle yüz yüze gelmek için yere Директриса опустилась передо мной на
çömeldi: корточки, и мы оказались с ней лицом к
лицу.
– Küçük hayvanları korumak güzel şey, – Покровительствовать животным –
dedi. Fakat itaatsizlik etmek hiç öyle очень похвально! Но непослушание?!
değil... Bırak sepeti bana... Ben kırıntıları Это очень плохо! Оставь мне эту
kapıcı ile köpeklere gönderirim. корзину. Я отошлю объедки с
привратником.
Hayatta kimse, galiba bu kadın kadar beni Мне кажется, никто в жизни не любил
sevmedi. меня так, как эта женщина.
Sörlerin buna benzer hareketleri o zaman Подобные воспитательные методы
yelin kayaya tesiri gibi bir şeydi, действовали на меня тогда не больше,
haşarılığıma, intizamsızlığıma mani чем легкий ветерок на скалу. Вряд ли
olacağa benzemezdi. они могли повлиять на мой буйный,
необузданный характер.
Fakat zamanla, gizli gizli içeriye işlemiş bu Но со временем атмосфера пансиона,
silinmez izlerin bende şifasız bir zaaf ve уклад жизни, созданный сестрами,
rikkat tortusu bırakmış olmasından помимо моей воли проникали в мою
korkarım. душу, оставляя неизгладимые следы,
вызывая во мне чувство нежности и
* сострадания.

Evet, ben hakikaten garip, anlaşılmaz bir Да, я была действительно очень
çocuktum. Hocalarımın zayıf damarlarını странной и сумасбродной девочкой. Я
yakalamıştım. Her birinin en ziyade neden хорошо изучила слабости наших
üzüleceğini gayet iyi keşfeder ve ona göre воспитательниц и изобретала
işkenceler hazırlardım. всевозможные пытки, зная, кого как
надо изводить.
Mesela Sör Matild isminde ihtiyar ve son Например, у нас была старая, крайне

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 33


derece mutaassıp bir musiki hocamız набожная учительница музыки – сестра
vardı. Матильда.
O, mesela, duvardaki Meryem heykelinin Так вот, когда она со слезами на глазах
önünde gözlerinde yaşlarla dua ederken, усердно молилась перед изображением
heykelin etrafında uçuşan sinekleri Cвятой Девы Марии, я показывала на
göstererek: "Ma Sör, aziz annemizi мух, которые кружились в воздухе, и
melekler ziyarete gelmiş!" gibi bir sözle en говорила, стараясь уязвить бедную
can alacak yerinden vururdum. старушку:
– Ma sœur, нашу дорогую пресвятую
мать посетили духи?
Bir başka hocamızın son derece temiz ve Одна из наших воспитательниц, дама
titiz olduğuna dikkât etmiştim. Yanından крайне раздражительная и капризная,
geçerken kalemimin iyi yazmamasından слыла страшной чистюлей. Поэтому
şikâyet eder gibi yapar, onu şiddetle всякий раз, проходя мимо нее, я
sallayarak zavallının bembeyaz yakasına энергично встряхивала ученической
mürekkep sıçratırdım. ручкой, словно досадуя, что она плохо
пишет, и белоснежный воротник
несчастной женщины покрывался
чернильными кляксами.
Yine bir tanesi vardır ki, böceklerden pek Другая наша молоденькая
korkardı. Kitaplardan birinde boyalı bir воспитательница до смерти боялась
akrep resmi bularak makasla etrafını насекомых. В какой-то книге мне
kestim, sonra bu kâğıt parçasını попался цветной рисунок скорпиона. Я
yemekhanede yakaladığım iri bir at аккуратно вырезала его ножницами,
sineğinin sırtına zamkla yapıştırdım ve затем поймала в столовой большого
akşam mütalaasında bir bahane ile слепня и приклеила ему на спину этот
hocamın yanına yaklaşarak kürsünün рисунок. На вечерних занятиях я под
üzerine bıraktım. каким-то предлогом подошла к нашей
воспитательнице и подбросила
"скорпиона" на кафедру.
Ben Sör'ü lakırdıya tutarken sinek Пока я отвлекала воспитательницу
yürümeye başlamıştı. разговором, слепень начал двигаться.
Zavallı kız, havagazı lambasının ışığında И вдруг бедная женщина увидела при
korkunç bir akrebin kıskaçlarını, kuyruğunu свете керосиновой лампы, как
titreterek kürsünün üzerinde yürüdüğünü страшный скорпион, потрясая

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 34


görünce bir feryat kopardı. Yanında duran клешнями и хвостом, ползет прямо на
bir "T" cetvelini yakalayarak bir vuruşta нее. Она испустила дикий вопль,
sineği kürsünün üstüne yapıştırdı; sonra схватила линейку, лежавшую рядом, и
arkasını duvara dayayıp elini yüzüne одним махом пригвоздила слепня к
kapayarak küçük bir baygınlık geçirdi. кафедре. После этого прислонилась
спиной к стене, закрыла лицо руками и
на мгновение лишилась чувств.
O gece yatağımda ben de bir yarım В ту ночь я долго не могла заснуть,
saatçik sağdan sola, soldan sağa döndüm ворочаясь в постели с боку на бок.
ve kıvrandım.
Şöyle böyle on iki yaşında vardım, içimde Мне было уже двенадцать лет, и я
ar ve haya duyguları hayli inkişaf etmişti. успела усвоить кое-какие понятия стыда
Hocama yaptığımdan utanıyordum. и совестливости. Я мучилась,
вспоминая проделку с
воспитательницей.
Sonra kabahatimin kolay geçiştirilecek На этот раз мой проступок был не из
kabahatlerden olmadığını anlıyordum. тех, которые проходят безнаказанно. Я
Ertesi gün muhakkak istintaka çağrılacak чувствовала: утром меня непременно
ve kim bilir ne olacaktım? вызовут на допрос и что-то будет!..
Uykum arasında Sör Süperiyör'ü birkaç Во сне я несколько раз видела сестру-
kere karşımda gördüm. Çatkın bir çehreyle директрису. Ее сердитое лицо с широко
üzerime yürüyor, gözlerini açıyor, раскрытыми глазами надвигалось на
bağırıyordu. меня, она что-то кричала.
Ertesi gün birinci ders vakasız geçti, На следующий день первый урок
ikincinin sonlarına doğru kapı aralandı; прошел без происшествий. В конце
içeri giren Sör, hocaya bir şey söyledikten второго дверь приоткрылась, вошла
sonra beni eliyle dışarı çağırdı. Dehşet! одна из сестер. Она что-то шепнула
учительнице, затем жестом пригласила
меня последовать за ней. Какой ужас!..
Ben, omuzlarımı kısarak, dilimi çıkararak Не оглядываясь по сторонам, вобрав
kös kös dışarı çıkarken çocuklar голову в плечи и прикусив язык, я
gülüyorlar, hoca cetveliyle hafif hafif поплелась к выходу. Девочки за моей
kürsüye vurarak onları sükût ve ciddiyete спиной хихикали, учительница легонько
davet ediyordu. стучала линейкой по кафедре,
призывая класс к спокойствию.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 35


Biraz sonra Sör Süperiyör'ün odasında Минуту спустя я уже стояла в кабинете
idim. Fakat hayret! Müdirenin çehresi сестры-директрисы. Но, удивительно,
rüyada gördüğüm çehreye hiç ее лицо нисколько не походило на то,
benzemiyordu. которое я видела во сне.
O kadar ki, bir an akrepli sinek oyununu
icat eden ve hocanın bayılmasına sebep
olan yaramazın ben değil, o olduğuna
inanacak gibi oldum.
Yüzü mahzundu, dudakları titriyordu. Beni Лицо сестры-директрисы было
elimden tutup göğsüne çekecek gibi bir печальное, губы дрожали. Она взяла
hareket yaptı. Sonra yine bıraktı: меня за руку и чуть притянула к себе,
словно собиралась обнять, затем
отпустила мою руку и сказала:
– Feride, çocuğum... Sana bir haber – Феридэ, дитя мое. Мне надо тебе что-
vereceğim... Üzücü bir haber... Baban bir то сообщить... Неприятное известие.
parça hastaymış... Bir parça diyorum, ama Твой папа как будто немного болен... Я
galiba ziyadece... говорю "немного", но, кажется, он очень
болен...
Sör Süperiyör, elindeki bir kâğıt parçasını Сестра-директриса комкала в руках
buruşturuyor, sözünün arkasını getirmeye какое-то письмо. Видно, ей трудно было
muvaffak olamıyordu. договорить до конца.
Beni sınıftan getiren Sör'ün birdenbire Вдруг воспитательница, которая
mendilini yüzüne kapayarak dışarı çıktığını привела меня из класса, закрыла лицо
gördüm. платком и выбежала из комнаты.
Anlamıştım. Bir şey söylemek istiyordum. Тогда я все поняла. Мне хотелось что-
Fakat Sör Süperiyör gibi benim de dilim то сказать, но у меня, как и у сестры-
tutulmuştu. Başımı çevirerek açık директрисы, отнялся язык.
pencereden karşıki ağaçlara baktım. Отвернувшись, я посмотрела через
Güneş vurmuş tepelerinde kırlangıçlar открытое окно на деревья. Меж ветвей,
uçuyordu. залитых солнечным светом,
стремительно проносились ласточки.
Birdenbire bana da onlar gibi bir canlılık Неожиданно мной овладела какая-то
geldi: непонятная резвость.
– Anladım Ma Sör, dedim, üzülmeyiniz... – Мне все ясно, ma sœur... – сказала я.
Ne yapalım, hepimiz öleceğiz... – Не огорчайтесь. Что поделаешь? Все

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 36


мы умрем.
Bu defa da Sör Süperiyör başımı göğsüne Директриса прижала мою голову к груди
dayadı ve uzun müddet bırakmadı. и долго не отпускала.
Görüş günü olmadığı halde biraz sonra Вскоре в пансион прибыли мои тетки,
teyzelerim beni görmeye geldiler. İzin хотя в этот день посещения не
alarak eve götürmek istediler. Razı полагались. Они просили разрешить им
olmadım. İmtihanların çok yakın olduğunu забрать меня домой. Но я наотрез
söyledim. отказалась, сославшись на
предстоящие экзамены.
Mamafih imtihanların çok yakın olması, Однако эти экзамены не помешали мне
beni o gün her zamankinden fazla azgınlık в тот день буйствовать больше, чем
etmekten men etmedi. O kadar ki, akşam обычно. Дело дошло до того, что на
mütalaasında şiddetli bir ateş bastı, вечерних занятиях у меня поднялась
tembellerin yaptıkları gibi kollarımı sıranın температура. Скрестив руки на парте, я
üstüne koyarak uyukladım ve o gece положила на них голову, как это делают
yemek yemedim. Ertesi sabah uyandığım лентяи, да так и заснула, даже не
zaman her zamanki Çalıkuşu idim. поужинав. На следующее утро,
проснувшись, я была уже обычной
* Чалыкушу.

Yaz tatillerimi Besime Teyzem'in Летние каникулы я провела в Козъятагы


Kozyatağı'ndaki köşkünde geçirirdim. на даче у тетки Бесимэ.
Buradaki çocuklardan bana hayır yoktu. Здешние дети были для меня
Besime Teyzem'in kızı Necmiye, annesinin неподходящей компанией. Двоюродная
dizi dibinden ayrılmayan, sessiz ve biraz сестра Неджмие, молчаливая,
da hastalıklı bir çocuktu. Kâmran болезненная девочка, не слезала с
Ağabeyi'nin hemen hemen bir eşi idi. колен матери. Она, как две капли воды,
походила на своего старшего брата
Кямрана.
Bereket versin, etrafta muhacir çocukları К счастью, по соседству жило много
vardı. Onları bahçeye toplayarak başlarına переселенцев с Балкан. Их
geçer, akşama kadar adeta kudururdum. детисобирались у нас в саду каждый
день. Я верховодила этими ребятами,
бесилась вместе с ними до позднего
вечера.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 37


Bir aralık, zavallı arkadaşlarım istiskale Но мои бедные товарищи пришлись не
uğramışlar, köşkün bahçıvanı vasıtasıyla ко двору и были вскоре изгнаны из
kapı dışarı edilmişlerdi. особняка нашим садовником.
Fakat onlar, küçük gönüllü çocuklardı. Однако ребята не очень обиделись на
Gördükleri hakarete aldırmayarak beni такое обхождение, они были негордые и
köşkten kaçırmaya gelirlerdi. по-прежнему приходили и похищали
меня из особняка.
Saatlerce kırlarda serserilik eder, bahçenin Мы целый день бродяжничали по
çitleri üzerinden aşarak yemiş çalardık. полям, лазили через заборы в сады,
воровали фрукты.
Geceye doğru güneşten yüzümün derisi Домой я возвращалась в сумерках.
pul pul olmuş, yaralı ellerimle eteklerimin Лицо мое было сожжено солнцем.
yırtıklarını kapatmaya çalışarak içeri Израненными руками я старалась
girince, teyzem saçını başını yolar, bir прикрыть дыры на платье. Завидев
kucak parlak tüy yığını altında ara sıra меня, тетка Бесимэ приходила в
pembe ağzını açarak esneyen ve o haliyle неистовство; она без конца ставила мне
alık ve tembel Van kedilerine benzeyen в пример Неджмие, которая только и
Necmiye'yi bana misal gösterirdi. делала, что зевала, раскрывая свой
розовый ротик, потряхивая копной
блестящих волос, и поэтому была
похожа на глупую и ленивую кошку.
Usluluğu, okumuşluğu, nazikliği, terbiyesi Мало того, тетка постоянно твердила
ve daha bilmem neleri ikide birde başıma мне о воспитанности, вежливости,
kakılanlardan biri de Kâmran'di. начитанности и еще бог знает каких
качествах и достоинствах братца
Кямрана.
Necmiye, neyse ne... işin nihayetinde o, Ну ладно, Неджмие... всего-навсего
annesinin dizi dibinde büyümüş, теплая, мягкая, зябкая кошка, выросшая
yumuşacık, sıcak bir külkedisiydi. Zaten на коленях у матери. В душе я и не
kız kısmının da böyle olması lâzım могла отрицать, что девушки должны
geldiğini içimden tasdik etmez değildim. быть именно такими.
Fakat o yirmi yaşına yaklaşan ve sivri uçlu Но вот Кямран. Великовозрастный
incecik dudakları üstünde incecik bıyıkları Кямран!.. Ему шел двадцатый год. Над
çıkmaya başlayan koskocaman Kâmran'a тонкими губами, похожими на серп
ne oluyordu? луны, уже появились реденькие усы.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 38


Kız ayağı gibi küçücük ayaklarında beyaz Он носил шелковые чулки и замшевые
podüsüet iskarpinleri, ipek çorapları, туфли, в которых его крошечные,
yürürken ince bir dal gibi sallanıyor словно девичьи, ножки казались еще
zannedilen narin vücudu, sadakor меньше. Когда Кямран шел, стройный
gömleğinin açık yakasından çıkan uzun стан его сгибался, точно тонкая, гибкая
beyaz boynu ile erkekten ziyade kıza ветвь. Из расстегнутого ворота
benzeyen bu çocuğa son derece içerledim. шелковой сорочки выглядывала
длинная белая шея. Нет, это была
какая-то девица, а не мужчина. Ах, как
он меня раздражал!
Erkek akrabalar ve konu komşu tarafından Я просто выходила из себя, когда наши
ikide birde ballandırılan meziyetleri fena родственники или соседи наперебой
halde kanıma dokunuyordu. расхваливали его добродетели.
Kaç defa koşarken ayağım kaymış gibi Сколько раз, помнится мне, пробегая
yaparak üstüne düştüğümü, kitaplarını мимо, я толкала его, делая вид, что
yırttığımı, sudan bahanelerle kavga споткнулась. Сколько книг я у него
çıkartmaya çalıştığımı hatırlıyorum. изорвала! Чего только я не
придумывала, чтобы сцепиться с ним!
Fakat Allah'ın kulu, bir gün bir parça Как я молила в душе: "Ну, оживись хоть
canlan, kız, aksi bir şey söyle de kedi gibi немного, Божий раб! Девчонка! Ну,
boynuna atılarak seni tozun, toprağın içine возрази, сделай что-нибудь мне
yuvarlayayım; saçlarını çekeyim; yılan наперекор? И тогда я, как кошка, кинусь
gözlerine benzeyen yeşil gözlerini на тебя, заставлю валяться в пыли...
parmaklarımla tehdit edeyim. Вырву твои волосы, выцарапаю
зеленые змеиные очи!.."
Ayağına taş atarak onu kıvrandırdığım Вспоминая, как он корчился от боли в
günü hıncımdan, zevkimden titreyerek тот день, когда я ушибла ему ногу
hatırlarım. камнем, я дрожала, радуясь.
Fakat o kendini ermiş, yetişmiş bir insan Но Кямран считал себя уже взрослым
sayarak bana tepeden bakar, gözlerinde мужчиной, смотрел на меня свысока и
hain bir gülümsemeyle: "Ne zamana kadar говорил, нагло и презрительно
bu çocukluk Feride?" derdi. улыбаясь:
– До каких пор будет продолжаться это
ребячество, Феридэ?
– Peki ama sende de ne zamana kadar bu "Хорошо, а до каких пор ты будешь

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 39


pısırıklık, bu görücüye çıkan eski zaman таким слюнтяем? Когда ты перестанешь
kızı naz ve edaları?!... жеманиться и кокетничать, как девица
на смотринах?.."
Bu sözleri ne de olsa söyleyemem tabii... Конечно, этого я не говорила вслух.
Yaş, maşallah on üç, on dört... Bu yaşta Тринадцатилетняя девочка не будет
bir kız, yaptığı bir kabalığı bu kadar надоедать молодому человеку, если ее
nezaketle karşılayan bir delikanlıya daha грубость постоянно наталкивается на
fazla sataşmaz. Dudaklarımdan gayri холодную вежливость. Часто, боясь, как
ihtiyari münasebetsiz bir şeyler бы у меня с губ невольно не сорвались
kaçmasından korkuyormuşum gibi elimi какие-нибудь грубые слова, я зажимала
ağzıma kapar, ona ferah ferah küfretmek рот рукой и бежала в глубь сада, чтобы
için bahçenin yalnız köşelerine kaçardım. в укромном уголке вволю отругать
Кямрана.
Yağmurlu bir gündü. Kâmran, köşkün alt Однажды в дождливый день на нижнем
katında akrabadan birkaç hanımla, kadın этаже особняка собрались женщины и
tuvaletinden bahsediyorlardı. заспорили о модах. Тут же был и
Кямран.
Kadınlar, yaptıracakları kış elbiselerinin Женщины попросили Кямрана
rengi hakkında ondan fikir alıyorlardı. высказать свое мнение о зимних
туалетах, которые они заказали.
Ben, bir köşede dilimi çıkarmış, gözlerimi Внимательно прислушиваясь к
şaşılaştırmış, bütün dikkatimle yırtık bir разговору, я сидела в углу и, скосив
bluzun kolunu yamamakla meşguldüm. глаза и высунув язык, зашивала
порванный рукав блузки.
Kendimi tutamadım; kahkahalarla gülmeye Я не выдержала и громко
başladım. расхохоталась.
Kuzenim: – Чего смеешься? – спросил мой кузен.
– Ne gülüyorsun? diye sordu.
– Hiç, dedim. Aklıma bir şey geldi... – Так. Пришло кое-что в голову...
– Ne geldi? – Что именно?
– Söylemem... – Не скажу...
– Haydi nazlanma... Zaten senin ağzında – Ну, не кривляйся. Впрочем, ты
bakla ıslanmaz... Sonunda nasıl olsa болтушка, все равно не вытерпишь,
söyleyeceksin... скажешь!
– Darılma o halde... Sen hanımlarla tuvalet – Ну что ж, тогда не гневайся. Ты так

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 40


konuşurken düşündüm ki, Allah seni yanlış увлекся разговором о туалетах, что я
yaratmış. Kız olacakmışsın... Ama şimdiki подумала: Aллах по ошибке создал
yaşta değil... Şöyle on üç, on dört тебя мужчиной. Совсем как девчонка!
sularında... Да и годы тебе надо сбросить. За
тринадцатилетнюю сойдешь.
– Peki sonra?... – Ну, а дальше что?
– Deminden beri bir karış yeri dikinceye – Дальше вот что... Я тут зашиваю
kadar parmağımı delik deşik etmiş olmama какой-то пустяк и то исколола себе все
göre ben de yirmi, yirmi iki yaşlarında bir пальцы. Значит, я – парень. И мне лет
erkek... двадцать – двадцать два.
– Ee, sonra?... – Ну, а дальше?
– Sonrası ne olacak, Allah'ın emriyle, – Дальше? Дальше я, по воле Aллаха,
Peygamber'in kavliyle seni kendime по решению пророка, женилась бы на
alırdım, olur biterdi. тебе. Вот и делу конец.
Odada bir kahkahadır koptu. Başımı Стены комнаты задрожали от дружного
kaldırdım ve bütün gözlerin bana baktığını смеха. Я подняла голову: все глаза
gördüm. были устремлены на меня.
Misafirlerden biri bir münasebetsizlik etti: – Но это и сейчас возможно, Феридэ, –
– Peki ama, bu şimdi de mümkün Feride, зло пошутил кто-то из гостей.
dedi. Alıklaştım, gözlerimi iri iri açarak: Я недоуменно вытаращила глаза.
– Nasıl? dedim. – Каким образом?
– Nasıl olacak? Kâmran'a varırsın... O, – Как каким образом?.. Выйдешь замуж
senin tuvaletlerinle uğraşır, söküklerini за Кямрана. Он будет заведовать
diker... Sen de sokak işlerine bakarsın... твоими туалетами, штопать дыры. А ты
будешь заниматься делами...
Öfkeyle yerimden kalktım. Fakat bu Я вспыхнула и вскочила с места.
kızgınlığım daha ziyade kendimeydi. Больше всего я была сердита на себя.
Lakırdıya çanak tutmuştum. Ben, saçma Красноречие мое вдруг иссякло. Вот что
söylemekte bu kadar ilerlemiş değilimdir, значит неопытность в искусстве
ama anlaşılan elimdeki hain sökük, bütün пустословия. Да еще эта предательская
dikkatimi almıştı. заплатка на рукаве совсем меня
замучила.
Mamafih, "hem suçlu, hem güçlü" kavlince Тем не менее я нашла в себе силы
yine taarruza geçtim: броситься в контрнаступление.
– Mümkün ama Kâmran Bey için zararlı – Что ж, вполне возможно, – сказала я,

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 41


olur sanırım, dedim. Çünkü Allah esirgesin – но, думаю, Кямрану-бею придется
evde kavga çıkarsa kuzenimin hali ne худо. Не дай Aллах, дома начнется
olur? Vaktiyle nazik ayaklarına yedikleri драка... Что станет с моим кузеном?..
taşı unutmamışlardır sanırım... Кажется все помнят, что было, когда я
ушибла камнем его нежные ножки...
Gülüşmeler arasında garip bir ciddiyetle В комнате опять раздался взрыв смеха.
odama çıkıyordum. Mamafih kapıdan Сохраняя серьезность, я направилась к
tekrar döndüm: себе, но на пороге обернулась и
сказала:
– Ayıp ettik, dedim, on dördüne gelmiş bir – Прошу прощения. Девочке, которой
kız için pek ayıp oldu ama, kusura едва исполнилось четырнадцать,
bakmazsınız artık... говорить такие вещи не пристало. Вы
уж извините.
Topuklarımla merdiven tahtalarına Стуча каблуками по деревянным
vurarak, kapılara çarparak odama çıktım. ступенькам лестницы, хлопая дверьми,
Kendimi top gibi karyolanın üstüne attım. я добежала до своей комнаты и
бросилась на кровать.
Aşağıda kahkahalar devam ediyordu. Kim Внизу продолжали хохотать. Кто знает,
bilir, belki de benimle eğleniyorlardı. может, они смеялись надо мной...
Alacakları olsun. Но ничего, я не останусь в долгу!
Şu Kâmran'la evlenmek galiba iyi bir şey Мне кажется, было бы неплохо выйти
olacaktı. Çünkü yaşlarımız gittikçe замуж за Кямрана. Время шло, мы
büyüyor, onunla kavga çıkarmak fırsatı взрослели, и случай сразиться с ним
günden güne uzaklaşıyordu. все больше и больше отдалялся.
Bir kerecik olsun saç saça, baş başa Кроме замужества, пожалуй, не было
dövüşerek hıncımı çıkarmak için другой возможности свести с Кямраном
evlenmemizden başka çare kalmıyor счеты, выместить на нем свою злобу.
gibiydi.

Yaz tatili sonlarında mektebimiz, bir zaman Первые три месяца после летних
için için kaynar, bu taşkınlık ancak birinci каникул наш пансион напоминал
üç ay imtihanına doğru yatışırdı. вулкан, в недрах которого кипят и
бурлят страсти. Разрядка наступала

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 42


только к экзаменам.
Sebebi şu: On üç, on dört yaşına gelen Дело в том, что весной на Пасху мои
Katolik arkadaşlarım, baharda, Paskalya подружки, исповедующие католичество,
bayramında ilk komünyonlarını yaparlar, совершали свое первое причастие. В
etekleri yere değen beyaz ipek elbiseler, длинных белых шелковых платьях, в
gelin duvaklarına benzeyen kucak kucak газовых, как у новобрачных, покрывалах
tüller örtülerek Isa Peygamber'le они шли в церковь обручаться с
nişanlanırlardı. пророком Иисусом.
Kilisede mum ışıkları, orgla çalınan ilahiler, Храм был ярко освещен огнями свечей.
her tarafı dolduran bahar çiçekleri Звучал орган. В воздухе плыли звуки
kokularıyla karışarak bir kat daha религиозных гимнов. Повсюду был
ağırlaşan günlük ve ödağacı dumanları разлит запах весенних цветов. Его
içinde yapılan bu nişan töreni pek güzel bir перебивал терпкий аромат ладана и
şeydi. алоэ. Сколько было прелести в этом
обряде обручения!
Fakat ne yazık ki, bu töreni takiben tatil И как жаль, что сразу же после Пасхи,
aylarında hain arkadaşlarım, hemen вырвавшись на каникулы, неверные
nişanlılarına vefasızlık ederler, balmumu девушки тотчас изменяли своему
renkli, mavi gözlü İsa'yı, karşılarına ilk нареченному, голубоглазому Иисусу с
çıkan bir, hatta birkaç erkekle aldatırlardı. восковым личиком, обманывали его с
первым встречным мужчиной, а иногда
и не с одним.
Mektep açıldığı zaman, arkadaşlarım Возвращаясь после каникул в пансион,
bavullarının gizli bir köşesinde mektuplar, мои подружки привозили в своих
fotoğraflar, hatıra çiçekleri ve daha ne чемоданах умело спрятанные записки,
bileyim, neler neler getirirlerdi. фотокарточки, сувениры в виде
засушенных цветочков и многое другое.
Bahçede ikişer, üçer kol kola dolaştıkları Мне было известно, о чем они
zaman neler konuştuklarını bilirdim. шептались, разгуливая в обнимку
парочками по саду.
Kızların en masum ve dindarlarına hediye Нетрудно было догадаться, что под
edilen renkli ve yaldızlı peygamber ve цветными раззолоченными открытками
melek resimlerinin altında saklanan с изображением Христа и ангелочков,
fotoğrafların gençlere ait olduğunu которые дарили обычно самым
anlamakta güçlük çekmezdim. невинным и набожным девушкам,

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 43


прятались фотографии молодых людей.
Bahçenin bir köşesinde kızlardan birinin - В укромном уголке сада можно было
etrafında uçuşan küçük böceklerin bile часто видеть шепчущихся учениц
duyamayacağı bir sesle– arkadaşının пансиона; там подружки поверяли свои
kulağına fısıldadığı hikâyeyi gözümden сердечные тайны, чтобы никто, даже
kaçırmazdım. летающие вокруг букашки, не могли
услышать их признаний.
Bu mevsimde kızlar ikişer, üçer kişilik В эти осенние месяцы девушки ходили
gruplara ayrılır ve birbirlerine kene gibi не иначе, как в обнимку, тесно
yapışırlardı. прижавшись друг к другу.
Ben biçare, bahçede ve sınıfta tek başıma Лишь я, несчастная, вечно была одна –
kalırdım. Arkadaşlarım bana karşı adeta в саду и в классе. В моем присутствии
bir esrar kumkuması kesilirlerdi. Onlar, девочки вели себя очень сдержанно и
sörlerden ziyade benden çekinirlerdi. осторожно. Они избегали меня больше,
чем сестер.
Niçin mi diyeceksiniz? Çünkü gevezeydim, Спросите почему? Потому что, как
sakallı dayının dediği gibi ağzımda bakla говорил друг нашего дома "бородатый
ıslanmazdı. Birinin mesela bir bahçe дядя", я была болтлива. Если,
parmaklığı arasından bir komşu genciyle например, я замечала, что какая-нибудь
masum bir çiçek alışverişini duydum mu, воспитанница обменивается с молодым
bahçede adeta tellal çağırırdım. Fazla человеком цветком через садовую
olarak da böyle şeylere karşı son derece решетку, то кричала об этом на весь
mutaassıptım. сад, словно глашатай. И все это потому,
что подобные истории меня ужасно
раздражали.
Hiç unutmam, bir kış akşamı Не забуду, как однажды зимним
mütalaahanede derse çalışıyorduk. Mişel вечером мы готовили в классе уроки.
isminde çalışkan bir kız, kalın kafalı bir Моя подруга Мишель, очень способная
arkadaşına Roma tarihini müzakere девочка, получив разрешение сестры
ettirmek için sörden müsaade almış, en сесть на заднюю парту, объясняла
arka sıraya çekilmişti. нерадивой ученице урок по римской
истории.
Mütalaahanenin sessizliği içinde birdenbire Неожиданно гробовую тишину класса
bir hıçkırık duyuldu. нарушили частые всхлипывания.
Sör başını kaldırdı: Воспитательница подняла голову и

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 44


спросила:
– Ne o Mişel, sen ağlıyor musun? Niçin? – В чем дело, Мишель? Ты плачешь?
dedi.
Mişel, elini gözyaşlarından sırılsıklam Мишель закрыла руками мокрое от слез
kesilmiş yüzüne kapadı. Cevabı onun лицо.
yerine ben verdim: Вместо нее ответила я:
– Mişel, Kartacalıların mağlubiyetine – Мишель взволнована поражением
meraklandı, ona ağlıyor, dedim. карфагенян, потому и плачет.
Sınıfta bir kahkaha koptu. В классе раздался хохот.
Hasılı arkadaşlarımın beni aralarına Словом, мои подружки были правы, не
almamakta hakları vardı. Fakat herkesten принимая меня в свою компанию. Не
ayrı kalmak, koskoca bir kız olduğum очень-то приятно находиться в стороне,
halde zevzek bir çocuk muamelesi görmek видеть, что к тебе относятся как к
pek de hoş bir şey değildi. легкомысленной девчонке, хотя я была
уже совсем взрослой.
Yaş on beşe gidiyordu. Aşağı yukarı Мне шел пятнадцатый год – возраст, в
annelerimizin gelin oldukları, котором наши матери становились
büyükannelerimizin "Aman evde невестами, а бабки бегали к колодцу
kalıyoruz," diye telaşla Eyüp'teki Niyet заветных желаний в Эйюбе* и в тревоге
Kuyusu'na koştukları yaş... молились:
"Господи, помоги! Засиживаемся дома!"

* Эйюб – район Стамбула, славился


кладбищем, где находилась могила
Абу-Эйюб-Ансари – сподвижника
пророка Мухаммеда.

Boyum fazla uzamamıştı. Fakat Ростом я не вышла, но тело мое уже


hırçınlığıma rağmen vücudum gelişiyor, сформировалось и было развито не по
yüzümde acayip renkler, ışıklar yanıp летам... У меня был удивительный цвет
sönmeye başlıyordu. лица, казалось, все краски природы
переливались, светились на моем лбу,
щеках, губах...
Sakallı dayı, ara sıra ellerimden tutup beni Наш "бородатый дядя" при встрече
pencere kenarlarına çekerek yüzümü брал меня за руку, тащил к окну и,

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 45


miyop gözlerine sokacakmış gibi yüzüne уставившись своими близорукими
yaklaştırarak, "Kız bu ne cilt, bu ne renk глазами, внимательно разглядывал,
böyle? Perkal basması mübarek! Ne приговаривая:
solacak, ne eskiyecek!" diyordu. – Ах, девочка, ну что за лицо у тебя!
Какие краски! Такие не поблекнут!
Hadi canım, kız dediğin böyle mi olur? "Господи, – думала я, глядя на себя в
Topaç gibi bir vücut, fırça ile boyanmış bir зеркало, – разве такой должна быть
yüz... Aynaya baktıkça bonmarşe девушка? Фигура похожа на волчок, а
camekânında bebek seyrediyorum лицо словно раскрашено кистью
zanneder, dilimi çıkarıp gözlerimi художника". И мне казалось, будто я
şaşılatarak kendimle eğlenirdim. рассматриваю куклу на витрине
универсального магазина. Потешаясь
над собой, я высовывала язык, косила
глазами...
*

Tatiller içinde en sevdiğim Paskalya Больше всего я любила пасхальные


yortusu idi. Bu iki haftayı geçirmek için каникулы. Когда я приезжала в
Kozyatağı'na gittiğim zaman kirazlar Козъятагы, чтобы провести там эти две
yetişmiş, büyük bahçenin caddeye bakan недели, черешни, растущие в большом
yüzünü baştan başa kaplayan kiraz саду сплошной стеной вдоль забора,
ağaçlan yemişlerle donanmış bulunurdu. были густо усыпаны спелыми ягодами.
Kirazı çok severdim. Bu on beş gün içinde Ах, как я любила черешню! В течение
serçe kuşları gibi hemen hemen yalnız пятнадцати дней я, как воробей,
kirazla geçinir, en yüksek dal tepelerinde питалась почти одной черешней и не
kalmış son kirazları bitirmeden mektebe возвращалась в пансион до тех пор,
dönmezdim. пока не уничтожала последние ягоды,
оставшиеся на самых макушках
деревьев.
Bir akşamüstü yine bir ağaç tepesinde И вот однажды под вечер я опять
kiraz yiyor, çekirdeklerini fiskeyle uzaklara сидела на верхушке дерева. Уписывая
savurarak eğleniyordum. за обе щеки черешню, я развлекалась
тем, что щелчком выстреливала
косточки на улицу за забор.
Bunlardan biri yoldan geçen yaşlıca bir И надо же было, чтобы косточка

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 46


komşunun ta burnunun ucuna tesadüf ударила по носу проходившего мимо
etmesin mi? старичка соседа.
Adamcağız neye uğradığını Сначала старичок ничего не понял,
anlayamamıştı. Şaşkın şaşkın etrafına растерянно глянул по сторонам. Ему
bakıyor, fakat başını ağaca kaldırmaya akıl никак не приходило в голову поднять
edemiyordu. глаза.
Sesimi çıkarmasam, olduğum yerde Сиди я тихо и не подай голоса,
kımıldamasam belki de münasebetsiz bir возможно, он так и не заметил бы меня,
kuşun, tepesinden geçerken düşürdüğü bir решив, что какая-то птица пролетала
çekirdek sanarak çekilip gidecekti. мимо и уронила случайно косточку.
Fakat son derece korkmuş ve utanmış Но я не выдержала и, несмотря на испуг
olmama rağmen, kendimi tutamadım, и смущение, расхохоталась.
gülmeye başladım.
Adamcağız iri bir dalın üstüne ata biner Старичок поднял голову и увидел, что
gibi oturmuş, at gibi bir kızın arsız arsız верхом на суку сидит здоровая девица и
güldüğünü görünce dayanamadı. нагло хохочет. Брови его гневно
Hiddetten kaşını, gözünü oynatarak: зашевелились.
– Bravo hanım kızım, dedi. Hiç – Браво, ханым*, браво, дочь моя! –
yakıştıramadım, maşallah sizin gibi воскликнул он. – Не пристало, скажу
erişmiş, yetişmiş koskoca bir hanıma... тебе, такой великовозрастной девице
проказничать...

* Ханым (ханым-эфенди) – дама,


госпожа, сударыня.

O dakikada yer yarılsa yerin içine В ту минуту мне хотелось провалиться


girecektim. Biçare Perkal basması kimbilir сквозь землю. Представляю, какие
ne renklere girmişti? Ağaçtan düşmek краски выступили на моем и без того
tehlikesine rağmen, ellerimi mektep цветущем лице. Рискуя свалиться с
gömleğimin göğsü üzerine kavuşturdum, дерева, я сложила руки на груди,
hafifçe boynumu büktüm. прижала их к своей школьной кофте и,
склонив голову, сказала:
– Beni affediniz beyefendi, dedim. Kaza – Простите, бей-эфенди*, честное
vallahi... Daha doğrusu dikkatsizlik... слово, нечаянно... Право, моя
рассеянность...

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 47


* Бей-эфенди (а также эфенди или
эфендим) – господин, сударь.

Bu masum yalvarma jesti mektepte sörler Трюк с подобной невинной позой был
ve dindar talebelerin Meryem ve İsa уже много раз проверен и испытан. Я
karşısında dua ederken aldıkları bir jestti. заимствовала ее у сестер и набожных
учениц, когда они молились Деве Марии
и Иисусу Христу.
Tesiri herhalde çok zaman tecrübe Судя по тому, что такая поза вполне
edilmişti. Asırlarca müddetle bu ilahi ana устраивала и Пресвятую Мать, и ее
oğlu bile kandırmış olduğuna göre, bu сына уже много веков, старичка она и
ihtiyarcığı da haydi haydi rikkate подавно должна была растрогать.
getirecekti.
Tahminimde aldanmamıştım. Komşu, bu Я не ошиблась, сосед попался на
riyakâr nedamete ve sesimdeki titreyişe удочку. Лицемерное раскаяние и
aldandı, yumuşadı; neyse bana güzelce bir умелая дрожь в моем голове ввели его
şey söylemek lüzumunu hissederek: в заблуждение. Он смягчился и счел
необходимым сказать мне что-нибудь
приятное.
– Böyle dikkatsizliklerin yetişmiş bir – А не думаете ли вы, ханым, –
küçükhanıma zararı dokunabileceğini улыбнулся он, – что подобная
düşünmüyor musunuz? dedi. рассеянность может повредить такой
взрослой симпатичной девушке?
Maksadı gayet iyi anladığım halde, Я прекрасно понимала, что старичок
gözlerimi açarak: хочет пошутить со мной, однако широко
раскрыла глаза и удивленно спросила:
– Niçin acaba efendim? dedim. – Это почему же, эфендим?
Elini güneşin yandan vuran ışıklarına siper Заслонившись рукой от солнца, старик
ederek dikkatli dikkatli bana bakıyor, пристально смотрел мне в лицо,
gülüyordu: продолжая улыбаться:
– Mesela sizi oğluma almakta tereddüt – А вдруг я буду колебаться: годитесь
edebilirim. Ben de güldüm. ли вы в невесты моему сыну?
– O cihetten sigortalıyım beyefendi; zaten – О, тут я застрахована, бей-эфенди, –
uslu bir kız olsam da almazdınız. засмеялась я в ответ. – Вы бы не

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 48


выбрали меня, даже если бы считали
очень воспитанной девушкой...
– Nereden biliyorsunuz? – Почему вы так думаете?
– Çünkü benim ağaca çıkmak, kiraz – Что там по деревьям лазить и
çekirdeği atmaktan çok daha büyük бросаться косточками?.. У меня есть
suçlarım vardır... Bir kere zengin değilim... куда более тяжкие грехи. Прежде всего,
işittiğime göre zengin olmayan kıza pek я не богата, а, как я слышала,
iltifat eden olmazmış... Sonra güzelliğim de небогатые девушки не в почете. Потом,
yok... Bana sorarsanız bu, fukaralıktan я не обладаю красотой... И, на мой
daha büyük bir kusur... взгляд, это куда более существенный
недостаток, чем бедность.
Bu sözler, ihtiyar beyi pek eğlendirmişti. Мои слова окончательно развеселили
пожилого господина.
– Siz çirkin misiniz kızım? dedi. – Неужели вы некрасивы, дочь моя? –
спросил он.
Somurttum: – Вы можете говорить что угодно, –
– Ne demezsiniz? dedim. Ben kendimi запротестовала я, – но я-то знаю себя.
bilmez miyim? Kız dediğiniz böyle mi olur? Разве такой должна быть девушка? О,
Uzun boy, sarı saç, mavi yahut yeşil gözler девушка должна быть высокой,
lâzım... светловолосой, голубоглазой или даже
зеленоглазой...
Bu ihtiyar bey vaktiyle biraz yaramazmış Видимо, этот старичок был некогда
galiba... Acayip bir bakış ve değişik bir шаловлив. Он как-то странно посмотрел
sesle: на меня и сказал дрогнувшим голосом:
– Ah, zavallı çocuğum, dedi. Sen güzelliğin – Ах, мое бедное дитя, вы еще слишком
ne olduğunu anlayacak, kendinin ne малы, чтобы оценить себя и понимать,
olduğunu fark edecek yaşta mısın acaba? что такое красота. Ну, да что там... А
Her neyse... Sizin adınız ne bakayım? скажите-ка мне, как вас зовут?
– Çalıkuşu... – Чалыкушу.
– Bu, nasıl isim böyle? – Это что за имя?
– Pardon, beni mektepte böyle çağırırlar – Простите, так меня прозвали в
da... Asıl ismim Feride. Kendim gibi пансионе... А вообще меня зовут
yuvarlak, zarafetsiz bir isim. Феридэ. Кругленькое, неизящное имя,
как я сама...
– Feride Hanım... Sizin adınız da kendiniz – Феридэ-ханым... Уверяю, у вас такое

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 49


gibi güzel, emin olun... Keşke oğluma sizin же красивое имя, как и вы сами. Если
gibisini bulsam... бы мне удалось найти такую невесту
моему сыну!..
Bilmem neden, bu kibar tavırlı, tatlı sesli Не знаю, мне почему-то нравилось
adamla gevezelik etmek hoşuma болтать с этим человеком, обладающим
gidiyordu: благородными манерами и приятным
голосом.
– Şu halde kendilerine de kiraz – В таком случае нам еще представится
atabileceğim demek? dedim. возможность закидать молодых
черешневыми косточками, – сказала я.
– Elbette... Elbette... Ona ne şüphe... – Конечно, конечно... Несомненно!
– Yalnız şimdilik müsaade edin de size – А теперь позвольте угостить вас
birkaç kiraz vereyim. Beni affettiğinizi ispat черешней. Вы должны непременно
için bunları mutlaka almanız lâzım... iki попробовать ее, чтобы доказать, что
dakika... простили меня. Одну минуту... –
Bir sincap hafifliğiyle dallara tırmanmaya И я принялась прыгать с ветки на ветку,
başladım, ihtiyar komşu, ellerini yüzüne как белка. Старичок сосед пришел в
kapatarak: ужас; заслоняя глаза руками, он
завопил:
– Aman dallar çatırdıyor... Sebep – Господи, ветки трещат... Я еще
olacağım... Düşeceksiniz Feride Hanım, виноват буду... Упадете, Феридэ-
diye bağırıyordu. ханым...
Ben bu telaşa aldırmıyor, söyleniyordum: Не обращая внимания на причитания
старика, я отвечала:
– Merak etmeyin... Düşmeye o kadar – Не бойтесь. Я привыкла падать. Вот
alışığım ki... Mesela yakın olsak если б мы действительно породнились,
şakağımda bir yara izi görürdünüz. Bir iz вы увидели бы у меня шрам на виске.
ki; bütün öteki güzellikleri tamamlar... Он дополняет мои прелести.
– Aman kızım... Düşeceksiniz... – Ах, дочь моя, вы упадете!
– Bitti efendim, bitti... Yalnız, onları size – Все, эфендим, все... Вот только как
nasıl vereceğim? Buldum efendim, ona da передать вам ягоды? Придумала,
çare buldum... эфендим.
Önlüğümün cebinden mendilimi çıkardım, Вытащив из кармана передника
kirazları içine doldurarak bir çıkın gibi носовой платок, я завязала в него
bağladım: черешни.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 50


– Mendili hiç merak etmeyin... Henüz – Насчет платка не беспокойтесь. Он
burnumu silmedim... Gayet temizdir... совсем чистый... Я еще не успела
Şimdi onu yere düşürmeden tutmanızı rica вытереть им нос... А теперь ловите,
ederim... Bir... İki... Üç... смотрите не уроните на землю. Раз...
Два... Три...
İhtiyar komşu, beklenmez bir çeviklikle Старичок сосед с проворством поймал
kiraz mendilini yakalamıştı. узелок.
– Çok teşekkür ederim kızım, dedi. Yalnız – Большое спасибо, дочь моя! – сказал
ben şimdi mendilinizi nasıl iade edeceğim? он. – Только как теперь вернуть
вам платок?
– Ziyanı yok... Size hediyem olsun! – Ничего... Пусть это будет моим
– Nasıl olur? подарком.
– Niçin olmasın? Hem başka bir şey de – Ну зачем же?
var... Ben, birkaç güne kadar pansiyona – А почему?.. Это даже очень хорошо...
döneceğim... И знаете, в чем дело?.. Через несколько
дней я возвращусь в пансион.
Bizim mektepte bir âdet vardır... Kızlar tatil А у нас там принято, чтобы девушки на
günlerinde genç erkeklerle kur yaparlar, каникулах заводили романы с
sonra mektep açıldığı zaman bunları молодыми людьми и потом, когда
birbirlerine anlatırlar. начнутся занятия, рассказывали об
этом друг другу.
Ben, daha böyle bir şey beceremediğim У меня еще ничего подобного не было,
için yanlarında küçük düşüyorum. и подружки ни во что меня не ставят.
Yüzüme karşı bir şey söylemeye cesaret Подтрунивать надо мной открыто они
edemiyorlar ama muhakkak benim боятся, но за спиной, я знаю,
ahmaklığımla eğleniyorlar... посмеиваются.
Bu sefer ben, bir şey kurdum... Mektebe На этот раз я тоже кое-что придумала...
gittiğim zaman mühim bir sırrım varmış Вернусь в пансион, буду ходить
gibi başımı önüme eğip düşüneceğim, задумчивая, опустив голову, точно у
mahzun mahzun gülümseyeceğim. Onlar: меня заветная тайна, буду грустно
"Çalıkuşu, sende bir şey var!" diyecekler... улыбаться. Девушки скажут:
"Чалыкушу, с тобой что-то стряслось!"
Gevşek gevşek, "Hayır... Nem olacak?" А я им небрежно: "Да нет... Что со мной
diyeceğim... inanmayacaklar, beni может случиться?.." Они, конечно, не
sıkıştıracaklar... O vakit: "Peki, öyleyse... поверят, станут допытываться. Вот

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 51


Ama kimseye söylemeyeceksiniz, yemin тогда я и скажу: "Ну ладно... Только
edeceksiniz!" diyeceğim ve bir yalan поклянитесь, что никому не
uyduracağım. расскажете". И сочиню какую-нибудь
небылицу.
– Ne yalanı? – Ну, например...
– Sizinle tanışmam bu yalanı – Знакомство с вами поможет мне... Я
kolaylaştırıyor... "Duvarın üzerinde sarışın, скажу подружкам так: "Мы флиртовали с
uzun boylu bir erkekle kur yaptık, высоким светловолосым мужчиной,
birbirimize!" diyeceğim... Tabii, beyaz saçlı переглядывались с ним через решетку
diyemem... Hem siz küçükken забора". Разумеется, я не скажу, что у
sarışınmışsınız galiba... вас седые волосы. Впрочем, в детстве,
наверно, вы были блондином...
Arkadaşların huyunu bilirim, "Ne О, я хорошо знаю своих подружек. Они
konuştunuz?" diye soracaklar... "Beni спросят: "О чем же вы разговаривали?"
güzel bulduğunu söyledi," diye yemin Я отвечу, подтвердив слова клятвой:
edeceğim... Ben de mendil içinde kiraz "Он сказал, что считает меня красивой".
verdim, demek tabii münasebet almaz... Что я подарила вам в платке черешню,
Gül verdim diyeceğim... Fakat bu da рассказывать не стоит. Скажу лучше –
olmadı... Gülü mendil içinde vermek âdet розу... Впрочем, нет. Розы в платках не
değildir... Hediye mendil verdim, derim olur преподносятся. Скажу просто, что
biter... подарила вам на память свой платок,
вот и все...
Biraz evvel birbirimizle kavga etmemize Пять минут назад мы чуть было не
bıçak sırtı kaldığı halde şimdi ihtiyar поссорились со старичком соседом, а
komşu ile gülüşüyor, ayrılırken birbirimize сейчас весело смеялись и на прощанье
el sallıyorduk... помахали даже друг другу рукой.

O senenin yazında bu ağaca çıkmak illeti Тем же летом моя страсть лазать по
yüzünden başıma bir şey daha geldi. деревьям привела еще к одной истории.
Bir ağustos mehtabı gecesiydi. Köşke bir Сияла лунная августовская ночь. В
alay misafir gelmişti. Bunlar arasında особняке было полным-полно гостей,
Neriman diye yirmi beşlik bir dul vardı ki, среди которых выделялась молодая
ara sıra köşkü şereflendirmesi bir vaka вдова по имени Нериман, изредка

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 52


olurdu. оказывавшая нам честь своим
посещением.
Dünyada kendilerinden başka kimseyi Ее визиты всегда являлись большим
beğenmeyen teyzelerimden alık hizmetçi событием для нашего дома. Все
kızlara kadar herkes bu kadına hayrandı. восхищались этой женщиной, начиная
от моих тетушек, которым никто на
свете не нравился, кроме них самих, и
кончая глуповатыми горничными.
Neriman'ın çok sevdiğini söyledikleri Муж Нериман (говорили, что она его
kocası bir sene evvel ölmüştü. очень любила) умер год назад.
Bunun için daima siyah giyerdi. Fakat Поэтому вдова была всегда в черном.
bende öyle bir his vardı ki, siyah bu Но мне почему-то казалось, что, если
kadının sarışın çehresine çok iyi gitmese; бы черный цвет не шел так к ее
matem devam etmeyecek, elbiseler белокурой головке, траур давно бы
takımıyla çöplüğe atılacaktı. кончился и все эти черные одеяния
были бы выброшены на свалку.
Neriman; kedi, köpek okşar gibi Нериман заигрывала со мной, точно с
hareketlerle beni de avlamaya çalışmıştı. собакой или кошкой.
Fakat nedense ben, ona ısınamamıştım. Но у меня как-то не лежала к ней душа,
Aramız hayli şekerrenkti. и отношения между нами были очень
натянутые.
Bana yaptığı avansları daima soğuk Все ее знаки внимания я принимала
karşılıyordum. весьма холодно.
O soğukluk hâlâ devam etmesine rağmen, Хотя отношение к ней не изменилось и
şimdi itiraf etmeye mecburum ki, bu по сей день, однако я вынуждена
Neriman, haincesine güzeldi. Benim onda признать, что Нериман была
çekemediğim şey fazla koketliğiydi. дьявольски красива. Больше всего меня
бесило в ней чрезмерное кокетство.
Yalnız, kadınlar arasında bulunduğu Только в обществе женщин она немного
zaman şöyle böyle çekiliyordu. Fakat успокаивалась. Но стоило появиться
araya kazara bir erkek karışacak oldu mu какому-нибудь мужчине, как лицо ее,
yüzü değişiyor, sesi, kahkahaları, bakışları голос, смех, взгляд, – в общем, все
bambaşka oluyordu. менялось.
Hasılı, benim mektepteki saman altından Словом, моим школьным подругам,
su yürüten arkadaşlarım daha привыкшим действовать исподтишка,

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 53


fenlenmişti... было далеко до этой особы.
Kocanın lakırdısı açıldıkça bu kadının: Боже, какую безутешную вдову
"Benim için artık hayat bitti!" diye bir начинала разыгрывать Нериман, когда
yalancı teessür rolü oynayışı vardı ki, beni разговор заходил об ее муже, как
mahvederdi. O, böyle yaparken ben, fena лицемерно причитала она: "Ах, для
halde içerler: "Karşına dişe dokunacak biri меня жизнь уже кончилась!.." Все во
çıksın, görürüz!" diye söylenirdim. мне переворачивалось от злости, когда
она ломала эту комедию, и я говорила
себе: "Погоди, вот приглянется тебе
кто-нибудь, посмотрим, как ты будешь
себя вести..."
Bizim köşkte Neriman'a akran sayılacak В доме у нас не было сверстников
kimse yoktu. Lapacı Necmiye'yi insandan Нериман. Неженка Неджмие не могла
saymak tabii doğru olamazdı. Teyzelerim идти в счет. Тетушки были в летах,
saçları, başları ağarmış koskoca головы их давно поседели, они только
kadınlardı. Ara sıra ötekinin, berikinin сплетничали о знакомых, других тем
ayağına ip takmaktan başka konuşacak для разговоров не было. В таком
lakırdıları olamazdı. O halde, o halde?... случае, в таком случае!..
Ben, bu Neriman'ın köşke dadanmasındaki Кажется, я начала догадываться,
sebebi sezer gibi olmuştum. Galiba bizim почему этой Нериман вдруг полюбился
budala kuzeni gözüne kestirmişti. наш особняк. Очевидно, она наметила
своей жертвой моего глуповатого
кузена.
Evlenmek için mi? Zannetmem. Otuzuna Чтобы выйти замуж?.. Не думаю. Смеет
yaklaşmış bir dul kadının yirmi yaşındaki ли вдова, которой уже под тридцать,
bir çocukla evlenmek istemesi, kepazeliğin мечтать о замужестве с
dik âlâsı... O, böyle bir kepazelikten двадцатилетним юнцом? Какой позор!
çekinmese bile, benim cadaloz Впрочем, если бы она даже и решилась
teyzelerimde, yavrularını öyle acemi на подобный поступок, неужто мои
çaylağa kaptıracak göz var mı? хитрые тетушки допустили б, чтобы
ребенок попал в когти этого коршуна в
юбке?
O halde, o halde? В таком случае, в таком случае!..
O haldesi var mı? Mesut dul, lüksüne, Да что там – в таком случае.
fantazisine uşaklık edecek yeni bir kısmet Счастливая вдовушка решила

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 54


avlaymcaya kadar benim kuzenle dalga развлечься с моим кузеном, пока
geçecek, gönül eğlendirecek... судьба не улыбнется ей и не пошлет
солидного жениха, который будет
исполнять все ее прихоти.
Kâmran'a budala dedim ama, Я назвала Кямрана глуповатым, но это
kızgınlığımdan... Yoksa ne yere bakan, от злости. В действительности же это
yürek yakan cinsinden sinsi bir sarı был коварный желтый скорпион, да еще
çıyandır. из той породы, которые незаметно
подкрадываются и больно жалят.
Neriman'la konuşurken güya bir şey belli Разговаривая с Нериман, он всегда
etmemek istiyor ama, benim gözümden словно что-то недосказывал, и это не
kaçar mı? могло ускользнуть от моего внимания.
Çocuklarla boğuşurken, kendi kendime ip Играла ли я с детьми, прыгала ли через
atlarken, yahut yere yatarken, iskambil falı веревочку, гадала ли на картах, лежа на
açarken, gözlerim onlardaydı. полу, я всегда следила за ними.
Kuzenim, neredeyse kadının ağzına Мой кузен уже был накануне того, чтобы
girecek... Ara sıra hiçbir şeyin farkında очутиться у нее в когтях. Когда порой я
değil gibi görünerek yanlarından geçerdim. делала вид, будто ничего не замечаю, и
Hemen seslerini kısarlar yahut lakırdıyı проходила мимо, они замолкали или же
değiştirirlerdi. меняли тему разговора.
"Ne isterse yapsınlar, sana ne?" "Пусть делают что хотят, тебе-то что?" –
diyeceksiniz. "Bana ne olur mu?" скажете вы. Что мне?..
Kâmran, düşmanım da olsa kuzenim... Допустим, Кямран мой враг, но все-таки
İster miydim, neyin nesi olduğu belli он – мой кузен... Могла ли я
olmayan bir kadın onun ahlâkım bozsun? безразлично относиться к тому, как
какая-то неизвестно откуда
появившаяся особа хочет совратить
его?
Ne anlatıyordum?... Evet, bir ağustos О чем я рассказывала?.. Да, итак, была
mehtabı gecesiydi. Onlar, köşkün лунная августовская ночь. Гости сидели
önündeki verandada, lüzumsuz bir lüks на веранде, залитой светом большой
lambası ışığında, kalabalık bir grup halinde керосиновой лампы, – кстати, совсем
konuşup gülüşüyorlardı. ненужным, – и весело болтали.
Neriman'ın müzik notaları gibi hesaplı ve Звонкий, музыкальный смех Нериман
ahenkli kahkahaları sinirime dokunduğu раздражал меня, и поэтому я ушла в

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 55


için kendi kendime uzaklaşmış, bahçenin глубь сада, под тень деревьев.
bir köşesinde ağaçların karanlığına
dalmıştım.
Ta öbür uçta dallarından bir kısmını В самом конце сада, у забора,
komşunun bahçesine sarkıtmış ihtiyar bir отделяющего нас от соседей, стояла
çınar vardı. Biçarenin işe yarayacak bir старая развесистая чинара. Дерево
yemişi olmamasına rağmen, babayani давно уже перестало давать плоды, но
halini severdim; bir sofa gibi üzerlerinde я любила его за величественный вид,
hiç korkusuz gezilen, iri, yayvan dallarına часто взбиралась на него, лазила по
çıkıp dolaşır yahut otururdum. могучим веткам, где можно было
сидеть, как на диване, или даже ходить
без опаски.
O gece de öyle yaptım, hayli yüksekçe bir В этот вечер я вскарабкалась довольно
dalına çıkarak oturdum. высоко и примостилась на ветке.
Biraz sonra kulağıma hafif bir ayak sesi, Вдруг до меня донесся легкий звук
arkasından kısık bir kahkaha geldi. шагов, а затем приглушенный смех.
Hemen gözlerimi açtım, kulaklarımı Я напрягла зрение... И как вы думаете,
diktim... Ne görsem beğenirsiniz? что я увидела?.. Прямо к старой чинаре
Kuzenim, mesut dulla beraber bana doğru шел мой кузен, а впереди него шагала
geliyor... счастливая вдовушка.
Oltasına balık yaklaştığını gören bir balıkçı Я сразу насторожилась, точно рыбак,
gibi baştan ayağa dikkat kesilmiştim. заметивший, что к крючку приближается
Oturduğum yerde bir gürültü yapacağım рыба. Как я боялась, что ветка, на
diye ödüm kopuyordu. Boş korku! которой я сижу, затрещит! Напрасный
страх!..
Onlar, o kadar kendilerinden geçmişlerdi Молодые люди были так заняты самими
ki, oturduğum yerde davul çalsam galiba собой, что, казалось, застучи я на
farkında olmayacaklardı. вершине дерева в барабан, они,
наверно, не обратили бы внимания.
Neriman önden yürüyordu. Kuzenim bir Нериман шла впереди. Кямран, как
Arap köle gibi dört, beş adım gerideydi. невольник-араб, следовал за ней шагах
Duvarların arasından geçip yollarına в четырех. Перелезть через забор,
devam etmeye kudretleri olmadığı için чтобы продолжать путь, они не могли,
bulunduğum ağacın altında oturdular. поэтому остановились под чинарой, на
которой я сидела.

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 56


Gelin yavrularım, gelin kuzularım... Sizi Идите, мои милые, идите, дорогие!.. Вас
bana Allah gönderdi. Biraz sonra ко мне послал Aллах. Мы с вами скоро
görüşürüz... Bu güzel mehtap gecesinden увидимся. Я сделаю все, чтобы эта
sizde unutulmaz bir hatıra bırakmaya прекрасная лунная ночь запомнилась
elden geldiği kadar gayret ederiz. вам навеки!
Tam bu esnada ağustosböceği cırlamaya Вдруг совсем рядом застрекотал
başlamaz mı? Çıldıracağım. кузнечик, заглушая слова, которые
говорил мой кузен счастливой
вдовушке. Я чуть с ума не сошла от
досады.
Kuzenimin mesut dula çektiği nutku Мне хотелось крикнуть: "Негодяй, чего
işitemiyorum... Elimden gelse: "Miskin, боишься?.. Здесь никого нет!.. Говори
korkacak ne var? Buralarda kim olur?... громче!.."
Sesini çıkarsana!" diye bağıracağım.
Bu nutuk arasından kulağıma yalnız: Мне удалось услышать только
"Neriman, cicim, meleğim," diye birkaç несколько слов Кямрана: "Нериман...
kelime geldi. Zangır zangır titremeye Милая... Ангел мой..." Меня охватила
başladım. Düşmesem bile gürültü дрожь. Ах, как я боялась выдать себя,
edeceğim, yaprakları hışırdatacağım diye как я боялась, что они услышат шорох
korkuyorum. листвы!..
Arada Neriman Hanım'ın da bir iki Изредка до меня доносились и слова
kelimesini yakalıyordum... "Rica ederim, Нериман-ханым: "Прошу вас, Кямран-
Kâmran Bey, rica ederim..." diyor. бей..."
Nihayet, sesler kesildi. Neriman yavaş Наконец голоса смолкли. Нериман
yavaş duvara yürüyor, komşunun осторожно подошла к забору, встала на
bahçesinde karanlıkta başka bir şey цыпочки, заглянула в соседский сад,
varmış da görmek istiyormuş gibi словно хотела убедиться, что за ними
ayaklarının ucuna basarak kalkıyordu. никто не наблюдает, затем обернулась
Bu vaziyette tabii arkası, ne yapacağını к Кямрану, который, кажется, не знал,
bilemiyor gibi görünen Kâmran'a dönüktü. как ему вести себя дальше.
Kuzenimin birdenbire ona yürüdüğünü, Вдруг вижу: мой кузен раскинул руки и
ellerini kaldırdığını görüyorum... Yüreğim шагнул к Нериман. Сердце мое
oynuyor, "Nihayet aklı başına geldi, bu забилось еще сильнее... "Наконец-то
fena kadına güzel bir tokat atacak!" Кямран образумился! – подумала я. –
diyorum. Kâmran bunu yapsa ben de Сейчас он залепит пощечину этой

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 57


ağlayarak kendimi ağaçtan atacağım, скверной женщине". Ах, сделай он это,
onunla ölünceye kadar barışacağım. я, наверно, заплакала бы, спрыгнула с
дерева и помирилась с ним навеки.
Fakat o canavar, bunu yapmadı. Sıska Но это чудовище и не думало бить
kollarından, bembeyaz kız ellerinden Нериман. С неожиданной для его тощих
umulmaz bir kuvvetle onu evvela белых девичьих рук силой он схватил
omuzlarından, sonra bileklerinden молодую женщину за плечи, затем за
yakaladı. кисти рук.
Kucak kucağa, soluk soluğa Затем короткая борьба, объятие... В
boğuşuyorlardı. Çınar yaprakları arasında лунном свете, который пробивался
kaçan ay ışıklarından saçlarının birbirine сквозь густую листву чинары, мне было
karıştığını görüyordum. видно, как смешались их волосы.
Ne rezalet Yarabbi, ne rezalet! Bütün Господи, какой ужас!.. Какой кошмар!..
vücudum zangır zangır titriyordu. Biraz Минуту назад я собиралась сыграть с
önce onlara güzel bir oyun oynamaya ними злую шутку, а сейчас меня всю
karar verdiğim halde şimdi beni трясло, я обливалась холодным потом,
sezmelerinden ödüm kopuyordu. Sahici bir боясь, что они меня заметят... Как бы я
kuşla yer değiştirip bu dalların üstünden хотела стать в этот момент птицей,
gökyüzüne kanatlanmayı, yukarıdaki ay взлететь в небо, раствориться в лучах
illerinde kaybolup giderek bu dünyadaki луны и не видеть больше людей этого
insanların yüzlerini artık görmemeyi ne мира!
kadar istiyordum.
Dudaklarımı parmaklarımla sıkmama Хотя я зажимала рот руками, из горла у
rağmen, ağzımdan bir ses çıktı. Bu, galiba меня вырвался какой-то звук. Очевидно,
bir feryattı. Fakat aşağıdakiler tarafından это был вопль. Однако он тут же
duyulunca hemen bir kahkahaya döndü. превратился в хохот, стоило мне
Namussuzların o dakikada şaşkınlıklarını увидеть, какое действие произвел мой
görmeliydiniz! крик на молодых людей. Ах, видели бы
вы испуг и растерянность этих
бессовестных!..
Biraz önce ay ışığı gibi ayaklarını yere Несколько минут назад счастливая
dokundurmadan yürüyor hissini veren вдовушка шла сюда, едва касаясь
mesut dul şimdi ağaçlara çarparak, ногами земли, скользя, словно
topuklarını burkularak alabildiğine прозрачный лунный луч, а сейчас она
kaçıyordu. мчалась от чинары сломя голову, не

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 58


разбирая дороги, натыкаясь на стволы
деревьев.
Kuzenim de öyle yapmak istemişti. Fakat o Мой кузен последовал было ее
hızla biraz gittikten sonra ne düşündüyse примеру, но, пробежав несколько
düşündü, süklüm püklüm geri döndü. шагов, вдруг остановился и конфузливо
поплелся назад.
Ben yapacak başka şey bulamadığım için Я продолжала хохотать, так как просто
hâlâ gülmeye devam ediyordum. O, не знала, что мне еще делать.
meşhur "karga ile tilki" masalındaki tilki gibi Кямран, подобно коварному персонажу
ağacın altında sinsi sinsi dolaşmaya из знаменитой басни "Ворона и лиса",
başladı. принялся обхаживать дерево.
Nihayet utanıp sıkılmayı bırakarak bana: Наконец, поборов смущение и отбросив
стыдливость, он обратился ко мне:
– Feride, çocuğum; azıcık aşağı iner – Феридэ, дорогая, спустись-ка
misin? dedi. пониже...
Ben, gülmeyi kestim; ciddi bir sesle: Я перестала смеяться и серьезно
спросила:
– Ne münasebet? dedim. – С какой стати?
– Hiç... Seninle konuşacağım var da... – Так... Хочу с тобой поговорить...
– Benim sizinle konuşacak bir şeyim yok... – Нам не о чем с вами разговаривать.
Rahatımı bozmayınız... Не мешайте мне...
– Feride, şakayı bırak!... – Феридэ, брось шутить!
– Şaka mı? Ne münasebet? – Шутить?! Какие могут быть шутки?..
– Ama sen de çok oluyorsun... Sen aşağı – Ну, это уже слишком! Если ты не
gelmek istemezsen ben yukarı çıkmayı хочешь спуститься вниз, тогда я могу
bilirim. подняться к тебе.
Ölür müsün, öldürür müsün? Yürürken Уж не ослышалась ли я? Если на
yolunda bir incecik su birikintisi gördüğü дороге попадалась крохотная лужа, мой
zaman telaş eden, atlamaya karar кузен хватался за голову; а прежде чем
vermeden evvel üç, dört kere решиться перепрыгнуть через эту лужу,
iskarpinlerine ve suya bakan, bir он раз десять примерялся, переводя
sandalyeye oturacağı zaman pantolonunu взгляд с ботинок на воду. Перед
parmaklarının ucuyla dizkapaklarından тем как сесть, он пальчиками
tutup yukarı çeken nazlı ve nazenin подтягивал вверх штанины. Как же тут
kuzenimin ağaca çıkmak istemine gel de было не развеселиться, услышав, что

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 59


gülme. мой нежный, избалованный кузен
собирается лезть на дерево?!
Fakat o, bu gece sahiden canavar Но в этот вечер Кямран действительно
kesilmişti. Yakın dallardan birini tutarak озверел. Ухватившись руками за
ağacın gövdesine atlıyor, daha yukarılara нижний сук, он вскарабкался на него и
çıkmaya hazırlanıyordu... собрался лезть еще выше.
Bu gece ağacın üstünde onunla yüz yüze На миг я представила, как вот сейчас,
gelmek fikri nedense beni çıldırttı. Böyle ночью, встречусь с ним лицом к лицу на
bir şey olursa felaketti. этом дереве, и чуть не сошла с ума. Это
было бы ужасно!
Onun yeşil, yılan gözlerinin yakından Увидеть вблизи его зеленые глаза... Да
baktığını görürsem, ağaç dalları arasında я вцепилась бы в него, и мы
çarpışa çarpışa boğuşan iki yırtıcı kuşa превратились бы в хищных птиц,
döneceğiz. бьющихся между ветвей не на жизнь, а
на смерть.
Gözlerini oyduktan sonra muhakkak aşağı Выцарапав ему глаза, я непременно
atacağım. Ya onu, ya kendimi. швырнула бы его на землю и бросилась
бы сама.
Fakat nedense bu çılgınlığı göstermeyi Но в следующую минуту я подумала,
doğru bulmıyordum. что так поступать не следует.
Yerimden doğrularak sert bir emir verdim: Перегнувшись с ветки, я приказала:
– Durunuz bakalım orada... – Стойте!.. Ни с места!..
O, aldırmadı, hatta cevap vermedi. Çıktığı Кямран не обратил внимания на мои
dalın üstünde doğrularak daha yukarılara слова, даже не удостоил меня ответом.
bakmaya başladı. Встав ногами на ветку, он высматривал
наверху следующее удобное местечко.
– Durunuz, dedim. Netice fena olacak... – Стойте! – решительно повторила я. –
Bilirsiniz ki, ben Çalıkuşu'yum. Ağaçlar Не то будет хуже!.. Вы ведь
benim mülkümdür. Oralara benden знаете, что я – Чалыкушу... Деревья –
başkasının ayak basmasına tahammül это мое царство, и я не переношу, когда
edemem. кто-нибудь вторгается в него.
– Bu ne garip konuşma Feride?... – Какой странный разговор, Феридэ...
Hakikaten bu ne garip konuşmaydı!... Действительно, разговор был очень
странным.
Çaresiz, alaycı bir tavır aldım. Мне пришлось невольно взять

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 60


шутливый тон.
Gelirse daha yukarılara çıkmaya Приготовившись лезть еще выше, если
hazırlanarak: Кямран не остановится, я сказала:
– Biliyorsunuz ki, size hürmetim vardır, – Вам известно, что я вас просто
dedim. Sizi ağaçtan aşağı yuvarlamaya обожаю! Поэтому будет очень
mecbur olursam pek üzülürüm. Biraz evvel неприятно, если мне вас придется
şiir okuyan sesiniz birdenbire değişerek спустить с дерева. Весьма печально,
"aman aman aman" diye bağırmaya когда молодой человек, читавший пять
başlarsa feci olur. минут назад любовные стишки,
начинает вдруг кричать не своим
голосом: "Помогите, помогите!.."
Onun sesini taklit ederek kahkahalarla Слово "помогите" я произнесла, громко
gülüyordum. смеясь и подражая голосу Кямрана.
– Şimdi görürsünüz. – Сейчас мы встретимся! – воскликнул
Korku, onu cesur ve çevik yapmıştı. Страх сделал его смелым и проворным.
Tehdidime aldırmadan akımdaki dallara Кямран, не обращая внимания на мои
tırmanmaya devam ediyordu. угрозы, продолжал карабкаться вверх
по веткам.
Ağaçta adeta bir kovalamaca oyununa Казалось, мы играли на дереве в
başladık. O yaklaştıkça ben yukarılara горелки. Кямран приближался, а я
çıkıyordum. Fakat dallar gittikçe лезла все выше и выше, ветви
inceliyordu. становились все тоньше и тоньше...
Bir aralık duvarın üstüne atlayıp kaçmayı Внезапно я подумала, что можно
düşündüm. Ancak, bunu yaparsam спрыгнуть на забор и убежать. Но тогда
kaçamayıp, bir yerimi kırarak kuzenimin я рисковала сломать себе руку или ногу.
yerine benim haykırıp bağırma ihtimalim Тогда не мой кузен, а я сама плакала
vardı. бы и стонала.
Mamafih ne pahasına olursa olsun, bu Однако ни за что на свете мне не
gece birbirimize yaklaşmamalıydık. хотелось встречаться с Кямраном на
Politikayı değiştirerek sordum: дереве. Пришлось пойти на хитрость.
– Benimle konuşmayı niçin bu kadar – А нельзя ли узнать, – спросила я, –
istediğinizi anlayabilir miyim acaba? почему это вам так хочется поговорить
со мной?
Benim bu sözlerim karşısında o da değişti, Маневр удался. Кямран сразу же
ciddi bir tavır alarak durdu: остановился и серьезно сказал:

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 61


– Seninle şakalaşıyoruz ama, mesele çok – Мы с тобой шутим, Феридэ, а вопрос
mühim, Feride. Korkuyorum senden... очень серьезный. Я боюсь тебя.
– Öyle mi? Neyimden korkuyorsunuz – Вот как? Чего же тебе бояться?..
acaba?
– Bir gevezelik etmenden... – Боюсь, будешь болтать.
– O, her gün yaptığım şey değil mi? – Разве это не то, что я делаю каждый
день?
– Bu gecekinin her zamankilere – Боюсь, что на этот раз твоя болтовня
benzememesinden... будет не совсем обычной...
– Bu gecede ne fevkalâdelik var ki?... – А что чрезвычайного произошло
сегодня вечером?
Kâmran çok yorulmuş, üzülmüştü. Artık Кямран устал, выбился из сил. Не
pantolonunu falan düşünmeyerek заботясь уже больше о наглаженных
dallardan birine oturdu; hâlâ şakaya брюках, он сел на ветку. Вид у него был
devam ediyor görülmekle beraber, подавленный, унылый, но он все еще
ağlayacak haldeydi. пытался шутить.
Ben, ona acıdığım için değil, fakat ne Мне не было жалко Кямрана, просто я
olursa olsun artık onunla konuşmaya не могла его больше видеть и хотела
tahammülüm kalmadığı için, bir an önce как можно скорей остаться одна.
kendimi kurtarmak için:
– Merak etme, dedim. Korkulacak bir şey – Не беспокойся. Поверь мне, бояться
olmadığına emin olabilirsin... Hemen нечего. Ступай сейчас же к гостям.
misafirinin yanına dön... Ayıp olur. Неудобно.
– Söz mü, Feride?... Yemin mi?... – Ты даешь слово, Феридэ?.. Даешь
клятву?
– Söz, yemin... Ne istersen... – Да, и слово и клятву... Что хочешь.
– İnanayım mı? – Могу ли я верить?
– Zannederim ki, inanman lâzım... Artık – Мне кажется, надо поверить. Я уже не
eskisi kadar çocuk değilim... ребенок.
– Feride... – Феридэ...
– Hem ne biliyorum ki, ne söylememden – Да и откуда мне знать, чего ты
korkuyorsun? Ben, kendi kendime боишься? Что я могу разболтать? Я
oturuyordum ağacımda. . . сижу одна на дереве...
– Bilmem, fakat inanmak gelmiyor – Не знаю, но я почему-то не верю...
içimden...

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 62


– Sana büyüdüğümü, hemen hemen bir – Говорят тебе! Я уже выросла и стала
genç kız olduğumu söyleyişimde elbet bir совсем взрослой. Значит, надо верить.
maksat var... Hadi sevgili kuzenim... Fazla Ступайте, мой дорогой кузен, не
üzülmeyin... Bazı şeyler vardır ki, çocuk волнуйтесь, есть вещи, которые видит
görür... Fakat artık büyümeye başlamış bir ребенок, но молоденькая девушка
genç kız hiç fark edemez... Hadi gönlün ничего не заметит. Идите и успокойтесь.
rahat etsin...
Kâmran'ın korkusu yavaş yavaş hayrete Испуг Кямрана, кажется, сменился
dönüşüyor gibiydi. Beni mutlaka görmek удивлением, он непременно хотел меня
ister gibi ısrarla başını kaldırarak: увидеть и упрямо тянул голову вверх.
– Ne kadar başka türlü konuşuyorsun – Ты как-то совсем по-новому говоришь,
Feride... dedi. Феридэ... – сказал он.
Söz uzarsa içinden çıkamayacaktık. Боясь, что мы так и не кончим
Yalancı bir hiddetle bağırdım: разговора, я закричала, притворно
гневаясь:
– Yetişir artık... Uzatırsan sözümü geri – Ну довольно... Будешь тянуть –
alacağım... Kendin düşün... возьму слово назад. Решай сам.
Bu tehdit, onu korkuttu. Kös kös ağaçtan Угроза подействовала на Кямрана.
indi, Neriman'ın gittiği tarafa gitmekten Медленно и неуверенно ища ветки
utanıyormuş gibi, bahçenin aşağı tarafına ногами, он спустился с дерева и,
yürümeye başladı. стесняясь идти в ту сторону, куда
убежала Нериман, зашагал вниз по
саду.

* xxx

Mesut dul, o geceden sonra köşkte После этого происшествия счастливая


görünmez oldu. Kâmran'a gelince, onun da вдовушка перестала появляться у нас в
uzun zaman benden korktuğunu hissettim. доме. Что касается Кямрана, то, я
чувствовала, он побаивается меня.
İstanbul'a her inişinde bana hediyeler Всякий раз, возвращаясь из Стамбула,
getiriyordu. Resimli bir Japon şemsiyesi, он привозил мне подарки: то
ipek mendiller, ipek çoraplar, yürek разрисованный японский зонтик, то
biçiminde bir tuvalet aynası, şık bir el шелковый платок или шелковые чулки,

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 63


çantası... то туалетное зеркало сердечком или
изящную сумочку...
Bir hoyrat çocuktan ziyade yetişmiş bir Все эти безделушки больше
genç kıza yakışacak bu şeylerin bana предназначались взрослой девушке,
verilmesindeki mana neydi? чем проказливой девчонке. В чем же
был смысл этих подношений?
Çalıkuşu'nun gözünü boyamak, gagasını Не иначе, он хотел задобрить
kapatarak gevezelik etmesine mani Чалыкушу, зажать ей рот, чтобы она
olmaktan başka ne olabilirdi? никому ничего не разболтала!
Başkası tarafından hatırlanmaktaki zevki Я была уже в том возрасте, когда
anlayacak yaşa gelmiştim. Sonra, güzel мысль, что тебя помнят, не забывают,
şeyler hoşuma gidiyordu. доставляет удовольствие. Да и
красивые вещи мне очень нравились.
Fakat nedense bu hediyelere ehemmiyet Но мне почему-то не хотелось, чтобы
verdiğimi ne Kâmran'a ne de başkasına Кямран или кто-нибудь другой знал, что
göstermek istiyordum. я придаю значение этим подаркам.
Üzeri sazdan köşkler, çekik gözlü Japon Если в пыль падал мой зонтик,
kızlarıyla süslenmiş şemsiyemi yere, разукрашенный бамбуковыми домиками
tozların içine düşürdüğüm zaman almıyor, и косоглазыми японками, я не спешила
teyzelerimden: его поднимать, и тогда одна из моих
тетушек выговаривала мне:
– Feride, sana verilen hediyelerin kıymetini – Ах, Феридэ, вот как ты ценишь
böyle mi bilirsin? diye azar işitiyordum. подарки!
Parmaklarımı parlak ve yumuşak derisine Среди подношений Кямрана была
sürerken adeta hürmet duyduğum сумочка из мягкой блестящей кожи.
çantama; bir gün elimdeki sulu yemişleri Невозможно передать, какое
dolduracak gibi bir jest yaparak onları наслаждение мне доставляло гладить
çığlık çığlığa bağırtmıştım. ее рукой, но однажды я сделала вид,
будто хочу набить ее сочными ягодами.
Ну и крик подняли мои тетушки!..
Biraz gözümü açabilsem, Kâmran'ın bu Была бы я похитрее, то, наверно, еще
korkusundan ben daha ne istifadeler eder, долго пользовалась бы испугом
ufak tefek şantajlarla onu daha neler neler Кямрана и выманивала у него всякие
almaya mecbur edebilirdim. безделушки.
Fakat ben, bir yandan o kadar sevdiğim bu Я очень любила подаренные им

Мультиязыковой проект Ильи Франка www.franklang.ru 64


eşyaları bile yırtıp kırmak, sonra вещички, но иногда мне хотелось
ayaklarımın altına alarak ağlaya ağlaya разорвать их, растерзать, швырнуть под
ezmek istiyordum. ноги и топтать, топтать в исступлении.
Kuzenime olan küskünlüğüm, nefretim bir Мое отвращение, моя неприязнь к
türlü geçmek bilmiyordu. кузену не ослабевали.
Başka yazlar mektebin açılacağı günlerin Если в прежние годы приближающийся
yaklaştığını gördükçe başım ağrır, отъезд в пансион вызывал во мне
gözlerim kararırdı. Halbuki, o sene evden, грусть, то на этот раз я, наоборот, с
bu insanlardan uzaklaşacağım günü iple нетерпением ждала момента, когда
çektim. расстанусь со своими родственниками.

Mektebin ilk haftalarında bir pazar В первый же воскресный день после


günüydü. Sörler bizi Kâğıthane tarafına возобновления занятий нас повели на
gezmeye götürmüşlerdi. прогулку к Кяытхане*.

* Кяытхане – речка в название района


в окрестностях Стамбула.

Sörler, sokakta gezmeyi pek sevmezlerdi Сестры не любили долгие прогулки по


ama nedense o akşam karanlığa kalmıştık. улицам, но в этот вечер мы почему-то

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir