İncile göre Ürdünün iki şehri olan Sodom ve Gomore ahlaki bakımdan iyice çöktüğü ve çürüdüğü için Allahın gazabına uğrar ve yerle bir olur.
Yakup Kadri Karaosmanoğlunun yazdığı bu romanda, mütareke yıllarında İstanbuldaki bazı çevreler de ahlaki, milli ve manevi değerlerini kaybetmiş; bu yönüyle İstanbul bu eserde Sodom ve Gomore ile özdeşleştirilmiştir.
Romandaki tüm tipler olumsuz ve çıkarcı tiplerdir, sadece Necdet iyidir.
Romanın Özeti:
Dünya Savaşı sonunda İngilizler, Fransızlar ve Amerikalılar İstanbulu işgal eder. Hal böyle olunca çıkarlarını düşünen kokuşmuş bazı Türkler, milli ve manevi değerlerini kaybeder, işgalcilere şirin görünmeye çalışırlar, onlarla içli dışlı olurlar. Bu kişilerin, işgalcilerin gözüne girmek için yapmadığı şey kalmaz. Böyle kimselerin büyük bir çoğunluğu ülkenin İngiliz mandacılığıyla kurtulacağını savunur.
Sami Bey ve ailesi de böyle bir ailedir. Evin kızı Leyla İngilizceyi çok iyi bilen güzel, alımlı bir kızdır. Leyla dayısının oğlu Necdet ile nişanlıdır. Necdet diğerleri gibi değildir. O, ülkenin kurtuluşunun Anadoludaki direniş hareketiyle mümkün olacağına inanmaktadır. Ona göre bu ahlaki çöküntü de ancak o zaman düzelecektir.
Leyla da ahlaken yozlaştığı için bir İngiliz subayı ile düşüp kalkmaya başlar.
Roman Kurtuluş Savaşının başarıyla sonuçlanması ve işgalcilerin ülkemizden kovulmasıyla son bulur, işgalciler kovulunca Leyla Necdete yeniden yaklaşmak ister ama Necdet onu reddeder.
Sodom ve Gomore KonusuSodom ve Gomore Olay ÖrgüsüSodom ve Gomore Roman ÖzetiSodom ve Gomore Roman Özeti İndirSodom ve Gomore Romanını Kim Yazmıştır
Mütareke döneminin İstanbul’u. Batı hayranı Türkler, düşman subaylarıyla
aşk serüvenleri yaşamak için çırpınan Türk kızları, çıkarlarını emperyalist
İtilaf Devletleri’nin zaferine bağlamış adamlar Çöküşü ve kokuşmuşluğu
anlatan roman, Anadolu’daki dirilişi önce sezdirir, sonra giderek artan bir
şekilde duyurur.
Yirminci yüzyılın ilk yarısında büyük bir üretkenlikle dergilere yazdığı şiir,
öykü, makale ve eleştri türü yazılarla Türk edebiyatı sahnesine adımını atan
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, romanları, hikayeleri, denemeleri, oyunları
ve anılarıyla, en önemli edebiyatçılarımız arasında yer alır. Üslup özellikleri
bakımından Yakup Kadri’nin ’dan ’e dek verdiği eserler Türkçe’nin
geçirdiği bütün evreleri yansıtır. Eserlerinin konu ve fikir zenginliği de
dil özelliklerinin çeşitliliğinden aşağı kalmaz. Yakup Kadri’nin Fransız
edebiyatı etkisinde başlayan yazarlığı, ’lerden sonra özgün bir sese
kavuşarak siyasi ve sosyolojik konulara, tarihe, dönem çatışmalarına ve
birey psikolojisi irdelemelerine yönelir. Fecr-i Ati’den yetişmiş ama bunu
izleyen elli yıl boyunca toplumsal koşullar, tarihi süreçler ve bireysel
portreleri romanın dokusuna işlemek için roman tekniğiyle de boğuşmuş
bir yazar olan Karaosmanoğlu’nun eserleri, hala tüketilmemiş ayrıntılarının
tartışılıp incelenmesi gereken zengin bir “panoroma”dır.